TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
HÜSEYİN UĞUR VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/2996)
|
|
Karar Tarihi: 18/7/2018
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Yusuf Enes
KAYA
|
Başvurucular
|
:
|
1. Abdullah
ŞARAN
|
|
|
2.
Abdurrezak YILDIZ
|
|
|
3. Ali AKTAŞ
|
|
|
4. Asiye
ATILGAN
|
|
|
5. Aydın
PUSAT
|
|
|
6. Ayşe
İRMEZ
|
|
|
7.Dursun
ÇAKIR
|
|
|
8. Halil
BATIBEY
|
|
|
9. Hüseyin
UĞUR
|
|
|
10. İbrahim
AYAN
|
|
|
11. Kerem
ERKUŞ
|
|
|
12. Mahmut
KAPLAN
|
|
|
13. Mehmet
ÇAKAR
|
|
|
14. Ramazan
ÇAKAR
|
|
|
15. Sabri
ÜRKMEZ
|
|
|
16. Sefer
TUNÇ
|
|
|
17. Taybet
BELGE
|
|
|
18. Yahya
BARINÇ
|
Vekili
|
:
|
Av. Mesut
BEŞTAŞ
|
|
|
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, tutukluluğun makul süreyi aşması nedeniyle kişi
hürriyeti ve güvenliği hakkının; tutukluluk dolayısıyla siyasi faaliyetlerin
yerine getirilememesi nedeniyle seçme ve seçilme hakkının; yargılamanın makul
sürede sonuçlandırılmaması, gizli tanıkların sorgulanamaması, hukuka aykırı
delillerin yargılamada kullanılması nedenleriyle de adil yargılanma hakkının
ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 5/3/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve
bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen başvuru hakkında görüş sunulmayacağını
bildirmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal
Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler
çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen Şırnak KCK
Kent Meclisi yapılanması soruşturması kapsamında başvurucular Aydın Pusat ve
Taybet Belge 17/9/2011 tarihinde; Ali Aktaş, Asiye Atılgan, Ayşe İrmez, Halil
Batıbey, İbrahim Ayan, Kerem Erkuş, Mahmut Kaplan, Mehmet Çakar, Sefer Tunç ve
Yahya Barınç 20/9/2011 tarihinde; Abdurrezzak Yıldız 10/10/2011 tarihinde;
Dursun Çakır 18/10/2011 tarihinde; Abdullah Şaran, Hüseyin Uğur ve Sabri Ürkmez
27/11/2011 tarihinde gözaltına alınmışlardır. Başvurucu Ramazan Çakar hakkında
29/9/2011 tarihinde yakalama kararı çıkarılmıştır. Başvurucu Dursun Çakır
18/10/2011 tarihinde salıverilmiştir. Ancak Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı
üzerine Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesince 20/10/2011 tarihinde hakkında
yakalama emri çıkarılmıştır.
9. Mehmet Çakar 20/9/2011 tarihinde; Aydın Pusat, Taybet Belge,
Ali Aktaş, Asiye Atılgan, Ayşe İrmez, Halil Batıbey, İbrahim Ayan, Kerem Erkuş,
Mahmut Kaplan, Sefer Tunç ve Yahya Barınç 21/9/2011 tarihinde; Abdurrezzak
Yıldız 11/10/2011 tarihinde; Dursun Çakır yakalama emri üzerine 24/11/2011
tarihinde; Abdullah Şaran, Hüseyin Uğur ve Sabri Ürkmez 30/11/2011 tarihinde
tutuklanmışlardır.
10. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının 1/1/2012 tarihli
iddianamesi ile başvurucuların terör örgütüne üye olma, terör örgütünün
faaliyetlerini düzenlemek suretiyle örgütü yönetme, terör örgütünün
propagandasını yapma suçlarından cezalandırılmaları istemiyle haklarında kamu
davası açılmıştır.
11. Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesinin (CMK mülga 250.
maddeyle görevli) E.2012/24 sayılı dosyasında yargılamaya başlanmıştır.
12. Başvuruculardan Aydın Pusat 8/6/2012 tarihinde, Ayşe İrmez
28/6/2013 tarihinde Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesince tahliye edilmiştir.
13. Tutukluluğu devam eden başvurucular son olarak 8/1/2014
tarihinde yargılandıkları Mahkemeden tahliye talebinde bulunmuş; Mahkeme
10/1/2014 tarihinde tahliye taleplerinin reddine ve Ayşe İrmez dışındaki
başvurucuların tutukluluk hâllerinin devamına karar vermiştir.
14. Bu karara karşı yapılan itirazı değerlendiren Diyarbakır 4.
Ağır Ceza Mahkemesi 30/1/2014 tarihinde itirazın reddine karar vermiştir. Bu
karar 11/2/2014 tarihinde başvurucuların müdafiine tebliğ edilmiştir.
15. Başvurucular 5/3/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuşlardır.
16. Başvurucular hakkındaki dava, kanun değişikliği ile CMK
mülga 250. maddeyle görevli mahkemelerin kapatılması üzerine Şırnak 1. Ağır
Ceza Mahkemesine devredilmiştir.
17. Şırnak 1. Ağır Ceza Mahkemesinin E.2014/142 sayılı dosyası
üzerinden devam edilen yargılamada 10/4/2014 tarihinde başvurucular Kerem
Erkuş, Mahmut Kaplan, Sabri Ürkmez, Dursun Çakır, Halil Batıbey, Taybet Belge
ve İbrahim Ayan'ın; 15/7/2014 tarihinde Asiye Atılgan, Abdullah Şaran, Hüseyin
Uğur, Mehmet Çakar, Abdurrezzak Yıldız, Ali Aktaş, Sefer Tunç ve Yahya Barınç'ın
tahliye edilmesine karar verilmiştir.
18. Başvurucu Ramazan Çakar 17/10/2014 tarihinde savunma yapmak
istediğini belirterek Mahkemeye gelmiş, Mahkemece yapılan sorgusunun ardından
aynı tarihte tutuklanmıştır.
19. Dava daha sonra Ankara Batı 2. Ağır Ceza Mahkemesine
nakledilmiştir.
20.Ankara Batı 2. Ağır Ceza Mahkemesi 15/1/2015 tarihinde
başvurucu Ramazan Çakar'ın tahliyesine karar vermiştir.
21. Başvurucu Abdurrezzak Yıldız 21/3/2016 tarihinde, Şırnak
Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen bir soruşturma kapsamında tutuklanmıştır.
Başvurucu hakkında Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığının 30/3/2016 tarihli
iddianamesiyle Şırnak Ağır Ceza Mahkemesinde kamu davası açılmıştır.
22.Şırnak Ağır Ceza Mahkemesi 9/6/2016 tarihli kararıyla bu
davanın Ankara Batı 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davayla
birleştirilmesine, yargılamanın Ankara Batı 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki dava
üzerinden yürütülmesine karar vermiştir.
23. Ankara Batı 2. Ağır Ceza Mahkemesi 17/11/2016 tarihinde
başvurucu Abdurrezzak Yıldız'ın tahliyesine karar vermiştir.
24.Dava, bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla Ankara
Batı 2. Ağır Ceza Mahkemesinde derdesttir.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
25. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Tazminat istemi" kenar başlıklı
141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili bölümü şöyledir:
"Suç soruşturması veya kovuşturması
sırasında;
...
d) Kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde
makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında
hüküm verilmeyen,
...
Kişiler, maddî ve manevî her türlü
zararlarını, Devletten isteyebilirler."
26. 5271 sayılı Kanun'un "Tazminat
isteminin koşulları" kenar başlıklı 142. maddesinin (1)
numaralı fıkrası şöyledir:
" Karar veya hükümlerin kesinleştiğinin
ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde
karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat
isteminde bulunulabilir."
B. Uluslararası Hukuk
1. Sözleşme Hükümleri
27. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (Sözleşme) ek 1 No.lu
Protokol'ün 3. maddesi şöyledir:
"Yüksek Sözleşmeci Taraflar, yasama
organının seçilmesinde halkın kanaatlerinin özgürce açıklanmasını sağlayacak
şartlar içinde, makul aralıklarla, gizli oyla serbest seçimler yapmayı taahhüt
ederler."
2. Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi İçtihadı
28. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Sözleşme'ye ek 1
No.lu Protokol'ün 3. maddesindeki serbest seçim hakkını, yasama organının seçimi ya da bu organın
iki meclisi varsa en azından bir meclisin seçimi ile sınırlı olarak
değerlendirmektedir (Gorizdra/Moldova (k.k.),
B. No: 53180/99, 2/7/2002, hukuk kısmı, § 2; Cherepkov/Rusya
(k.k.), B. No: 51501/99, 25/1/2000, hukuk kısmı, § 1).
29. AİHM, serbest seçim hakkının kapsamını yasama yetkisine
sahip olmayan yerel yönetimlerin seçimlerini içerecek kadar genişletmemiş ve
yerel seçimlerin ulusal yasaları yerel düzeyde uygulayarak parlamentonun
desteklenmesi işlevine sahip olduğunu belirtmiştir. AİHM ayrıca belediye
seçimlerinin (Cherepkov/Rusya),
bölgesel seçimlerin (Malarde/France (k.k.),
B. No: 46813/99, 5/9/2000), il genel meclisi seçimlerinin (Vito Sante Santoro/Italy, B. No:
36681/97, 1/7/2004), belediye ve ilçe meclisi seçimlerinin (Mółka/Poland [BD] (k.k.), B. No:
56550/00, 12/6/2014) Sözleşme'ye ek 1 No.lu Protokol'ün 3. maddesinde
belirlenen serbest seçim hakkının kapsamında olmadığına karar vermiştir.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
30. Mahkemenin 18/7/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Kişi Hürriyeti ve
Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucuların
İddiaları
31. Başvurucular, suç işlendiğine dair kuvvetli şüphe
bulunmamasına rağmen hukuka aykırı delillerle ve matbu gerekçelerle devam
ettirilen tutukluluklarının makul süreyi aştığını, tutukluluğun devamı
gerekçelerinin ilgili ve yeterli olmadığını, alternatif tedbirlerin dikkate
alınmadığını belirterek Anayasa'nın 19. maddesinde güvence altına alınan kişi
hürriyeti ve güvenliği hakkının; uzun süredir tutuklu olmalarına rağmen tahliye
edilmediklerini, tutukluluklarının devamında ısrar edildiğini belirterek kişi
hürriyeti ve güvenliği hakkı ile bağlantılı olarak eşitlik ilkesinin ihlal
edildiğini ileri sürmüşlerdir.
2. Değerlendirme
a. Başvurucu Aydın Pusat Yönünden
32. Anayasa Mahkemesi 23/9/2012 tarihinden sonra kesinleşen
nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılacak bireysel başvuruları inceler.
Dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisi ancak bu tarihten
sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılan bireysel başvurularla
sınırlıdır. Kamu düzenine ilişkin bu düzenleme karşısında anılan tarihten önce
kesinleşmiş nihai işlem ve kararları da içerecek şekilde yetki kapsamının
genişletilmesi mümkün değildir (G.S., B.
No: 2012/832, 12/2/2013, § 14).
33. Somut olayda başvurucu Aydın Pusat'ın suç isnadına bağlı
tutukluluk durumu, tahliye edildiği 8/6/2012 tarihinde yani bireysel
başvuruların incelenmeye başlandığı tarih olarak belirlenen 23/9/2012
tarihinden önce sona ermiştir.
34. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının anılan
başvurucu yönünden zaman bakımından
yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekir.
b. Başvurucu Ayşe İrmez Yönünden
35. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 47. maddesinin (5) numaralı
fıkrası uyarınca başvuru yollarının tüketildiği, başvuru yolu öngörülmemiş ise
ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde bireysel başvuru
yapılması gerekir.
36. Derece mahkemesince hüküm verilmeden önce tutukluluk hâli
sona eren bir kişinin tahliye edildiği tarihten itibaren en geç otuz günlük
yasal süre içinde Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunarak tutuklulukla
ilgili şikâyetlerini ileri sürmesi gerekmektedir (Cüneyt Kartal, B. No: 2013/6572, 20/3/2014, § 22).
37. Somut olayda yargılama kapsamında tutuklu olan başvurucu
Ayşe İrmez28/6/2013 tarihinde tahliye edilmiştir. Dolayısıyla bireysel
başvurunun ilk derece mahkemesinin tahliye kararını verdiği 28/6/2013
tarihinden itibaren otuz gün içinde yapılması gerekirken 5/3/2014 tarihinde
yapılan bireysel başvuruda süre aşımı olduğu sonucuna varılmıştır.
38. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının anılan
başvurucu yönünden süre aşımı
nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
c. Başvurucu Ramazan
Çakar Yönünden
39. 6216 sayılı Kanun’un "Bireysel
başvuru hakkına sahip olanlar" kenar başlıklı 46. maddesinin
(1) numaralı fıkrası uyarınca bireysel başvuru ancak ihlale yol açtığı ileri
sürülen işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle güncel ve kişisel bir hakkı doğrudan
etkilenenler tarafından yapılabilir.
40. 6216 sayılı Kanun’un 46. maddesinde kimlerin bireysel
başvuru yapabileceği sayılmış olup anılan maddenin (1) numaralı fıkrasına göre
bir kişinin Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmesi için üç temel
ön koşulun birlikte bulunması gerekmektedir. Bu ön koşullar, başvuruya konu
edilen ve ihlale yol açtığı ileri sürülen kamu gücü eylem veya işleminden ya da
ihlalinden dolayı başvurucunun güncel bir
hakkının ihlal edilmesi, bu ihlalden dolayı kişinin kişisel olarak ve doğrudan etkilenmiş olması ve bunların
sonucunda başvurucunun kendisinin mağdur
olduğunu ileri sürmesi şeklindedir (Onur
Doğanay, B. No: 2013/1977, 9/1/2014, § 42).
41. Başvurucu hakkında 29/9/2011 tarihinde yakalama kararı
çıkarılmıştır. Bu yakalama kararı infaz edilememiştir. Başvurucu 17/10/2014
tarihinde Mahkemeye gelerek savunmasını yapmak istemiş, Mahkemece yapılan
sorgusunun ardından ilk defa bu tarihte tutuklanmıştır. Dolayısıyla başvurucu,
başvurduğu tarih itibarıyla tutuklu değildir ve uzun tutukluluk nedeniyle bu
başvuruda mağdur sıfatı bulunmamaktadır. Başvurucu bireysel başvuruda
bulunduktan sonraki tutuklama süreciyle ilgili bir şikâyette de bulunmamıştır.
42.Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının anılan
başvurucu yönünden kişi bakımından
yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekir.
d. Diğer Başvurucular Yönünden
43. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucuların Anayasa'nın 10. maddesinde
düzenlenen eşitlik ilkesinin ihlal edildiğine yönelik iddialarının da esas
olarak kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı çerçevesinde Anayasa'nın 19.
maddesinin yedinci fıkrası kapsamında incelenmesi gerektiği
değerlendirilmiştir.
44. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesi
şöyledir:
"Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun
yollarının tüketilmiş olması şarttır."
45. 6216 sayılı Kanun’un "Bireysel
başvuru hakkı" kenar başlıklı 45. maddesinin (2) numaralı
fıkrası şöyledir:
"İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem,
eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının
tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir."
46. Yukarıda belirtilen Anayasa ve Kanun hükümleri gereğince
Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak ihlallerinin derece
mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek ikincil nitelikte bir
kanun yoludur. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa
Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun
yollarının tüketilmesi zorunludur (Ayşe
Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, § 17).
47. Anayasa Mahkemesi, tutukluluğun kanunda öngörülen azami
süreyi veya makul süreyi aştığı iddiasıyla yapılan bireysel başvurular
bakımından bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla başvurucu tahliye
edilmiş ise asıl dava sonuçlanmamış da olsa (ilgili Yargıtay içtihatlarına atıf
yaparak) 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde öngörülen tazminat davası açma
imkânının tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu olduğu sonucuna varmıştır (Erkam Abdurrahman Ak, B. No: 2014/8515,
28/9/2016, §§ 48-62; İrfan Gerçek,
B. No: 2014/6500, 29/9/2016, §§ 33-45).
48. Somut olayda bireysel başvuruda bulunduktan sonra 10/4/2014,
15/7/2014, 17/11/2016 tarihlerinde tahliyesine karar verilen başvurucuların
tutukluluğun makul süreyi aştığına ilişkin iddiası, 5271 sayılı Kanun'un 141.
maddesi kapsamında açılacak davada da incelenebilir. Bu madde kapsamında
açılacak dava sonucuna göre başvurucuların tutukluluğunun makul süreyi
aştığının tespiti hâlinde görevli mahkemece başvurucu lehine tazminata da
hükmedilebilecektir. Buna göre 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde belirtilen
dava yolu, başvurucuların durumuna uygun telafi kabiliyetini haiz etkili bir
hukuk yoludur ve bu olağan başvuru yolu tüketilmeden yapılan bireysel
başvurunun incelenmesi bireysel başvurunun
ikincil niteliği ile bağdaşmamaktadır.
49. Açıklanan gerekçelerle başvurucuların tutukluluğun makul
süreyi aştığı iddiasına ilişkin olarak yargısal başvuru yolları tüketilmeden
bireysel başvuru yapıldığı anlaşıldığından başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemiş olması
nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Seçme, Seçilme ve
Siyasi Faaliyette Bulunma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucuların
İddiaları
50. Başvuruculardan Abdullah Şaran, Sabri Ürkmez, Abdurrezzak
Yıldız, Dursun Çakır, Ali Aktaş, Aydın Pusat belediye başkanı, belediye meclis
üyesi, il genel meclis üyesi, belediye encümeni ve başkanı olduklarını
belirterek tutuklanmaları nedeniyle seçilme ve siyasi faaliyette bulunma
haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
2. Değerlendirme
51. Anayasa'nın 67. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Vatandaşlar, kanunda gösterilen şartlara
uygun olarak, seçme, seçilme ve bağımsız olarak veya bir siyasî parti içinde
siyasî faaliyette bulunma ve halkoylamasına katılma hakkına sahiptir."
52. Başvurucuların bu bölümdeki iddialarının Anayasa'nın 67.
maddesinin birinci fıkrası çerçevesinde değerlendirilmesi gerekir.
53. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasının birinci
cümlesi şöyledir:
"Herkes, Anayasada güvence altına alınmış
temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki
herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa
Mahkemesine başvurabilir."
54. 6216 sayılı Kanun'un "Bireysel
başvuru hakkı" kenar başlıklı 45. maddesinin (1) numaralı
fıkrası şöyledir:
"Herkes, Anayasada güvence altına alınmış
temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek
Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü
tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir."
55. Belirtilen hükümler uyarınca bir anayasal hak ihlali
iddiasının Anayasa Mahkemesinin konu bakımından yetkisi dâhilinde olabilmesi
için başvurucu tarafından dayanılan hakkın Anayasa'da güvence altına alınmış
temel hak ve özgürlüklerden olması, Sözleşme ve buna ek Türkiye'nin taraf
olduğu protokoller kapsamında yer alması gerekir. Anayasa ve Sözleşme'nin ortak
koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun esasının
incelenmesi mümkün değildir (Onurhan Solmaz,
B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18; Mehmet
Haberal, B. No: 2012/849, 4/12/2013, § 106).
56. Anayasa'nın 67. maddesinde; seçme, seçilme ve bağımsız
olarak veya bir siyasi parti içinde siyasi faaliyette bulunma hakkı güvence
altına alınmıştır. Seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı,
demokrasinin en önemli ilkelerinden biri olarak kabul edilmelidir. Şüphesiz
anılan haklar, hukukun üstünlüğüne dayanan etkili ve anlamlı bir demokrasinin
temellerinin kurulması ve sürdürülmesi için hayati öneme sahiptir (Nejdet Atalay, B. No: 2014/184, 16/7/2014,
§ 59).
57. Bununla birlikte Anayasa Mahkemesine yapılan bir bireysel
başvurunun esasının incelenebilmesi için kamu gücü tarafından müdahale edildiği
iddia edilen hakkın Anayasa'da güvence altına alınmış olmasının yanı sıra
Sözleşme ve Türkiye'nin taraf olduğu ek protokollerin kapsamına da girmesi
gerekir.
58. AİHM; Sözleşme'ye ek 1 No.lu Protokol'ün 3. maddesinde
düzenlenen serbest seçim hakkını yasama
organının seçimi ya da bu organın iki meclisi varsa en azından bir
meclisin seçimi ile sınırlı olarak değerlendirmekte, bu hakkın kapsamını yasama
yetkisine sahip olmayan yerel yönetimlerin seçimlerini içerecek kadar
genişletmemektedir (bkz. §§ 28, 29).
59. Somut olayda belediye başkanı, belediye meclis üyesi, il
genel meclis üyesi, belediye encümeni olarak seçilen başvurucuların
tutuklanmaları nedeniyle siyasi faaliyette bulunma haklarının ihlal edildiği
iddiası; Sözleşme'nin uygulanmasına ilişkin AİHM içtihatları karşısında,
Anayasa ve Sözleşme'nin ortak koruma alanı dışında kalmaktadır. Zira anılan
iddianın temeli, yasama organına değil yerel yönetimlere ilişkindir (Nejdet Atalay, § 62; Nevzat Azak, B. No: 2014/973, 5/4/2017, §
35).
60. Açıklanan gerekçelerle başvurucuların tutukluluğu nedeniyle
siyasi faaliyette bulunma haklarının ihlal edildiğine ilişkin iddialarının
Anayasa ve Sözleşme'nin ortak koruma alanı dışında kaldığı anlaşıldığından
başvurunun bu kısmının konu bakımından
yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekir.
C. Adil Yargılanma
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddialar
1. Adil Yargılanma Hakkına İlişkin Olup Makul
Sürede Yargılanma Hakkı Dışındaki İhlal İddiaları Yönünden
a. Başvurucuların İddiaları
61.Başvurucular; hukuka aykırı delillerin yargılamada
kullanıldığını, gizli tanıklara soru sorma hakkı verilmediğini ileri
sürmüşlerdir.
b. Değerlendirme
62. 6216 sayılı Kanun’un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası
uyarınca bireysel başvuru yoluna başvurabilmek için olağan kanun yollarının
tüketilmiş olması gerekir (Ayşe Zıraman ve
Cennet Yeşilyurt, § 16).
63. Somut olayda başvuruya konu dosyanın ilk derece mahkemesinde
derdest olduğu görülmüştür. Bu nedenle başvurucular, iddialarını ileri
sürebileceği olağan kanun yollarını tüketmeksizin bireysel başvuruda
bulunmuşlardır.
64. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal
Edildiğine İlişkin İddia
a. Başvurucuların
İddiaları
65. Başvurucular, haklarındaki davanın makul sürede
sonuçlandırılmadığını ileri sürmüşlerdir.
b. Değerlendirme
i. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
66. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul
sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
ii. Esas Yönünden
67. Ceza yargılamasının süresi tespit edilirken sürenin
başlangıç tarihi olarak bir kişiye suç işlediği iddiasının yetkili makamlar
tarafından bildirildiği veya isnattan ilk olarak etkilendiği arama ve gözaltı
gibi birtakım tedbirlerin uygulandığı tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak
ise suç isnadına ilişkin nihai kararın verildiği, yargılaması devam eden
davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının
ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (B.E., B. No: 2012/625, 9/1/2014, § 34).
68. Ceza yargılamasının süresinin makul olup olmadığı
değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların
ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın
süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate
alınır (B.E., § 29).
69. Somut başvuru açısından makul süre değerlendirmesinde
sürenin başlangıç tarihi (gözaltına alındıkları) Aydın Pusat, Taybet Belge
açısından 17/9/2011; Ali Aktaş, Asiye Atılgan, Ayşe İrmez, Halil Batıbey,
İbrahim Ayan, Kerem Erkuş, Mahmut Kaplan, Mehmet Çakar, Sefer Tunç, Yahya
Barınç açısından 20/9/2011; Abdurrezzak Yıldız açısından 10/10/2011; Dursun
Çakır açısından 18/10/2011; Abdullah Şaran, Hüseyin Uğur, Sabri Ürkmez
açısından 27/11/2011 tarihidir. Başvurucu Ramazan Çakar açısından ise hakkında
yakalama kararının verildiği 29/9/2011 tarihidir. Yargılama devam etmektedir.
70. Davada yer alan kişi sayısı, davanın örgütlü suçlara ilişkin
olması, birçok olayın dava konusu edilmesi, başvuruculara yönelik çok sayıda
suçlamada bulunulması olguları başvuruya konu yargılamanın karmaşık olduğunu
ortaya koymaktadır. Bununla birlikte başvurucular hakkındaki yargılama
sürecinin önemli bir bölümünün tutuklu olarak sürdürüldüğü dikkate alındığında
ve davaya bütün olarak bakıldığında Aydın Pusat, Taybet Belge, Ali Aktaş, Asiye
Atılgan, Ayşe İrmez, Halil Batıbey, İbrahim Ayan, Kerem Erkuş, Mahmut Kaplan,
Mehmet Çakar, Sefer Tunç, Yahya Barınç, Ramazan Çakar açısından yaklaşık yedi
yıl;Abdurrezzak Yıldız, Dursun Çakır, Abdullah Şaran, Hüseyin Uğur, Sabri
Ürkmez açısından yaklaşık altı buçuk yıllık yargılama sürecinde makul olmayan
bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır. Başvurucu Ramazan Çakar'ın
yargılamanın bir bölümünde yakalanamamış olması başvurucuya atfedilecek bir
kusur olarak değerlendirilse de bu husus tazminat miktarının hesaplanmasında
dikkate alınmıştır.
71. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence
altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi
gerekir.
D. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
72. 6216 sayılı Kanun'un "Kararlar"
kenar başlıklı 50. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:
"(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun
hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı
verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması
gerekenlere hükmedilir…
(2)
Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve
sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili
mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan
hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava
açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme,
Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan
kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir."
73. Başvurucuların her biri 50.000 TL manevi tazminat talep
etmiştir.
74. Başvuruda, Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan
makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
75. Makul sürede yargılanma hakkının ihlali nedeniyle yalnızca
ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında
-yargılamadaki taraf sayısı dikkate alınarak- başvurucu Ramazan Çakar'a 2.000
TL; başvurucular Aydın Pusat, Taybet Belge, Ali Aktaş, Asiye Atılgan, Ayşe
İrmez, Halil Batıbey, İbrahim Ayan, Kerem Erkuş, Mahmut Kaplan, Mehmet Çakar,
Sefer Tunç, Yahya Barınç'ın her birine ayrı ayrı net 5.000 TL; Abdurrezzak
Yıldız, Dursun Çakır, Abdullah Şaran, Hüseyin Uğur, Sabri Ürkmez'ın her birine
ayrı ayrı net 4.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
76. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.980
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.186,10 TL yargılama giderinin
başvuruculara müşterek olarak ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında tutukluluğun
makul süreyi aştığına ilişkin iddianın başvurucu Aydın Pusat yönünden zaman bakımından yetkisizlik, başvurucu
Ayşe İrmez yönünden süre aşımı,
Ramazan Çakar yönünden kişi bakımından
yetkisizlik, diğer başvurucular yönünden başvuru yollarının tüketilmemiş
olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkının ihlal
edildiğine ilişkin iddianın konu bakımından
yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Adil yargılanma hakkına ilişkin olup makul sürede yargılanma
hakkı dışındaki ihlal iddialarının başvuru
yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
4. Yargılamanın makul sürede sonuçlandırılmaması nedeniyle adil
yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR
OLDUĞUNA,
B. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucu Ramazan Çakar'a 2.000 TL; başvurucular Aydın Pusat,
Taybet Belge, Ali Aktaş, Asiye Atılgan, Ayşe İrmez, Halil Batıbey, İbrahim
Ayan, Kerem Erkuş, Mahmut Kaplan, Mehmet Çakar, Sefer Tunç, Yahya Barınç'ın her
birine ayrı ayrı net 5.000 TL; Abdurrezzak Yıldız, Dursun Çakır, Abdullah
Şaran, Hüseyin Uğur, Sabri Ürkmez'ın her birine ayrı ayrı net 4.000 TL manevi
tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
D. 206,10 TL harç ve 1.980 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
2.186,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCULARA MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Ankara Batı 2. Ağır Ceza Mahkemesine
(E.2014/259 GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
18/7/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.