logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(D.K. [2.B.], B. No: 2014/19060, 21/9/2017, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

D. K. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/19060)

 

Karar Tarihi: 21/9/2017

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

GİZLİLİK TALEBİ KABUL

 

Başkan

:

Engin YILDIRIM

Üyeler

:

Celal Mümtaz AKINCI

 

 

Muammer TOPAL

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Recai AKYEL

Raportör

:

Yakup MACİT

Başvurucu

:

D. K.

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, kişilik haklarına yapılan saldırının durdurulması davasında kararın kanun ve usule aykırı olarak verilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının, yargılamada ileri sürülen iddia ve maddi vakıalara cevap verilmemesi nedeniyle gerekçeli karar hakkının, manevi tazminat talebinin karara bağlanmaması nedeniyle mahkemeye erişim hakkının, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 4/12/2014 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmemiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

8. Başvurucu, eski eşinin müşterek evden kaçtığını, T.D. isimli şahısla birlikte yaşamaya başladığını belirterek şiddetli geçimsizlik nedenine dayalı boşanma davası açmış, boşanma davası devam ederken 24/5/2012 tarihli dilekçesiyle Hatay 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı davada eski eşinin başkasıyla birlikte olmasının kendisini ve aile yaşamını etkilediğini, sosyal yaşamda eziyet çektiğini belirterek yapılan saldırının hukuka aykırılığının tespitine, T.D.nin eşi ile aynı çatıda yaşamasının önlenmesine ve gerekli diğer tedbirlerin alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.

9. Hatay 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 5/6/2012 tarihli kararında davacının aralarında boşanma davası devam eden eski eşinin davalı T.D. ile aynı çatı altında yaşadığını, davacının tedbir talebinin konusunun aile hukuku ile ilgili olduğunu belirterek görevsizlik kararı vermiştir.

10. Görevsizlik kararı temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. Başvurucunun talebi ile birlikte dosya Hatay 2. Aile Mahkemesine (Mahkeme) gönderilmiş, başvurucu 8/11/2012 tarihli celsede davasının 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'na göre, ihtiyati tedbir yoluyla boşanma davası sonuçlanıncaya kadar davalı T.D.nin eski eşi ile birlikteliğinin sonlandırılması olduğunu belirtmiştir.

11. Başvurucu yargılama sırasında 30/11/2012, 7/1/2013, 14/1/2013, 8/2/2013 tarihli dilekçelerinde 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 389. maddesi gereği eski eşinin T.D. ile yaşamasının önlenmesi için tedbir talebinde bulunmuş, Mahkeme 11/2/2013 tarihli kararında tedbir suretiyle davanın esasını çözecek şekilde karar verilemeyeceğini belirterek talebi reddetmiştir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 9/5/2013 tarihinde tedbir ile ilgili ara kararı onamıştır.

12. Başvurucu yargılama sırasında 11/3/2013 tarihli dilekçesinde ve25/4/2013 tarihli celsedeki beyanında, bu defa 8/3/2012 tarihli ve 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun uyarınca tedbir kararı verilmesini talep ettiğini belirterek davalı T.D.den 40.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

13. Mahkeme 4/10/2013 tarihli kararında davanın aralarında aile hukuku anlamında ilişki bulunmayan davacı ve davalı arasındaki bir olaya ilişkin olduğunu, uyuşmazlığın davalı ve dava dışı eşin haksız eylem niteliğindeki davranışından kaynaklandığını ve genel hükümlere tabi bulunduğunu, bu nedenle davalının haksız eylemi nedeniyle açılan davaya genel hükümler uyarınca asliye hukuk mahkemesinde bakılması gerektiğini belirterek görevsizliğine hükmetmiştir.

14. Olumsuz görev uyuşmazlığı nedeniyle dosya merci tayini için Yargıtaya gönderilmiş, 17. Hukuk Dairesinin 22/5/2014 tarihli kararında evli bir kimsenin bir başka kimseyle yaşamasının engellemesinin bir davaya konu olamayacağı ve uyuşmazlık konusu olarak kabul edilemeyeceği anlaşılmış ise de evlilik birliğinin devamı sürecince davalının davacının kişilik değerlerine zarar vermesinin önlenmesi amacı ile söz konusu talepte bulunduğu, uyuşmazlığın aile mahkemesince değerlendirilip karara bağlanması gerektiği belirtilerek Hatay 2. Aile Mahkemesinin görevsizlik kararı kaldırılmıştır.

15. Mahkemenin 16/10/2014 tarihli kararıyla evli bir kimsenin bir başka kimseyle yaşamasının engellenmesinin bir davaya konu olamayacağı, bu sebeple de bu hususun uyuşmazlık konusu olarak kabul edilemeyeceği, keza davacı ve dava dışı eş hakkındaki boşanma davasının kesinleştiği, tarafların evlilik birliğinin sona erdiği, ihtiyati tedbir talebinin konusuz kaldığı belirtilerek talep kesin olarak reddedilmiştir.

16. Ret kararı 4/11/2014 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiş, 4/12/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunulmuştur.

17. Bu arada başvurucu 24/4/2013 tarihli dilekçesiyle Hatay 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı davada, davalı T.D.nin eşi ile birlikte çektirdiği uygunsuzfotoğrafları eşinin abisine gösterdiğini, bu şekilde eylemin herkes tarafından duyulmasını sağladığını, alkollü bir şekilde evlerine gelerek hakaret içeren sözler sarfettiğini, İnternet ortamında hakaret içeren mesajlar gönderdiğini, tüm bu eylemler nedeni ile ruh sağlığının bozulduğunu, eski eşi ile birlikte yaşaması nedeniyleuğradığı manevi zararla ilgili talep ve dava hakkını saklı tuttuğunu, yukarıda açıklanan eylemlerle ilgili olarak hakkında açılan ceza davalarında davalının yargılanıp mahkum olduğunu belirterek T.D. aleyhine 75.000 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

18. Hatay 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 17/12/2013 tarihli kararında, davalının başvurucuya sinkaflı küfrederek hakarette bulunduğunu, başvurucunun eski eşi ile birlikte çektirdiği uygunsuz fotoğrafları eski eşinin abisine gösterdiğini, başvurucuya İnternet ortamında hakaret içeren mesajlar gönderdiğini belirterek 15.000 TL manevi tazminata hükmetmiş, karar 28/1/2014 tarihinde temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

IV. İLGİLİ HUKUK

A. Ulusal Hukuk

19. 4721 sayılı Kanun'un 24. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"Hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hâkimden, saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir."

20. 4721 sayılı Kanun'un 25. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:

"Davacı, hâkimden saldırı tehlikesinin önlenmesini, sürmekte olan saldırıya son verilmesini, sona ermiş olsa bile etkileri devam eden saldırının hukuka aykırılığının tespitini isteyebilir.

...

Davacının, maddî ve manevî tazminat istemleri ile hukuka aykırı saldırı dolayısıyla elde edilmiş olan kazancın vekâletsiz iş görme hükümlerine göre kendisine verilmesine ilişkin istemde bulunma hakkı saklıdır.

..."

21. 4721 sayılı Kanun'un 169. maddesi şöyledir:

"Boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re'sen alır."

22. 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 49. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür."

23. 6098 sayılı Kanun'un 58. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir."

24. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 118. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"(1) Dava, dava dilekçesinin kaydedildiği tarihte açılmış sayılır...

..."

25. 6100 sayılı Kanun'un 120. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"(1) Davacı, yargılama harçları ile her yıl Adalet Bakanlığınca çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı, dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır."

B. Uluslararası Hukuk

26. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) 6. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

“Herkes davasının medeni hak ve yükümlülükleri ile ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamaların esası konusunda karar verecek olan, kanunla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından kamuya açık olarak ve makul bir süre içinde, görülmesini isteme hakkına sahiptir...”

27. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), medeni hak ve yükümlülükler kavramının yalnızca davalı devletin iç hukukuna bakılarak yorumlanamayacağını, söz konusu ifadenin Sözleşme’den doğan özerk bir kavram olduğunu, Sözleşme’nin 6. maddesinin tarafların sıfatından, uyuşmazlığın ne şekilde karara bağlanacağını düzenleyen mevzuatın mahiyetinden ve bu konuda yargılama yetkisine sahip makamın niteliğinden bağımsız olarak uygulanacağını belirtmiştir (Georgiadis/Yunanistan, B. No: 21522/93, 29/5/1997, § 34).

28. AİHM, Sözleşme'nin 6. maddesinin, medeni hukuk alanına giren konularda uygulanabilirliği açısından, iç hukukta tanınan veya en azından savunulabilir bir biçimde ileri sürülebilecek hak ve yükümlülüklerle ilgili bir uyuşmazlığın var olması gerektiğini, bu hak ve yükümlülüklerin Sözleşme anlamında "medeni" nitelikte olmasının zorunlu olduğunu vurgulamıştır (H. v./ Belçika, B. No: 8950/80, 30/11/1987 § 40).

29. Bunun yanında AİHM, uyuşmazlık tespit edilirken görünüşün ve kullanılan dilin ötesine geçilerek her davanın koşullarına göre durumun gerçeklerine yoğunlaşılması gerektiğini belirtmiştir (Gorou/Yunanistan (No. 2) [BD], B. No: 12686/03, 20/3/2009, § 29).

30. Yine AİHM, Sözleşme'nin 6. maddesinin, sözleşmeci devletlerin iç hukukunda geçen bir “hak” için belirli bir anlam öngörmediğini, bir hakkın var olup olmadığını karara bağlamada ilke olarak iç hukuka başvurulacağını, ulusal mahkemelerin bu konudaki değerlendirmelerinden farklı bir sonuca ulaşılması için de güçlü gerekçelere sahip olunması gerektiğini, yetkililerin belli bir başvuran tarafından talep edilen tedbirin kabul edilip edilmemesine karar vermede takdir hakkını kullanıp kullanmadığının dikkate alınabileceğini, hatta bu durumun belirleyici olabileceğini, bununla birlikte, salt bir kanun hükmünün lafzında bir takdir unsurunun bulunmasının bir hakkın varlığını tek başına hükümsüz kılmayacağını, benzer durumlarda iddia edilen hakkın yerel mahkemelerce tanınması veya yerel mahkemelerin başvuranın talebinin esasını incelemesi hususunun da gözönüne alınması gerektiğini belirtmiştir (Boulois/Lüksemburg [BD], B. No: 37575/04, 3/4/2012, §§ 91-94).

V. İNCELEME VE GEREKÇE

31. Mahkemenin 21/9/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Adli Yardım Talebi Yönünden

32. Anayasa Mahkemesinin (Mehmet Şerif Ay, B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

B. Tedbir Talebinin Reddine İlişkin İhlal İddiaları

33. Başvurucu, eski eşinin evli olduğu dönemde başka biriyle yaşamasının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğunu, bu durumun önlenmesi için 4721 sayılı Kanun'un 24. ve 25. maddelerine göre dava açtığı hâlde Mahkemenin talebi aynı Kanun'un 169. maddesi kapsamında değerlendirdiğini, yargılama sırasındaki tedbir taleplerinin de reddedildiğini, dosyadaki delillere göre gayrimeşru yaşantının ortada olduğunu ancak devletin ailenin korunması için tedbir alma yükümlülüğünü yerine getirmediğini, dosyadaki delillerin değerlendirilmediğini, taleplerinin görmezden gelindiğini, mahkeme kararının yeterli gerekçe içermediğini, davanın asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği hâlde hatalı bir şekilde görevsiz olan aile mahkemesinde sonuçlandırıldığını, yargılamanın makul sürede sonuçlandırılmadığını belirterek Anayasa'nın 12., 17., 20., 36., 40. ve 41. maddelerinde güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüş, ihlalin tespiti ile 40.000 TL manevi tazminata karar verilmesi talebinde bulunmuştur.

34. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Bu nedenle, başvurucunun 12., 17., 20., 40. ve 41. maddelerinde güvence altına alınan haklarının ihlal edildiği iddiası, adil yargılanma hakkı kapsamında değerlendirilmiştir.

35. Anayasa Mahkemesi, Sözleşme’nin adil yargılanma hakkını düzenleyen 6. maddesinde adil yargılanmaya ilişkin hak ve ilkelerin medeni hak ve yükümlülükler ile ilgili uyuşmazlıkların” ve bir “suç isnadının” esasının karara bağlanması esnasında geçerli olduğunu belirterek hakkın kapsamının bu konularla sınırlandırıldığını, hak arama hürriyetinin ihlal edildiği gerekçesiyle bireysel başvuruda bulunabilmek için başvurucunun ya medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili bir uyuşmazlığın tarafı olması ya da başvurucuya yönelik bir suç isnadı hakkında karar verilmiş olması gerektiğini belirtmiştir (Adnan Oktar, B. No: 2012/917, 16/4/2013, § 21).

36. Anayasa Mahkemesi, Sözleşme'nin bir kişinin sahip olduğunu ileri sürebileceği tüm hak ve yükümlülükler bakımından adil yargılanma hakkını güvenceye almadığını, Sözleşme'nin 6. maddesinin, bir kimsenin “medeni hak ve yükümlülükleri”nin karara bağlanmasıyla ilgili bir yargılama usulünde uygulanacağını, Sözleşme'nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının “medeni” meselelerde uygulanabilirliği için bir uyuşmazlığın bulunması, bu uyuşmazlığın en azından savunulabilir bir şekilde iç hukukta tanınmış olduğu söylenebilecek “haklar ve yükümlülükler” ile ilgili olması ve Sözleşme’deki anlamıyla da “medeni” nitelikte olması gereken hak ve yükümlülüğü karara bağlaması gerektiğini belirterek AİHM ile benzer ilkeleri benimsemiştir (İsmail Taşpınar, B. No: 2013/3912, 6/2/2014, § 21).

37. Başvuru konusu davada başvurucu, T.D. isimli şahsın, boşanmakta olduğu eşi ile aynı çatıda yaşamasının önlenmesi yönünde tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 9/5/2013 tarihli ve Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 22/5/2014 tarihli kararlarında da belirtildiği gibi evli bir kimsenin bir başka kimseyle yaşamasının engellenmesine yönelik tedbir talebinin bir davaya konu olamayacağı, dolayısıyla bu iddialar yönünden, iç hukukta tanınan veya en azından savunulabilir bir biçimde ileri sürülebilecek hak ve yükümlülüklerle ilgili bir uyuşmazlığın söz konusu olmadığı anlaşılmıştır. Bu açıdan başvurucunun bu başlık altında dile getirdiği Anayasa’nın 36. maddesine dayanan ihlal iddiasının konusunun, Anayasa’da güvence altına alınmış ve Sözleşme kapsamında olan temel hak ve özgürlüklerin koruma alanı dışında kaldığı sonucuna ulaşılmıştır.

38. Açıklanan nedenlerle, başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

C. Manevi Tazminat Talebine İlişkin İhlal İddiaları

39. Başvurucu, yargılama sırasında ileri sürdüğü manevi tazminat talebi hakkında karar verilmediğini belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

40. Başvuru konusu davada, manevi tazminat talebi ile ilgili uyuşmazlığın medeni hak ve yükümlülükler kapsamında olduğu değerlendirilerek bu çerçevede dile getirilen ihlal iddiaları, yargılama sırasında ileri sürülen bir talebin mahkemece dava kapsamında değerlendirilmemesine yönelik olmasından dolayı adil yargılanma hakkının güvenceleri arasında yer alan mahkemeye erişim hakkı kapsamında incelenmiştir.

41. Anayasa Mahkemesi bireysel başvuru kapsamında yaptığı değerlendirmelerde mahkemeye erişim hakkının bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına geldiğini, kişinin mahkemeye başvurmasını engelleyen veya mahkeme kararını anlamsız hâle getiren, bir başka ifadeyle mahkeme kararını önemli ölçüde etkisizleştiren sınırlamaların mahkemeye erişim hakkını ihlal edebileceği belirtilmiştir (Özkan Şen, B. No: 2012/791, 7/11/2013, § 52). Bu kapsamda mahkemeye erişim hakkı bireylerin yalnızca dava açabilme hakkını güvence altına almaz. Yargı mercilerince uyuşmazlığın içinde yer alan maddi ve hukuki sorunların bütünüyle ele alınması ve karara bağlanması gerekir. Bu açıdan mahkemeye erişim hakkı uyuşmazlığın karara bağlanmasını isteme hakkını da içerir. Başka bir ifadeyle mahkemeye erişim hakkı, dava açma hakkı ile sınırlı olmaksızın taraflara dava konusunu oluşturan tüm taleplerin esasının incelenerek değerlendirilmesini isteme hakkı sağlar (Medikal Kozmetik ve Dış Ticaret Ltd. Şti., B. No: 2014/8282, 8/3/2017, § 37).

42. Başvurucu, aile mahkemesinde açtığı kişilik haklarına yapılan saldırının önlenmesi davasında 40.000 TL'lik manevi tazminat talebi ile ilgili herhangi bir karar verilmediğini iddia etmiştir.

43. Başvurucunun, görevsiz mahkemeye verdiği 24/5/2012 tarihli dava dilekçesinde, aralarında boşanma davası olan eski eşinin davalı T.D. ile yaşadığını, bu durumunun kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğunu belirterek hukuka aykırılığın tespitine, davalının eşi ile birlikte yaşamasının önlenmesine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.

44. Başvurucu, Hatay 2. Aile Mahkemesinin yargılamasında 6/9/2012 ve 8/11/2012 tarihli celselerdeki beyanlarında davasının, 4721 sayılı Kanun'un ilgili hükümlerine göre ihtiyati tedbir yoluyla boşanma davası sonuçlanıncaya kadar davalı T.D.nin eski eşi ile birlikteliğin sonlandırılması olduğunu belirtmiş, 11/3/2013 tarihli dilekçesi ve 25/4/2013 tarihli celsede ise davanın 6284 sayılı Kanun uyarınca tedbir kararı verilmesine yönelik olduğunu belirterek davalıdan 40.000 TL manevi tazminat talep ettiğini beyan etmiş, ancak bu taleple ilgili harcı yatırmamıştır.

45. Başvurucunun somut davada eşinin boşanma davası sırasında bir başka kişiyle birlikte yaşamasının önlenmesini talep ettiği ve yargılamanın ilerleyen aşamasında tedbir talebine bağlı olarak manevi tazminat isteminde bulunduğu, başvurucunun harç yatırmadan dile getirdiği manevi tazminat talebinin mahkemece tedbir talebi içerisinde değerlendirildiği ve tedbir isteminin bir davaya konu olamayacağı belirtilerek bu yöndeki tüm taleplerin reddine karar verildiği, bu açıdan manevi tazminat istemi ile ilgili ayrıca bir karar verilmemesinin karar elde etme hakkı bağlamında başvurucunun mahkemeye erişim hakkının ihlali sonucunu doğurmayacağı anlaşılmıştır.

46. Bunun yanında başvurucunun manevi tazminat talebi ile ilgili Hatay 1. Asliye Hukuk Mahkemesine açtığı davanın kısmen kabulüne karar verilerek 15.000 TL manevi tazminata hükmedildiği ve kararın 28/1/2014 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.

47. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin gizli tutulması talebinin KABULÜNE,

C. 1. Tedbir talebinin reddine ilişkin ihlal iddialarının konu bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Manevi tazminat talebine ilişkin ihlal iddialarının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

D. 6100 sayılı Kanun’un 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 21/9/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(D.K. [2.B.], B. No: 2014/19060, 21/9/2017, § …)
   
Başvuru Adı D.K.
Başvuru No 2014/19060
Başvuru Tarihi 4/12/2014
Karar Tarihi 21/9/2017

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, kişilik haklarına yapılan saldırının durdurulması davasında kararın kanun ve usule aykırı olarak verilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının, yargılamada ileri sürülen iddia ve maddi vakıalara cevap verilmemesi nedeniyle gerekçeli karar hakkının, manevi tazminat talebinin karara bağlanmaması nedeniyle mahkemeye erişim hakkının, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Mahkemeye erişim hakkı (hukuk) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Hakkaniyete uygun yargılanma hakkı (bariz takdir hatası, içtihat farklılığı vs.-hukuk) Konu Bakımından Yetkisizlik

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 4721 Türk Medeni Kanunu 24
25
169
6098 Türk Borçlar Kanunu 49
58
6100 Hukuk Muhakemeleri Kanunu 118
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi