TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
TÜRKKAN KAĞITÇILIK YAYINCILIK LTD. ŞTİ.
BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/3496)
|
|
Karar Tarihi: 21/9/2017
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Celal Mümtaz
AKINCI
|
|
|
Muammer
TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Recai AKYEL
|
Raportör
|
:
|
Akif
YILDIRIM
|
Başvurucu
|
:
|
Türkkan
Kağıtçılık Yayıncılık Ltd. Şti.
|
Vekili
|
:
|
Av. Yaşar
ÖZCAN
|
|
|
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, delillerin hatalı değerlendirilmesi ve gerekçesiz
karar verilmesi nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına
ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 13/3/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu Şirket, İzmir'de yayın ve reklamcılık alanında
faaliyet göstermektedir. Başvurucu hakkında eski çalışanı L.G.T., İzmir Çalışma
ve İş Kurumu İl Müdürlüğüne (İdare) şikâyette bulunmuştur.
9. İdare tarafından, anılan şikâyet kapsamında hakkında inceleme
yapılacağı ve bu inceleme için gerekli kayıt ve belgelerin 3/9/2013 tarihinde
saat 10.00'da ibraz etmesi gerektiği hususunda 2/9/2009 tarihinde başvurucuya
bildirimde bulunulmuştur. Bu bildirimde "Davet
gününden önce işçiye yasal alacaklarının ödenmesi ve işçi ile anlaşma
sağlanması durumunda, işçinin İl Müdürlüğümüze şikayetinden vazgeçtiğini bizzat
yazılı olarak bildirmesi halinde, konu ile ilgili kayıt ve belgeleriniz
incelenmeyecek ve işçinin şikayet başvurusu işlemden
kaldırılacaktır." bilgisine de yer verilmiştir.
10. Başvurucu, gönderilen bildirime rağmen belirtilen tarihte
bilgi ve belgeleri sunmamıştır. İdare tarafından 9/9/2013 tarihine kadar
beklenmiş; aynı tarihte saat 15.00 sıralarında işveren vekili İdareye başvurmuş
ve işçiyle anlaşma yoluna gideceklerini beyan etmiştir.
11. İdarece düzenlenmiş 9/9/2013 tarihli tutanakta, tarafların
anlaşma beyanları üzerine hazırlanan vazgeçme dilekçelerinden birinin kayıtlara
alındığı kaşesi basılıp diğer örnekle ilgili işlem tamamlanmadan işverenin
kurumu terk ettiği, bunun üzerine işçinin de feragat dilekçesi vermekten
vazgeçtiği belirtilmiştir. Aynı tutanakta, işverenin kuruma telefon açtığı ve
işçinin feragat dilekçesinin işleme konulması gerektiğini belirtmesi üzerine
şikâyetçiye işçilik haklarından kaynaklanan bir ödeme yapılmışsa buna ilişkin
belgenin de ibraz edilebileceğinin bildirildiği ifade edilmiş ve tutanak beş
memur tarafından imzalanmıştır.
12. İdarece, şikâyet konusu hususlara ilişkin olarak gönderilen
bildirime rağmen bilgi ve belgelerin sunulmaması nedeniyle başvurucuya idari
para cezası verilmiştir.
13. Başvurucu, anılan cezai işlemin iptali istemiyle (kapatılan)
İzmir 16. Sulh Ceza Mahkemesine (Mahkeme) başvurmuştur. İdarenin Mahkemeye
sunduğu 24/12/2013 tarihli cevap dilekçesi ekinde, ilgili işçinin 9/9/2013
tarihinde şikâyetini devam ettirdiğine dair tutanak da bulunmaktadır.
14. (Kapatılan) İzmir 16. Sulh Ceza Mahkemesinin 15/1/2014
tarihli kararıyla başvurucunun talebi reddedilmiştir. Karar gerekçesinin ilgili
bölümü şöyledir:
"İtiraz dilekçesi davalı kuruma tebliğ
edilerek itiraza konu karara ait tüm belge ve tutanak örnekleri getirtilerek
incelenmiş, davalı kurumca itirazın reddine karar verilmesi talebine ilişkin
24/12/2013 tarihli cevap dilekçesi dosyaya sunulmuştur.
İtiraz dilekçesi ve ekleri incelendiğinde;
itiraz eden vekili 27/11/2013 havale tarihli dilekçesinde; İş Kurumu tarafından
müvekkiline gönderilen 16/08/2013 tarihli yazının 02/09/2013 tarihinde tebliği
edildiğini, ilgili yazıda 03/09/2013 gününün davet günü olarak yazılı olduğu ancakbir iş günü içerisinde istenen defter ve belgelerin
hazırlanması için çok yetersiz bir süre olduğunu bu nedenle ek süre talebinde
bulundukları belirtilmiştir. 06/09/2013 günü şirket muhasebecisi ve şirket
elemanı ile İş Kurumuna gidildiğini ve inceleme memuru ile görüştüklerini,
şikayet edenin sigortalı gösterilmediğini kabul ettiklerini dolayısıyla da
defter ve belgelerde buna yarar bir kaydın olmadığını bildirdiklerini,
09/09/2013 tarihinde işçi ile anlaştıklarını ve şikayetten vazgeçme dilekçesini
İş Kurumuna verildiğini, şikayetten vazgeçme dilekçesi gereği şikayeti işlemden
kaldırmaları gerektiği halde dilekçeyi işleme koymayarak şikayetçiyi
kayırdıkları gibi müvekkilini cezalandırma gibi bir husumet içine girdiklerini
beyan etmiştir.
İtiraz eden hakkında Türkiye İş Kurumu İzmir
Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü tarafından İş Kanunu 92.maddesi uyarınca
inceleme yapılmak üzere itiraz edenin belgelerini istediği buna ilişkin
tebliğin ilk olarak 02/09/2013 tarihinde 03/09/2013 tarihinde müracat etmesi için yapılmış olup bu süre makul kabul
edilmese de ek süre talebi İş Kurumunca kabul görmüş ve 09/09/2013 tarihi
itibariyle de istenilen bilgi ve belgeler ibraz edilmemiş olmakla yapılan
itirazın yerinde olmayıp reddine karar vermekgerekmiştir."
15. Başvurucunun anılan karara yaptığı itiraz, İzmir 14. Asliye
Ceza Mahkemesinin 13/2/2014 tarihli kararıyla reddedilmiştir.
16. Anılan karar başvurucuya 21/2/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.
Bireysel başvuru 13/3/2014 tarihinde yapılmıştır.
IV. İLGİLİ HUKUK
17.22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanunu'nun 92. maddesinin
ikinci fıkrası şöyledir:
“Teftiş, denetleme ve incelemeler sırasında
işverenler, işçiler ve bu işle ilgili görülen başka kişiler izleme, denetleme
ve teftişle görevli iş müfettişleri ve işçi şikayetlerini inceleyen bölge
müdürlüğü memurları tarafından çağrıldıkları zaman gelmek, ifade ve bilgi
vermek, gerekli olan belge ve delilleri getirip göstermek ve vermek; iş müfettişlerinin
birinci fıkrada yazılı görevlerini yapmaları için kendilerine her çeşit
kolaylığı göstermek, bu yoldaki isteklerini geciktirmeksizin yerine getirmekle
yükümlüdürler."
18. 4857 sayılı Kanun’un 107. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Bu Kanunun;
a) 92 nci maddesinin ikinci
fıkrasındaki yükümlülüklerini yerine getirmeyen,
...
işveren veya işveren vekiline sekizbin
Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
V. İNCELEME VE GEREKÇE
19. Mahkemenin 21/9/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Gerekçeli Karar Hakkının İhlal Edildiğine
İlişkin İddia
20.Başvurucu; eski çalışanı tarafından hazırlanan feragat
dilekçesinin süresi içinde ilgili idari merciye
sunulduğunu, dilekçenin idarenin kayıtlarına girdiğini gösteren resmi belge örneği mahkemeye sunulmasına rağmen verilecek
kararın sonucunu etkileyecek bu hususun gerekçede tartışılmadığını, Mahkemenin
ve itiraz merciinin gerekçesiz olarak karar verdiğini belirterek adil
yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
21. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında herkesin adil
yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiş; ancak, gerekçeli karar hakkından
açıkça söz edilmemiştir. Bununla birlikte Anayasa'nın 36. maddesine "adil
yargılanma" ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye'nin taraf
olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan adil yargılama
hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Nitekim Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki hakkaniyete
uygun yargılanma hakkının kapsamına gerekçeli karar hakkının da dâhil olduğu
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin birçok kararında vurgulanmıştır. Dolayısıyla
Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının gerekçeli karar
hakkı güvencesini de kapsadığının kabul edilmesi gerekir.
22. Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında da “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli
olarak yazılır.” denilerek mahkemelere kararlarını gerekçeli yazma
yükümlülüğü yüklenmiştir. Anayasa’nın bütünlüğü ilkesi gereği anılan Anayasa
kuralı da gerekçeli karar hakkının değerlendirilmesinde gözönünde
bulundurulmalıdır.
23. Mahkemelerin anılan yükümlülüğü, yargılamada ileri sürülen
her türlü iddia ve savunmaya karar gerekçesinde ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi
gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Ancak derece mahkemeleri, kendilerine sunulan
tüm iddialara yanıt vermek zorunda değilseler de (Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013, § 56) davanın
esas sorunlarının incelenmiş olduğu gerekçeli karardan anlaşılmalıdır.
24. Kanun yolu incelemesi yapan mercinin
yargılamayı yapan mahkemeyle aynı sonuca ulaşması ve bunu aynı gerekçeyi
kullanarak veya atıfla kararına yansıtması yeterlidir (Yasemin Ekşi, § 57).
25. Ayrı ve açık bir yanıt verilmesini gerektiren, başvurucunun
cezasının kalkmasına neden olabilecek türde (uyuşmazlığın çözümü için esaslı)
tüm iddialar ile dosya kapsamı dikkate alınarak verilen kararda sonuca
ulaşılması için yeterli gerekçe bulunduğu görülmektedir (bkz. § 14). Kanun yolu
incelemesi sonucunda verilen kararda, değerlendirme konusu hüküm ve
gerekçesinin uygun bulunduğu dikkate alındığında gerekçeli karar hakkına
yönelik bir ihlal olmadığının açık olduğu anlaşılmaktadır.
26. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Diğer İhlal İddiaları
27. Başvurucu; hakkındaki idari para cezasının iptali istemiyle
yapılan başvuruda eski çalışanı tarafından hazırlanan feragat dilekçesinin
İdarenin kayıtlarına girdiğini gösteren resmî belge örneğini mahkemeye
sunmasına rağmen bu hususun dikkate alınmadığını, talebinin haksız ve hukuka
aykırı olarak reddedildiğini belirterek adil yargılanma hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
28. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun
yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda
incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava
konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi,
hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlıkla ilgili varılan
sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu olamaz. Ancak bireysel
başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir
hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve
sonuçlar bu kapsamda değildir (Ahmet Sağlam,
B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
29. Somut olayda (kapatılan) İzmir 16. Sulh Ceza Mahkemesince
yapılan değerlendirmede başvurucunun iddiaları, idare tarafından sunulan bilgi
ve belgeler, müştekinin feragat beyanını geri almasına ilişkin süreci de
anlatan 9/9/2013 tarihli tutanak ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmek
suretiyle bir karar verildiği anlaşılmıştır. Başvurucu tarafından ileri sürülen
iddialar, mahkemelerce delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının
yorumlanmasına ilişkin olup mahkeme kararlarında bariz takdir hatası veya açık keyfîlik oluşturan bir hususun da bulunmadığı dikkate
alındığında ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
30. Başvurucu tarafından ileri sürülen ihlal iddialarının
yukarıda belirtilen içtihat kapsamında kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu
sonucuna varıldığından başvurunun bu kısmının da açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın
açıkça dayanaktan yoksun olması
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Diğer ihlal iddialarının açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
21/9/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.