TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
K.A. VE N.A. BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/16577)
|
|
Karar Tarihi: 26/12/2018
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
GİZLİLİK TALEBİ KABUL
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Celal Mümtaz
AKINCI
|
|
|
Muammer
TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
Raportör
|
:
|
Hüseyin
MECEK
|
Başvurucular
|
:
|
1. K.A.
|
|
|
2. N.A.
|
Vekili
|
:
|
Av.
Abdulhalim YILMAZ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, idari gözetim altında tutmanın hukuki olmaması
nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının; tutulma koşulları nedeniyle de
kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 20/10/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca, başvurucuların adli yardım talebinin kabulüne
karar verilmiştir.
5. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
6. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
7. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve ekleri, başvurucular vekilinin başvuru
tarihinden sonra ibraz ettiği dilekçeler, İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel
Müdürlüğünün (GİGM) sunduğu belgeler ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi’nden
(UYAP) elde edilen bilgilere göre ilgili olaylar özetle şöyledir:
A. Başvurucu K.A.
Bakımından
9. Rusya Federasyonu vatandaşı ve 1980 doğumlu olan başvurucu,
4/7/2013 tarihinde İstanbul Atatürk Havalimanı sınır kapısından Türkiye’ye
girmiştir. Başvurucu, Müslüman kimliği yüzünden ülkesindeki hükûmetle sorunlar
yaşadığını, camilerin kapatıldığını, dinî ve siyasi gerekçelerle ülkesini terk
ettiğini söylemiştir.
10. Başvurucu 6/5/2014 tarihinde Reyhanlı-Antakya kara yolunda
jandarma ekiplerince yakalanmıştır. Gözaltına alınan başvurucu, Hatay Geri
Gönderme Merkezine (GGM) yerleştirilmiştir.
11. Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından 6/3/2014 tarihinde başvurucu
hakkında G-87 (genel güvenlik) ve Ç-114 (haklarında adli işlem yapılan
yabancılar) koduyla yurda giriş yasağı konulmuştur. Yapılan arama sonucunda
başvurucuda pusula, hücum yeleği ve kamuflaj bulunarak bunlar Adana Terörle
Mücadele Şube Müdürlüğüne teslim edilmiştir.
12. 15/7/1950 tarihli ve 5682 sayılı Pasaport Kanunu’nun 35.
maddesine göre “Bakanlar Kurulunca tayin
olunan mahallerden başka yerlerden Türkiye'ye girdiği” gerekçesiyle
başvurucuya 500 TL idari para cezası yaptırımı uygulanmıştır.
13. Hatay Valiliğinin 7/5/2014 tarihli kararıyla başvurucu
4/4/2013 tarihli ve 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun
54. ve 57. maddeleri uyarınca idari gözetim altına alınmıştır.
14. Başvurucu 9/5/2014 tarihinde uluslararası koruma talebinde
bulunmuştur. GİGM’nin 22/5/2014 tarihli kararıyla bu
talep reddedilmiştir. Başvurucunun 26/5/2014 tarihinde ret kararını tebellüğden
imtina ettiği tutanağa bağlanmıştır.
15. Başvurucu 3/6/2014 tarihinde Adana Kabul ve Barınma
Merkezine (KBM) sevk edilmiştir.
16. Başvurucu 4/8/2014 tarihinde Dubai’ye gitmek istediğine dair
dilekçe vermiş ve uluslararası koruma talebinin reddine karşı Ankara 1. İdare
Mahkemesinde açtığı davadan feragat ettiğini dile getirmiştir. İdare Mahkemesi
8/9/2014 tarihinde feragat nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar
vermiştir.
