TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
KADİR BOLAT BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2014/3966)
Karar Tarihi: 29/11/2018
Başkan
:
Burhan ÜSTÜN
Üyeler
Serruh KALELİ
Hasan Tahsin GÖKCAN
Kadir ÖZKAYA
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Raportör
Volkan ÇAKMAK
Başvurucu
Kadir BOLAT
Vekili
Av. Mehmet SAĞLAM
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, atamama işlemine karşı açılan davada mevzuat hükümleri ve yargısal içtihat dikkate alınmadan karar verilmesi ve makul sürede yargılamanın tamamlanmaması nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 21/3/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
6. Başvurucu, Amasya Ağır Ceza Mahkemesinin 24/10/1996 tarihli kararıyla mesken masuniyetini ihlal suçundan 2 yıl hapis cezasına çarptırılmış ve kesinleşen hüküm uyarınca cezası infaz edilmiştir.
7. Hapis cezasının infazının ardından başvurucunun talebi üzerine Amasya Ağır Ceza Mahkemesinin D. İş No. 2007/349 sayılı kararıyla memnu haklarının iadesinekarar verilmiştir.
8. Başvurucu 2007 yılında Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından açılan teknisyen yardımcılığı sınavını kazanmış ancak altı aydan fazla hapis cezası almış bulunması gerekçe gösterilerek 17/8/2007 tarihli işlemle başvurucunun ataması yapılmamıştır.
9. Söz konusu atamama işleminin iptali istemiyle açılan davada Ankara 9. İdare Mahkemesi (Mahkeme) 8/7/2008 tarihli kararıyla işlemi iptal etmiş ise de Danıştay Onikinci Dairesi 26/6/2009 tarihli kararıyla iptal hükmünü bozmuştur.
10. Bozma kararına uyan Mahkeme davayı 2/4/2010 tarihli kararıyla reddetmiştir. Ret gerekçesinde öncelikle 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 48. maddesi uyarınca altı aydan fazla hapis cezası alınmasının memuriyete engel teşkil ettiği hatırlatılmıştır. Başvurucunun hükümlülüğünün adli sicil kaydından silinmiş olması durumunun yasanın emredici hükmü karşısında memuriyete girme hakkı kazandırmayacağı vurgulanmıştır. Ayrıca 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 53. maddesinin hapis cezasının infazı ile sınırlı olarak hak yoksunluğu öngördüğü ancak 657 sayılı Kanun'un güncel hâlinde "5237 sayılı Kanun'un 53. maddesindeki süreler geçmiş olsa dahi" ibaresine yer verilerek altı aydan fazla kesinleşmiş hapis cezalarının memuriyete alınma açısından engel teşkil etme durumunun pekiştirildiği ifade edilmiştir. Sonuç olarak iki yıl hapis cezası infaz edilmiş bulunan başvurucunun memuriyete atanmamasına dair işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilmek suretiyle ret gerekçesi oluşturulmuştur.
11. Ret hükmü Danıştay Onikinci Dairesinin 13/5/2013 tarihli kararıyla onanmıştır. Karar düzeltme istemi de aynı Dairenin 27/12/2013 tarihli kararıyla reddedilmiştir.
12. Başvurucu, nihai kararı 7/3/2014 tarihinde tebellüğ etmesinin ardından 21/3/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
13. 657 sayılı Kanun'un "Genel ve özel şartlar" kenar başlıklı 48. maddesinin işlem tarihinde yürürlükte bulunan hâlinin ilgili kısımları şöyledir:
"Devlet memurluğuna alınacaklarda aşağıdaki genel ve özel şartlar aranır.
A) Genel şartlar:
...
5. ...ağır hapis veya altı ayan fazla hapis... ...hükümlü bulunmamak"
V. İNCELEME VE GEREKÇE
14. Mahkemenin 29/11/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Makul Sürede Yargılanma Hakkına İlişkin İhlal İddiası
1. Başvurucunun İddiaları
15. Başvurucu, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
16. Ferat Yüksel (B. No: 2014/13828, 12/9/2018) kararında Anayasa Mahkemesi; yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı ya da yargı kararlarının geç veya eksik icra edildiği ya da hiç icra edilmediği iddiasıyla 31/7/2018 tarihinden önce gerçekleştirilen bireysel başvurulara ilişkin olarak Tazminat Komisyonuna başvuru imkânının getirilmesine ilişkin yolu ulaşılabilir olma, başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesinin bulunup bulunmadığı yönlerinden inceleyerek bu yolun etkililiğini tartışmıştır.
17. Ferat Yüksel kararında özetle anılan başvuru yolunun kişileri mali külfet altına sokmaması ve başvuruda kolaylık sağlaması nedenleriyle ulaşılabilir olduğu, düzenleniş şekli itibarıyla ihlal iddialarına makul bir başarı şansı sunma kapasitesinden mahrum olmadığı vetazminat ödenmesine imkân tanıması ve/veya bu mümkün olmadığında başka türlü telafi olanakları sunması nedenleriyle potansiyel olarak yeterli giderim sağlama imkânına sahip olduğu hususunda değerlendirmelerde bulunulmuştur (Ferat Yüksel, §§ 27-34). Bu gerekçeler doğrultusunda Anayasa Mahkemesi, ilk bakışta ulaşılabilir olan ve ihlal iddialarıyla ilgilibaşarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesi olduğu görülen Tazminat Komisyonuna başvuru yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmayacağı sonucuna vararak başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemezlik kararı vermiştir (Ferat Yüksel, §§ 35, 36).
18. Mevcut başvuruda söz konusu karardan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
19. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Diğer İhlal İddiaları
20. Başvurucu; memnu haklarının iadesi kurumunun yargılamada dikkate alınmadığını, hapis cezasının adli sicil kaydından silinmesine karşın idare mahkemesi kararı nedeniyle memuriyetine engel teşkil etmeye devam ettiğini, yargılama sürecinde açıkça hukuka aykırı karar verildiğini belirtilerek adil yargılanma hakkının ihlal edildiği ileri sürmektedir.
21. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Şikâyetlerin özü işlemin hukuki dayanaktan yoksun olduğu, hukuka aykırı olarak tesis edildiği ve Mahkeme tarafından hatalı bir yorumla karar verildiği iddialarına yönelik olduğundan şikâyetin yargılama sonucuna yönelik olduğu ve bu kapsamda değerlendirilmesi uygun görülmüştür.
22. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ileuyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvurukonusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
23. Somut olayda iddia, savunma ve tüm dosya kapsamı incelenerek ilgili kısımları yukarıda belirtilen (bkz. § 10) gerekçe ile 2/4/2010 tarihinde hüküm kurulmuştur. Kanun yolu mercii tarafından da derece mahkemesinin kararının uygun bulunduğu görülmüştür.
24. Yargılama sürecinde 657 sayılı Kanun ve 5237 sayılı Kanun'un ilgili hükümleri ile somut olaya ilişkin olgulardan hareket edilerek hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Mevzuatın, somut olayın ve delillerin yorumlanması yukarıda anılan ilkeler (bkz. § 17) uyarınca uyuşmazlığı çözmekle görevli mahkemenin takdirinde olup bireysel başvuruda değerlendirmeye konu edilemez.
25. Bu hâle göre başvurucu tarafından ileri sürülen iddialar, delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkin olup kararda bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan bir durumun da bulunmadığı dikkate alındığında ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
26. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir..
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Diğer ihlal iddialarının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 29/11/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.