TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ALAADDİN AKKAŞOĞLU VE AKİS YAYINCILIK SAN. VE
TİC. A.Ş. BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/18247)
|
|
Karar Tarihi: 20/12/2017
|
R.G. Tarih ve Sayı: 21/3/2018-30367
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Ceren Sedef
EREN
|
Başvurucular
|
:
|
1. Alaaddin AKKAŞOĞLU
|
|
|
2. Akis
Yayıncılık San. ve Tic. A.Ş
|
Vekili
|
:
|
Av. Ersü Oktay HUDUTİ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, internette yayın yapan bir haber sitesinin sahibi
olan şirketin ofis ve bilgisayarlarında yapılan aramanın hukuka aykırı olması
nedeniyle özel hayata saygı hakkı ile ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal
edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 17/11/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucular, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Basında "17-25 Aralık soruşturmaları" olarak
adlandırılan soruşturmalar içeriğinde bulunan bazı ses kayıtlarının birinci
başvurucunun temsilcisi olduğu ikinci başvurucuya ait www.karsigazete.com uzantılı internet
haber sitesinde (haber sitesi) yayımlandığına dair ihbar üzerine İstanbul
Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından birinci başvurucu hakkında soruşturma
başlatılmıştır.
9. Başlatılan soruşturma kapsamında İstanbul 3. Sulh Ceza
Hâkimliğinden (Hâkimlik) haber sitesinin ofisinde arama ve el koyma kararı
verilmesi taleplerinde bulunulmuştur. Hâkimliğin 29/9/2014 tarihli kararıyla
söz konusu talep kabul edilmiştir.
10. Arama ve el koyma kararı üzerine 30/9/2014 tarihinde, haber
sitesinin ofisinde polis tarafından arama yapılmış ve uzman görevlilerce ofiste
bulunan on adet bilgisayardan imaj alma işlemi gerçekleştirilerek içeriğin
kopyalandığı birer terabaytlık beş adet sabit disk polislere teslim edilmiştir.
11. Başvurucular, söz konusu arama ve el koyma kararına hukuka
uygun olmadığı gerekçesiyle itiraz etmiştir. İstanbul 4. Sulh Ceza Hâkimliği
16/10/2014 tarihli kararıyla itirazı reddetmiştir.
12. Başvurucular 17/11/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
13. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Tazminat istemi" kenar başlıklı
141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
“(1) Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında;
i) Hakkındaki arama kararı ölçüsüz bir şekilde gerçekleştirilen,
Kişiler, maddî ve manevî her türlü zararlarını, Devletten
isteyebilirler.”
14. 5271 sayılı Kanun'un "Tazminat
isteminin koşulları" kenar başlıklı 142. maddesinin (1) ve (2)
numaralı fıkraları şöyledir:
"(1) Karar veya hükümlerin
kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde karar veya
hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde
bulunulabilir.
(2) İstem, zarara uğrayanın oturduğu yer ağır
ceza mahkemesinde ve eğer o yer ağır ceza mahkemesi tazminat konusu işlemle
ilişkili ise ve aynı yerde başka bir ağır ceza dairesi yoksa, en yakın yer ağır
ceza mahkemesinde karara bağlanır."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
15. Mahkemenin 20/12/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların
İddiaları ve Bakanlık Görüşü
16. Başvurucular;
i. Başvuru konusu arama kararına karşı yapılan itirazın
mahkemece gerekçesiz biçimde reddedilmesi, ayrıca oldukça kısa sürede sonuçlandırıldığı
görülen ve yeterli inceleme yapılmasının mümkün olmadığı anlaşılan itiraz
yolunun etkisiz kalması nedenleriyle adil yargılanma haklarının,
ii. (1) Kanuna aykırı olarak arama kararına neden olan fiilin
kararda açıkça belirtilmemesi ve karardan anlaşılmasının da mümkün olmaması,
(2) Gerçekleşmesi için
aleniyet şartı aranan "soruşturmanın gizliliğini ihlal" suçundan
yürütülen soruşturma kapsamında yapılan aramanın soruşturmaya hiçbir katkı
sunmayacak olması,
(3) Arama yapılabilmesi
için somut delillere dayalı kuvvetli suç şüphesi ile başka surette delil elde
etme imkânı yokluğunun gösterilememesi,
(4) Hakkında soruşturma
yürütülen kişinin birinci başvurucu olmasına rağmen aramanın başvurucunun
ikamet ettiği yer yerine haber sitesinin ofisinde yapılması,
(5) Yapılan aramayla
hedeflenen amaca ulaşmada orantısızlık bulunması nedenleriyle özel hayata saygı
haklarının,
iii. Aramayı yapacak merciye oldukça
geniş yetki tanıyan, bu doğrultuda orantısız ve elverişsiz olan arama kararıyla
ulaşılmak istenen gerçek amacın haber sitesinin elindeki diğer haberleri tespit
etmek ya da haber kaynaklarını deşifre etmek olması nedeniyle de ifade ve basın
özgürlüklerinin ihlal edildiğini iddia etmişlerdir.
17. Bakanlık görüşünde, işyerlerinde yapılan aramadan şikâyet
eden başvurucuların 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesine göre maddi ve manevi
zararlarını gidermek için devlet aleyhine tazminat davası açma yoluna başvurma
haklarının bulunduğu ve somut olayda başvurucuların bu yolu tüketmediği Anayasa
Mahkemesinin dikkatine sunulmuştur.
B. Değerlendirme
18. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Bu bağlamda başvurucuların mahkeme kararının
gerekçesiz olması ve itiraz yolunun etkisiz kalması nedenleriyle adil
yargılanma haklarının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetleri özel hayata saygı
hakkı kapsamında değerlendirilmiştir.
19. Arama, suçu önlemek amacıyla suç işlenmeden önce veya suç
işlendikten sonra delillerin elde edilmesi ve/veya sanığın veya şüphelinin
yakalanabilmesi için bireylerin bazı temel haklarının sınırlandırılmasına sebep
olacak şekilde yürütülen bir koruma tedbiridir. Arama ile başlıca konut dokunulmazlığı
ve özel hayata saygı gibi temel haklara müdahalede bulunulmuş olur (AYM,
E.2005/43, K.2008/143, 18/9/2008).
20. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ile 30/3/2011
tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri
Hakkında Kanun’un 45. maddesinin (1) numaralı fıkrası gereği bireysel başvuru
yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurabilmek için olağan kanun yollarının
tüketilmiş olması gerekir. Temel hak ve özgürlüklere saygı, devletin tüm
organlarının anayasal ödevi olup bu ödevin ihmal edilmesi nedeniyle ortaya
çıkan hak ihlallerinin düzeltilmesi idari ve yargısal makamların görevidir. Bu
nedenle temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği iddialarının öncelikle derece
mahkemeleri önünde ileri sürülmesi, bu makamlar tarafından değerlendirilmesi ve
bir çözüme kavuşturulması esastır (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403,
26/3/2013, § 16).
21. Başvurucuların özel hayata saygı hakkı ile ifade ve basın
özgürlüklerine ilişkin şikâyetlerini başka herhangi bir merci önünde ileri
sürmeden doğrudan Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundukları
anlaşılmaktadır. Bu kapsamda arama tedbirinin uygulanması nedeniyle
başvurucuların anılan haklarının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetleri yönünden
etkili bir olağan kanun yolunun var olup olmadığı belirlenmelidir.
22. Tüketilmesi gereken başvuru yollarının ulaşılabilir olması
yanında telafi kabiliyetini haiz olması ve tüketildiğinde başvurucunun
şikâyetlerini gidermede makul başarı şansı tanıması gerekir. Dolayısıyla
mevzuatta bu yollara yer verilmesi tek başına yeterli olmayıp uygulamada da
etkili olduğunun gösterilmesi ya da en azından etkili olmadığının kanıtlanmamış
olması gerekir (Ramazan Aras, B.
No: 2012/239, 2/7/2013, § 29).
23. Bu bağlamda başvurucuların işyerlerinin aranması nedeniyle
özel hayata saygı hakkı ile ifade özgürlüklerinin ihlal edildiğine dair
şikâyetleri yönünden etkili olduğu kabul edilecek başvuru yolunun, Anayasa’da
öngörülmüş güvencelere aykırılık nedeniyle söz konusu hakların ihlal edildiğini
özü itibarıyla tespit etme ve yeterli giderim sağlama imkânı sunan bir yol
olması gerekmektedir.
24. Arama tedbirinin konut dokunulmazlığı ve özel hayata saygı
haklarına doğrudan müdahale teşkil ettiği kabul edildiğinden Anayasa’nın 21.
maddesinde öngörülen güvencelere ve bu doğrultuda arama ile ilgili getirilen
kurallara uyumun denetlenmesi, doğal olarak özü itibarıyla özel hayata saygı
hakkının ihlal edilip edilmediğinin tespitini mümkün kılmaktadır. Bu nedenle
arama tedbirinin hukuka aykırılığı yönünden inceleme ve yeterli giderim imkânı
sunan bir yolun aynı zamanda başvurucunun özel hayata saygı hakkının ihlal
edildiği şikâyeti yönünden etkili bir yol olarak kabul edilmesi gerektiği
anlaşılmaktadır.
25. Başvuru konusu olaydaki gibi müdahaleler nedeniyle haklarının
ihlal edildiğini ileri süren kişiler yönünden ihlalin giderilmesinde en etkili
yollardan bir tanesi eski hâle getirmedir. Bununla birlikte özel hayata saygı
hakkı ile ifade özgürlüğünün ihlal edildiği şikâyetleri bağlamında başvuru
konusu arama gibi uygulanması sona ermiş tedbirler yönünden ihlalin tespiti
hâlinde eski hâle getirme imkânı bulunmadığından uğranılan zararın tazmin
edilmesi yoluyla giderim sağlanmasının mümkün olduğu gözönüne
alınmalıdır.
26. 5271 sayılı Kanun'nun "Tazminat istemi" kenar başlıklı
141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (i) bendinde, hakkındaki arama kararı
ölçüsüz bir şekilde gerçekleştirilen kişilerin maddi ve manevi her türlü
zararlarını devletten isteyebilecekleri öngörülmüştür. Anılan maddenin
gerekçesinde, koruma tedbirleri bağlamında usul kurallarına uyulmaması ya da
keyfî adli işlemler nedeniyle kişilerin maddi ve manevi zarara uğrama tehlikesi
olduğundan bahsedilmiştir. Bu doğrultuda söz konusu bendin uygulaması, Yargıtay
12. Ceza Dairesinin yorumunu değiştirdiği tarihe kadar, arama kararının hukuka
aykırılığı yönünden de inceleme yapılarak tazminat imkânı sunulması şeklinde
gelişmiştir (Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 24/12/2013 tarihli ve E.2013/9105,
K.2013/30731 sayılı kararı). Dolayısıyla 5271 sayılı Kanun’un 141. maddesinde
öngörülen yol, usul kurallarına aykırı biçimde veya takdir yetkisi keyfî
kullanılarak uygulanan aramalar nedeniyle uğranılan maddi ya da manevi zararı
giderecek şekilde yorumlanmıştır.
27. Anayasa'nın 40. maddesinin birinci fıkrasında, Anayasa ile
tanınmış hak ve hürriyetleri ihlal edilen herkesin geciktirilmeden yetkili
makama başvurma imkânının kendisine sağlanmasını isteme hakkına sahip olduğu
ifade edilmiştir. 5271 sayılı Kanun’un 141. maddesinde öngörülen başvuru
yolunun yukarıda belirtilen çerçevede yorumlandığında arama tedbirinin hukuka
aykırılığı nedeniyle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği şikâyetleri
yönünden Anayasa’nın 40. maddesinin gerekliliklerine uygun bir yol olarak
düzenlendiği ve işletildiği, dolayısıyla etkili bir kanun yolu niteliğinde
olduğu görülmektedir.
28. Arama tedbirinin hukuka aykırılığını tespit edebilme ve
gerektiğinde yeterli giderim sağlama potansiyeli bulunduğu kabul edilen 5271
sayılı Kanun’un 141. maddesinde öngörülen yola başvurulduğunda derece mahkemelerinin
hukuka aykırılığı tespit ve yeterli giderim sağlama hususlarında karar verirken
tedbirin konut dokunulmazlığı ve özel hayata saygı hakları dışında ifade ve
basın özgürlüklerine de müdahale teşkil edip etmediği de dâhil olmak üzere
somut olayın tüm koşullarını dikkate almak durumunda olduğu açıktır. Bu nedenle
5271 sayılı Kanun’un 141. maddesinde öngörülen yol, arama tedbirinin konut
dokunulmazlığı ve özel hayata saygı hakları dışındaki haklara müdahale ettiği
durumlarda da etkili bir başvuru yolu niteliğindedir.
29. Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 19/12/2016 tarihli ve E.
2015/12475, K.2016/13470 sayılı kararıyla eski yorumuna geri döndüğü ve güncel
Yargıtay uygulamasının anılan başvuru yolunun yalnızca aramanın ölçüsüz
uygulanması hâllerinde işletilmesi şeklinde olduğu, arama kararının hukuka
aykırılığı yönünden ise bir değerlendirme yapılmadığı anlaşılmaktaysa da
Yargıtay içtihadındaki bu farklılıklar tek başına Anayasa’nın 40. maddesinin
bir gereği olarak düzenlenmiş olan yolu etkisiz hâle getiremez. Nitekim yasal
düzenlemeyle oluşturulan ve kanunun objektif anlamına bakıldığında var olduğu
hususunda bir tereddüt uyandırmayan bir başvuru yolunun kapsamının ilgili yargı
mercilerinin yorumları nedeniyle kısmen daralması bir mahkemeye erişim sorununa
işaret edebilse de o yolun etkili olmadığı sonucuna ulaşılabilmesi bakımından
yeterli değildir.
30. Öte yandan arama tedbirinin hukuka uygunluğu, dolayısıyla
konut dokunulmazlığı ve özel hayata saygı hakkı ya da ifade özgürlüğü gibi
hakları ihlal edip etmediğinin tespiti ile anılan tedbir sonucu elde edilen
delillerin hukuka uygun olup olmadığı değerlendirmesinin birbirinden farklı
olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Herhangi bir delilin kabul edilebilir olup
olmadığı davanın esasına ilişkin yargılamayı yapan derece mahkemelerine aittir.
Bu nedenle arama tedbirinin hukuka uygunluğunu denetleyen bir kanun yolunda
anılan tedbirle elde edilen delillerin hukuka aykırılığının tespit edilmesi
beklenmemelidir.
31. Açıklanan nedenlerle işyerinde yapılan arama nedeniyle özel
hayata saygı hakkı ile ifade ve basın özgürlüğünün ihlal edildiği iddialarına
ilişkin başvurunun başvuru yollarının
tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun başvuru yollarının
tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA,
C. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
20/12/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.