logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Abdulcebbar Borak [1.B.], B. No: 2014/2423, 5/4/2018, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

 

 

ANAYASA MAHKEMESİ

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

ABDULCEBBAR BORAK BAŞVURUSU

 

(Başvuru Numarası: 2014/2423)

Karar Tarihi: 5/4/2018

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

Başkan

:

Burhan ÜSTÜN

Üyeler

:

Serruh KALELİ

 

 

Nuri NECİPOĞLU

 

 

Hicabi DURSUN

 

 

Hasan Tahsin GÖKCAN

Raportör Yrd.

:

Halil İbrahim DURSUN

Başvurucu

:

Abdulcebbar BORAK

Vekili

:

Av. Emrullah ŞAM

 

 

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, askerlik hizmeti sırasında ateşli silah yaralanması sonucu meydana gelen ölüm olayı hakkında etkili bir ceza soruşturması yürütülmemesi nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 12/2/2014 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.

7. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

III. OLAY VE OLGULAR

8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

9. Başvurucu, 20'nci Zırhlı Tugay Komutanlığı (Şanlıurfa) emrinde asker iken 24/2/2012 tarihinde yaşamını yitiren 1991 doğumlu Ç.B.nin babasıdır.

10. Başvurucunun oğlu Ç.B. ile Er M.Y., 24/2/2012 tarihinde gece 02.00 ile 04.00 saatleri arasında birlik içindeki 23 No.lu mevzide nöbetçi olarak görevlendirilmiş ve anılan yerde nöbet tutmaya başlamışlardır.

11. Nöbet mevziiinde iki nöbet kulübesi olup bunlardan biri mevzinin üst tarafında diğeri ise alt tarafındadır. Gece saat 03.40 sıralarında başvurucunun oğlu Ç.B. ile Er M.Y., nöbet mevziinin üst tarafındaki nöbet kulübesinde belli bir süre sohbet etmiştir. Ç.B. daha sonra mevzinin alt tarafındaki nöbet kulübesine inmiş, bundan üç dört dakika sonra Ç.B.nin bulunduğu yerden bir el silah sesi duyulmuştur. Er M.Y. silah sesinin geldiği yere gitmiş, Ç.B.yi başından vurulmuş vaziyette görmüştür. Bunun üzerine Er M.Y. olayı hemen ani müdahale mangasına bildirmiş, olay yerine gelen ani müdahale mangası ekibi Ç.B.nin yaşamını yitirdiğini tespit etmiştir.

12. Ölüm olayının gerçekleştiği gün ölü muayenesi ve akabinde otopsi işlemleri gerçekleştirilmiştir. Otopsi raporuna göre başvurucunun oğlu Ç.B.nin çenesinin alt orta kısmında 5x4 cm çapında mermi çekirdeği giriş yarası, frontal bölge saçlı deri içinde ise 1,5 cm çapında mermi çekirdeği çıkış yarası bulunmaktadır. Otopsi raporuna göre mermi çekirdeği, çenenin alt orta kısmından girip aşağıdan yukarıya doğru seyirle çene kemiğini kırarak ağız ve burun boşluğunu katedip ön kafa çukuru orta kafatası boşluğuna girmiş ve beyni katedip frontal kemiği kırarak kafatası boşluğundan vücudu terk etmiştir. Otopsi raporunda, giriş yarasının olduğu yerde yoğun barut ve is artığının bulunduğu, atışın bitişik mesafesinden yapılmış olduğu belirtilmiştir. Bunun yanı sıra soruşturma kapsamında yapılan araştırmalar sonucunda olay yerinde bulunan bir adet 7.62x51 mm çapındaki kovanın yine olay yerinde bulunan G-3 marka tüfekle atıldığı tespit edilmiştir.

13. Soruşturma kapsamında alınan tanık beyanlarına göre başvurucunun oğlu Ç.B., olay günü birlikte nöbet tuttuğu M.Y.ye "Bugün benim son nöbetim, izne ayrılıyorum." şeklinde sözler söylemiştir. Yine soruşturma kapsamındaki bilgilere göre başvurucunun oğlu Ç.B.nin pantolonunun sağ yan cebinden bir intihar notu çıkmıştır. Alınan kriminal rapor sonucunda başvurucunun oğlu tarafından yazıldığı kanaatine varılan intihar notu şöyledir:

"Baba size layık evlat olamadım affedin beni burası çok kötü insanlar çok pis yapmadığım şeylere zorluyorlar telefonunu çaldırıyo benim üstüme atıyorlar ben yapmadım böyle bişey sıkıntım olduğu zaman komutanların yanına çıkıp söyleyemiyom ispiyoncu diyolar ben bugüne kadara senden bir fiske bile yemedim gururuma yediremediğim için bu yola başvurdum. Ne olur affedin beni ANAM, BABAM KARDEŞLERiM, canım O...'ım ben olmucam kardeşlerine anneme babama benim yokluğumu gösterme artık evin tek çocuğu sensin affedin beni kalmadı artık gücüm herkese selam amcalarım aramasa sormasa da yine amcamdır. Dayımlara çok selam söyleyin onları çok seviyom. Anne ben seni çok özledim bu gece son gecem.

Oğlun Ç. artık yok Her şey için hakkınızı helal edin. [M.Ş.A.] diye bir arkadaşım var ona 10 tl borçluyum. T. dayıma çok selamlarımı söyleyin o da bana para gönderdi ona da gönderin HAKKINIZI HELAL EDiN."

14. Soruşturma kapsamında ifadesi alınan askerlerden bazısı, bir askerin cep telefonunu kaybetmesi nedeniyle askerler arasında yaşanan bir tartışmadan bahsetmiştir. Soruşturma kapsamında ifadesi alınan askerlerden bir kısmı, bölükteki bazı askerlerin telefonun kaybolmasından başvurucunun oğlu Ç.B.yi sorumlu tuttuğunu ve olaydan önceki akşam saat 20.00 sıralarında askerler arasında bu nedenle bir tartışmanın yaşandığını belirtmiştir. Bazı tanıklar bu kapsamda Er A.K.nın başvurucunun oğlu Ç.B.ye küfür ettiğini, Onbaşı F.K.nın ise başvurucunun oğlu Ç.B.ye tokat attığını iddia etmiştir.

15. Kara Kuvvetleri Komutanlığı 7'nci Kolordu Komutanlığı Askerî Savcılığı (Askerî Savcılık), soruşturma kapsamında elde ettiği bu verileri değerlendirerek Ç.B.nin ölümünde herhangi bir kişiye atfı kabil kusur ve ihmal bulunmadığı kanaatine varmış; 26/7/2012 tarihli karar ile kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir. Askerî Savcılık, olaydan önce yaşanan tartışmada Ç.B.ye sinkaflı sözlerle hakaret eden Er A.K. hakkında ise hakaret suçundan iddianame düzenlemiştir.

16. Başvurucu; olayın cinayet olabileceği, olay intihar olarak kabul edilse bile kamu makamlarının yaşanan ölüm olayında kusurlarının bulunduğu iddialarıyla kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itiraz etmiştir.

17. 2'nci Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askerî Mahkemesi (Askerî Mahkeme) 11/12/2012 tarihli kararında, olayın cinayet olabileceği yönündeki itirazların dosya kapsamındaki herhangi bir bulgu ve delile dayanmayan soyut iddia niteliğinde olduğunu belirtmiş ve bu itirazların kabulünün mümkün olmadığını değerlendirmiştir. Askerî Mahkeme, ölüm olayının meydana geliş şekline ilişkin etkili ve yeterli bir soruşturma yapıldığını belirtmiştir. Askerî Mahkeme ayrıca Ç.B.nin sağlık ve psikolojik durumunun askerlik hizmetinin başlangıcından itibaren komutanlıklarca takip edildiğini belirtmiş ve bu hususta da bir kusur veya ihmalden söz etmenin mümkün olmadığı sonucuna ulaşmıştır. Bununla birlikte Askerî Mahkeme, olaydan önceki gün yaşanan tartışmada Ç.B.ye küfür eden Er A.K. hakkında hakaret suçundan kamu davası açılmasına rağmen Onbaşı F.K.nın Ç.B.ye tokat attığı yönündeki iddia hakkında herhangi bir değerlendirme yapılmadığı, bu hususun eksiklik olduğu gerekçesiyle soruşturmanın genişletilmesine, tespit edilen eksikliklerin tamamlanması için dosyanın Askerî Savcılığa gönderilmesine ve gerekli araştırmalar yapıldıktan sonra dosyanın Mahkemeye iadesine karar vermiştir.

18. Bu karar üzerine Askerî Savcılık, ölüm olayından önceki gün yaşanan tartışmada Ç.B.ye tokat atılıp atılmadığı ile sınırlı bir araştırma yaptıktan ve bu olayla ilgili bazı kişilerin ifadesini aldıktan sonra dosyayı Askerî Mahkemeye göndermiştir.

19. Başvuru formu ve ekindeki belgelerin içeriğine göre, soruşturmanın genişletilmesine ilişkin kararın gereklerinin yerine getirilmesi sonrasında Askerî Mahkeme, 23/10/2013 tarihli kararla Askerî Savcılığın kovuşturmaya yer olmadığına dair kararına yapılan itirazın kısmen kabulüne karar vermiş ve asta müessir fiil suçundan Onbaşı F.K. hakkında kamu davası açılmasının gerekli olduğuna karar vermiştir. (Başvuru formu ve eklerindeki belgeler arasında Askerî Mahkemenin 23/10/2013 tarihli kararı bulunmadığından başvurucu vekiline müzekkere yazılarak soruşturma dosyasının tamamının, özellikle de Askerî Mahkemenin anılan kararının Anayasa Mahkemesine gönderilmesi istenmiş ancak başvurucu vekili tarafından bir kısım belge Anayasa Mahkemesine gönderilmekle birlikte anılan karar yine gönderilmemiştir.)

20. Askerî Mahkemenin 23/10/2013 tarihli kararı üzerine Askerî Savcılık, Onbaşı F.K. hakkında asta müessir fiil suçundan 19/11/2013 tarihinde iddianame düzenlemiştir. Askerî Savcılık, ölüm olayı ile ilgili olarak ise tekrardan kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir.

21. Bu karar 12/12/2013 tarihinde başvurucu vekiline tebliğ edilmiştir. Başvurucu, olayın cinayet olabileceği, olay intihar olarak kabul edilse bile kamu makamlarının yaşanan ölüm olayında kusurlarının bulunduğu iddialarıyla kovuşturmaya yer olmadığına dair karara tekrar itiraz etmiştir.

22. Askerî Mahkeme ise başvurucunun itirazlarının önceki dilekçesinde belirtttiği hususlar ile aynı olduğunu ve bu itirazlara ilişkin ayrıntılı değerlendirmenin Mahkemenin daha önceki 23/10/2013 tarihli kararında yapıldığını belirterek ayrı bir değerlendirme yapmadan 7/1/2014 tarihinde başvurucunun itirazın reddine karar vermiştir.

23. Bu karar 23/1/2014 tarihinde başvurucu vekiline tebliğ edlmiştir.

24. Başvurucu 12/2/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

25. 25/10/1963 tarihli ve 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu'nun "Kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itiraz" kenar başlıklı 107. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Askerî savcı tarafından verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karar, teşkilâtında askerî mahkeme kurulan kıt’a komutanı veya askerî kurum amiri ile şüpheli ve suçtan zarar görene bildirilir.

Bu karara karşı (...) suçtan zarar gören, kararın kendilerine tebliğinden itibaren onbeş gün içinde kararı veren askerî savcının teşkilâtında olduğu askerî mahkemeye yer itibarıyla en yakın askerî mahkemede itiraz edebilirler (...)"

26. 353 sayılı Kanun'un "İtirazın incelenmesi ve soruşturmanın genişletilmesi" kenar başlıklı 108. maddesi şöyledir:

"İtiraz üzerine askerî savcının o zamana kadar yaptığı soruşturmayı içine alan dosya, itirazı inceleyecek olan askerî mahkemeye gönderilir.

Askerî mahkeme, süre tayin ederek bir diyeceği varsa bildirmesi için itiraz istemini şüpheliye tebliğ edebilir.

Askeri mahkeme kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine lüzum görürse gereken soruşturmayı yetkili askeri savcıya yaptırabilir."

27. 353 sayılı Kanun'un "İtirazın reddi" kenar başlıklı 108. maddesi şöyledir:

"İtiraz süresi içinde yapılmamış veya sebep gösterilmemişse veyahut kamu davasının açılması için yeter sebepler bulunmazsa askeri mahkeme itirazı reddeder.

Ret kararı suçtan zarar görene; eğer itiraz, teşkilâtında askerî mahkeme kurulan kıt’a komutanı veya askerî kurum amiri tarafından yapılmış ise bu makama tebliğ olunur ve ayrıca askerî savcıya ve şüpheliye bildirilir.

İtiraz reddedildikten sonra kamu davası ancak yeni olaylara ve yeni delillere dayanılarak açılabilir."

28. 353 sayılı Kanun'un "İtirazın kabulü" kenar başlıklı 109. maddesi şöyledir:

"Askerî mahkeme, itirazın yerinde ve haklı olduğuna kanaat getirirse, şüpheli hakkında kamu davası açılmasının gerekli olduğuna karar verir ve evrakı yetkili askerî savcıya gönderir.

Bu karar üzerine askeri savcı soruşturma yapmaksızın iddianame ile kamu davasını açar."

V. İNCELEME VE GEREKÇE

29. Mahkemenin 5/4/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

30. Başvurucu; oğlu Ç.B.nin askerlik hizmetini ifa etmekte iken ateşli silah yaralanması sonucu yaşamını yitirdiğini, olay hakkında yürütülen soruşturma sonucunda ölüm olayının intihar neticesinde gerçekleştiği gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, olayın intihar olmadığını gösteren emareler ve kanıtlar olabileceği Askerî Savcılığa bildirilmiş olmasına rağmen soruşturmanın yüzeysel olarak yapıldığını, olayın belki de cinayet olduğunu, oğlunun hür iradesiyle intihar etme olasılığının düşük olduğunu belirtmiştir. Başvurucu, oğlunun yaşamını yitirdiği olayın gizemini koruduğunu, soruşturma kapsamındaki belgelere göre oğlunun ölümüne neden olan mermi çekirdeği giriş yarasının büyük çıkış yarasının ise küçük olduğunu oysa bu gibi durumlarda mermi çekirdeği giriş yarasının küçük, çıkış yarasının ise büyük olması gerektiğini ileri sürmüştür. Başvurucu ayrıca olayın intihar değil de cinayet olduğunu söyleyen bazı tanıkların ifadesinin alınmadığını belirtmiş; bu iddialarla adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

31. Bakanlık görüşünde; kabul edilebilirlik bakımından olayla ilgili olarak Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde (AYİM) tam yargı davası açılıp açılmadığının araştırılması gerektiği çünkü tam yargı davası sonucunda verilecek bir kararla mağdur sıfatının ortadan kalkabileceği ifade edilmiştir. Bakanlık görüşünde ayrıca başvurucunun oğlunun kesin ölüm nedeninin belirlendiği ve intiharını çevreleyen koşulların ortaya konulduğu ifade edilmiştir.

B. Değerlendirme

32. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun şikâyetlerinin özü, olayın intihar değil cinayet olduğu ancak bu hususta etkili bir soruşturma yapılmadığına ilişkin olup yaşam hakkının usul yönü ile ilgilidir.

33. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 64. maddesinin (1) numaralı fıkrası gereği bireysel başvurunun başvuru yollarının tüketildiği, başvuru yolu öngörülmemiş ise ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir.

34. Yukarıda da belirtildiği üzere somut olayda başvurucu, oğlunun yaşamını yitirmesine neden olan olayın intihar değil cinayet olduğunu ancak bu hususta etkili bir soruşturma yürütülmediği ileri sürmüştür. Bu durumda olayın cinayet olabileceği ancak bu hususta etkili bir soruşturma yürütülmediği yönündeki iddianın Anayasa Mahkemesi önüne süresi içinde getirilip getirilmediğinin değerlendirilmesi gerekir.

35. Başvuru formu ve ekleri bu kapsamda incelendiğinde Askerî Mahkemenin 23/10/2013 tarihli kararından sonra ölüm olayının cinayet olabileceği yönündeki iddiaya soruşturma makamlarınca itibar edilmediğinin ve cinayet iddiası ile ilgili olarak artık herhangi bir araştırma yapılmayacağının anlaşılması gerektiği açıktır. Çünkü olayın cinayet olabileceği ancak bu husus ile ilgili olarak etkili bir soruşturma yürütülmediği yönündeki iddialar, Askerî Mahkemenin 23/10/2013 tarihli kararıyla yerinde görülmemiştir. Soruşturma sadece tokat atma olayı yönünden genişletilmiştir. Nitekim Askerî Savcılık, Askerî Mahkemenin 23/10/2013 tarihli kararından sonra olayın cinayet olabileceği hususu ile ilgili olarak herhangi bir araştırma yapmaksızın 353 sayılı Kanun'un 109. maddesi uyarınca Er F.K. hakkında asta müessir fiil suçundan iddianame hazırlamıştır. Keza Askerî Mahkeme 7/1/2014 tarihli kararında, olayın cinayet olabileceği yönündeki iddialara ilişkin ayrıntılı değerlendirmeyi daha önceki 23/10/2013 tarihli kararında yaptığını belirterek bu husus ile ilgili olarak ayrı bir değerlendirme yapmamıştır. Başvurucu, mevcut başvuruda oğlunun tokat atma olayının etkisi ile intihar ettiği/intihara karar verdiği yönünde bir iddia da ileri sürmemiştir. Bu durumda cinayet ihtimalinin etkili bir şekilde soruşturulmadığı yönündeki şikâyetle ilgili olarak Anayasa Mahkemesine, bireysel başvurunun en geç Askerî Mahkemenin 23/10/2013 tarihli kararının öğrenilmesinden itibaren otuz gün içinde yapılmış olması gerekir. Dosya kapsamından Askerî Mahkemenin 23/10/2013 tarihli kararının başvurucuya tebliğ tarihi anlaşılmamakla birlikte başvurucunun bu karardan en geç Askerî Savcılık tarafından verilen 19/11/2013 tarihli kararın tebliğ tarihi olan 12/12/2013 tarihinde haberdar olduğunun kabul edilmesi gerekir. Bu durumda cinayet ihtimalinin etkili bir şekilde soruşturulmadığı yönündeki şikâyetle ilgili olarak bireysel başvurunun Anayasa Mahkemesine en son 13/1/2014 tarihine kadar yapılmış olması gerekirken 12/2/2014 tarihinde yapılan başvuruda süre aşımı bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır.

36. Açıklanan nedenlerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurunun süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 5/4/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Abdulcebbar Borak [1.B.], B. No: 2014/2423, 5/4/2018, § …)
   
Başvuru Adı ABDULCEBBAR BORAK
Başvuru No 2014/2423
Başvuru Tarihi 12/2/2014
Karar Tarihi 5/4/2018

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, askerlik hizmeti sırasında ateşli silah yaralanması sonucu meydana gelen ölüm olayı hakkında etkili bir ceza soruşturması yürütülmemesi nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Yaşam hakkı Kişinin intihar riskine karşı korunması Süre Aşımı

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 353 Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu 107
108
109
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi