TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MEAS ERDEMCİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/18914)
|
|
Karar Tarihi: 7/6/2017
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Nuri
NECİPOĞLU
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Gökçe
GÜLTEKİN
|
Başvurucu
|
:
|
Meas ERDEMCİ
|
Vekili
|
:
|
Av. Murat
DAYANAN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt
adına suç işleme, patlayıcı madde bulundurma, mala zarar verme suçlarını
işlediği iddiasıyla yargılanılan davada, gizli tanık
beyanına dayalı olarak haksız ve hukuka aykırı şekilde hatalı değerlendirme
sonucu mahkûmiyet kararı verilmesi ve yargılamanın makul sürede
sonuçlandırılamaması nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği
iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 2/12/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu 24/1/2010 tutuklanmış, Diyarbakır Cumhuriyet
Başsavcılığının 5/10/2010 tarihli iddianamesiyle silahlı terör örgütüne üye
olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme, patlayıcı madde bulundurma ve mala
zarar verme suçlarından cezalandırılması talebiyle hakkında kamu davası
açılmıştır. Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 25/6/2013 tarihli kararı ile
başvurucunun hapis ve adli para cezası ile cezalandırılmasına karar
verilmiştir.
9. Temyiz üzerine hüküm, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 24/4/2014
tarihli kararıyla onanmıştır.
10. Kararın kesinleştirme işlemi 24/6/2014 tarihinde
yapılmıştır. Başvurucu vekili, anılan kararı 1/12/2014 tarihinde Mahkeme
Kaleminde tebellüğ etmiştir.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
11. Mahkemenin 7/6/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru
incelenip gereği düşünüldü:
12. Başvurucu; yargılandığı ceza davasında gizli tanığa
yaptırılan teşhis işlemi sonucu düzenlenen tutanağının hukuka aykırı olarak
düzenlendiğini, sadece gizli tanık beyanlarına dayanarak mahkûmiyetine karar
verildiğini ve yargılamanın makul sürede sonuçlandırılmadığını belirterek adil
yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
13. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 47. maddesinin (5) numaralı
fıkrası ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 64.
maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca başvuru yollarının tüketildiği
tarihten, başvuru yolu öngörülmemiş ise ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren
otuz gün içinde bireysel başvuruların yapılması gerekmektedir. Anılan
düzenlemelerde başvuru yolu öngörülen durumlarda bireysel başvuru süresinin
başlangıcına ilişkin olarak "başvuru
yollarının tüketildiği tarih"ten söz edilmekte ise de haberdar olunmayan bir
hususta başvuru yapılamayacağı dikkate alınarak bu ibarenin "nihai kararın
gerekçesinin öğrenilebildiği tarih"
olarak anlaşılması gerekir. Bu öğrenme, somut olayın özelliklerine göre farklı
şekillerde gerçekleşebilir.
14. Bireysel başvuru süresi bakımından "nihai kararın
gerekçesinin tebliği" öğrenme şekillerinden biridir (Mehmet Ali Kurtuldu, B. No: 2013/5504,
28/5/2014, § 27). Ancak öğrenme, gerekçeli kararın tebliği ile sınırlı olarak
gerçekleşmez; başka şekillerde de öğrenme söz konusu olabilir. Bu kapsamda
nihai kararın gerekçesinin "dosyadan suret alınması" gibi hâllerde
öğrenilmesi de mümkündür. Başvurucuların nihai kararın gerekçesini "öğrendiklerini
beyan ettikleri tarih" de bireysel başvuru süresinin başlangıcı olarak ele
alınabilir (İlyas Türedi, B. No:
2013/1267, 13/6/2013, §§ 21, 22).
15. Diğer yandan nihai kararın gerekçesi öğrenilmemiş olmakla
birlikte sonucunun öğrenildiği durumlar da söz konusu olabilir. Böyle bir
durumda sonucu öğrenilen nihai kararın gerekçesine derece mahkemesinden kesin
olarak erişilebilmesi mümkün ise bireysel başvuru süresinin sonucun öğrenildiği
tarihten itibaren başlatılması gerekir (Aydın
Selçuk, B. No: 2014/3194, 20/11/2014, § 24; Özgür Çapkın, B. No: 2014/2546,
30/12/2014, § 24; Halil Aslan, B.
No: 2014/3038, 10/12/2014, § 38).
16. Nihai kararın gerekçesinin öğrenilemediği veya nihai kararın
sonucunun öğrenilip gerekçesinin kesin olarak öğrenilme imkânının elde
edilemediği hâllerde başvuru süresinin hangi tarihten başlayacağının
belirlenmesi gerekir. Aksi hâlde sınırsız bir başvuru süresi söz konusu
olabilecektir. Bu kapsamda yapılacak değerlendirmede sürenin başlangıç
tarihinin, başvurucuların özen yükümlükleri ile mahkemeye erişim haklarının
aşırı sınırlanmaması hususlarının birlikte dikkate alınması gerekir.
17. Başvurucuların bireysel başvuruda bulunmak amacıyla dava ve
başvurularını takip etmek için gerekli özeni gösterme yükümlülüğü vardır.Bu yükümlülük kapsamında ilk derece mahkemesine
fiilen ulaşan nihai kararın gerekçesini öğrenme konusunda gerekli özeni
gösterme sorumluluğu başvuruculara aittir. Diğer bir ifadeyle başvurucular veya
vekillerinin ilk derece mahkemesine ulaşan kararın bir örneğini almak için
özenli davrandıklarını kanıtlamaları gerekir (Fatma
Gökot, B. No: 2013/5697, 21/4/2016, § 50).
18. Yargıtay Ceza Daireleri tarafından verilen kararların taraflara
tebliğine ilişkin bir düzenleme mevzuatta bulunmamaktadır. Ceza yargılamasında
nihai kararın tebliğ edilmediği durumlarda kararın derece mahkemesine
ulaşmasından ve böylece gerekçesinin erişilebilir olmasından sonra özen
yükümlülüğü kapsamında makul bir süre içinde bireysel başvuru yapmak isteyen
ilgililerden karara erişmeleri ve karar gerekçesini öğrenmeleri beklenir. Bu
kapsamda erişilebilir olan nihai kararın en geç üç ay içinde ilgilileri
tarafından bilindiği ve gerekçesinin öğrenildiği kabul edilmelidir. Aksi tespit
edilmediği sürece bireysel başvuru için 6216 sayılı Kanun'da öngörülen otuz
günlük başvuru süresi bu tarihten itibaren başlayacaktır (A.C. ve diğerleri [GK], B. No:
2013/1827,25/2/2016, § 30; Fatma Gökot, § 51).
19. Somut olayda Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 25/6/2013
tarihli kararı, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 24/4/2014 tarihli ilamıyla onanarak
aynı tarihte kesinleşmiştir. Yargıtay ilamının, en geç kararın Mahkeme Kalemi
tarafından kesinleştirme işlemlerinin yapıldığı 24/6/2014 tarihinde Mahkemeye
ulaştığı görülmüştür. Diğer bir ifadeyle başvurucunun ve müdafiinin
nihai kararın içeriğine erişme imkânlarını en geç 24/6/2014 tarihinde elde
ettikleri anlaşılmıştır.
20. Başvurucu tarafından nihai kararın içeriğine erişme
imkânının elde edildiği 24/6/2014 tarihinden itibaren özen yükümlüğü kapsamında
kararın içeriğinin öğrenildiği kabul edilen üç aylık süre ile otuz günlük
bireysel başvuru süresi sonunda en geç 24/10/2014 tarihine kadar bireysel
başvuruda bulunulması gerekirken başvuru süresi geçtikten sonra 2/12/2014
tarihinde yapılan bireysel başvuruda süre aşımı olduğu sonucuna varılmıştır.
21. Açıklanan gerekçeyle başvurunun diğer kabul edilebilirlik
şartları yönünden incelenmeksizin süre aşımı
nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun süre aşımı nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
7/6/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.