TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MÜTHA FAYDALI VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/20435)
|
|
Karar Tarihi: 21/9/2017
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Celal Mümtaz
AKINCI
|
|
|
Muammer
TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Recai AKYEL
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Yusuf Enes
KAYA
|
Başvurucular
|
:
|
1. Mütha FAYDALI
|
|
|
2. Rehber
AKDOĞAN
|
|
|
3. Şahnaz AKDOĞAN
|
Vekili
|
:
|
Av. Nermin
SELÇUK
|
|
|
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, formül gerekçelerle tutukluluğun devamına karar
verilmesi nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının; yargılamanın makul
sürede sonuçlandırılmaması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği
iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 30/12/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
8.Başvurucular 11/10/2008 tarihinde yasa dışı gösteriye
katıldıkları iddiasıyla gözaltına alınmışlardır. Başvurucu Rehber Akdoğan
14/10/2008 tarihinde tahliye edilmiştir.
9. Başvurucular Mütha Faydalı ve Şahnaz Akdoğan (CMK mülga 250. madde ile görevli) İstanbul
11. Ağır Ceza Mahkemesinin 14/10/2008 tarihli ve 2008/106 Sorgu sayılı kararı
ile tutuklanmışlardır.
10. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 10/11/2008 tarihli
iddianamesiyle başvurucular hakkında silahlı terör örgütüne üye olma, toplantı
ve gösteri yürüyüşüne silahlı katılma, tehlikeli maddeleri izinsiz olarak
bulundurma suçlarından; başvurucular Mütha Faydalı ve
Şehnaz Akdoğan'ın ayrıca terör örgütünün propagandasını yapma suçundan
cezalandırılmaları istemiyle kamu davası açılmıştır.
11. Tutuklu başvurucular Mütha Faydalı
ve Şehnaz Akdoğan'ın 23/2/2010 tarihindeki celsede mahkemece tahliyelerine
karar verilmiştir.
12. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 29/9/2011 tarihli kararı
ile tüm başvurucuların tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması
suçundan beraatlerine, silahlı terör örgütüne üye
olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçundan 6 yıl 3 ay hapis, toplantı
ve gösteri yürüyüşüne silahlı katılma suçundan 5 ay hapis cezası ile
cezalandırılmalarına; başvurucular Mütha Faydalı ve
Şehnaz Akdoğan'ın ise ayrıca terör örgütünün propagandasını yapma suçundan ayrı
ayrı olmak üzere 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına karar verilmiştir.
13. Mahkûmiyet hükümlerinin temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 9.
Ceza Dairesinin 18/3/2014 tarihli ilamı ile ilk derece mahkemesinin kararı
bozulmuştur.
14. Bozmadan sonra dosya İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinin
E.2014/114 sayılı esasına kaydedilmiştir.
15. İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 15/9/2015 tarihli kararı
ilebaşvurucuların silahlı terör örgütüne üye
olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçundan 3 yıl 1 ay hapis cezası ile
cezalandırılmalarına, başvurucular Mütha Faydalı ve
Şehnaz Akdoğan hakkında terör örgütünün propagandasını yapma suçundan verilen
hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, 6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı
Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet suçları yönünden
kovuşturmanın ertelenmesine karar verilmiştir.
16. Temyiz üzerine Yargıtay 16. Ceza Dairesi 3/10/2016 tarihli
ve E.2015/8046, K.2016/4898 sayılı kararıyla ilk derece mahkemesinin temyize
tabi olan hükmünün onanmasına karar vermiştir.
17.Başvurucular 30/12/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuşlardır.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
18. Mahkemenin 21/9/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal
Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucuların
İddiaları
19. Başvurucular, formül gerekçelerle tutukluluklarının devamına
karar verildiğini, uzun süre tutuklu kalmalarının masumiyet karinesine aykırı
olduğunu belirterek Anayasa'nın 38. ve 141. maddelerinin ihlal edildiğini ileri
sürmüşlerdir.
2. Değerlendirme
20. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucuların, bu başlık altındaki
iddialarının tamamının Anayasa'nın 19. maddesi kapsamında incelenmesi gerekir.
21.30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un geçici 1. maddesinin (8) numaralı
fıkrası şöyledir:
“Mahkeme,
23/9/2012 tarihinden sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine
yapılacak bireysel başvuruları inceler.”
22. Bu hüküm gereğince Anayasa Mahkemesi, 23/9/2012 tarihinden
sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılacak bireysel
başvuruları inceler. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisi
ancak bu tarihten sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılan
bireysel başvurularla sınırlıdır. Kamu düzenine ilişkin bu düzenleme karşısında
anılan tarihten önce kesinleşmiş nihai işlem ve kararları da içerecek şekilde
yetki kapsamının genişletilmesi mümkün değildir (G.S, B. No: 2012/832, 12/2/2013, § 14).
23. Devam eden tutukluluğun hukuka aykırı olduğu iddiasıyla
yapılan bireysel başvurularda şikâyetlerin temel amacı, tutukluluğun hukuka
aykırı olduğunun ya da devamını haklı kılan sebep veya sebeplerin
bulunmadığının tespitidir. Bu tespit yapıldığı takdirde buna bağlı olarak
ilgilinin tutukluluk hâlinin devamına gerekçe olarak gösterilen hukuki
sebeplerin varlığı sona erecek ve böylece kişinin serbest kalmasının yolu
açılabilecektir. Bu amaçla yapılan bir başvuruda, itiraz kanun yolunda
çekişmeli yargılama ve/veya silahların eşitliği gibi ilkelere uygun olarak bir
inceleme yapılıp yapılmadığı da dikkate alınacaktır. Dolayısıyla belirtilen
nedenlerle ve serbest bırakılmayı temin edebilecek bir karar alma amacıyla
yapılacak bireysel başvuruların, olağan kanun yolları tüketilmek şartıyla,
tutukluluk hâli devam ettiği sürece yapılabilmesi mümkündür (Korcan Pulatsü, B. No:
2012/726, 2/7/2013, § 30).
24. Başvurunun kabul edilebilmesi için ihlal iddiasına dayanak
teşkil eden nihai işlem veya kararların 23/9/2012 tarihinden evvel
kesinleşmemiş olmaları da gerekmektedir. Nihai işlem veya kararların anılan
tarihten önce kesinleştikleri tespit edildiği takdirde ilgili şikâyetler
bakımından başvurunun kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
Mahkemenin yargı yetkisine ilişkin bu tespitin bireysel başvuru incelemesinin
her aşamasında yapılabilmesi mümkündür (Korcan Pulatsü, § 32).
25. Somut olayda başvurucular 11/10/2008 tarihinde gözaltına
alınmışlardır. Başvurucu Rehber Akdoğan 14/10/2008 tarihinde, diğer
başvurucular ise23/2/2010 tarihinde tahliye edilmişlerdir.
26.Açıklanan nedenlerle başvurucuların özgürlüklerinden yoksun
kaldıkları sürecin Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin başladığı
tarihten önce sona erdiği anlaşıldığından, başvurunun bu kısmının zaman bakımından
yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucuların
İddiaları
27. Başvurucular, makul sürede yargılanma haklarının ihlal
edildiğini ileri sürmüşlerdir.
2. Değerlendirme
a. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
28. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul
sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas Yönünden
29. Ceza yargılamasının süresi tespit edilirken sürenin
başlangıç tarihi olarak bir kişiye suç işlediği iddiasının yetkili makamlar
tarafından bildirildiği veya isnattan ilk olarak etkilendiği arama ve gözaltı
gibi birtakım tedbirlerin uygulandığıtarih; sürenin
sona erdiği tarih olarak suç isnadına ilişkin nihai kararın verildiği,
yargılaması devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede
yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği
tarih esas alınır (B.E., B. No:
2012/625, 9/1/2014, § 34).
30. Ceza yargılamasının süresinin makul olup olmadığı
değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların
ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın
süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate
alınır (B.E., § 29).
31. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda
verdiği kararlar dikkate alındığında somut olayda 7 yıl 11 ay 22 günlük
yargılama süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.
32. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence
altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi
gerekir.
C. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
33.6216 sayılıKanun’un 50. maddesinin
(1) numaralı fıkrası şöyledir:
“Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının
ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi
hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere
hükmedilir.”
34. Başvurucuların her biri 60.000 TL manevi tazminat talebinde
bulunmuştur.
35. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği
sonucuna varılmıştır.
36. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları
karşılığında başvurucular Rehber Akdoğan ve Şehnaz Akdoğan'a aralarında
ekonomik birlik bulunması dikkate alınarak net 8.400 TL manevi tazminatın
müştereken ödenmesine, Mütha Faydalı'yanet
8.400 TL manevi tazminatın ödenmesine karar verilmesi gerekir.
37. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.800
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin
başvuruculara müştereken ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1.Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine
ilişkin iddianın zaman bakımından
yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucular Rehber Akdoğan ve Şehnaz Akdoğan'a MÜŞTEREKEN
net 8.400 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, başvurucu Mütha
Faydalı'ya net 8.400 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,
tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
D. 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
2.006,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCULARA MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
E. Kararın bir örneğinin İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesine
(E.2014/114, K.2015/225) GÖNDERİLMESİNE,
F. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
21/9/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.