TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
AYHAN PEHLİVANOĞLU BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/2152)
|
|
Karar Tarihi: 16/6/2016
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
|
|
Alparslan
ALTAN
|
|
|
Celal Mümtaz
AKINCI
|
|
|
Muammer
TOPAL
|
Raportör
|
:
|
Hüseyin
TURAN
|
Başvurucu
|
:
|
Ayhan
PEHLİVANOĞLU
|
Vekili
|
:
|
Av. Murat
DİLAN
|
|
|
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; tutukluluk ve tutukluluğun devamına ilişkin kararlar
ile tahliye taleplerinin gerekçesiz olarak reddedilmesi, tutukluluğa itiraz
incelemesinde duruşma yapılmaması ve savcılık görüşünün tebliğ edilmemesi
nedenleriyle kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddialarına
ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 14/2/2014 tarihinde İstanbul Anadolu 8. Ağır Ceza
Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil
edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Birinci Komisyonunca 28/1/2015 tarihinde,
başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar
verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından 20/2/2015 tarihinde, başvurunun
kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar
verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlığın 24/3/2015 tarihli yazısında Anayasa
Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen
başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
7. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca suç işlemek amacıyla
kurulan örgüte üye olma ve uyuşturucu ticareti yapma suçlarından başvurucu ve
başka şüpheliler hakkında yapılan soruşturma kapsamında başvurucunun 15/1/2010
tarihinde tutuklanmasına karar verilmiştir.
8. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 28/4/2010 tarihli
iddianamesiyle başvurucu ve onbir şüpheli hakkında
suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma ve uyuşturucu veya uyarıcı madde
ticareti yapma veya sağlama suçlarından kamu davası açılmıştır.
9. Söz konusu davanın İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesinin
E.2010/97 sırasına kaydı yapılmış, 10/5/2010 tarihinde tensip incelemesi
yapılmış ve yapılan inceleme sonucunda diğer şüphelilerle birlikte başvurucunun
"... suçu işlediklerine dair hakklarında kuvvetli suç şüphesini gösteren bulguların
varlığı, sanıkların kaçma şüphesi, delillerin yok edilmesi, gizlenmesi veya
değiştirilmesi şüphesinin varlığı, CMK nın
100/3.fıkradasayılan suçun işlendiğine dair şüphe sebeplerinin varlığı dikkate
alınarak, CMK 101/2. fıkrası gereğince" tutukluluk hâlinin
devamına karar verilmiştir.
10.İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesince 30/1/2014 tarihinde
yapılan duruşmada, başvurucununsuç işlemek amacıyla
kurulmuş olan örgüte üye olmak suçundan 10 ay hapis ve uyuşturucu madde nakli
ve ticareti suçundan 22 yıl 6 ay hapis ve 22.500 TL adli para cezasıyla
cezalandırılmasına ve "verilen ceza miktarı" gözönünde
bulundurularak tutukluluğun devamına karar verilmiştir.
11. Başvurucunun anılan tutuklama kararına yasal süresinde
itirazı üzerine itirazı inceleyen İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 11/2/2014
tarihli ve 2014/165 Değişik İş sayılı kararıyla dosya üzerinden itirazın
reddine kesin olmak üzere karar verilmiştir.
12.Başvurucu 14/2/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
13. Başvurucunun temyizi üzerine İlk Derece Mahkemesinin mahkûmiyet
kararı Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 14/1/2016 tarihli kararıyla bozulmuştur.
14. Bozma sonrası dava İstanbul Anadolu 6. Ağır Ceza
Mahkemesinin 2016/97 sırasına kaydedilmiş, Mahkemece 7/3/2016 tarihinde yapılan
tensip incelemesinde "...üzerine atılı
suçun niteliği, tutuklu kaldıkları süre ve Yargıtay 10. Ceza Dairesi
Başkanlığı'nın bozma ilamını içeriği de dikkate alınarak"
başvurucunun tutukluluğunun devamına karar verilmiştir.
15.Söz konusu dava İlk Derece Mahkemesi önünde derdesttir.
16. Başvurucu vekili 20/5/2016 tarihinde Mahkemeye hitaben
verdiği dilekçede, müvekkilinin tahliye olması nedeniyle başvurunun
incelenmesine gerek kalmadığını ve bu nedenle yaptığı bireysel başvurusundan
feragat ettiğini beyan etmiştir.
B. İlgili Hukuk
17. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Esas hakkındaki inceleme" kenar
başlıklı 49. maddesinin (7) numaralı fıkrası şöyledir:
"Bireysel başvuruların
incelenmesinde, bu Kanun ve İçtüzükte hüküm bulunmayan hâllerde ilgili usul
kanunlarının bireysel başvurunun niteliğine uygun hükümleri uygulanır."
18.6216 sayılı Kanun'un "Kararlar"
kenar başlıklı 50. maddesinin (5) numaralı fıkrası şöyledir:
"Davadan feragat
hâlinde, düşme kararı verilir."
19. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün (İçtüzük) 80. maddesinin
ilgili bölümü şöyledir:
"(1) Bölümler ya da Komisyonlarca
yargılamanın her aşamasında aşağıdaki hâllerde düşme kararı verilebilir:
a) Başvurucunun açıkça feragat etmesi.
...
ç) Bölümler ya da Komisyonlarca saptanan herhangi bir başka gerekçeden
ötürü, başvurunun incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bir neden
görülmemesi.
(2) Bölümler ya da Komisyonlar; yukarıdaki
fıkrada belirtilen nitelikteki bir başvuruyu, Anayasanın uygulanması ve
yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi ya da
insan haklarına saygının gerekli kıldığı hâllerde incelemeye devam
edebilir."
20. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu'nun 307. maddesinin (1) numaralı fıkrası ile 312. maddesinin (1)
numaralı fıkrası.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
21. Mahkemenin 16/6/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
22. Başvurucu, uzun süredir yasal ve yeterli olmayan
gerekçelerle tutuklu bulunduğunu, formül gerekçelerle tutukluluğa itirazının
reddedildiğini, tutukluluğa itiraz incelemesinin duruşmasız yapıldığını,
Savcılık makamının mütalaasının tebliğ edilmediğini, kendisi ile aynı durumda
olan şüphelilerin tahliye edildiğini belirterek Anayasa'da güvence altına
alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve
tazminat talebinde bulunmuştur.
B. Değerlendirme
23. Başvurucunun genel ve soyut ifadeler içeren gerekçelere
dayanılarak tutukluluğunun devam ettiği ve tutukluluğun makul süreyi aştığı,
tutukluluğa itiraz incelemesinde alınan Savcılık görüşünün kendisine tebliğ
edilmediği ve bu incelemenin duruşmalı yapılmadığı yönündeki şikâyetlerinin
kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı kapsamında değerlendirilmesi gerekir.
24. Başvurucu, bireysel başvurunun inceleme aşamasında 20/5/2016
tarihinde Mahkemeye hitaben verdiği dilekçe ile bireysel başvurusundan feragat
etmiştir.
25. 6216 sayılı Kanun’un 50. maddesinin (5) numaralı fıkrası ile
İçtüzük'ün 80. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a)
bendi gereği başvurudan feragat edilmesi hâlinde düşme kararı verilmesi
gerektiği öngörülmüştür (İrfan Akkaya,
B. No: 2012/69, 12/2/2013, § 16).
26. Ancak İçtüzük'ün 80. maddesinin
(2) numaralı fıkrası gereği Anayasa'nın uygulanması ve yorumlanması veya temel
hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi ya da insan haklarına saygının
gerekli kıldığı hâllerde ve feragat hâllerinde de başvurunun incelenmesine
devam edilebilir (İrfan Akkaya, §
17).
27. Feragat, kelime olarak "vazgeçme" anlamına gelir.
6216 sayılı Kanun'un 49. maddesinin (7) numaralı fıkrasına göre bu konuda
uygulanması gereken 6100 sayılı Kanun'un 307. maddesinde "Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya
tamamen vazgeçmesidir." şeklinde tanımlanmıştır. İçtüzük'ün 80. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi
gereğince başvurucunun talep sonucundan vazgeçmesi hâlinde Anayasa Mahkemesi
tarafından başvurunun İçtüzük'ün 80. maddesinin (2)
numaralı fıkrasındaki istisnalar arasında bulunup bulunmadığının
değerlendirilmesi gerekir.
28. Başvuru konusu olayda başvurucu; uzunca bir süredir tutuklu
yargılandığını, kendisi ile ilgisi olmayan nedenlerle yargılamanın uzadığını,
tutukluluğa itiraz incelemesinin duruşmasız yapıldığını ve Savcılık makamının
mütalaasının tebliğ edilmediğini ilerisürerek kişi
özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucunun
18/5/2016 tarihli dilekçesiyle bu taleplerinden vazgeçmesi, 6216 sayılı
Kanun'un 50. maddesinin (5) numaralı fıkrası ve İçtüzük'ün
80. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi kapsamında bir feragat olup, İçtüzük'ün 80. maddesinin (2) numaralı fıkrasındaki
istisnalar kapsamında olmadığı anlaşılan başvuru hakkında düşme karar verilmesi
gerekir.
29. Öte yandan başvurucu, bireysel başvuruda bulunurken başvuru
harcını yatırmıştır. Başvuru harcının feragat hâlindebaşvurucuya
iadesi ya da Hazineye gelir kaydı olarak yazılacağına dair 6216 sayılı Kanunda
ve İçtüzük'te özel olarak bir düzenlenme
bulunmamakta, ancak 6216 sayılı Kanun'un 49. maddesinin (7) numaralı
fıkrasındaki atıf gereği, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 312.
maddesindeki "Feragat veya kabul
beyanında bulunan taraf, davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama
giderlerini ödemeye mahkûm edilir. Feragat ve kabul, talep sonucunun sadece bir
kısmına ilişkin ise yargılama giderlerine mahkûmiyet, ona göre belirlenir."
hükmünden, feragat beyanında bulunan tarafın yargılama giderlerinden sorumlu
olacağı anlaşılmaktadır.
30. Bununla birlikte bireysel başvuru harcı, başvuru sürecinin
başlatılması için alınmaktadır. Anılan sürecin, esas hakkında inceleme ile
sonuçlanması zorunlu olmayıp ön inceleme veya kabul edilebilirlik incelemesi
neticesinde de sona ermesi mümkündür. Dolayısıyla fazla veya yersiz olarak
tahsilat yapılması hâlleri hariç başvurudan feragat durumunda bireysel başvuru
harcının iadesi mümkün değildir (İrfan
Akkaya, § 18).
31.Açıklanan nedenlerle başvurucunun başvurudan feragat ettiği
anlaşıldığından başvurunun düşmesine karar
verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun DÜŞMESİNE,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA,
16/6/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.