TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
UYAROĞLU AKARYAKIT İNŞAAT TURİZM SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2014/2303)
Karar Tarihi: 5/4/2018
Başkan
:
Burhan ÜSTÜN
Üyeler
Serruh KALELİ
Nuri NECİPOĞLU
Hicabi DURSUN
Hasan Tahsin GÖKCAN
Raportör
Volkan ÇAKMAK
Başvurucu
Uyaroğlu Akaryakıt İnşaat Turizm San. ve Tic. Ltd. Şti.
Vekili
Av. Kadir YETİK
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, idari para cezası verilmesine ilişkin işlem tesis edilirken savunma alınmaması ve işlemin iptali istemiyle açılan davada hukuka aykırı karar verilmesi nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 20/2/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
6. Başvurucu Şirket sıvılaştırılmış petrol gazı (LPG) satışı yapmaktadır.
7. Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) tarafından başvurucu Şirkete lisanssız oto gaz bayiliği faaliyeti yürüttüğünden bahisle 25/4/2008 tarihli işlem uyarınca 219.600 TL tutarında idari para cezası verilmiştir.
8. Başvurucu, söz konusu işlemin iptali istemiyle Danıştay Onüçüncü Dairesi (Mahkeme) nezdinde lisans almak için başvurduğunu ve lisans alınmadan önceki dönem için gerekli izin belgelerine sahip olduğunu ileri sürerek iptal davası açmıştır.
9. Mahkeme 9/9/2011 tarihli kararıyla davayı reddetmiştir.
10. Ret gerekçesinde öncelikle 2/3/2005 tarihli ve 5307 sayılı Kanun uyarınca LPG satışı yapan kişilerin EPDK tarafından verilen lisansa sahip olarak faaliyette bulunmaları gerektiği ifade edilmiştir. Başvurucu Şirketin 15/6/2006 tarihinde lisans aldığı ancak lisans almadan önce LPG satışı yaptığının idarece tespit edildiği vurgulanmıştır. Ayrıca başvurucu Şirketin 5307 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmeden önceki geçici 2. maddesi kapsamında gerekli ruhsat ve belgelere sahip olarak faaliyette bulunulduğu yönünde bir belge de sunulmadığının altı çizilmiştir. Sonuç olarak idarenin yaptığı tespit uyarınca mevzuata uygun olarak işlem tesis ettiği belirtilerek ret gerekçesi oluşturulmuştur.
11. Ret hükmü Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 6/12/2012 tarihli kararıyla onanmıştır. Karar düzeltme istemi de aynı Kurulun 7/10/2013 tarihli kararıyla reddedilmiştir.
12. Başvurucu, nihai kararı 21/1/2014 tarihinde tebellüğ etmesinin ardından 20/2/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
13. 5307 sayılı Kanun'un 3. maddesinin ilk fıkrası şöyledir:
"LPG’nin dağıtımı, taşınması ve otogaz bayilik faaliyetlerinin yapılması (tüplü LPG bayiliği hariç), depolanması, LPG tüpünün imalâtı, dolumu, muayenesi, tamiri ve bakımı ile bu amaçla tesis kurulması ve işletilmesi için lisans alınması zorunludur. "
14. 5307 sayılı Kanun'un idari para cezasını gerektiren hâlleri düzenleyen 16. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinin (1) numaralı alt bendi ile (b) bendinin (2) numaralı alt bendi şöyledir:
" 1.Lisans almaksızın lisansa tâbi faaliyetlerin yapılması.
.....
2. Lisans almaksızın hak konusu yapılan tesislerin yapımına veya işletimine başlanması ile bunlar üzerinde tasarruf hakkı doğuracak işlemlerin yapılması"
15. 5307 sayılı Kanun'un geçici 2. maddesinin ilk fıkrasının üçüncü cümlesi şöyledir:
"Ancak bu Kanun yürürlüğe girmeden önce kurulduğu dönemdeki mevzuata göre gayri sıhhî müessese veya iş yeri açma ve çalışma ruhsatlı olarak bu Kanun gereği güvenlik ve lisans gereklerini yerine getirerek faaliyetlerini sürdüren otogaz istasyonları, lisans almak şartıyla faaliyetlerine devam ederler. "
V. İNCELEME VE GEREKÇE
16. Mahkemenin 5/4/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Savunma Hakkının ihlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
17. Başvurucu, idari para cezası verilmesine dair işlemin tesis sürecinde kendisinden savunma alınmadığını belirterek savunma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmektedir.
2. Değerlendirme
18. Anayasa’nın 36. maddesinin birinci fıkrasında herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Anayasa’da adil yargılanma hakkının kapsamı gösterilmediğinden bu hakkın kapsam ve içeriği, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) 6. maddesi çerçevesinde belirlenmelidir (Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 38).
19. Savunma hakkı Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenmiş olup ceza yargılamasında savunma hakkının güvence altına alınması demokratik toplumun temel bir ilkesidir. Bu sebeple hakkaniyete uygun bir yargılamanın gerçekleştirilebilmesi için savunma hakkının tam ve etkili bir biçimde kullanılmasının sağlanması gerekir (Erol Aydeğer, B. No: 2013/4784, 7/3/2014, § 32).
20. Uyuşmazlığın suç ve cezalara ilişkin olması, bir ihlal iddiasının belirtilen maddelerin ortak koruma alanı kapsamında değerlendirilebilmesinin ön şartıdır. Benzer bir başvuruda (Remzi Durmaz, B. No: 2013/1718, 2/10/2013), “cezai alanda … yöneltilen suçlama…” olarak kabahat eylemleri nedeniyle uygulanan idari yaptırımlara ilişkin uyuşmazlıkların da Sözleşme’nin 6. maddesinin koruma alanı kapsamında yer aldığı kabul edilmiştir (Mahmut Manbaki, B. No: 2012/731, 15/10/2014, §§ 27, 28).
21. Yargılama öncesi aşama (araştırma, soruşturma süreci) konusunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, yargılamaları bir bütün olarak düşünmektedir. Dolayısıyla Sözleşme’nin 6. maddesinin bazı gerekliliklerine yargılama öncesi süreçte uyulmaması yargılamanın adilliğine önemli ölçüde zarar verecek ise adil yargılanma hakkının bazı güvenceleri yargılamaların bu aşamasında da söz konusu olabilir (Afitap Salman, B. No: 2013/2105, 11/11/2015, § 18). Ancak yargılama öncesi aşamaya ilişkin ileri sürülen iddiaların bireysel başvuruya konu olabilmesi için yargılamanın hakkaniyetinin zedelenecek olması ve bu ihlallerin yargılama sürecinde telafi edilemeyecek nitelikte olması gerekir (Afitap Salman, § 22).
22. Somut olayda başvurucu, idari para cezasına ilişkin işlemin iptali istemiyle Danıştay nezdinde dava açarak anılan işleme yönelik bilgi ve kanıtlar ile iddia ve savunmalarını yargı mercilerine sunma fırsatı elde etmiştir. Yargılama bir bütün olarak değerlendirildiğinde işlemin tesisi aşamasında savunma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiaların yargılamanın adil bir şekilde yürütülmesini engelleyecek bir duruma yol açacak nitelikte olmadığı görülmüştür. Dolayısıyla savunma hakkına yönelik bir ihlal olmadığının açık olduğu anlaşılmaktadır.
23. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Diğer İhlal İddiaları
24. Başvurucu tarafından; usulüne uygun alınmış belgelere sahip olunarak faaliyette bulunulduğu, idari para cezasının hukuka aykırı olarak verildiği, kanuni dayanağının bulunmadığı, EPDK internet sitesinde lisans almaya hak kazanıldığının görülmesi üzerine faaliyete başlandığı, cezanın ağır olduğu, çalışma hayatını olumsuz etkilediği belirtilerek çalışma hakkı, suç ve cezalarının kanuniliği ilkesi ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiği ileri sürülmektedir.
25. Başvurucu her ne kadar çalışma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ise de Anayasa Mahkemesinin yerleşik içtihadı (Serkan Acar, B. No: 2013/1613, 2/10/2013) uyarınca çalışma hakkı Anayasa ve Sözleşme ile Türkiye’nin taraf olduğu ek protokollerin ortak koruma alanına girmediğinden bu iddia yönünden ayrıca değerlendirme yapılmasına gerek görülmemiştir.
26. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Şikâyetlerin özü işlemin hukuki dayanaktan yoksun olduğu, hukuka aykırı olarak tesis edildiği ve Mahkeme tarafından hatalı bir yorumla karar verildiği iddialarına yönelik olduğundan şikâyetin yargılama sonucuna yönelik olduğu ve bu kapsamda değerlendirilmesi uygun görülmüştür.
27. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ileuyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvurukonusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
28. Somut olayda iddia, savunma ve tüm dosya kapsamı incelenerek ilgili kısımları yukarıda belirtilen (bkz. § 10) gerekçe ile 9/9/2011 tarihinde hüküm kurulmuştur. Kanun yolu mercii tarafından da derece mahkemesinin kararının uygun bulunduğu görülmüştür.
29. Yargılama sürecinde 5307 sayılı Kanun'un LPG satışı faaliyeti ve idari para cezalarını düzenleyen hükümleri ile idarece yapılan tespitlerden hareket edilerek hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Mevzuatın, somut olayın ve delillerin yorumlanması yukarıda anılan ilkeler (bkz. § 27) uyarınca uyuşmazlığı çözmekle görevli mahkemenin takdirinde olup bireysel başvuruda değerlendirmeye konu edilemez.
30. Bu hâle göre başvurucu tarafından ileri sürülen iddialar, delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkin olup kararda bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan bir durumun da bulunmadığı dikkate alındığında ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
31. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının da diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir..
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Savunma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianınaçıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Diğer ihlal iddialarının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 5/4/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.