TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
İVME BİLİŞİM VE SAĞLIK HİZMETLERİ LTD. ŞTİ.
BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/2664)
|
|
Karar Tarihi: 9/1/2018
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
|
|
Recai AKYEL
|
Raportör
|
:
|
Gülbin AYNUR
|
Başvurucu
|
:
|
İvme Bilişim
ve Sağlık Hizmetleri Ltd. Şti.
|
Vekili
|
:
|
Av. Fatma
Esra ZEYDANLI
|
|
|
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, idari işlemden doğan zararın tazmini istemiyle
açılan tam yargı davasının süre aşımından reddedilmesi nedeniyle mahkemeye
erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 26/2/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
6. Başvurucu Şirket Manisa Salihli Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi
Baştabipliği (idare) tarafından 22/3/2012 tarihinde açık ihale usulü ile
gerçekleştirilen "2012 ile 2013 yılları 20 aylık 7 personelli veri
hazırlama ve kontrol işletmenliği hizmeti alımı" ihalesine katılmıştır.
7. İhale Komisyonunun 22/3/2012 tarihli kararı ile başvrucunun teklifi, teklif edilen bedelin hayatın olağan
akışına uygun olmadığı gerekçesiyle değerlendirme dışı bırakılmış; ihale konusu
iş, ekonomik açıdan en avantajlı teklif sahibi firmaya ihale edilmiştir. İhale
Komisyonu kararı 23/3/2012 tarihinde ita amiri tarafından onaylanarak
kesinleşmiştir.
8. Başvurucu, aşırı düşük teklif açıklaması talep edilmeden
teklifinin değerlendirme dışı bırakılmasının mevzuata aykırı olduğu iddiasıyla
kesinleşen ihale kararına karşı 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale
Kanunu’nun 55. maddesi uyarınca idareye şikâyet başvurusunda bulunmuştur. İdare
2/4/2012 tarihli kararıyla başvurucunun şikâyet başvurusunu reddetmiştir.
9. Başvurucu, şikâyet başvurusunda ileri sürdüğü aynı iddialarla
4734 sayılı Kanun'un 56. maddesi uyarınca 6/4/2012 tarihinde Kamu İhale
Kurumuna (Kurum) itirazen şikâyet başvurusunda
bulunmuştur.
10. Kamu İhale Kurulu (Kurul) 30/4/2012 tarihli kararı ile
başvurucunun itirazen şikâyet başvurusunu kabul
etmiştir. Kararda; başvurucu Şirketin teklif bedelinin kârsız yaklaşık
maliyetin altında kaldığının anlaşıldığı, idarece başvurucu Şirketten aşırı
düşük teklif açıklaması istenilmeden ihalenin sonuçlandırılması işleminin
mevzuata uygun olmadığı belirtilmiştir. Kararda ayrıca, mevzuata aykırılığı
belirtilen bu işlemin düzeltici işlemle giderilebilecek nitelikte olduğu tespit
edilmiş; başvurucu Şirketten aşırı düşük teklif açıklaması talep edilmesi ve bu
aşamadan sonraki işlemlerin mevzuata uygun olarak yeniden gerçekleştirilmesi
gerektiği ifade edilmiştir.
11. İhale Komisyonu söz konusu Kurul kararı
doğrultusunda9/5/2012 tarihinde; düzeltici işlem tesis edilerek başvurucu
Şirketten aşırı düşük teklif açıklaması talep edilmesine, kesin kararın teklif
sorgulamasından sonra verilmesine karar vermiştir.
12. İdare 9/5/2012 tarihli yazısı ile Kurulun 30/4/2012 tarihli
kararından da bahsederek başvurucu Şirketten aşırı düşük teklif açıklaması
istemiştir.
13. Başvurucu Şirket aşırı düşük teklif açıklamalarını içeren
10/5/2012 tarihli dilekçesini aynı tarihte idareye sunmuştur.
14. Başvurucu şirketin aşırı düşük teklif sorgulama sonuçlarını
inceleyen ihale komisyonu açıklamaları yeterli görmeyerek 15/5/2012 tarihli
kararıyla başvurucu şirketin teklifini yeniden değerlendirme dışı bırakmıştır.
15. Başvurucu Şirket; aşırı düşük teklif sorgulaması
yapılmaksızın teklifinin değerlendirme dışı bırakılması ve bu hususta idareye
yaptığı şikâyet başvurusunun haksız şekilde reddedilmesi nedeniyle Kuruma itirazen şikâyet başvurusunda bulunmak ve başvuru bedeli
olarak 1.305,00 TL yatırmak zorunda kaldığını, ayrıca gerek idareye gerekse
Kuruma yapılan başvurular için yoğun bir emek sarf edildiğini belirterek bu
sebeple uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle 13/7/2012 tarihinde
Manisa 2. İdare Mahkemesinde (Mahkeme) tam yargı davası açmıştır. Başvurucu
Şirket dava dilekçesinde, Kurul kararında şikâyet gerekçelerinin haklılığının
tespit edildiğini; dolayısıyla idarenin aşırı düşük teklif sorgulamasına
gitmeden teklifini değerlendirme dışı bırakması ve bu hususta yaptığı şikâyet
başvurusunu reddetmesi yönündeki işlemlerinin hukuka aykırılığının da ortaya
konulmuş olduğunu belirtmiştir.
16. Mahkeme davayı süre aşımı nedeniyle reddetmiştir. 23/5/2013
tarihli kararın gerekçesinde; davanın idari işlemden doğan bir tam yargı davası
niteliğinde olduğu, bu sebeple dava açma süresinin hesaplanmasında 6/1/1982
tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7. ve 12. maddelerinin
esas alınması gerektiği tespit edilmiştir. Başvurucunun zararının idarenin
hatalı işlemleri nedeniyle Kuruma başvurmasından doğduğu, ihale işleminin
usulsüz olduğunun Kurulun 30/4/2012 tarihli kararıyla belirlendiği, dolayısıyla
hukuka aykırılığı tespit eden bu kararın başvurucuya tebliğ edildiği ya da
başvurucunun bu karardan haberdar olduğu tarihten itibaren altmış gün içinde
tazmin istemli davanın açılması gerektiği belirtilmiştir. Kararda, dava
dosyasında 30/4/2012 tarihli kararın başvurucuya tebliğine ilişkin bilgi belge
bulunmamasına karşılık başvurucu Şirketin en geç Kurul kararına istinaden aşırı
düşük teklif bileşenlerini açıklaması için yazılan 9/5/2012 tarihli yazıya
cevap verdiği 10/5/2012 tarihinde söz konusu karardan haberdar olduğu
kabulünden hareket edilmiştir. Dolayısıyla 10/5/2012 tarihini takip eden altmış
gün içinde ve en geç 9/7/2012 tarihine kadar dava açılması gerekirken 13/7/2012
tarihinde açılan davanın süresinde olmadığı ifade edilmiştir.
17. Karar, Manisa Bölge İdare Mahkemesinin (Bölge İdare
Mahkemesi) 6/11/2013 tarihli kararıyla onanmıştır.
18. Başvurucunun karar düzeltme istemi Bölge İdare Mahkemesinin
22/1/2014 tarihli kararıyla reddedilmiştir.
19. Nihai karar 3/2/2014 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.
20. Başvurucu 26/2/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
21. 2577 sayılı Kanun'un "Dava
açma süresi" kenar başlıklı 7. maddesinin ilgili kısmı
şöyledir:
"1. Dava açma süresi, özel kanunlarında
ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idare
mahkemelerinde altmış... gündür.
2. Bu süreler;
a) İdari uyuşmazlıklarda; yazılı bildirimin
yapıldığı,
(...)
Tarihi izleyen günden başlar.(...)"
22. 2577 sayılı Kanun'un "İptal
ve tam yargı davaları" kenar başlıklı 12. maddesinin ilgili
kısmı şöyledir:
"İlgililer haklarını ihlal eden bir idari
işlem dolayısıyla Danıştaya ve idare ve vergi
mahkemelerine doğrudan doğruya tam yargı davası veya iptal ve tam yargı
davalarını birlikte açabilecekleri gibi ilk önce iptal davası açarak bu davanın
karara bağlanması üzerine, bu husustaki kararın veya kanun yollarına
başvurulması halinde verilecek kararın tebliği veya bir işlemin icrası
sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava süresi içinde
tam yargı davası açabilirler.(...)"
23. 4734 sayılı Kanun'un "İhalelere
yönelik başvurular" kenar başlıklı 54. maddesinin ilgili kısmı
şöyledir:
"İhale sürecindeki hukuka aykırı işlem
veya eylemler nedeniyle bir hak kaybına veya zarara uğradığını veya zarara
uğramasının muhtemel olduğunu iddia eden aday veya istekli ile istekli
olabilecekler, bu Kanunda belirtilen şekil ve usul kurallarına uygun olmak
şartıyla şikâyet ve itirazen şikâyet başvurusunda
bulunabilirler.
Şikâyet ve itirazen
şikâyet başvuruları, dava açılmadan önce tüketilmesi zorunlu idari başvuru
yollarıdır.
Şikâyet başvuruları idareye, itirazen şikâyet başvuruları Kuruma hitaben yazılmış imzalı
dilekçelerle yapılır.(...)"
