TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
CEVAT ŞİMŞEK BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2014/20362)
Karar Tarihi: 20/9/2017
Başkan
:
Burhan ÜSTÜN
Üyeler
Serruh KALELİ
Hicabi DURSUN
Hasan Tahsin GÖKCAN
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Raportör
Akif YILDIRIM
Başvurucu
Cevat ŞİMŞEK
Vekili
Av. Yasin ŞİMŞEK
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, kolluğun gözaltında işkence ve kötü muamelede bulunduğu iddialarıyla ilgili başlatılan soruşturmanın etkin bir şekilde yürütülmemesi nedeniyle işkence ve kötü muamele yasağının; tutukluluğun makul süreyi aşması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının; hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillerin mahkûmiyete esas alınması, savunma tanıklarının dinlenmemesi, yargılamayı yapan mahkemenin özel statülü olarak kurulması ve yargılamanın makul sürede sonuçlandırılmaması nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 23/12/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Birinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucu, anayasal düzeni cebir yolu ile değiştirmeye teşebbüs etme suçundan 24/12/2002 tarihinde gözaltına alınmış ve28/12/2002 tarihinde tutuklanmıştır.
8. İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığının 5/3/2003 tarihli ve 2003/253 sayılı iddianamesiyle anayasal düzeni cebir yolu ile değiştirmeye teşebbüs etme suçundan İstanbul 5. No.lu Devlet Güvenlik Mahkemesine başvurucu hakkında kamu davası açılmıştır. Anılan dava, daha sonra İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin (CMK mülga 250. madde ile görevli) E.2003/81 sayılı dosyası ile birleştirilmiştir.
9. Yapılan yargılama sonunda İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin (CMK mülga 250. madde ile görevli) 23/10/2008 tarihli ve E.2003/81, K.2008/288 sayılı kararı ile başvurucunun terör örgütüne üye olma, birden çok bomba imali ve nakli, mala zarar verme suçlarından cezalandırılmasına karar verilmiştir.
10. Temyiz üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 12/11/2009 tarihli kararıyla eylemin anayasal düzeni değiştirmeye kalkışma suçunu oluşturduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
11. Bu arada başvurucu 20/3/2012 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına başvurarak gözaltında polis memurları tarafından kendisine işkence yapıldığını ve kötü muameleye uğradığını iddia ederek şikâyetçi olmuştur. Şikâyet üzerine başlatılan soruşturma sonunda "DGM Cumhuriyet Başsavcılığı ve diğer safhalarda işkence ve kötü muameleiddiasındabulunmadığı, tümtutanakları rızası ile imzaladığı anlaşılmış olup, suç ile ilgili olayın üzerinden geçen zamanda dikkate alındığında her hangi bir delilelde edilmeimkanınınkalmadığı" gerekçesiyle 16/11/2012 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmiştir.
12. Kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itiraz edildiğine ilişkin bir bilgi ya da belge dosyada bulunmamaktadır.
13. Başvurucu, bozmaya uyularak yapılan yargılamada 11/6/2012 tarihinde tahliye edilmiştir. Yargılama sonunda İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK mülga 250. madde ile görevli) 31/1/2013 tarihli ve E.2010/17, K.2013/6 sayılı kararıyla anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçundan başvurucunun müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
14. Anılan karar, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 24/6/2014 tarihli ve E.2014/4295, K.2014/7644 sayılı kararıyla onanmıştır. Nihai karar, başvurucuya 24/11/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.
15.Başvurucu, 23/12/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
16. Bireysel başvuru sonrasında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 9/3/2015 tarihli ve 2014/407795 sayılı yazı ile başvurucu yönünden Yargıtay 9. Ceza Dairesince verilen onama kararına karşı suç vasfına ilişkin lehe itiraz kanun yoluna müracaat etmiştir.4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 9. Ceza Dairesi, itirazı yerinde görmeyerek dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kuruluna (Kurul) göndermiştir. Dosya, Kurulun 2015/116 sayılı esasında derdest durumdadır.
17. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi 8/1/2016 tarihli ve 2016/9 Değişik İş sayılı kararıyla başvurucu hakkındaki hükmün infazının durdurulmasına karar vermiştir.
IV. İLGİLİ HUKUK
18. 5271 sayılı Kanun’un "Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itiraz yetkisi" kenar başlıklı 308. maddesi şöyledir:
“(1) Yargıtay ceza dairelerinden birinin kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, re'sen veya istem üzerine, ilâmın kendisine verildiği tarihten itibaren otuz gün içinde Ceza Genel Kuruluna itiraz edebilir. Sanığın lehine itirazda süre aranmaz.
(2) İtiraz üzerine dosya, kararına itiraz edilen daireye gönderilir.
(3) Daire, mümkün olan en kısa sürede itirazı inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderir.”
