logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Adil Özer [2.B.], B. No: 2014/192, 20/11/2014, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ADİL ÖZER BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/192)

 

Karar Tarihi: 20/11/2014

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Alparslan ALTAN

Üyeler

:

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

Celal Mümtaz AKINCI

 

 

Muammer TOPAL

 

 

M. Emin KUZ

Raportör

:

Elif KARAKAŞ

Başvurucu

:

Adil ÖZER

Vekili

:

Av. Hasan Esat İLHAN

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvurucu, meslekten çıkarılmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açtığı davada delillerin takdirinde hataya düşüldüğünü, masumiyet karinesinin ihlal edildiğini, aynı suçtan iki kez yargılandığını, yargılamanın makul sürede tamamlanmadığını, maaş ve özlük haklarından mahrum kaldığını, aynı soruşturma kapsamındaki polislerden birinin açtığı iptal davası lehine sonuçlanırken kendi açtığı davanın reddedildiğini belirterek Anayasa’nın 10., 35., 36. ve 38. maddelerinde tanımlanan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüş, ihlallerin tespiti ile maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru, 6/1/2014 tarihinde Gaziosmanpaşa 4. Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. İkinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca, 21/2/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

5. Başvurucu hakkında, İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü emrinde trafik polisi olarak görev yapmakta iken, bir trafik kazası ile ilgili tutulan ve başvurucunun imzasının da bulunduğu tutanak sonucu sigorta şirketinden hasar bedelini alan kişinin gerçekte böyle bir kazanın olmadığı, bu şekilde haksız kazanç elde ettiği ve polis memurlarının da bu yolla menfaat temin etmeye çalıştıkları yönündeki ifadesi üzerine adli ve idari soruşturma başlatılmıştır.

6. Başvurucunun görevi kötüye kullanmak suretiyle sigorta şirketlerinden para tahsil etmek isteyen kişilere muhteviyatı itibarıyla gerçek olmayan kaza tutanağı tanzim ederek kendisine menfaat sağlamak suçu kapsamında hakkında yürütülen ceza soruşturması neticesinde Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Başsavcılığının 25/4/2002 tarih ve Haz. No:2002/2723, K.2002/3658 sayılı kararıyla sanığın yüklenen suçu işlediğini gösterir şikâyetçinin iddiasından başka sanık hakkında kamu davası açılmasına yeterli kanıt elde edilemediğinden kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verilmiştir.

7. İdari yönden yürütülen soruşturma sonucunda ise Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulunun 21/9/2001 tarih ve 2001/327 sayılı kararıyla başvurucunun meslekten çıkarılmasına karar verilmiştir.

8. Başvurucunun söz konusu işlemin iptali istemiyle açtığı davada, İstanbul 1. İdare Mahkemesinin 30/4/2003 tarih ve E.2002/506, K.2003/571 sayılı kararıyla dava konusu disiplin cezasını vermeye yetkili Yüksek Disiplin Kurulunca davacının savunması alınmaksızın verilen dava konusu kararın hukuka ve mevzuata aykırı olduğu gerekçesiyle başvurucunun meslekten çıkarılmasına ilişkin işlemin iptaline karar verilmiştir.

9. Anılan karar, davalı idarenin temyiz başvurusu üzerine Danıştay 12. Dairesinin 5/10/2004 tarih ve E.2003/1444, K.2004/2888 sayılı kararıyla 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu’nun ek 5. maddesinde polis memurlarına bütün disiplin cezalarını vermeye il polis disiplin kurullarının yetkili olduğu kurala bağlandığından ve ceza verme yetkisine sahip olan kurulca da yürütülen soruşturma sırasında alınan savunmasından ayrı olarak davacıdan son savunmasının istenilmesi ve yazılı savunmasının alınması karşısında İdare Mahkemesince davanın esası incelenerek bir karar verilmesi gerekirken dava konusu işlemin iptali yönündeki kararında hukuki isabet bulunmadığı gerekçesiyle bozulmuştur.

10. Başvurucunun karar düzeltme talebi, Danıştay 12. Dairesinin 9/10/2007 tarih ve E.2005/3036, K.2007/4367 sayılı kararıyla reddedilmiştir.

