TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
NİLGÜN GÖKAY VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/3303)
|
|
Karar Tarihi: 12/1/2017
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
|
|
Celal Mümtaz
AKINCI
|
|
|
Muammer
TOPAL
|
|
|
Recai AKYEL
|
Raportör Yrd.
|
:
|
İsmail Emrah
PERDECİOĞLU
|
Başvurucular
|
:
|
1. Nilgün
GÖKAY
|
|
|
2. Turgut
CEYLAN
|
|
|
3. Ali
CEYLAN
|
|
|
4. Dudu ACAR
|
|
|
5. Azize
NAZLIER
|
|
|
6. Nail
CEYLAN
|
|
|
7. Şerife
CEYLAN
|
|
|
8. Lilifer
MUTLU
|
|
|
9. Ayşe
Hülya BESEN
|
|
|
10. Ahu
YÜRÜYEN
|
|
|
11. Layıka
CEYLAN
|
|
|
12. Hüseyin
İŞLEK
|
|
|
13. Ahmet
GENCER
|
|
|
14.Emel
YILDIZOĞULLARI
|
|
|
15.Yıldız
KOCABAŞOĞULLARI
|
|
|
16. Mehmet
Fuat KARDAM
|
|
|
17. Canan
ŞEKERCİ
|
|
|
18. İsmet
CEYLAN
|
|
|
19. Hasan
CEYLAN
|
|
|
20. Muharrem
SARIGÜL
|
|
|
21. Hanife
AYDOĞAN
|
|
|
22. Esma
ÖZMEN
|
|
|
23. Ayşe
CEYLAN
|
|
|
24. Şadiye
Filiz GÜRCÜOĞLU
|
|
|
25. Hadiye
Zübeyde Candan ÖZPINAR
|
|
|
26. Sedef
BESEN ÖZTEKİN
|
Vekilleri
|
:
|
Av. Necati
YILMAZ
|
Başvurucular
|
:
|
27. Attila
KARAKÖY
|
|
|
28. Hüsnü
ÖRKE
|
|
|
29. Hanife
KILLIOĞLU
|
|
|
30. Mesude
KÖRÜK
|
|
|
31. Hakan
SİPAHİOĞLU
|
|
|
32. Mürvet
TAYLAN
|
|
|
33. Tülay
GÜVEN
|
|
|
34. Melek
KARTOP
|
|
|
35. Ayşe Ece
ÖNOCAK
|
|
|
36. Hüsnü
Cemal KARAKÖY
|
|
|
37. Siray
ÖNCEL
|
|
|
38. Taylan
ACAR
|
|
|
39. Zekiye
ACAR
|
|
|
40. İbrahim
ŞANLI
|
|
|
41. Şükrü
ŞANLI
|
|
|
42. Türkan
SELVİ
|
|
|
43. Nevin
ÖZTÜRK
|
|
|
44. Sevin
KOÇ
|
|
|
45. Müberra
TATLIER
|
|
|
46. Remzi
SİPAHİOĞLU
|
|
|
47. Handan
CENGİZ
|
|
|
48. Namiktar
ÇOBANOĞLU URCU
|
|
|
49. Bekir
SİPAHİOĞLU
|
|
|
50. Atıl
PEKŞEN
|
|
|
51. Gamze
ÇAĞLAYAN
|
|
|
52. Dilek
SİPAHİOĞLU
|
|
|
53. Ramazan
ŞANLI
|
|
|
54. Esma
KÖSTELİ
|
|
|
55. Mazhar
Acar ÖNOCAK
|
|
|
56. Didar
Ebru KAÇMAZ
|
|
|
57. Nevin
Esra ÖNOCAK
|
|
|
58. Muhammet
Tahsin ÖRKE
|
|
|
59. Ahmet
PEKŞEN
|
|
|
60. Levent
PEKŞEN
|
|
|
61. Ayten
GÜLER
|
|
|
62. Hüseyin
ŞANLI
|
|
|
63. Kemal
ŞANLI
|
|
|
64. Ali
ŞANLI
|
|
|
65. Dudu
GÜLER
|
|
|
66. Fatma
ŞANLI
|
|
|
67. Yılmaz
YALÇIN
|
|
|
68. Bülent
ŞANLI
|
|
|
69. Rıfat
Hüseyin ATAMER
|
|
|
70. Ayten
ŞANLI
|
|
|
Ayşe ÇINAR
mirasçıları
|
|
|
71. Melek
Çisem ÇINAR HANEDAN
|
|
|
72. Çiler
ERCİVAN
|
|
|
73.Çiğdem
ZENGİN
|
|
|
Zehra ÖNOCAK
mirasçısı
|
|
|
74. Ayla
AKCURA
|
Vekilleri
|
:
|
Av. Atiye
ÜLKÜ
|
|
|
Ayşe ÇINAR
mirasçısı
|
|
|
75. Sezer
UZAR
|
|
|
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılan tazminat
davasının reddedilmesinden dolayı adil yargılanma hakkının ve mülkiyet
haklarının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru, 13/3/2014 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan
yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi
neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir
eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Komisyonlarca muhtelif tarihlerde 2014/3303 numaralı bireysel
başvuru dosyasının ve bu dosya ile arasında konu yönünden hukuki irtibat
bulunan 2014/3821 numaralı bireysel başvuru dosyasının kabul edilebilirlik
incelemelerinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
4. 16/10/2015 tarihinde 2014/3821 başvuru numaralı bireysel
başvuru dosyasının konu yönünden hukuki irtibat nedeniyle 2014/3303 başvuru
numaralı bireysel başvuru dosyası ile birleştirilmesine, 2014/3821 başvuru
numaralı bireysel başvuru dosyasının kapatılmasına, incelemenin 2014/3303
başvuru numaralı bireysel başvuru dosyası üzerinden yürütülmesine karar
verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından 22/2/2016 tarihinde, başvurunun
kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar
verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık 21/3/2016 tarihinde sunduğu belge ile
mevcut başvuru hakkında verilen kabul edilebilirlik kararının Bakanlıklarına
gönderilmesi hâlinde 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 49/2. ve Anayasa Mahkemesi
İçtüzüğü'nün 71. maddeleri uyarınca görüş bildirilebileceğini belirtmiştir.
7. Merkezî Nufüs İdaresi Sistemi'nden yapılan sorgulama
neticesinde başvuruculardan Hüsnü Cemal Karaköy (T.C. Kimlik No:), Ramazan
Şanlı (T.C. Kimlik No: ), Yılmaz Yalçın (T.C. Kimlik No:) ve Zekiye Acar'ın
(T.C. Kimlik No: ) bireysel başvuru tarihinden önce sırasıyla 27/5/2013,
12/4/2013, 20/12/2010 ve 27/8/2012 tarihlerinde vefat ettikleri tespit
edilmiştir.
8. Merkezî Nufüs İdaresi Sistemi'nden yapılan sorgulama
neticesinde başvuruculardan Ayşe Çınar (T.C. Kimlik No:) ve Zehra Önocak'ın
(T.C. Kimlik No: ) bireysel başvuruda bulunduktan sonra sırasıyla 16/8/2014 ve
31/1/2016 tarihlerinde vefat ettikleri tespit edilmiştir.
9. Bireysel başvuruda bulunduktan sonra vefat eden başvurucu
Ayşe Çınar'ın mirasçıları Melek Çisem Çınar Hanedan (T.C. Kimlik No:, Çiler
Ercivan (T.C. Kimlik No: ), Çiğdem Zengin (T.C. Kimlik No:) ve Sezer Uzar (T.C.
Kimlik No:) tarafından Anayasa Mahkemesine sunulan 31/8/2016 tarihli dilekçeler
ile anılan kişiler murisleri tarafından yapılmış olan bireysel başvuruyu devam
ettirdiklerini beyan etmişlerdir.
10. Bireysel başvuruda bulunduktan sonra vefat eden başvurucu
Zehra Önocak'ın mirasçısı Ayla Akcura (T.C. Kimlik No:) Anayasa Mahkemesine
sunduğu 23/5/2016 tarihli dilekçe ile murisi tarafından yapılmış olan bireysel
başvuruyu devam ettirdiğini beyan etmiştir.
III. OLAYLAR VE OLGULAR
A. Olaylar
1. Bireysel Başvuruya Konu Edilen Yargılama
11. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
12. Başvurucular ve diğer bir kısım davacılar tarafından
12/11/2007 tarihinde Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve Muratpaşa
Belediyesi aleyhine Antalya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan kamulaştırmasız
el atmadan kaynaklanan tazminat davasında başvurucular ve diğer davacılar, uyuşmazlık konusu Antalya ili Bahçelievler
Mahallesi'nde bulunan 5279 ada 1 parsel sayılı taşınmazın geldisi
olan 570 ada 3 parsel sayılı taşınmazın kendileri ve müşterekleri adına tespit
gördüğünü; bununla birlikte aynı taşınmaz için tapu kaydına dayalı kadastro
tespitine karşı dava dışı N.I. ve arkadaşlarının başka bir tapu kaydına
dayanarak Antalya Kadastro Mahkemesinin E.1958/644 sayılı dava dosyası ile tespite
itiraz davası açtıklarını; E.1990/58 dosya numarası ile devam eden bu davanın
seneler sonra Antalya Kadastro Mahkemesinin E.2003/27, K.2004/19 sayılı kararı
ile N.I. ve arkadaşları aleyhine sonuçlandığını ve bu kararın kesinleştiğini
belirterek söz konusu 5279 ada 1 nolu parsel üzerine davalı idarelerce Atatürk
Kültür Merkezi, fuar alanı, Sabancı Kongre ve Fuar Merkezi, Cam Piramit, 7
Mehmet Restaurant ve sair bina, yol, tesis yapmak suretiyle el atıldığını ifade
etmişler, bu çerçevede mülkiyet haklarının ihlal edildiğini ileri sürererek
fazlaya ilişkin istek ve dava hakları saklı olmak kaydı ile dava tarihinden
itibaren yasal faizi de eklenerek 8.000 TL taşınmaz bedeline hükmedilmesini
istemişlerdir.
13. Yapılan yargılama sürecinde Antalya 4. Asliye Hukuk
Mahkemesince uyuşmazlık konusu taşınmazın tapu kayıtları incelenmiş, tapu
kayıtlarına göre malik olan kişilerin veraset ilamları getirtilmiş, taşınmazda
keşif yapılarak bilirkişi heyeti raporu alınmış, taşınmazın üzerinde Cam
Piramit, Atatürk Kültür Merkezi, gezi, dinlenme ve sosyal amaçlı alanların
bulunduğu tespit edilmiş ve taşınmazın m² birim fiyatı belirlenmiştir.
14. Yargılama sonunda Antalya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
7/10/2009 tarihli ve E.2007/391, K.2009/346 sayılı kararı ile davanın Antalya Büyükşehir
Belediye Başkanlığı yönünden kabulü ile 8.000 TL'nin dava tarihinden itibaren
işleyecek yasal faizi ile birlikte tapudaki ve veraset ilamlarındaki payları
oranında davacılara ödenmesine, davacıların fazlaya ilişkin haklarının saklı
tutulmasına hükmetmiştir.
15. İlk Derece Mahkemesinin kararı davalı Antalya Büyükşehir
Belediye Başkanlığınca temyiz edilmiş, temyiz incelemesi sonucu Yargıtay 5.
Hukuk Dairesi,6/7/2010 tarihli ve E.2010/5332, K.2010/813449 sayılı ilamı ile
İlk Derece Mahkemesinin kararını bozmuştur. İlamın ilgili kısımları şöyledir:
"...
Dosyada bulunan kanıt ve belgeler ile mahallinde yapılan keşif sonucu
alınan bilirkişi raporuna aynı taşınmazın diğer hissedarları tarafından açılan
ve Dairemize intikal eden Antalya 1. Asliye
Hukuk Mahkemesi'nin 2006/385 Esas-2008/470 karar sayılı dava dosyası ile
Antalya 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/27 Esas-2008/324 karar sayılı dava
dosyasında bulunan belgelere göre; dava konusu 5279 Ada 1 parselin
geldisinin 570 Ada, 3 parsel iken, bu parselin ikiye ifrazı sonucu 4520 Ada, 6
ve 7 parsellerin oluştuğu, 7 parselin çeşitli tarihlerde yapılan istimlakler
nedeniyle 4520 Ada, 18 parsele gittiği, bu parselde yapılan imar uygulaması
sonucu da dava konusu parselle birlikte başka parsellerin oluştuğu, 4520 Ada 7
parselin ise Antalya Belediyesi'nce kamulaştırıldığı, kamulaştırma işlemleri
nedeniyle kayyım atandığı, kayyım tarafından açılan bedel artırım davasının
kesinleştiği ve yine Antalya Belediyesi adına Kamulaştırma Kanununun 17.
maddesi gereğince hükmen tescil edildiği ve kamulaştırma işleminin kesinleştiği
anlaşılmıştır.
Antalya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin
1987/1192 Esas-1988/85 sayılı hükmen tescil kararının tapuya işlenmemiş olması
mülkiyet hakkını ortadan kaldırmaz.
Tüm bu nedenlerle dava konusu taşınmazın
geldisi olan 4520 Ada, 7 parsel yönünden kesinleşmiş bir kamulaştırma işlemi
bulunduğundan ve kamulaştırmasız el atmadan söz edilemeyeceğinden davanın
reddine karar vermek gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar
verilmesi,
Doğru görülmemiştir.
..."
16. Bozma ilamı üzerine yargılamanın davacı taraflarınca karar
düzeltme talebinde bulunulmuş; ancak, bu talep Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin
16/5/2011 tarihli ve E.2011/540, K.2011/8652 sayılı ilamı ile reddedilmiştir.
17. Bozma ilamı üzerine Antalya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi,
14/12/2011 tarihli ve E.2011/287, K.2011/417 sayılı kararı ile bozma ilamı
doğrultusunda yaptığı değerlendirme sonucu uyuşmazlık konusu taşınmazın geldisi
olan 4520 Ada 7 parsel bakımından kesinleşmiş kamulaştırma işlemi bulunduğu
gerekçesine dayanarak davanın reddine hükmetmiştir.
18. İlk Derece Mahkemesi kararının davacı taraflarca temyiz
edilmesi üzerine dava dosyası Yargıtay 5. Hukuk Dairesine gönderilmiş, yapılan
inceleme sonucu 4/12/2012 tarihli ve E.2012/13698, K.2012/25176 sayılı ilam ile
dava dosyasının geri çevrilmesine karar verilmiştir. Geri çevirme kararının
ilgili kısımları şöyledir:
"...
1) Dava konusu taşınmazın davalılardan Antalya Büyükşehir Belediye
Başkanlığı'nca yapılan 06.10.1982 tarihli kamulaştırma işlemleri sırasında
kayyım olarak atanan Osman Üner'e kamulaştırma işlemlerinin tebliğ edilip
edilmediği, bu kamulaştırma nedeniyle adı geçen kayyım tarafından bedel arttırım
davası açılıp açılmadığı, kamulaştırma bedelinin ödenip ödenmediği davalı
idareden sorulup, buna ilişkin belgeler getirtildikten,
2) Antalya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin
1985/244 esas-561 karar sayılı dava dosyası mahkemesinden getirtilip, dosya
içerisine konulduktan,
Sonra, birlikte gönderilmek üzere dosyanın
mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE,
..."
19. Belirtilen eksikliklerin tamamlanmasının ardından dava
dosyası tekrar temyiz incelemesi için Yargıtay 5. Hukuk Dairesine gönderilmiş,
Dairece yapılan inceleme sonucu 30/4/2013 tarihli ve E.2013/3525, K.2013/8332
sayılı ilam ile İlk Derece Mahkemesi kararı onanmıştır.
20. Aynı Daireye yapılan karar düzeltme istemi de 23/12/2013
tarihli ve E.2013/20182, K.2013/23632 sayılı ilam ile reddedilmiştir.
21. Karar düzeltme talebinin reddine ilişkin ilam başvuruculara
18/2/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.
22. Başvurucular 13/3/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuşlardır.
2. Antalya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde
Görülmekte Olan E.2006/385 Sayılı Yargılama
23. Davacılar, Antalya ili
Bahçelievler Mahallesi'nde bulunan 5279 ada 1 parsel sayılı taşınmazın
geldisi 570 ada 3 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespiti sırasında murisleri
adına tespit gördüğünü ardından kadastro tespitine karşı açılan itiraz
davasının da lehlerine sonuçlandığını, söz konusu taşınmaza davalı idare
Antalya Büyükşehir Başkanlığı tarafından kamulaştırmasız olarak el atıldığını
ileri sürmüşler fazlaya ilişkin istek ve dava hakları saklı olmak kaydı ile
dava tarihinden itibaren yasal faizi de eklenerek 8.000 TL taşınmaz bedeline
hükmedilmesini istemişlerdir.
24. Dava kapsamında yapılan incelemeler neticesinde Antalya 1.
Asliye Hukuk Mahkemesi 21/11/2008 tarihli ve E.2006/385, K.2008/470 sayılı
kararı ile dava konusu 5279 ada 1 parsel sayılı taşınmazın değişik idarelerce
kamulaştırılmış olan parsellerin dışında kaldığını ve herhangi bir kamulaştırma
işlemine konu olmadığını, taşınmaz üzerinde davalı idareye ait yapıların
bulunduğunu bu durumda davacıların tazminat talep etme haklarının bulunduğunu
belirtmiş, davanın kabulüne hükmetmiştir.
25. İlk Derece Mahkemesi kararına karşı temyiz talebinde
bulunulması üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesi 10/11/2009 tarihli ve
E.2009/8613, K.2009/15267 sayılı ilamı ile bozmaya hükmetmiştir. İlamın ilgili
kısımları şöyledir:
" ...
Dosyada bulunan kanıt ve belgeler ile mahallinde yapılan keşif sonucu
alınan bilirkişi raporuna göre, dava konusu 5279 Ada 1 parselin geldisinin 570
Ada, 3 parsel iken, bu parselin ikiye ifrazı sonucu 4520 Ada, 6 ve 7
parsellerin oluştuğu, 7 parselin çeşitli tarihlerde yapılan istimlakler
nedeniyle 4520 Ada, 18 parsele gittiği, bu parselde yapılan imar uygulaması
sonucu da dava konusu parselle birlikte başka parsellerin oluştuğu, 4520 Ada 7
parselin ise Antalya Belediyesi'nce kamulaştırıldığı, kamulaştırma işlemleri
nedeniyle kayyım atandığı, kayyım tarafından açılan bedel artırım davasının
kesinleştiği ve yine Antalya Belediyesi adına Kamulaştırma Kanununun 17.
maddesi gereğince hükmen tescil edildiği ve kamulaştırma işleminin kesinleştiği
anlaşılmıştır.
Antalya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin
1987/1192 Esas-1988/85 sayılı hükmen tescil kararının tapuya işlenmemiş olması
mülkiyet hakkını ortadan kaldırmaz.
Tüm bu nedenlerle dava konusu taşınmazın
geldisi olan 4520 Ada, 7 parsel yönünden kesinleşmiş bir kamulaştırma işlemi
bulunduğundan ve kamulaştırmasız el atmadan söz edilemeyeceğinden davanın
reddine karar vermek gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar
verilmesi,
Doğru görülmemiştir.
..."
26. Bozma ilamına karşı davacı taraflarca karar düzeltme
isteminde bulunulmuş, istem Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 14/6/2010 tarihli ve
E.2010/8194, K.2010/11035 sayılı ilamı ile reddedilmiştir.
27. Bozma ilamı üzerine dava dosyası üzerinde tekrar inceleme yapan
Antalya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 15/12/2010 tarihli ve E.2010/318, K.2010/461
sayılı hükmü ile 21/11/2008 tarihli ilk kararında direnilmesine karar
vermiştir. Hükmün ilgili kısımları şöyledir:
"...
Yüksek
Mahkeme ile Mahkememiz arasındaki uyuşmazlık, dava konusu 5279 ada 1 parselin
usulüne uygun şekilde kamulaştırılıp kamulaştırılmadığı noktasında
toplanmaktadır.
...
Açıklanan nedenlerle, dava konusu 5279 ada 1
parsel sayılı 276.496 m2 yüzölçümlü taşınmazın Antalya Kadastro Mahkemesinin
kesinleşen 2003/27 Esas 2004/19 Karar sayılı kararının infaz edilmesi sonucu
tapu malikleri ve Hazine adına tapuya tescil edildiği, dava konusu parselin
geldisi 4520 ada 7 parselin (1.773.209 m2 ) yapılan ifrazlar sonucu
kapatıldığı, bu parselin tamamının
kamulaştırılmadığı, bozma ilamında değinilen Antalya 4. Asliye Hukuk
Mahkemesinin 1987/1192 Esas 1988/85 Karar sayılı tescil kararının 4520 ada 7
nolu parselden kamulaştırılarak ifraz edilen 4520 ada 65 parsel sayılı
132.587,50 m2 lik taşınmaza ait olduğu,
anılan ilamın dava konusu 276.496 m2 yüzölçümlü 5279 ada 1 nolu parsel ile
ilgisi bulunmadığı, davalı Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığı
vekilinin cevap ve beyan dilekçeleri ile Antalya Büyükşehir Belediyesi İmar ve
Şehircilik Dairesi Başkanlığının 30/10/2006 tarihli yazısında da belirtildiği
üzere dava konusu 5279 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tamamının 276.496 m2
olduğu, bu parselin 558/2400 hissesinin Maliye Hazinesi, 1842/2400 hissesinin
davalı görünmekte iken Maliye Hazinesi ile yapılan protokol gereği ve imar
planında Kültür Parkı olarak belirlenmesi nedeni ile park tanzimi yapılarak
halkın kullanımına açıldığının belirtildiği, davalı olan taşınmazın hükmen
davacılar adlarına tescil edildiği, Antalya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin
1984/269 Esas 1984/222 Karar sayılı tescil kararı ile taşınmazın Kamulaştırma
Yasasının 17. Maddesine göre tescil edildiği belirtilmiş ise de söz konusu
Antalya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1984/269 Esas ve 1984/222 Karar sayılı
tescil kararının kayyum Osman Üner'in karar düzeltme talebi doğrultusunda
Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 19/02/1985 tarih ve 1671-1856 sayılı kararı ile
ortada usulüne uygun şekilde tamamlanmış bir kamulaştırma bulunmadığı
gerekçesiyle bozulmasından sonra 1985/244 Esas numarasını aldığı ve yapılan
yargılama sonucunda Antalya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1985/244 Esas 1985/561
Karar sayılı ilamı ile davanın reddine karar verildiği, verilen kararın
Yargıtay 5. Hukuk Dairesince onanarak kesinleştiği, dava konusu 5279 ada 1
parsel sayılı 276.496 m2 yüzölçümlü taşınmazla ilgili yapılan keşif ve ibraz
edilen bilirkişi raporları ve fen bilirkişisi ek raporuna göre bu parselin
değişik idarelerce kamulaştırılmış olan ifraz parsellerinin dışında kaldığı ve
usulüne uygun şekilde tamamlanmış bir kamulaştırma işlemine konu olmadığı,
taşınmazın Antalya Belediyesi tarafından fiilen park haline getirildiği sabit
olduğundan önceki kararda ısrar etmek
gerekmiş ve aşağıdaki hüküm açıklanmıştır.
..."
28. İlk Derece Mahkemesinin direnme kararı üzerine dava dosyası
Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna taşınmış yapılan değerlendirme sonucunda
15/6/2011 tarihli ve E.2011/5-312, K.2011/407 sayılı ilam ile direnme kararının
bozulmasına hükmedilmiştir. İlamın ilgili kısımları şöyledir:
"...
Uyuşmazlık, dava konusu taşınmaz hakkında kesinleşmiş bir kamulaştırma
işlemi bulunup bulunmadığı, buna bağlı olarak taşınmaza kamulaştırmasız el
atıldığının ve bedelinin ödenmesi gerektiğinin kabul edilip edilemeyeceği,
noktasındadır.
Özel Dairenin dava konusu taşınmaz yönünden taşınmazın geldi kaydını
teşkil eden parsel yönünden daha önce kamulaştırma işlemi ve tapuya işlenmemiş
hükmen tescil kararı bulunduğuna ilişkin belirlemesine karşılık mahkemenin dava
konusu taşınmazın kamulaştırılmadığı ve kamulaştırılan imar parsellerinin
dışında kaldığına ilişkin tespiti göz önüne alınarak dosya kapsamındaki
belgeler incelenip, tartışılmıştır.
Niza
konusu 5279 ada 1 parselin geldisi 570 ada 3 parseldir. Bu parsel Antalya
Kadastro Mahkemesinin 29.06.2004 gün 2003/27 E.-2004/19 K. sayılı kesinleşmiş
ilamına dayalı olarak Hazine ve kişiler adına tescil edilmiştir.
Antalya
Belediyesi tarafından, Antalya 1. Asliye Hukuk mahkemesinin 02.05.1984 gün
1984/169 E.-1984/222 sayılı kararına konu olan davada, davacı Belediye niza
konusu yerin kamulaştırılan yerlerden olduğunu iddia ederek 507 ada 7 parselin
403,680 m2'nin adına tescilini istemiştir. Mahkemece davanın kabulüne dair
verilen karar Yargıtay 5. Hukuk Dairesi'nin 08.11.1984 gün 9110-9430 sayılı
kararı ile onanmış, karar düzeltme aşamasında ise, ortada usulüne uygun kamulaştırma
kararı olmadan tescile karar verilmesi doğru bulunmayarak bozulmuş, mahkemece
bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonunda yöntemine uygun, tamamlanmış
kamulaştırma olmadığından davanın reddine dair verilen 16.09.1985 gün 1985/244
E.-1985/561 K., 20.12.1985 tarihinde kesinleşmiştir. Ancak bu dosya
bulunmadığından dosya içerisine alınamamıştır.
Dosya içerisinde kamulaştırma evrakları da
bulunmamaktadır.
Diğer taraftan, davacı Antalya Belediyesi
tarafından 4520 ada 7 parselin bir kısmı için kamulaştırmaya dayalı olarak
açılan 11.02.1988 gün 1987/1192 E.-1988/85 K. Sayılı kararla Antalya Belediyesi
adına tesciline karar verilmiştir.
Sonuç olarak, dosya içerisinde bazı mahkeme
kararlarının örnekleri varsa da dosya asılları ve kamulaştırmamevcut değildir.
Hal böyle olunca; uyuşmazlığın çözümüne
yönelik olarak; dosyada örnekleri bulunan tüm kararlara ait dosyaların ve
kamulaştırma dosyasının araştırılması ayrıca Kadastro Mahkemesine ait 2003/24
E., 2004/19 K. sayılı dosya da celbedilerek, kamulaştırma ile ilgili belgelerin
olup olmadığının araştırılması, tüm belge ve bilgilerin karşılaştırılması ve
sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmiş
olması usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
..."
29. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun bozma ilamı üzerine dava
dosyası tekrar Antalya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde incelemeye başlanmıştır.
E.2012/309 sıra sayısına kaydedilen dava dosyası halen İlk Derece Mahkemesi
nezdinde derdesttir.
3. Antalya 8. Asliye Hukuk Mahkemesinde
Görülmekte Olan E.2007/27 Sayılı Yargılama
30. Davacılar, Antalya ili Bahçelievler Mahallesi 556 ada 2
parsel ve 570 ada 3 parsel sayılı taşınmazlarda Kadastro Mahkemesinin
E.2003/27, K.2004/19 sayılı 31/07/2006 tarihinde kesinleşen kararı uyarınca
paydaş olduklarını, bu parsellerin imar görmesiyle dava konusu Antalya ili Bahçelievler Mahallesi 5279 ada 1 parsel
sayılı taşınmazın oluştuğunu, bu taşınmaza davalıların
kamulaştırmasız olarak el attıklarını, kamulaştırmasız el atma nedeniyle dava
tarihindeki bedellerin tespit edilerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak
üzere 10.000 TL lik kısmın dava tarihinden itibaren işleyecek kamu alacaklarına
uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalılardan tahsilini istemiştir.
31. Dava kapsamında yapılan incelemeler neticesinde Antalya 8.
Asliye Hukuk Mahkemesi 13/10/2008 tarihli ve E.2007/27, K.2008/324 sayılı
kararı ile davalı idarece dava konusu 5279 ada 1 parsel sayılı taşınmazın
usulüne uygun şekilde kamulaştırıldığına ilişkin dosyaya belge sunulmadığını,
kamulaştırmanın davacılara ya da murislerine tebliğ edildiğine ilişkin dosyaya
herhangi bir belge sunulmadığını ve söz konusu taşınmaz üzerinde idareye ait
yapılar bulunduğunu belirterek, davacıların tazminat talep etme haklarının
bulunduğunu belirtmiş, davanın kabulüne hükmetmiştir.
32.İlk Derece Mahkemesi kararına karşı temyiz talebinde
bulunulması üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesi 12/1/2010 tarihli ve
E.2009/17974, K.2010/276 sayılı ilamı ile bozmaya hükmetmiştir. İlamın ilgili
kısımları şöyledir:
"...
Dosyada bulunan kanıt ve belgeler ile
mahallinde yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporuna aynı taşınmazın diğer
hissedarları tarafından açılan ve Dairemize intikal eden Antalya 1. Asliye Hukuk
Mahkemesi'nin 2006/385 Esas-2008/470 karar sayılı dava dosyasında bulunan
belgelere göre; dava konusu 5279 Ada 1 parselin geldisinin 570 Ada, 3 parsel
iken, bu parselin ikiye ifrazı sonucu 4520 Ada, 6 ve 7 parsellerin oluştuğu, 7
parselin çeşitli tarihlerde yapılan istimlakler nedeniyle 4520 Ada, 18 parsele
gittiği, bu parselde yapılan imar uygulaması sonucu da dava konusu parselle
birlikte başka parsellerin oluştuğu, 4520 Ada 7 parselin ise Antalya
Belediyesi'nce kamulaştırıldığı, kamulaştırma işlemleri nedeniyle kayyım
atandığı, kayyım tarafından açılan bedel artırım davasının kesinleştiği ve yine
Antalya Belediyesi adına Kamulaştırma Kanununun 17. maddesi gereğince hükmen
tescil edildiği ve kamulaştırma işleminin kesinleştiği anlaşılmıştır.
Antalya 4.
Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1987/1192 Esas-1988/85 sayılı hükmen tescil
kararının tapuya işlenmemiş olması mülkiyet hakkını ortadan kaldırmaz.
Tüm bu
nedenlerle dava konusu taşınmazın geldisi olan 4520 Ada, 7 parsel yönünden
kesinleşmiş bir kamulaştırma işlemi bulunduğundan ve kamulaştırmasız el atmadan
söz edilemeyeceğinden davanın reddine karar vermek gerekirken, yazılı
gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmesi,
Doğru görülmemiştir.
..."
33. Bozma ilamı üzerine dava dosyası üzerinde tekrar inceleme yapan
Antalya 8. Asliye Hukuk Mahkemesi 2/11/2010 tarihli ve E.2010/313, K.2010/307
sayılı hükmü ile 13/10/2008 tarihli ilk kararında direnilmesine hükmetmiştir.
Hükmün ilgili kısımları şöyledir:
"...
Yeniden yapılan yargılama sonucunda, önceki
kararda ısrar edilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
...mevcut tüm bu evraklar karşısında dava
konusu yerin yüksek mahkemenin bozma ilamında belirttiği Antalya 4.Asliye Hukuk
Mahkemesinin 1987/1192 esas 1988/85 karar sayılı kararında belirtilen yer
olmadığı, zira o kararda Antalya Belediyesinin 159699,50 m2’lik bölümü
kamulaştırdığı ve o kararla kamulaştırılan yerin Atatürk Kültür Parkı olarak
kamulaştırılan 403,680 m2’lik yerle ilgisinin bulunmadığı, bu sebeple de
geçerli bir kamulaştırmadan söz edilemeyeceği, dava konusu yerde az yukarda
anlatıldığı şekilde davacılar adına hisseli tapu oluşturulduğu bu nedenle
fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak Büyükşehir Belediyesi adına açılan
davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini ve davacıların murisleri adına
tapuda kayıtlı hisselerinde tapu kayıtlarının iptali ile Büyükşehir belediyesi
adına park alanı olarak tesciline karar verilmesi gerektiği sonucuna
varılmıştır.
..."
34. İlk Derece Mahkemesinin direnme kararı üzerine dava dosyası
Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna taşınmış yapılan değerlendirme sonucunda
5/10/2011 tarihli ve E.2011/5-452, K.2011/590 sayılı ilam ile direnme kararının
bozulmasına hükmedilmiştir. İlamın ilgili kısımları şöyledir:
"...
Direnme
yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; dava konusu taşınmaz
hakkında kesinleşmiş bir kamulaştırma işlemi yapılıp yapılmadığı; buna bağlı
olarak taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığının ve dolayısıyla bedelinin
ödenmesi gerektiğinin kabulüne olanak bulunup bulunmadığı, noktasındadır.
Özel Dairenin dava konusu taşınmaza ait,
taşınmazın geldi kaydını teşkil eden parsel yönünden daha önce kamulaştırma
işlemi ve tapuya işlenmemiş hükmen tescil kararı bulunduğuna ilişkin
belirlemesine karşılık; mahkemenin dava konusu taşınmazın kamulaştırılan imar
parsellerinin dışında kaldığı ve kamulaştırılmadan el atıldığına ilişkin kabulü
göz önüne alınarak heyetçe dosyadaki kayıt ve belgeler incelenip,
değerlendirilmiş; üzerinde tartışılmıştır.
Hemen belirtmelidir ki, eldeki uyuşmazlık
yönüyle çözümü gereken husus, dava konusu taşınmaza vaki el atmanın bir
kamulaştırma işlemine dayanıp dayanmadığı; bu taşınmaz yönünden yapılıp,
kesinleşmiş bir kamulaştırma işlemi bulunup bulunmadığı; dolayısıyla
kamulaştırmasız el atma iddiasının yerinde olup olmadığı ve sonuçta da tazminat
takdiri gerekip gerekmediği, olmasına karşın; mahkemece bu yön yeterince
araştırılmamış ve açıklığa kavuşturulmamış olup; mahkemece yapılan araştırma ve
inceleme hükme varmaya yeterli değildir.
...
Hal böyle olunca; uyuşmazlığın çözümüne
yönelik olarak, dosyada örnekleri bulunan tüm kararlara ait dosyalar ile
kamulaştırma evrakı asıllarının veya onaylı örneklerinin etraflıca
araştırılması; dava konusu taşınmaza ait tapu kayıtlarının tüm geldi ve
gittileri ile müstenidatları ile birlikte getirilmesi, bu kayıtlarda geçen
mahkeme dosyalarının aslı ya da onaylı örneklerinin araştırılıp, getirtilerek
dosya içine alınması; Kadastro Mahkemesi’ne ait 2003/27 E., 2004/19 K. Sayılı
dosyasının asılları veya onaylı örneklerinin istenilmesi, içerisinde
kamulaştırma evrakının yer alıp almadığının araştırılması; daire kararında
geçen Antalya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 11.02.1988 gün ve 1987/1192 E.,
1988/85 K. sayılı dosyasının da celbi ile kapsamının değerlendirilmesi tescil
dışı kalan kısımların net bir biçimde tespiti ve sonucuna göre bir karar
verilmesi, davalı tarafından yargılamanın iadesi talebi ile açılan Antalya
1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2008/430 E. sayılı dava dosyasının getirilip
incelenmesi ve gereğinde sonucunun beklenilmesi, sonuçta tüm bilgi ve belgeler
birlikte değerlendirilerek sonuca varılması gerekirken eksik inceleme ile karar
verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
Nitekim, aynı parselle ilgili başka hisse
sahiplerince açılan ve direnme yoluyla daha önce Hukuk Genel Kurulu’na gelen
bir başka dava dosyasında verilen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 15.06.2011
gün ve 2011/5-312-407 sayılı ilamında da aynı hususlara işaret edilmiştir.
Sonuç itibariyle, yukarıda belirtilen hususlar
nazara alınmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş;
yerel mahkeme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerle
bozulması gerekmiştir.
..."
35. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun bozma ilamı üzerine dava
dosyası tekrar Antalya 8. Asliye Hukuk Mahkemesinde incelemeye başlanmıştır.
E.2012/111 sıra sayısına kaydedilen dava dosyası hâlen İlk Derece Mahkemesi
nezdinde derdesttir.
B. İlgili Hukuk
36.4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun
24/4/2001 tarihli ve 4650 sayılı Kamulaştırma Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun'un 21. maddesi ile yürürlükten kaldırılmadan önceki 17.maddesi
şöyledir:
"Tebliğ edilen kamulaştırma işlemine
karşı idari ve adli yargıya başvurulmadığı veya bu konuda açılan davaların
kesin olarak sonuçlandığı ancak taşınmaz mal sahibinin ferağ vermediği hallerde,
takdir edilen ve artırılan bedelin tamamı milli bankalardan birine yatırılarak
makbuzu ilgili belge örnekleriyle birlikte mahkemeye verilir. Mahkeme iki
tarafı derhal davet ederek, gelmemeleri halinde gıyaplarında, belgeleri
inceleyerek; kamulaştırma usulüne uygun şekilde tamamlanmış ise, taşınmaz malın
kamulaştırma yapan idare adına tesciline karar verir ve tapu dairesine
bildirir. Kamulaştırması yapılan taşınmaz mal tahsis edildiği kamu hizmeti
itibariyle sicile kaydı gerekmeyen bir niteliğe dönüşmüş ise, istek halinde
sicil kaydının terkinine karar verilir. Bu tescil ve terkin işlemi sırasında
mal sahiplerinin bu taşınmaz mal nedeniyle vergi ilişkisi aranmaz. Ancak,
ilgili tapu dairesi durumu vergi dairesine bildirir. Bu Kanunun 3 üncü
maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen hallerde yapılacak kamulaştırmalarda
yatırılacak miktar, ödenecek ilk taksit bedelidir."
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
37. Mahkemenin 12/1/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiaları
38. Başvurucular, tapu kayıtlarında maliki olarak göründükleri
Antalya ilinde bulunan taşınmazlara Antalya Büyükşehir Belediyesince
kamulaştırmasız olarak el atıldığını, bu nedenle açtıkları tazminat davasının
ise usulüne uygun kamulaştırma yapıldığı gerekçesine dayanılarak reddedildiğini
oysa geçerli bir kamulaştırma işlemi bulunmadığını, idare lehineherhangi bir
tescil kararı olmadığını, kamulaştırmaya ilişkin bankaya depo edilen meblağın
geri çekildiğini; açtıkları davanın, sonucu yönünden taşınmazların geldisi olan
parseller ile ilgili başka dava dosyalarında verilen kararlar ile çeliştiğini,
yargılama makamlarının eksik inceleme yaptığını; kendi taşınmazlarına ilişkin
diğer malikler tarafından açılan başka davalarda İlk Derece Mahkemelerinin davacılar
lehine direnme kararı verdiğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun da direnme
kararları üzerine dava dosyalarının daha ayrıntılı incelenmesini gerekçe
göstererek bozmaya hükmettiğini, aynı taşınmazlara ilişkin açtıkları kendi
davalarında ise Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin onamaya hükmettiğini ve
yargılamanın aleyhlerine sonuçlandığını, bu sonucun kök parsel yönünden yapılan
incelemeler sonucu Yargıtayca oluşturulan içtihat ile çeliştiğini; Yargıtay 5.
Hukuk Dairesinin 6/7/2010 tarihli bozma ilamına dayanak oluşturan "Antalya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin
E.1987/1192, K.1988/85 sayılı hükmen tescil kararının (bkz. §
15)" kendi taşınmazları ile hiçbir ilgisi bulunmadığını; yargılama
safhasında yapılan yanlış değerlendirmeler nedeniyle tapuda maliki olarak göründükleri
taşınmaz üzerinde tasarruf edemedikleri gibi, taşınmaza kamulaştırmasız olarak
el atılmasına karşın tazminat da elde edemediklerini, ayrıca söz konusu
taşınmazlara tapuda malik görünmelerinden dolayı adlarına emlak vergisi
tahakkuk ettirildiğini belirterek adil yargılanma ve mülkiyet haklarının ihlal
edildiğini ileri sürmüşler, ihlal sonuçlarının ortadan kaldırılması,
yargılamanın yenilenmesine karar verilmesi ile tazminata hükmedilmesi
taleplerinde bulunmuşlardır.
B. Değerlendirme
39. Anayasa Mahkemesince Merkezî Nüfus İdaresi Sistemi üzerinden
yapılan incelemede başvuruculardan Hüsnü Cemal Karaköy, Ramazan Şanlı ve Zekiye
Acar'ın bireysel başvuru
tarihinden önce vefat ettiği anlaşıldığından (bkz. § 6) adı geçen başvurucular
yönünden incelemenin ayrı başlık altında yapılması uygun görülmüştür.
a. Hüsnü Cemal Karaköy, Ramazan Şanlı, Yılmaz
Yalçın ile Zekiye Acar Adına Av. Atiye Ülkü Tarafından Yapılan Başvurular
Yönünden İnceleme
40. Başvurucular vekili Avukat Atiye Ülkü, adı geçen
başvurucular yönünden de yukarıda yer verilen iddiaları ileri sürerek (bkz. §
38) başvurucuların adil yargılanma ve mülkiyet haklarının ihlal edildiğini
belirtmiştir.
41.6216 sayılı Kanun'un "Bireysel
başvuru hakkına sahip olanlar" kenar başlıklı 46. maddesinin
(1) numaralı fıkrası şöyledir:
"Bireysel başvuru ancak ihlale yol açtığı ileri sürülen işlem,
eylem ya da ihmal nedeniyle güncel ve kişisel bir hakkı doğrudan etkilenenler
tarafından yapılabilir."
42. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü ve 6216 sayılı Kanun'un
45. maddesinin (1) numaralı fıkraları uyarınca Anayasa'da güvence altına
alınmış temel hak ve özgürlüklerinden Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi
(Sözleşme) ve buna ek Türkiye'nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki
herhangi birinin kamu gücü tarafından ihlal edildiğini iddia eden herkese
Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yapma hakkı tanınmıştır. Dolayısıyla
medeni haklara sahip gerçek ve tüzel kişiler bireysel başvuru yönünden dava
ehliyetine sahiptir (Büğdüz Köyü Muhtarlığı,
B. No: 2012/22, 25/12/2012, § 24).
43. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Sözleşme'nin 34.
maddesinde yer alan "mağdur"
kelimesi ile ihtilaf konusu eylem ya da ihmalden doğrudan etkilenen kişinin
kast edildiğini belirtmiş (Brumarescu/Romanya
[BD], B. No: 28342/95, 28/10/1999, § 50); hakkı ihlal edilen kişinin bireysel
başvuru yapmadan önce ölmesi durumunda mağdurluk durumunun ortadan kalkması
nedeniyle hukuken bir başkasının ölen kişi adına bireysel başvuruda
bulunamayacağına karar vermiştir (Davut Kaya,
Zöhre Polat/Türkiye, B. No: 2794/05, 40345/05, 21/10/2008).
44. 11/1/2011
tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun "b.
Ölüm, ehliyetsizlik ve diğer durumlar" kenar başlıklı 43.
maddesi şöyledir:
"Hukuki işlemden doğan temsil yetkisi, aksi taraflarca
kararlaştırılmadıkça veya işin özelliğinden anlaşılmadıkça, temsil olunanın
veya temsilcinin ölümü, gaipliğine karar verilmesi, fiil ehliyetini kaybetmesi
veya iflas etmesi durumlarında sona erer.
Bu hüküm, bir tüzel kişiliğin sona ermesi durumunda da uygulanır.
Tarafların karşılıklı kişisel hakları saklıdır."
45.6098 sayılı Kanun'un "2.
Ölüm, ehliyetin kaybedilmesi ve iflas" kenar başlıklı 513.
maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi şöyledir:
"Sözleşmeden veya işin niteliğinden aksi anlaşılmadıkça sözleşme,
vekilin veya vekâlet verenin ölümü, ehliyetini kaybetmesi ya da iflası ile
kendiliğinden sona ermiş olur."
46.22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 28.
maddesine göre gerçek kişiler hakkında sağ doğmakla başlayan kişilik ölümle
sona ermekte olup ölüm ile kişiliği sona erenler için artık hak ve fiil
ehliyetine sahip olduklarından söz etmeye olanak bulunmamaktadır. 6098 sayılı
Kanun'un anılan hükümlerinden anlaşıldığı üzere hukuki işlemden doğan vekâlet
veren ile vekil arasında temsil yetkisine dair sözleşme,aksi
kararlaştırılmadıkça veya işin niteliğinden aksi anlaşılmadıkça tarafların
birinin ölümü, ehliyetini kaybetmesi veya iflası ile hiçbir işleme gerek
kalmaksızın kendiliğinden son bulacaktır (Abdurrehman
URAY, B. No: 2013/6140, 5/11/2014, § 28).
47.6216 sayılı Kanun'un "Başvuru
hakkının kötüye kullanılması" kenar başlıklı 51. maddesi
şöyledir:
"Bireysel başvuru hakkını açıkça kötüye
kullandığı tespit edilen başvurucular aleyhine, yargılama giderlerinin dışında,
ayrıca ikibin Türk Lirasından fazla olmamak üzere disiplin para cezasına
hükmedilebilir."
48. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün “Başvuru hakkının kötüye kullanılması” kenar başlıklı 83.
maddesi şöyledir:
“Başvurucunun istismar edici, yanıltıcı ve benzeri nitelikteki
davranışlarıyla bireysel başvuru hakkını açıkça kötüye kullandığının tespit
edilmesi hâlinde başvuru reddedilir ve yargılama giderleri dışında, ilgilinin
ikibin Türk Lirasından fazla olmamak üzere disiplin para cezasıyla
cezalandırılmasına karar verilir.”
49.İlgili düzenlemeler vasıtasıyla genel hukuk teorisinde bir
kamu düzeni kuralı olarak ele alınan ve genel olarak bir hakkın açıkça
öngörüldüğü amaç dışında ve başkalarını zarara sokacak şekilde kullanılmasının
hukuk düzenince himaye edilmeyeceğini ifade eden hakkın kötüye kullanılmasının,
bireysel başvuru alanında özel olarak ele alındığı görülmektedir. Bu bağlamda
bireysel başvuru usulünün amacına açıkça aykırı olan ve Mahkemenin başvuruyu
gereği gibi değerlendirmesini engelleyen davranışların başvuru hakkının kötüye
kullanılması olarak değerlendirilmesi mümkündür (Mehmet Güven Ulusoy, [GK], B. No: 2013/1013, 2/7/2015, § 31;
S.Ö., B. No: 2013/7087,
18/9/2014, § 28).
50.Bu kapsamda özellikle mahkemeyi yanıltmak amacıyla gerçek
olmayan maddi vakıalara dayanılması veya bu nitelikte bilgi ve belge sunulması,
başvurunun değerlendirilmesi noktasında esaslı olan bir unsur hakkında bilgi
verilmemesi, başvurunun değerlendirilmesi sürecinde vuku bulan ve söz konusu
değerlendirmeyi etkileyecek nitelikte yeni ve önemli gelişmeler hakkında
mahkemenin bilgilendirilmemesi suretiyle başvuru hakkında doğru bir kanaat
oluşturulmasının engellenmesi, medeni ve meşru eleştiri sınırları saklı kalmak
kaydıyla bireysel başvuru amacıyla bağdaşmayacak surette hakaret, tehdit veya tahrik
edici bir üslup kullanılması ile söz konusu başvuru yolu kapsamında ihlalin
tespiti ile ihlal ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına ilişkin amaçla
bağdaşmayacak surette içeriksiz bir başvuruda bulunulması durumunda başvuru
hakkının kötüye kullanıldığı kabul edilebilecektir (Mehmet Güven Ulusoy, § 32; S.Ö.,
§ 29).
51.Başvuru konusu olayda, Antalya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinde
açılan dava devam ederken başvuruculardan Yılmaz Yalçın 20/12/2010 tarihinde,
Zekiye Acar 27/8/2012 tarihinde, Ramazan Şanlı 12/4/2013 tarihinde, Hüsnü Cemal
Karaköy 27/5/2013 tarihinde vefat etmiştir. Yargılama adı geçen başvurucuların
vefat etmelerinden sonra tamamlanmış, akabinde vekilleri tarafından söz konusu
yargılama sonucunda başvurucuların adil yargılanma ve mülkiyet haklarının ihlal
edildiği iddiasıyla bireysel başvuru yapılmış, başvuru formunda başvurucuların
öldüğü konusunda bir bilgiye yer verilmemiştir.
52. Kamu gücü tarafından hakkı ihlal edilen kişinin bireysel
başvuru yapmadan önce ölmesi durumunda ölen kişi adına bir başkası tarafından
bireysel başvuru yapma imkânı bulunmamaktadır (Abdurrehman
Uray, § 30).
53.Açıklanan nedenlerle başvuru tarihinden önce vefat etmiş
başvurucular adına vekâlet ilişkisi sona ermiş olan avukat tarafından yapılan
bireysel başvurunun başvuru hakkının kötüye
kullanımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekir.
54. Bu durumda Avukat Atiye Ülkü aleyhine Anayasa Mahkemesini
yanıltıcı nitelikte başvuru yapması nedeniyle 6216 sayılı Kanun'un 51. maddesi
ve İçtüzük’ün 83. maddesi uyarınca takdiren 2.000 TL disiplin para cezasına
hükmedilmesi gerekir.
b. Diğer Başvurucular Yönünden İnceleme
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
55. Başvurucuların şikâyetlerinin açıkça dayanaktan yoksun
olmadığı anlaşıldığından ve şikâyetlerin kabul edilemezliğine karar verilmesini
gerektirecek bir neden de görülmediğinden başvurunun kabul edilebilir olduğuna
karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
56. Başvurucular, tapu kayıtlarında maliki olarak göründükleri
Antalya ili Bahçelievler Mahallesi'nde bulunan taşınmazlara Antalya Büyükşehir
Belediyesince kamulaştırmasız olarak el atıldığını, bu nedenle açtıkları
tazminat davasının ise usulüne uygun kamulaştırma yapıldığı gerekçesine
dayanılarak reddedildiğini oysa geçerli bir kamulaştırma işlemi bulunmadığını,
idare lehineherhangi bir tescil kararı olmadığını, kamulaştırmaya ilişkin
bankaya depo edilen meblağın geri çekildiğini; açtıkları davanın, sonucu
yönünden taşınmazların geldisi olan parseller ile ilgili karar verilmiş olan
başka dava dosyaları ile çeliştiğini, yargılama makamlarının eksik inceleme
yaptığını; kendi taşınmazlarına ilişkin diğer malikler tarafından açılan başka
davalarda İlk Derece Mahkemelerinin davacılar lehine direnme kararı verdiğini,
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun da direnme kararları üzerine dava dosyalarının
daha ayrıntılı incelenmesini gerekçe göstererek bozmaya hükmettiğini, aynı
taşınmazlara ilişkin açtıkları kendi davalarında ise Yargıtay 5. Hukuk
Dairesinin onamaya hükmettiğini ve yargılamanın aleyhlerine sonuçlandığını, bu
sonucun kök parsel yönünden yapılan incelemeler sonucu Yargıtayca oluşturulan
içtihat ile çeliştiğini; Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 6/7/2010 tarihli bozma
ilamına dayanak oluşturan "Antalya 4.
Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E.1987/1192, K.1988/85 sayılı hükmen tescil kararının
(bkz. § 14)" kendi taşınmazları ile hiçbir ilgisinin
bulunmadığını belirterek adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri
sürmüşlerdir.
57. Bakanlık tarafından başvurucuların şikâyetlerine karşılık
herhangi bir görüş sunulmamıştır.
58. Anayasa’nın “Hak arama
hürriyeti” kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak
suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile
adil yargılanma hakkına sahiptir.”
59.Anayasa’nın 141. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:
“Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.
60. Anayasa Mahkemesi, Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme
yaptığı birçok kararında ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı
ışığında yorumlamak suretiyle, Sözleşmenin lafzi içeriğinde yer alan ve AİHM
içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen gerekçeli karar
hakkı ve silahların eşitliği ilkesi gibi ilke ve haklara Anayasa’nın 36.
maddesi kapsamında yer vermektedir (Güher
Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 38).
61. Hakkaniyete uygun yargılamanın bir unsuru olan gerekçeli
karar hakkı, Anayasa’nın 141. maddesinin birinci fıkrası uyarınca mahkemelerin
uyması gereken bir yükümlülük olarak düzenlenmiştir. Bir muhakemede usule
ilişkin koruma sağlayan adil yargılanma hakkının önemli unsurlarından biri olan
gerekçeli karar hakkı, kişilerin adil bir şekilde yargılanmalarını sağlamayı ve
denetlemeyi amaçlamaktadır (Sencer Başat ve
diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, § 31).
62. Mahkeme kararlarının gerekçeli olması adil yargılanma
hakkının unsurlarından biri olmakla beraber, bu hak yargılamada ileri sürülen
her türlü iddia ve savunmaya ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi şeklinde
anlaşılamaz. Bu nedenle, gerekçe gösterme zorunluluğunun kapsamı kararın
niteliğine göre değişebilir. Bununla birlikte başvurucunun ayrı ve açık bir
yanıt verilmesini gerektiren usul veya esasa dair iddialarının cevapsız
bırakılmış olması bir hak ihlaline neden olacaktır (Muhittin Kaya ve Muhittin Kaya İnşaat Taahhüt Madencilik Gıda Turizm
Pazarlama Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, B. No: 2013/1213,
4/12/2013, § 26).
63. Mahkeme kararlarının gerekçeli olması yükümlülüğü Anayasa'da
açıkça düzenlenmiş olmakla birlikte gerekçeli karar hakkı, adil ve hakkaniyete
uygun yargılama yapılmasının da temel şartları arasındadır (Nurten Esen, B. No: 2013/7970, 10/6/2015,
§ 38).
64. Yargılama makamları yargılamanın taraflarınca ileri sürülen
iddiaları ve gösterdikleri delilleri gereği gibi incelemek zorundadır. Bununla
birlikte belirtilmelidir ki, belirli bir davaya ilişkin olarak delilleri
değerlendirme ve gösterilmek istenen delilin davayla ilgili olup olmadığına
karar verme yetkisi esasen derece mahkemelerine aittir (Yüksel Hançer, B. No: 2013/2116,
23/1/2014, § 19).
65. Bir kararda tam olarak hangi unsurların bulunması gerektiği
davanın niteliğine ve koşullarına bağlıdır. Bununla birlikte yargılama
sırasında açık ve somut biçimde öne sürülen iddia ve savunmaların davanın
sonucuna etkili olması, başka bir deyişle davanın sonucunu değiştirebilecek
nitelikte bulunması hâlinde, davayla doğrudan ilgili olan bu hususlara
mahkemelerce makul bir gerekçe ile yanıt verilmesi gerekir (Sencer Başat ve diğerleri, § 35).
66. Ayrıca insan haklarına ilişkin güvenceler soyut ve teorik
olarak değil, uygulamada ve etkili bir şekilde sağlanmalıdır. Buna göre
mahkemelerin, ileri sürülen iddia ve savunmalara şeklen cevap vermiş olmaları
yeterli olmayıp iddia ve savunmalara verilen cevapların dayanaksız olmaması, mantıklı
ve tutarlı olması da gerekir. Diğer bir ifadeyle mahkemelerce belirtilen
gerekçeler, davanın şartları dikkate alındığında makul olmalıdır (Sencer Başat ve diğerleri, § 36).
67. Gerekçelendirme, davanın sonucuna etkili olay, olgu ve
kanıtları açıklamak yükümlülüğü olmakla birlikte, bu şekildeki
gerekçelendirmenin mutlaka detaylı olması gerekmez. Ancak gerekçelendirmenin,
iddia ve savunmadan birinin diğerine üstün tutulma sebebinin ve bu kapsamda
davanın taraflarınca gösterilen delillerden karara dayanak olarak alınanların
mahkemelerce kabul edilme ve diğerlerinin reddedilmesi hususunda makul
dayanakları olan bir bilgilendirmeyi sağlayacak ölçü ve özene sahip olması
beklenir (Sencer Başat ve diğerleri,
§ 37).
68. Başvuru konusu olayda, başvurucuların, tapuda maliki olarak
göründükleri Antalya ili Bahçelievler Mahallesi'nde bulunan taşınmazları
üzerine davalı idare olan Antalya Büyükşehir Belediyesince yapılar inşa
edilmesi nedeniyle kamulaştırmasız el atma sebebine dayanarak tazminat davası
açtıkları görülmektedir. Yapılan yargılama sonunda ise Antalya 4. Asliye Hukuk
Mahkemesi 7/10/2009 tarihli kararı ile davanın kabulüne karar vermiş,
başvurucular lehine tazminata hükmetmiştir (bkz. § 14).
69. Temyiz başvurusu üzerine karar Yargıtay 5. Hukuk Dairesi 6/7/2010
tarihli ilamı bozulmuştur. Yargıtay 5. Hukuk Dairesi, Dairelerine intikal eden
Antalya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin E.2006/385 sayılı veAntalya 8. Asliye
Hukuk Mahkemesinin E.2007/27 sayılı yargılama dosyaları içeriğinde bulunan
bilgi ve belgeler kapsamında dava konusu 5279 Ada 1 parselin geldisi noktasında
değerlendirme yaparak söz konusu parsel üzerinde Antalya Büyükşehir Belediyesi
adına 2942 sayılı Kanun'un 17. maddesi gereğince hükmen tescil yapıldığı ve
kamulaştırma işleminin kesinleştiği kabulü üzerinden bozmaya hükmetmiş, bu
ilama karşı yapılan karar düzeltme istemi ise reddedilmiştir (bkz. §§ 15, 16).
70. Bunun üzerine İlk Derece Mahkemesi bozma ilamı doğrultusunda
yeniden hüküm kurmuş, 14/12/2012 tarihli kararı ile davayı reddetmiş, bu karar Yargıtay
5. Hukuk Dairesinin 30/4/2013 tarihli ilamı ile onanmış, karar düzeltme
isteminin de 23/12/2013 tarihli ilam ile reddi üzerine karar
kesinleşmiştir(bkz. §§ 17-20).
71. Bu durumda başvurucular tarafından açılan kamulaştırmasız el
atma nedeniyle tazminat davasının, Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 6/7/2010
tarihli ilamı temelinde, ilgili Yargıtay Dairesine Antalya 1. Asliye Hukuk
Mahkemesinden intikal eden E.2006/385 sayılı yargılama dosyası ile Antalya 8.
Asliye Hukuk Mahkemesinden intikal eden E.2007/27 sayılı yargılama dosyası
içeriğinde bulunan bilgi ve belgelere göre uyuşmazlık konusu taşınmazda daha
önce usulüne uygun kamulaştırma işlemleri yapıldığından ve bu durumda
kamulaştırmasız el atma tazminatının söz konusu olamayacağından bahisle
reddedildiği anlaşılmaktadır.
72. Bu noktada başvurucular da Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin
6/7/2010 tarihli bozma ilamında davalarının reddine dayanak alınan Antalya 1.
Asliye Hukuk Mahkemesinin E.2006/385 sayılı yargılama dosyası ile Antalya 8.
Asliye Hukuk Mahkemesinin E.2007/27 sayılı yargılama dosyasının henüz
sonuçlanmadığından ayrıca yine aynı bozma ilamında bahsi geçen Antalya 4.
Asliye Hukuk Mahkemesinin E.1987/1192, K.1988/85 sayılı hükmen tescil kararının
(bkz. § 14) uyuşmazlık konusu taşınmazla hiçbir ilgisi bulunmadığından
yakınmaktadırlar.
73. Bu durumda Anayasa Mahkemesince, bireysel başvuru konusu
davanın reddedilmesine gerekçe olan ve Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 6/7/2010
tarihli bozma ilamında işaret edilen Antalya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin
E.2006/385 sayılı yargılama dosyası ile Antalya 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin
E.2007/27 sayılı yargılama dosyası bağlamında yargılama süreçlerinin, dikkate
alınması gerekliliği oluşmaktadır.
74. Bu çerçevede Antalya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin E.2006/385
ve Antalya 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin E.2007/27 sayılı yargılama dosyaları
incelendiğinde her iki davanın da bireysel başvuruya konu edilen Antalya 4.
Asliye Hukuk Mahkemesinin E.2011/287, K.2011/417 sayılı ve 23/12/2013 tarihli
karar düzeltme isteminin reddine yönelik ilam ile kesinleşen yargılama
dosyasında yer alan uyuşmazlık konusu taşınmaz ile aynı taşınmaza ilişkin
oldukları ve davaların söz konusu taşınmazın diğer maliklerince açıldıkları
görülmektedir (bkz. § 23, § 30).
75. Antalya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin E.2006/385 ve Antalya
8. Asliye Hukuk Mahkemesinin E.2007/27 sıra sayısına kayden görülen
yargılamaların her ikisi de kamulaştırmasız el atma iddiasıyla açılmış olan
tazminat davalarıdır. Her iki davada da İlk Derece Mahkemeleri, öncelikle
uyuşmazlık konusu Antalya ili Bahçelievler Mahallesi'nde bulunan 5279 ada 1
parsel sayılı taşınmaz hakkında geçerli bir kamulaştırma işleminin bulunmadığı
gerekçesiyle davaların kabulü yönünde karar vermiştir. Bu kararlar temyiz
incelemesi sonucu Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin denetiminden geçmiş ve Daire söz
konusu parselde 2942 sayılı Kanun'un 17. maddesi uyarınca geçerli kamulaştırma
işlemi olduğu kabulü üzerinden bozmaya hükmetmiştir. Bozma ilamı üzerine dava
dosyaları tekrar İlk Derece Mahkemelerine dönmüş, yeniden yapılan değerlendirme
neticesinde ise İlk Derece Mahkemeleri her ne kadar söz konusu parselin geldisi
olan parselde çeşitli idarelerce yapılmış kamulaştırma işlemleri mevcut olsa da
parselin kendisi üzerinde geçerli bir kamulaştırma işlemi bulunmadığı hususunun
altını çizerek ilk kararlarında direnmeye yönelik hüküm kurmuşlardır (bkz. §§
23-27, §§ 30-33).
76. Direnme kararları üzerine bu defa dava dosyaları Yargıtay
Hukuk Genel Kuruluna taşınmıştır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu yaptığı inceleme
kapsamında uyuşmazlıkların temel noktasının söz konusu parselde kesinleşmiş bir
kamulaştırma işlemi bulunup bulunmadığı, buna bağlı olarak taşınmaza
kamulaştırmasız el atılıp atılmadığı hususu olduğunu belirlemiş, bu doğrultuda
temel noktanın çözümü için dava dosyalarında bulunan eksikliklerin tamamlanması
gerektiğini, mevcut halleri ile dava dosyalarında sonuca ulaşılamayacağının
altını çizerek bozmaya hükmetmiştir (bkz. § 28, § 34). Bozma üzerine dava
dosyaları Antalya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde E.2012/309 sıra sayısına,
Antalya 8. Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde E.2012/111 sıra sayısına kaydedilmiş
ve yargılamalar henüz sonuçlanmamıştır(bkz. § 29, § 35).
77. Bir mahkeme kararının gerekçesi, o davaya konu maddi
olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve
hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyar; maddi olgular ile hüküm
arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterir. Tarafların, hangi nedenle haklı veya
haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve hukuka uygunluk
denetimini yapabilmeleri için ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş;
hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini kuşkuya yer vermeyecek
açıklıkta gösteren bir gerekçe bölümünün bulunması zorunludur (Nurten Esen, § 56).
78. Başvuru konusu olayda temyiz incelemesini yapan Yargıtay 5.
Hukuk Dairesince, uyuşmazlık konusu aynı olan ancak henüz sonuçlanmamış başkaca
yargılama dosyaları üzerinden bir gerekçe oluşturulması sonucunda İlk Derece
Mahkemesinin de bu gerekçeyi benimseyerek başvurucuların açtıkları davanın
reddine karar vermesi dayanaksız görünmekte ve adil yargılanma hakkı kapsamında
gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğini ortaya koymaktadır. Bu nedenle,
bireysel başvuruya konu yargılama süreci bir bütün olarak değerlendirildiğinde
başvurucuların gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
79. Açıklanan nedenlerle başvurucuların Anayasa’nın 36.
maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma haklarının ihlal edildiğine
karar verilmesi gerekir.
80. Öte yandan başvurucular, tapuda adlarına kayıtlı olan
taşınmaz üzerindeki tasarruf yetkilerinin kısıtlanması ve buna rağmen taşınmaza
ilişkin emlak vergisinin adlarına tahakkuk ettirilmesi nedeniyle mülkiyet
haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşseler de söz konusu mülkiyet hakkının
ihlali iddiası, somut olay bağlamında hâlen başvuruculara ait bir mülkün
varlığı ya da böyle bir mülkün kaybından kaynaklanan geçerli hukuki zemine
dayalı tazmin isteminde bulunulabilme olanağının varlığı durumunda değerlendirilebilecek
bir husustur. Başvuruculara ait bir mülkün ya da böyle bir mülkün kaybından
kaynaklanan geçerli hukuki zemine dayalı tazmin isteminde bulunulabilme
olanağının varlığı ise başvuruya konu kamulaştırmasız el atma davasının
sonucunda ortaya konulabilecektir. Bu bağlamda başvurucuların mülkiyet hakkının
ihlali iddialarının, söz konusu yargılama süreci nedeniyle adil yargılanma
hakkının ihlal edildiği sonucuna varıldığından, bu aşamada değerlendirilmesine
gerek görülmemiştir.
3. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
81. 6216 sayılı Kanun’un 50. maddesinin (1) ve (2) numaralı
fıkraları şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun
hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı
verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması
gerekenlere hükmedilir. …
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından
kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama
yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında
hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya
genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama
yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar
verir.”
82. Başvurucular, adil yargılanma ve mülkiyet haklarının ihlal
edildiğini ileri sürmüşler, ihlal sonuçlarının ortadan kaldırılması,
yargılamanın yenilenmesine karar verilmesi ile tazminata hükmedilmesi
taleplerinde bulunmuşlardır.
83. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna
ulaşılmıştır.
84. Adil yargılanma hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan
kaldırılması için yeniden yargılamasında hukuki yarar bulunduğundan kararın bir
örneğinin yeniden yargılama yapılmak üzere Antalya 4. Asliye Hukuk Mahkemesine
gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
85. Başvurucuların tazminat taleplerinin verilen ihlal kararı
gözönüne alındığında reddine karar verilmesi gerekir.
86. Başvurucular Nilgün GÖKAY, Turgut CEYLAN, Ali CEYLAN, Dudu
ACAR, Azize NAZLIER, Nail CEYLAN, Şerife CEYLAN, Lilifer MUTLU, Ayşe Hülya
BESEN, Ahu YÜRÜYEN, Layıka CEYLAN, Hüseyin İŞLEK, Ahmet GENCER, Emel
YILDIZOĞULLARI, Yıldız KOCABAŞOĞULLARI, Mehmet Fuat KARDAM, Canan ŞEKERCİ,
İsmet CEYLAN, Hasan CEYLAN, Muharrem SARIGÜL, Hanife AYDOĞAN, Esma ÖZMEN, Ayşe
CEYLAN, Şadiye Filiz GÜRCÜOĞLU, Hadiye Zübeyde Candan ÖZPINAR, Sedef BESEN
ÖZTEKİN'e 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10
TL yargılama giderinin adı geçen başvuruculara müştereken ödenmesine karar
verilmesi gerekir.
87. Başvurucular Attila KARAKÖY, Hüsnü ÖRKE, Hanife KILLIOĞLU,
Mesude KÖRÜK, Hakan SİPAHİOĞLU, Mürvet TAYLAN, Tülay GÜVEN, Melek KARTOP, Ayşe
Ece ÖNOCAK, Siray ÖNCEL, Taylan ACAR, İbrahim ŞANLI, Şükrü ŞANLI, Türkan SELVİ,
Nevin ÖZTÜRK, Sevin KOÇ, Müberra TATLIER, Remzi SİPAHİOĞLU, Handan CENGİZ,
Namiktar ÇOBANOĞLU URCU, Bekir SİPAHİOĞLU, Atıl PEKŞEN, Gamze ÇAĞLAYAN, Dilek
SİPAHİOĞLU, Esma KÖSTELİ, Mazhar Acar ÖNOCAK, Didar Ebru KAÇMAZ, Nevin Esra
ÖNOCAK, Muhammet Tahsin ÖRKE, Ahmet PEKŞEN, Levent PEKŞEN, Ayten GÜLER, Hüseyin
ŞANLI, Kemal ŞANLI, Ali ŞANLI,Dudu GÜLER, Fatma ŞANLI, Bülent ŞANLI, Rıfat
Hüseyin ATAMER, Ayten ŞANLI; Ayşe ÇINAR
mirasçıları Melek Çisem ÇINAR HANEDAN, Çiler ERCİVAN, Çiğdem ZENGİN,
Sezer UZAR; Zehra ÖNOCAK mirasçısı Ayla
AKCURA'ya 206,10 TL harçtan oluşan yargılama giderinin müştereken; adı geçen
başvuruculardan Sezer UZAR dışında kalan başvuruculara 1.800 TL vekâlet
ücretinden oluşan yargılama giderinin müştereken ödenmesine karar verilmesi
gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Hüsnü Cemal Karaköy, Zekiye Acar, Yılmaz Yalçın ve Ramazan
Şanlı adına Avukat Atiye Ülkü tarafından yapılan başvuruların başvuru hakkının kötüye kullanılması
nedeniyle REDDİNE,
2. Diğer başvurucular yönünden gerekçeli karar hakkının ihlal
edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan gerekçeli
karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin gerekçeli karar hakkının ihlalinin
sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Antalya
4. Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucular Nilgün GÖKAY, Turgut CEYLAN, Ali CEYLAN, Dudu
ACAR, Azize NAZLIER, Nail CEYLAN, Şerife CEYLAN, Lilifer MUTLU, Ayşe Hülya
BESEN, Ahu YÜRÜYEN, Layıka CEYLAN, Hüseyin İŞLEK, Ahmet GENCER, Emel
YILDIZOĞULLARI, Yıldız KOCABAŞOĞULLARI, Mehmet Fuat KARDAM, Canan ŞEKERCİ,
İsmet CEYLAN, Hasan CEYLAN, Muharrem SARIGÜL, Hanife AYDOĞAN, Esma ÖZMEN, Ayşe
CEYLAN, Şadiye Filiz GÜRCÜOĞLU, Hadiye Zübeyde Candan ÖZPINAR, Sedef BESEN
ÖZTEKİN'e 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10
TL yargılama giderinin adı geçen başvuruculara müştereken ÖDENMESİNE,
E. Başvurucular Attila KARAKÖY, Hüsnü ÖRKE, Hanife KILLIOĞLU,
Mesude KÖRÜK, Hakan SİPAHİOĞLU, Mürvet TAYLAN, Tülay GÜVEN, Melek KARTOP, Ayşe
Ece ÖNOCAK, Siray ÖNCEL, Taylan ACAR, İbrahim ŞANLI, Şükrü ŞANLI, Türkan SELVİ,
Nevin ÖZTÜRK, Sevin KOÇ, Müberra TATLIER, Remzi SİPAHİOĞLU, Handan CENGİZ, Namiktar
ÇOBANOĞLU URCU, Bekir SİPAHİOĞLU, Atıl PEKŞEN, Gamze ÇAĞLAYAN, Dilek
SİPAHİOĞLU, Esma KÖSTELİ, Mazhar Acar ÖNOCAK, Didar Ebru KAÇMAZ, Nevin Esra
ÖNOCAK, Muhammet Tahsin ÖRKE, Ahmet PEKŞEN, Levent PEKŞEN, Ayten GÜLER, Hüseyin
ŞANLI, Kemal ŞANLI, Ali ŞANLI,Dudu GÜLER, Fatma ŞANLI, Bülent ŞANLI, Rıfat
Hüseyin ATAMER, Ayten ŞANLI; Ayşe ÇINAR
mirasçıları Melek Çisem ÇINAR HANEDAN, Çiler ERCİVAN, Çiğdem ZENGİN,
Sezer UZAR; Zehra ÖNOCAK mirasçısı Ayla
AKCURA'ya 206,10 TL harçtan oluşan yargılama giderinin müştereken; adı geçen
başvuruculardan Sezer UZAR dışında kalan başvuruculara 1.800 TL vekâlet
ücretinden oluşan yargılama giderinin müştereken ÖDENMESİNE,
F. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. 6216 sayılı Kanun'un 51. maddesi ve Anayasa Mahkemesi
İçtüzüğü'nün 83. maddesi uyarınca Avukat Atiye ÜLKÜ'nün 2.000 TL disiplin para
cezası ile CEZALANDIRILMASINA,
H. Kararın bir örneğinin İstanbul Barosu Başkanlığına
GÖNDERİLMESİNE,
İ. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
12/1/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.