17. Başvurucu vekili, diğer başvurucunun da aralarında bulunduğu
beş yabancıyla birlikte 14/8/2014 tarihinde idari gözetim kararına itiraz
etmiştir. İtirazı değerlendiren Adana 4. Sulh Ceza Hâkimliği 26/8/2014
tarihinde, idari gözetim kararı ve ilgili belgelerin gönderilmesi için idareye
müzekkere yazmıştır. 28/8/2014 tarihinde müzekkereye verilen cevaptan sonra
8/9/2014 tarihinde itirazın kabulüyle idari gözetimin kaldırılmasına karar
verilmiştir. Her bir başvurucu yönünden ayrı değerlendirme yapılmayan kararın
tüm başvurucuları kapsayan gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
“…
Başvuran yabancı hakkında sınırdışı
etme kararı bulunduğu, aynı yasanın 57 maddesinde düzenlenen koşullar
oluşturduğundan bahisle idari gözetim kararı verildiği, idari gözetim
kararından itibaren her ay idari gözetimin uzatılması ve her ay düzenli olarak
yapılan değerlendirmelerin sonuçlarının gerekçesiyle yabancı veya yasal
temsilcisine bildirilmesi yapılan değerlendirmelerin sonuçlarının gerekçesiyle
yabancı veya yasal temsilcisine bildirilmesi gerekirken6458 Sayılı Yasa’nın
uzatılmasına dair kararın bulunmadığı anlaşılmakla 6458 Sayılı Yasanın 57/6
maddesi gereğince başvurunun kabulüne, Adana Valiliği tarafından verilen
gözetim kararının kaldırılmasına, kesin olmak üzere karar verilmiştir.”
18. GİGM’nin 12/9/2014 tarihinde Adana
Valiliğine gönderdiği yazıda, 6458 sayılı Kanun’un 71. maddesi uyarınca ikamet
zorunluluğu ve bildirim yükümlülüğü getirilebileceğinden varsa ikamet
edebileceği adres bilgilerinin, yoksa KBM’de
rızasıyla kalmak isteyip istemediğinin bildirilmesi amacıyla Sulh Ceza
Hâkimliğinin kararıyla idari gözetimi sona eren başvurucuyla mülakat yapılması
istenmiştir.
19. Başvurucu, Sulh Ceza Hâkimliğinin kararına istinaden
19/9/2014 tarihinde Adana KBM'den salıverilmiştir.
B. Başvurucu N.A.
Bakımından
20. Rusya Federasyonu vatandaşı ve 1991 doğumlu olan başvurucu,
Müslüman olduğu için birkaç kez vücuduna elektrik verilerek işkence gördüğünü,
hükûmet ve orduyla sorunları bulunan bu ülkeyi terk etmediği takdirde
öldürülmekle tehdit edildiği için 7/10/2013 tarihinde İstanbul Atatürk
Havalimanı sınır kapısından Türkiye’ye giriş yaptığını söylemiştir.
21. Başvurucu, bir süre Suriye’de savaşan yaralı muhaliflerin
Türkiye’ye taşınmasında şoför olarak görev yaptığını, ölenleri görünce
psikolojisi bozulduğu için tekrar Türkiye’ye döndüğünü ifade etmiştir.
22. Başvurucu İstanbul’a gitmek üzere yola çıktığında 20/5/2014
tarihinde Hatay otobüs terminalinde vize süresi geçtiği için gözaltına alınarak
Hatay GGM’ye yerleştirilmiştir.
23. 10/1/2014 tarihinde başvurucu hakkında G-87 (genel güvenlik)
koduyla yurda giriş yasağı konulmuştur.
24. Hatay Valiliği 21/5/2014 tarihinde başvurucunun 6458 sayılı
Kanun’un 54. maddesi uyarınca vize ihlali yaptığı gerekçesiyle sınır dışı
edilmesine karar vermiştir.
25. Hatay Valiliğince 21/5/2014 tarihinde başvurucu hakkında
idari gözetim kararı alınmıştır. İdari gözetim kararında 6458 sayılı Kanun’un
54. ve 57. maddelerine dayanılmış, ancak maddelerdeki hangi fıkra ve bent
nedeniyle gözetim kararı verildiği açıklanmamıştır.
26. Başvurucunun 21/5/2014 tarihinde yaptığı uluslararası koruma
talebi, GİGM’nin 30/5/2014 tarihli kararıyla
reddedilmiştir. Bu karar 3/6/2014 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.
27. Uluslararası koruma talebinin reddi kararına karşı
başvurucu, Ankara 1. İdare Mahkemesinde dava açmıştır. Mahkeme 2/7/2014
tarihinde dava dilekçesinin reddine karar vermiştir.
28. Başvurucu 3/6/2014 tarihinde Adana KBM’ye
yerleştirilmiştir.
29. Başvurucunun diğer başvurucuyla birlikte idari gözetim
kararına yaptığı itiraz, Adana 4. Sulh Ceza Hâkimliğince 8/9/2014 tarihinde
kabul edilmiştir. Bu kararın gerekçesi diğer başvurucu hakkındaki olaylar
kısmında açıklanmıştır (bkz. § 17).
30. Başvurucu, Sulh Ceza Hâkimliğinin kararına istinaden
19/9/2014 tarihinde Adana KBM'den salıverilmiştir.
31. Başvurucular vekili, başvurucuların 21/9/2014 tarihinde
rızaları bulunmadan Suriye’ye sınır dışı edildiğini ileri sürmüş, ancak bunu
gösteren uçak bileti ve benzeri bir belge ibraz etmemiştir.
IV. İLGİLİ HUKUK
32. İlgili hukuk için bkz. B.T.
(GK), B. No: 2014/15769, 30/11/2017, §§ 19-38.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
33. Mahkemenin 26/12/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Kötü Muamele Yasağının
İhlal Edildiğine İlişkin İddia
34. Başvurucular, tutulma koşullarının insan onuru ve
haysiyetiyle bağdaşmayacak derecede kötü olduğunu, bu koşullara karşı sonuç
alabilecekleri etkili bir başvuru yolunun bulunmadığını belirterek adil
yargılanma hakkının; kötü muamele yasağı ve bununla bağlantılı olarak da etkili
başvuru hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir. Başvurucular vekili
ayrıca başvurucuların zorla Suriye'ye sınır dışı edilmelerinden dolayı da kötü
muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
35. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Yabancıların ülkeye girişleri, ülkede
ikametleri ve ülkeden sınır dışı edilmeleriyle ilgili işlemler medeni hak ve yükümlülük veya bir suç isnadının esasının karara
bağlanmasıyla ilgili olmadığından (Z.M. ve
I.M., B. No: 2015/2037, 6/1/2016, §§ 62, 63) adil yargılanma hakkı
yönünden ayrıca inceleme yapılmamıştır. Başvurucular vekili her ne kadar
başvurucuların Suriye'ye sınır dışı edildiklerini ileri sürmüş ise de bu konuda
kanıt unsuru taşıyan bir belge ibraz etmemiştir. Başvurucuların 19/9/2014
tarihinde GGM'den salıverildiklerine dair
tutanakların GİGM tarafından ibraz edildiği de dikkate alındığında sınır dışı
işlemi nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiası incelemenin
kapsamı dışında bırakılmıştır.
36. Anayasa Mahkemesi birçok kararında idari gözetim altında
tutulan yabancıların tutulma koşullarını kötü muamele yasağı kapsamında
incelemiştir (Rıda Boudraa, B. No:
2013/9673 , 21/1/2015; K.A. [GK],
B. No: 2014/13044, 11/11/2015; F.A. ve M.A.,
B. No: 2013/655, 20/1/2016, A.V. ve
diğerleri, B. No: 2013/1649, 20/1/2016; F.K. ve diğerleri, B. No: 2013/8735, 17/2/2016; T.T., B. No: 2013/8810, 18/2/2016; A.S., B. No: 2014/2841, 9/6/2016; I.S. ve diğerleri, B. No: 2014/15824,
22/9/2016).
37. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesi
şöyledir:
"Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun
yollarının tüketilmiş olması şarttır."
38. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuru hakkı" kenar başlıklı 45.
maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
"İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem,
eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının
tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir."
39. Anayasa Mahkemesi K.A. (aynı
kararda bkz. §§ 80, 81) kararında olumsuz tutulma koşulları nedeniyle uğranılan
zararın tazminine ilişkin etkili idari ve yargısal bir başvuru yolunun
bulunmadığı sonucuna ulaşmıştır. Anayasa Mahkemesi, bu kanaate varırken tutulma
koşullarından dolayı çekilen ızdırap için tazminata
hükmedildiğini gösteren herhangi bir adli veya idari yargı kararının
bulunmadığı hususunu gözönünde bulundurmuştur.
40. Ancak Anayasa Mahkemesi, B.T.
başvurusunda bu içtihadını gözden geçirerek başvuru yollarının tüketilmemesi
nedeniyle başvuruyu kabul edilemez bulmuştur. Anayasa Mahkemesi, idari gözetim
altında tutulma yerlerinin yönetim, denetim ve işletilmesinin İçişleri
Bakanlığı tarafından yürütülen bir kamu hizmeti olduğunu, 2577 sayılı Kanun'un
2. maddesine göre idari işlem ve eylemlerden dolayı kişisel hakkı doğrudan muhtel olanlarca idari yargıda tam yargı davası
açılabileceğini, teorik düzeyde mevcudiyeti tespit edilen bu yolun -sırf bilgi
eksikliği nedeniyle- fiiliyatta hiç işletilmemesinin etkisiz olduğu biçiminde
yorumlanamayacağını belirtmiş ve yabancının salıverilmesi hâlinde etkili hukuk
mekanizmasının tam yargı davası olduğunu ifade etmiştir (B.T., §§ 45-58).
41. Başvuruya konu somut olayda bu ilkelerden ayrılmayı
gerektiren bir husus bulunmamaktadır.
42. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının, diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmiştir.
43. Bununla birlikte bu aşamada oluşan durum nedeniyle eldeki
başvuru yönünden işbu kararın ardından açılması muhtemel idari davanın süresine
ilişkin olarak bir hususun açıklığa kavuşturulması zorunluluğu hasıl olmuştur.
44. İdari yargı yerlerinde açılacak davaların süresine ilişkin
koşulları incelemek ve idari davaların süresinde açılıp açılmadığını
değerlendirmek ilgili mahkemelerin takdirindedir. Ancak inceleme konusu
başvuruda olduğu gibi B.T. kararındaki
içtihat değişikliğinin Resmî Gazete'de yayımlandığı
16/2/2018 tarihinden önce tam yargı davası yolu tüketilmeden doğrudan Anayasa
Mahkemesine yapılan müracaatların başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle
kabul edilemez bulunmasını müteakiben açılacak davalarda dava açma süresinin
derece mahkemelerince bu kişilerin mahkemeye erişim hakkının ihlaline neden
olmayacak biçimde değerlendirilmesi gerektiğine de işaret edilmelidir (B.T., § 59).
45. Kötü muamele yasağı yönünden başvuru yollarının
tüketilmemesine istinaden kabul edilemezlik kararı verildiğinden anılan yasakla
bağlantılı olarak Anayasa'nın 40. maddesinde düzenlenen etkili başvuru hakkının
ihlal edildiği iddiasının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
B. Kişi Hürriyeti ve
Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
46. Başvurucular 6458 sayılı Kanun'da ve Anayasa'nın 19.
maddesinde öngörülen güvencelere aykırı olarak özgürlüklerinden yoksun
bırakıldıklarını, gözetim altına alınırken hâkim önüne derhâl
çıkarılmadıklarını, gözetim kararına karşı yasal hakları konusunda
bilgilendirilmediklerini, gözetim altına alındıklarının yakınlarına haber
verilmediğini, açıklanan ihlal iddialarına ilişkin olarak Türk hukukunda başvurubilecekleri ve tazminat talep edebilecekleri etkili
bir yol bulunmadığını belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği ile etkili başvuru
haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
47. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
§ 16). Anayasa'nın 19. maddesinin sekizinci fıkrasında hürriyeti kısıtlanan
kişiler için güvence altına alınan bir yargı merciine etkili başvuru hakkı,
Anayasa’nın 40. maddesinin özel bir hâlini ifade ettiğinden 40. madde yönünden
ayrıca bir değerlendirme yapılmamıştır.
48. Anayasa Mahkemesi 6458 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği
11/4/2014 tarihinden sonra idari gözetim altında bulundurulan yabancıların
gerek idari gözetim kararının idarece resen sonlandırılması gerekse
tutulanların sulh ceza hâkimliğine yaptıkları itiraz üzerine serbest
bırakılmalarını müteakiben Anayasa Mahkemesine yapılan başvurularda,
Anayasa'nın 19. maddesine ve 6458 sayılı Kanun'daki usule aykırı şekilde ülkeye
girmek isteyen veya giren ya da hakkında sınır dışı etme kararı verilen bir
kişinin yakalanması veya gözetim altına alınması uygulamasında tutma kararı
verme işleminin koşulları, süresi, sürenin uzatılması, ilgiliye bildirilmesi,
idari gözetim kararına karşı başvuru yolları gibi usul güvencelerine
aykırılıktan dolayı bu başlık altında yapılan şikâyetlerden ötürü ihlal
kararları vermiştir (K.A., I.S. ve diğerleri).
49. Ancak Anayasa Mahkemesi, idari gözetim altına alınan
yabancıların kişi hürriyeti ve güvenliği hakkını ilgilendiren ihlal
iddialarında B.T. başvurusuyla
içtihat değişikliğine gitmiştir. Anılan başvuruda Anayasa Mahkemesi 2577 sayılı
Kanun'un 2. maddesinin idari işlem veya eylem türleri yönünden herhangi bir
ayrım yapılmadığından idari fonksiyona giren her türlü işlem veya eylem
sebebiyle oluşan zararın tazmininin bu kurala dayanılarak açılacak tam yargı
davasıyla istenebilmesi için yeterli bir yasal zemin oluşturduğunu, -sırf bilgi
eksikliği nedeniyle- fiiliyatta bu yolun işletilmemesinin etkisiz olduğu
biçiminde yorumlanamayacağını, hukuka aykırı biçimde tutulan yabancılar
yönünden tam yargı davasının etkili bir hukuk mekanizması olduğunu belirtmiştir
(B.T., §§ 52, 54).
50. Fakat kararda Anayasa Mahkemesi, 6458 sayılı Kanun'un 57.
maddesine göre hukuki niteliği itibarıyla idari bir işlem olduğu hâlde
yabancıyı özgürlüğünden yoksun bırakan mahiyetini de dikkate alan kanun
koyucunun idari gözetim kararına karşı itiraz mercii olarak münhasıran sulh
ceza hâkimliklerini tayin ettiğini, bu açıdan idare mahkemelerinin idari
gözetim kararının hukuka uygunluğunun denetimi konusunda herhangi bir yetkisi
bulunmadığından sulh ceza hâkimliğine itiraz edilmeden idari yargıda tam yargı
davası açılamayacağını açıklamıştır (B.T., §§
70, 71).
51. Öte yandan sulh ceza hâkiminin idari gözetim kararının
hukuka uygun olduğuna hükmetmesi durumunda -idari yargı merciinin idari gözetim
kararının hukukiliğini denetleme yetkisinin bulunmadığı gözetildiğinde- 2577
sayılı Kanun'un 2. maddesinde öngörülen tam yargı davasının idari gözetim
kararının hukuka aykırı olduğu şikâyetlerine bağlı tazminat istemi yönünden
etkisiz hâle geleceği anlaşılmaktadır. Bu gibi hâllerde sulh ceza hâkiminin ret
kararından itibaren süresi içinde doğrudan Anayasa Mahkemesine bireysel
başvuruda bulunulabilir (B.T., §
72).
52. Sulh ceza hâkiminin idari gözetim kararının hukuka aykırı
olduğu gerekçesiyle itirazı kabul etmesi hâlinde tam yargı davası açılmasını
engelleyici bir düzenleme bulunmadığından bu yol tüketilmeden Anayasa
Mahkemesine bireysel başvuruda bulunulamaz (B.T.,
§ 73).
53. Yukarıdaki açıklamaların ışığında Adana 4. Sulh Ceza
Hâkimliğinin 8/9/2014 tarihli kararına istinaden 19/9/2014 tarihinde idari
gözetimleri sona eren başvurucuların uğradıklarını öne sürdükleri maddi ve
manevi zararlarının karşılanması bakımından başarı şansı sunma, yeterli giderim
sağlama kapasitesini haiz ve ulaşılabilir olduğu görülen tam yargı davası yolu tüketilmeden yapılan
başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil
niteliği ile bağdaşmadığı sonucuna varılmıştır.
54. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
55. Başvurucuların bu karardan sonra idari yargıda açacakları
dava süresi hususunda kötü muamele yasağının incelendiği kısımda yapılan
açıklamaların (bkz. § 44) burada da geçerli olduğu ifade edilmelidir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kamuya açık belgelerde başvurucuların kimliklerinin gizli
tutulması talebinin KABULÜNE,
B. 1. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine
ilişkin iddianın başvuru yollarının
tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca başvurucuların
yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 26/12/2018 tarihinde
OYBİRLİĞİYLE karar verildi.