11. İstanbul 4. İdare Mahkemesi, 21/1/2008 tarih ve E.2008/79, K.2008/117 sayılı kararıyla bozma kararına uyarak işin esasını incelemesi neticesinde, davacının, trafik kazası meydana gelmediği halde para karşılığı gerçekleşmiş gibi kaza tespit tutanağı düzenlediği, dolayısıyla fiilin sabit olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davayı reddetmiştir.

12. Başvurucu tarafından temyiz edilen karar, Danıştay 12. Dairesinin 23/11/2009 tarih ve E.2008/2865, K.2009/6477 sayılı kararıyla onanmış, karar düzeltme talebi de aynı Dairenin 6/7/2010 tarih ve E.2010/1665, K.2010/3737 sayılı kararıyla reddedilmiştir.

13. Başvurucu, yukarıda belirtilen Mahkeme kararında AİHS ile korunan haklarının ihlal edildiğini belirterek, 25/1/2011 tarihinde 22203/11 başvuru numarasıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) başvuru yapmıştır.

14. AİHM tarafından 21/11/2013 tarihinde verilen kararla, başvurucunun yargılamanın uzunluğuna dair şikayeti Müdür Turgut ve Diğerleri/Türkiye kararına atıfla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılmış bazı başvuruların tazminat ödenmek suretiyle çözümüne dair 6384 sayılı Kanun ile kurulmuş olan Tazminat Komisyonuna başvurulması gerektiği gerekçesiyle iç hukuk yollarının tüketilmemesi nedeniyle; diğer şikayetleri ise AİHS’in 34. ve 35. maddelerinde ortaya konan kabul edilebilirlik koşullarının yerine getirilmemesi nedeniyle kabul edilemez bulunmuştur.

15. AİHM’in bu kararı başvurucuya 9/12/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir. Başvurucu, 6/1/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

B. İlgili Hukuk

16. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair 9/1/2013 tarih ve 6384 sayılı Kanun’un 1., 2., 5., 6. ve 7. maddeleri şöyledir:

“Amaç

MADDE 1 – (1) Bu Kanunun amacı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılmış bazı başvuruların tazminat ödenmek suretiyle çözümüne dair esas ve usullerin belirlenmesidir.

Kapsam

MADDE 2 – (1) Bu Kanun;

a) Ceza hukuku kapsamındaki soruşturma ve kovuşturmalar ile özel hukuk ve idare hukuku kapsamındaki yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı,

b) Mahkeme kararlarının geç veya eksik icra edildiği ya da hiç icra edilmediği,

iddiasıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılmış başvuruları kapsar.

(2) Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Türkiye'nin taraf olduğu ek protokoller kapsamında korunan haklara ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin yerleşik içtihatları doğrultusunda Ülkemiz aleyhine verilen ihlal kararlarının yoğunluğu dikkate alınmak suretiyle, Adalet Bakanlığınca teklif edilecek diğer ihlal alanları bakımından da Bakanlar Kurulu kararıyla bu Kanun hükümleri uygulanabilir.

(3) İdari nitelikteki soruşturmalardan kaynaklanan başvurular hakkında bu Kanun hükümleri uygulanmaz.

Müracaatın şekli ve süresi

MADDE 5 – (1) Komisyona müracaat, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuru tarihini ve numarasını gösteren resmi kayıt kabul mektubu, başvuru formu ve diğer ilgili bilgi ve belgelerle birlikte, müracaat edenin kimlik bilgilerini içeren imzalı bir dilekçeyle yapılır.

(2) Başvuran, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde Komisyona müracaat edebilir. Bu süre içinde müracaatta bulunmayanlar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin münhasıran iç hukuk yollarının tüketilmemiş olması gerekçesine dayanan kabul edilemezlik kararının kendilerine tebliğinden itibaren bir ay içinde de Komisyona müracaat edebilirler.

Müracaatın reddi

MADDE 6 – (1) Komisyon;

a) Müracaat konusu başvurunun, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince öngörülen iç hukuk yollarının tüketilmesi koşulu dışındaki diğer kabul edilebilirlik şartlarını taşımadığını,

b) Komisyona süresinde müracaat edilmediğini,

c) Müracaat edenin hukuki menfaati olmadığını,

ç) Müracaatın 2 nci madde kapsamına girmediğini,

tespit ederse müracaatı reddeder.

Müracaat hakkında karar ve karara itiraz

MADDE 7 – (1) Komisyon, müracaat hakkında dokuz ay içinde karar vermek zorundadır.

(2) Komisyon, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin emsal kararlarını da gözetmek suretiyle müracaat konusunda gerekçeli olarak karar verir.

(3) Komisyon kararlarına karşı tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde Komisyon aracılığıyla Ankara Bölge İdare Mahkemesine itiraz edilebilir. İtiraz dilekçesi müracaata ilişkin diğer tüm belgelerle birlikte derhal itiraz merciine gönderilir. Bu itiraz öncelikli işlerden sayılarak üç ay içinde karara bağlanır. Mahkeme tarafından Komisyon kararı yerinde görülmezse işin esası hakkında karar verilir. İtiraz üzerine verilen kararlar kesindir.

(4) Ödenmesine karar verilen tazminat, kararın kesinleşmesinden itibaren üç ay içinde Bakanlık tarafından ödenir. Ödemeye ilişkin düzenlenecek kâğıtlar damga vergisinden, yapılacak işlemler harçlardan müstesnadır.”

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

17. Mahkemenin 20/11/2014 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 6/1/2013 tarih ve 2014/192 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

18. Başvurucu, gerçek olmayan iddialara dayalı olarak meslekten çıkarıldığını, hakkında yürütülen adli soruşturmada delil yokluğundan takipsizlik kararı verildiğini, buna rağmen, açtığı iptal davasının idare mahkemesince, üzerine atılı eylemin sabit olduğu gerekçesiyle reddedildiğini, masumiyet karinesinin ihlal edildiğini, aynı suçtan iki kez yargılandığını, mahkemece delillerin takdirinde hataya düşüldüğünü, yargılamanın makul sürede tamamlanmadığını, aynı soruşturma kapsamında olup hakkında yürütülen ceza yargılamasından beraat eden polis memurunun açtığı iptal davasının lehe sonuçlandırıldığını ve bu kişinin görevine geri döndüğünü, kendisinin ise yıllardır mesleğinden ayrı şekilde tüm maaş ve özlük haklarından yoksun kaldığını belirterek Anayasa’nın 10., 35., 36. ve 38. maddelerinde tanımlanan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme

1. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiği İddiası Yönünden

19. Başvurucu, meslekten çıkarılmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açtığı davanın karmaşık nitelik taşımamasına rağmen yaklaşık dokuz yıllık bir sürede sonuçlandırıldığını, anılan sürenin çok uzun olduğunu belirterek Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen “makul sürede yargılanma hakkının” ihlal edildiğini iddia etmiştir.

20. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:

“Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir. Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır.”

21. 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Bireysel başvuru hakkı” kenar başlıklı 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

“İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir.”

22. Anılan hükümler uyarınca bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması gerekir. Temel hak ve özgürlüklere saygı, devletin tüm organlarının anayasal ödevi olup, bu ödevin ihmal edilmesi nedeniyle ortaya çıkan hak ihlallerinin düzeltilmesi idari ve yargısal makamların görevidir. Temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği iddialarının öncelikle derece mahkemeleri önünde ileri sürülmesi, bu makamlar tarafından değerlendirilmesi ve bir çözüme kavuşturulması esastır.

23. Bu nedenle Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek ikincil nitelikte bir kanun yoludur. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Bu ilke uyarınca, başvurucunun Anayasa Mahkemesi önüne getirdiği şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve kanıtlarını zamanında bu makamlara sunması ve aynı zamanda bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir (B. No: 2012/403, 26/3/2013, § 17).

24. Başvurucu, meslekten çıkarılmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açtığı davanın aleyhine sonuçlanması üzerine makul sürede yargılanma hakkının ve diğer bazı haklarının ihlal edildiği iddiasıyla 25/1/2011 tarihinde 22203/11 başvuru numarasıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) başvuru yapmıştır. AİHM tarafından 21/11/2013 tarihinde verilen kararla, başvurucunun yargılamanın uzunluğuna dair şikayeti Müdür Turgut ve Diğerleri/Türkiye kararına atıfla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılmış bazı başvuruların tazminat ödenmek suretiyle çözümüne dair 6384 sayılı Kanun ile kurulmuş olan Tazminat Komisyonuna başvurulması gerektiği gerekçesiyle iç hukuk yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez bulunmuştur.

25. Söz konusu kabul edilemezlik kararında atıfta bulunulan 6384 sayılı Kanun, AİHM’e yapılmış bazı başvuruların tazminat ödenmek suretiyle çözümüne dair esas ve usullerin belirlenmesi amacıyla kabul edilmiştir. Kanun, ceza hukuku kapsamındaki soruşturma ve kovuşturmalar ile özel hukuk ve idare hukuku kapsamındaki yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı, mahkeme kararlarının geç veya eksik icra edildiği ya da hiç icra edilmediği iddiasıyla AİHM’e yapılmış başvurular ile Sözleşme ve Türkiye'nin taraf olduğu ek protokoller kapsamında korunan haklara ilişkin AİHM’in yerleşik içtihatları doğrultusunda Türkiye aleyhine verilen ihlal kararlarının yoğunluğu dikkate alınmak suretiyle, Bakanlar Kurulu tarafından kabul edilen diğer ihlal alanlarını kapsamaktadır (B. No: 2013/9785, 17/7/2014, § 24).

26. Anılan Kanun’un 5. maddesinin (2) numaralı fıkrasında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bu Kanun kapsamındaki ihlal iddiaları yönünden iç hukuk yollarının tüketilmemiş olması gerekçesine dayanan kabul edilemezlik kararlarının ilgililere tebliğinden itibaren bir ay içinde Komisyona müracaat edilebileceği; 7. maddesinin (3) numaralı fıkrasında da Komisyon kararlarına karşı tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde Ankara Bölge İdare Mahkemesine itiraz edilebileceği düzenlenmiştir.

27. AİHM, Müdür Turgut ve Diğerleri/Türkiye kararında, 6384 sayılı Kanun ile getirilen sistemin tüketilmesi gereken bir iç hukuk yolu olduğunu ve anılan Kanun ile kurulan Komisyon kararının önce Ankara Bölge İdare Mahkemesinin, ardından ve gerektiğinde Anayasa Mahkemesinin ve nihayet kendisinin denetimine tabi bir iç hukuk yolu oluşturduğunu ifade etmiştir ( bkz. B. No: 2013/9785, 17/7/2014, §§ 27-28 ).

28. Bu durumda, 23/9/2012 tarihinden önce kesinleşmiş olsalar da 6384 sayılı Kanun uyarınca Komisyonun yetki alanına giren kamu gücü işlem, eylem ve ihmaline ilişkin olan şikâyetlerin Anayasa Mahkemesince denetiminin yapılabilmesi için AİHM’in de tüketilmesi gereken bir iç hukuk yolu olarak kabul ettiği Komisyon’un aldığı kararlara karşı Ankara Bölge İdare Mahkemesine yapılan itiraz üzerine verilen kararın ardından süresi içinde Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunulması gerekmektedir.

29. Somut başvuru açısından ise başvurucunun makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetinin AİHM tarafından 6384 sayılı Kanun’a atıfla iç hukuk yollarının tüketilmediği gerekçesiyle kabul edilemez bulunması üzerine anılan Kanun ile öngörülen başvuru yollarının tamamı tüketilmeden bireysel başvuruda bulunulduğu tespit edilmiştir.

30. Açıklanan nedenlerle, 6384 sayılı Kanunda öngörülmüş başvuru yolları usulüne uygun olarak tüketilmeden temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği iddiasının bireysel başvuru konusu yapıldığı anlaşıldığından, başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin “başvuru yollarının tüketilmemiş olması” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Diğer İhlal İddiaları Yönünden

31. Başvurucu, ayrıca masumiyet karinesinin ihlal edildiğini, aynı suçtan iki kez yargılandığını, mahkemece delillerin takdirinde hataya düşüldüğünü, aynı soruşturma kapsamında olup hakkında yürütülen ceza yargılamasından beraat eden polis memurunun açtığı iptal davasının lehe sonuçlandırıldığını ve bu kişinin görevine geri döndüğünü, kendisinin ise yıllardır mesleğinden ayrı şekilde tüm maaş ve özlük haklarından yoksun kaldığını belirterek Anayasa’nın 10., 35. ve 36. ve 38. maddelerinde tanımlanan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür

32. 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un geçici 1. maddesinin (8) numaralı fıkrası şöyledir:

“Mahkeme, 23/9/2012 tarihinden sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılacak bireysel başvuruları inceler.”

33. Anılan hüküm uyarınca Anayasa Mahkemesinin yetkisinin zaman bakımından başlangıcı 23/9/2012 tarihi olup, Mahkeme, ancak bu tarihten sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılan bireysel başvuruları inceleyebilecektir. Anayasa Mahkemesinin yetki kapsamının anılan tarihten önce kesinleşmiş nihai işlem ve kararları da içerecek şekilde genişletilmesi mümkün değildir (B. No: 2012/947, 12/2/2013, § 16).

34. Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisi için kesin bir tarihin belirlenmesi ve Mahkemenin yetkisinin geriye yürür şekilde uygulanmaması hukuk güvenliği ilkesinin bir gereğidir (B. No: 2012/51, 25/12/2012, § 18).

35. 6384 sayılı Kanun ile getirilen iç hukuk yoluna, ceza hukuku kapsamındaki soruşturma ve kovuşturmalar ile özel hukuk ve idare hukuku kapsamındaki yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı veya mahkeme kararlarının geç veya eksik icra edildiği ya da hiç icra edilmediği konuları ile Bakanlar Kurulu kararlarıyla belirlenen konularla sınırlı olmak üzere başvuru imkânı getirilmiş olup, bu konular dışında Komisyonun bir yetkisi bulunmamaktadır.

36. Başvuru konusu olayda, başvurucu, eşitlik ilkesinin, masumiyet karinesinin, çifte yargılama yasağının ve mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmekte ise de, başvuruya konu mahkeme kararı 6/7/2010 tarihinde kesinleşmiştir.

37. Bu durumda, başvurucunun ihlal iddialarının 23/9/2012 tarihinden önce kesinleşen mahkeme kararına dayanması ve Tazminat Komisyonunca karar verildiği tarih itibarıyla şikâyet konusu hakkında Komisyona bir yetki verilmemiş olması hususları bir arada değerlendirildiğinde, başvurunun ileri sürdüğü haklara ilişkin ihlal iddiaları zaman bakımından Anayasa Mahkemesinin yetkisi dışında kalmaktadır.

38. Açıklanan nedenlerle, başvuru konusu ihlal iddialarının 23/9/2012 tarihinden öncesine ait olduğu anlaşıldığından, başvurunun bu bölümünün diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin “zaman bakımından yetkisizlik” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurucunun,

1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasının “başvuru yollarının tüketilmemiş olması”,

2. Diğer ihlal iddialarının “zaman bakımından yetkisizlik”,

nedenleriyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına,

20/11/2014 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Adil Özer [2.B.], B. No: 2014/192, 20/11/2014, § …)
   
Başvuru Adı ADİL ÖZER
Başvuru No 2014/192
Başvuru Tarihi 6/1/2014
Karar Tarihi 20/11/2014

II. BAŞVURU KONUSU


Başvurucu, meslekten çıkarılmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açtığı davada delillerin takdirinde hataya düşüldüğünü, masumiyet karinesinin ihlal edildiğini, aynı suçtan iki kez yargılandığını, yargılamanın makul sürede tamamlanmadığını, maaş ve özlük haklarından mahrum kaldığını, aynı soruşturma kapsamındaki polislerden birinin açtığı iptal davası lehine sonuçlanırken kendi açtığı davanın reddedildiğini belirterek Anayasa’nın 10. , 35. , 36. ve 38. maddelerinde tanımlanan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüş, ihlallerin tespiti ile maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Makul sürede yargılanma hakkı (idare) Başvuru Yollarının Tüketilmemesi
Kanun yolu şikâyeti (idare) Zaman Bakımından Yetkisizlik

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 6384 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun 1
2
5
6
7
  • pdf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi