logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Murat Soydan Paksoy ve diğerleri [1. B.], B. No: 2014/1999, 13/7/2016, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİBÖLÜM

 

KARAR

 

MURAT SOYDAN PAKSOY VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/1999)

 

Karar Tarihi: 13/7/2016

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan y.

:

Serruh KALELİ

Üyeler

:

Nuri NECİPOĞLU

 

 

Erdal TERCAN

 

 

Hasan Tahsin GÖKCAN

 

 

Kadir ÖZKAYA

Raportör

:

Yakup MACİT

Başvurucular

:

1. Murat Soydan PAKSOY

 

 

2. Dursun DEMİR

 

 

3. Güneş AKSAN

 

 

4. Fulya GENÇOĞLU

 

 

5. Sebahattin DEMİR

 

 

6. Halil İbrahim DEMİR

 

 

7. Muharrem DEMİR

 

 

8. Türkan TERZİ

 

 

9. Özhan DEMİR

 

 

10. Ali Rıza DEMİR

 

 

11. Gökhan DEMİR

 

 

12. Bedia KÖKTÜRK

 

 

13. Olcay AKSAN

 

 

14. Tayfun ÖZYUVALI

 

 

15. Jülide AKSÜT

Vekili

:

Av. Habib KARATAŞ

 

 

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemiyle açılan davada lehe hükmedilen nispi vekâlet ücretinin Yargıtay karar düzeltme aşamasında maktu olarak değiştirilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 12/2/2014 tarihinde İstanbul Anadolu 20. Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. Birinci Bölüm İkinci Komisyonunca 30/1/2015 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

4. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için 25/3/2016 tarihinde Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir.

5. Anayasa Mahkemesince Merkezî Nufüs İdaresi Sistemi'nden yapılan sorgulama neticesinde başvuruculardan Bedia Köktürk'ün 16/3/2012 tarihinde Ali Rıza Demir'in ise 3/6/2012 tarihinde vefat ettiği tespit edilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

7. Başvurucular İstanbul ili Kadıköy ilçesinde bulunan dava konusu taşınmazda hissedar olduklarını, davalı İstanbul Büyükşehir Belediyesinin kamulaştırma işlemi yapmaksızın taşınmazın bir kısmını yol ve kaldırıma dönüştürdüğünü, el atılan bölümle ilgili kamulaştırma bedelinin ödenmediğini belirterek farklı tarihlerde Kadıköy 2., 4. ve 5. Asliye Hukuk Mahkemelerinin E.2010/435, E.2010/482 ve E.2012/47 sayılı dosyalarında kamulaştırmasız el atmadan doğan alacak davası açmışlardır.

8. Kadıköy 4. ve 5. Asliye Hukuk Mahkemeleri, aralarında hukuki ve fiilî irtibat bulunduğu gerekçesiyle dosyaların Kadıköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin E.2010/435 sayılı dosyasında birleştirilmesine ve yargılamanın bu dosya üzerinden yürütülmesine karar vermişlerdir.

9. Kadıköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 28/6/2012 tarihli ve E.2010/435, K.2012/372 sayılı kararıyla asıl ve birleşen dosyalarda davaların kısmen kabulüne, davacılar lehine 45.956,70 TL nispi vekâlet ücretine hükmedilmesine karar vermiştir.

"...

7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davacılar vekili için takdir olunan 45.956,70.-TLnisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine.

..."

10. Bu arada Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Genel Kurulunun 7/11/2012 tarihli ve 606 sayılı kararı ile Kadıköy Adliyesi kapatılmış, dosya İstanbul Anadolu 9. Asliye Hukuk Mahkemesine devredilmiştir.

11. Davalı idarenin temyizi üzerine karar, Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 12/3/2013 tarihli ve E.2012/17890, K.2013/4219 sayılı ilamıyla onanmıştır.

12. Davalı idarenin karar düzeltme yoluna başvurması üzerine Daire 11/11/2013 tarihli ve E.2013/14272, K.2013/19157 sayılı kararıyla onama ilamını kaldırmış, mahkeme hükmünü, harç, vekâlet ücreti ve yargılama gideri açısından düzelterek onamıştır. İlamın ilgili kısmı şöyledir:

"...

