TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
YILDIZ AKTAŞ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/17566)
|
|
Karar Tarihi: 8/9/2015
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Alparslan ALTAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Recep KÖMÜRCÜ
|
|
|
Engin YILDIRIM
|
Raportör
|
:
|
Murat AZAKLI
|
Başvurucu
|
:
|
Yıldız AKTAŞ
|
Vekili
|
:
|
Av. Mehmet ERBİL
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, "silahlı
terör örgütüne üye olma" suçundan yapılan yargılamanın makul
sürede sonuçlandırılmaması nedeniyle özgürlük ve güvenlik hakkı ile adil
yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiası hakkındadır.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 6/11/2014 tarihinde İstanbul 25. Asliye Hukuk
Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesi neticesinde başvuruda, Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir
eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca 11/3/2015 tarihinde,
kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme
gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından 15/5/2015 tarihinde, kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
5. Adalet Bakanlığına (Bakanlık), başvuru konusu olay ve
olgular bildirilmiş, başvuru belgelerinin bir örneği görüş için gönderilmiştir.
Bakanlığın 28/5/2015 tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına
ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş sunulmayacağı
bildirilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve
UYAP aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle
şöyledir:
7. Başvurucu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca (CMK'nın 250. maddesi ile yetkili), yürütülen soruşturma
kapsamında 11/1/2007 tarihinde gözaltına alınmıştır.
8. Başvurucu, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinin (CMK 250.
maddesi ile görevli) 14/1/2007 tarihli ve 2007/16 Sorgu sayılı kararı ile
serbest bırakılmıştır.
9. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının (CMK 250. maddesi ile
yetkili) 19/2/2007 tarihli ve E.2007/290 sayılı iddianamesi ile başvurucu ve
diğer şüpheli hakkında "silahlı terör
örgütüne üye olma" suçundan kamu davası açılmıştır.
10. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, 29/3/2013 tarihli ve
E.2007/140, K.2013/54 sayılı kararla, başvurucu ile diğer sanığın "silahlı terör örgütü üyesi olma"
suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına karar vermiştir.
11. Karar temyiz edilmiş olup temyiz incelemesi Yargıtayda devam etmektedir.
12. Başvurucu 6/11/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
B. İlgili
Hukuk
13. 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun
314. maddesinin (2) numaralı fıkrası, 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle
Mücadele Kanunu’nun 5. maddesi
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
14. Mahkemenin 8/9/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda,
başvurucunun 6/11/2014 tarihli ve 2014/17566 numaralı bireysel başvurusu
incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
15. Başvurucu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen
soruşturma kapsamında 11/1/2007 tarihinde gözaltına alınarak 14/1/2007
tarihinde serbest bırakıldığını, "silahlı
terör örgütüne üye olma" suçundan hakkında açılan dava sonunda
29/3/2013 tarihinde mahkûmiyet kararı verildiğini, hükmün temyiz incelemesinin Yargıtayda devam ettiğini, yargılamanın makul sürede
sonuçlanmadığını belirterek özgürlük ve güvenlik hakkı ile adil yargılanma
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş, tazminat talebinde bulunmuştur.
B. Değerlendirme
16. Başvurucu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen
soruşturma kapsamında 11/1/2007 tarihinde gözaltına alınıp 14/1/2007 tarihinde
serbest bırakıldığını belirterek özgürlük ve güvenlik hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüşse de başvuru formunun incelenmesinde başvurucunun, yargılamanın
makul sürede sonuçlanmaması nedeniyle özgürlük ve güvenlik hakkının ihlal
edildiği iddiasında bulunduğu anlaşılmış olup ihlal iddialarının tamamı makul
sürede yargılanma hakkının ihlali iddiası kapsamında değerlendirilmiştir.
1. Kabul
Edilebilirlik Yönünden
17. Başvurucunun, makul sürede yargılama yapılmadığına
yönelik şikâyeti, açıkça dayanaktan yoksun olmadığı gibi bu şikâyet için diğer
kabul edilemezlik nedenlerinden herhangi biri de bulunmamaktadır. Bu nedenle
başvurunun bu bölümüne ilişkin olarak kabul edilebilirlik kararı verilmesi
gerekir.
2. Esas
Yönünden
18. Başvurucu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen
soruşturma kapsamında 11/1/2007 tarihinde gözaltına alınmasıyla başlayan
yargılama sürecinin hâlen devam ettiğini ve makul sürede sonuçlanmadığını
belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
19. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme)
ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18) Sözleşme metni
ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından ortaya çıkan ve adil
yargılanma hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36.
maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa
Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok
kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında
yorumlamak suretiyle Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan ve AİHM içtihadıyla
adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara, Anayasa’nın
36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun dayanağını oluşturan
makul sürede yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca adil
yargılanma hakkının kapsamına dâhil olup ayrıca davaların en az giderle ve
mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten Anayasa’nın
141. maddesinin de Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği, makul sürede
yargılanma hakkının değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği
açıktır (Güher Ergun ve diğerleri,
B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 38-39).
20. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu,
tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun
davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir
davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması
gereken kriterlerdir (Güher Ergun ve
diğerleri, §§ 41-45).
21. Anayasa’nın 36. ve Sözleşme’nin 6. maddesi uyarınca
kişilere, cezai alanda yöneltilen suçlamaların da (suç isnadı) makul sürede
karara bağlanmasını isteme hakkı tanınmıştır. İsnat olunan fiil, ceza
kanunlarında suç olarak nitelendirilmiş ve yargılama aşamasında ceza hukukunun
kuralları uygulanmış ise ayrıca bir uygulanabilirlik incelemesi yapılmaksızın
kendiliğinden adil yargılanma hakkının kapsamına girer (B.E., B. No: 2012/625, 9/1/2014, § 31).
Başvuru konusu olayda başvurucu hakkında, "silahlı
terör örgütüne üye olma" suçunu işlediği iddiasıyla soruşturma
başlatılmıştır. Başvurucu hakkında isnat olunan suçlar 5237 sayılı Kanun’un
ilgili maddesinde hapis cezasını gerektirir şekilde tanımlanmıştır. Bu
çerçevede başvurucu hakkındaki suç isnadına dayalı yargılamanın Anayasa’nın 36.
maddesinin güvence kapsamına girdiği konusunda kuşku bulunmamaktadır (B.E., § 32).
22. Ceza muhakemesinde yargılama süresinin makul olup
olmadığı değerlendirilirken sürenin başlangıcı, bir kişiye suç işlediği
iddiasının yetkili makamlar tarafından bildirilmesi veya isnattan ilk olarak
etkilendiği arama ve gözaltı gibi birtakım tedbirlerin uygulanması anıdır.
Somut başvuru açısından bu tarih, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca
başvurucunun gözaltına alındığı 11/1/2007 tarihidir. Ceza yargılamasında
sürenin sona erdiği tarih, suç isnadının nihai olarak karara bağlandığı,
yargılaması devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul süre
şikâyetiyle ilgili kararını verdiği tarihtir (Ersin
Ceyhan, B. No: 2013/695, 9/1/2014, § 35).
23. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde,
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında 11/1/2007
tarihinde başvurucunun gözaltına alınarak 14/1/2007 tarihinde sorgusunun
yapılmasından sonra serbest bırakıldığı, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının
19/2/2007 tarihli iddianamesi ile başvurucu ve diğer şüpheli hakkında açılan
kamu davası sonunda İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince 29/3/2013 tarihinde
mahkûmiyet kararı verildiği, kararın temyiz incelemesinin hâlen devam ettiği
anlaşılmıştır.
24. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun öngördüğü
yargılama usullerine tabi mahkemeler nezdindeki yargılamaların makul sürede
tamamlanmadığı yönündeki iddialar, daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış
ve Anayasa Mahkemesi tarafından makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği
yönünde kararlar verilmiştir (B.E.,
§§ 23-41; Ersin Ceyhan, §§
24-40).
25. Başvuruya konu davanın mahiyeti nedeniyle icrası gereken
usul işlemlerinin niteliği, başvuruya konu yargılamanın karmaşık olduğunu
ortaya koymakla birlikte, davaya bütün olarak bakıldığında somut başvuru
açısından farklı bir karar verilmesini gerektirecek bir yön bulunmadığı ve
yaklaşık dokuz yıldır devam eden yargılama sürecinde makul olmayan bir
gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.
26. Açıklanan nedenlerle, başvurucunun Anayasa’nın 36.
maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
27. Başvurucu, yargılama makul sürede sonuçlandırılmadığı
için 50.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
28. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında, yeniden yargılama
yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata
hükmedilebileceği düzenlenmiştir.
29. Başvurucunun tarafı olduğu uyuşmazlığa ilişkin yaklaşık
dokuz yıldır devam eden yargılama süresi nazara alındığında yargılama
faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan
manevi zararları karşılığında başvurucuya net 6.650,00 TL manevi tazminat
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
30. Başvurucu tarafından yapılan ve dosyadaki belgeler
uyarınca tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan
toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi
gerekir.
31. Başvuruya konu yargılamanın yaklaşık dokuz yıldır devam
ettiği ve bu hususun makul sürede yargılanma hakkını ihlal ettiği gözetilerek
anayasal bir hakkın ihlal edildiği açık olan bir yargılama dosyasında; hukuka,
adalete ve mahkemeye güven ilkesinin gördüğü zararın devam etmesinin önlenmesi
amacıyla yargılamanın mümkün olan en kısa sürede sonuçlandırılmasını teminen, kararın bir örneğinin ilgili mahkemeye
gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurucunun;
1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiği yönündeki iddiasının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Anayasa’nın 36.
maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL
EDİLDİĞİNE,
B. Başvurucuya net 6.650,00 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE, başvurucunun tazminata ilişkin diğer
taleplerinin REDDİNE,
C. Başvurucu tarafından yapılan 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL
vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA
ÖDENMESİNE,
D. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,
E. Kararın bir örneğinin Yargıtaya
gönderilmesine,
8/9/2015
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar
verildi.