logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Aydın Selçuk [2.B.], B. No: 2014/3194, 20/11/2014, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

AYDIN SELÇUK BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/3194)

 

Karar Tarihi: 20/11/2014

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

Başkan

:

Alparslan ALTAN

Üyeler

:

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

Celal Mümtaz AKINCI

 

 

Muammer TOPAL

 

 

M. Emin KUZ

Raportör

:

Akif YILDIRIM

Başvurucu

:

Aydın SELÇUK

Vekili

:

Av. Kadir ARIKAN

 

 

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvurucu, hakkında yürütülen soruşturma ve kovuşturma işlemlerinin makul süre içinde sonuçlanmaması nedeniyle Anayasa’nın 36. maddesinde belirtilen adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürerek, ihlalin tespiti ile uğradığı manevi zararın tazminine karar verilmesini talep etmiştir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru, 10/3/2014 tarihinde Mersin 1. Ağır Ceza Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. İkinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca 14/7/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.

4. Bölüm Başkanı tarafından 11/9/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına ve bir örneğinin görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmesine karar verilmiştir.

5. Adalet Bakanlığının 10/10/2014 tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

6. Başvuru dilekçesi ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

7. Mersin Cumhuriyet Başsavcılığının 30/1/2004 tarih 2004/485-40 sayılı ana ve 17/3/2004 tarih ve 2004/485-40 sayılı ek iddianameleri ile başvurucu hakkında "kaçakçılık suçunu işlemek amacıyla teşekkül oluşturma, kaçakçılık" suçlarını işlediği iddiasıyla kamu davası açılmıştır.

8. Mersin 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 25/10/2011 tarih ve E.2004/50, K.2011/432 sayılı kararı ile başvurucunun "kaçakçılık suçunu işlemek amacıyla teşekkül oluşturma" suçundan beraatine, "kaçakçılık" suçundan ise zamanaşımı nedeniyle davanın düşmesine karar verilmiştir.

9. Anılan kararın temyizi üzerine Yargıtay 7. Ceza Dairesi, 4/3/2013 tarih ve E.2012/9621, K.2013/5192 sayılı ilamıyla; başvurucu hakkında açılan kamu davalarının, 1/3/1926 tarih ve 765 sayılı mülga Türk Ceza Kanunu'nun 102/4. ve 104/2. maddeleri uyarınca gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmalarına karar vermiştir.

10. Taşıma işi yapan davacılar, olayda kullanıldığı iddia olunan kamyonlarının soruşturma makamlarınca kendilerine teslim edildiği tarihe kadar kazanç kaybına uğradıkları gerekçesiyle başvurucunun da aralarında bulunduğu davalılar aleyhine, Mersin 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/30 esasına kayden yürütülen tazminat davası açmışlardır.

11. Başvurucunun davalısı olduğu ve halen derdest olarak Mersin 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/30 esasına kayden yürütülen tazminat davası kapsamında dosya bilirkişiye tevdi edilerek rapor alınmıştır.

12. Başvurucu vekili, hukuk davasına konu olayın ceza davası boyutunun Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 4/3/2013 tarih ve E.2012/9621, K.2013/5192 sayılı ilamıyla nihayete erdiğini belirten bilirkişi raporuna 14/10/2013 tarihinde itiraz etmiştir.

13. Başvurucu vekili, 10/3/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

B. İlgili Hukuk

14. 10/7/2003 tarih ve 4926 sayılı mülga Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'nun 5. maddesinin birinci fıkrası, 4/12/2004 tarih ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 190. maddesinin (1) numaralı fıkrası.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

15. Mahkemenin 20/11/2014 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 10/3/2014 tarih ve 2014/3194 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

16. Başvurucu, derece mahkemeleri önündeki ceza yargılamasının makul olmayan bir sürede tamamlandığını, davanın sürüncemede kalması nedeniyle masumiyetinin ispatında gecikme olduğunu ve bu belirsizliğin etkisi ile ticari itibarının zedelendiğini, manevi zarar gördüğünü, bu nedenle Anayasa’nın 36. maddesinde belirtilen adil yargılanma hakkının bir unsuru olan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

B. Değerlendirme

17. 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Bireysel başvuru usulü” kenar başlıklı 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası şöyledir:

“Bireysel başvurunun, başvuru yollarının tüketildiği tarihten; başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir. ...”

18. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün “Başvuru süresi ve mazeret” kenar başlıklı 64. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

“Bireysel başvurunun, başvuru yollarının tüketildiği tarihten, başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir.”

19. Bireysel başvurunun kabul edilebilirlik koşullarından olan başvuru süresine riayet edilmesi şartı, bireysel başvuru incelemesinin her aşamasında resen nazara alınması gereken bir başvuru koşuludur (B. No: 2013/1582, 7/11/2013, § 19).

20. Yukarıda belirtilen hükümler uyarınca bireysel başvurunun, başvuru yollarının tüketildiği, başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekmektedir. Bu yönüyle başvuru yollarının tüketilmesi ve başvuru süresine ilişkin koşullar arasında yakın bir bağlantı bulunmaktadır. Ancak belirtilen hükümlerde yer verilen olağan başvuru yolları ibaresinin, başvurucunun şikâyetleri açısından makul bir başarı şansı sunabilecek ve bir çözüm sağlayabilecek nitelikte, kullanılabilir ve etkili başvuru yolları olarak anlaşılması gerekir. Olağan başvuru yollarının tamamının tüketilmesi ibaresinin katı bir şekilde yorumlanması, birtakım başvurular açısından bireysel başvurunun amacıyla bağdaşmayan neticelere yol açabilecektir. Bu nedenle, olayın özel şartları içinde etkisiz ve yetersiz olan bir kanun yolunun tüketilmesi şartı aranmaksızın, her bir başvuru yolunun somut başvurular açısından etkili olup olmadığının münferiden denetlenmesi gerekmektedir (B. No: 2013/1582, 7/11/2013, § 20).

21. Bireysel başvurunun, başvuru yolu öngörülmeyen durumlarda, ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekmekle birlikte, başvuru süresinin başlangıç tarihinin belirlenmesi noktasında, başvurucunun ihlal oluşturan işlem, eylem veya kararla ilgili yeterince bilgi sahibi olması aranacaktır. Bu kapsamda, ilgili nihai kararın tebliğinin öngörüldüğü hallerde tebliğ tarihinin, tebliğ öngörülmeyen hallerde ise başvurucunun kararın içeriğini kesin olarak öğrenebildiği tarihin esas alınması gerekir (B. No: 2013/1582, 7/11/2013, § 21).

22. Somut başvuru, ceza yargılamasının makul sürede sonuçlandırılmadığı, masumiyetinin ispatında gecikme olduğu ve bu belirsizliğin etkisi ile ticari itibarının zedelendiği ve bu nedenlerle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına dayanmaktadır.

23. Bireysel başvuru süresi bakımından tebligat, öğrenme şekillerinden sadece biri olup, yegâne öğrenme şekli değildir. Pek tabii, tebliğ edilmesi gereken kararlarla ilgili başvurularda öncelikle tebligat yapılıp yapılmadığına bakılacaktır (B. No: 2013/5504, 28/5/2014, § 27). Mevzuatta, ‘ortadan kaldırma’ niteliğindeki Yargıtay ilamlarının taraflara tebliğini zorunlu kılan bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu bakımdan, başvurucunun anılan nihai kararın içeriğini kesin olarak öğrendiği (karardan haberdar olduğu) tarihten itibaren başvuru süresinin başlaması gerekir.

24. Somut olayda başvuru yolları 4/3/2013 tarihinde Yargıtay 7. Ceza Dairesinin ‘ortadan kaldırma’ kararı ile tüketilmiştir. Başvurucunun davalısı olduğu Mersin 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/30 esasına kayden yürütülen tazminat davası kapsamında dosya bilirkişiye tevdi edilerek rapor alınmıştır. Hukuk davasına konu olayın ceza davası boyutunun Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 4/3/2013 tarih ve E.2012/9621, K.2013/5192 sayılı ilâmıyla nihayete erdiğini belirten 17/9/2013 tarihli bu bilirkişi raporuna itiraz eden başvurucu vekilinin en geç itiraz tarihi olan 14/10/2013 tarihinde nihai kararı öğrendiğinin kabul edilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla nihai kararın öğrenme tarihinin 14/10/2013, bireysel başvuru tarihinin de 10/3/2014 olduğu gözetildiğinde bireysel başvuru için öngörülen otuz günlük sürenin geçtiği anlaşılmaktadır.

25. Açıklanan nedenlerle, iddia edilen ihlâlin başvurucu tarafından öğrenildiği tarihten itibaren 30 gün geçtikten sonra yapılan başvurunun, diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin “süre aşımı” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle, başvurunun “süre aşımı” nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA, yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına, 20/11/2014 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Aydın Selçuk [2.B.], B. No: 2014/3194, 20/11/2014, § …)
   
Başvuru Adı AYDIN SELÇUK
Başvuru No 2014/3194
Başvuru Tarihi 10/3/2014
Karar Tarihi 20/11/2014

II. BAŞVURU KONUSU


Başvurucu, hakkında yürütülen soruşturma ve kovuşturma işlemlerinin makul süre içinde sonuçlanmaması nedeniyle Anayasa’nın 36. maddesinde belirtilen adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürerek, ihlalin tespiti ile uğradığı manevi zararın tazminine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Suç İsnadı) Makul sürede yargılanma hakkı (ceza) Süre Aşımı

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 4926 Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu 5
5271 Ceza Muhakemesi Kanunu 190
  • pdf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi