logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Erdal Sözer [1.B.], B. No: 2014/369, 22/6/2015, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ERDAL SÖZER BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/369)

 

Karar Tarihi: 22/6/2015

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Burhan ÜSTÜN

Üyeler

:

Hicabi DURSUN

 

 

Erdal TERCAN

 

 

Hasan Tahsin GÖKCAN

 

 

Kadir ÖZKAYA

Raportör Yrd.

:

Derya ATAKUL

Başvurucu

:

Erdal SÖZER

Vekili

:

Av. Nejdet EDEMEN

 

 

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvurucu, "1705 sayılı Kanun'a muhalefet" suçunu işlediği iddiasıyla yargılandığı davanın halen devam ettiğini ve makul sürede yargılama yapılmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş, maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru, 7/1/2014 tarihinde Van 2. Asliye Ceza Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. İdari yönden yapılan ön incelemede başvurunun Komisyona sunulmasına engel bir durumun bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. Birinci Bölüm İkinci Komisyonunca 30/9/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik incelemesi Bölüm tarafından yapılmak üzere, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.

4. Bölüm Başkanı tarafından 18/12/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru konusu olay ve olgular ile başvurunun bir örneği, görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir. Adalet Bakanlığının 20/1/2015 tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve UYAP aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:

7. Başkale Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında 25/1/2001 tarihinde başvurucunun ifadesi alınmıştır.

8. Başvurucu hakkında, Başkale Cumhuriyet Başsavcılığının 7/2/2001 tarih ve E.2001/178 sayılı iddianamesi ile 10/6/1930 tarih ve 1705 sayılı Ticarette Tağşişin Men'i ve Murakabesi ve Korunması Hakkında Kanun'a muhalefet suçundan kamu davası açılmış, dava Başkale Asliye Ceza Mahkemesinin E.2001/182 sayılı dosyasına kaydedilmiştir.

9. Yargılamaya başlayan Başkale Asliye Ceza Mahkemesince, 7/2/2001 tarihli tensip tutanağı ile savunmasının alınması amacıyla başvurucuya tebligat gönderilmesine karar verilmiştir.

10. Usulüne uygun tebligata rağmen 4/7/2001 tarihli ilk duruşmadan itibaren yargılamaya katılmaması üzerine, Mahkemece, başvurucu hakkında önce yakalama emri çıkartılmış, ardından başvurucunun gıyaben tutuklanmasına karar verilmiştir.

11. Başvurucu, 28/9/2005 tarihinde yakalanmış, aynı tarihte Mahkemece savunması alınarak serbest bırakılmıştır.

12. Başkale Asliye Ceza Mahkemesinin 5/4/2006 tarih ve E.2001/182, K.2006/512 sayılı kararı ile başvurucunun, "1705 sayılı Kanun'a muhalefet" suçundan 2 ay hapis ve 1.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

13. Anılan karar, kanun yollarına başvurulmadığı gerekçesiyle 3/5/2006 tarihinde Mahkemece kesinleştirilmiştir.

14. Mahkemece, Başkale Cumhuriyet Başsavcılığına yazılan 30/10/2007 tarih ve 2001/182 sayılı yazı ile 5/4/2006 tarihli kararın başvurucuya usulsüz tebliğ edildiği gerekçesiyle infazının durdurulması ve infaz belgelerinin işlem yapılmaksızın Mahkemeye iade edilmesi talep edilmiştir.

15. Karar, 26/10/2007 tarihinde temyiz edilmiş ve 10/8/2012 tarihinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiş olup, temyiz incelemesi halen devam etmektedir.

16. Başvurucu, 7/1/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

B. İlgili Hukuk

17. 1705 sayılı Kanun’un 6. maddesi.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

18. Mahkemenin 22/6/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 7/1/2014 tarih ve 2014/369 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

19. Başvurucu, "1705 sayılı Kanun'a muhalefet" suçunu işlediği iddiasıyla 25/1/2001 tarihinde ifadesinin alındığını, 7/2/2001 tarihinde hakkında açılan kamu davası sonunda 5/4/2006 tarihinde mahkûmiyet kararı verildiğini, temyiz incelemesinin halen devam ettiğini, yargılamanın makul sürede sonuçlanmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

20. Başvuru formu ile eklerinin incelenmesi sonucunda, açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

21. Başvurucu, Başkale Cumhuriyet Başsavcılığınca 25/1/2001 tarihinde ifadesinin alınmasıyla başlayan yargılama sürecinin halen devam ettiğini ve makul sürede yargılama yapılmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

22. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18), Sözleşme metni ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından ortaya çıkan ve adil yargılanma hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36. maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle, Sözleşme’nin lâfzî içeriğinde yer alan ve AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara, Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun dayanağını oluşturan makul sürede yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil olup, ayrıca davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten Anayasa’nın 141. maddesinin de Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği, makul sürede yargılanma hakkının değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 38–39).

23. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması gereken kriterlerdir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 41–45).

24. Anayasa’nın 36. ve Sözleşme’nin 6. maddesi uyarınca kişilere, cezai alanda yöneltilen suçlamaların da (suç isnadı) makul sürede karara bağlanmasını isteme hakkı tanınmıştır. İsnat olunan fiil, ceza kanunlarında suç olarak nitelendirilmiş ve yargılama aşamasında ceza hukukunun kuralları uygulanmış ise ayrıca bir uygulanabilirlik incelemesi yapılmaksızın kendiliğinden adil yargılanma hakkının kapsamına girer (B. No: 2013/625, 9/1/2014, § 31). Başvuru konusu olayda, başvurucu hakkında, "1705 sayılı Kanun'a muhalefet" suçunu işlediği iddiasıyla soruşturma başlatılmıştır. Başvurucu hakkında isnat olunan suç 1705 sayılı Kanun’un 6. maddesinde, suç ve karar tarihinde hapis ve adli para cezasını gerektirir şekilde tanımlanmıştır. Bu çerçevede başvurucu hakkındaki suç isnadına dayalı yargılamanın Anayasa’nın 36. maddesinin güvence kapsamına girdiği konusunda kuşku bulunmamaktadır (B. No: 2012/625, 9/1/2014, § 32).

25. Ceza muhakemesinde yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken sürenin başlangıcı, bir kişiye suç işlediği iddiasının yetkili makamlar tarafından bildirilmesi veya isnattan ilk olarak etkilendiği arama ve gözaltı gibi bir takım tedbirlerin uygulanması anı ya da kamu davasının açıldığı tarihtir. Somut başvuru açısından bu tarih, Başkale Cumhuriyet Başsavcılığınca başvurucunun ifadesinin alındığı 25/1/2001 tarihidir. Ceza yargılamasında sürenin sona erdiği tarih, suç isnadının nihai olarak karara bağlandığı, yargılaması devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul süre şikâyetiyle ilgili kararını verdiği tarihtir (B. No: 2013/695, 9/1/2014, § 35).

26. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde, Başkale Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında 25/1/2001 tarihinde ifadesi alınan başvurucu hakkında, Başsavcılığın 7/2/2001 tarihli iddianamesi ile “1705 sayılı Kanun'a muhalefet” suçundan kamu davası açıldığı, davanın Başkale Asliye Ceza Mahkemesinin E.2001/182 sayılı dosyasına kaydedildiği tespit edilmiştir. Mahkemece, 7/2/2001 tarihli tensip tutanağı ile savunmasının alınması amacıyla başvurucuya tebligat gönderilmesine karar verildiği, usulüne uygun tebligata rağmen 4/7/2001 tarihli ilk duruşmadan itibaren yargılamaya katılmaması üzerine, Mahkemece, başvurucu hakkında önce yakalama emri çıkartıldığı, ardından başvurucunun gıyaben tutuklanmasına karar verildiği belirlenmiştir. Başvurucunun, 28/9/2005 tarihinde yakalandığı, aynı tarihte Mahkemece savunması alınarak serbest bırakıldığı, 5/4/2006 tarihli karar ile başvurucunun, "1705 sayılı Kanun'a muhalefet" suçundan 2 ay hapis ve 1.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği görülmüştür. Anılan kararın, kanun yollarına başvurulmadığı gerekçesiyle 3/5/2006 tarihinde Mahkemece kesinleştirildiği, ancak akabinde, Başkale Cumhuriyet Başsavcılığına yazılan 30/10/2007 tarihli yazı ile 5/4/2006 tarihli kararın başvurucuya usulsüz tebliğ edildiği gerekçesiyle infazının durdurulmasının ve infaz belgelerinin işlem yapılmaksızın Mahkemeye iade edilmesinin talep edildiği, 26/10/2007 tarihinde temyiz edilen hükmün, 10/8/2012 tarihinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği ve temyiz incelemesinin halen devam ettiği anlaşılmıştır.

27. 4/12/2004 tarih ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun öngördüğü yargılama usullerine tabi mahkemeler nezdindeki yargılamaların makul sürede tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve Anayasa Mahkemesi tarafından makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde kararlar verilmiştir (B. No: 2012/625, 9/1/2014, §§ 23-41; B. No: 2013/695, 9/1/2014, §§ 24-40).

28. Başvurunun değerlendirilmesi neticesinde, başvuruya konu ceza davası; hukuki meselenin çözümündeki güçlük, maddi olayların karmaşıklığı, delillerin toplanmasında karşılaşılan engeller, taraf sayısı gibi kriterler dikkate alındığında karmaşık olmaktan uzaktır. Başvurucu her ne kadar hakkında açılan kamu davasından haberdar olduğu halde yargılamanın başından, yakalandığı 28/9/2005 tarihine kadar duruşmalara katılmayarak yargılamanın uzamasına sebep olmuşsa da anılan davaya bütün olarak bakıldığında, somut başvuru açısından farklı bir karar verilmesini gerektirecek bir yön bulunmadığı ve söz konusu on dört yılı aşkın süredir devam eden yargılama sürecinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.

29. Açıklanan nedenlerle, başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden

30. Başvurucu, makul sürede yargılama yapılmadığı için 100.000,00 TL maddi ve 100.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

31. 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un “Kararlar” kenar başlıklı 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

 “Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”

32. Başvurucunun tarafı olduğu uyuşmazlığa ilişkin on dört yılı aşkın süredir devam eden yargılama süresi nazara alındığında, yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya net 10.500,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

33. Başvurucu tarafından maddi tazminat talebinde bulunulmuş olmakla beraber, tespit edilen ihlal ile iddia edilen maddi zarar arasında illiyet bağı bulunmadığı anlaşıldığından, başvurucunun maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

34. Başvurucu tarafından yapılan ve dosyadaki belgeler uyarınca tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.

35. Başvuruya konu yargılamanın on dört yılı aşkın süredir devam ettiği ve bu hususun makul sürede yargılanma hakkını ihlal ettiği gözetilerek, anayasal bir hakkın ihlal edildiği açık olan bir yargılama dosyasında, hukuka, adalete ve mahkemeye güven ilkesinin gördüğü zararın devam etmesinin önlenmesi amacıyla, yargılamanın mümkün olan en kısa sürede sonuçlandırılmasını teminen, kararın bir örneğinin ilgili Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurucunun;

 1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki iddiasının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

 2. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

B. Başvurucuya net 10.500,00 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE, başvurucunun tazminata ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,

C. Başvurucu tarafından yapılan 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,

D. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,

E. Kararın bir örneğinin Yargıtaya gönderilmesine,

22/6/2015 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Erdal Sözer [1.B.], B. No: 2014/369, 22/6/2015, § …)
   
Başvuru Adı ERDAL SÖZER
Başvuru No 2014/369
Başvuru Tarihi 7/1/2014
Karar Tarihi 22/6/2015

II. BAŞVURU KONUSU


Başvurucu, "1705 sayılı Kanun'a muhalefet" suçunu işlediği iddiasıyla yargılandığı davanın halen devam ettiğini ve makul sürede yargılama yapılmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş, maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Suç İsnadı) Makul sürede yargılanma hakkı (ceza) İhlal Manevi tazminat

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 1705 Ticarette Tağşişin Men'i ve İhracatın Murakabesi ve Korunması Hakkında Kanun 6
  • pdf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi