TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MUKADDES AKIN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/20146)
|
|
Karar Tarihi: 8/6/2017
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
|
|
Celal Mümtaz
AKINCI
|
Raportör
|
:
|
Yakup MACİT
|
Başvurucu
|
:
|
Mukaddes
AKIN
|
Vekili
|
:
|
Av. Ramazan
AKER
|
|
|
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; yersiz ödendiği iddia edilen döner sermaye parasının
iadesine ilişkin idari işlemin idare mahkemesince iptaline karar verilmesine
rağmen idare tarafından hukuk mahkemesine aynı konuda açılan alacak davasının
kabulüne karar verilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği
iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 18/12/2014 tarihinde yapılmıştır.
3.Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4.Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
7. Aydın Devlet Hastanesinde anesteziyoloji ve reanimasyon uzmanı olarak görev yapan başvurucudan 2007,
2008 ve 2009 yıllarında döner sermaye ödemesinde girişimsel işlem puanlarının
hatalı girildiği belirtilerek fazladan ödenen toplam 39.651,56 TL'nin iadesi
talep edilmiştir.
8.Başvurucu Hastanenin iade talebini içeren 11/5/2011 tarihli ve
9501 sayılı işleminin iptali için Aydın 1. İdare Mahkemesinde dava açmıştır.
9. Mahkeme 6/3/2012 tarihli kararında, başvurucuya yapılan
ödemelerde ilgilinin hile veya gerçek dışı beyanının bulunmadığını, anılan
branş için belirlenmiş olan girişimsel işlem kodlarının kullanıldığını, davalı
idarece geçmiş 2007, 2008 ve 2009 yılları bakımından hatalı girişler
yapıldığını iddia edilmiş ise de kodlamanın yanlış yapıldığına ilişkin herhangi
bir idari tasararufta bulunulmadığını ve bu puanların
karşılığı döner sermaye ek ödemesi yapılmasının onaylanarak ilgilinin döner
sermaye ek ödemesine hak kazandığının kabul edildiğini, bu nedenle idarenin bu
konuda açık bir hatasından bahsedilmesinin mümkün olmadığını, fazla ödendiği
iddia edilen 33.654,87 TL'nin geri istenilmesine ilişkin dava konusu işlemde
hukuka uyumluluk bulunmadığını belirterek işlemin iptaline karar vermiştir.
10.Karar Danıştay Onbirinci Dairesinin
19/6/2015 tarihli kararı ile onanmış, karar düzeltme talebi aynı Dairenin
9/12/2015 tarihli kararı ile reddedilmiş ve hüküm 6/2/2016 tarihinde
kesinleşmiştir.
11. Bu arada Sağlık Bakanlığı, İdare Mahkemesinin iptal kararına
konu döner sermaye ek ödemesinin tahsili için 27/10/2011 tarihinde Aydın 2.
Asliye Hukuk Mahkemesinde alacak davası açmıştır.
12. Mahkeme 9/4/2013 tarihlli
kararında, davalının yerinde görülmeyen görev itirazı ve zamanaşımı definin
reddedildiğini, davacıya yapılan ödemeleri gösterir belgeler davacıya kamu
zararını ödemesi için yapılan bildirime ilişkin tebliğ belgesinin
incelendiğini, 18/2/2013 tarihli bilirkişi raporunun usule, yasaya ve Yüksek Yargıtayın yerleşik içtihatlarına uygun olduğunu, davalının
hatalı kod girmesi nedeniyle davacı idare tarafından kendisine bilirkişi
raporunda hesaplanan miktarda fazla ödeme yapıldığının sabit olduğunu
belirterek davayı kabul etmiştir.
13. Başvurucunun temyizi üzerine karar Yargıtay 3. Hukuk
Dairesinin 10/2/2014 tarihli kararı ile onanmıştır.
14. Karar düzeltme talebi aynı Dairenin 16/10/2014 tarihli
kararı ile reddedilmiştir.
15. Ret kararı 18/11/2014 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiş,
başvurucu 18/12/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
16. Mahkemenin 8/6/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
1. Başvurucunun İddiaları
17. Başvurucu; yersiz ödeme yapıldığı iddiasıyla iadesi talep
edilen para ile ilgili işlemin iptali talebiyle İdare Mahkemesine açtığı
davanın kabul edildiğini, buna karşılık idare tarafından sebepsiz zenginleşme
hükümlerine göre Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davanın da kabulüne karar
verildiğini, böylelikle tarafları ve konusu aynı olan davalarda birbiriyle
çelişkili kararlar ortaya çıktığını, Asliye Hukuk Mahkemesinin İdare Mahkemesi
tarafından verilen iptal kararını dikkate alması gerektiğini, davaya İdare
Mahkemesinin bakmakla görevli ve yetkili olduğuna ilişkin Danıştayın
içtihadı birleştirme kararı olduğunu, bu yönüyle hukuk mahkemesinin başvuru
konusu davada karar vermesinin kanuni hâkim güvencesine aykırı olduğunu
belirterek Anayasa'nın 36. ve 37. maddelerinde düzenlenen haklarının ihlal
edildiğini ileri sürmüş; ihlalin tespiti ile tazminata karar verilmesitalebinde bulunmuştur.
