TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ENES ULU BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/16751)
|
|
Karar Tarihi: 20/9/2017
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serruh KALELİ
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
Raportör
|
:
|
Akif
YILDIRIM
|
Başvurucu
|
:
|
Enes ULU
|
Vekili
|
:
|
Av. Ahmet
Ergun CİRİTCİ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, hükmün onanmasını isteyen Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığı tebliğnamesinin tebliğ edilmemesi
nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 23/10/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Birinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca başvurunun kabul
edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve
bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen başvuru hakkında görüş sunulmayacağını
bildirmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyleolaylar
özetle şöyledir:
8. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen S. 2007/31821
sayılı soruşturma neticesinde yağma suçundan cezalandırılması istemiyle
10/7/2007 tarihinde başvurucu hakkında dava açılmıştır.
9. İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi 2/3/2010 tarihli ve
E.2007/225, K.2010/56 sayılı kararıyla başvurucunun müsnet
suçtan 4 yıl 2 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar vermiştir.
10. Kararın temyizi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı
tarafından hazırlanan onama istemli tebliğnamenin
başvurucuya veya müdafiine tebliğ edildiğine dair
herhangi bir bilgi veya kayda rastlanmamıştır. Tebliğnamede
başvurucunun, teşhisin ve diğer delillerin mahkûmiyete yeterli olmadığına
ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün onanması
talep edilmiştir.
11. Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 24/6/2014 tarihli ve
E.2011/19724, K.2014/13076 sayılı ilamıyla İlk Derece Mahkemesinin kararı
onanmıştır.
12. Başvurucu, nihai karardan 9/10/2014 tarihinde haberdar
olmuştur.
13. Başvurucu 23/10/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
14. 23/3/2005 tarihli ve 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun
Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 8. maddesi uyarınca 4/4/1929
tarihli ve 1412 sayılı mülga Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun 316. maddesinin
üçüncü fıkrası, karar tarihinde yürürlükte bulunduğu şekliyle şöyledir:
“Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen tebliğname,
hükmü temyiz etmeleri veya aleyhlerine sonuç doğurabilecek görüş içermesi
halinde sanık veya müdafii ile müdahil, şahsi davacı
veya vekillerine dairesince tebliğ olunur. İlgili taraf tebliğden itibaren yedi
gün içinde yazılı olarak cevap verebilir.”
V. İNCELEME VE GEREKÇE
15. Mahkemenin 20/9/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
16. Başvurucu, hükmün onanmasını isteyen Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığı tebliğnamesinin tebliğ edilmemesi
nedeniyle savunma hakkının kısıtlandığını belirterek Anayasa'nın 36. maddesinde
güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve
çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal ediliğini ileri
sürmüş; onama kararının iptali ve tazminat taleplerinde bulunmuştur.
B. Değerlendirme
17. Başvurucunun ileri sürdüğü ihlal iddialarının niteliği
nazara alınarak başvurunun kabul edilebilirlik kriterlerinden olan anayasal ve
kişisel önemden yoksun olma kriteri yönünden incelenmesi gerekir.
18. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrasında anayasal açıdan önem taşımayan ve başvurucunun önemli bir zarara
uğramadığı başvuruların esastan incelenmeksizin reddedilebileceği hüküm altına
alınmıştır.
19. Anılan hükümle anayasal ve kişisel önemden yoksun
başvuruların esastan incelenmemesine imkân tanıyan ek bir kabul edilebilirlik
kriteri getirilmiştir. Dolayısıyla diğer tüm kabul edilebilirlik kriterlerini
taşısa hatta esas hakkında incelemeye geçildiğinde ihlal kararı verilebilecek
nitelikte olsa bile Kanun'da belirtilen nitelikteki bir başvuru kabul edilemez
bulunabilecektir (K.V. [GK], B. No: 2014/2293, 1/12/2016, § 55).
20. Kanun’da anayasal ve kişisel önemden yoksun başvuruların
kabul edilemez bulunabilmesi için iki koşul öngörülmüştür: “Anayasal önem”
olarak adlandırılabilecek olan birinci koşul "başvurunun Anayasa’nın
uygulanması ve yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının
belirlenmesi açısından önem taşımaması”, “kişisel önem” olarak
adlandırılabilecek olan ikinci koşul ise “başvurucunun önemli bir zarara uğramaması”dır (K.V.
§ 57).
21. Anayasa hükümlerinin yorumlanması açısından önem taşıma
unsurunun başta Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru yoluyla daha önce
yorumlamadığı meseleleri kapsadığında kuşku bulunmamaktadır. Bununla birlikte
Mahkeme, bir meseleyle ilgili olarak daha önce Anayasa’nın ilgili hükümlerini
yorumlamış olsa bile değişen durumları dikkate alarak yeniden yorumlama
ihtiyacı duyabilir. Bu durumda da o meseleye ilişkin başvurunun anayasal
öneminin bulunduğunu kabul etmek gerekir(K.V.,
§ 63).
22. Anayasa’nın uygulanması açısından önem taşıma unsurunda ise
Anayasa hükümlerinin uygulanması açısından başvurunun önem taşıdığının
söylenebilmesi için kamu makamları ve derece mahkemelerinin belli bir meseleye
ilişkin uygulamalarının Anayasa Mahkemesi yorumlarından farklı olması ve bu
farklılığın da önemli olması gerekir (K.V.,
§ 64).
23. Kişisel önemin bulunmaması koşulu ise -başvurucunun içinde
bulunduğu koşullar da dâhil olmak üzere- her olayın kendine özgü koşulları
dikkate alınarak ve objektif verilerden hareket edilerek Anayasa Mahkemesi
tarafından değerlendirilir (K.V.,
§§ 66, 67).
24. Anayasa Mahkemesi, önüne gelen iddialara ilişkin birçok
başvuruda silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin kapsam ve
içeriğini belirlemiştir (Yaşasın Aslan,
B. No: 2013/1134, 16/5/2013, §§ 32-37; Ahmet
Teyit Keşli, B. No: 2013/2237, 18/9/2014, §§ 55-65; Gürhan Nerse, B.
No: 2013/5957, 30/12/2014, §§ 33-40; Laleş Çeliker, B.
No: 2013/8413, 21/9/2016, §§ 24-31).
Anılan başvurularda başvurucuların yargılama mercileri önündeki başarı şansını
zedeleyen her türlü mütalaadan haberdar edilme hakkına sahip olduğu ve bu
nitelikteki mütalaalara karşı başvuruculara yazılı görüş bildirme olanağının
tanınmamasının silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerini ihlal
ettiği sonucuna varılmıştır (İbrahim
Kızılkaya, B. No:
2014/2517, 5/4/2017, § 32).
25. Buna göre Mahkemenin sıklıkla uygulanmış açık bir
içtihadının bulunduğu silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin
ihlal edildiğine ilişkin başvurunun genel bir soruna işaret etmediği gibi
Anayasa'nın uygulanması ve yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve
sınırlarının belirlenmesi açısından da önem taşıdığının ortaya konulamadığı
sonucuna varılmıştır (İbrahim Kızılkaya,
§ 33).
26. Somut olayda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tebliğnamesi, başvurucu tarafından ileri sürülen temyiz
nedenlerinin yerinde olmadığına ve temyiz başvurusunun reddedilmesi gerektiğine
ilişkindir. Tebliğnamede esasen başvurucunun
yorumlarını gerektirecek daha önce tartışılmayan konulara ilişkin yeni herhangi
bir argüman ileri sürülmemektedir. Tebliğnamenin
esaslı değerlendirmeler ya da başvurucunun bilgisi dâhilinde olmayan ek
açıklamalar içermediği, usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle hükmün
onanmasının talep edildiği görülmektedir (bkz. § 10). Kaldı ki Yargıtay, onama
kararının gerekçesinde tebliğnameye atıf yapmamıştır.
27. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tebliğnamesinin
tebliğ edilmemesinin kendisine ciddi anlamda zarar verdiği ve kendisi için ne
denli önemli olduğu hususunda başvurucunun herhangi bir açıklamasının olmadığı
da gözetildiğinde önemli bir zararı olduğu kanaatine ulaşılamamıştır.
28. Açıklanan nedenlerle anayasal ve kişisel önemden yoksun
olduğu anlaşılan başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden
incelenmeksizin kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun anayasal ve
kişisel önemden yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
20/9/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.