TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ÖZEL EROĞLU BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/3876)
|
|
Karar Tarihi: 17/11/2014
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Alparslan ALTAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Yusuf Enes KAYA
|
Başvurucu
|
:
|
Özel EROĞLU
|
|
|
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu, 24/4/1970 tarihinde murisi aleyhine Karadeniz Ereğli
Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan ve Karadeniz Ereğli Kadastro Mahkemesinde
devam eden kadastro tespitine itiraz davasının halen devam ettiğini,
yargılamanın makul sürede sonuçlandırılamadığını belirterek, adil yargılanma
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve tazminat talep etmiştir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 14/3/2014 tarihinde Karadeniz Ereğli 2. Asliye
Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesi neticesinde Komisyona sunulmasına engel eksiklik
bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm İkinci Komisyonunca, 25/5/2014 tarihinde,
kabul edilebilirlik incelemesi Bölüm tarafından yapılmak üzere, dosyanın Bölüme
gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından 18/7/2014
tarihinde, kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar
verilmiştir.
5. Başvuru konusu olay ve olgular ile başvurunun bir örneği
görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir. Adalet Bakanlığının 13/8/2014
tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda
sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve ekleri ile başvuruya konu yargılama
dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucunun murisi ve arkadaşları aleyhine, K.Ö., A.U.
ve H.Ö. tarafından 24/4/1970 tarihinde, kendi hisselerinin başvurucunun murisi
ve arkadaşları adına tapuya tescil ettirildiği ileri sürülerek, Ereğli ilçesi
Süleymanlar mahallesi 9 ada 11 parselde kayıtlı taşınmazın hisseleri oranında
kendi adlarına tescil edilmesi istemiyle Karadeniz Ereğli Asliye Hukuk
Mahkemesinde (Kadastro Mahkemesi sıfatıyla) kadastro tespitine itiraz davası
açılmıştır. Bu dava Karadeniz Ereğli Asliye Hukuk Mahkemesinin E.1970/13 sayılı
dosyasına kaydedilmiştir.
8. Karadeniz Ereğli Asliye Hukuk Mahkemesinin 12/12/1980
tarih ve E.1970/13,K.1980/17 sayılı kararıyla,
Mahkemenin E.1969/2 sayılı dosyası ile E.1970/13 sayılı dosyasının aralarında
taraf ve konu yönünden bağlantı olduğu gerekçesiyle birleştirilmesine ve
yargılamaya E.1969/2 sayılı dosya üzerinden devam edilmesine karar verilmiştir.
9. Karadeniz Ereğli Asliye Hukuk Mahkemesi, 16/10/1987 tarih
ve E.1969/2, K.1987/17 sayılı kararıyla; kanun değişikliğine binaen kadastro
mahkemesi sıfatıyla bakılan davaların yeni kurulan kadastro mahkemelerinde
görüleceği gerekçesiyle dosyanın Karadeniz Ereğli Kadastro Mahkemesine
gönderilmesine karar vermiştir.
10. Bu karar üzerine dosya, Karadeniz Ereğli Kadastro
Mahkemesinin E.1987/65 sayılı dosyasına kaydedilmiştir.
11. Yargılama devam ederken Karadeniz Ereğli Kadastro
Mahkemesi, 9/12/1987 tarih ve E.1987/65 ve K.1987/125 sayılı kararıyla, 3402
sayılı Kanun'un geçici 1. maddesi ve Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun
22/10/1987 gün ve 969 sayılı kararı gereğince 2613 sayılı Kanun'a göre açılmış
ve halen derdest olan davalara aynı mahkemelerde bakılmaya devam olunacağı
gerekçesiyle dosyanın Şehir Kadastro Mahkemesi sıfatıyla Karadeniz Ereğli Asliye
Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.
