TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
G. D. BAŞVURUSU (2)
|
(Başvuru Numarası: 2014/1808)
|
|
Karar Tarihi: 4/10/2017
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
GİZLİLİK TALEBİ KABUL
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Celal Mümtaz
AKINCI
|
|
|
Muammer
TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Derya ATAKUL
|
Başvurucu
|
:
|
G. D.
|
Vekili
|
:
|
Av. Erdal
Fatih ÇANAKÇI
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, ulusal ölçekte yayın yapan iki gazetenin internet
haber arşivlerinde erişilebilir durumda olan haberler ile ilgili içeriğe
erişimin engellenmesi yönündeki taleplerin reddedilmesi nedeniyle şeref ve
itibarın korunması hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 11/2/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvurucu tarafından yapılan 2014/1808 ve 2014/1812 numaralı
başvurular, aralarında konu yönünden hukuki irtibat bulunduğu anlaşıldığından birleştirilmiş;
incelemeye 2014/1808 numaralı bireysel başvuru dosyası üzerinden devam
edilmiştir.
6. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
7. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.
8. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda
bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
9. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
10. Ulusal ölçekte yayımlanan Milliyet ve Radikal gazetelerinin
İnternet arşivi sayfalarında 25/5/2009 tarihinde, eski Esenyurt
Belediye Başkanı hakkında yürütülen ceza yargılamasına yönelik haberler yer
almıştır. Haber içeriklerinde Başkanın aile fertlerinin de aynı davada
yargılandığına, Başkanın kardeşi olan başvurucunun yargılamayı yürüten mahkeme
tarafından suç örgütüne üye olma suçundan on ay hapis cezası ile
cezalandırılmasına karar verildiğine ilişkin ifadeler yer almaktadır.
11.
Başvurucu; haberlerde bahsi geçen mahkeme kararının Yargıtay 5. Ceza Dairesi
tarafından bozulduğunu, bozma üzerine yapılan yargılama sonucunda hakkında
açılan davanın ortadan kaldırılmasına karar verildiğini, herhangi bir suçtan
hakkında mahkûmiyet hükmü bulunmadığını ancak bu haber nedeniyle şeref ve
itibarının zedelendiğini ileri sürerek 1/10/2013 tarihinde söz konusu haberlere
erişimin engellenmesi talebinde bulunmuştur.
12. Büyükçekmece 3. Sulh Ceza Mahkemesi 18/11/2013 tarihli
kararları ile erişimin engellenmesi taleplerinin reddine karar vermiştir.
Anılan kararların gerekçesi şöyledir:
"Bilindiği gibi Anayasal güvence altında bulunan (Anayasa 28.
Madde) basın hürriyetinin yine yasalarca korunan kişilik haklarına yeğ
tutulabilmesi için bu hürriyetin (haber verme, yorum ve eleştiri hürriyetinin)
öğretide ve uygulamada tartışmasız benimsenen;
a-Gerçeklik,
b-Güncellik,
c-Kamu yararı ve toplumsal ilgi,
d-Konu ile ifade arasında düşünsel bağ kuralları çerçevesinde kullanılması
gerekir. Ne var ki olay, doğru, güncel ve kamu yararı bulunsa bile şekle de
aykırı olmamalı, haber ve eleştirinin veriliş, yazılış biçimi, kişilik hakkını
zedeleyecek üslup ve tarzda olmamalıdır. Yani özle biçim arasında uygun bir
denge bulunmalıdır.
Haber verme hakkı bu sınırlar içerisinde kaldığı sürece hukuka
uygundur. Haber anılan temel kurallardan birine ters düşerse kamu yararı,
kişisel hak dengesi bozulur, kullanılan bu hakkın hukuka uygunluğundan söz
edilemez. Başka bir deyişle bu kurallardan herhangi birinin ihlali halinde
saldırıya uğrayan kişisel hak korumaya değer bir üstünlük kazanır. Gerçeklikten
kasıt ise somut gerçeklik değil, olayın verildiği andaki (haberin dayanağı olan
beyan ve belgelere göre) beliriş biçimine uygunluk olarak anlaşılmalıdır.
...
İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 25/5/2009 günlü kararı ile itiraz
eden G. D. hakkında suç işlemek için kurulan örgüte üye olma suçundan
mahkumiyetine karar verildiği (ileride Yargıtay tarafından kararın bozulmasına
ve İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 4/9/2012 tarihli ilamı ile G.D. hakkında
açılan kamu davasının 765 sayılı TCK'nın 102/4 ve 104/2 maddeleri gereğince
zaman aşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına karar verilmesine karşın),
yukarıda uzantıları belirtilen internet sitelerinde haber yayın tarihlerinin
25/5/2009 tarihi olduğu anlaşılmakla, muterizle ilgili haberin yayınlanma biçim
ve içeriği itibariyle basın özgürlüğü ile kişi hak ve özgürlüğünün de dengeli
gözetilmesi sonucunda yukarıda ayrıntısı ile belirtilen "gerçeklik,
güncellik, kamu yararı ve toplumsal ilgi, konu ile ifade arasında düşünsel bağ
kuralları çerçevesinde kullanılması" kurallarına aykırı olmadığı, haber
tarihi itibarı ile ortada kesinleşmemiş dahi olsa mahkeme kararı ile verilmiş
bir mahkumiyet kararı olduğu maddi gerçeğinin gözardı
edilemeyeceği izahtan varestedir. Bu çerçevede, yayının yukarıda ayrıntısı
belirtilen basın özgürlüğü sınırları içerisinde kalan bir yayın olduğu, kişilik
haklarına bir saldırının bulunmadığı kanaatine varılmakla muteriz vekilinin
talebine ilişkin reddine yönelik hüküm tesis edilmiştir."
13. Başvurucunun anılan kararlara itirazı Büyükçekmece 6. Asliye
Ceza Mahkemesinin 18/11/2013 ve 26/12/2013 tarihli kararları ile
reddedilmiştir.
14. Kararlar başvurucuya 14/1/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.
Başvurucu 11/2/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
15. Anayasa Mahkemesinin 3/3/2016 tarihli ve 2013/5653 numaralı
N.B.B. kararı.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
16. Mahkemenin 4/10/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
ve Bakanlık Görüşü
17. Başvurucu: Milliyet ve Radikal gazetelerinin İnternet arşivi
sayfalarında 25/5/2009 tarihinde, suç örgütüne üye olma suçundan on ay hapis
cezası ile cezalandırıldığına ilişkin haberler yayımlandığını, haberlerde sözü
edilen mahkeme kararının Yargıtay 5. Ceza Dairesi tarafından bozulduğunu, bozma
üzerine yapılan yargılama sonucunda davanın ortadan kaldırılmasına karar
verildiğini, herhangi bir suçtan hakkında mahkûmiyet hükmü bulunmadığı hâlde
ilgili yayın kuruluşlarının İnternet sitelerinin arşiv bölümlerinde hapis
cezası ile cezalandırıldığına ilişkin haberlerin yer almaya devam ettiğini,
toplumda suç işlemiş biri olarak görüldüğünü, haberlere erişimin engellenmesi
yönündeki taleplerinin yargısal makamlar tarafından reddedilmesi nedeniyle
Anayasa’nın 17. ve 38.maddelerinde tanımlanan haklarının ihlal edildiğini ileri
sürmüş ve kamuya açık belgelerde kimliğinin gizli tutulması talebinde
bulunmuştur.
18. Bakanlık görüşünde, şeref ve itibarın korunması hakkı ile
ifade ve basın özgürlükleri arasında adil bir denge gözetilmesi gerekliliği
ifade edilmiştir. Bakanlık, başvuru konusu haberin yapıldığı tarih itibarıyla güncel
ve görünür gerçekliğe uygun olduğunu, ancak aradan geçen zaman dikkate
alındığında çatışan haklar arasında tekrar değerlendirme yapılması
gerekebileceğini belirtmiştir.
19. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında önceki
iddialarını tekrarlamıştır.
B. Değerlendirme
1. Gizlilik Talebi
Yönünden
20. Başvuruya konu olayın niteliğinin başvurucunun itibarını
zedeleyebileceği dikkate alınarak gizlilik talebinin kabulüne karar verilmesi
gerekir.
2. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
21. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucu, hakkında yayımlanan haberlere,
bahsi geçen gazetelerin İnternet sitelerindeki haber arşivleri üzerinden hâlen
kolayca ulaşılabilmesi ve bu arşiv haberlerin İnternet'ten çıkarılması
taleplerinin reddedilmesi nedeniyle kişilik haklarının zarar gördüğünden
şikâyet etmektedir. Başvurucunun bu şikâyeti şeref ve itibarın korunması hakkı
kapsamında incelenmiştir.
22. Bireyin kişisel şeref ve itibarı, Anayasa’nın 17. maddesinde
yer alan “manevi varlık” kapsamında yer almaktadır. Devletin, bireyin manevi
varlığının bir parçası olan kişisel şeref ve itibara keyfî olarak müdahale
etmemek şeklinde negatif yükümlülüğü ve üçüncü kişilerin saldırılarını önlemek
şeklinde pozitif yükümlülüğü bulunmaktadır (Adnan
Oktar (3), B. No: 2013/1123, 2/10/2013, § 33). Şeref ve itibarı
etkileyen saldırılar veya basın ve yayın yolu ile yapılan yayınlara karşı
bireyin korunmaması hâlinde Anayasa’nın 17. maddesinin birinci fıkrası ihlal
edilmiş olabilir (Kadir Sağdıç [GK],
B. No: 2013/6617, 8/4/2015, § 36; İlhan Cihaner (2), B. No: 2013/5574, 30/6/2014, § 42).
23. Anayasa’nın “Düşünceyi
açıklama ve yayma hürriyeti” kenar başlıklı 26. maddesine göre
herkes düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına
veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî
makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek
serbestliğini de kapsar. Anılan maddede ifade özgürlüğünün kullanımında
başvurulabilecek araçlar “söz, yazı, resim veya başka yollar” olarak ifade
edilmiş ve “başka yollar” ifadesiyle her türlü ifade aracının anayasal koruma
altında olduğu gösterilmiştir (Emin Aydın [GK],
B. No: 2013/2602, 23/1/2014, § 43).
24. Haber ve fikirlerin iletilmesinde ve alınmasında önemli bir
işlev gören İnternet, Anayasa'nın 26. maddesinde düzenlenen ifade özgürlüğünün
güvencesi altındadır. Nitekim Anayasa Mahkemesi İnternet erişimine yönelik bir
müdahalenin ifade özgürlüğü kapsamında incelenmesi gerektiğini kabul etmiştir (Yaman Akdeniz ve diğerleri, B. No:
2014/3986, 2/4/2014; Youtube LLC Corporation
Service Company ve diğerleri [GK], B. No:
2014/4705, 29/5/2014).
25. Anayasa Mahkemesi birçok kararında ifade özgürlüğünün sadece
düşünce ve fikirleri yayma özgürlüğünü değil haber ve fikirlere ulaşma
özgürlüğünü de kapsadığını vurgulamıştır (Emin
Aydın, § 40; Kamuran Reşit Bekir [GK],
B. No: 2013/3614, 8/4/2015, § 34). İnternet üzerinde arşiv oluşturma,
aktüalitenin ve haberlerin saklanmasına ve erişilebilirliğine büyük ölçüde
hizmet etmektedir. Bu nitelikteki arşivler özellikle doğrudan halkın erişimine
açık ve genelde ücretsiz olmaları nedeniyle tarih eğitimi ve araştırma
faaliyetleri için kaynak sunmaktadır. Öte yandan demokratik bir toplumda
basının ilk işlevi olan "gözetleyici" rolünün bir sonucu da
arşivlerin halkın erişimine sunulmasıdır (N.B.B.,
B. No: 2013/5653, 3/3/2016, § 61). Bu nedenle İnternet'te tutulan arşivlerin,
ifade ve basın özgürlükleri kapsamında olduğu açıktır. Dolayısıyla İnternet'te
yayımlanan ve gazetecilik faaliyeti kapsamında kabul edilen bir haber arşivinin
yayından kaldırılması basın özgürlüğüne yönelik bir müdahale teşkil edebilir.
26. İfade özgürlüğü ile onu tamamlayan ve ifade özgürlüğünün
kullanılmasını sağlayan basın özgürlüğü, Anayasa'da yer alan temel hak ve
özgürlükleri sınırlama rejimine tabidir. Anayasa'nın
26., 27. ve 28. maddelerinde sayılan sınırlandırmalardan biri, "başkalarının şöhret veya
haklarının, özel veya aile hayatları"nın
korunmasıdır (Kadir Sağdıç, § 55;
İlhan Cihaner (2),
§ 62). Öte yandan "başkalarının
şöhret veya haklarının, özel veya aile hayatları"nın
korunması bağlamında şeref ve itibarın korunması hakkının etki alanını
genişletmenin ifade ve basın özgürlüklerinin ihlali sonucunu doğurabileceği
hatırda tutulmalıdır.
27. Bu sebeple Anayasa'nın 17. maddesinin birinci fıkrasında
koruma altına alınan şeref ve itibarın korunmasını isteme hakkı ile başvuruya
konu İnternet haber arşivlerinin Anayasa'nın 28. maddesinde güvence altına
alınan basın özgürlüğü ve bu özgürlükle bağlantılı olarak Anayasa'nın 26.
maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğü arasında Anayasa Mahkemesi içtihadında
ortaya konulan kriterlere uygun şekilde bir denge kurulması gerekmektedir.
İnternet ortamının sağladığı ulaşılabilirlik, yaygınlık, haber ve fikirlerin
depolanmasındaki ve muhafazasındaki kolaylık dikkate alındığında yayımlandığı
tarihte belirli ağırlık eşiğini aşmayan veya kişinin kendi eylemlerinden
kaynaklanan haberlerin İnternet ortamında uzun süre erişilebilir kalması
kişilerin şeref ve itibarını zedeleyebilir (N.B.B.,
§ 37).
28. Anayasa Mahkemesi 3/3/2016 tarihli ve 2013/5653 numaralı
N.B.B. başvurusunda İnternet'in etkin olarak kullanmasıyla beraber ifade ve
basın özgürlükleri ile şeref ve itibarın korunması arasındaki dengenin ilki
lehine bozulduğunu, bu dengenin tekrar kurulabilmesinin şeref ve itibar
yönünden bireylerin unutulma hakkının kabul edilmesi ile mümkün olabileceğini
belirtmiştir (N.B.B., § 46).
29. Mahkeme bahsi geçen başvuruda unutulma hakkının anayasal
dayanaklarına yer vererek devletin bireye geçmişte yaşadıklarının başkaları
tarafından öğrenilmesi engellenerek “yeni bir sayfa açma” olanağı verme
hususunda bir sorumluluğu olduğunu, dolayısıyla unutulma hakkının kişilerin
manevi varlıklarını geliştirmelerine bir fırsat vermek açısından devletin
pozitif yükümlülüğünün bir sonucu olduğunu ortaya koymuştur (N.B.B., §§ 47-49).
30. Bununla birlikte Mahkeme, unutulma hakkının İnternet
üzerindeki her türlü haber veya yazı yönünden uygulanmasını beklemenin mümkün
olmadığını, özellikle basın özgürlüğü temelinde gazete arşivinin
araştırmacılar, hukukçular veya tarihçiler için önem taşıyan veriler olduğunu
belirtmiştir. Unutulma hakkı, İnternet ortamında haber arşivini koruma altına
alan basın özgürlüğünün ve halkın haber ve fikirlere ulaşma özgürlüğünün özüne
dokunmayacak ve aynı zamanda hak sahibinin çıkarlarını koruyacak şekilde kullanılmalıdır.
Mahkeme, İnternet ortamındaki bir haber veya yazının unutulma hakkı kapsamında
İnternet'ten çıkarılabilmesi için yayının içeriği, yayında kaldığı süre,
güncelliğini yitirme, tarihsel bir veri olarak kabul edilememe, kamu yararına
katkısı (toplumsal açıdan haberin değeri, haberin geleceğe ışık tutan niteliği)
haber veya yazıya konu kişinin siyasetçi veya ünlü olup olmadığı, haber veya
yazının konusu, bu bağlamda haber ya da yazının olgusal gerçekler veya değer
yargısı içerip içermediği, halkın ilgili veriye yönelik ilgisi gibi hususların
somut olay açısından incelenmesi gerekliliğini ortaya koymuştur (N.B.B., § 50).
31. Somut olayda başvurucunun şikâyetine konu olan haberler
25/5/2009 tarihinde yayımlanmış ve arşiv niteliğindedir. Haberler, eski Esenyurt Belediye Başkanının belediye başkanlığı yaptığı
dönemde belediyedeki yolsuzluk iddiaları üzerine kendisi ve başvurucunun da
aralarında bulunduğu aile fertleri hakkında "suç işlemek amacıyla örgüt
kurma, suç örgütüne üye olma, özel evrakta sahtecilik ve ihaleye fesat
karıştırma" suçlarından açılan kamu davası hakkındadır. Bu haberlerin
gerçeğe aykırı olduğu ileri sürülmemiştir. Bahsi geçen haberlerde Belediye
Başkanı ile başvurucunun da aralarında bulunduğu aile fertleri hakkında Başsavcılık
tarafından hazırlanan iddianame ve bu kapsamda ilk derece mahkemesi tarafından
yapılan yargılama sonucunda 25/5/2009 tarihinde verilen mahkûmiyet kararı
aktarılmıştır. Haberlerin başlıkları ile içerikleri incelendiğinde amacın,
kamuoyunun ilgisine matuf, Esenyurt Belediye
Başkanlığı görevini icra etmiş bir siyasetçi ile başvurucunun da aralarında
bulunduğu aile fertleri hakkında belediye başkanlığı döneminde yapıldığı iddia
edilen fiillere yönelik olarak yapılan soruşturma ve kovuşturma hakkında haber
yapmak ve kamuoyunu bilgilendirmek olduğu görülmektedir.
32. Başvurucu hakkında suç örgütüne üye olma suçundan verilen
ceza Yargıtay 5. Ceza Dairesi tarafından bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan
yargılamada ilk derece mahkemesince 4/9/2012 tarihinde, başvurucu hakkında
açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına karar
verilmiştir. Başvurucu, haberlerin yayımlandığı 25/5/2009 tarihinden 4 yıl 4 ay
ve ilk derece mahkemesinin 4/9/2012 tarihli kamu davasının zamanaşımı nedeniyle
ortadan kaldırılması kararından bir yıl sonra 1/10/2013 tarihinde haber
içeriklerine erişimin engellenmesi talebiyle Büyükçekmece 3. Sulh Ceza
Mahkemesine başvuruda bulunmuştur.
33. Büyükçekmece 3. Sulh Ceza Mahkemesi, başvurucu hakkında
açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına ilişkin
kararı gözönünde bulundurmuş olmakla birlikte
haberlerin "gerçeklik, güncellik, kamu yararı ve toplumsal ilgi, konu ile
ifade arasında düşünsel bağ kuralları çerçevesinde kullanılması"
kurallarına aykırı olmadığını, haber tarihi itibarı ile ortada kesinleşmemiş
dahi olsa mahkeme kararı ile verilmiş bir mahkûmiyet hükmü bulunduğunu, bu
bağlamda haberlerin basın özgürlüğü sınırları içerisinde kalan yayınlar
olduğunu ve kişilik haklarına bir saldırının bulunmadığını belirterek haber
içeriklerine erişimin engellenmesi talebini reddetmiştir.
34. Haberin konusu, eski Esenyurt
Belediye Başkanının belediye başkanlığı yaptığı dönemde belediyedeki yolsuzluk
iddiaları üzerine kendisi ve aile fertleri hakkında başlatılan soruşturma ve
devamındaki yargılama sürecine ilişkindir. Başvuru tarihi itibarıyla söz konusu
haberin yayın tarihi olan 25/5/2009 tarihi üzerinden 4 yıl 8 aylık bir süre
geçmiştir. Yine başvurucu hakkındaki davanın zamanaşımı nedeniyle ortadan
kaldırılmasına ilişkin 4/9/2012 tarihli karar ile haber içeriklerine erişimin
engellenmesi talebiyle Sulh Ceza Mahkemesine yapılan başvuru arasında bir
yıllık süre bulunmaktadır. Başvurucu, davanın ortadan kaldırılmasına ilişkin
verilen karar üzerinden 1 yıl 5 ay geçtikten sonra da Anayasa Mahkemesine
bireysel başvuruda bulunmuştur. Bu süreler ile hakkında haber yapılan kişilerin
kimlikleri de dikkate alındığında haberin güncelliğini ve kamuoyu ilgisini
yitirdiği söylenemez. Bu bağlamda haberin konusu, içeriği, ilk yayın tarihi
üzerinden geçen süre ile ceza yargılamasının nihai olarak karara bağlandığı
tarih gözönünde bulundurulduğunda toplumsal açıdan
haberin arşivde kolaylıkla ulaşılabilir kılınması için gerekli haber değerinin
devam ettiği, bu bağlamda unutulma hakkı kapsamında değerlendirilmeyi zorunlu
kılacak şartların oluşmadığı belirlenmiştir. Sonuç olarak ifade ve basın
özgürlüğü ile halkın haber alma ve bilgiye ulaşma hakkı birlikte
değerlendirildiğinde başvuru konusu olayda, ifade ve basın özgürlükleri ile
kişinin manevi bütünlüğünün korunması hakkı arasında adil bir dengenin
kurulduğu, derece mahkemesinin takdir yetkisine müdahale etmeyi gerekli kılacak
bir durumun bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
35. Açıklanan nedenlerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurucunun kamuya açık belgelerde kimliğinin gizli
tutulması talebinin KABULÜNE,
B. Başvurunun açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına
4/10/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.