TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
OKSANA CHICHEISHVILI BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/19023)
|
|
Karar Tarihi: 20/12/2017
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
Raportör
|
:
|
Şermin
BİRTANE
|
Başvurucu
|
:
|
Oksana CHICHEISHVILI
|
Vekili
|
:
|
Av. Erdal
TAŞ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, Türk vatandaşı ile olan evliliğin sırf Türkiye'de
ikamet edilebilmesi için yapıldığı, dolayısıyla aile birliği kurmaya yönelik
olmadığından bahisle oturma izninin iptal edilmesi nedeniyle aile hayatına
saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 4/12/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
7. Başvurucu 19/6/1976 doğumlu olup Gürcistan vatandaşıdır.
24/5/2003 tarihinde "fuhuş yapmak ve vize ihlali" nedeniyle Türkiye'den sınır dışı
edilmiştir.
8. Başvurucu Türkiye'ye yeniden giriş yapmış ve 12/4/2011
tarihinde bir Türk vatandaşı ile evlenerek önceki evliliğinden olan Gürcistan
vatandaşı iki çocuğu ile birlikte Antalya'da yaşamaya başlamıştır.
9. Başvurucuya 3/5/2011-3/5/2012 ve 3/5/2012-3/5/2013 tarihleri
arasında geçerli olmak üzere evlilik amaçlı ikamet tezkeresi verilmiştir.
10. Antalya İl Emniyet Müdürlüğü Yabancılar Şube Müdürlüğü
tarafından 15/1/2013 tarihinde yapılan idari tahkikatta başvurucu ve eşinin
beyan ettikleri adreste ikamet etmedikleri ve çevrelerinde tanınmadıkları
tespit edilmiştir.
11. Başvurucu ikamet tezkeresini yenilemek için talepte bulunmuş
ve Yabancılar Şube Müdürlüğüne oturduğu adresi bildirmiştir. Söz konusu belge,
4/5/2013-4/5/2015 tarihleri arasında geçerli olacak şekilde yenilenmiştir.
12. 8/5/2013 ve 3/1/2014 tarihlerinde yapılan idari
tahkikatlarda, başvurucunun beyan ettiği adrese gidildiğinde kiralık olan evde
yabancı uyruklu bir başka kadın ile birlikte oturduğu, kira kontratının bu
kadının erkek arkadaşı adına yapıldığı anlaşılmıştır. Ev sahibi ve çevrede
oturanlardan edinilen bilgilere göreeve değişik
erkeklerin gelip gittiği, bu durumdan komşuların rahatsız olması üzerine ev
sahibinin uyarıda bulunduğu, bunun üzerine eve gelenlerin olmadığı, bu defa
başvurucunun ve diğer kadının geceleri çoğunlukla aynı taksi durağından
edinilen ticari taksilerle dışarı çıkıp sabaha karşı eve döndükleri tespit
edilmiştir. Ayrıca, başvurucunun evlendiği tarihten sonra Antalya ilinde çok
sayıda değişik otellerde farklı erkeklerle kaldığına dair kayıtların bulunduğu
saptanmıştır.
13. Bunun yanı sıra başvurucu ve evlendiği kişi Yabancılar Şube
Müdürlüğüne davet edilerek kendileriyle ayrı ayrı mülakat yapılmıştır.
Mülakatta birbirlerine ve yaşamlarına dair, örneğin eşinin ana baba isminin ne
olduğu, düğün veya herhangi bir kutlama yapıp yapmadıkları, alyanslarının olup
olmadığı, eşinin tahsil durumu, mülakat tarihinden önceki Pazar gününü nasıl
geçirdikleri gibi sorular sorulmuştur.
14. Başvurucu, düğün veya herhangi bir kutlama yapmadıklarını,
alyanslarının olmadığını, kendisinin ortaokul mezunu olduğunu, Pazar günü
kendisinin evde olduğunu, eşinin çalıştığı için eve gelmediğini beyan etmiştir.
Başvurucuyla evlilik akdi gerçekleştiren kişi ise eşinin anne ve baba adını
bilmediğini, eşinin doğum tarihini ve kan grubunu bilmediğini, evlendikten
sonra kutlama olarak yemek organizasyonu yaptıklarını, alyanslarının olduğunu,
Pazar günü kendisinin evde olduğunu, eşiyle birlikte alışveriş yaptıklarını
söylemiştir. Yabancılar Şube Müdürlüğü tarafından söz konusu mülakata dair
düzenlenen tutanakta, sorulan sorulara başvurucu ve evlendiği kişinin çelişkili
ve birbirlerinden farklı cevaplar verdikleri, şahısların birbirlerini
tanımadıklarının anlaşıldığı bildirilmiştir.