2. Değerlendirme
18. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesinde
bireysel başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş
olmasının şart olduğu, yine 30/11/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 45. maddesinin
(2) numaralı fıkrasınde ise ihlale neden olduğu ileri
sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal
başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması
gerektiği belirtilmiştir.
19. Başvuru konusu olaya benzer bir başvuruda, Gaziantep Çocuk
Hastanesinde radyoloji teknisyeni olarak görev yapan başvurucuya 2004 ile 2006
yılları arasındaözel hizmet tazminatları ile yan
ödemelerin fazla ödendiği iddia edilerek ödenen miktarın iadesinin talep
edildiği, başvurucunun itirazı üzerine Sağlık Bakanlığı tarafından bu paranıntahsili amacıyla 4/3/2010 tarihinde Gaziantep 1.
Sulh Hukuk Mahkemesine alacak davası açıldığı, Mahkemenin 17/04/2012 tarihinde
fazladan ödenen 3.283,30 TL'nin başvurucudan tahsiline karar verdiği,
başvurucunun da 27/04/2010 tarihinde yersiz ödendiği iddia edilen paranın
iadesine ilişkin işlemin iptali için Gaziantep 2. İdare Mahkemesinde dava
açtığı; Mahkemenin 30/6/2010 tarihli kararı ile dava konusu işlemin iptaline,
başvurucunun hakedişinden yapılan kesintinin davalı
idare tarafından alınarak davacıya ödenmesine hükmettiği; kararın itiraz
edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.
20. Başvurucu, aynı alacak için adli ve idari yargıda görevli
Mahkemelerin farklı kararlar vermesinin hukuki güvenlik ve eşitlik ilkesini
zedelediğini belirterek anayasal haklarının ihlal edildiğini iddia etmiş,
Anayasa Mahkemesi, idare ve hukuk mahkemesinin gerekçelerinde tartışılan
konunun başvurucuya yapılan dava konusu ödemenin niteliği ve bu bağlamda
paranın idare tarafından geri istenilip istenilmeyeceği hususuna ilişkin
olduğunu, başvuru konusu olaya benzer bir davada yersiz ödenen denetim
tazminatıyla ilgili Edirne İdare Mahkemesinin, idarece fazla ödenen tutarların
istenilmesine ilişkin işlemin iptali ile tahsil edilen tutarın davacıya
ödenmesine karar verdiğini; Edirne Sulh Hukuk Mahkemesinin ise aynı konuya
ilişkin sebepsiz zenginleşme nedenine dayalı olarak yersiz ödenen paranın
davacıdan alınarak idareye ödenmesine hükmettiğini, kararların kesinleşmesinin
ardından ilgili tarafça Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulduğunu, Uyuşmazlık
Mahkemesinin ilk incelemede 12/6/1979 tarihli ve 2247 sayılı Uyuşmazlık
Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 24. maddesinde açıklandığı
üzere tarafları, konusu ve dava sebebi aynı olan ve kesinleşmiş kararlar
arasında hüküm uyuşmazlığı doğduğunu; kararlar arasında çelişki nedeniyle
hakkın yerine getirilmesinin imkânsız hâle geldiğini tespit ederek esas
yönünden inceleme yaptığını (Uyuşmazlık Mahkemesinin 13/10/2014 tarihli ve
E.2013/1607, K.2014/887 sayılı kararı), bu açıdan tarafların süre sınırı
olmaksızın hüküm uyuşmazlığına ilişkin olarak Uyuşmazlık Mahkemesine
başvurabilmelerinin mümkün olduğunu, bu yolun fiilen ve etkin bir şekilde
kullanılabildiğini, başvurucunun ihlal iddiası ile ilgili olarak etkili bir
giderim yolu olan Uyuşmazlık Mahkemesine başvurmadan bireysel başvuru yoluyla
ihlal iddialarını Anayasa Mahkemesinin gündemine getirmesinin mümkün olmadığını
belirterek başvurunun, başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul
edilemez olduğuna karar vermiştir (Erol
Güler, B.No:2013/8173, 14/4/2016).
21. Anılan karardan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmadığı
anlaşılan başvuru konusu olayda da başvurucunun aynı konuda İdare ve Asliye
Hukuk Mahkemesi tarafından farklı verilen ve kesinleşen kararlar nedeniyle süre
sınırı olmaksızın Uyuşmazlık Mahkemesine başvurabilmesinin mümkün olduğu, bu
yolun fiilen ve etkin bir şekilde kullanılabildiği, başvurucunun ihlal iddiası
ile ilgili olarak etkili bir giderim yolu olan Uyuşmazlık Mahkemesine
başvurmadan bireysel başvuru yoluyla ihlal iddialarını Anayasa Mahkemesinin
gündemine getirmesinin mümkün olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
22. Açıklanan nedenlerle başvurucunun ihlal iddiaları ile ilgili
olarak kanunda öngörülmüş yargısal başvuru yollarının tamamı tüketilmeden
bireysel başvuru yapıldığı anlaşıldığından başvurunun diğer kabul edilebilirlik
şartları yönünden incelenmeksizin başvuru
yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun başvuru
yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
8/6/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.