TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
SÜLEYMAN AKIN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/3484)
|
|
Karar Tarihi:21/9/2017
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Celal Mümtaz
AKINCI
|
|
|
Muammer
TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Recai AKYEL
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Yusuf Enes
KAYA
|
Başvurucu
|
:
|
Süleyman
AKIN
|
Vekili
|
:
|
Av. Büşra
ÖZTÜRK
|
|
|
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, tutukluluğun makul süreyi aşması nedeniyle kişi
hürriyeti ve güvenliği hakkının, yargılamanın makul sürede bitirilmemesi ve
soruşturma aşamasında verilen kısıtlama kararı nedeniyle adil yargılanma
hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 4/3/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve
bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen başvuru hakkında görüş sunulmayacağını
bildirmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
8.Başvurucu, İnegöl Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen
soruşturma kapsamında 13/1/2009 tarihinde gözaltına alınmıştır.
9. İnegöl 2. Sulh Ceza Mahkemesi tarafından 16/1/2009 tarihinde
yapılan sorgunun ardından başvurucu suç işlemek için silahlı örgüt kurma,
kurulan örgüt kapsamında kasten öldürme, kasten yaralama, nitelikli yağmaya
teşebbüs ve tehdit etme ile 10/7/1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve
Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun'a muhalefet etme suçlarından dolayı
tutuklanmıştır.
10.İnegöl Cumhuriyet Başsavcılığının 25/3/2010 tarihli ve
2010/23 sayılı fezlekesi ile soruşturma dosyası (CMK mülga 250. maddesi ile
görevli) İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir.
11. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 4/5/2010 tarihli ve
E.2010/413 sayılı iddianamesi ile 21 kişi ile birlikte başvurucu hakkında
silahlı suç örgütünün yöneticisi olma, kasten öldürmeye teşebbüs, kasten
öldürmeye teşebbüse azmettirme, nitelikli yağmaya teşebbüs, nitelikli tehdit,
genel güvenliği kasten tehlikeye sokma ve 6136 sayılı Kanun'a muhalefet etme
suçlarından cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
12. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, E.2010/188 sayılı dosya
kapsamında ilk duruşmasını 11/10/2010 tarihinde yaparak başvurucunun
savunmasını almış ve tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir.
13. 12/11/2013 tarihinde yapılan 11. celsede esas hakkında
savunmalarını hazırlamayan sanık müdafilerine son kez süre verilerek,
tutukluluk hâlinin devamına ve duruşmanın 6/2/2014 tarihine bırakılmasına karar
verilmiştir.
14.6/2/2014 tarihinde yapılan 12. celsede sanıkların tutuklu
kaldığı süre ve Anayasa Mahkemesinin emsal kararları dikkate alınarak adli
kontrol tedbiri uygulanmak suretiyle başvurucunun tahliyesine karar
verilmiştir.
15.Başvurucu hakkındaki dava,İnegöl
Ağır Ceza Mahkemesine devredilmiştir.
16. İnegöl Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/53 sayılı dosyasında
yargılama devam etmektedir.
17.Başvurucu, 4/3/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
18. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Tazminat istemi" kenar başlıklı
141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili bölümü şöyledir:
"Suç soruşturması veya kovuşturması
sırasında;
...
d) Kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde
makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında
hüküm verilmeyen,
...
Kişiler, maddî ve manevî her türlü
zararlarını, Devletten isteyebilirler."
19. 5271 sayılı Kanun'un "Tazminat
isteminin koşulları" kenar başlıklı 142. maddesinin (1)
numaralı fıkrası şöyledir:
"(1) Karar veya hükümlerin kesinleştiğinin
ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde
karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat
isteminde bulunulabilir."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
20. Mahkemenin 21/9/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal
Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
21. Başvurucu, tutukluluğun makul süreyi aştığını ileri
sürmüştür.
.
2. Değerlendirme
22. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak
ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek
ikincil nitelikte bir kanun yoludur. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği
gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle
olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt,
B. No: 2012/403, 26/3/2013, § 17).
23.Anayasa Mahkemesi, tutukluluğun kanunda öngörülen azami
süreyi veya makul süreyi aştığı iddiasıyla yapılan bireysel başvurular
bakımından bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla başvurucu tahliye
edilmiş ise asıl dava sonuçlanmamış da olsa (ilgili Yargıtay içtihatlarına atıf
yaparak) 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde öngörülen tazminat davası açma
imkânının tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu olduğunu belirtmektedir (Erkam Abdurrahman Ak, B. No: 2014/8515,
28/9/2016, §§ 48-62; İrfan Gerçek,
B. No: 2014/6500, 29/9/2016,§§ 33-45).
24. Somut olayda bireysel başvuruda bulunmadan önce 6/2/2014
tarihinde tahliyesine karar verilen başvurucunun, tutukluluğun makul süreyi
aştığına ilişkin iddiası, 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesi kapsamında açılacak
davada da incelenebilir. Bu madde kapsamında açılacak dava sonucuna göre
başvurucunun tutukluluğunun makul süreyi aştığının tespiti hâlinde görevli mahkemece
başvurucu lehine tazminata da hükmedilebilecektir. Buna göre 5271 sayılı
Kanun'un 141. maddesinde belirtilen dava yolunun başvurucunun durumuna uygun
telafi kabiliyetini haiz etkili bir hukuk yolu olduğu ve bu olağan başvuru yolu
tüketilmeden yapılan bireysel başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun
"ikincil niteliği" ile bağdaşmadığı sonucuna varılmıştır.
25. Açıklanan nedenlerle tutukluluğun makul süreyi aştığı
iddiasının yargısal başvuru yolları tüketilmeden bireysel başvuru konusu
yapıldığı anlaşıldığından, başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Adil Yargılanma
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Kısıtlama Kararı Nedeniyle Silahların
Eşitliği İlkesinin ve Savunma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
a. Başvurucunun İddiaları
26. Başvurucu soruşturma aşamasında alınan gizlilik kararı
nedeniyle 17 ay süreyle dosya içeriği ve kendisine yöneltilen suçlamalar
hakkında bilgi sahibi olamadığını, gizlilik kararı nedeniyle silahların
eşitliği ilkesinin ve savunma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
b. Değerlendirme
27. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak
ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek
ikincil nitelikte bir kanun yoludur. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği
gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle
olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt,
§ 17).
28. Bireysel başvuru, iddia edilen hak ihlallerinin derece
mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek ikincil nitelikte bir
kanun yoludur. Bireysel başvuru yolunun bu niteliği gereği Anayasa Mahkemesine
bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının
tüketilmesi zorunludur. Bu ilke uyarınca başvurucunun Anayasa Mahkemesi önüne
getirdiği şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere
usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve kanıtlarını
zamanında bu makamlara sunması ve aynı zamanda bu süreçte dava ve başvurusunu
takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir (İsmail Buğra İşlek, B. No: 2013/1177,
26/3/2013, § 17).
29. Somut olayda başvurucu hakkındaki dava ilk derece mahkemesinde
derdesttir. Başvurucunun adil yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki
iddialarının, öncelikle derece mahkemelerince incelenmesi gerekmektedir.
30. Açıklanan gerekçeyle başvurunun bu kısmının, diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
2.Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal
Edildiğine İlişkin İddia
a.Başvurucunun İddiaları
31. Başvurucu, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
b. Değerlendirme
i. Kabul Edilebilirlik Yönünden
32. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul
sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
ii. Esas Yönünden
33. Ceza yargılamasının süresi tespit edilirken sürenin
başlangıç tarihi olarak bir kişiye suç işlediği iddiasının yetkili makamlar
tarafından bildirildiği veya isnattan ilk olarak etkilendiği arama ve gözaltı
gibi birtakım tedbirlerin uygulandığı tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak
suç isnadına ilişkin nihai kararın verildiği, yargılaması devam eden davalar
yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (B.E., B. No: 2012/625, 9/1/2014, § 34).
34. Ceza yargılamasının süresinin makul olup olmadığı
değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların
ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın
süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate
alınır (B.E., § 29).
35. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda
verdiği kararlar dikkate alındığında somut olayda yaklaşık 9 yıllık yargılama
süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.
36. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence
altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi
gerekir.
C. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
37. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) numaralı
fıkrası şöyledir:
“Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının
ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi
hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere
hükmedilir.”
38. Başvurucu; 10.000 TL maddi, 10.000 TL manevi tazminat
talebinde bulunmuştur.
39. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği
sonucuna varılmıştır.
40. Anayasa Mahkemesinin maddi tazminata hükmedebilmesi için
başvurucunun uğradığını iddia ettiği maddi zarar ile tespit edilen ihlal
arasında illiyet bağı bulunmalıdır. Tespit edilen ihlal ile iddia edilen maddi
zarar arasında illiyet bağı bulunmadığından maddi tazminat talebinin reddine
karar verilmesi gerekir.
41. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları
karşılığında başvurucuya net 9.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar
verilmesi gerekir.
42. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.800
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında tutukluluğun
makul süreyi aştığına ilişkin iddianın başvuru
yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Kısıtlama kararı nedeniyle silahların eşitliği ilkesinin ve
savunma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ
OLDUĞUNA,
3. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucuya net 9.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,
tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
D. 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
2.006,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
E. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin İnegöl Ağır Ceza Mahkemesine
(E.2014/53) GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
21/9/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.