15. Söz konusu otel kayıtları, yaşantısına dair alınan beyanlar
sonucu başvurucunun fuhuş yaptığı ve Türk vatandaşı ile yaptığı evliliğin
ülkede kalmak için yapılan anlaşmalı bir evlilik olduğu tespit edildiğinden
ikamet tezkeresi iptal edilmiş ve on beş gün içinde Türkiye'den ayrılması
gerektiği yönünde karar alınmıştır. Söz konusu kararı 30/5/2014 tarihinde
tebliğ alan başvurucu 12/6/2014 tarihinde Türkiye'den ayrılmış, ancak üç ay
sonra tekrar Türkiye’ye giriş yapmıştır.
16. Bu arada başvurucu ikamet tezkeresinin iptali işlemine karşı
Antalya 1. İdare Mahkemesinde dava açmıştır. Mahkemenin 2/10/2014 tarihli
kararıyla dava kesin olarak reddedilmiştir. Karar gerekçesinde başvurucunun
resmî nikah yaptığı kişiyle gerçek bir evlilik birlikteliği içinde
yaşamadığının ve evliliğin ikamet izni alabilmek amacıyla yapılmış olduğunun
idare tarafından somut olarak ortaya konulmuş olduğu, bu nedenle idari işlemde
hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilmiştir. Karar başvurucuya 5/11/2014
tarihinde tebliğ edilmiştir.
17. Başvurucu 4/12/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur. Başvurucu Türkiye’de kaldığı son dönemde hamile kaldığını
belirtmiş ve ülkede kalabileceği son gün olan 6/12/2014 tarihinde tekrar
yurtdışına çıkmak zorunda olmasının aile bütünlüğünü bozacağı iddialarını ileri
sürerek tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
18. Başvurucunun tedbir kararı verilmesi istemi, Anayasa
Mahkemesinin 5/12/2014 tarihli kararı ile "...başvurucunun yurtdışına çıkması durumunda yaşam hakkına ya da bireyin
maddi ve manevi bütünlüğüne yönelik bir risk bulunmaması..." gerekçesiyle
reddedilmiştir.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
19. 4/4/2013 tarihli ve 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası
Koruma Kanunu’nun "Anlaşmalı evlilik
yoluyla talep edilen aile ikamet izni" kenar başlıklı 37.
maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:
“(1) Aile ikamet izni verilmeden veya
uzatılmadan önce makul şüphe varsa, evliliğin sırf ikamet izni alabilme
amacıyla yapılıp yapılmadığı valiliklerce araştırılır. Araştırma sonucunda,
evliliğin bu amaçla yapıldığı tespit edilirse aile ikamet izni verilmez,
verilmişse iptal edilir.
(2) Aile ikamet izni verildikten sonra da
evliliğin anlaşmalı olup olmadığı konusunda valiliklerce denetim yapılabilir.”
20. 6458 sayılı Kanun’un “Sınır
dışı etme kararı alınacaklar” kenar başlıklı 54. maddesi şöyledir:
“(1) Aşağıda sayılan yabancılar hakkında sınır
dışı etme kararı alınır:
...
ç) Türkiye’de bulunduğu süre zarfında geçimini meşru olmayan yollardan
sağlayanlar
...
f) İkamet izinleri iptal edilenler
...”
B. Uluslararası Hukuk
21. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (Sözleşme) bir yabancının
ülkeye giriş yapma veya orada ikamet etme hakkını yahut bir kişinin aile
yaşamını belirli bir ülkede kurma şeklindeki bir hakkı güvence altına
almamaktadır (Abdulaziz, Cabales and Balkandali/Birleşik Krallık,
B. No: 9214/80, 9473/81, 9474/81, 28/5/1985, § 68; Ahmut/Hollanda, § 67-c).
22. Bunun yanı sıra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) aile
hayatına saygı hakkının kamusal makamlara yüklediği yükümlülüğün, çiftlerin
evlenme suretiyle ikamet edecekleri ülkeyi seçmeleri ve aynı ülke vatandaşı
olmayan eşlerin bu ülkeye yerleşmelerini kabul etmek şeklinde genel bir
yükümlülüğü kapsadığı söylenemez (Biao/Danimarka
[BD], B. No: 38590/10,24/5/2016, § 117).
23. Ayrıca AİHM devletlerin, yabancı ile bir vatandaş arasında
gerçekleştirilen evlenmenin sadece o ülkede ikamet izni alabilmek amacıyla
yapılmış olup olmadığını araştırma ve gerektiğinde bu tip evlilikleri engelleme
konusunda yetkilerinin olduğunu, bu yönde bir araştırmanın Sözleşme'nin 12.
maddesinde düzenlenen evlenme hakkını ihlal etmeyeceğini kabul etmektedir (O'donoghue ve diğerleri/Birleşik Krallık, B. No:
34848/07,14/12/2010, § 87; Frasik/Polonya, B. No: 22933/02, 5/1/2010, §
89).
24. Öte yandan Sözleşme'nin 8. maddesinde düzenlenen aile
hayatına saygı hakkı, aile kurma hakkını güvenceye almaz. Söz konusu hak,
hâlihazırda mevcut olan ve hakiki aile yaşamı oluşturan fiilî, yakın ve şahsi
bağların kurulduğu aile ilişkilerini korumaktadır. Bu hüküm kapsamında aile
kavramı, evliliğe dayalı ilişkilerle sınırlı değildir ve tarafların evlilik
olmadan bir arada oturduğu fiilî "aile" bağlarını da kapsayabilir.
Dolayısıyla Sözleşme ve AİHM içtihadı resmî evlilik akdi gibi şeklî unsurlarla
ilgilenmemekte, gerçek ve mevcut aile yaşamını korumayı esas almaktadır. AİHM'e göre Sözleşme'nin 8. maddesinin amaçları bakımından
"aile hayatı"nın varlığı ya da yokluğu,
somut olayda yakın kişisel bağların mevcut olup olmadığına bağlı olan olgusal
bir sorundur (K. ve T./Finlandiya
[BD], B. No: 25702/94, 12/7/2001, § 150; Marckx/Belçika, B. No: 6833/74, 13/6/1979, § 31).
25. AİHM, yakın tarihli Schembri/Malta (B. No: 66297/13, 19/9/2017, §§ 53, 54) kararında
göçmenlerle ilgili kurallardan kurtulmak, ikamet izni veya vatandaşlık kazanmak
için yapılan, dolayısıyla hakiki olmayan anlaşmalı evliliklerin "aile
hayatı" kapsamında olmadığını, dolayısıyla da konu bakımından 8. maddenin
kapsamında olmadığını vurgulamıştır. Avrupa İnsan Hakları Komisyonu (AİHK) da
evliliğin amacının bir aile hayatı kurmak değil ülkeye giriş, çalışma ve/veya
ikamet izni almak için yapıldığının tespit edildiği başvuruları, ortada
Sözleşme'nin 8. maddesi kapsamında korunması gerekli gerçek bir aile hayatı
bulunmadığı gerekçesiyle kabul edilemez bulmuştur (Ayhan Yavuz/Avusturya (k.k.), B.
No: 25050/94, 16/01/1996; F.P./Birleşik
Krallık (k.k.), B. No: 20118/92,
12/10/1992).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
26. Mahkemenin 20/12/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
27. Başvurucu, bir Türk vatandaşıyla olan evliliğinin anlaşmalı
olduğu gerekçesiyle ikamet tezkeresinin iptal edilmesini şikâyet etmektedir.
Başvurucu; evliliğinin gerçek olduğunu, yapılan tahkikatların yasaya aykırı
olduğunu ve ulaşılan sonucun gerçek durumu yansıtmadığını ileri sürmüştür. Başvurucu,
önceki evliliğinden iki çocuğunun bulunduğunu ve ayrıca iki aylık hamile
olduğunu, Türkiye’ye giriş yapmasının ardından yeniden yurtdışına çıkmak
zorunda kalacağını, bu durumun aile bütünlüğünü bozacağını iddia etmiştir.
Başvurucu, Anayasa’nın 20. ve 41. maddelerinde düzenlenen aile hayatına saygı
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
28. Anayasa’nın “Özel hayatın gizliliği” kenar başlıklı 20.
maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme
hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.”
29. Anayasa’nın “Ailenin
korunması ve çocuk hakları” kenar başlıklı 41. maddesi şöyledir:
“Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır.
Devlet,
ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile
planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır,
teşkilatı kurar.
...”
30. Devletlerin uluslararası hukuktan kaynaklanan yabancıların
ülkeye giriş yapmasını ve ikamet etmesini kontrol etme ve gerektiğinde ülkedeki
yabancıları sınır dışı etme konusunda geniş takdir yetkileri bulunmaktadır. Bu
kapsamda vatandaşlar ile yabancılar arasında gerçekleştirilen evlilik
akitlerinin gerçek aile birliği kurma amacıyla değil de yabancının ülkeye
girişini, ülkede ikametini veya vatandaşlık elde etmesini sağlamaya yönelik
olarak yapılıp yapılmadığını denetleme konusunda da devletlerin egemenliklerinden
kaynaklanan ve kamu yararı meşru amacına dayalı yetkileri söz konusudur.
31. Anayasa'nın 20. ve 41. maddeleriyle güvence altına alınan
"aile hayatı" hâlihazırda -mevcut- fiilî, yakın ve kişisel bağların
kurulmuş olduğu aile birlikteliklerini içermektedir. Hakiki aile birliği
kurmaya yönelik olmayan, göçmenlikle ilgili düzenlemelerden kaçmak amaçlı,
ülkeye giriş, ikamet ve çalışma izni alınmasına yönelik yapılan ve dolayısıyla
sadece kağıt üstünde kalan evlilik akitleri, Anayasa tarafından korunan "aile
hayatı" kapsamında değerlendirilemez.
32. Somut olayda başvurucunun kendisi gibi Gürcistan uyruklu
olan ve önceki evliliğinden olan iki çocuğuyla ve bir başka kadınla birlikte
oturduğu, evlilik akdi gerçekleştirdiği Türk vatandaşının ise başvurucuyla
birlikte yaşamadığı kamu makamlarınca tespit edilmiştir.
33. Modern yaşamın koşulları ışığında aile yaşamının varlığından
söz edilebilmesi için eşlerin mutlaka aynı evde birlikte oturmaları koşulundan
söz edilemese de birlikte yaşamanın gerçek aile hayatını kanıtlamada oldukça
güçlü bir veri olduğu da unutulmamalıdır. Bununla birlikte eşler arasında
süreklilik arz eden, fiilî, yakın şahsi bağların mevcut olduğunun birlikte
yaşama dışında diğer unsurlarla da gösterilebilmesi mümkündür.
34. Olayda ise başvurucunun evlilik akdi gerçekleştirmek
suretiyle ikamet izni almasına ve evlendiği kişiyle aynı ilde bulunmasına
karşın aynı evde birlikte yaşamadıkları, yapılan mülakatta gerçek eşlerin
birbirleri hakkında bilmesi beklenen makul sorulara dahi farklı ve çelişik cevap
verdikleri dikkate alınmalıdır.
35. Buna göre kamu makamları tarafından başvurucunun bir Türk
vatandaşıyla yaptığı evlilik akdinin gerçek aile birliği kurmaya yönelik
olmadığı, birlikte yaşamadıkları, evliliğin ülkede kalmak için yapılan
anlaşmalı bir evlilik olduğunun somut ve tutarlı olgulara dayalı tespitlerle
ortaya konulduğu görülmektedir. Dolayısıyla olayda kamu makamlarının makul
olmayan ve keyfî şekilde hareket ettiklerinden söz edilemez. Başvurucu da
evliliğin gerçek, fiilen yakın ve kişisel bağlara dayalı olduğunu kanıtlayacak
somut veriler sunmamıştır. Bu durumda söz konusu evliliğin Anayasa ile
korunması gerekli "aile hayatı" oluşturmadığı, bu nedenle aile
hayatına saygı hakkının kapsamı dışında kaldığı anlaşılmaktadır.
36. Açıklanan nedenlerle başvurucunun gerçekleştirdiği evlilik
akdinin hakiki aile birliği kurmaya yönelik olmayan, göçmenlikle ilgili
düzenlemelerden kaçmak amaçlı, ülkeye giriş ve ikamet izni alınmasına yönelik
anlaşmalı evlilik olması nedeniyle aile hayatına saygı hakkı kapsamında
korunması gereken bir unsur olmadığı sonucuna varıldığından başvurunun konu bakımından yetkisizlik nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun konu bakımından
yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
20/12/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.