logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(K.A. ve N.A. [2.B.], B. No: 2014/16577, 26/12/2018, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

K.A. VE N.A. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/16577)

 

Karar Tarihi: 26/12/2018

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

GİZLİLİK TALEBİ KABUL

 

Başkan

:

Engin YILDIRIM

Üyeler

:

Celal Mümtaz AKINCI

 

 

Muammer TOPAL

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

Raportör

:

Hüseyin MECEK

Başvurucular

:

1. K.A.

 

 

2. N.A.

Vekili

:

Av. Abdulhalim YILMAZ

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, idari gözetim altında tutmanın hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının; tutulma koşulları nedeniyle de kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 20/10/2014 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca, başvurucuların adli yardım talebinin kabulüne karar verilmiştir.

5. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

6. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

7. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmemiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

8. Başvuru formu ve ekleri, başvurucular vekilinin başvuru tarihinden sonra ibraz ettiği dilekçeler, İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğünün (GİGM) sunduğu belgeler ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi’nden (UYAP) elde edilen bilgilere göre ilgili olaylar özetle şöyledir:

A. Başvurucu K.A. Bakımından

9. Rusya Federasyonu vatandaşı ve 1980 doğumlu olan başvurucu, 4/7/2013 tarihinde İstanbul Atatürk Havalimanı sınır kapısından Türkiye’ye girmiştir. Başvurucu, Müslüman kimliği yüzünden ülkesindeki hükûmetle sorunlar yaşadığını, camilerin kapatıldığını, dinî ve siyasi gerekçelerle ülkesini terk ettiğini söylemiştir.

10. Başvurucu 6/5/2014 tarihinde Reyhanlı-Antakya kara yolunda jandarma ekiplerince yakalanmıştır. Gözaltına alınan başvurucu, Hatay Geri Gönderme Merkezine (GGM) yerleştirilmiştir.

11. Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından 6/3/2014 tarihinde başvurucu hakkında G-87 (genel güvenlik) ve Ç-114 (haklarında adli işlem yapılan yabancılar) koduyla yurda giriş yasağı konulmuştur. Yapılan arama sonucunda başvurucuda pusula, hücum yeleği ve kamuflaj bulunarak bunlar Adana Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne teslim edilmiştir.

12. 15/7/1950 tarihli ve 5682 sayılı Pasaport Kanunu’nun 35. maddesine göre “Bakanlar Kurulunca tayin olunan mahallerden başka yerlerden Türkiye'ye girdiği” gerekçesiyle başvurucuya 500 TL idari para cezası yaptırımı uygulanmıştır.

13. Hatay Valiliğinin 7/5/2014 tarihli kararıyla başvurucu 4/4/2013 tarihli ve 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun 54. ve 57. maddeleri uyarınca idari gözetim altına alınmıştır.

14. Başvurucu 9/5/2014 tarihinde uluslararası koruma talebinde bulunmuştur. GİGM’nin 22/5/2014 tarihli kararıyla bu talep reddedilmiştir. Başvurucunun 26/5/2014 tarihinde ret kararını tebellüğden imtina ettiği tutanağa bağlanmıştır.

15. Başvurucu 3/6/2014 tarihinde Adana Kabul ve Barınma Merkezine (KBM) sevk edilmiştir.

16. Başvurucu 4/8/2014 tarihinde Dubai’ye gitmek istediğine dair dilekçe vermiş ve uluslararası koruma talebinin reddine karşı Ankara 1. İdare Mahkemesinde açtığı davadan feragat ettiğini dile getirmiştir. İdare Mahkemesi 8/9/2014 tarihinde feragat nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar vermiştir.

17. Başvurucu vekili, diğer başvurucunun da aralarında bulunduğu beş yabancıyla birlikte 14/8/2014 tarihinde idari gözetim kararına itiraz etmiştir. İtirazı değerlendiren Adana 4. Sulh Ceza Hâkimliği 26/8/2014 tarihinde, idari gözetim kararı ve ilgili belgelerin gönderilmesi için idareye müzekkere yazmıştır. 28/8/2014 tarihinde müzekkereye verilen cevaptan sonra 8/9/2014 tarihinde itirazın kabulüyle idari gözetimin kaldırılmasına karar verilmiştir. Her bir başvurucu yönünden ayrı değerlendirme yapılmayan kararın tüm başvurucuları kapsayan gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

 “…

Başvuran yabancı hakkında sınırdışı etme kararı bulunduğu, aynı yasanın 57 maddesinde düzenlenen koşullar oluşturduğundan bahisle idari gözetim kararı verildiği, idari gözetim kararından itibaren her ay idari gözetimin uzatılması ve her ay düzenli olarak yapılan değerlendirmelerin sonuçlarının gerekçesiyle yabancı veya yasal temsilcisine bildirilmesi yapılan değerlendirmelerin sonuçlarının gerekçesiyle yabancı veya yasal temsilcisine bildirilmesi gerekirken6458 Sayılı Yasa’nın uzatılmasına dair kararın bulunmadığı anlaşılmakla 6458 Sayılı Yasanın 57/6 maddesi gereğince başvurunun kabulüne, Adana Valiliği tarafından verilen gözetim kararının kaldırılmasına, kesin olmak üzere karar verilmiştir.”

18. GİGM’nin 12/9/2014 tarihinde Adana Valiliğine gönderdiği yazıda, 6458 sayılı Kanun’un 71. maddesi uyarınca ikamet zorunluluğu ve bildirim yükümlülüğü getirilebileceğinden varsa ikamet edebileceği adres bilgilerinin, yoksa KBM’de rızasıyla kalmak isteyip istemediğinin bildirilmesi amacıyla Sulh Ceza Hâkimliğinin kararıyla idari gözetimi sona eren başvurucuyla mülakat yapılması istenmiştir.

19. Başvurucu, Sulh Ceza Hâkimliğinin kararına istinaden 19/9/2014 tarihinde Adana KBM'den salıverilmiştir.

B. Başvurucu N.A. Bakımından

20. Rusya Federasyonu vatandaşı ve 1991 doğumlu olan başvurucu, Müslüman olduğu için birkaç kez vücuduna elektrik verilerek işkence gördüğünü, hükûmet ve orduyla sorunları bulunan bu ülkeyi terk etmediği takdirde öldürülmekle tehdit edildiği için 7/10/2013 tarihinde İstanbul Atatürk Havalimanı sınır kapısından Türkiye’ye giriş yaptığını söylemiştir.

21. Başvurucu, bir süre Suriye’de savaşan yaralı muhaliflerin Türkiye’ye taşınmasında şoför olarak görev yaptığını, ölenleri görünce psikolojisi bozulduğu için tekrar Türkiye’ye döndüğünü ifade etmiştir.

22. Başvurucu İstanbul’a gitmek üzere yola çıktığında 20/5/2014 tarihinde Hatay otobüs terminalinde vize süresi geçtiği için gözaltına alınarak Hatay GGM’ye yerleştirilmiştir.

23. 10/1/2014 tarihinde başvurucu hakkında G-87 (genel güvenlik) koduyla yurda giriş yasağı konulmuştur.

24. Hatay Valiliği 21/5/2014 tarihinde başvurucunun 6458 sayılı Kanun’un 54. maddesi uyarınca vize ihlali yaptığı gerekçesiyle sınır dışı edilmesine karar vermiştir.

25. Hatay Valiliğince 21/5/2014 tarihinde başvurucu hakkında idari gözetim kararı alınmıştır. İdari gözetim kararında 6458 sayılı Kanun’un 54. ve 57. maddelerine dayanılmış, ancak maddelerdeki hangi fıkra ve bent nedeniyle gözetim kararı verildiği açıklanmamıştır.

26. Başvurucunun 21/5/2014 tarihinde yaptığı uluslararası koruma talebi, GİGM’nin 30/5/2014 tarihli kararıyla reddedilmiştir. Bu karar 3/6/2014 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.

27. Uluslararası koruma talebinin reddi kararına karşı başvurucu, Ankara 1. İdare Mahkemesinde dava açmıştır. Mahkeme 2/7/2014 tarihinde dava dilekçesinin reddine karar vermiştir.

28. Başvurucu 3/6/2014 tarihinde Adana KBM’ye yerleştirilmiştir.

29. Başvurucunun diğer başvurucuyla birlikte idari gözetim kararına yaptığı itiraz, Adana 4. Sulh Ceza Hâkimliğince 8/9/2014 tarihinde kabul edilmiştir. Bu kararın gerekçesi diğer başvurucu hakkındaki olaylar kısmında açıklanmıştır (bkz. § 17).

30. Başvurucu, Sulh Ceza Hâkimliğinin kararına istinaden 19/9/2014 tarihinde Adana KBM'den salıverilmiştir.

31. Başvurucular vekili, başvurucuların 21/9/2014 tarihinde rızaları bulunmadan Suriye’ye sınır dışı edildiğini ileri sürmüş, ancak bunu gösteren uçak bileti ve benzeri bir belge ibraz etmemiştir.

IV. İLGİLİ HUKUK

32. İlgili hukuk için bkz. B.T. (GK), B. No: 2014/15769, 30/11/2017, §§ 19-38.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

33. Mahkemenin 26/12/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

34. Başvurucular, tutulma koşullarının insan onuru ve haysiyetiyle bağdaşmayacak derecede kötü olduğunu, bu koşullara karşı sonuç alabilecekleri etkili bir başvuru yolunun bulunmadığını belirterek adil yargılanma hakkının; kötü muamele yasağı ve bununla bağlantılı olarak da etkili başvuru hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir. Başvurucular vekili ayrıca başvurucuların zorla Suriye'ye sınır dışı edilmelerinden dolayı da kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

35. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Yabancıların ülkeye girişleri, ülkede ikametleri ve ülkeden sınır dışı edilmeleriyle ilgili işlemler medeni hak ve yükümlülük veya bir suç isnadının esasının karara bağlanmasıyla ilgili olmadığından (Z.M. ve I.M., B. No: 2015/2037, 6/1/2016, §§ 62, 63) adil yargılanma hakkı yönünden ayrıca inceleme yapılmamıştır. Başvurucular vekili her ne kadar başvurucuların Suriye'ye sınır dışı edildiklerini ileri sürmüş ise de bu konuda kanıt unsuru taşıyan bir belge ibraz etmemiştir. Başvurucuların 19/9/2014 tarihinde GGM'den salıverildiklerine dair tutanakların GİGM tarafından ibraz edildiği de dikkate alındığında sınır dışı işlemi nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiası incelemenin kapsamı dışında bırakılmıştır.

36. Anayasa Mahkemesi birçok kararında idari gözetim altında tutulan yabancıların tutulma koşullarını kötü muamele yasağı kapsamında incelemiştir (Rıda Boudraa, B. No: 2013/9673 , 21/1/2015; K.A. [GK], B. No: 2014/13044, 11/11/2015; F.A. ve M.A., B. No: 2013/655, 20/1/2016, A.V. ve diğerleri, B. No: 2013/1649, 20/1/2016; F.K. ve diğerleri, B. No: 2013/8735, 17/2/2016; T.T., B. No: 2013/8810, 18/2/2016; A.S., B. No: 2014/2841, 9/6/2016; I.S. ve diğerleri, B. No: 2014/15824, 22/9/2016).

37. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesi şöyledir:

"Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır."

38. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuru hakkı" kenar başlıklı 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

"İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir."

39. Anayasa Mahkemesi K.A. (aynı kararda bkz. §§ 80, 81) kararında olumsuz tutulma koşulları nedeniyle uğranılan zararın tazminine ilişkin etkili idari ve yargısal bir başvuru yolunun bulunmadığı sonucuna ulaşmıştır. Anayasa Mahkemesi, bu kanaate varırken tutulma koşullarından dolayı çekilen ızdırap için tazminata hükmedildiğini gösteren herhangi bir adli veya idari yargı kararının bulunmadığı hususunu gözönünde bulundurmuştur.

40. Ancak Anayasa Mahkemesi, B.T. başvurusunda bu içtihadını gözden geçirerek başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle başvuruyu kabul edilemez bulmuştur. Anayasa Mahkemesi, idari gözetim altında tutulma yerlerinin yönetim, denetim ve işletilmesinin İçişleri Bakanlığı tarafından yürütülen bir kamu hizmeti olduğunu, 2577 sayılı Kanun'un 2. maddesine göre idari işlem ve eylemlerden dolayı kişisel hakkı doğrudan muhtel olanlarca idari yargıda tam yargı davası açılabileceğini, teorik düzeyde mevcudiyeti tespit edilen bu yolun -sırf bilgi eksikliği nedeniyle- fiiliyatta hiç işletilmemesinin etkisiz olduğu biçiminde yorumlanamayacağını belirtmiş ve yabancının salıverilmesi hâlinde etkili hukuk mekanizmasının tam yargı davası olduğunu ifade etmiştir (B.T., §§ 45-58).