24. 4734 sayılı Kanun'un "İdareye
şikâyet başvurusu" kenar başlıklı 55. maddesinin birinci
fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
"Şikâyet başvurusu, ihale sürecindeki
işlem veya eylemlerin hukuka aykırılığı iddiasıyla bu işlem veya eylemlerin
farkına varıldığı veya farkına varılmış olması gereken tarihi izleyen günden
itibaren 21 inci maddenin (b) ve (c) bentlerine göre yapılan ihalelerde beş
gün, diğer hallerde ise on gün içinde ve sözleşmenin imzalanmasından önce,
ihaleyi yapan idareye yapılır.(...)"
25. 4734 sayılı Kanun'un "Kuruma
itirazen şikâyet başvurusu" kenar
başlıklı 56. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarının ilgili kısımları
şöyledir:
"İdareye şikâyet başvurusunda bulunan
veya idarece alınan kararı uygun bulmayan aday, istekli veya istekli
olabilecekler tarafından 55 inci maddenin dördüncü fıkrasında belirtilen
hallerde ve sürede, sözleşme imzalanmadan önce itirazen
şikâyet başvurusunda bulunulabilir.(...)
Kurum itirazen
şikâyet başvurularını başvuru sahibinin iddiaları ile idarenin şikâyet üzerine
aldığı kararda belirlenen hususlar ve itiraz edilen işlemler bakımından eşit
muamele ilkesinin ihlal edilip edilmediği açılarından inceler.(...)"
V. İNCELEME VE GEREKÇE
26. Mahkemenin 9/1/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
27. Başvurucu; idari işlemden doğan zararının tazmini istemiyle
açtığı tam yargı davasının süre aşımından reddedilmesinin adil olmadığını,
Mahkemenin idarenin menfaatini üstün kılan bir tutum sergileyerek işin esasına
girmediğini ve idari işlemin hukuka uygunluk denetimini yapmadığını, bu durumun
eşitlik ilkesini zedelediğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
28. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16).
29. Başvurucunun idari işlemden doğan zararının tazmini
istemiyle açtığı davanın süre aşımı nedeniyle reddedilmesinin adil olmadığı
yönündeki şikâyetlerinin özü, mahkemenin dava açma süresinin başlangıcını
tespit etme noktasında hukuk kurallarını hatalı değerlendirmesi ve uygulaması
neticesinde uyuşmazlığın esasının incelenememesidir. Bu nedenle başvurucunun
belirtilen şikâyetleri bağlamındaki ihlal iddialarının mahkemeye erişim hakkı
kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
30. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Anayasa Mahkemesince kabul
edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda başvurucunun
ihlal iddialarını kanıtlayamadığı, temel haklara yönelik bir müdahalenin
olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya
zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul
edilebilir (Hikmet Balabanoğlu,
B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).
31. Adil yargılanma hakkının en temel unsurlarından biri olan
mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve
uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına
gelir. Kişinin mahkemeye başvurmasını engelleyen veya mahkeme kararını anlamsız
hâle getiren, bir başka ifadeyle mahkeme kararını önemli ölçüde etkisizleştiren
sınırlamalar mahkemeye erişim hakkını ihlal edebilir (Özkan Şen, B. No: 2012/791, 7/11/2013, §
52).
32.Mahkemeye erişim hakkı, mahkemeye başvuru konusunda etkili
bir sistemin var olmasını ve dava açmak isteyen kişilerin mahkemeye ulaşmada
açık, pratik ve yeterli fırsatlara sahip olmasını gerektirir. Özellikle hukuki
ya da uygulamadaki belirsizlikler kişilerin mahkemeye erişim hakkını ihlal
edebilir (Aktif Elektrik Müh. İnş. San. ve
Tic. Ltd. Şti., B. No: 2012/855, 26/6/2014, § 34). Bu nedenle
mahkemelerin, usul kurallarını uygularken yargılamanın hakkaniyetine zarar
getirecek ölçüde katı şekilcilikten kaçınmaları gerektiği gibi kanunla
öngörülmüş usul şartlarının ortadan kalkmasına neden olacak ölçüde aşırı
esneklikten de kaçınmaları gerekir (Kamil Koç, B. No: 2012/660, 7/11/2013, § 65).
33. Bireysel başvuruya konu olayda başvurucunun tam yargı davası
açmasının sebebi, ihale sürecinde idarenin mevzuata aykırı şekilde tesis ettiği
işlemlere karşı şikâyet ve itirazen şikâyet
süreçlerini işletmek zorunda kalması sebebiyle maddi ve manevi zarara uğradığı
iddiasıdır. Dolayısıyla uyuşmazlığın temelini teşkil edenolgu
ihale sürecinde idare tarafından tesis edilen işlemlerin mevzuata
aykırılığıdır. İhale sürecinde idare tarafından tesis edilen işlemlerin
mevzuata aykırılığının Kurul kararında yapılan değerlendirmeler neticesinde
hukuki dayanakları gösterilerek tespit edilmesiyle birlikte uyuşmazlık konusu
olgunun başvurucu yönünden görünür hâle geldiği anlaşılmaktadır. Bu itibarla
başvurucunun Kurul kararına vâkıf olduğu anda uyuşmazlık konusu olguya da vâkıf
olacağı açıktır.
34. Başvurucu Şirket; maddi ve manevi zarara uğramasına yol açan
idari işlemlerin mevzuata aykırılığının tespit edildiği Kurul kararının
15/5/2012 tarihinde tebliğ edildiğini, tebliğ tarihinden itibaren yasal süresi
içinde tam yargı davası açtığını ileri sürmektedir.
35. Anayasa'nın 125. maddesinin üçüncü fıkrasında, idari
işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin yazılı bildirim tarihinden
başlayacağı belirtilmiştir.
36. Tebligat; yetkili makamlarca birtakım hukuki işlemlerin, bu
işlemin hukuki sonuçlarından etkilenmeleri amaçlanan kişilere kanuna uygun
şekilde bildirimi ve bu bildirimin usulüne uygun olarak yapıldığının
belgelendirilmesi işlemidir. Usulüne uygun işlemlerin kendilerine bağlanan
hukuki sonuçları doğurabilmesi için muhatabına bildirilmesi gerekir. Usulüne
uygun olarak yapılan tebligat, Anayasa'da güvence altına alınmış olan iddia ve
savunma hakkının tam olarak kullanılabilmesinin ve bireylere tanınan hak arama
hürriyetinin önemli güvencelerinden biridir(AYM, E.2013/95,
K.2014/176, 13/11/2014).
37. Anayasa'nın 125. maddesinin üçüncü fıkrasında dava açma
süresinin yazılı bildirim tarihinden itibaren işlemeye başlayacağı belirtilmiş
ancak yazılı bildirimin şekline ilişkin herhangi bir sınırlayıcı hükme yer
verilmemiştir. Buna göre dava açma süresinin her durumda idari işlemin imza
karşılığında bilfiil muhatabına tebliğ edildiği tarihten itibaren işlemeye
başlayacağının söylenmesi mümkün değildir. Olayın somut koşullarının idari
işlemin ilgilisine yazılı olarak bildirilmesini gereksiz kıldığı durumlarda
veya ilgilinin tüm yönleriyle idari işlemin içeriğinden zaten haberdar olduğu
hâllerde dava açma süresinin işlemeye başlaması için muhatabına imza karşılığı
yapılmış bir bildirimin bulunması gerekmeyebilir. Zira böyle bir durumda yazılı
bildirim ile amaçlanan muhatabın işlemden haberdar olması hususu zaten
sağlandığından dava açma süresinin işleyebilmesi için ayrıca yazılı bildirimin
şart koşulması, idari işlemlere karşı açılacak davaların süreye bağlanmasındaki
amaçları etkisiz ve anlamsız kılabilir (Nadir
Kahya, B. No: 2014/16754, 9/11/2017, 38).
38. Bu bağlamda somut olayda, İhale Komisyonunun başvurucu
Şirketten aşırı düşük teklif açıklaması talep ettiği 9/5/2012 tarihli yazısında
30/4/2012 tarihli Kurul kararını ilgi tutarak bu kararın içerik ve niteliğinden
bahsettiği, bir başka ifadeyle Kurul kararı gereğince bu işlemi tesis ettiğini
başvurucuya bildirdiği anlaşılmaktadır. Başvurucu Şirketin de 10/5/2012
tarihinde idarenin evrak kaydına giren dilekçesiyle bu yazının gereğini yerine
getirdiği görülmektedir. Bu tespitlere göre tam yargı davası açılması için
gerekli olan idari işlemin varlığı, zarar, işlem ile zarar arasında illiyet
bağı koşullarının tümünün oluştuğundan, cevap yazısını idareye verdiği tarih
itibarıyla (bkz. §13) başvurucunun haberdar olduğu sonucuna varılmıştır.
Dolayısıyla Mahkemenin dava açma süresinin başlangıcına esas aldığı tarih
itibarıyla başvurucunun uyuşmazlığın dayanağını teşkil eden olguyu
bilmediğinden söz edilemez.
39. Bu durumda, somut olayın özel koşullarında Mahkemenin 2577
sayılı Kanun’un 7. ve 12. maddelerinde düzenlenen dava açma süresinin
başlatılacağı tarihi belirlemesiyle ilgili yorumunun başvurucunun dava açmasını
aşırı derecede zorlaştıracak ya da imkânsız kılacak nitelikte katı ve şekilci
bir yorum olmadığı değerlendirilmiştir. Dolayısıyla başvurucunun mahkemeye
erişim hakkına yönelik bir ihlal olmadığının açık olduğu anlaşılmaktadır.
40. Açıklanan nedenlerle başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna
karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
9/1/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.