V. İNCELEME VE GEREKÇE
19. Mahkemenin 20/9/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
20. Başvurucu, tutukluluğunun makul süreyi aştığını belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
21. Anayasa Mahkemesi, benzer iddiaların ileri sürüldüğü başvurulara ilişkin olarak birçok kararında “zaman bakımından yetki"siyle ilgili ilkeleri belirlemiştir. Buna göre suç isnadına bağlı tutukluluk durumunun Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin başladığı 23/9/2012 tarihinden önce sona ermesine ilişkin başvuruların zaman bakımından yetki dışında kaldığı kabul edilmiştir (Osman Büyüksu, B. No: 2013/5512, 3/4/2014, §§ 20-24; Ali Öksüz, B. No: 2013/6065, 3/4/2014, §§ 20-23; Cevdet Genç, B. No: 2012/142, 9/1/2014, §§ 24-29; Orhan Dikgöz ve Hasan Geşgin, B. No:2013/3919, 23/3/2016, §§ 25-30).
22. Somut olayda başvurucunun suç isnadına bağlı tutukluluk durumu başvurucunun tahliye edildiği 11/6/2012 tarihinde yani bireysel başvuruların incelenmeye başlandığı tarih olarak belirlenen 23/9/2012 tarihinden önce sona ermiştir.
23. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının zaman bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. İşkence ve Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
24. Başvurucu; gözaltı süresi boyunca işkence gördüğünü, buna ilişkin olarak yaptığı şikâyet sonucu başlatılan soruşturmanın etkin bir şekilde yürütülmeyerek kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, bu sebeplerle işkence ve kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
25.Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği başvurucunun bireysel başvuru konusu şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu makamlara sunması, bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir(İsmail Buğra İşlek, B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17).
26. Başvurucu 20/3/2012 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına başvurarak gözaltı sırasında polis memurları tarafından kendisine işkence yapıldığını ve kötü muameleye uğradığını iddia ederek şikâyetçi olmuştur. Şikâyet üzerine başlatılan soruşturma sonunda şüpheliler hakkında 16/11/2012 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir. Bu karara itiraz edildiğine ilişkin olarak dosyaya sunulmuş bir bilgi ya da belge bulunmamaktadır. Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sisteminde yapılan araştırmada da anılan karara itiraz edildiğine ilişkin bir bilgiye ulaşılamamıştır. Somut olayda başvurucunun hukuk sisteminde mevcut yargısal yolları tüketmeksizin bireysel başvuruda bulunduğu anlaşılmaktadır.
27. Açıklanan nedenlerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
28. Başvurucu; müdafii bulunmaksızın baskı ve işkence altında susma hakkı hatırlatılmadan ifadesinin alındığını, yer gösterme işleminin ve evinde akşam vakti yapılan aramanın usulüne uygun olmadığını, tanıklarının dinlenmediğini, yargılamayı yapan mahkemenin tarafsız ve bağımsız olmadığını, kendisinden kaynaklanmayan nedenlerden dolayı yargılamanın uzadığını ve delillerin takdirinde yanılgıya düşülmesi suretiyle haksız olarak mahkûm edildiğini belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
29. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. (İsmail Buğra İşlek, § 17)
30. Somut olayda, başvurucu hakkında verilmiş olan karar temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 24/6/2014 tarihli kararı ile onanarak kesinleşmiştir. Bireysel başvuru sonrasında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, başvurucu yönünden anılan onama kararına karşı suç vasfına ilişkin lehe itiraz kanun yoluna 9/3/2015 tarihinde müracaat etmiştir. Yargıtay 9. Ceza Dairesi, itirazı yerinde görmeyerek dosyayı Kurula göndermiştir. Dosya, Kurulun 2015/116 sayılı esasında derdest durumdadır.
31. Temyiz incelemesinden geçen kararlara karşı “Yargıtay Cumhuriyet başsavcısının itiraz yetkisi”nin bir olağanüstü kanun yolu olarak düzenlendiği açıktır. Ancak Yargıtay Cumhuriyet başsavcısınca bu yetki kullanılmış ise ilgili ceza dairesince veya Kurulca kararın kaldırılabilme ihtimali de görmezden gelinemez. Olağanüstü bir kanun yolu olan Yargıtay Cumhuriyet başsavcısının itiraz yetkisini kullanmasının geldiği aşama dikkate alındığında bu yolun somut olayın özel koşullarında etkili olarak değerlendirilmesi gerektiği açıktır. Bu durumda aynı dava sürecinin farklı düzlemlerde hem Anayasa Mahkemesince hem de Yargıtay Dairesince veya Kurul tarafından yargısal incelemeye tabi tutulması, Anayasa Mahkemesinin bireysel başvurudaki ikincil nitelikteki rolüne uygun olmayacağından başvurucunun adil yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki iddialarının öncelikle derece mahkemelerince incelenmesi gerekmektedir (Benzer yöndeki karar için bkz. Fuat Karaosmanoğlu, B. No: 2013/9044, 5/11/2014, § 46).
32. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın zaman bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. İşkence ve kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 20/9/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.