41. Başvuruya konu somut olayda bu ilkelerden ayrılmayı gerektiren bir husus bulunmamaktadır.

42. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmiştir.

43. Bununla birlikte bu aşamada oluşan durum nedeniyle eldeki başvuru yönünden işbu kararın ardından açılması muhtemel idari davanın süresine ilişkin olarak bir hususun açıklığa kavuşturulması zorunluluğu hasıl olmuştur.

44. İdari yargı yerlerinde açılacak davaların süresine ilişkin koşulları incelemek ve idari davaların süresinde açılıp açılmadığını değerlendirmek ilgili mahkemelerin takdirindedir. Ancak inceleme konusu başvuruda olduğu gibi B.T. kararındaki içtihat değişikliğinin Resmî Gazete'de yayımlandığı 16/2/2018 tarihinden önce tam yargı davası yolu tüketilmeden doğrudan Anayasa Mahkemesine yapılan müracaatların başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez bulunmasını müteakiben açılacak davalarda dava açma süresinin derece mahkemelerince bu kişilerin mahkemeye erişim hakkının ihlaline neden olmayacak biçimde değerlendirilmesi gerektiğine de işaret edilmelidir (B.T., § 59).

45. Kötü muamele yasağı yönünden başvuru yollarının tüketilmemesine istinaden kabul edilemezlik kararı verildiğinden anılan yasakla bağlantılı olarak Anayasa'nın 40. maddesinde düzenlenen etkili başvuru hakkının ihlal edildiği iddiasının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.

B. Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

46. Başvurucular 6458 sayılı Kanun'da ve Anayasa'nın 19. maddesinde öngörülen güvencelere aykırı olarak özgürlüklerinden yoksun bırakıldıklarını, gözetim altına alınırken hâkim önüne derhâl çıkarılmadıklarını, gözetim kararına karşı yasal hakları konusunda bilgilendirilmediklerini, gözetim altına alındıklarının yakınlarına haber verilmediğini, açıklanan ihlal iddialarına ilişkin olarak Türk hukukunda başvurubilecekleri ve tazminat talep edebilecekleri etkili bir yol bulunmadığını belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği ile etkili başvuru haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.

47. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, § 16). Anayasa'nın 19. maddesinin sekizinci fıkrasında hürriyeti kısıtlanan kişiler için güvence altına alınan bir yargı merciine etkili başvuru hakkı, Anayasa’nın 40. maddesinin özel bir hâlini ifade ettiğinden 40. madde yönünden ayrıca bir değerlendirme yapılmamıştır.

48. Anayasa Mahkemesi 6458 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği 11/4/2014 tarihinden sonra idari gözetim altında bulundurulan yabancıların gerek idari gözetim kararının idarece resen sonlandırılması gerekse tutulanların sulh ceza hâkimliğine yaptıkları itiraz üzerine serbest bırakılmalarını müteakiben Anayasa Mahkemesine yapılan başvurularda, Anayasa'nın 19. maddesine ve 6458 sayılı Kanun'daki usule aykırı şekilde ülkeye girmek isteyen veya giren ya da hakkında sınır dışı etme kararı verilen bir kişinin yakalanması veya gözetim altına alınması uygulamasında tutma kararı verme işleminin koşulları, süresi, sürenin uzatılması, ilgiliye bildirilmesi, idari gözetim kararına karşı başvuru yolları gibi usul güvencelerine aykırılıktan dolayı bu başlık altında yapılan şikâyetlerden ötürü ihlal kararları vermiştir (K.A., I.S. ve diğerleri).

49. Ancak Anayasa Mahkemesi, idari gözetim altına alınan yabancıların kişi hürriyeti ve güvenliği hakkını ilgilendiren ihlal iddialarında B.T. başvurusuyla içtihat değişikliğine gitmiştir. Anılan başvuruda Anayasa Mahkemesi 2577 sayılı Kanun'un 2. maddesinin idari işlem veya eylem türleri yönünden herhangi bir ayrım yapılmadığından idari fonksiyona giren her türlü işlem veya eylem sebebiyle oluşan zararın tazmininin bu kurala dayanılarak açılacak tam yargı davasıyla istenebilmesi için yeterli bir yasal zemin oluşturduğunu, -sırf bilgi eksikliği nedeniyle- fiiliyatta bu yolun işletilmemesinin etkisiz olduğu biçiminde yorumlanamayacağını, hukuka aykırı biçimde tutulan yabancılar yönünden tam yargı davasının etkili bir hukuk mekanizması olduğunu belirtmiştir (B.T., §§ 52, 54).

50. Fakat kararda Anayasa Mahkemesi, 6458 sayılı Kanun'un 57. maddesine göre hukuki niteliği itibarıyla idari bir işlem olduğu hâlde yabancıyı özgürlüğünden yoksun bırakan mahiyetini de dikkate alan kanun koyucunun idari gözetim kararına karşı itiraz mercii olarak münhasıran sulh ceza hâkimliklerini tayin ettiğini, bu açıdan idare mahkemelerinin idari gözetim kararının hukuka uygunluğunun denetimi konusunda herhangi bir yetkisi bulunmadığından sulh ceza hâkimliğine itiraz edilmeden idari yargıda tam yargı davası açılamayacağını açıklamıştır (B.T., §§ 70, 71).

51. Öte yandan sulh ceza hâkiminin idari gözetim kararının hukuka uygun olduğuna hükmetmesi durumunda -idari yargı merciinin idari gözetim kararının hukukiliğini denetleme yetkisinin bulunmadığı gözetildiğinde- 2577 sayılı Kanun'un 2. maddesinde öngörülen tam yargı davasının idari gözetim kararının hukuka aykırı olduğu şikâyetlerine bağlı tazminat istemi yönünden etkisiz hâle geleceği anlaşılmaktadır. Bu gibi hâllerde sulh ceza hâkiminin ret kararından itibaren süresi içinde doğrudan Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunulabilir (B.T., § 72).

52. Sulh ceza hâkiminin idari gözetim kararının hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle itirazı kabul etmesi hâlinde tam yargı davası açılmasını engelleyici bir düzenleme bulunmadığından bu yol tüketilmeden Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunulamaz (B.T., § 73).

53. Yukarıdaki açıklamaların ışığında Adana 4. Sulh Ceza Hâkimliğinin 8/9/2014 tarihli kararına istinaden 19/9/2014 tarihinde idari gözetimleri sona eren başvurucuların uğradıklarını öne sürdükleri maddi ve manevi zararlarının karşılanması bakımından başarı şansı sunma, yeterli giderim sağlama kapasitesini haiz ve ulaşılabilir olduğu görülen tam yargı davası yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmadığı sonucuna varılmıştır.

54. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

55. Başvurucuların bu karardan sonra idari yargıda açacakları dava süresi hususunda kötü muamele yasağının incelendiği kısımda yapılan açıklamaların (bkz. § 44) burada da geçerli olduğu ifade edilmelidir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Kamuya açık belgelerde başvurucuların kimliklerinin gizli tutulması talebinin KABULÜNE,

B. 1. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca başvurucuların yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 26/12/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(K.A. ve N.A. [2.B.], B. No: 2014/16577, 26/12/2018, § …)
   
Başvuru Adı K.A. VE N.A.
Başvuru No 2014/16577
Başvuru Tarihi 20/10/2014
Karar Tarihi 26/12/2018

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, idari gözetim altında tutmanın hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının; tutulma koşulları nedeniyle de kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Kötü muamele yasağı Geri Gönderme Merkezinin fiziki koşulları Başvuru Yollarının Tüketilmemesi
Kötü muamele yasağı ile bağlantılı etkili başvuru hakkı İncelenmesine Yer Olmadığı
Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı İdari gözetim Başvuru Yollarının Tüketilmemesi

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 6458 Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu 3
9
52
53
54
57
58
59
5271 Ceza Muhakemesi Kanunu 91
141
142
Yönetmelik 1/6/2005 Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmeliği 4
11
25
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi