TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
D.D. BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/2427)
|
|
Karar Tarihi: 9/5/2018
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
GİZLİLİK TALEBİ KABUL
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Celal Mümtaz
AKINCI
|
|
|
Muammer
TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
Raportör
|
:
|
Hüseyin
MECEK
|
Başvurucu
|
:
|
D.D.
|
Vekili
|
:
|
Av. Mehmet
Ali BAŞARAN
|
|
|
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, idari gözetim altında tutmanın hukuki olmaması
nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının; tutulma koşulları nedeniyle de
kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 14/2/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formunda ve Emniyet Genel Müdürlüğünden (EGM)gelen
belgelerde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
8. 1981 doğumlu olan başvurucu, Rusya Federasyonu Dağıstan Özerk
Cumhuriyeti vatandaşıdır. Eşi ve beş çocuğu Belçika vatandaşıdır.
9. 16/6/2012'de Türkiye'ye geldiğini söyleyen başvurucu ve
ailesine üç yıllık ikamet tezkeresi verilmiştir.
10. İkamet tezkeresini uzatmak için 28/10/2013'te İstanbul
Emniyet Müdürlüğüne giden başvurucu, G-87 (genel güvenlik) tahdit kaydı
bulunduğundan aynı gün yakalanarak sınır dışı edilmek üzere İstanbul Kumkapı
Geri Gönderme Merkezine (Merkez/GGM) götürülmüştür.
11. Başvurucu GGM'deyken iltica
talebinde bulunmuştur. Başvurucu GGM'de seksen gün
tutulduktan sonra EGM'nin 7/1/2014 tarihli kararı
üzerine 15/1/2014 tarihinde serbest bırakılmıştır.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
12. 15/7/1950 tarihli ve 5682 sayılı Pasaport Kanunu ile aynı
tarihli ve 5683 sayılı mülga Yabancıların Türkiye’de İkamet ve Seyahatleri
Hakkında Kanun'un ilgili maddeleri T.T. (B.
No: 2013/8810, 18/2/2016, §§ 22-25) kararında; 4/4/2013 tarihli ve 6458 sayılı
Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu, 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari
Yargılama Usulü Kanunu ile 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi
Kanunu'nun ilgili maddeleri B.T. ([GK],
B. No: 2014/15769, 30/11/2017, §§ 19-21) kararında açıklanmıştır.
B. Uluslararası Hukuk
13. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ilgili maddeleri,
tutulma koşullarından dolayı kötü muamele yasağı, etkili başvuru ile kişi
hürriyeti ve güvenliği haklarına dair Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin
uygulaması B.T. kararında (aynı kararda bkz. §§ 23-38)
açıklanmıştır.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
14. Mahkemenin 9/5/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Kötü Muamele Yasağının
İhlal Edildiğine İlişkin İddia
15. Başvurucu; tutulma koşullarının insan onuru ve haysiyetiyle
bağdaşmayacak ölçüde kötü olduğunu, bu koşullara karşı sonuç alabileceği etkili
bir başvuru yolunun bulunmadığını belirterek adil yargılanma hakkının, kötü
muamele yasağı ve bununla bağlantılı olarak da etkili başvuru hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
16. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Yabancıların ülkeye girişleri, ülkede
ikametleri ve ülkeden sınır dışı edilmeleriyle ilgili işlemler “medeni hak ve
yükümlülük” veya bir “suç isnadı”nın esasının karara
bağlanmasıyla ilgili olmadığından adil yargılanma hakkı yönünden ayrıca
inceleme yapılmamıştır.
17. Anayasa Mahkemesi birçok kararında idari gözetim altında
tutulan yabancıların tutulma koşullarını kötü muamele yasağı kapsamında
incelemiştir (Rıda Boudraa, B. No:
2013/9673, 21/1/2015; K.A. [GK],
B. No: 2014/13044, 11/11/2015; F.A. ve M.A.,
B. No: 2013/655, 20/1/2016; A.V. ve
diğerleri, B. No: 2013/1649, 20/1/2016; F.K. ve diğerleri, B. No: 2013/8735, 17/2/2016; T.T.; A.S.,
B. No: 2014/2841, 9/6/2016; I.S. ve
diğerleri, B. No: 2014/15824, 22/9/2016).
18. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesi
şöyledir:
"Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun
yollarının tüketilmiş olması şarttır."
19. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuru hakkı" kenar başlıklı 45.
maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
"İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem,
eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının
tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir."
20. Anayasa Mahkemesi K.A. (aynı
kararda bkz. §§ 80, 81) kararında olumsuz tutulma koşulları nedeniyle uğranılan
zararın tazminine ilişkin etkili idari ve yargısal bir başvuru yolunun
bulunmadığı sonucuna ulaşmıştır. Anayasa Mahkemesi, bu kanaate varırken tutulma
koşullarından çekilen ızdırap için tazminata
hükmedildiğini gösteren herhangi bir adli veya idari yargı kararının
bulunmadığı hususunu gözönünde bulundurmuştur.
21. Ancak Anayasa Mahkemesi,B.T. başvurusunda bu içtihadını gözden
geçirerekbaşvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle
başvuruyu kabul edilemez bulmuştur. Anayasa Mahkemesi, idari gözetim altında
tutulma yerlerinin yönetim, denetim ve işletilmesinin İçişleri Bakanlığı
tarafından yürütülen bir kamu hizmeti olduğunu, 2577 sayılı Kanun'un 2.
maddesine göre idari işlem ve eylemlerden dolayı kişisel hakkı doğrudan muhtel olanlarca idari yargıda tam yargı davası
açılabileceğini, teorik düzeyde mevcudiyeti tespit edilen bu yolun sırf -bilgi
eksikliği nedeniyle- fiiliyatta hiç işletilmemesinin etkisiz olduğu biçiminde
yorumlanamayacağını belirtmiş ve yabancının salıverilmesi hâlinde etkili hukuk
mekanizmasının tam yargı davası olduğunu ifade etmiştir (B.T., §§ 45-58).
22. Başvuruya konu somut olayda bu ilkelerden ayrılmayı gerektiren
bir husus bulunmamaktadır.
23. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmiştir.
24. Bununla birlikte bu aşamada oluşan durum nedeniyle eldeki
başvuru yönünden işbu kararın ardından açılması muhtemel idari davanın süresine
ilişkin olarak bir hususun açıklığa kavuşturulması zorunluluğu hasıl olmuştur.
25. Öncelikle vurgulanmalıdır ki idari yargı yerlerinde açılacak
davaların süresine ilişkin koşulları incelemek ve idari davaların süresinde
açılıp açılmadığını değerlendirmek ilgili mahkemelerin takdirindedir. Öte
yandan inceleme konusu başvuruda olduğu gibi B.T.
kararındaki içtihat değişikliğinin Resmî Gazete'de
yayımlandığı 16/2/2018 tarihinden önce tam yargı davası yolu tüketilmeden,
doğrudan Anayasa Mahkemesine yapılan müracaatların başvuru yollarının
tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez bulunmasını müteakiben açılacak
davalarda dava açma süresinin derece mahkemelerince bu kişilerin mahkemeye
erişim hakkının ihlaline neden olmayacak biçimde değerlendirilmesi gerektiğine
de işaret edilmelidir (B.T., §
59).
26. Kötü muamele yasağı yönünden başvuru yollarının
tüketilmemesine istinaden kabul edilemezlik kararı verildiğinden anılan yasakla
bağlantılı olarak Anayasa'nın 40. maddesinde düzenlenen etkili başvuru hakkının
ihlal edildiği iddiasının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
B. Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal
Edildiğine İlişkin İddia
27. Başvurucu; yasal dayanaktan yoksun olarak sırf yabancı
olmasından dolayı özgürlüğünden yoksun bırakıldığını, gözetim altına alınırken
hâkim önüne derhâl çıkarılmadığını, gözetim kararına karşı yasal hakları
konusunda bilgilendirilmediği için itiraz hakkını kullanamadığını, açıklanan
ihlal iddialarına ilişkin olarak Türk hukukunda başvuru yapabileceği ve
tazminat talep edebileceği etkili bir yol bulunmadığını belirterek kişi
hürriyeti ve güvenliği ile etkili başvuru haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
28. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
§ 16). Anayasa'nın 19. maddesinin sekizinci fıkrasında hürriyeti kısıtlanan kişiler
için güvence altına alınan bir yargı merciine etkili başvuru hakkı, Anayasa’nın
40. maddesinin özel bir hâlini ifade ettiğinden 40. madde yönünden ayrıca bir
değerlendirme yapılmamıştır.
29. Anayasa Mahkemesi 6458 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği 11/4/2014'ten
önce gerçekleşen olaylar yönünden hukukumuzda, Anayasa'nın 19. maddesinin
ikinci fıkrasında sayılan istisnalar arasında yer verilen usulüne aykırı
şekilde ülkeye girmek isteyen veya giren ya da hakkında sınır dışı etme yahut
geri verme kararı verilen bir kişinin yakalanması veya tutuklanması
uygulamasında tutma kararı verme işleminin koşulları, süresi, sürenin
uzatılması, ilgiliye bildirilmesi, idari gözetim kararına karşı başvuru
yolları, idari gözetim altına alınan kişinin avukata erişimi, tercüman
yardımından yararlanması gibi usul güvencelerini açık bir şekilde ortaya koyan
yasal bir düzenleme bulunmadığına dayalı olarak bu başlık altında yapılan
şikâyetlerden ötürü ihlal kararları vermiştir (F.A.
ve M.A., A.V. ve diğerleri,
F.K. ve diğerleri, T.T., A.S.).
30. Ancak Anayasa Mahkemesi tarafından içtihat değişikliğine
gidilen B.T. başvurusunda,
herhangi bir idari karar olmaksızın idari gözetim altına alınarak özgürlüğünden
yoksun bırakılan yabancılar bakımından doğan zararlar için doğrudan idari yargı
mercilerinde tam yargı davası açılabileceği belirtilmiştir (B.T., § 74). Anılan kararda 2577 sayılı
Kanun'un 2. maddesinin idari işlem veya eylem türleri yönünden herhangi bir
ayrım yapılmadığından idari fonksiyona giren her türlü işlem veya eylem sebebiyle
oluşan zararın tazmininin bu kurala dayanılarak idari yargıda açılacak tam
yargı davasıyla istenebilmesi için yeterli bir yasal zemin oluşturduğu, sırf
-bilgi eksikliği nedeniyle- fiiliyatta bu yolun işletilmemesinin etkisiz olduğu
biçiminde yorumlanamayacağı, hiçbir idari işlem ve eyleme dayanmadan hukuka
aykırı biçimde tutulan yabancılar yönünden tam yargı davasının etkili hukuk
mekanizması olduğu belirtilmiştir (B.T., §§
52, 54).
31. Herhangi bir idari karar olmaksızın hukuka aykırı şekilde
fiilî bir tutma; aynı zamanda buna bağlı olarak tutma nedenlerinin
bildirilmemesi, hâkim önüne derhâl çıkarılmama, tutmanın kişinin yakınlarına
haber verilmemesi, tutmaya karşı etkili bir başvuru yolunun ve haksız tutulma
nedeniyle tazminat elde etme imkânının bulunmamasıiddialarını
da çoğunlukla içinde barındırır. Lakin kişinin hürriyetinden yoksun kılınması
sonucunu doğuran hukuka aykırı bir idari eylem dolayısıyla Anayasa'nın 19.
maddesindeki ihlal yelpazesinin çeşitliliği açılacak tam yargı davasında tayin edilecek
tazminat miktarının belirlenmesinde dikkate alınabilecek bir husustur.
32. Bu durumda 2577 sayılı Kanun'un 2. maddesi dikkate
alındığında somut olayda başvurucunun uğradığını öne sürdüğü maddi ve manevi
zararların karşılanması bakımından başarı şansı sunma, yeterli giderim sağlama
kapasitesini haiz ve ulaşılabilir olduğu görülen "tam yargı davası"
yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun
"ikincil niteliği" ile bağdaşmadığı sonucuna varılmıştır.
33. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının da, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden
incelenmeksizin başvuru yollarının
tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekir.
34. Başvurucunun bu karardan sonra idari yargıda açacağı dava
süresi hususunda kötü muamele yasağının incelendiği kısımda yapılan
açıklamaların (bkz. § 25) burada da geçerli olduğu ifade edilmelidir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin gizli
tutulması talebinin KABULÜNE,
B. Başvurunun başvuru
yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
9/5/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.