TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
İBRAHİM BİLMEZ BAŞVURUSU (3)
(Başvuru Numarası: 2014/2385)
Karar Tarihi: 18/4/2018
Başkan
:
Burhan ÜSTÜN
Üyeler
Serruh KALELİ
Hasan Tahsin GÖKCAN
Kadir ÖZKAYA
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Raportör
Hüseyin TURAN
Başvurucu
İbrahim BİLMEZ
Vekili
Av. Oya AYDIN GÖKTAŞ
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, tutukluluğun makul süreyi aşması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 24/2/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Avukat olan başvurucu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen bir soruşturma kapsamında 22/11/2011 tarihinde gözaltına alınmış; 25/11/2011 tarihinde, silahlı terör örgütü yöneticiliği ve silahlı terör örgütüne üye olma suçlarından İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesince tutuklanmıştır.
9. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianameyle, silahlı terör örgütü yöneticiliği ve silahlı terör örgütüne üye olma suçlarından başvurucu hakkında kamu davası açılmıştır.
10. İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesinin (TMK mülga 10. madde ile görevli) E.2012/64 sayılı dosyası üzerinden yürütülen yargılama tutuklu olarak sürdürülmüştür.
11. 19/12/2013 tarihli duruşmada başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına karar verilmiştir.
12. Başvurucunun bu karara yaptığı itiraz İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesinin (TMK mülga 10. madde ile görevli) 6/1/2014 tarihli kararıyla reddedilmiştir.
13. Ret kararı 27/1/2014 tarihinde başvurucuyatebliğ edilmiştir.
14. Başvurucu 24/2/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
15. 12/4/1991 tarihli ve Terörle Mücadele Kanunu'nun 10. maddesiyle görevli ve yetkili mahkemelerin kaldırılması üzerine başvurucunun tahliye talebini inceleyen İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi 18/3/2014 tarihinde başvurucunun tahliyesine karar vermiştir.
16. İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesinin (TMK 10. madde ile görevli) kapatılması üzerine dosyanın yetkili ve görevli İstanbul 19. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
17. Dava, bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla İstanbul 19. Ağır Ceza Mahkemesinde (E.2014/235) derdesttir.
IV. İLGİLİ HUKUK
18. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Tazminat istemi" kenar başlıklı 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili bölümü şöyledir:
"Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında;
...
d) Kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında hüküm verilmeyen,
Kişiler, maddî ve manevî her türlü zararlarını, Devletten isteyebilirler."
19. 5271 sayılı Kanun'un "Tazminat isteminin koşulları" kenar başlıklı 142. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
"Karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde bulunulabilir."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
20. Mahkemenin 18/4/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
21. Başvurucu; tutukluluğun devamına ilişkin vebu kararlara yaptığı itirazlar sonucunda verilen kararların matbu ve soyut gerekçelerden ibaret olduğunu, karartılabilecek veya toplanabilecek delil olmadığı ve kaçma şüphesi bulunmadığı hâlde tutukluluğun devamına karar verildiğini ve yaklaşık 2 yıl 3 aydır tutuklu olduğunu, bu şekilde tutukluluğunun makul süreyi aştığını belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
22. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesi şöyledir:
"Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır."
23. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuru hakkı" kenar başlıklı 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
"İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir."
24. Yukarıda belirtilen Anayasa ve Kanun hükümleri gereğince Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek ikincil nitelikte bir kanun yoludur. Bireysel başvuru yolunun ikincillik niteliği gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, § 17).
25. Anayasa Mahkemesi, tutukluluğun kanunda öngörülen azami süreyi veya makul süreyi aştığı iddiasıyla yapılan bireysel başvurular bakımından bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla başvurucu tahliye edilmiş ise asıl dava sonuçlanmamış da olsa -ilgili Yargıtay içtihatlarına atıf yaparak- 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde öngörülen tazminat davası açma imkânının tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu olduğu sonucuna varmıştır (Erkam Abdurrahman Ak, B. No: 2014/8515, 28/9/2016, §§ 48-62; İrfan Gerçek, B. No: 2014/6500, 29/9/2016,§§ 33-45).
26. Somut olayda bireysel başvuruda bulunduktan sonra 18/3/2014 tarihinde tahliyesine karar verilen başvurucunun tutukluluğunun makul süreyi aştığına ilişkin iddiası 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesi kapsamında açılacak davada incelenebilir. Bu madde kapsamında açılacak dava sonucuna göre başvurucunun tutukluluğunun makul süreyi aştığının tespiti hâlinde görevli mahkemece başvurucu lehine tazminata da hükmedilebilecektir. Buna göre 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde belirtilen dava yolu, başvurucunun durumuna uygun, telafi kabiliyetini haiz, etkili bir hukuk yoludur ve bu olağan başvuru yolu tüketilmeden yapılan bireysel başvurunun incelenmesi bireysel başvurunun "ikincillik niteliği" ile bağdaşmamaktadır.
27. Açıklanan gerekçelerle yargısal başvuru yolları tüketilmeden bireysel başvuru yapıldığı anlaşıldığından başvurunun başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında tutukluluğun makul süreyi aştığına ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 18/4/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.