 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun geçici 6. maddesinde değişiklik yapan ve 11/6/2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Yasanın 21. maddesi ile"kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan tazminat davalarında mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekalet ücretleri bedel tespit davalarında öngörülen şekilde maktu olarak belirlenir. ... açılan ve kesinleşmeyen davalarda da uygulanır." hükmünün getirilmiş olduğu gözetildiğinde, harç ve vekalet ücretininmaktu olarak hüküm altına alınması gerektiğinden;

...

 b) Vekalet ücretine ilişkin 7. bendindeki (45.956,70-TL nispi) rakamve kelimesinin çıkartılmasına yerine (1.200,00-TL maktu) rakam ve kelimesinin yazılmasına,

...

hükmün böylece DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

..."

13. Karar düzeltme ilamı, başvuruculara 14/1/2014 tarihinde tebliğ edilmiş; 12/2/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunulmuştur.

B. İlgili Hukuk

14. 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun’a 18/6/2010 tarihli ve 5999 sayılı Kanun’la ilave edilen geçici 6. maddenin, 24/5/2013 tarihli ve 6487 sayılı Kanun’un 21. maddesiyle eklenen yedinci fıkrası ile onuncu fıkrasının ilgili kısımları şöyledir:

“Bu madde kapsamında açılan davalarda mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekâlet ücretleri bedel tespiti davalarında öngörülen şekilde maktu olarak belirlenir.

…Bu madde hükümleri karara bağlanmamış veya kararı kesinleşmemiş tüm davalara uygulanır. Kararı kesinleşen davalara ise, bu maddenin yalnızca sekizinci fıkra hükümleri uygulanır.”

15. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 448. maddesi şöyledir:

“Bu Kanun hükümleri, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhâl uygulanır.”

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

16. Mahkemenin 13/7/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucuların İddiaları

17. Başvurucular, hukuk güvenliği ilkesi gereği kanunların sadece yürürlükte oldukları dönemde uygulanması gerektiğini, kanunların geriye yürütülerek önceki kanun döneminde elde edilmiş haklara müdahale edilemeyeceğini, yasama organının yetkisinin anayasal esaslarla sınırlandırıldığını, bu sınırlardan birinin de kazanılmış haklara dokunulmaması olduğunu, bu açıdan sonradan yapılan değişikliğin karara bağlanmış davalara uygulanamayacağını, dava konusu olayda, yerel Mahkemenin karar tarihinde kanuna uygun biçimde hüküm altına aldığı nispi vekâlet ücretinin, karar düzeltme aşamasında kanun değişikliği gerekçe gösterilerek maktu vekâlet ücretine dönüştürüldüğünü, kararın bu şekilde kesinleştiğini, hak arama özgürlüğünün temel unsurlarından birinin mahkemeye erişim hakkı olduğunu, 6487 sayılı Kanun'un 21. maddesi uyarınca 2942 sayılı Kanun'un 6. maddesinde yapılan değişikliğin hak arama özgürlüğünü engellediğini, avukatlık ücretinin tespit ve takdir yetkisinin Kanunla Türkiye Barolar Birliğine verildiğini, usul hukukunda karar düzeltme nedenlerinin belirlendiğini, 6487 sayılı Kanun'un karar düzeltmede gerekçe olarak gösterilemeyeceğini, kamulaştırmasız el atma davalarının haksız fiile dayandıklarını, bu nitelikteki davalarda nispi vekalet ücretinin uygulanmasının zorunlu olduğunu, Yargıtayın onama kararından sonra vekâlet ücretinde değişiklik yapılmasının mülkiyet hakkını da zedelediğini belirterek Anayasa’nın 2., 10., 35., 36. ve 40. maddelerinde düzenlenen haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.

B. Değerlendirme

18. Anayasa Mahkemesi olayların başvurucular tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucular, Anayasa’nın 2., 10. ve 35. maddelerinde düzenlenen haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir. Başvurucuların şikâyetlerinin, lehlerine hükmedilen nispi vekâlet ücretinin kanun değişikliğiyle maktuya çevrilmesi nedeniyle mağdur oldukları hususuna ilişkin olup yargılama giderleri içinde yer alan vekâlet ücretinin maktuya çevrilmesi ve devam eden davaya uygulanması konusu mahkemeye erişim hakkı çerçevesinde değerlendirilmiştir.

19. Anayasa Mahkemesince Merkezî Nüfus İdaresi Sistemi üzerinden yapılan incelemede başvuruculardanBedia Köktürk ve Ali Rıza Demir'in bireysel başvuru tarihinden önce vefat ettiği anlaşıldığından (bkz. § 5) adı geçen başvurucular yönünden incelemenin ayrı başlık altında yapılması uygun görülmüştür.

a. Başvurucular Bedia Köktürk ve Ali Rıza Demir Yönünden İnceleme

20. Başvurucular vekili, kamulaştırmasız el atma davasında lehe hükmedilen nispi vekalet ücretinin karar düzeltme aşamasında maktuya çevrilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

21. 6216 sayılı Kanun'un 46. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

 "Bireysel başvuru ancak ihlale yol açtığı ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle güncel ve kişisel bir hakkı doğrudan etkilenenler tarafından yapılabilir."

22. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü ve 6216 sayılı Kanun'un 45. maddesinin (1) numaralı fıkraları uyarınca Anayasa'da güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (Sözleşme) ve buna ek Türkiye'nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından ihlal edildiğini iddia eden herkese Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yapma hakkı tanınmıştır. Dolayısıyla medeni haklara sahip gerçek ve tüzel kişiler bireysel başvuru yönünden dava ehliyetine sahiptir (Büğdüz Köyü Muhtarlığı, B. No: 2012/22, 25/12/2012, § 24).

23. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Sözleşme'nin 34. maddesinde yer alan "mağdur" kelimesi ile ihtilaf konusu eylem ya da ihmalden doğrudan etkilenen kişinin kast edildiğini belirtmiş (Brumarescu/Romanya [BD], B. No: 28342/95, 28/10/1999, § 50); hakkı ihlal edilen kişinin bireysel başvuru yapmadan önce ölmesi durumunda mağdurluk durumunun ortadan kalkması nedeniyle hukuken bir başkasının ölen kişi adına bireysel başvuruda bulunamayacağına karar vermiştir (Davut Kaya, Zöhre Polat/Türkiye, B. No: 2794/05, 40345/05, 21/10/2008).

24. 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 43. maddesi şöyledir:

 "Hukuki işlemden doğan temsil yetkisi, aksi taraflarca kararlaştırılmadıkça veya işin özelliğinden anlaşılmadıkça, temsil olunanın veya temsilcinin ölümü, gaipliğine karar verilmesi, fiil ehliyetini kaybetmesi veya iflas etmesi durumlarında sona erer.

 Bu hüküm, bir tüzel kişiliğin sona ermesi durumunda da uygulanır.

 Tarafların karşılıklı kişisel hakları saklıdır."

25. 6098 sayılı Kanun'un 513. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi şöyledir:

 "Sözleşmeden veya işin niteliğinden aksi anlaşılmadıkça sözleşme, vekilin veya vekâlet verenin ölümü, ehliyetini kaybetmesi ya da iflası ile kendiliğinden sona ermiş olur."

26. 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 28. maddesine göre gerçek kişiler hakkında sağ doğmakla başlayan kişilik ölümle sona ermekte olup ölüm ile kişiliği sona erenler için artık hak ve fiil ehliyetine sahip olduklarından söz etmeye olanak bulunmamaktadır. 6098 sayılı Kanun'un anılan hükümlerinden anlaşıldığı üzere ise hukuki işlemden doğan vekâlet veren ile vekil arasında temsil yetkisine dair sözleşme,aksi kararlaştırılmadıkça veya işin niteliğinden aksi anlaşılmadıkça tarafların birinin ölümü, ehliyetini kaybetmesi veya iflası ile hiçbir işleme gerek kalmaksızın kendiliğinden son bulacaktır (Abdurrehman Uray, B. No: 2013/6140, 5/11/2014, § 28).

27. 6216 sayılı Kanun'un 51. maddesi şöyledir:

 "Bireysel başvuru hakkını açıkça kötüye kullandığı tespit edilen başvurucular aleyhine, yargılama giderlerinin dışında, ayrıca ikibin Türk Lirasından fazla olmamak üzere disiplin para cezasına hükmedilebilir."

28. İçtüzük'ün 83. maddesi şöyledir:

 “Başvurucunun istismar edici, yanıltıcı ve benzeri nitelikteki davranışlarıyla bireysel başvuru hakkını açıkça kötüye kullandığının tespit edilmesi hâlinde başvuru reddedilir ve yargılama giderleri dışında, ilgilinin ikibin Türk Lirasından fazla olmamak üzere disiplin para cezasıyla cezalandırılmasına karar verilir.”

29. İlgili düzenlemeler vasıtasıyla genel hukuk teorisinde bir kamu düzeni kuralı olarak ele alınan ve genel olarak bir hakkın açıkça öngörüldüğü amaç dışında ve başkalarını zarara sokacak şekilde kullanılmasının hukuk düzenince himaye edilmeyeceğini ifade eden hakkın kötüye kullanılmasının, bireysel başvuru alanında özel olarak ele alındığı görülmektedir. Bu bağlamda bireysel başvuru usulünün amacına açıkça aykırı olan ve Mahkemenin başvuruyu gereği gibi değerlendirmesini engelleyen davranışların başvuru hakkının kötüye kullanılması olarak değerlendirilmesi mümkündür (Mehmet Güven Ulusoy, [GK], B. No: 2013/1013, 2/7/2015, § 31; S.Ö., B. No: 2013/7087, 18/9/2014, § 28).

30. Bu kapsamda özellikle mahkemeyi yanıltmak amacıyla gerçek olmayan maddi vakıalara dayanılması veya bu nitelikte bilgi ve belge sunulması, başvurunun değerlendirilmesi noktasında esaslı olan bir unsur hakkında bilgi verilmemesi, başvurunun değerlendirilmesi sürecinde vuku bulan ve söz konusu değerlendirmeyi etkileyecek nitelikte yeni ve önemli gelişmeler hakkında mahkemenin bilgilendirilmemesi suretiyle başvuru hakkında doğru bir kanaat oluşturulmasının engellenmesi, medeni ve meşru eleştiri sınırları saklı kalmak kaydıyla bireysel başvuru amacıyla bağdaşmayacak surette hakaret, tehdit veya tahrik edici bir üslup kullanılması ile söz konusu başvuru yolu kapsamında ihlalin tespiti ile ihlal ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına ilişkin amaçla bağdaşmayacak surette içeriksiz bir başvuruda bulunulması durumunda başvuru hakkının kötüye kullanıldığı kabul edilebilecektir (Mehmet Güven Ulusoy, § 32; S.Ö., § 29).

31. Başvuru konusu olayda İstanbul Anadolu 9. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davanın yargılaması devam ederken başvuruculardan Bedia Köktürk 16/3/2012 tarihinde, Ali Rıza Demir'in ise 3/6/2012 tarihinde vefat etmiş, başvurucular vekili tarafındanyargılamanın tamamlanmasından sonra başvurucuların anayasal haklarının ihlal edildiği iddiasıyla bireysel başvuru yapılmış, başvuru formunda başvurucuların öldüğü hususnda bir bilgiye yer verilmemiştir.

32. Kamu gücü tarafından hakkı ihlal edilen kişinin bireysel başvuru yapmadan önce ölmesi durumunda ölen kişi adına bir başkası tarafından bireysel başvuru yapma imkânı bulunmamaktadır (Abdurrehman Uray, § 30).

33. Açıklanan nedenlerle başvuru tarihinden önce vefat etmiş başvurucular adına vekâlet ilişkisi sona ermiş olan avukat tarafından yapılan bireysel başvurunun başvuru hakkının kötüye kullanımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekir.

34. Bu durumda Avukat Habib Karataş aleyhine Anayasa Mahkemesini yanıltıcı nitelikte başvuru yapması nedeniyle 6216 sayılı Kanun'un 51. maddesi ve İçtüzük’ün 83. maddesi uyarınca takdiren 1.000 TL disiplin para cezasına hükmedilmesi gerekir.

b. Diğer Başvurucular Yönünden İnceleme

35. Başvurucular İlk Derece Mahkemesince lehlerine hükmedilen nispi vekalet ücretinin Yargıtay tarafından kanun değişikliği gerekçe gösterilerek maktuya düşürülmesi nedeniyle mahkemeye erişim haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.

36. Başvuru konusu kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin ödenmesi davasında 28/6/2012 tarihli kararla asıl ve birleşen dosyalarda davaların kısmen kabulüne, toplam 896.890,12 TL'nin davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığından tahsiline, ayrıca 45.956,70 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiştir. 6487 sayılı Kanun ile 2942 sayılı Kanun’un geçici 6. maddesinde yapılan değişiklik neticesinde kamulaştırmasız el atma davalarında vekâlet ücretlerinin maktu olarak ödenmesi düzenleme altına alınmıştır. Başvuru konusu davanın karar düzeltme aşamasında yürürlüğe giren anılan düzenleme ve usul hükümlerinin derhâl uygulanmasına yönelik ilke gereği başvurucular lehine hükmedilen nispi vekâlet ücreti, Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 11/11/2013 tarihli kararıyla 1.200 TL olarak tespit edilmiş; bu şekilde İlk Derece Mahkemesi kararı kesinleşmiştir.

37. Anayasa Mahkemesi, kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan tazminat davasında davacı lehine hükmedilen nispi vekalet ücretinin Yargıtay karar düzeltme aşamasında Kanun değişikliği gerekçe gösterilerek maktuya çevrilmesi sonucu yapılan bir başvuruyu mahkemeye erişim hakkı çerçevesinde değerlendirerek, kamulaştırmasız el atmaya dayalı tazminat davalarında, el atıldığı iddia edilen taşınmazın dava tarihine göre rayiç bedeli belirlenerek bu bedelin taşınmaz malikine ödenmesine karar verildiğini, mahkemelerin temel olarak bilirkişiler marifetiyle taşınmazın değerini tespit ettiğini, davanın öngörülen vekâlet ücreti açısından karşılanamayacak nitelikte bir karmaşıklıklığa haiz olmadığını, ayrıca anılan düzenleme ile davacılardan tahsil edilen harçların da bedel tespiti davalarında olduğu gibi nispiden maktuya çevrilerek davacılar üzerindeki yükün hafifletildiğini, bununla birlikte alınacak hukuki yardımın niteliği ve maliyetinin vekil ile müvekkil arasındaki vekâlet sözleşmesine bağlı bir ilişki olduğunu ve alınan hukuki yardımın maliyetinin buna göre ciddi miktarda farklılıklar göstereceğinin açık olduğunu, kanun koyucunun vekâlet ücretini karşı tarafa yüklemesindeki amacın, haksız yere dava açılmasına neden olanlara yargılama giderlerinin yükletilmesi olup davanın niteliğine göre makul ve kabul edilebilir bir ücretin belirlenmesinin hakkaniyete uygun bir yargılama ve mahkemeye erişim sağlamak için yeterli kabul edilmesi gerektiğini, mahkemelerce hüküm verilenden daha yüksek ücret öngören vekâlet sözleşmelerinin vekil ile müvekkili bağlaması nedeniyle hükmedilen ücretin bireylerin mahkemeye erişim haklarını engellemediği sürece Anayasa Mahkemesinin bu takdire müdahalesinin söz konusu olamayacağını,başvurucu lehine hükmedilen tazminat miktarı ve yargılama giderleri gözönünde alındığında maktuya çevrilen vekâlet ücretinin, başvurucunun vekille dava açmasını imkânsız hâle getirmediğini ya da aşırı derecede zorlaştırmadığını, yine başvurucu üzerinde ağır bir yüke sebep olmadığını gibi mahkemeye erişim hakkına yönelik orantısız bir müdahale oluşturmadığını belirterek başvurucunun mahkemeye erişim hakkının ihlal edilmediğine karar vermiştir (Mürsel Malkoç, B. No: 2013/9466, 27/10/2015).

38. Anılan karardan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmadığı anlaşılan başvuru konusu olayda da başvurucuların lehine hükmedilen tazminat miktarı ve yargılama giderleri gözönünde bulundurulduğunda maktuya çevrilen vekâlet ücretinin, başvurucuların vekille dava açmasını imkânsız hâle getirmediği ya da aşırı derecede zorlaştırmadığı, başvurucular üzerinde ağır bir yüke sebep olmadığı ve başvurucuların mahkemeye erişim hakkına yönelik orantısız bir müdahale oluşturmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

39. Açıklanan nedenlerle başvurucuların adil yargılanma hakkı kapsamında mahkemeye erişim hakkına yönelik bir müdahale olmadığının açık olduğu anlaşıldığından başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Başvurucular Bedia Köktürk ve Ali Rıza Demir yönünden başvurunun başvuru hakkının kötüye kullanılması nedeniyle REDDİNE,

2. Diğer başvurucular yönünden başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA,

C. 6216 sayılı Kanun'un 51. maddesi ve Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 83. maddesi uyarınca 1.000 TL disiplin para cezasının Avukat Habib Karataş'tan TAHSİLİNE,

D. Kararın bir örneğinin İstanbul Barosu Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE 13/7/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Murat Soydan Paksoy ve diğerleri [1. B.], B. No: 2014/1999, 13/7/2016, § …)
   
Başvuru Adı MURAT SOYDAN PAKSOY VE DİĞERLERİ
Başvuru No 2014/1999
Başvuru Tarihi 12/2/2014
Karar Tarihi 13/7/2016

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemiyle açılan davada lehe hükmedilen nispi vekâlet ücretinin Yargıtay karar düzeltme aşamasında maktu olarak değiştirilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Mahkemeye erişim hakkı (hukuk) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Başvurunun Reddi

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 2942 Kamulaştırma Kanunu geçici 6
5999 Kamulaştırma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun 1
6487 Bazı Kanunlar ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun 21
6100 Hukuk Muhakemeleri Kanunu 30
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi