TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
G.B. VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/19481)
|
|
Karar Tarihi: 24/5/2018
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
GİZLİLİK TALEBİ KABUL
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Celal Mümtaz
AKINCI
|
|
|
Muammer
TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
Raportör
|
:
|
Hüseyin
MECEK
|
Başvurucular
|
:
|
1. G.B.
|
|
|
2. A.I.
|
|
|
3. M.Z.
|
|
|
4. H.Z.
|
Vekili
|
:
|
Av.
Abdulhalim YILMAZ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, idari gözetim altında tutmanın hukuki olmaması
nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının; tutulma koşulları nedeniyle de
kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 15/12/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Başvurucular, Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün
(İçtüzük) 73. maddesi uyarınca Kumkapı Geri Gönderme Merkezindeki (GGM/Merkez)
tutulma koşullarının gayriinsani ve onur kırıcı olması nedeniyle tedbiren serbest bırakılmayı talep etmişlerdir. Bu talep
9/1/2015 tarihinde başvurucuların yaşamlarına ya da maddi ve manevi
varlıklarına yönelik ciddi bir risk bulunmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir.
5. Komisyonca adli yardım talebinin kabulüne karar verilmiştir.
6. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
7. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
8. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
9. Başvuru formu, Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) ve Göç İdaresi
Genel Müdürlüğünün (GİGM) sunduğu belgelerle Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi
(UYAP) üzerinden elde edilen bilgilere göre olaylar özetle şöyledir:
A. Başvurucuların
Yakalanması, Sınır Dışı Etme ve İdari Gözetim Altına Alma Kararı Verilmesi
10. Başvurucular, Rusya Federasyonu Dağıstan Özerk Cumhuriyeti
vatandaşıdır. Birinci başvurucu G.B. 1986 doğumlu olup sırasıyla 2008, 2012 ve
2013 doğumlu olan diğer başvurucular A.İ., M.Z ve H.Z.nin
annesidir. İdari gözetim altına alındıkları sırada başvurucu çocuklar 6, 2 ve 1
yaşındadır.
11. Başvurucular 17/10/2014 tarihinde İstanbul Sabiha Gökçen
Havalimanından Türkiye’ye giriş yapmışlardır.
12. Başvurucular 18/10/2014 tarihinde saat 12.55’te Kilis'ten
Suriye’ye yasal olmayan yollardan çıkış yapmak isterken Elbeyli Dağ Hudut
Karakolunda görevli askerler tarafından yakalanmışlardır.
13. Kilis Valiliğinin 19/10/2014 tarihli kararıyla başvurucu
G.B. hakkında idari gözetim kararı alınmıştır.
14. İstanbul Valiliği 23/10/2014 tarihinde başvurucu G.B.nin kamu düzeni ve güvenliği açısından tehdit
oluşturduğu, kaçma ve kaybolma riski bulunduğu gerekçesiyle 4/4/2013 tarihli ve
6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun 54. maddesinin (1)
numaralı fıkrasının (d) ve (h) bentleri ile 57. maddesi uyarınca sınır dışı
edilmesine, bir ay süreyle idari gözetim altında tutulmasına ve kırk sekiz saat
içinde geri gönderme merkezine yerleştirilmesine karar verilmiştir. Başvurucu
çocuklarla ilgilibir karar bulunmamaktadır.
15. Başvurucular 23/10/2014 tarihinde Kumkapı GGM’ye yerleştirilmişlerdir.
16. 27/10/2014 tarihinde başvurucuların çatışma bölgesine
seyahat edecekleri değerlendirilerek “087-Genel Güvenlik” gerekçesiyle GİGM
tarafından haklarında yurda giriş yasağı (tahdit) konulmuştur.
17. Başvurucu G.B. 7/11/2014 tarihinde verdiği uluslararası
koruma talep dilekçesinin işleme konulmadan imha edildiğini, 13/11/2014 tarihli
ikinci başvurusunun da işleme konulmadığını, nihayet 19/11/2014’te üçüncü kez
uluslararası koruma talebinde bulunduğunu ifade etmektedir. Ancak EGM'nin 7/4/2016 tarihinde Anayasa Mahkemesine gönderdiği
yazı ekindeki belgelerde 6/11/2014 tarihli uluslararası koruma talep dilekçesi
bulunmaktadır. Başvurucuların uluslararası koruma talebi, gerekli şartları
taşımadığı gerekçesiyle GİGM’nin 17/12/2014 tarihli
kararıyla reddedilmiştir. Ret kararı 22/12/2014 tarihinde başvurucu G.B.ye
tebliğ edilmiştir.
18. Başvurucu G.B. hakkında verilen idari gözetim kararı
İstanbul Valiliğince 22/11/2014 tarihinde bir ay süreyle uzatılmıştır.
19. Başvurucuların idari gözetim kararına karşı 11/11/2014 ve
20/11/2014 tarihlerinde İstanbul 1. Sulh Ceza Hâkimliğine yaptıkları itirazlar,
21/11/2014 tarihli kararla reddedilmiştir.
20. Başvurucuların 26/11/2014 ve 2/12/2014 tarihli itirazları
İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliğinin 2/12/2014 ve 9/12/2014 tarihli kararlarıyla
reddedilmiştir.
21. Başvurucular 15/12/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuşlardır.
22. Başvuru tarihinden sonra İstanbul Valiliğinin 24/12/2014 ve
23/1/2015 tarihli kararlarıyla G.B. hakkında verilen idari gözetim kararı bir
aylık sürelerle uzatılmıştır.
23. GİGM’nin 5/1/2015 tarihli yazısı
üzerine başvurucular 22/1/2015 tarihinde uçakla Kumkapı GGM’den
Gaziantep GGM’ye sevk edilmişlerdir.
24. Gaziantep Valiliğince 23/1/2015 tarihinde Başvurucu G.B.
hakkında “sınır dışı etme, idari gözetim veya Türkiye’yi terke davet”;başvurucu çocuklar hakkında ise -ilk kez- idari
gözetim kararı (annesi yanında refakatli)
verilmiştir.
25. Yapılan itiraz üzerine Gaziantep 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin
5/2/2015 tarihli kararıyla idari gözetim kararı kaldırılarak başvurucular
serbest bırakılmıştır.
B. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılan Müracaat
26. Başvurucular 22/1/2015 tarihinde Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesine (AİHM) tedbir talepli
olarak müracaat etmişlerdir. AİHM 2. Bölüm Başkan Vekili, 23/1/2015 tarihli ve
4633/15 No.lu kararla tarafların çıkarları ve yargılama sürecinin iyi işlemesi
gözetilerek AİHM İçtüzüğü’nün 39. maddesi uyarınca
başvurucuların tutulma koşullarının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin
(Sözleşme) 3. maddesine uygun hâle getirilmesi için gerekli tedbirlerin
alınması lüzumunun Türk Hükûmetine bildirilmesine karar vermiştir.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
27. 6458 sayılı Kanun, 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari
Yargılama Usulü Kanunu ile 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi
Kanunu'nun ilgili maddeleri B.T. ([GK],
B. No: 2014/15769, 30/11/2017, §§ 19-21) kararında açıklanmıştır.
B. Uluslararası Hukuk
28. Sözleşme'nin ilgili maddeleri, tutulma koşullarından dolayı
kötü muamele yasağı, etkili başvuru ile kişi hürriyeti ve güvenliği haklarına
dair AİHM'in uygulaması B.T. (aynı kararda bkz. §§ 23-38) kararında açıklanmıştır.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
29. Mahkemenin 24/5/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Kötü Muamele Yasağının
İhlal Edildiğine İlişkin İddialar
30. Başvurucular; GGM’nin çocukların
beden ve ruh sağlıkları bakımından sağlıksız olduğunu, oyun alanı ve bahçesi
bulunmasına rağmen dışarıya çıkarılmadıklarını, temiz hava ve yürüyüş yapma
ihtiyaçlarının karşılanmadığını, koğuşta sigara içildiğini, tuvalet ve banyo
temizliğinin düzenli yapılmadığını, çarşaf, yastık ve nevresimlerin
değiştirilmediğini, binanın eski olmasından dolayı hamam böceği, tahtakurusu
gibi haşerelerin dolaştığını, başka bir odaya nakledilmeden 13/11/2014’te
ilaçlama yapıldığını, ilaç kokusu içinde odada tutulduklarını, binanın havalandırma
ve aydınlatmasının kötü olduğunu, Merkezin aşırı kalabalık -kapasite 300
olmasına rağmen 500 civarında kişi- olduğunu, yaklaşık iki aydır yetişkinlerle
aynı koşullarda tutulduklarını, özel ihtiyaçlarını karşılayamadıklarını,
çocuklara uygun yemek verilmediğini, oyun alanı sağlanmadığını, Kumkapı GGM
hakkında ulusal ve uluslararası insan hakları örgütlerinin raporları ve AİHM’in olumsuz nitelikte kararlarının bulunduğunu
belirterek işkence ve kötü muamele yasağı ve bununla bağlantılı olarak etkili
başvuru hakkı ile aile hayatına ve özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüşlerdir.
31. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Yabancıların ülkeye girişleri, ülkede
ikametleri ve ülkeden sınır dışı edilmeleriyle ilgili işlemler “medeni hak ve
yükümlülük” veya bir “suç isnadı”nın esasının karara
bağlanmasıyla ilgili olmadığından (Z.M. ve
I.M., B. No: 2015/2037, 6/1/2016, §§ 62, 63) adil yargılanma hakkı
yönünden inceleme yapılmamış; diğer iddialar isekötü
muamele yasağı kapsamında değerlendirilmiştir.
32. Anayasa Mahkemesi birçok kararında idari gözetim altında
tutulan yabancıların tutulma koşullarını kötü muamele yasağı kapsamında
incelemiştir (Rıda Boudraa, B. No:
2013/9673 , 21/1/2015; K.A. [GK],
B. No: 2014/13044, 11/11/2015; F.A. ve M.A.,
B. No: 2013/655, 20/1/2016; A.V. ve
diğerleri, B. No: 2013/1649, 20/1/2016; F.K. ve diğerleri, B. No: 2013/8735, 17/2/2016; T.T., B. No: 2013/8810, 18/2/2016; A.S., B. No: 2014/2841, 9/6/2016; I.S. ve diğerleri, B. No: 2014/15824,
22/9/2016).
33. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesi
şöyledir:
"Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun
yollarının tüketilmiş olması şarttır."
34. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuru hakkı" kenar başlıklı 45.
maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
"İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem,
eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının
tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir."
35. Anayasa Mahkemesi K.A. (aynı
kararda bkz. §§ 80, 81) kararında olumsuz tutulma koşulları nedeniyle uğranılan
zararın tazminine ilişkin etkili idari ve yargısal bir başvuru yolunun
bulunmadığı sonucuna ulaşmıştır. Anayasa Mahkemesi, bu kanaate varırken tutulma
koşullarından kaynaklanan ızdırap için tazminata
hükmedildiğini gösteren herhangi bir adli veya idari yargı kararının
bulunmadığı hususunu gözönünde bulundurmuştur.
36. Ancak Anayasa Mahkemesi, B.T.
başvurusunda bu içtihadını gözden geçirerek başvuru yollarının tüketilmemesi
nedeniyle başvuruyu kabul edilemez bulmuştur. Anayasa Mahkemesi, idari gözetim
altında tutulma yerlerinin yönetim, denetim ve işletilmesinin İçişleri
Bakanlığı tarafından yürütülen bir kamu hizmeti olduğunu, 2577 sayılı Kanun'un
2. maddesine göre idari işlem ve eylemlerden dolayı kişisel hakkı doğrudan muhtel olanlarca idari yargıda tam yargı davası
açılabileceğini, teorik düzeyde mevcudiyeti tespit edilen bu yolun sırf -bilgi
eksikliği nedeniyle- fiiliyatta hiç işletilmemesinin etkisiz olduğu biçiminde
yorumlanamayacağını belirtmiş ve yabancının salıverilmesi hâlinde etkili hukuk
mekanizmasının tam yargı davası olduğunu ifade etmiştir (B.T., §§ 45-58).
37. Başvuruya konu somut olayda bu ilkelerden ayrılmayı gerektiren
bir husus bulunmamaktadır.
38. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının, diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
39. Bununla birlikte bu aşamada oluşan durum nedeniyle eldeki
başvuru yönünden işbu kararın ardından açılması muhtemel idari davanın süresine
ilişkin olarak bir hususun açıklığa kavuşturulması zorunluluğu hasıl olmuştur.
40. Öncelikle vurgulanmalıdır ki idari yargı yerlerinde açılacak
davaların süresine ilişkin koşulları incelemek ve idari davaların süresinde
açılıp açılmadığını değerlendirmek ilgili mahkemelerin takdirindedir. Öte
yandan inceleme konusu başvuruda olduğu gibi B.T.
kararındaki içtihat değişikliğinin Resmî Gazete'de
yayımlandığı 16/2/2018 tarihinden önce tam yargı davası yolu tüketilmeden
doğrudan Anayasa Mahkemesine yapılan müracaatların başvuru yollarının
tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez bulunmasını müteakiben açılacak
davalarda dava açma süresinin derece mahkemelerince bu kişilerin mahkemeye
erişim hakkının ihlaline neden olmayacak biçimde değerlendirilmesi gerektiğine
de işaret edilmelidir (B.T., §
59).
41. Kötü muamele yasağı yönünden başvuru yollarının
tüketilmemesine istinaden kabul edilemezlik kararı verildiğinden anılan yasakla
bağlantılı olarak Anayasa'nın 40. maddesinde düzenlenen etkili başvuru hakkının
ihlal edildiği iddiasının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
B. Kişi Hürriyeti ve
Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddialar
42. Başvurucular; yaşı küçük üç başvurucu yönünden idari gözetim
kararı ve sınır dışı etme kararı verilmediğini, 6458 sayılı Kanun'da ve
Anayasa'nın 19. maddesinde öngörülen güvencelere aykırı olarak özgürlüklerinden
yoksun bırakıldıklarını, gözetim altına alınırken hâkim önüne derhâl
çıkarılmadıklarını, gözetim kararına karşı yasal hakları konusunda
bilgilendirilmediklerini, gözetim altına alındıklarının yakınlarına haber
verilmediğini, açıklanan ihlal iddialarına ilişkin olarak Türk hukukunda başvurabilecekleri
ve tazminat talep edebilecekleri etkili bir yol bulunmadığını belirterek kişi
hürriyeti ve güvenliği ile etkili başvuru haklarının ihlal edildiğini ileri
sürmüşlerdir.
43. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
§ 16). Anayasa'nın 19. maddesinin sekizinci fıkrasında; hürriyeti kısıtlanan
kişiler için güvence altına alınan bir yargı merciine etkili başvuru hakkı,
Anayasa’nın 40. maddesinin özel bir hâlini ifade ettiğinden 40. madde yönünden
ayrıca bir değerlendirme yapılmamıştır.
44. Anayasa Mahkemesi 6458 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği
11/4/2014'ten sonra idari gözetim altında bulundurulan yabancıların gerek idari
gözetim kararının idarece resen sonlandırılması gerekse tutulanların sulh ceza
hâkimliğine yaptıkları itiraz üzerine serbest bırakılmalarını müteakiben
Anayasa Mahkemesine yapılan başvurularda; Anayasa'nın 19. maddesine ve 6458
sayılı Kanun'daki usule aykırı şekilde ülkeye girmek isteyen veya giren ya da
hakkında sınır dışı etme kararı verilen bir kişinin yakalanması veya gözetim
altına alınması uygulamasında tutma kararı verme işleminin koşulları, süresi,
sürenin uzatılması, ilgiliye bildirilmesi, idari gözetim kararına karşı başvuru
yolları gibi usul güvencelerine aykırılıktan dolayı bu başlık altında yapılan
şikâyetlerden ötürü ihlal kararları vermiştir (K.A.,
I.S. ve diğerleri).
45. Ancak Anayasa Mahkemesi, idari gözetim altına alınan
yabancıların kişi hürriyeti ve güvenliği hakkını ilgilendiren ihlal
iddialarında B.T. başvurusuyla
içtihat değişikliğine gitmiştir. Anılan başvuruda Anayasa Mahkemesi 2577 sayılı
Kanun'un 2. maddesinin idari işlem veya eylem türleri yönünden herhangi bir
ayrım yapılmadığından idari fonksiyona giren her türlü işlem veya eylem
sebebiyle oluşan zararın tazmininin bu kurala dayanılarak açılacak tam yargı
davasıyla istenebilmesi için yeterli bir yasal zemin oluşturduğunu, sırf -bilgi
eksikliği nedeniyle- fiiliyatta bu yolun işletilmemesinin etkisiz olduğu
biçiminde yorumlanamayacağını, hukuka aykırı biçimde tutulan yabancılar
yönünden tam yargı davasının etkili bir hukuk mekanizması olduğunu belirtmiştir
(B.T., §§ 52, 54).
46. Fakat kararda Anayasa Mahkemesi, 6458 sayılı Kanun'un 57.
maddesine göre hukuki niteliği itibarıyla idari bir işlem olduğu hâlde
yabancıyı özgürlüğünden yoksun bırakan mahiyetini de dikkate alan kanun
koyucunun idari gözetim kararına karşı itiraz mercii olarak münhasıran sulh
ceza hâkimliklerini tayin ettiğini, bu açıdan idare mahkemelerinin idari
gözetim kararının hukuka uygunluğunun denetimi konusunda herhangi bir yetkisi
bulunmadığından sulh ceza hâkimliğine itiraz edilmeden idari yargıda tam yargı
davası açılamayacağını açıklamıştır (B.T., §§
70, 71).
47. Öte yandan sulh ceza hâkiminin idari gözetim kararının
hukuka uygun olduğuna hükmetmesi durumunda -idari yargı merciinin idari gözetim
kararının hukukiliğini denetleme yetkisinin bulunmadığı gözetildiğinde- 2577
sayılı Kanun'un 2. maddesinde öngörülen tam yargı davasının idari gözetim
kararının hukuka aykırı olduğu şikâyetlerine bağlı tazminat istemi yönünden
etkisiz hâle geleceği anlaşılmaktadır. Bu gibi hâllerde sulh ceza hâkiminin ret
kararından itibaren süresi içinde doğrudan Anayasa Mahkemesine bireysel
başvuruda bulunulabilir (B.T., §
72).
48. Sulh ceza hâkiminin idari gözetim kararının hukuka aykırı
olduğu gerekçesiyle itirazı kabul etmesi hâlinde tam yargı davası açılmasını
engelleyici bir düzenleme bulunmadığından bu yol tüketilmeden Anayasa
Mahkemesine bireysel başvuruda bulunulamaz (B.T.,
§ 73).
49. Yukarıdaki açıklamaların ışığında Gaziantep 1. Sulh Ceza
Hâkimliğinin 5/2/2015 tarihli kararıyla idari gözetimleri sona eren
başvurucuların uğradıklarını öne sürdükleri maddi ve manevi zararlarının
karşılanması bakımından başarı şansı sunma, yeterli giderim sağlama
kapasitesini haiz ve ulaşılabilir olduğu görülen "tam yargı davası"
yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun
"ikincil niteliği" ile bağdaşmadığı sonucuna varılmıştır.
50. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının da, diğer
kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
51. Başvurucuların bu karardan sonra idari yargıda açacakları
dava süresi hususunda kötü muamele yasağının incelendiği kısımda yapılan
açıklamaların (bkz. § 40) burada da geçerli olduğu ifade edilmelidir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kamuya açık belgelerde başvurucuların kimliklerinin gizli
tutulması talebinin KABULÜNE,
B. Başvurunun başvuru
yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. 6100 sayılı Kanun’un 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası
uyarınca başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA
24/5/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.