TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
VİLDAN TUNABOYLU VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/2719)
|
|
Karar Tarihi: 7/1/2016
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
M.Emin KUZ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Hikmet Murat AKKAYA
|
Başvurucu
|
:
|
Vildan TUNABOYLU
|
2. Başvurucu
|
:
|
Behçet CANSEVER
|
3. Başvurucu
|
:
|
Hasan NİZAM
|
4. Başvurucu
|
:
|
İsmail ÖZÇELİK
|
5. Başvurucu
|
:
|
Mehmet YAVUZ
|
6. Başvurucu
|
:
|
İlhan ÖZTÜRK
|
7. Başvurucu
|
:
|
Metin ŞENDİL
|
8. Başvurucu
|
:
|
Mehmet MOLLA
|
9. Başvurucu
|
:
|
İsmail BAŞARAN
|
10. Başvurucu
|
:
|
Şükrü CİNALİ
|
11. Başvurucu
|
:
|
Gülten AKBULUT
|
12. Başvurucu
|
:
|
Fami AKIN
|
13. Başvurucu
|
:
|
Fikret YILDIZ
|
14. Başvurucu
|
:
|
Besim CESUR
|
Vekili
|
:
|
Av. Mehmet Zeki KÖSE
|
15. Başvurucular
|
:
|
1.Hasan TÜRKER
|
|
|
2. Fatma TÜRKER
|
|
|
3. Mehmet TÜRKER
|
16. Başvurucular
|
:
|
1. Hakkı ÇALIŞKAN
|
|
|
2. Halime ÇALIŞKAN
|
17. Başvurucular
|
:
|
1. Erdinç KILIÇ
|
|
|
2. Nazende KILIÇ
|
|
|
3. Zahir KILIÇ
|
|
|
4. Ersin KILIÇ
|
18. Başvurucu
|
:
|
Muzaffer ÖZGÜR
|
Vekili
|
:
|
Av. Murat MECİT
|
19. Başvurucu
|
:
|
Hatice EFEOĞLU
|
20. Başvurucu
|
:
|
Mertan İNCEMEHMETOĞLU
|
Vekili
|
:
|
Av. Leman ÖZTÜRK TEK
|
21. Başvurucu
|
:
|
Musa TENEKECİ
|
Vekili
|
:
|
Av. Hayriye IŞIK ERBİL
|
22. Başvurucu
|
:
|
İsmet ÖZGÜR
|
23.Başvurucu
|
:
|
Ali AHATLI
|
24. Başvurucu
|
:
|
Hasan MUTLU
|
25. Başvurucu
|
:
|
Hikmet SÖNMEZ
|
26. Başvurucu
|
:
|
Saffet UĞURLU
|
27. Başvurucu
|
:
|
Lütfi TÜRKAN
|
28. Başvurucu
|
:
|
Nilgün KIREYOĞLU
|
29. Başvurucu
|
:
|
Nazif NECİPOĞLU
|
30. Başvurucu
|
:
|
Naci ADALETSEVER
|
31. Başvurucu
|
:
|
Hayriye YENİSOY
|
32. Başvurucu
|
:
|
Mergüz BAŞYİĞİT
|
Vekili
|
:
|
Av. Belgin ERSOY KARACABEY
|
33. Başvurucu
|
:
|
İbrahim YILMAZ
|
Vekili
|
:
|
Av. Murat MECİT
|
34. Başvurucu
|
:
|
Vasfi ERGÜN
|
Vekili
|
:
|
Av. Mehmet Zeki KÖSE
|
35. Başvurucu
|
:
|
Şirin ENDER
|
Vekili
|
:
|
Av. Nevzat SARIİN
|
|
|
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurular, Göçmen Konutları Projesi kapsamında satın
alınan konut için avans olarak ödenen ve konut taksit ödemelerinden mahsup
edilmeyen tutarların tahsili amacıyla açılan davaların reddedilmesi nedeniyle
mülkiyet ve adil yargılanma hakları ile eşitlik ilkesinin ihlal edildiği
iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru dilekçeleri ve
eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvuruların
Komisyonlara sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı
tespit edilmiştir. Başvuruların Komisyonlarca kabul edilebilirlik incelemesinin Bölümler
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
3. Yapılan inceleme sırasında
konularının aynı olması nedeniyle 2013/7866, 2013/9206, 2014/104, 2014/105,
2014/161, 2014/4202, 2014/5966, 2014/5967, 2014/7537, 2014/7539, 2014/8311,
2014/8313, 2014/8541, 2014/10015, 2014/10024, 2014/11949, 2014/12465,
2014/12532, 2014/12629, 2014/12630, 2014/12754, 2014/12913, 2014/13556,
2014/14184, 2014/14185, 2014/15768, 2014/16540, 2014/17098, 2014/17659,
2014/18898, 2014/19977, 2015/2805, 2015/3384, 2015/6028 numaralı dosyaların
2014/2719 numaralı bireysel başvuru dosyası ile birleştirilmesine ve
incelemenin bu dosya üzerinden yapılmasına karar verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından
başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar
verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir
örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Başvurucuya
tebliğ olunan Bakanlık görüşüne (2014/2719 numaralı başvuru kapsamında sunulan
görüşe) karşı, başvurucu vekili süresi içerisinde beyan sunamamıştır. Diğer
başvurucular hakkında ise Anayasa Mahkemesinin önceki kararına (İbrahim Şendil, B. No: 2013/4495, 17/7/2014)
ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen başvurular hakkında görüş
sunulmayacağı değişik tarihli yazılarla bildirilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal
Yargı Ağı Projesi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde
ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucular 1989 yılında zorunlu göçe tabi tutulmaları
sonucu Bulgaristan'dan Türkiye'ye gelmiş ve Türk vatandaşı olmuşlardır.
8. Başvurucular Başbakanlık ile Toplu Konut İdaresi Başkanlığı
(TOKİ) aleyhine muhtelif tarih aralıklarında Ankara ve Bursa Tüketici
Mahkemelerinde açtıkları davalarda, Türkiye’ye geldikten sonra Türkiye’nin
değişik yerlerinde Göçmen Konutları Projesi kapsamında göçmen evlerinin
yapıldığını, bu evlerden bir konuta sahip olmak için değişik miktarlarda
peşinat ödediklerini belirtmiş ve ayrıca oturdukları konutların maliyet hesabı
çıkarıldıktan sonra ödenen miktarların evin taksit miktarlarından mahsup
edilmesi gerektiğini, mahsup işleminin gerçekleştirilmediğini ileri sürerek
yatırılan tutarların günün ekonomik koşullarına göre güncellenerek fazlaya
ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla tahsilini talep etmişlerdir.
9. Mahkemelerce istenen bilirkişi raporlarının dava dosyalarına
sunulmasını müteakip başvurucular ıslah dilekçesi ile birlikte taleplerini,
ilgili bilirkişi raporunda belirtilen güncellenmiş miktara kadar
çıkarmışlardır.
10. Yukarıda 1. ile 26. numaralar arasında isimleri yer alan
başvurucuların bahse konu olan davalarında Ankara ve Bursa Tüketici Mahkemeleri
değişik sayılı kararlarıyla başvurucuların konut almak üzere yaptığı ödeme
konusunda çekişme olmadığı, başvurucuların konut almak üzere avans yatırdığı,
yatırılan tutarların taksit ödemelerinden mahsup edildiğinin ispatlanamadığı,
bu paraların banka nezdinde Devlet Bakanlığı adına açılan hesapta tutulduğu,
bilahare bu hesabın TOKİ’ye devredildiği, denkleştirici adalet ilkesi dikkate
alınarak başvurucularca yatırılan peşinatın ve avansın güncellenmiş tutarının
iade edilmesi gerektiği şeklindeki gerekçelerle açılan davaların kabulüne karar
verilmiştir.
11. TOKİ ve Başbakanlık tarafından kararların temyizi üzerine
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi muhtelif tarihlerde vermiş olduğu kararlarla temyiz
ya da karar düzeltme aşamasında İlk Derece Mahkemesi kararlarını davalılar
lehine farklı gerekçelerle bozmuştur.
12. Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin temyiz veya karar düzeltme
incelemesi sonucunda vermiş olduğu değişik tarihli kararlarda;
i. Başvurucular Hakkı Çalışkan-Halime Çalışkan, Erdinç
Kılıç-Nazende Kılıç-Zahir Kılıç- Ersin Kılıç, Şükrü Cinali, Metin Şendil,
Mehmet Molla, Mehmet Yavuz, İsmail Özçelik ve Besim Cesur’un davalarına ilişkin
olarak aşağıdaki gerekçeyle bozma kararı verilmiştir:
“…Başbakanlıkça … ‘da yaptırılan göçmen konutlarından bir dairenin,
davacı …’in başvurusu üzerine kendisine tahsis edilip taahhütname alınarak,
T.Emlak Bankası ile davacı arasında kredi sözleşmesi düzenlenmiş, bilahare
tapusu da devir edilmiştir. Davacı, dairenin kendisine tahsis edilmesinden ve
kredi sözleşmesi imzalanmasından önce 1991-1992 yıllarında yaptığı … lira
ödemenin, kredi borcundan mahsup edilmediği iddiası ile bu davayı açmıştır.
Mahkemece, davacı tarafından yapılan ödemelerin dava tarihi itibariyle ulaştığı
değerin … TL olduğu bilirkişi raporu ile belirlenmiş ve bu bedele
hükmedilmiştir. Ne var ki, davalılardan Toplu Konut İdaresi Başkanlığı,
davacı tarafından yapılan ödemelerin taksit ödemeleri sırasında nazara alınarak
taksitlerden mahsup yapıldığını temyiz aşamasında bildirmiştir. Ödeme def’i
davanın her aşamasında ileri sürülebileceğinden davacının taksit ödemelerinden
mahsup işlemi yapılıp yapılmadığı hususunda araştırılıp belgeleri getirtilerek
sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve
yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.”
ii. Başvurucular Hasan Türker-Fatma Türker-Mehmet Türker,
İlhan Öztürk, Hasan Nizam, Muzaffer Özgür, Gülten Akbulut, İsmet Özgür, Ali
Ahatlı, Fikret Yıldız, Saffet Uğurlu, Hikmet Sönmez ve Hasan Mutlu’nun
davalarına ilişkin olarak aşağıdaki gerekçe ile bozma kararı verilmiştir:
“… Uyuşmazlık, davacının
yaptığı peşin ödemenin maliyet hesabına göre borçlandığı anlaşılan davacı
borcundan mahsup edilip edilmediği hakkındadır. Mahkemece, alınan bilirkişi
raporunda soyut ifadelerle ödenen peşinatın mahsup edilmediğine ilişkin düşünce
esas alınarak peşinatın güncelleştirilmiş değerinin davalılardan müştereken ve
müteselsilen tahsiline karar verilmiştir. Yukarıda açıklandığı üzere davalılar
mahsup işleminin yapıldığını ve peşin ödemenin mahsup edildiğini savunmaktadır.
Taraflar arasındaki borçlanma sözleşmesine göre davacının kullandığı kredi
üzerinden borçlandığı anlaşılmaktadır. Buna karşılık yapılan maliyet
hesaplarında göçmen konutlarının şerefiyelendirmesi de gözetildiğinde
maliyetlerin davacı borçlanmasının üzerinde kaldığı görülmektedir. Bu
durumda mahkemece taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli yeniden
bilirkişi incelemesi yaptırılarak, borçlandırma işleminin başlangıcında
mahsuplaşma yapılıp yapılmadığı, konutun maliyet bedeli, borçlandırma
bedelinden yüksek olduğu takdirde davacının maliyet bedelinden borçlanmayı
kabul ettiği halde daha düşük miktarda borçlandırılmasının kabul edilebilir
açıklaması yaptırılmalı, ödenmesi gereken taksitlerden mahsup işlemi yapılıp
yapılmadığı dosya içindeki ve emsal dosyalardaki listeler ve yazışmalar
değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme
ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.”
iii. Başvurucu Vildan Tunaboylu’nun davasına ilişkin
olarak davalı TOKİ’nin karar düzeltme isteği “i” bendinde yer alan gerekçeyle
davalı Başbakanlık yönünden ise “ii” bendinde yer alan gerekçeyle bozma kararı
verilmiştir.
13. Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin temyiz veya karar düzeltme
incelemesi sonucunda vermiş olduğu değişik tarihli kararlarda;
i. Başvurucu Behçet Cansever’in davasına ilişkin olarak
ise aşağıdaki gerekçeyle bozma kararı verilmiştir:
“… Mahkemece dairemiz bozması üzerine verdiği
kararında mahsubun yapılmadığı gerekçe gösterilmek ve bilirkişi raporu esas
alınmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.(…) İhtilaf önceden
peşin olarak yatırılan … TL’nin mahsubunun yapılıp yapılmadığı noktasında
toplanmaktadır. Yine dosya kapsamından açıkça anlaşılacağı üzere göçmen
konutlarının yapım ve temini işini dava dışı Devlet Bakanlığı ile Emlak Bankası
üstlenmiş, geçen zaman içerisinde de bu konutların yapım işi davalı TOKİ’ye
devredilmiş, Emlak Bankası da dava dışı Ziraat Bankasına devredilmiştir. Devlet
Bakanlığı kredi temin işini üstlenen Emlak Bankasına 23.9.1993 tarihinde
yazdığı yazısında “Her ne şekilde olursa olsun, soydaşların konut için
yatırdıkları peşinatların borç miktarından düşülmesi ve bakiye üzerinden
borçlandırılmaları ” talimatını vermiş; daha sonra aynı bankaya 17.12.1997
tarihinde yazdığı yazı ile de yatırılan peşinatların mahsup edilip edilmediğini
sormuştur. Emlak Bankası ise 31.12.1997 günlü cevabi yazısında proje kapsamında
ülke çapında 21556 kişinin konut sahibi olduğunu, 6629 kişinin peşinatlarının
kesin borçlandırma işlemleri aşamasında peşinatlarının mahsup edileceğini,
bunların dışında kalan kişilerin tamamının peşinatlarının borçlarından mahsup
edildiğini bildirmiştir. Yine aynı Bakanlık 8.3.1999 tarihli yazısında
soydaşlara yapılacak geri ödemelerin mutlaka banka cüzdanlarına işlenmesini
bildirmiştir. Emlak Bankasının Ziraat Bankasına devrinden sonra Devlet
Bakanlığı Ziraat Bankasına yazdığı 24.5.2002 tarihli yazısında Pursaklar’da hak
sahiplerine konutlarının teslim edildiğini, işin başında yatırılan
peşinatlarında maliyet hesabından tenzil edildiği belirtilmiş; bu yazı esas
alınmak suretiyle Ziraat Bankasının Toplu Konut Kredileri ve geri ödemeler
müdürlüğüne 7.4.2002 tarihli yazısında konut sahipleriyle yeni sözleşmeler
imzalanacağı, taksitlerin 1.9.2002 tarihinde ödenmeye başlanacağı, yatırılan
peşinat tutarları dikkate alınarak hazırlanan İTFA PLANI VE ANÜZE TABLOLARININ
verildiği beyan edilmiştir. Ayrıca dosya içerisinde bulunan “Hak sahiplerine
ait liste” başlıklı belgenin ve bu belgede yer alan hak sahiplerinin yatırılan
peşinat tutarlarının, apartman kat ve daire numaraları ile birlikte
borçlandırma tutarlarının kıyaslanması ve incelenmesinden de az peşinat ödeyen
hak sahiplerinin daha yüksek miktarda, daha çok miktarda peşinat ödeyen hak
sahibinin ise daha az miktarda borçlandırıldığı gözlemlenmektedir. Diğer
taraftan dairemiz incelemesinden geçmek suretiyle kesinleşen ve aynı konuda
Ankara … Tüketici Mahkemesinde açılan … esas ve … esas sayılı dosyaların
davacıları banka hesap cüzdanlarını, hesap cüzdanlarının suretlerini dosyaya
ibraz etmişler, hesap cüzdanlarının incelenmesinden de gerekli mahsubun
yapıldığı gözlemlenmiştir.
Yukarıda
özetlenen gerek Devletin resmi kurumları arasındaki yazışmalardan, gerek hak
sahiplerine ait liste başlıklı belge kapsamından ve gerekse aynı nedenlerle
açılan ve reddedilip, dairemizin incelenmesinden de geçmek suretiyle kesinleşen
dosya kapsamlarından da açıkça anlaşılacağı gibi davacının peşin ödediği
paranın mahsubunun yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece davanın
reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü usul ve yasaya
aykırı olup, bozmayı gerektirir.”
ii. Başvurucular İsmail Başaran, Hatice Efeoğlu, Fami
Akın, Mertan İncemehmetoğlu ve Musa Tenekeci’nin davalarına ilişkin olarak ise
aşağıdaki gerekçeyle bozma kararı verilmiştir:
“…Emlak Bankasının
Ziraat Bankasına devrinden sonra Devlet Bakanlığı Ziraat Bankasına yazdığı
29.5.2002 tarihli yazısında Kestel’de hak sahiplerine konutlarının teslim
edildiğini, işin başında yatırılan peşinatlarında maliyet hesabından tenzil
edildiği belirtilmiş; bu yazı esas alınmak
suretiyle Halk Bankasının bireysel krediler daire başkanlığının Garajlar
şubesine yazdığı 26.3.2003 tarihli yazısında Devlet Bakanlığının 29.5.2002
tarihinde Kestel’de inşa edilen 2064 göçmen konutunun kesin borçlandırılmasının
talimata bağlandığı, 1.3.2003 tarihi itibariyle hesaplanan ilave borçlanma
tutarlarının yazı ekinde tablo halinde gösterildiği, çok cuzi olan borçlanma tutarlarının
bu tarih itibariyle hesaplara borç kaydedildiği, bunların tahsil edilmesi
gerektiği İTFA planı ve ANÜFE tablolarında bir değişiklik olmayacağı
belirtilmiştir. Diğer taraftan dairemiz incelemesinden geçmek suretiyle
kesinleşen ve aynı konuda Ankara … Tüketici Mahkemesinde açılan … esas ve …
esas sayılı dosyaların davacıları banka hesap cüzdanlarını, hesap cüzdanlarının
suretlerini dosyaya ibraz etmişler, hesap cüzdanlarının incelenmesinden de
gerekli mahsubun yapıldığı gözlemlenmiştir.
Yukarıda
özetlenen gerek Devletin resmi kurumları arasındaki yazışmalardan, gerek hak
sahiplerine ait liste başlıklı belge kapsamından ve gerekse aynı nedenlerle
açılan ve reddedilip, dairemizin incelenmesinden de geçmek suretiyle kesinleşen
dosya kapsamlarından da açıkça anlaşılacağı gibi davacının peşin ödediği
paranın mahsubunun yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece davanın
reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü usul ve yasaya
aykırı olup, bozmayı gerektirir.”
14. Bireysel başvurulara konu olan bu davalar Ankara 1., 2., 3.,
4., 5., 6. Tüketici Mahkemeleri ile Bursa Tüketici Mahkemelerinde görülmüş;
bozma kararlarının tümüne uyulmuş ve bunun sonucunda başvurucularca açılan
davaların hepsi reddedilmiştir. Başvurucular Lütfi Türkan, Nilgün Kıreyoğlu,
İbrahim Yılmaz, Hayriye Yenisoy, Vasfi Ergün, Nazif Necipoğlu, Şirin Ender,
Mergüz Başyiğit ve Naci Adaletsever’in açtıkları davalarda ise İlk Derece
Mahkemeleri, başvurucuların taleplerini Yargıtayın emsal kararlarını dikkate
alarak herhangi bir bozma kararı olmaksızın doğrudan reddetmiştir. Davaları
aynı Mahkemede görülen dosyalarda davaların reddedilme sebepleri aynı gerekçeye
dayandırılmış olup aşağıda sırasıyla ilgili mahkemelerin gerekçeleri
belirtilmiştir:
i. Başvurucu Saffet Uğurlu’nun Ankara 1. Tüketici
Mahkemesinde görülen davasında, Pursaklar’da farklı bağımsız bir bölüm için
açılan ve kabul edilen davaya ilişkin olarak Yargıtayın yukarıda belirtilen
kararındaki (bkz. § 13) gerekçeye aynen yer verilmiş ve Emlak Bankası Genel
Müdürlüğünce 31.12.1997 tarihinde Devlet Bakanlığına hitaben yazılan yazı ile
Devlet Bakanlığının T.C. Ziraat Bankası A.Ş.ye hitaben yazdığı 29/5/2002
tarihli yazı belirtilmek suretiyle yatırılan 5 TL tutarındaki peşinatın kesin
maliyet bedelinden mahsup edildiğinin anlaşıldığı sonucuna varılmış, usul
ekonomisi nedeniyle yeni bir rapor alınmadan davanın reddine karar verilmiştir.
ii. Başvuruculardan Vildan Tunaboylu, Lütfi Türkan,
Nilgün Kıreyoğlu, İbrahim Yılmaz, Hakkı Çalışkan-Halime Çalışkan, Erdinç
Kılıç-Nazende Kılıç-Zahir Kılıç-Ersin Kılıç, Muzaffer Özgür, Mergüz Başyiğit ve
İsmet Özgür’ün Ankara 2. Tüketici Mahkemesinde görülen davalarında, aynı yerde
bulunan farklı bağımsız bir bölüm için açılan ve kabul edilen davaya ilişkin
olarak Yargıtayın yukarıda (bkz. § 13) gösterilen kararındaki gerekçelerine
-projesine göre olmak üzere- aynen yer verildikten sonra “usul ekonomisi”
ilkesi gereği toplanan delillerin yeterince aydınlanması sebebiyle bilirkişi
incelemesine ya da ek rapor alınmasına gerek olmadığına karar verilmiş; “…gerek devletin resmi kurumları arasındaki
yazışmalarından, gerek hak sahiplerine ait liste başlıklı belge kapsamından ve
gerekse aynı nedenlerle açılan dosya kapsamlarından başvurucuların peşin olarak
ödediği paranın mahsubunun yapıldığı anlaşıldığı…”gerekçeleriyle
davanın reddine hükmedilmiştir.
iii. Ankara 3. Tüketici Mahkemesinde görülen ve başvurucu
Şirin Ender tarafından 5 TL olarak yatırılan avansın mahsup edilmediği
iddiasıyla açılan davada Mahkeme, davalı idare lehine olan bir bilirkişi
raporunu hükmüne esas almış ve “dosyada
mevcut deliller, tarafların beyanları, mahsuba ilişkin dosya içerisinde bulunan
belgeler, davacıya ait hesap cüzdanı, bilirkişi raporu ve tüm dosya içeriği,
Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin ../../2012 tarihli ve E...,K... sayılı ilamı
çerçevesinde yapılan değerlendirmede; Göçmenevleri Projesi kapsamında
davacılara tahsis edilen konutun, Pursaklar'da inşaa edilen konutlar arasında
yer aldığı, davacının konut tesliminden önce ileride mahsuba esas olmak üzere
peşinat olarak ödenen miktarın ilk taksitlerin ödenmesi aşamasında borçtan
mahsup edildiği anlaşılmakla…”
şeklindeki
gerekçeyle açılan davanın reddine karar vermiştir.
iv. Ankara 4. Tüketici Mahkemesinde görülen davalarda;
başvuruculardan Şükrü Cinali, Mehmet Molla, Behçet Cansever, Metin Şendil,
Hayriye Yenisoy, Ali Ahatlı, Hasan Mutlu, Hasan Türker, Fatma Türker, Mehmet
Türker’in açtıkları davalara ilişkin olarak Mahkemece Yargıtayın yukarıda (bkz.
§ 13) gösterilen kararındaki gerekçelerine -projesine göre olmak üzere- aynen
yer verildikten sonra konuya açıklık getirildiği belirtilmiş; emsal Yargıtay
kararı ve ıslah dilekçelerinde yer alan miktarlar dikkate alınarak davalar
reddedilmiştir.
v. Başvuruculardan Hasan Nizam, İlhan Öztürk, Vasfi
Ergün, İsmail Özçelik, Gülten Akbulut, Fikret Yıldız, Besim Cesur ve Mehmet
Yavuz’un Ankara 5. Tüketici Mahkemesinde görülen davalarında, Mahkeme aynı
yerde bulunan farklı bağımsız bir bölüm için açılan ve kabul edilen davaya
ilişkin olarak Yargıtay’ın yukarıda (bkz. § 13) gösterilen kararındaki
gerekçelerine -projesine göre olmak üzere- aynen yer verdikten sonra, emsal
Yargıtay ilamları ve tüm dosya kapsamı dikkate alınarak mahsubun yapıldığı
kabul edilmiş ve bilirkişi raporlarına itimat edilmemiştir.
vi. Başvuruculardan İsmail Başaran ve Fami Akın’ın Ankara
6. Tüketici Mahkemesinde görülen davalarında Mahkeme, Pursaklar projesine
ilişkin yukarıda (bkz. § 13) gösterilen Yargıtay kararındaki gerekçeye aynen
yer verdikten sonra “…bozma sonrası
dosyadaki tüm belge ve delillerin yeniden incelenmesi ve değerlendirilmesi
sonucunda: Gerek devletin resmi kurumları arasındaki yazışmalar, gerek hak
sahiplerine ait liste ve diğer destekleyici belgelerden davacının peşin ödediği
paranın mahsubunun yapıldığı, dolayısıyla davacının iş bu davada ileri sürdüğü
alacak iddiasının maddi ve hukuki temelinin bulunmadığı…”
gerekçesiyle davanın reddine hükmetmiştir. Ankara 6. Tüketici Mahkemesi;
başvuruculardan Naci Adaletsever, Hikmet Sönmez ve Nazif Necipoğlu’nun
davalarında ise Yargıtayın Göçmen Konutları davalarında verdiği bozma
kararlarını dikkate alarak Yargıtayın kararı (bkz. § 12) doğrultusunda
bilirkişiden rapor ve ek rapor almıştır. Buna göre maliyet bedelinin
borçlandırma tutarından yüksek olduğu kararda belirtilmesine rağmen ödenmesi
gereken taksitlerden mahsup işleminin yapılıp yapılmadığına açıkça
değinilmeksizin başvurucuların maliyet bedelinin altında bir borçlanma ile
konut satın alması ve bu durumda peşin yatırılan avansın güncel bedelini talep
etmenin hakkaniyet ilkesine uygun düşmeyeceği gerekçeleriyle açılan davaların
reddine hükmedilmiştir.
vii. Başvurucu Hatice Efeoğlu’nun Bursa 1. Tüketici
Mahkemesinde görülen davasında Mahkeme, Kestel Projesi’ne ilişkin yukarıda
(bkz. § 13) gösterilen Yargıtay kararındaki gerekçenin bir bölümüne aynen yer
vermiş ve devamında “… resmi kurumlar
arasındaki yazışmalardan da anlaşılacağı gibi davacı tarafından yatırılan
peşinat konut bedeline mahsup edilmiştir” şeklindeki gerekçeyle
davanın reddine hükmetmiştir.
viii. Başvurucu Musa Tenekeci’nin Bursa 2. Tüketici
Mahkemesinde görülen davasında Mahkeme, Kestel Projesi’ne ilişkin yukarıda
(bkz. § 13) gösterilen Yargıtay kararındaki gerekçenin bir bölümüne aynen yer
vermiş ve devamında “…Yargıtay ilamında
belirtildiği üzere dosyada mevcut delillere göre, davacının peşinat olarak
yatırdığı borçlandırma yapılırken mahsup edildiği kanaatine varıldığından…” şeklindeki
gerekçeyle davanın reddine hükmetmiştir.
ix. Başvurucu Mertan İncemehmetoğlu’nun Bursa Tüketici
Mahkemesinde görülen davasında Mahkeme, Kestel projesine ilişkin yukarıda (bkz.
§ 13) gösterilen Yargıtay kararındaki gerekçenin bir bölümüne aynen yer vermiş
ve devamında “…Tüm dosya kapsamı ve bozma
ilamı doğrultusunda davacının peşin ödediği paranın mahsubunun yapıldığı anlaşıldığından
davacının davasının reddine karar vermek gerekmiştir.” şeklindeki
gerekçeyle davanın reddine hükmetmiştir.
15. Başvurucuların yukarıda belirtilen kararları temyiz etmeleri
üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesi değişik tarihli ilamlarıyla Derece Mahkemelerince verilen kararları
onamıştır.
16. Karar düzeltme yolu açık olanlar yönünden karar düzeltme
talebi hakkındaki istemler de reddedilmiş, nihai kararlar başvurucuların
vekillerine 21/10/2013 ile 10/2/2015 tarihleri arasında tebliğ edilmiştir.
17. Başvurucular süresi içinde bireysel başvuruda
bulunmuşlardır.
B. İlgili Hukuk
18.
12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 30. maddesi
şöyledir:
“Hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir
biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür.”
19.
22/4/1926 tarihli ve 818 sayılı mülga Borçlar Kanunu’nun 113. maddesinin
birinci fıkrası şöyledir:
“Asıl borç tediye ile veya sair bir surette sakıt olduğu
takdirde kefalet ve rehin ve sair fer'i haklar dahi sakıt olur.”
20. 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun
131. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Asıl borç ifa ya da diğer bir sebeple sona erdiği takdirde,
rehin, kefalet, faiz ve ceza koşulu gibi buna bağlı hak ve borçlar da sona ermiş
olur.”
21. 23/2/1995 tarihli ve 4077 sayılı mülga Tüketicinin Korunması
Hakkında Kanun’un 23. maddesinin birinci ve ikinci fıkraları şöyledir:
“Bu Kanunun uygulanmasıyla ilgili olarak
çıkacak her türlü ihtilaflara tüketici mahkemelerinde bakılır. Tüketici
mahkemelerinin yargı çevresi, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenir.
Tüketici mahkemeleri nezdinde tüketiciler,
tüketici örgütleri ve Bakanlıkça açılacak davalar her türlü resim ve harçtan
muaftır. Tüketici örgütlerince açılacak davalarda bilirkişi ücretleri, 29 uncu
maddeye göre kaydedilen bütçede öngörülen ödenekten Bakanlıkça karşılanır.
Davanın, davalı aleyhine sonuçlanması durumunda, bilirkişi ücreti 6183 sayılı
Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre davalıdan
tahsil olunarak 29 uncu maddede düzenlenen esaslara göre bütçeye gelir
kaydedilir. Tüketici mahkemelerinde görülecek davalar Hukuk Usulü Muhakemeleri
Kanununun Yedinci Babı, Dördüncü Faslı hükümlerine göre yürütülür.”
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
22. Mahkemenin 7/1/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda diğer
başvurularla birleştirilen 2014/2719 numaralı bireysel başvuru incelenip gereği
düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiaları
23. Başvurucular 1989 yılında Bulgaristan’dan zorunlu göçe tabi
tutularak Türkiye’ye geldiklerini, Ankara Pursaklar ve Bursa Kestel’de Göçmen
Konutları Projesi kapsamında konut sahibi olabilmek için belli miktarda avans
olarak ödeme yaptıklarını, daha sonra da konutların taksitlerini ödediklerini
ancak avans ödemesinin taksitlerden mahsup edilmediğini, yaptıkları ödemelerin
iadesi amacıyla açtıkları davaların Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin vermiş olduğu
kararlar sonucunda kabul edilmediğini, Yargıtayın verdiği kararlar dikkate
alınarak dosyada aleyhlerine hiçbir delil veya rapor bulunmamasına rağmen İlk
Derece Mahkemelerince davaların reddine karar verildiğini, temyiz üzerine aynı
Daire tarafından gerekçe gösterilmeksizin hükümlerin onandığını, benzer
iddialarla açılan davaların Derece Mahkemeleri ve Yargıtay tarafından daha önce
kabul edildiğini, aynı binada yan yana dairelerde oturan kişiler için farklı
sonuçların ortaya çıktığını, Yargıtay tarafından davanın tarafları arasında
eşitsizlik oluşturulduğunu, eşitliğin kamu kuruluşu lehine bozulduğunu, avans
olarak ödedikleri bedellerin iade edilmediğini belirterek mülkiyet ve adil
yargılanma hakları ile kanun önünde eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri
sürmüşler ve tazminat talep etmişlerdir.
24. Başvuruculardan Vildan Tunaboylu, Behçet Cansever, Hasan
Nizam, İsmail Özçelik, Mehmet Yavuz, İlhan Öztürk, Metin Şendil, Şükrü Cinali,
Mehmet Molla, Vasfi Ergün, İsmail Başaran, Gülten Akbulut, Fami Akın, Fikret
Yıldız, Şirin Ender ve Besim Cesur davanın açıldığı ve sona erdiği tarihi
dikkate alarak yargılamanın uzun sürdüğünü belirtmiş ve makul sürede yargılanma
hakkının ihlal edildiğini ayrıca ileri sürmüşlerdir.
B. Değerlendirme
25. Başvuru dilekçeleri ve ekleri incelendiğinde başvurucuların,
Ankara ve Bursa Tüketici Mahkemesinde açılan alacak davalarının reddedilmesi
dolayısıyla Anayasa’nın 10., 35., 36. ve 141. maddelerinde tanımlanan
haklarının ihlal edildiğini iddia ettikleri görülmektedir. Anayasa Mahkemesi,
olayların başvurucular tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı
olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, §
16). Başvurucular; Mahkemelerce verilen ret kararları neticesinde haksız yere
davalarının reddedildiğini, kendilerine verilmesi gereken tazminatın
verilmediğini, aynı durumda olan kişilerce açılan davaların Derece Mahkemeleri
tarafından daha önce kabul edildiğini iddia etmişlerdir. Gerekçeli karar
hakkına yönelik inceleme sonucunda varılan sonuç gereği, başvurucuların
mülkiyet hakkı ve eşitlik ilkesinin ihlaline yönelik iddialarının
değerlendirilmesine gerek görülmemiştir. Makul sürede yargılama yapılmadığı
iddiası olanlar yönünden adil yargılanma hakkı kapsamında ayrıca değerlendirme
yapılmıştır.
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
a. Gerekçeli Karar Hakkının İhlal
Edildiğine İlişkin İddia
26. Başvurucular, Derece Mahkemesi ve Yargıtay kararlarının
gerekçesiz olduğunu belirterek Anayasa’nın 36. maddesinde tanımlanan adil
yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmişlerdir.
27. Başvurucuların gerekçeli karar hakkına ilişkin şikâyetleri
açıkça dayanaktan yoksun olmadığı gibi kabul edilemezliğine karar verilmesini
gerektirecek başka bir neden de bulunmadığından başvuruların gerekçeli karar
hakkı yönünden kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Makul Sürede Yargılanma Hakkının
İhlal Edildiğine İlişkin İddia
28. Başvurucular Vildan Tunaboylu, Behçet Cansever, Hasan Nizam,
İlhan Öztürk tazminat istemeksizin, İsmail Özçelik, Mehmet Yavuz, Metin Şendil,
Şükrü Cinali, Mehmet Molla, Vasfi Ergün, İsmail Başaran, Gülten Akbulut, Fami
Akın, Fikret Yıldız, Şirin Ender, Besim Cesur ayrı ayrı olmak üzere değişik
miktarlarda manevi tazminat talep ederek makul sürede yargılanma haklarının
ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
29. 30/3/2011 tarihli ve 6216
sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48.
maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Mahkeme, …açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul
edilemezliğine karar verebilir.”
30. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme)
ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049,
26/3/2013, 18), Sözleşme metni ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından
ortaya çıkan ve adil yargılanma hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve
haklar, esasen Anayasa’nın 36. maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının
da unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme
yaptığı birçok kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı
ışığında yorumlamak suretiyle Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan ve AİHM
içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara
Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir Somut başvurunun dayanağını
oluşturan makul sürede yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca
adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil olup ayrıca davaların en az giderle ve
mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten
Anayasa’nın 141. maddesinin de -Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği- makul
sürede yargılanma hakkının değerlendirilmesinde dikkate alınması gerektiği
açıktır (Güher Ergun ve diğerleri,
B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 38, 39).
31. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu,
tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun
davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir
davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde dikkate alınması gereken
kriterlerdir (Güher Ergun ve diğerleri,
§§ 41–45).
32. Anayasa’nın 36. maddesi ve Sözleşme’nin 6. maddesi uyarınca
medeni hak ve yükümlülükler ile cezai alanda yöneltilen suçlamalara ilişkin
uyuşmazlıkların makul sürede karara bağlanması gerekmektedir. Başvuru konusu
olaylarda, Göçmen Konutları Projesi kapsamında avans olarak ödenen bedelin
iadesi talebiyle açılan alacak davaları bulunmakta olup, bu sorunun çözümüne
yönelik olarak 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı mülga Hukuk Muhakemeleri Usulü
Kanunu ile 6100 sayılı Kanun’da yer verilen usul hükümlerine göre yürütülen
somut yargılama faaliyetinin medeni hak ve yükümlülükleri konu alan bir
yargılama olduğunda kuşku bulunmamaktadır.
33. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin
makul süre değerlendirmesinde sürenin başlangıcı kural olarak uyuşmazlığı
karara bağlayacak yargılama sürecinin işletilmeye başlandığı, başka bir deyişle
davanın ikame edildiği tarihtir. Sürenin bitiş tarihi ise yargılamanın sona
erme tarihidir (Güher Ergun ve diğerleri,
§ 52). Bu kapsamda somut yargılama
faaliyeti açısından sürelerin başlangıç ve bitiş tarihlerinin dikkate alınması
gerekmekte olup ekte yer alan tabloda bu süreler belirtilmiştir.
34. Tüketici mahkemelerinin görevi 4077 sayılı mülga Kanun’un
23. maddesinde düzenlenmiştir. Anılan maddede, bu Kanun’un uygulanmasıyla
ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağı, tüketici
mahkemeleri nezdinde açılan davaların harçlardan muaf olduğu ve bu mahkemelerde
basit yargılama usulüne göre yargılama yapılacağı belirtilmiştir. Bu şekilde
kanun koyucu, tüketiciyi koruma amacını dikkate alarak genel mahkemelerin
dışında özel bir tüketici davalarının yargılaması sistemi oluşturmuş ve bu
davaların; konunun uzmanı mahkemelerce mümkün olduğunca hızlı, basit ve ucuz
bir biçimde sonuçlandırılmasını amaçlamıştır.
35. Başvurulara konu yargılama süreçlerinin incelenmesi
sonucunda makul sürede yargılama yapılmadığı iddiası olanlar yönünden -başvurucular
Şirin Ender ve Vasfi Ergün hariç olmak üzere- diğer başvurucuların açtıkları
alacak davalarının yerel Mahkemelerce ilk önce kabul edildiği, Yargıtay 13.
Hukuk Dairesi tarafından kararların temyiz incelemesi neticesinde bozulduğu,
daha sonra yapılan yargılamalar sonucunda başvurucuların davalarının reddine
karar verildiği ve kararların temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiği
anlaşılmaktadır.
36. Başvurucular Vildan Tunaboylu, Behçet Cansever, İlhan
Öztürk, Şirin Ender, Fikret Yıldız ile Besim Cesur ve İsmail Başaran ile Fami
Akın’ın başvurulara konu alacak davalarında, davaların ne kadar sürdüğü ekli
tablonun E ve F sütunlarında belirtilmiştir. İki dereceli bir yargılama
neticesinde sırasıyla toplam 4 yıl 4 ay 4 gün, 4 yıl 1 ay 8 gün, 4 yıl 4 ay 18
gün, 2 yıl 9 ay 27 gün, 3 yıl 10 ay 14 gün ve 3 yıl 7 ay 15 günde davaların
sonuçlandığı anlaşılmaktadır. Yukarıda yer verilen ilkeler (§ 31) ve yargılama
süresinin bütünü dikkate alındığında İlk Derece Mahkemesi ve Yargıtaydaki
yargılama sürecinde ilgili başvurucuların haklarını ihlal edecek bir gecikme
olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
37. Açıklanan nedenlerle Vildan Tunaboylu, Behçet Cansever,
İlhan Öztürk, Şirin Ender, İsmail Başaran, Fikret Yıldız, Besim Cesur ve Fami
Akın yönünden başvurulara konu yargılamanın makul süreyi aşmadığı ve
başvurucuların
Anayasa'nın 36. maddesinde güvence
altına alınan makul sürede yargılanma hakkına yönelik bir ihlalin
olmadığının açık olduğu anlaşıldığından ilgili başvurucuların makul süre
şikâyetlerinin açıkça dayanaktan yoksun
olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
38. Diğer başvuruculardan Hasan Nizam, İsmail Özçelik, Mehmet
Yavuz, Metin Şendil, Şükrü Cinali, Mehmet Molla, Vasfi Ergün ve Gülten
Akbulut’un makul sürede yargılanmadıklarına ilişkin şikâyetleri açıkça
dayanaktan yoksun olmadığı gibi kabul edilemezliğine karar verilmesini
gerektirecek başka bir neden de bulunmadığından bu başvuruların kabul
edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
a. Gerekçeli
Karar Hakkı Bağlamında Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
39.
Başvurucular, Anayasa’nın 36. maddesinde tanımlanan adil yargılanma hakkının
ihlal edildiğini iddia etmiştir.
40. Anayasa’nın 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle
yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil
yargılanma hakkına sahiptir.”
41. Anayasa’nın 141. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:
“Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak
yazılır.”
42. Sözleşme’nin 6. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Herkes medeni hak ve yükümlülükleri ile ilgili
uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda
karar verecek olan, kanunla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından
davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini
isteme hakkına sahiptir.”
43. Yapılan yargılama sırasında tanık dinletme hakkı da dâhil
olmak üzere delillerin ibrazı ve değerlendirilmesi adil yargılanma hakkının
unsurlarından biri olarak kabul edilen silahların eşitliği ilkesi kapsamında
kabul edilmekte olup bu hak ve gerekçeli karar hakkı da makul sürede yargılanma
hakkı gibi adil yargılanma hakkının somut görünümleridir. Anayasa Mahkemesi de
Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok kararında, ilgili
hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle
Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan ve AİHM içtihadıyla adil yargılanma
hakkının kapsamına dâhil edilen gerekçeli karar hakkı ve silahların eşitliği
ilkesi gibi ilke ve haklara Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir
(Güher Ergun ve diğerleri, § 38).
44.
Mahkeme kararlarının gerekçeli olması, adil yargılanma hakkının unsurlarından
biri olmakla beraber bu hak, yargılamada ileri sürülen her türlü iddia ve
savunmaya ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi şeklinde anlaşılamaz. Bu nedenle
gerekçe gösterme zorunluluğunun kapsamı, kararın niteliğine göre değişebilir.
Bununla birlikte başvurucunun ayrı ve açık bir yanıt verilmeyi gerektiren usul
veya esasa dair iddialarının cevapsız bırakılmış olması bir hak ihlaline neden
olacaktır (Mehmet Yavuz., B. No:
2013/2295, 20/2/2014, § 51). Gerekçenin ayrıntısı davanın niteliğine göre
değişmekle birlikte kararın hüküm kısmına dayanak oluşturacak hukuki bir
gerekçenin kısa ve özet de olsa bulunmasının zorunlu olduğu açıktır (Vesim Parlak, B. No: 2012/1034, 20/3/2014,
§ 33).
45.
Kararların gerekçeli olması, davanın taraflarının mahkeme kararının dayanağını
öğrenerek mahkemelere ve genel olarak yargıya güven duymalarını sağladığı gibi
tarafların kanun yoluna etkili başvuru yapmalarını mümkün hâle getiren en
önemli faktörlerdendir. Gerekçesi bilinmeyen bir karara karşı gidilecek kanun
yolunun etkin kullanılması mümkün olmayacağı gibi bahsedilen kanun yolunda
yapılacak incelemenin de etkin olması beklenemez (Vesim Parlak, § 34).
46.
Kanun yolu mahkemelerince verilen karar gerekçelerinin ayrıntılı olmaması, ilk
derece mahkemesi kararlarında yer verilen gerekçelerin onama kararlarında kabul
edilmiş olduğu şeklinde yorumlanmakla beraber (Aziz
Turhan, B. No: 2012/1269, 8/5/2014, § 53), başvurucuların dile
getirmesine rağmen ilk derece mahkemesinin de tartışmadığı esaslı hususlara
ilişkin temyiz başvurularıyla başvurucuların usule ilişkin haklarının ihlal
edildiğine yönelik somut şikâyetlerinin temyiz incelemesinde tartışılmaması,
gerekçeli karar hakkının ihlali olarak görülebilir (Faik Gümüş, B. No: 2012/603, 20/2/2014, § 49).
47.
Başvurucular, Göçmen Konutları
Projesi kapsamında avans olarak ödedikleri bedelin iadesi amacıyla Ankara ve
Bursa Tüketici Mahkemelerinde açtıkları davalarda davası kabul edilen kararlara
yönelik temyiz veya karar düzeltme aşamalarında Yargıtay 13. Hukuk Dairesince
bozma yönünde hüküm kurulduğunu, Mahkemelerce bozma kararlarına uyularak
dosyada aleyhlerine hiçbir delil veya rapor bulunmamasına rağmen davaların
tümünün incelenmeksizin reddine karar verildiğini, yerel Mahkemelerin verdiği
kararların Yargıtay tarafından onandığını, Mahkeme ve Yargıtay kararlarının
gerekçesiz olduğunu belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüşlerdir.
48.
Bakanlık, Yargıtayın daha önce benzer mahiyette açılan davalarda bozma
kararının tersine onama kararı vermesine ilişkin şikâyette içtihat
farklılığının tek başına adil yargılanma hakkına aykırılık teşkil etmeyeceğini
ifade etmiş; “delillerin değerlendirilmesi,
hukuk kurallarının uygulanması ve derece mahkemelerinin uyuşmazlığa getirdiği
çözümün adil olmadığı” şikâyetleri ile ilgili olarak Anayasa
Mahkemesi içtihatlarını hatırlatmış ve başvurucuların iddialarının bu kararlar
doğrultusunda değerlendirilmesi gerektiğini bildirmiştir.
49.
Yukarıda ayrıntılı olarak belirtildiği üzere (bkz. § 13) Yargıtayın bozma
ilamları incelendiğinde başvurucular Behçet Cansever, İsmail Başaran, Hatice Efeoğlu, Mertan
İncemehmetoğlu, Musa Tenekeci ve Fami Akın yönünden mahsubun yapılıp yapılmadığına ilişkin olarak bilirkişi
raporlarına değinilmeksizin devletin kurumlar arasında yapılan yazışmalardan ve
“Hak Sahiplerine Ait Liste” başlıklı belge kapsamından yola çıkılarak ilgili
kişilerin oturdukları konutlar hakkında mahsubun yapıldığına ilişkin bir
değerlendirme yapılmış; daha önce mahsubun yapılmadığı iddiası ile ilgili
açılan davalarda red kararı verildiği ve Daire incelemesinden geçerek
kesinleşen bu dosya kapsamlarından da mahsubun yapıldığının anlaşıldığı
belirtilmiştir.
50.
Bozma kararı verilen davalara ilişkin olarak diğer başvurucular yönünden
yapılan değerlendirmelerde ise mahsubun yapılıp yapılmadığı noktasında eksik inceleme
yapıldığı ve yeniden bilirkişi raporu alınmak suretiyle davanın aydınlatılması
istenmiştir. Bozma ilamı doğrultusunda bilirkişi raporu alan yerel Mahkemeler
Yargıtayın mahsubun yapıldığına ilişkin yukarıdaki paragrafta (bkz. § 13) yer
alan benzer kararlarına atıf yaparak ve hükmünde bunlardan bir tanesine aynen
yer vererek bilirkişi raporuna itibar etmemiş; bilirkişi incelemesi henüz
yaptırmayanlar ise usul ekonomisi gereği bilirkişi incelemesinden vazgeçmiştir.
Yerel Mahkemeler tarafından davası herhangi bir bozma kararı olmaksızın
doğrudan reddedilenlerde ise Yargıtayın emsal niteliğini almış, yukarıdaki
paragrafta (bkz. § 13) yer alan kararlarına dayanılmış ve bilirkişi raporlarına
itibar edilmemiştir. Bunlardan farklı olarak başvurucu Şirin Ender’in Ankara 3.
Tüketici Mahkemesinde görülen davasında Mahkeme, davalı idare lehine olan bir
bilirkişi raporunu esas alarak hüküm kurmuştur. Ancak karardan anlaşıldığı
kadarıyla başvurucunun hesap cüzdanı dosyada yer almaktadır ve bilirkişi,
davalı vekilinin örnek olarak sunduğu banka cüzdan fotokopilerinin tetkikinden
yararlanarak başvurucunun yatırdığı 5 TL’nin tümü için ödenmesi gereken
herhangi bir tutarın bulunmadığı sonucuna varmıştır.
51.
Yargılama makamları yargılamanın taraflarınca ileri sürülen iddiaları ve
gösterdikleri delilleri gereği gibi incelemek zorundadır. Bununla birlikte
belirli bir davaya ilişkin olarak delilleri değerlendirme ve gösterilmek
istenen delilin davayla ilgili olup olmadığına karar verme yetkisi esasen
derece mahkemelerine aittir (Benzer yöndeki AİHM kararı için bkz. Barbera Messegue ve Jabardo/İspanya, B.
No: 10590/83, 6/12/1988, § 68). Mevcut yargılamada geçerli olan delil sunma ve
inceleme yöntemlerinin adil yargılanma hakkına uygun olup olmadığını denetlemek
Anayasa Mahkemesinin görevi kapsamında olmayıp Mahkemenin görevi, başvuru
konusu yargılamanın bütünlüğü içinde adil olup olmadığını değerlendirmektir.
Genel anlamda hakkaniyete uygun bir yargılamanın yürütülebilmesi için
silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri ışığında taraflara
iddialarını sunmak hususunda uygun olanakların sağlanması şarttır. Taraflara
tanık delili de dâhil olmak üzere delillerini sunma ve inceletme noktasında da
uygun imkânların tanınması gerekir. Bu anlamda delillere ilişkin dengesizlik veya
hakkaniyetsizlik iddialarının da yargılamanın bütünü ışığında değerlendirilmesi
gerekir (Yüksel Hançer, B. No:
2013/2116, 23/1/2014, § 19).
52.
Başvurulara konu olan davalarda Banka ve davalı TOKİ’den gelen yazı cevaplarına
ve kurumlar arası yapılan iç yazışma kayıtlarına göre mahsup işleminin
yapıldığı Mahkemelerce kabul edilmiş ve davalının ispat varakası olarak sunduğu
deliller değerlendirilmek suretiyle davalar reddedilmiştir (bkz. § 14). Söz
konusu davalar, özel hukuk kapsamında incelenen bir alacağa ilişkindir.
Dolayısıyla kural olarak tarafların ileri sürdüğü hususların ispatlanıp
ispatlanmayacağı meselesi -tarafların aralarında ayrı ayrı imzaladıkları
borçlanma sözleşmeleri de dikkate alındığında- davanın taraflarını
ilgilendirmektedir. Başvurucularla ilgili olmayan bir dava dosyasında davalı
idarenin, ilgili Bankalardan mahsubun yapıldığını gösteren kayıtları sunduğu ve
hesap cüzdanına işlettiği görülerek mahsubun yapıldığının gözlemlendiği
Yargıtay kararlarında açıkça belirtilmiştir. Dolayısıyla aynı şekilde her bir
başvurucu yönünden müstakil olarak bir değerlendirmenin yapılmasında da hukuken
ve fiilen herhangi bir engel bulunmadığı anlaşılmaktadır. Başvurucularla ilgisi
olmayan ve sadece konu yönünden benzer bir dava dosyasında, mahsubun yapıldığını
gösteren kayıtların ve mahsubu yapılmış bir hesap cüzdanının sunulması ayrı
ayrı yapılan borçlanma sözleşmeleri dikkate alındığında sadece o davanın
taraflarını etkilemesi gerekir. Özel olarak belirtmek gerekirse başvurucu Şirin
Ender’in Ankara 3. Tüketici Mahkemesinde görülen davasının reddedilme sebebi
incelendiğinde de Mahkeme kararından anlaşıldığı kadarıyla başvurucunun hesap
cüzdanı dosyada yer almasına rağmen konu yönünden benzer bir dava dosyasından
yararlanılarak hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
53.
Başvurucu Şirin Ender’in davası hariç olmak üzere diğer başvurulara ilişkin
alacak davalarında, önce teknik bir husus olması hasebiyle bilirkişi raporu
alma ihtiyacının hasıl olması, daha sonra bilirkişi raporlarına itimat
edilmemesi veya bilirkişi raporu alınmasından vazgeçilmesi suretiyle davaların
reddedilmesinin ana sebebi olarak mahsubun yapıldığına ilişkin genel, soyut
ifadelerle belirtilen davalı idareler ile Banka arasındaki yazışmalar ve
Yargıtayın yukarıdaki paragrafta belirtilen (bkz. § 13) bozma kararları
gösterilmiştir.
54.
Söz konusu resmî yazışmalardan bahsedilmekle beraber bu belgeler vasıtasıyla
mahsubun ne kadar yapıldığı yahut yapılmadığı Mahkeme kararlarından açıkça
anlaşılamamaktadır. Nitekim yatırılan avansın miktarı her bir başvurucu için
değişiklik göstermektedir. Dolayısıyla resmî yazışmalar veya bilirkişi
raporlarından yararlanılmak suretiyle her bir başvurucu yönünden somut olayda;
oturulan konutlarla ilgili olarak borçlandırma tutarlarına, hesaplanmış ve
şerefiyelendirilmiş maliyetlere ve bunların sonucunda her bir başvurucunun
yatırdığı farklı miktardaki avansın toplam borçtan mahsup edilip edilmediğine
ilişkin hususlara Mahkeme kararlarında değinilmediği, davanın esasını
etkileyecek nitelikteki deliller veya olaylar hakkında bir değerlendirmenin
yapılmadığı anlaşılmaktadır. Salt resmî belgelere atıf yapılmak suretiyle
başvurucuların Göçmen Konutları Projesi kapsamında yaptığı ödemelerin
taksitlerden mahsup edildiği sonucuna varılmış olmasına karşın davalı TOKİ’nin
savunması doğrultusunda yatırılan peşinatların taksitlerden mahsup edilip
edilmediği yeterince tartışılmamış ve tarafların iddiaları ile savunmaları
karşılanmamıştır (Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 14/10/2015 tarihli ve
2015/3651, K.2015/30027 sayılı kararı).
55.
Bu nedenle Derece Mahkemeleri kararlarında, sözü edilen belgelere ilişkin
olarak her bir başvurucu yönünden mahsubun yapılıp yapılmadığına yönelik açık
bir değerlendirme yapılmadığı ve herhangi bir somutlaştırma yapılmaksızın
anılan belgelerin içeriğinden tam olarak bahsedilmediği kanaatine varılmıştır.
Ayrıca başvurucular tarafından açılan davaların büyük bir kısmında bilirkişi
raporlarından yararlanılarak başvurucuların avans olarak davalıya ödeme yaptığı
kabul edilmesine ve İlk Derece Mahkemelerince somut delillere dayalı olarak
davaların kabulüne karar verilmesine rağmen bu kararların bozulmasından sonra
Mahkemelerin, davaların kabulüne dair ilk kararında vardığı sonucun tam tersi
bir sonuca ulaşması ve bunu salt Yargıtay kararlarındaki resmî yazışmalara
dayanarak ikna edici şekilde gerekçelendirmemesi de adil bir yargılama
olmadığını göstermektedir.
56. Bu sebeplerle yargılama süreçleri bir bütün olarak
değerlendirildiğinde başvurucuların gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği
sonucuna varılmıştır.
57.
Belirtilen nedenlerle başvurucuların Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına
alınan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
b. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal
Edildiğine İlişkin İddia
58. Başvuruları makul süre şikâyeti yönünden kabul edilebilir
bulunan Hasan Nizam, Gülten Akbulut, İsmail Özçelik, Mehmet Yavuz, Metin
Şendil, Şükrü Cinali, Mehmet Molla, Vasfi Ergün’ün açtıkları davalarda,
yargılamanın başından itibaren iki dereceli yargılama sisteminde davaların ne
kadar sürdüğü ekli tablonun E ve F sütunlarında belirtilmiştir.
59. Yukarıda belirtilen ilkeler ışığında (bkz. §§ 30-34) ve
başvuruların değerlendirilmesi neticesinde söz konu alacak davaları; hukuki
meselenin çözümündeki güçlük, maddi olayların karmaşıklığı, delillerin
toplanmasında karşılaşılan engeller, taraf sayısı gibi kriterler dikkate
alındığında karmaşık olmaktan uzaktır. Başvurucuların tutum ve davranışları ile
usule ilişkin haklarını kullanırken özensiz davranmalarının, yargılamanın
uzamasına önemli ölçüde sebep teşkil ettiği de söylenemez.
60. Başvuruların konusu olan alacak davalarında yargılama
sürecindeki gecikmeler ayrı ayrı değerlendirildiğinde Mahkemece yapılan
yargılama süreçleri ve temyiz süreçleriyle beraber yargılamanın makul olmayan
bir süre içinde sonuçlandığı görülmektedir. Tüketici Mahkemelerinde görülen
alacak davalarının niteliği, başvurucular açısından taşıdığı değer ve
başvurucuların davadaki menfaatleri dikkate alındığında bu sürenin makul
olmadığı açıktır.
61. Belirtilen nedenlerle Hasan Nizam, Gülten Akbulut, İsmail
Özçelik, Mehmet Yavuz, Metin Şendil, Şükrü Cinali, Mehmet Molla, Vasfi Ergün’ün
Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma
hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
62. Başvurucular, mülkiyet ve adil yargılanma hakları ile
eşitlik ilkesinin ihlali nedeniyle avans olarak yatırdığı bedelin bilirkişi
raporlarıyla güncellenmiş değerlerini, yargılama giderlerini ve davalarda
aleyhine hükmedilen vekâlet ücretlerinin ödenmesini talep etmişlerdir.
63. 6216 sayılı Kanun’un 50. maddesinin birinci ve ikinci
fıkrası şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun
hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı
verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması
gerekenlere hükmedilir. Ancak yerindelik denetimi yapılamaz, idari eylem ve
işlem niteliğinde karar verilemez.
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından
kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama
yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında
hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya
genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama
yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar
verir.”
64.
Başvuruların değerlendirilmesi neticesinde gerekçeli karar hakkı yönünden
Anayasa’nın 36. maddesinin ihlal edildiği tespit edilmiş olduğundan ihlali ve
sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapılmak üzere kararın bir
örneğinin ilgili Mahkemelere gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
65. Başvurucular maddi tazminat talebinde de bulunmuş olup
mevcut başvuruda Anayasa’nın 36. maddesinin ihlal edildiği tespit edilmiş
olmakla beraber tespit edilen ihlalle iddia edilen maddi zarar arasında illiyet
bağı bulunmadığı anlaşıldığından başvurucuların maddi tazminat talebinin
reddine karar verilmesi gerekir.
66. Başvuruculardan Hasan Nizam’ın makul sürede yargılama
yapılmaması nedeniyle manevi tazminat talep etmediği anlaşıldığından bu konuda
değerlendirme yapılmamıştır.
67. Ekli tablonun H sütununda belirtilen miktardaki manevi
tazminatın başvurucular Gülten Akbulut, İsmail Özçelik, Mehmet Yavuz, Metin
Şendil, Şükrü Cinali, Mehmet Molla ve Vasfi Ergün’e ödenmesine karar verilmesi
gerekir.
68. Başvurucular tarafından aşağıda dökümü yapılan yargılama
giderlerinin başvuruculara ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. 1. Başvurucuların gerekçeli
karar hakkı yönünden başvurularının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Makul sürede yargılama
yapılmaması şikâyeti olan başvuruculardan Vildan Tunaboylu, Behçet Cansever,
İlhan Öztürk, Şirin Ender, Fami Akın, Fikret Yıldız, Besim Cesur ve İsmail
Başaran’ın şikâyetinin açıkça dayanaktan
yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA; Hasan Nizam, Gülten
Akbulut, İsmail Özçelik, Mehmet Yavuz, Metin Şendil, Şükrü Cinali, Mehmet
Molla, Vasfi Ergün’ün şikâyetinin ise KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. 1. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan gerekçeli
karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
2. Makul sürede yargılama
yapılmaması şikâyeti yönünden başvuruları kabul edilebilir bulunan
başvurucuların Anayasa’nın 36. maddesinde
güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin
gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için
yeniden yargılama yapmak üzere ilgili Mahkemelere GÖNDERİLMESİNE,
D. Ekli tablonun H sütununda
yer alan manevi tazminat miktarlarının; Gülten Akbulut, İsmail Özçelik, Mehmet
Yavuz, Metin Şendil, Şükrü Cinali, Mehmet Molla, Vasfi Ergün’e ÖDENMESİNE,
E. Başvurucuların tazminat
taleplerinin REDDİNE,
F. 1. Başvurucular Vildan
Tunaboylu tarafından 2014/2719, Behçet Cansever tarafından 2014/5967, Hasan
Nizam tarafından 2014/4202, İsmail Özçelik tarafından 2014/7539, Mehmet Yavuz
tarafından 2014/8513, İlhan Öztürk tarafından 2014/5966, Metin Şendil
tarafından 2014/7537, Fami Akın tarafından 2014/8311, İsmail Başaran tarafından
2014/8541, Fikret Yıldız tarafından 2014/14184, Besim Cesur tarafından 2014/14185,
Gülten Akbulut tarafından 2014/15768, Şükrü Cinali tarafından 2014/17098, Vasfi
Ergün tarafından 2014/16540 numaralı dosyalar için ayrı ayrı yatırılan 206,10
TL harcın ve Mehmet Molla tarafından 2015/2805 numaralı dosya için yatırılan
226,90 TL harcın AYRI AYRI; 1.800 TL vekâlet ücretinin ise MÜŞTEREKEN
ÖDENMESİNE,
2. Başvurucular Hasan Türker, Fatma Türker,
Mehmet Türker tarafından 2014/12630 numaralı dosya için 206,10 TL harcın
MÜŞTEREKEN; Erdinç Kılıç, Nazende Kılıç, Zahir Kılıç, Ersin Kılıç tarafından
2013/9206 numaralı dosya için 198,35 TL harcın MÜŞTEREKEN; Hakkı Çalışkan,
Halime Çalışkan tarafından 2014/13556 numaralı dosya için 206,10 TL harcın
MÜŞTEREKEN; İbrahim Yılmaz tarafından 2013/7866 numaralı dosya için 198,35 TL
harcın ve Muzaffer Özgür tarafından 2014/12629 numaralı dosya için 206,10 TL
harcın AYRI AYRI; 1.800 TL vekâlet ücretinin MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
3. Başvurucular İsmet Özgür tarafından
2014/105, Lütfi Türkan tarafından 2014/104, Nilgün Kıreyoğlu tarafından
2014/161, Hasan Mutlu tarafından 12465, Hayriye Yenisoy tarafından 2014/12532,
Naci Adaletsever tarafından 2014/12913, Ali Ahatlı tarafından 2014/17659,
Mergüz Başyiğit tarafından 2014/18898, Nazif Necipoğlu tarafından 2014/19977
numaralı dosya için ayrı ayrı yatırılan 206,10 TL harcın, Hikmet Sönmez
tarafından 2015/3384, Saffet Uğurlu tarafından 2015/6028 numaralı dosya için
yatırılan 226,90 TL harcın AYRI AYRI; 1.800 TL vekâlet ücretinin ise MÜŞTEREKEN
ÖDENMESİNE,
4. Başvurucular Hatice Efeoğlu tarafından
2014/10015, Mertan İncemehmetoğlu tarafından 2014/10024 numaralı dosya için
ayrı ayrı yatırılan 206,10 TL harcın AYRI AYRI; 1.800 TL vekâlet ücretinin ise
MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
5. Başvurucu Musa Tenekeci tarafından
2014/12754 numaralı dosya için 206,10 TL harcın ve 1.800 TL vekâlet ücretinin
ÖDENMESİNE,
6. Başvurucu Şirin Ender tarafından 2014/11949
numaralı dosya için 206,10 TL harcın ve 1.800 TL vekâlet ücretinin ÖDENMESİNE,
G. Ödemelerin, kararın
tebliğini takiben başvurucuların Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren
dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona
erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA
I.7/1/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
II.
A
|
B
|
C
|
Ç
|
D
|
E
|
F
|
G
|
H
|
Sıra
|
Başvuru Numarası
|
Başvurucunun İsmi
|
T.C. Kimlik Numarası
|
Başvurucu
Vekili
|
Makul Sürede Yargılama Yapılmadığı İddiası
Olanlar Yönünden
|
Davanın Açıldığı Tarih
-
Nihai Karar Tarihi
|
Yargısal Süreçte Geçen Toplam Süre
|
Talep Edilen Manevi Tazminat Miktarı (TL)
|
Ödenmesi Gereken Manevi Tazminat Miktarı (TL)
|
1
|
2014/2719
|
Vildan TUNABOYLU
|
-
|
Av. Mehmet Zeki KÖSE
|
16/9/2009
-
20/1/2014
|
4 yıl 4 ay 4 gün
|
-
|
-
|
2
|
2014/5967
|
Behçet CANSEVER
|
-
|
Av. Mehmet Zeki KÖSE
|
3/2/2010
-
11/3/2014
|
4 yıl 1 ay 8 gün
|
-
|
-
|
3
|
2014/4202
|
Hasan NİZAM
|
-
|
Av. Mehmet Zeki KÖSE
|
2/6/2009
-
20/1/2014
|
4 yıl 7 ay 18 gün
|
-
|
-
|
4
|
2014/5966
|
İlhan ÖZTÜRK
|
-
|
Av. Mehmet Zeki KÖSE
|
16/9/2009
-
4/2/2014
|
4 yıl 4 ay 18 gün
|
-
|
-
|
5
|
2014/15768
|
Gülten AKBULUT
|
-
|
Av. Mehmet Zeki KÖSE
|
26/10/2009
-
4/9/2014
|
4 yıl 10 ay 8 gün
|
5.000 TL
|
4.000 TL
|
6
|
2014/7539
|
İsmail ÖZÇELİK
|
-
|
Av. Mehmet Zeki KÖSE
|
25/5/2009
-
31/3/2014
|
4 yıl 10 ay 6 gün
|
5.000 TL.
|
4.000 TL
|
7
|
2014/8313
|
Mehmet YAVUZ
|
-
|
Av. Mehmet Zeki KÖSE
|
12/6/2009
-
22/4/2014
|
4 yıl 10 ay 10 gün
|
5.000 TL.
|
4.000 TL
|
8
|
2014/7537
|
Metin ŞENDİL
|
-
|
Av. Mehmet Zeki KÖSE
|
14/2/2008
-
31/3/2014
|
6 yıl 1 ay 17 gün
|
5.000 TL.
|
5.000 TL
|
9
|
2014/17098
|
Şükrü CİNALİ
|
-
|
Av. Mehmet Zeki KÖSE
|
2/6/2009
-
2/9/2014
|
5 yıl 3 ay
|
5.000 TL.
|
4.000 TL
|
10
|
2015/2805
|
Mehmet MOLLA
|
-
|
Av. Mehmet Zeki KÖSE
|
25/5/2009
-
12/2/2014
|
4 yıl 8 ay 17 gün
|
5.000 TL.
|
4.000 TL
|
11
|
2014/16540
|
Vasfi ERGÜN
|
-
|
Av. Mehmet Zeki KÖSE
|
3/2/2010
-
4/9/2014
|
4 yıl 7 ay 1 gün
|
5.000 TL.
|
4.000 TL
|
12
|
2014/8541
|
İsmail BAŞARAN
|
-
|
Av. Mehmet Zeki KÖSE
|
16/8/2010
-
31/3/2014
|
3 yıl 7 ay 15 gün
|
5.000 TL.
|
-
|
13
|
2014/14184
|
Fikret YILDIZ
|
-
|
Av. Mehmet Zeki KÖSE
|
16/8/2010
-
30/6/2014
|
3 yıl 10 ay 14 gün
|
5.000 TL.
|
-
|
14
|
2014/14185
|
Besim CESUR
|
-
|
Av. Mehmet Zeki KÖSE
|
16/8/2010
-
30/6/2014
|
3 yıl 10 ay 14 gün
|
5.000 TL.
|
-
|
15
|
2014/8311
|
Fami AKIN
|
-
|
Av. Mehmet Zeki KÖSE
|
16/8/2010
-
31/3/2014
|
3 yıl 7 ay 15 gün
|
5.000 TL.
|
-
|
16
|
2014/11949
|
Şirin ENDER
|
-
|
Av. Nevzat SARIİN
|
22/8/2011
-
19/6/2014
|
2 yıl 9 ay 27 gün
|
2.000 TL.
|
-
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|