TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ABDULKADİR ASLANDAĞ VE SALİH ASLANDAĞ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/3011)
|
|
Karar Tarihi: 17/11/2014
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Alparslan ALTAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Yusuf Enes KAYA
|
Başvurucular
|
:
|
Abdulkadir ASLANDAĞ
|
|
|
Salih ASLANDAĞ
|
Vekilleri
|
:
|
Av. Mehmet KIRBOĞA
|
|
|
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucular, murisleri aleyhine 15/1/1974 tarihinde
Viranşehir Kadastro Mahkemesinde açılan tapu iptali ve müdahalenin meni
davasının makul sürede sonuçlandırılmadığını belirterek, mülkiyet ve adil
yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşler ve tazminat talep
etmişlerdir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 4/3/2014 tarihinde Şanlıurfa 1. Asliye Hukuk
Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesi neticesinde Komisyona sunulmasına engel eksiklik bulunmadığı tespit
edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Birinci Komisyonunca, 9/5/2014 tarihinde,
kabul edilebilirlik incelemesi Bölüm tarafından yapılmak üzere, dosyanın Bölüme
gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından 11/7/2014
tarihinde, kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar
verilmiştir.
5. Başvuru konusu olay ve olgular ile başvurunun bir örneği
görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir. Adalet Bakanlığının 4/8/2014
tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda
sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve ekleri ile başvuruya konu yargılama
dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucuların murisi ve arkadaşları aleyhine, A.K
tarafından tapu iptali ve müdahalenin meni istemiyle Viranşehir Kadastro
Mahkemesinde 15/1/1974 tarihinde dava açılmış, dava anılan Mahkemenin E.1974/5
sayılı dosyasında görülmeye başlanmıştır.
8. Viranşehir Kadastro Mahkemesi 13/7/1987 tarih ve
E.1974/5, K.1987/5 sayılı kararıyla davanın kabulüne karar vermiştir.
9. Bu karar Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 9/12/1991 tarih ve
E.1987/16765, K.1991/16289 sayılı ilâmıyla bozulmuştur.
10. Bozma üzerine dosya, Viranşehir 1. Kadastro Mahkemesinin
E.1992/2 sayılı dosyasına kaydedilerek yeniden görülmeye başlanmıştır.
Viranşehir 1. Kadastro Mahkemesi, 12/7/2002 tarih ve E.1992/2, K.2002/18 sayılı
kararıyla davayı kabul ederek davacılar lehine taşınmazların tesciline karar
vermiştir.
11. Bu kararın da temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 7. Hukuk
Dairesi 23/6/2003 tarih ve E.2003/981, K.2003/2163 sayılı ilamıyla
tebligatlarda eksiklik bulunduğu gerekçesiyle dosyanın iadesine karar
vermiştir.
12. Eksik hususların ikmalini müteakip yapılan temyiz
incelemesi sonucunda İlk Derece Mahkemesi kararı bozulmuştur. Bozma üzerine dava, Viranşehir 1.
Kadastro Mahkemesinin E.2009/2 sayılı dosyasına kaydedilmiştir.
13. Yargılama devam ederken Viranşehir Kadastro Mahkemesinin
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK)’nun
22/5/2013 tarihli kararıyla kapatılması üzerine dosya, Şanlıurfa Kadastro
Mahkemesine devredilmiş ve E.2013/123 sayılı dava dosyasına kaydedilmiştir.
14. Yargılamaya Şanlıurfa Kadastro Mahkemesinin E.2013/123
sayılı dava dosyasında devam edilmektedir.
B. İlgili Hukuk
15. 12/1/2011 tarih ve 6100
sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 30. maddesi ile 21/6/1987 tarih ve 3402
sayılı Kadastro Kanunu’nun 25. maddesinin birinci fıkrası, 28. maddesinin
birinci fıkrası, 29. maddesinin birinci, üçüncü, dördüncü fıkraları, 30.
maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 32. maddesinin birinci fıkrası ve 36.
maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi, 25/6/1973 tarih ve 1757 sayılı
Toprak ve Tarım Reformu Kanunu’nun 164. ve 167. maddeleri.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
16. Mahkemenin 17/11/2014 tarihinde yapmış olduğu toplantıda,
başvurucuların 4/3/2014 tarih ve 2014/3011 numaralı bireysel başvuruları
incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiaları
17. Başvurucular, murisleri aleyhine 15/1/1974 tarihinde
Viranşehir Kadastro Mahkemesinde açılan tapu iptali ve müdahalenin meni
davasının makul sürede sonuçlandırılmadığını belirterek, mülkiyet ve adil yargılanma
haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
18. Başvuru formu ve eklerinin incelenmesi sonucunda açıkça
dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini
gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul
edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
19. Başvurucular, murisleri aleyhine 15/1/1974 tarihinde
Viranşehir Kadastro Mahkemesinde açılan tapu iptali ve müdahalenin meni
davasının makul sürede sonuçlandırılmadığını belirterek, mülkiyet ve adil
yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
20. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme)
ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18), Sözleşme metni
ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından ortaya çıkan ve adil
yargılanma hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36.
maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa
Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok
kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında
yorumlamak suretiyle, Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan AİHM içtihadıyla
adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara, Anayasa’nın
36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun dayanağını oluşturan
makul sürede yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca adil
yargılanma hakkının kapsamına dâhil olup, ayrıca davaların en az giderle ve
mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten
Anayasa’nın 141. maddesinin de Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği, makul sürede
yargılanma hakkının değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği
açıktır (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 38–39).
21. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu,
tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun
davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir
davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması
gereken kriterlerdir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 41–45).
22. Anayasa’nın 36. maddesi ve Sözleşme’nin
6. maddesi uyarınca, medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkların makul
sürede karara bağlanması gerekmektedir. Başvuru konusu olayda taşınmaz
mülkiyeti hakkında Viranşehir Kadastro Mahkemesinde açılan tapu iptali ve meni
müdahale davasında, 3402 ve 6100 sayılı Kanun’larda
yer alan usul hükümlerine göre yürütülen somut yargılama faaliyetinin, medeni
hak ve yükümlülükleri konu alan bir yargılama olduğunda kuşku yoktur (B. No:
2012/13, 2/7/2013, § 49).
23. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara
ilişkin makul süre değerlendirmesinde, sürenin başlangıcı kural olarak,
uyuşmazlığı karara bağlayacak yargılama sürecinin işletilmeye başlandığı, başka
bir deyişle davanın ikame edildiği tarih olup, somut başvuru açısından bu tarih 15/1/1974 tarihidir.
24. Başvuruya konu dava, başvurucuların miras bırakanlarından
intikalle takip etmekte oldukları bir uyuşmazlık olup, bu yönüyle makul süre
değerlendirmesi bakımından dikkate alınacak sürenin başlangıç anı, mirasçıların
yargılamaya katıldıkları an değil, somut olayda muris açısından değerlendirmeye
esas alınan sürenin başlangıç anıdır (B. No: 2013/1115, 5/12/2013, § 51).
25. Sürenin bitiş tarihi ise, çoğu zaman icra aşamasını da
kapsayacak şekilde yargılamanın sona erme tarihidir. Ancak devam eden
yargılamalara ilişkin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasını
içeren başvuruların yargılama faaliyetinin devamı sırasında da yapılabilmesi
olanağı bulunduğundan, değerlendirmeye esas alınacak sürenin bitiş anı
başvurunun karara bağlandığı tarihtir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 52).
26. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde,
başvurucuların murisi aleyhine 2/11/1974 tarihinde Viranşehir Kadastro
Mahkemesinde açılan tapu iptali ve meni müdahale davasında, Mahkemece ilk olarak 14/5/1987 tarihinde keşif
yapılarak bilirkişi raporu tanzim ettirildiği, 13/7/1987 tarihinde davanın
kabulüne karar verildiği, bu kararın temyiz incelemesi neticesinde
bozulduğu, bozma sonrası yapılan yargılamada bilirkişiler refakatinde tekrar
keşif yapıldığı, bilirkişi raporu alındığı ve toplanan diğer deliller
doğrultusunda davanın tekrar kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır. İlk Derece
Mahkemesinin kararı temyiz edilmekle, Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 23/6/2003
tarihli ilamıyla; eksik olduğu belirtilen bir kısım belgelerin dosyaya
eklenmesi gerektiğinden bahisle dosyanın geri gönderildiği, belirtilen
hususların ikmalini müteakip yapılan temyiz incelemesi sonucunda İlk Derece
Mahkemesi kararının bozulduğu, bozma üzerine davanın Viranşehir 1. Kadastro
Mahkemesinin E.2009/2 sayılı dosyasına kaydedildiği, Viranşehir Kadastro
Mahkemesinin kapatılması üzerine davanın Şanlıurfa Kadastro Mahkemesinin
E.2013/123 sayılı dosyasına kaydedildiği belirlenmiştir. Yargılamanın halen Şanlıurfa Kadastro Mahkemesinde devam ettiği
anlaşılmaktadır.
27. İlgili yargılama evrakının incelenmesinden, başvuruya
konu yargılamanın kadastro mahkemesi önünde sürdüğü görülmekle, 3402 sayılı
Kanun’da yer alan özel usul hükümleri ile medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin
uyuşmazlıkları konu alan yargılama faaliyetleri için geçerli genel usuli hükümler içeren 6100 sayılı Kanun’a tabi bir
yargılama faaliyetinin söz konusu olduğu ve 3402 sayılı Kanun’da yer alan özel
usul hükümleri ile 6100 sayılı Kanun’un 30. maddesinin, uyuşmazlıkların makul
sürede çözümlenmesi gerekliliğini ortaya koyduğu anlaşılmaktadır (§ 15).
28. Kadastro mahkemesi nezdindeki yargılamaların makul sürede
tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve
Anayasa Mahkemesi tarafından, özellikle 3402 sayılı Kanun’da yer alan ve
yargılamada sürati temin etmeye hizmet eden özel usul hükümlerinin nazara
alınmadığı göz önünde bulundurularak makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiği yönünde kararlar verilmiştir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 54-64; B.
No: 2012/12, 17/9/2013, §§ 53-62; B. No: 2013/1115, 5/12/2013, §§ 60-67;
2012/673, 19/12/2013, §§ 37-43).
29. Başvuruya konu davanın taraf sayısı ve mahiyeti nedeniyle
icrası gereken usul işlemlerinin niteliği başvuruya konu yargılamanın karmaşık
olduğunu ortaya koymakla birlikte, davaya bütün olarak bakıldığında, 3402
sayılı Kanun’da yer alan usul hükümlerine tabi bir yargılama sürecine ilişkin
somut başvuru açısından farklı bir karar verilmesini gerektirecek bir yön
bulunmadığı ve yaklaşık kırk bir yıldır devam eden yargılama sürecinde makul
olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.
30. Açıklanan nedenlerle, başvurucuların Anayasa’nın 36.
maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma haklarının ihlal
edildiğine karar verilmesi gerekir.
31. Başvurucular ayrıca, uzun
süren yargılama nedeniyle taşınmazlarını kullanamadıklarını belirterek,
Anayasa’nın 35. maddesinde tanımlanan mülkiyet haklarının ihlal edildiğini
iddia etmişlerse de başvurucuların makul sürede yargılanma haklarının ihlal
edildiği yönünde yukarıda yer verilen tespitler ışığında, mülkiyet haklarının
ihlal edildiği yönündeki iddialarının ayrıca değerlendirilmesine gerek
görülmemiştir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
32. Başvurucular, maruz kaldıkları zarar karşılığı olarak
ayrı ayrı 50.000,00 Euro manevi tazminata hükmedilmesini talep etmişlerdir.
33. 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama
Usulleri Hakkında Kanun'un “Kararlar”
kenar başlıklı 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa,
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere
dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar
bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel
mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla
yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve
sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
34. Başvurucuların tarafı oldukları uyuşmazlığa ilişkin
yaklaşık kırk bir yıldır devam eden yargılama süresi nazara alındığında,
yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek
olan manevi zararları karşılığında başvurucuların her birine net 3.000,00 TL
manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
35. Başvurucular tarafından yapılan ve dosyadaki belgeler
uyarınca tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan
toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin başvuruculara müştereken ödenmesine
karar verilmesi gerekir.
36. Başvuruya konu yargılamanın yaklaşık kırk bir yıldır
devam ettiği ve bu hususun makul sürede yargılanma hakkını ihlal ettiği gözetilerek,
anayasal bir hakkın ihlal edildiği açık olan bir yargılama dosyasında, hukuka,
adalete ve mahkemeye güven ilkesinin gördüğü zararın devam etmesinin önlenmesi
amacıyla, yargılamanın mümkün olan en kısa sürede sonuçlandırılmasını teminen, kararın bir örneğinin ilgili Mahkemesine
gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurucuların,
1.
Makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiği yönündeki iddialarının KABUL
EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2.
Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma
haklarının İHLAL EDİLDİĞİNE,
B. Başvurucuların
her birine net 3.000,00 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE, başvurucuların tazminata
ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,
C. Başvurucular tarafından yapılan 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL
vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCULARA
MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
D. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede
gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,
E. Kararın bir örneğinin Şanlıurfa Kadastro Mahkemesine
gönderilmesine,
17/11/2014
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar
verildi.