TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
M.A. BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/19436)
|
|
Karar Tarihi: 26/12/2018
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
GİZLİLİK TALEBİ KABUL
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Celal Mümtaz
AKINCI
|
|
|
Muammer
TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
Raportör
|
:
|
Hüseyin
MECEK
|
Başvurucu
|
:
|
M.A.
|
Vekili
|
:
|
Av.
Abdulhalim YILMAZ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, idari gözetim altında tutmanın hukuki olmaması
nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının; tutulma koşulları nedeniyle de
kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 12/12/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca, başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar
verilmiştir.
5. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
6. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
7. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve ekleri, başvurucu vekilinin başvuru
tarihinden sonra ibraz ettiği dilekçeler, İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel
Müdürlüğünün (GİGM) sunduğu belgeler ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi’nden
(UYAP) elde edilen bilgilere göre ilgili olaylar özetle şöyledir:
9. Rusya Federasyonu vatandaşı ve 1970 doğumlu olan başvurucu
24/10/2013 tarihinde Sabiha Gökçen Havalimanı sınır kapısından Türkiye’ye
girmiştir. Başvurucunun 24/12/2013 ila 23/6/2014 tarihlerini kapsayan turistik
amaçlı ikamet izni bulunmaktadır.
10. Bir arkadaşını ziyaret etmek için Antakya’ya gittiğini
söyleyen başvurucu, bir ihbar üzerine pasaport ve benzeri belge bulundurmadığı gerekçesiyle
21/3/2014 tarihinde otobüs terminalinde yakalanmıştır.
11. Başvurucu 23/3/2014 tarihinde Hatay Geri Gönderme Merkezine
(GGM) yerleştirilmiştir.
12. Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından 10/3/2014 tarihinde
başvurucu hakkında G-87 (genel güvenlik), 14/4/2014’te ise V-68 (ikamet izni
verilmesi Bakanlık iznine tabi) tahdit kodlarıyla yurda giriş yasağı
konulmuştur. Giriş yasağına karşı başvurucu, Ankara 1. İdare Mahkemesine dava
açmıştır. Bu dava Mahkemece 8/10/2015 tarihinde reddedilmiştir. Kararın temyiz
edilip edilmediği hususunda bir bilgi bulunmamaktadır.
13. Hatay Emniyet Müdürlüğü 24/3/2014 tarihinde Emniyet Genel
Müdürlüğüne yazdığı yazıda başvurucunun da aralarında bulunduğu on iki kişinin
IŞİD taraftarı olduğu, GGM’de fikir birliği içinde
hareket ettikleri, bunların Hatay GGM’de birlikte
barındırılmamasının daha sağlıklı olacağı bilgisini iletmiştir.
14. Hatay Emniyet Müdürlüğü 24/3/2014 tarihinde başvurucu
hakkında yapılacak işlemlerin bildirilmesi için Emniyet Genel Müdürlüğüne
müzekkere yazmıştır. Genel Müdürlük 9/4/2014 tarihinde başvurucunun Türkiye’den
çıkışının sağlanması için gereğinin yapılmasını istemiştir.
15. Hatay Valiliği bu yazı üzerine 24/3/2014 tarihinde 15/7/1950
tarihli ve 5683 sayılı mülga Yabancıların Türkiye’de İkamet ve Seyahatleri
Hakkında Kanun'un 23. maddesindeki “Memleket
dışına çıkartılmalarına karar verilipte pasaport
tedarik edemediklerinden veya başka sebeplerden dolayı Türkiye'yi terkedemiyenler İçişleri Bakanlığının göstereceği yerde
oturmağa mecburdurlar” şeklindeki düzenleme gereği başvurucunun
muhafaza altına alınmasına ve aynı Kanun’un 19. maddesine göre sınır dışı
edilmesine karar vermiştir.
16. Başvurucu 15/4/2014 tarihinde uluslararası koruma talebinde
bulunmuştur. GİGM’nin 25/4/2014 tarihli kararıyla
başvurucunun uluslararası koruma talebi reddedilmiştir. Ret kararına karşı
başvurucunun Ankara 1. İdare Mahkemesine açtığı iptal davası 10/6/2015
tarihinde kesin olarak verilen kararla reddedilmiştir.
17. Hatay Valiliği 16/4/2014 tarihinde başvurucu hakkında
yapılacak işlemin bildirilmesini GİGM’den istemiştir.
GİGM 25/4/2014 tarihli cevap yazısında -başvurucunun uluslararası koruma
talebinin reddedilmesini de dikkate alarak- başvurucu hakkında idari gözetim
kararı alınmışsa devamı, alınmamışsa 4/4/2013 tarihli ve 6458 sayılı Yabancılar
ve Uluslararası Koruma Kanunu'nun 68. maddesi uyarınca idari gözetim kararı
alınması, gözetimin sonlandırılması düşünülürse GİGM’nin
görüşünün alınması gerektiğini Valiliğe bildirmiştir.
18. Başvurucu hakkında yapılacak işlemin bildirilmesi için Hatay
Valiliği, 20/5/2014 ve 22/5/2014 tarihli iki ayrı müzekkere daha yazmıştır.
GİGM 22/5/2014 tarihli yazıyla başvurucunun 6458 sayılı Kanun’un 68. maddesi
uyarınca en fazla otuz gün idari gözetim altında tutulması mümkün olduğundan
idari gözetim kararının en kısa sürede sonlandırılarak Adana Kabul ve Barınma
Merkezinde (KBM) barındırılmasını Hatay ve Adana Valiliklerine bildirmiştir.
19. 22/5/2014 tarihinde başvurucu Adana KBM'ye
getirilmiştir.
20. Adana Valiliği 28/5/2014 tarihinde başvurucunun Adana KBM’de muhafaza altına alınmasına karar vermiştir.
21. Başvurucu 11/6/2014 tarihinde idari gözetimin
sonlandırılması için Hatay 1. Sulh Ceza Hâkimliğine itiraz etmiştir. Hâkimlik,
itirazın yapıldığı tarihten 148 gün sonra (6/11/2014) itirazı reddetmiştir.
Kararın gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
“…
Yapılan inceleme sonucu toplanan delillerde
her ne kadar itiraz eden tarafından Hatay Emniyet Müdürlüğünce yapılan
kontrolde pasaport yada posaport yerine geçerli
herhangi bir belge olmadığının anlaşılması üzerine Hatay Yabancılar Şube
Müdürlüğüne ait misafirhanede 23/04/2014 tarihinden 14/05/2014 tarihine kadar
idari gözetim altında tutulduğu, uluslararası koruma talebinin reddi üzerine
idare mahkemesine başvurduğu, bu arada otuz günlük idari gözetim süresinin
sonlandırıldığı ve itiraz edenin Adana yabancılar şube müdürlüğüne gönderildiği
daha sonra kabul ve barınma merkezinde tutulduğu, 6458 sayılı yasada bu
merkezde tutulma sürecine ilişkin idari itiraz düzenlemesi bulunmadığı ve
Hatay’daki idari gözetim süresi ile ilgili olarak söz konusu işlemin 14/05/2014
tarihinde zaten bu işlemin sonlandırılmış olduğu, yaniitiraz
tarihinde kişinin Hatay da herhangi bir şeklide idari gözetim altında
bulunmadığı anlaşılmakla itirazın REDDİNE karar verilmesi gerektiği sonucuna
varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm tesisi yoluna gidilmiştir.”
22. Başvurucunun idari gözetim kararına karşı Adana 4. Sulh Ceza
Hâkimliğine yaptığı itiraz 8/9/2014 tarihinde kabul edilerek başvurucunun
serbest bırakılmasına karar verilmiştir. Kararın bir sureti aynı gün Adana
Yabancılar Şube Müdürlüğüne gönderilmiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısmı
şöyledir:
“…
Başvuran yabancı hakkında sınırdışı
etme kararı bulunduğu, aynı yasanın [6458 sayılı Yasa]
57. maddesinde düzenlenen koşullar
oluşturduğundan bahisle idari gözetim kararı verildiği, idari gözetim
kararından itibaren her ay idari gözetimin uzatılması ve her ay düzenli olarak
yapılan değerlendirmelerin sonuçlarının gerekçesiyle yabancı veya yasal
temsilcisine bildirilmesi yapılan değerlendirmelerin sonuçlarının gerekçesiyle
yabancı veya yasal temsilcisine bildirilmesi gerekirken 6458 Sayılı Yasanın
uzatılmasına dair kararın bulunmadığı anlaşımakla
6458 Sayılı Yasanın 57/6 maddesi gereğince başvurunun kabulüne, Adana Valiliği
tarafından verilen gözetim kararının kaldırılmasına, kesin olmak üzere karar
verilmiştir."
23. Adana Valiliği 9/9/2014 tarihinde GİGM’ye
yazdığı müzekkereyle mahkeme kararıyla serbest kalan başvurucu hakkında
yapılacak işlemin tespitini istemiştir. GİGM 12/9/2014 tarihli elektronik
postayla başvurucunun idari gözetim uygulanmaksızın Adana KBM'de
barındırılmaya devam edilmesini istemiştir.
24. GİGM 19/9/2014 tarihli yazıyla başvurucunun idari
gözetiminin Adana 4. Sulh Ceza Hâkimliğince sonlandırıldığını, bu yüzden 6458
sayılı Kanun’un 54. maddesinin (2) numaralı fıkrası gereğince sınır dışı kararı
alınmasını, kırk sekiz saat içinde Türkiye’den çıkış yapmasının başvurucuya
bildirilmesini, bu süre zarfında idari gözetim kararı uygulanmaksızın 6458
sayılı Kanun’un 57. maddesinin (4) numaralı maddesine göre kabul ve barınma
merkezinde barındırılmasını, kırk sekiz saat içinde çıkış yapmadığı takdirde
6458 sayılı Kanun’un 57. maddesinin (2) numaralı fıkrasında göre idari gözetim
kararı alınarak İstanbul GGM’ye sevk edilmesini,
sınır dışı işlemlerinin İstanbul Valiliğince yerine getirilmesini Adana ve
İstanbul Valiliklerine bildirmiştir.
25. Adana Valiliği 24/9/2014 tarihinde 6458 sayılı Kanun’un 57.
maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca başvurucunun idari gözetim altına
alınmasına karar vermiştir.
26. Başvurucu 25/9/2014 tarihinde Adana KBM’den
İstanbul Kumkapı GGM’ye getirilmiştir.
27. İstanbul Valiliği 26/9/2014 tarihinde 6458 sayılı Kanun’un
54. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (d) bendi gereğince başvurucunun sınır
dışı edilmesine, 57. maddesi gereğince de kamu düzeni açısından tehdit
oluşturması, kaçma ve kaybolma riskinin bulunması sebebiyle bir ay süreyle
idari gözetim altına alınmasına ve kırk sekiz saat içinde GGM’ye
yerleştirilmesine karar vermiştir. İstanbul Valiliği 25/10/2014 tarihinde idari
gözetimi bir ay süreyle uzatmıştır.
28. Başvurucunun İstanbul Valiliğinin kararına karşı yaptığı
itiraz, İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliğince 6/12/2014 tarihinde reddedilmiştir.
29. Başvurucu, İstanbul Valiliğinin sınır dışı etme kararına
karşı İstanbul 1. İdare Mahkemesinde dava açmıştır. Mahkeme 2/6/2015 tarihinde
yargılama masraflarının yatırılmaması nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına
karar vermiştir. Temyiz edilen karar, Danıştay Onuncu Dairesinin 12/11/2015
tarihli ilamıyla bozulmuştur. Bozmadan sonraki safahatla ilgili bir bilgi
mevcut değildir.
30. Başvurucu, Adana 4. Sulh Ceza Hâkimliğinin 18/9/2014 tarihli
kararına karşın GGM’den salıverilmediğini
belirtmiştir. Bu konuda başvurucunun çeşitli kamu kurumlarına müracaatı
olmuştur. Başvurucu, kendisini serbest bırakmayan Yabancılar Şube Müdürlüğünde
görevli polis memurları hakkında görevi kötüye kullanma ve mahkeme kararını
icra etmeme suçlarından Adana ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılıklarına
17/10/2014 tarihinde suç duyurusunda bulunmuştur. Adana Valiliği 19/12/2014
tarihli kararıyla polis memurları hakkında soruşturma izni vermemiştir.
31. İstanbul Valiliği de Kumkapı GGM’de
görev yapan polisler hakkında 8/12/2014 tarihinde soruşturma izni verilmemesine
karar vermiştir. Bu karara başvurucunun yaptığı itiraz, İstanbul Bölge İdare Mahkemesi
Birinci Kurulu tarafından 3/3/2015 tarihinde reddedilmiştir.
32. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı 24/9/2014 tarihinde
soruşturma izni verilmemesine dayanarak kovuşturmaya yer olmadığına karar
vermiştir. Başvurucunun bu karara yaptığı itiraz ise İstanbul 8. Sulh Ceza
Hâkimliğinin 14/5/2015 tarihli kararıyla reddedilmiştir.
33. Başvurucu Dubai’ye gitmek istediğine dair dilekçe vermesi
üzerine 12/12/2014 tarihinde Türkiye’den ayrılmıştır.
IV. İLGİLİ HUKUK
34. İlgili hukuk için bkz. T.T.,
B. No: 2013/8810, 18/2/2016, §§ 22-25; B.T., [GK], B. No: 2014/15769, 30/11/2017, §§ 19-38.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
35. Mahkemenin 26/12/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Kötü Muamele Yasağının
İhlal Edildiğine İlişkin İddia
36. Başvurucu, tutulma koşullarının insan onuru ve haysiyetiyle
bağdaşmayacak ölçüde kötü olduğunu, bu koşullara karşı sonuç alabileceği etkili
bir başvuru yolunun bulunmadığını belirterek adil yargılanma hakkının, kötü
muamele yasağı ve bu yasakla bağlantılı olarak da etkili başvuru hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
37. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Yabancıların ülkeye girişleri, ülkede
ikametleri ve ülkeden sınır dışı edilmeleriyle ilgili işlemler medeni hak ve yükümlülük veya bir suç isnadının esasının karara
bağlanmasıyla ilgili olmadığından (Z.M. ve I.M.,
B. No: 2015/2037, 6/1/2016, §§ 62, 63) adil yargılanma hakkı yönünden ayrıca
inceleme yapılmamıştır.
38. Anayasa Mahkemesi birçok kararında, idari gözetim altında
tutulan yabancıların tutulma koşullarını kötü muamele yasağı kapsamında
incelemiştir (Rıda Boudraa, B. No:
2013/9673 , 21/1/2015; K.A. [GK],
B. No: 2014/13044, 11/11/2015; F.A. ve M.A.,
B. No: 2013/655, 20/1/2016, A.V. ve
diğerleri, B. No: 2013/1649, 20/1/2016; F.K. ve diğerleri, B. No: 2013/8735, 17/2/2016; T.T., B. No: 2013/8810, 18/2/2016; A.S., B. No: 2014/2841, 9/6/2016; I.S. ve diğerleri, B. No: 2014/15824,
22/9/2016).
39. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesi
şöyledir:
"Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun
yollarının tüketilmiş olması şarttır."
40. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuru hakkı" kenar başlıklı 45.
maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
"İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem,
eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının
tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir."
41. Anayasa Mahkemesi K.A.
(aynı kararda bkz. §§ 80, 81) kararında olumsuz tutulma koşulları nedeniyle
uğranılan zararın tazminine ilişkin etkili idari ve yargısal bir başvuru
yolunun bulunmadığı sonucuna ulaşmıştır. Anayasa Mahkemesi, bu kanaate varırken
tutulma koşullarından dolayı çekilen ızdırap için
tazminata hükmedildiğini gösteren herhangi bir adli veya idari yargı kararının
bulunmadığı hususunu gözönünde bulundurmuştur.
42. Ancak Anayasa Mahkemesi, B.T.
başvurusunda bu içtihadını gözden geçirerek başvuru yollarının
tüketilmemesi nedeniyle başvuruyu kabul edilemez bulmuştur. Anayasa Mahkemesi,
idari gözetim altında tutulma yerlerinin yönetim, denetim ve işletilmesinin
İçişleri Bakanlığı tarafından yürütülen bir kamu hizmeti olduğunu, 2577 sayılı
Kanun'un 2. maddesine göre idari işlem ve eylemlerden dolayı kişisel hakkı
doğrudan muhtel olanlarca idari yargıda tam yargı
davası açılabileceğini, teorik düzeyde mevcudiyeti tespit edilen bu yolun -sırf
bilgi eksikliği nedeniyle- fiiliyatta hiç işletilmemesinin etkisiz olduğu
biçiminde yorumlanamayacağını belirtmiş ve yabancının salıverilmesi hâlinde
etkili hukuk mekanizmasının tam yargı davası olduğunu ifade etmiştir (B.T., §§ 45-58).
43. Başvuruya konu somut olayda bu ilkelerden ayrılmayı
gerektiren bir husus bulunmamaktadır.
44. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının, diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
45. Bununla birlikte bu aşamada oluşan durum nedeniyle eldeki
başvuru yönünden işbu kararın ardından açılması muhtemel idari davanın süresine
ilişkin olarak bir hususun açıklığa kavuşturulması zorunluluğu hasıl olmuştur.
46. İdari yargı yerlerinde açılacak davaların süresine ilişkin
koşulları incelemek ve idari davaların süresinde açılıp açılmadığını
değerlendirmek ilgili mahkemelerin takdirindedir. Ancak inceleme konusu
başvuruda olduğu gibi B.T. kararındaki
içtihat değişikliğinin Resmî Gazete'de yayımlandığı
16/2/2018 tarihinden önce tam yargı davası yolu tüketilmeden, doğrudan Anayasa
Mahkemesine yapılan müracaatların başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle
kabul edilemez bulunmasını müteakiben açılacak davalarda dava açma süresinin
derece mahkemelerince bu kişilerin mahkemeye erişim haklarının ihlaline neden
olmayacak biçimde değerlendirilmesi gerektiğine de işaret edilmelidir (B.T., § 59).
47. Kötü muamele yasağı yönünden başvuru yollarının
tüketilmemesine istinaden kabul edilemezlik kararı verildiğinden anılan yasakla
bağlantılı olarak Anayasa'nın 40. maddesinde düzenlenen etkili başvuru hakkının
ihlal edildiği iddiasının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
B. Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal
Edildiğine İlişkin İddia
48. Başvurucu; yasal dayanaktan yoksun olarak sırf yabancı
olmasından dolayı özgürlüğünden yoksun bırakıldığını, gözetim altına alınırken
hâkim önüne derhâl çıkarılmadığını, gözetim kararına karşı yasal hakları
konusunda bilgilendirilmediği için itiraz hakkını kullanamadığını, açıklanan
ihlal iddialarına ilişkin olarak Türk hukukunda başvuru yapabileceği ve
tazminat talep edebileceği etkili bir yol bulunmadığını belirterek kişi
hürriyeti ve güvenliği ile etkili başvuru haklarının ihlal edildiğini ileri
sürmüştür.
49. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
§ 16). Anayasa'nın 19. maddesinin sekizinci fıkrasında, hürriyeti kısıtlanan
kişiler için güvence altına alınan bir yargı merciine etkili başvuru hakkı
Anayasa’nın 40. maddesinin özel bir hâlini ifade ettiğinden 40. madde yönünden
ayrıca bir değerlendirme yapılmamıştır.
1. 6458 Sayılı Kanun'dan
Önceki Durum
50. Anayasa Mahkemesi 6458 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği
11/4/2014 tarihinden önce gerçekleşen olaylar yönünden hukukumuzda, Anayasa'nın
19. maddesinin ikinci fıkrasında sayılan istisnalar arasında yer verilen
usulüne aykırı şekilde ülkeye girmek isteyen, giren ya da hakkında sınır dışı
etme yahut geri verme kararı verilen bir kişinin yakalanması veya tutuklanması
uygulamasında tutma kararı verme işleminin koşulları, süresi, sürenin
uzatılması, ilgiliye bildirilmesi, idari gözetim kararına karşı başvuru
yolları, idari gözetim altına alınan kişinin avukata erişimi, tercüman
yardımından yararlanması gibi usul güvencelerini açık bir şekilde ortaya koyan
yasal bir düzenleme bulunmadığına dayalı olarak bu başlık altında yapılan
şikâyetlerden ötürü ihlal kararları vermiştir (F.A.
ve M.A., A.V. ve diğerleri,
F.K. ve diğerleri, T.T., A.S.).
51. Ancak Anayasa Mahkemesi tarafından içtihat değişikliğine
gidilen B.T. başvurusunda,
11/4/2014 tarihinden önce herhangi bir idari karar olmaksızın idari gözetim
altına alınarak özgürlüğünden yoksun bırakılan yabancılar bakımından doğan
zararlar için doğrudan idari yargı mercilerinde tam yargı davası açılabileceği
belirtilmiştir (B.T., § 74).
Anılan kararda 2577 sayılı Kanun'un 2. maddesinin idari işlem veya eylem
türleri yönünden herhangi bir ayrım yapılmadığından idari fonksiyona giren her
türlü işlem veya eylem sebebiyle oluşan zararın tazmininin bu kurala
dayanılarak idari yargıda açılacak tam yargı davasıyla istenebilmesi için
yeterli bir yasal zemin oluşturduğu, -sırf bilgi eksikliği nedeniyle-
fiiliyatta bu yolun işletilmemesinin etkisiz olduğu biçiminde
yorumlanamayacağı, hiçbir idari işlem ve eyleme dayanmadan hukuka aykırı
biçimde tutulan yabancılar yönünden tam yargı davasının etkili hukuk
mekanizması olduğu belirtilmiştir (B.T., §§
52, 54).
2. 6458 Sayılı Kanun'dan
Sonraki Durum
52. Anayasa Mahkemesi 6458 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği
11/4/2014 tarihinden itibaren idari gözetim altında bulundurulan yabancıların
gerek idari gözetim kararının idarece resen sonlandırılması gerekse
tutulanların sulh ceza hâkimliğine yaptıkları itiraz üzerine serbest
bırakılmalarını müteakiben kendisine yapılan başvurularda, Anayasa'nın 19.
maddesine ve 6458 sayılı Kanun'daki usule aykırılıklardan dolayı da ihlal
kararları vermiştir (K.A., I.S. ve diğerleri).
53. 6458 sayılı Kanun'un 57. maddesine göre hukuki niteliği
itibarıyla idari bir işlem olduğu hâlde yabancıyı özgürlüğünden yoksun bırakan
mahiyetini de dikkate alan kanun koyucunun idari gözetim kararına karşı itiraz
mercii olarak münhasıran sulh ceza hâkimliklerini tayin ettiğini, bu açıdan
idare mahkemelerinin idari gözetim kararının hukuka uygunluğunun denetimi
konusunda herhangi bir yetkisi bulunmadığından sulh ceza hâkimliğine itiraz
edilmeden idari yargıda tam yargı davası açılamayacağını açıklamıştır (B.T., §§ 70, 71).
54. Öte yandan sulh ceza hâkiminin idari gözetim kararının
hukuka uygun olduğuna hükmetmesi durumunda -idari yargı merciinin idari gözetim
kararının hukukiliğini denetleme yetkisinin bulunmadığı gözetildiğinde- 2577
sayılı Kanun'un 2. maddesinde öngörülen tam yargı davasının idari gözetim
kararının hukuka aykırı olduğu şikâyetlerine bağlı tazminat istemi yönünden
etkisiz hâle geleceği anlaşılmaktadır. Bu gibi hâllerde sulh ceza hâkiminin ret
kararından itibaren süresi içinde doğrudan Anayasa Mahkemesine bireysel
başvuruda bulunulabilir (B.T., § 72).
55. Sulh ceza hâkiminin idari gözetim kararının hukuka aykırı
olduğu gerekçesiyle itirazı kabul etmesi hâlinde tam yargı davası açılmasını
engelleyici bir düzenleme bulunmadığından bu yol tüketilmeden Anayasa
Mahkemesine bireysel başvuruda bulunulamaz (B.T.,
§ 73). Aynı değerlendirme idari gözetimin idarece sonlandırılması
durumunda da geçerlidir.
56. Yukarıdaki açıklamalar ışığında 12/12/2014 tarihinde kendi
isteğiyle Türkiye’den ayrılan ve idari gözetimi sona erdirilen başvurucunun
uğradığını öne sürdüğü maddi ve manevi zararının karşılanması bakımından başarı
şansı sunma, yeterli giderim sağlama kapasitesini haiz ve ulaşılabilir olduğu
görülen tam yargı davası yolu
tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmadığı sonucuna
varılmıştır.
57. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının da diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
58. Başvurucunun bu karardan sonra idari yargıda açacağı dava
süresi hususunda kötü muamele yasağının incelendiği kısımda yapılan
açıklamaların (bkz. § 46) burada da geçerli olduğu ifade edilmelidir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin gizli
tutulması talebinin KABULÜNE,
B. 1. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine
ilişkin iddianın başvuru yollarının
tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca başvurucunun yargılama
giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 26/12/2018 tarihinde
OYBİRLİĞİYLE karar verildi.