12. Karadeniz Ereğli Asliye Hukuk Mahkemesi, 31/5/1988 tarih
ve E.1988/16 K.1988/183 sayılı kararıyla; söz konusu gönderme kararının atıf
yapılan yasal düzenlemelerin yanlış yorumlanmasına dayanılarak verildiği
gerekçesiyle dosyanın tekrar Karadeniz Ereğli Kadastro Mahkemesine
gönderilmesine karar vermiştir.
13. Yargılama devam ederken görev uyuşmazlığının giderilmesi
amacıyla Yargıtaya başvurulması üzerine Yargıtay 14.
Hukuk Dairesi, 14/12/1988 tarih ve E.1989/8020 K.1989/10548 sayılı kararıyla
Kadastro Mahkemesinin görevli olduğuna karar vermiştir.
14. Karadeniz Ereğli Kadastro Mahkemesi, 22/6/2002 tarih ve
E.1988/66, K.2002/90 sayılı kararıyla davanın reddine karar vermiştir.
15. Bu kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 16. Hukuk
Dairesi, dosyada birtakım eksiklikler bulunduğu gerekçesiyle ilk olarak
8/11/2004 tarih ve E.2004/9203, K.2004/11885 sayılı ilamıyla, ikinci olarak
20/3/2006 tarih ve E.2006/195, K.2006/1859 sayılı ilamıyla dosyanın İlk Derece
Mahkemesine geri çevrilmesine karar vermiştir.
16. Eksikliklerin tamamlanmasından sonra yapılan temyiz
incelemesinde Yargıtay 16. Hukuk Dairesi, 31/12/2007 tarih ve E.2007/3391,
K.2007/5517 sayılı ilamıyla; ilk derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar
vermiştir.
17. Bozma üzerine Karadeniz Ereğli Kadastro Mahkemesinin
E.2008/119 sayılı dava dosyasında yargılama halen devam etmektedir.
B. İlgili Hukuk
18. 12/1/2011 tarih ve 6100
sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 30. maddesi ile 21/6/1987 tarih ve 3402
sayılı Kadastro Kanunu’nun 25. maddesinin birinci fıkrası, 28. maddesinin
birinci fıkrası, 29. maddesinin birinci, üçüncü, dördüncü fıkraları, 30.
maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 32. maddesinin birinci fıkrası ve 36.
maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
19. Mahkemenin 17/11/2014 tarihinde yapmış olduğu toplantıda,
başvurucunun 14/3/2014 tarih ve 2014/3876 numaralı bireysel başvurusu incelenip
gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
20. Başvurucu, 24/4/1970 tarihinde murisi aleyhine Karadeniz
Ereğli Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan ve Karadeniz Ereğli Kadastro
Mahkemesinde devam eden kadastro tespitine itiraz davasının halen devam ettiğini,
yargılamanın makul sürede sonuçlandırılamadığını belirterek, adil yargılanma
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
21. Başvuru formu ve eklerinin incelenmesi sonucunda açıkça
dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini
gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul
edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
22. Başvurucu, 24/4/1970 tarihinde murisi aleyhine Karadeniz
Ereğli Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan ve Karadeniz Ereğli Kadastro
Mahkemesinde devam eden kadastro tespitine itiraz davasının halen devam
ettiğini, yargılamanın makul sürede sonuçlandırılamadığını belirterek, adil
yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
23. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme)
ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18), Sözleşme metni ile
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından ortaya çıkan ve adil
yargılanma hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36.
maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa
Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok
kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında
yorumlamak suretiyle, Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan ve AİHM
içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara,
Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun dayanağını
oluşturan makul sürede yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca
adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil olup, ayrıca davaların en az giderle
ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten
Anayasa’nın 141. maddesinin de Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği, makul
sürede yargılanma hakkının değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması
gerektiği açıktır (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 38–39).
24. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu,
tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun
davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir
davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması
gereken kriterlerdir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 41–45).
25. Anayasa’nın 36. maddesi ve Sözleşme’nin
6. maddesi uyarınca, medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkların makul
sürede karara bağlanması gerekmektedir. Başvuru konusu olayda taşınmaz
mülkiyeti hakkında Kadastro Mahkemesi sıfatıyla davaya bakan Karadeniz Ereğli
Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan kadastro tespitine itiraz davasında, 3402 ve
6100 sayılı Kanun’larda yer alan usul hükümlerine
göre yürütülen somut yargılama faaliyetinin, medeni hak ve yükümlülükleri konu
alan bir yargılama olduğunda kuşku yoktur (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 49).
26. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara
ilişkin makul süre değerlendirmesinde, sürenin başlangıcı kural olarak,
uyuşmazlığı karara bağlayacak yargılama sürecinin işletilmeye başlandığı, başka
bir deyişle davanın ikame edildiği tarih olup, somut başvuru açısından bu tarih 24/4/1970 tarihidir.
27. Başvuruya konu dava, başvurucunun miras bırakanından
intikalle takip etmekte olduğu bir uyuşmazlık olup, bu yönüyle makul süre
değerlendirmesi bakımından dikkate alınacak sürenin başlangıç anı, mirasçının
yargılamaya katıldığı an değil, somut olayda muris açısından değerlendirmeye
esas alınan sürenin başlangıç anıdır (B. No: 2013/1115, 5/12/2013, § 51).
28. Sürenin bitiş tarihi ise, çoğu zaman icra aşamasını da
kapsayacak şekilde yargılamanın sona erme tarihidir. Ancak devam eden
yargılamalara ilişkin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasını
içeren başvuruların yargılama faaliyetinin devamı sırasında da yapılabilmesi
olanağı bulunduğundan, değerlendirmeye esas alınacak sürenin bitiş anı
başvurunun karara bağlandığı tarihtir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 52).
29. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde,
24/4/1970 tarihinde Karadeniz Ereğli Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan E.1970/13
sayılı dava dosyasının, Karadeniz Ereğli Kadastro Mahkemesinin E.1969/2 sayılı
dava dosyası ile birleştirildiği ve yargılamanın bu dosya üzerinden devam
ettiği, Kadastro Mahkemesi sıfatıyla davaya bakan Karadeniz Ereğli Asliye Hukuk
Mahkemesince davaların yeni kurulan kadastro mahkemelerinde görüleceği
gerekçesiyle dosyanın Karadeniz Ereğli Kadastro Mahkemesine gönderildiği,
yargılama devam ederken Karadeniz Ereğli Kadastro Mahkemesince 3402 sayılı
Kanun'un geçici 1. maddesi ve Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun 22/10/1987
tarihli kararı gereğince Şehir Kadastro Mahkemesi sıfatıyla davaya bakan
Karadeniz Ereğli Asliye Hukuk Mahkemesine geri gönderildiği, Karadeniz Ereğli
Asliye Hukuk Mahkemesinin de Kadastro Mahkemesinin ilgili Kanun’u yanlış
yorumladığı gerekçesiyle dosyayı tekrar Kadastro Mahkemesine gönderdiği, bu
görev uyuşmazlığını çözmek amacıyla dosyanın Yargıtaya
gönderildiği, Yargıtayın, Kadastro Mahkemesinin
görevli olduğuna karar verdiği, Kadastro Mahkemesindeki yargılama sürecinde
6/6/2002 tarihinde keşif yapılarak bilirkişi raporu tanzim ettirildiği,
yargılamanın 12/6/2011 tarihli celsesinde davanın reddine dair hüküm tesis
edildiği anlaşılmıştır. İlk Derece Mahkemesinin kararı temyiz edilmekle,
Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 8/11/2004 ve 20/3/2006 tarihli ilâmları ile eksik
olduğu belirtilen bir kısım belgelerin dosyaya eklenmesi gerektiği belirtilerek
dosyanın iki kez geri gönderildiği, belirtilen hususların ikmalini müteakip
yapılan temyiz incelemesi sonucu kararın bozulduğu, bozma üzerine davanın
Karadeniz Ereğli Kadastro Mahkemesinin E.2008/119 sayılı dosyasına kaydedildiği
belirlenmiştir. Yargılamanın halen Karadeniz Ereğli Kadastro Mahkemesinde devam
ettiği anlaşılmaktadır.
30. İlgili yargılama evrakının incelenmesinden, başvuruya
konu yargılamanın kadastro mahkemesi önünde sürdüğü görülmekle, 3402 sayılı
Kanun’da yer alan özel usul hükümleri ile medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin
uyuşmazlıkları konu alan yargılama faaliyetleri için geçerli genel usuli hükümler içeren 6100 sayılı Kanun’a tabi bir
yargılama faaliyetinin söz konusu olduğu ve 3402 sayılı Kanun’da yer alan özel
usul hükümleri ile 6100 sayılı Kanun’un 30. maddesinin, uyuşmazlıkların makul
sürede çözümlenmesi gerekliliğini ortaya koyduğu anlaşılmaktadır (§ 18).
31. Kadastro mahkemesi nezdindeki yargılamaların makul sürede
tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve
Anayasa Mahkemesi tarafından, özellikle 3402 sayılı Kanun’da yer alan ve
yargılamada sürati temin etmeye hizmet eden özel usul hükümlerinin nazara
alınmadığı göz önünde bulundurularak makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiği yönünde kararlar verilmiştir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 54-64; B.
No: 2012/12, 17/9/2013, §§ 53-62; B. No: 2013/1115, 5/12/2013, §§ 60-67;
2012/673, 19/12/2013, §§ 37-43).
32. Başvuruya konu davanın taraf sayısı ve mahiyeti nedeniyle
icrası gereken usul işlemlerinin niteliği başvuruya konu yargılamanın karmaşık
olduğunu ortaya koymakla birlikte, davaya bütün olarak bakıldığında, 3402
sayılı Kanun’da yer alan usul hükümlerine tabi bir yargılama sürecine ilişkin
somut başvuru açısından farklı bir karar verilmesini gerektirecek bir yön
bulunmadığı ve yaklaşık kırk beş yıldır devam eden yargılama sürecinde makul
olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.
33. Açıklanan nedenlerle, başvurucunun Anayasa’nın 36.
maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
34. Başvurucu, manevi tazminata hükmedilmesini talep
etmiştir.
35. 6216 sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Kararlar” kenar başlıklı 50. maddesinin
(2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa,
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere
dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar
bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel
mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla
yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve
sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
36. Başvurucunun tarafı olduğu uyuşmazlığa ilişkin yaklaşık
kırk beş yıldır devam eden yargılama süresi nazara alındığında, yargılama
faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan
manevi zararları karşılığında başvurucuya net 23.700,00 TL manevi tazminat
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
37. Başvurucu tarafından yapılan ve dosyadaki belgeler uyarınca
tespit edilen 206,10 TL harçtan oluşan yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
38. Başvuruya konu yargılamanın yaklaşık kırk beş yıldır
devam ettiği ve bu hususun makul sürede yargılanma hakkını ihlal ettiği
gözetilerek, anayasal bir hakkın ihlal edildiği açık olan bir yargılama
dosyasında, hukuka, adalete ve mahkemeye güven ilkesinin gördüğü zararın devam
etmesinin önlenmesi amacıyla, yargılamanın mümkün olan en kısa sürede
sonuçlandırılmasını teminen, kararın bir örneğinin
ilgili Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurucunun,
1.
Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki iddiasının KABUL
EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2.
Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma
hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
B. Başvurucuya net 23.700,00 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE,
başvurucunun tazminata ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,
C. Başvurucu tarafından yapılan 206,10 TL harçtan oluşan yargılama
giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
D. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede
gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,
E. Kararın bir örneğinin Karadeniz Ereğli Kadastro Mahkemesine
gönderilmesine,
17/11/2014
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar
verildi.