TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
SAMET ÖZTÜRK BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2014/20188)
Karar Tarihi: 6/12/2017
Başkan
:
Engin YILDIRIM
Üyeler
Serdar ÖZGÜLDÜR
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
Recep KÖMÜRCÜ
M. Emin KUZ
Raportör
Heysem KOCAÇİNAR
Başvurucu
Samet ÖZTÜRK
Vekili
Av. Adem BALTACI
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, idari para cezasına dayanak teşkil eden kanuni düzenlemenin yürürlükten kaldırılmasına rağmen bu husus gözetilmeden karar verilmesi nedeniyle suçların ve cezaların kanuniliği ilkesinin ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 26/12/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
8. Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı (MASAK) 25/4/2014 tarihli ve 650 sayılı karar ile hayat ve emeklilik sigortası şirketi çalışanı olan başvurucuyu bazı iştirakçilerin kimlik tespit yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle toplam 6.766 TL idari para cezası ile cezalandırmıştır.
9. Başvurucu, 13/5/2014 tarihli dilekçe ile idari yaptırım kararına itiraz etmekle birlikte, idari para cezasını 30/5/2014 tarihinde ihtirazi kayıtla ödemiştir.
10. İstanbul Anadolu 3. Sulh Ceza Hâkimliği 30/9/2014 tarihli karar ilebaşvurucu tarafından ileri sürülen itiraz nedenlerinin idare tarafından düzenlenen ceza tutanağında ayrıntılı olarak cevaplandırıldığı gerekçesiyle itirazı reddetmiştir.
11. Başvurucu anılan karara itiraz etmiş, İstanbul Anadolu 4. Sulh Ceza Hâkimliği ceza tutanağı ve İstanbul Anadolu 3. Sulh Ceza Hâkimliğinin gerekçesine atıf yaparak itirazı kesin olarak 27/10/2014 tarihinde reddetmiştir.
12. Nihai karar 4/12/2014 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiş ve 26/12/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunulmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Kanun Hükümleri
13. 11/10/2006 tarihli ve 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun’un '' Kimlik tespiti '' kenar başlıklı 3. maddesi şöyledir:
“(1) Yükümlüler, kendileri nezdinde yapılan veya aracılık ettikleri işlemlerde işlem yapılmadan önce, işlem yapanlar ile nam veya hesaplarına işlem yapılanların kimliklerini tespit etmek zorundadır.
(2) Kimlik tespitine esas belge nevilerini belirlemeye Bakanlık yetkili olup, kimlik tespitini gerektiren işlem türleri, bunların parasal sınırları ve konuyla ilgili diğer usûl ve esaslar yönetmelikle belirlenir.”
14. 5549 sayılı Kanun’un ceza tutanağının düzenlendiği tarihte yürürlükte bulunan ''Yükümlülük ihlalinde idari ceza'' kenar başlıklı 13. maddesinin (2) numaralı fıkrasışöyledir:
“(2) Bu Kanunun 3 üncü maddesi ile 4 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan yükümlülüklere uyulmaması durumunda yükümlülüğü yerine getirmeyen görevliye de ayrıca ikibin Yeni Türk Lirası idarî para cezası verilir.''
15. 18/6/2014 tarihli ve 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 88. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“5549 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin ikinci fıkrası yürürlükten kaldırılmış, dördüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, aynı maddeye dördüncü fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkralar eklenmiş ve mevcut beşinci fıkrası yedinci fıkra olarak teselsül ettirilmiştir.''
16. 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılıTürk Ceza Kanunu'nun 7. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“(1) İşlendiği zaman yürürlükte bulunan kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. İşlendikten sonra yürürlüğe giren kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı da kimse cezalandırılamaz ve hakkında güvenlik tedbiri uygulanamaz. Böyle bir ceza veya güvenlik tedbiri hükmolunmuşsa infazı ve kanunî neticeleri kendiliğinden kalkar.''
17. 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 5. maddesinin ilgili kısmışöyledir:
“(1) 26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun zaman bakımından uygulamaya ilişkin hükümleri kabahatler bakımından da uygulanır. Ancak, kabahatler karşılığında öngörülen idarî yaptırımlara ilişkin kararların yerine getirilmesi bakımından derhal uygulama kuralı geçerlidir.''
18. 5326 sayılı Kanunu'nun 17. maddesinin (6)numaralı fıkrasının ilgili kısmışöyledir:
“(6)...Peşin ödeme, kişinin bu karara karşı kanun yoluna başvurma hakkını etkilemez.''
B. Yargıtay Kararları
19. Yargıtay 7. Ceza Dairesinin23/12/2014 tarihli ve E.2014/20589, K.2014/22335 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:
Yargısal kararlarda da lehe kanun değişikliğininkesinleşmiş ancak tahsil edilmemişidari yaptırımlara uygulanacağı kabul edilmektedir. Örneğin Danıştay Dava Daireleri Kurulunun, 2008/3398 E, 2009/60 K. sayılı 19.02.2009 günlü ve Danıştay 13. Dairesinin 2007/5970 E, 2009/5492 K. 20.05.2009 günlü karar gerekçelerinde idari para cezasının tahsili tarihindeki ceza miktarında yapılan lehe düzenlemerin göz önünde bulundurulması gerektiğine vurgu yapılmıştır.
Kabahatler hakkında zaman bakımından uygulama konusunda atıf yapılan TCK'nun 7. maddesinin 2. fıkrasında; 'Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.' hükmü yer almaktadır. Bu hükmün kabahatler hakkında da uygulanacağında bir kuşku yoktur. Hükümde belirtilen ' ....failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur. ' İfadesinden lehe kanunun kesinleşmiş ancak infaz edilmemiş hükümlere de uygulanacağı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla lehe kanun hükümlerinin kesinleşmiş ancak infaz edilmemiş idari yaptırımlara da uygulanması gerekecektir. Kabahatler Kanunun 'Zaman bakımından uygulama' başlıklı 5. maddesinin 1.fıkra 2. cümlesi kesinleşmiş idari yaptırımın yerine getirilmesi şekline yani idari yaptırımın infaz rejimine ilişkindir.''
V. İNCELEME VE GEREKÇE
20. Mahkemenin 6/12/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
1. Başvurucunun iddiaları
21. Başvurucunun çalıştığı işyerinde yapılan denetimler sonucunda yükümlülük ihlali inceleme raporu düzenlenmiş ve bu rapordaki tespitler esas alınarak idari yaptırım tutanağı düzenlenmiştir. Başvurucu idari yaptırım kararına esas teşkil eden 5549 sayılı Kanun'un 13. maddesinin (2) numaralı fıkrasında belirtilen eylemin, tutanağa yapılan itirazın incelemesi aşamasında yapılan kanun değişikliğiyle kabahat olmaktan çıkarıldığını, ancak itiraz mercilerinin bu yöndeki savunmalarını dikkate almadan itirazın reddine karar vermesi nedeniyle Anayasa'nın 38. maddesinde güvence altına alınan suçların ve cezaların kanuniliği ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
22.Anayasa’nın 38. maddesinin birinci fıkrasışöyledir:
'' Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz; kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez''
a. Kabul Edilebilirlik Yönünden
23. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir nedenin de bulunmadığı anlaşılan suçların ve cezaların kanuniliği ilkesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas Yönünden
i. Genel İlkeler
24. Anayasa’nın temel hak ve özgürlüklerle ilgili bölümlerinde kanunla düzenleme ilkesine pek çok maddede ayrı ayrı yer verildiği gibi 13. maddede ifade edilen temel hak ve özgürlüklerin sınırlanmasına ilişkin genel ilkelerde de sınırlamaların “ancak kanunla” yapılabileceği kurala bağlanmıştır. Anayasa’nın suç ve cezaları düzenleyen 38. maddesinde de “suçların ve cezaların kanuniliği ilkesi” özel olarak güvence altına alınmıştır (Karlis A.Ş., B. No: 2013/849, 15/4/2014, § 31).
25. Suçta ve cezada kanunilik ilkesi, hukuk devletinin kurucu unsurlarındandır. Kanunilik ilkesi, genel olarak bütün hak ve özgürlüklerin düzenlenmesinde temel bir güvence oluşturmanın yanı sıra, suç ve cezaların belirlenmesi bakımından özel bir anlam ve öneme sahip olup bu kapsamda kişilerin kanunen yasaklanmamış veya yaptırıma bağlanmamış fiillerden dolayı keyfî bir şekilde suçlanmaları ve cezalandırılmaları önlenmekte, buna ek olarak suçlanan kişinin lehine olan düzenlemelerin geriye etkili olarak uygulanması sağlanmaktadır (Karlis A.Ş.,§ 32).
26. 5326 sayılı Kanun’un 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre Türk Ceza Kanunu’nun zaman bakımından uygulamaya ilişkin hükümleri kabahatler açısından da uygulanacak, ancak kabahatler karşılığında öngörülen idari yaptırımlara ilişkin kararların yerine getirilmesi bakımından derhal uygulama kuralı geçerli olacaktır. Dolayısıyla infaz aşamasında da olsa kabahat fiilinin unsurlarına veya yaptırımına yönelik lehe kanun değişikliklerinde, Anayasa’nın 38. maddesinin birinci fıkrasındadüzenlenen "kanunilik ilkesi"nin sonuçlarından biri olarak 5237 sayılı Kanun’un 7. maddesinin (2) numaralı fıkrasındayer alan "lehe kanunun geriye yürümesi" kuralının uygulanması gerekir (Mahmut Manbaki, B. No: 2012/731, 15/10/2014, § 47).
ii. İlkelerin Olaya Uygulanması
27. MASAK tarafından yaptırılan inceleme sonucunda başvurucu hakkında ceza tutanağı düzenlenmiştir. Başvurucu, ceza tutanağına itiraz etmiş ancak itiraz merciince bu hususta herhangi bir karar verilmeden önce ihtirazi kayıt koyarak öngörülen meblağı Maliye Hazinesine yatırmıştır.
28. Başvurucunun itirazı değerlendirilme aşamasında iken 6545 sayılı Kanun 28/6/2014 tarihli ve 29044 sayılı ResmîGazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Anılan Kanun'un 88. maddesi ile ceza tutanağına esas teşkil eden eylemi kabahat olarak düzenleyen 5549 sayılı Kanun'un 13. maddesinin (2) numaralı fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır. Başka bir anlatımla ''kimlik tespiti yükümlülüğü''kabahat olmaktan çıkarılmıştır.
29. Kanun'da yapılan değişiklik, itirazda belirtilmesine rağmen, ceza tutanağına yönelik itirazı inceleyen İstanbul Anadolu 3. Sulh Ceza Hâkimliği ve bu Hâkimlik tarafından verilen kararın itiraz mercii olan İstanbul Anadolu 4. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından dikkate alınmamıştır.
30. Anayasa Mahkemesinin, benzer iddiaların ileri sürüldüğü başvurulara ilişkin kararlarında, “suçların ve cezaların kanuniliği'' ilkesi uyarınca kabahat fiilinin unsurlarına veya yaptırımına yönelik lehe kanun değişikliklerinde lehe kanunun geriye yürümesi kuralının uygulanması bu ilkenin sağladığı güvenceler arasında kabul edilmektedir. Nitekim Yargıtay'ın uygulaması da bu yöndedir (bkz. §18).
31. Somut olayda ceza tutanağının kanuni dayanağını teşkil eden 5549 sayılı Kanun'un 12. maddesinin (2) numaralı fıkrası 28/6/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile yürürlükten kaldırılmıştır. Bu tarih itibariyle kimlik tespiti yükümlülüğü bir kabahat olma niteliğini kaybetmiş olduğundan başvurucunun idari yaptırım kararının kesinleşmesini önleyen itirazının yürürlükte olmayan bir kanun hükmüne dayanılarak reddedildiği anlaşılmaktadır.
32. Açıklanan nedenlerle Anayasa’nın 38. maddesinde güvence altına alınan suçların ve cezaların kanuniliği ilkesinin ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
33. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir. …
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
34. Başvurucu yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunmuştur.
35. Suçların ve cezaların kanuniliği ilkesinin ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
36. Suçların ve cezaların kanuniliği ilkesinin ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunduğundan kararın bir örneğinin yeniden yargılama yapılmak üzere İstanbul Anadolu 3. Sulh Ceza Hâkimliğine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
37. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Suçların ve cezaların kanuniliği ilkesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 38. maddesinin birinci fıkrasında güvence altına alınan suçların ve cezaların kanuniliği ilkesinin İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin suçların ve cezaların kanuniliği ilkesinin ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere İstanbul Anadolu 3. Sulh Ceza Hâkimliğine (2014/165 Değişik İş) GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucu tarafından yapılan 206,10 TL harç ve1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
E. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 6/12/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.