TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
YAMAN AKDENİZ VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/3986)
|
|
Karar Tarihi: 2/4/2014
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Alparslan ALTAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
M. Emin KUZ
|
Raportör
|
:
|
Esat Caner YILMAZOĞLU
|
Başvurucu
|
:
|
Yaman AKDENİZ
|
Vekili
|
:
|
Av. Hüsnü ÖNDİL
|
2.Başvurucu
|
:
|
Mustafa Sezgin TANRIKULU
|
Vekili
|
:
|
Av. Berk BAŞARA
|
3.Başvurucu
|
:
|
Kerem ALTIPARMAK
|
|
|
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucular kullanıcısı
oldukları twitter.com isimli internet sitesine erişimin engellenmesine dair
Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) işlemi nedeniyle Anayasa’nın 26.,
27., 40. ve 67. maddelerinin ihlal edildiğini ve anılan işleme karşı etkili bir
yargı yolu bulunmadığını ileri sürmüşlerdir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvurular, 24-25/3/2014
tarihlerinde doğrudan Anayasa Mahkemesine yapılmıştır. Dilekçeler ve eklerinin
idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde Komisyona sunulmasına engel bir
eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Benzer yöndeki 2014/3987 ve
2014/4091 sayılı başvuruların konu bakımından aynı hukuki nitelikte bulunması
nedeniyle 2014/3986 sayılı başvuru ile birleştirilmesine ve incelemenin bu
dosya üzerinden yapılmasına karar verilmiştir.
4. Bölüm Başkanınca 28/3/2014
tarihinde kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına ve
başvurunun bir örneğinin Adalet Bakanlığına gönderilmesine karar verilmiştir.
5. Bölüm, Anayasa Mahkemesi
İçtüzüğü’nün 71. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca başvurular hakkında
ivedilikle karar verilmesini gerekli görerek Bakanlık cevabı beklenilmeden
başvuruyu kabul edilebilirlik ve esas bakımından değerlendirmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve eklerinde
ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucular, sosyal medya
platformu twitter.com isimli internet sitesinin aktif olarak kullanıcılarıdır.
8. TİB, İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığının 7/3/2014 tarih ve 2011/762, Samsun 2. Sulh Ceza Mahkemesinin
4/3/2014 tarih ve 2014/223, İstanbul Anadolu 5. Sulh Ceza Mahkemesinin
18/3/2014 tarih ve 2014/181 ve İstanbul Anadolu 14. Asliye Ceza Mahkemesinin
3/2/2014 tarih ve 2011/795 sayılı kararlarına istinaden koruma tedbiri kararı
uygulamış ve twitter.com adresine ulaşım engellenmiştir.
9. TİB’in kararı şöyledir:
“…
Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı, 5651
sayılı Kanun ve diğer ilgili mevzuat hükümlerine göre çalışmalarını
yürütmektedir.
Vatandaşlarımızın şikayetleri üzerine, Twitter’da kişilik haklarının ve özel hayatın gizliliğinin
ihlali nedeniyle Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerince erişimi engelleme kararları
verilmiştir.
Bu kararlar, Telekomünikasyon İletişim
Başkanlığı’na ulaşmış ve Başkanlığımız tarafından içeriğin çıkarılması Twitter’dan istenmiştir.
Ancak, mahkeme kararlarının uygulanması
hususunda tüm iyi niyet çabalarımıza karşılık Twitter
bu kararlara duyarsız kalmış ve mahkeme kararlarını tanımamıştır.
Yurtdışı merkezli sözkonusu
internet sitesi Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinin vermiş olduğu kararları yok
saymıştır.
Bu nedenle, vatandaşlarımızın ileride telafisi
mümkün olmayacak mağduriyetlerinin önlenmesi için başka bir seçenek
kalmadığından mahkeme kararları doğrultusunda Twitter’a
erişimin engellenmesi tedbiri uygulanmıştır. Telekomünikasyon İletişim
Başkanlığı, hukuk devleti ilkesi çerçevesinde mahkeme kararlarını uygulamakla
yükümlüdür.
Yurt dışı merkezli söz konusu internet sitesi,
Türk mahkemelerinin kararlarına uyarak hukuka aykırı içerikleri çıkardığı takdirde,
tedbir amaçlı uygulanan erişimin engellenmesine son verilecektir.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”
10. TİB, ulaşımı engellenen
twitter.com adresine kullanıcıların DNS ayarlarını değiştirilerek girdiğinin
tespit edilmesi üzerine Google DNS adreslerine erişimi engellemiştir.
11. Başvurucular, TİB’in bu kararına karşı idari yargı mercileri önünde iptal
davası açılmasının tüketilmesi gerekli etkili bir yol olmadığı iddiası ile
doğrudan bireysel başvuruda bulunmuşlardır.
12. Bu arada söz konusu erişimin
engellenmesi işlemine karşı Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı tarafından
Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı ve Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu
hasım gösterilerek yürütmeyi durdurma istemli olarak açılan davada, Ankara 15.
İdare Mahkemesi 25/3/2014 tarihinde davalı idarelerin savunması ve ara karar
cevabı alınıp ya da savunma ve ara kararına cevap verme süresi geçip yeni bir
karar verilinceye kadar dava konusu işlemin yürütmesinin durdurulmasına
oyçokluğuyla karar vermiştir.
13. Ankara 15. İdare Mahkemesinin
anılan kararının yürütmenin durdurulmasına ilişkin kısmı şöyledir:
“..
Dava konusu işlemin "twitter.com" isimli internet
sitesine erişimin tamamen engellenmesine ilişkin olması, bu durumun Türkiye
Cumhuriyeti Anayasası ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile güvence altına
alınan ifade ve haberleşme hürriyetini kısıtlayabilecek nitelikte olması ve
uygulanması halinde telafisi güç zarar doğurabilecek nitelikte bulunması
nedeniyle, davalı idarenin savunması ve ara kararı cevabı alınıp ya da savunma ve
ara kararına cevap verme süresi geçip yeni bir karar verilinceye kadar dava
konusu işlemin yürütülmesinin durdurulmasına... Savunma ve ara kararına cevap
verilebilmesi için davalı idarelere (15) gün süre tanınmasına, 25/03/2014
tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.”
B. İlgili
Hukuk
14. 1982 Anayasası’nın 138.
maddesinin dördüncü fıkrası şöyledir:
“Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme
kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir
suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.”
15. 2577 sayılı İdari Yargılama
Usulü Kanunu’nun 27. maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesi şöyledir:
“Danıştay veya idari mahkemeler, idari işlemin
uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ve idari
işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi
durumunda, davalı idarenin savunması alındıktan veya savunma süresi geçtikten
sonra gerekçe göstererek yürütmenin durdurulmasına karar verebilirler.
Uygulanmakla etkisi tükenecek olan idari işlemlerin yürütülmesi, savunma
alındıktan sonra yeniden karar verilmek üzere, idarenin savunması alınmaksızın
da durdurulabilir”.
16. 2577 sayılı İdari Yargılama
Usulü Kanunu’nun 27. maddesinin yedinci fıkrası şöyledir:
“Yürütmenin durdurulması istemleri hakkında
verilen kararlar; Danıştay dava dairelerince verilmişse konusuna göre İdari
veya Vergi Dava Daireleri Kurullarına, bölge idare mahkemesi kararlarına karşı
en yakın bölge idare mahkemesine, idare ve vergi mahkemeleri ile tek hâkim tarafından
verilen kararlara karşı bölge idare mahkemesine, çalışmaya ara verme süresi
içinde ise idare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararlara en yakın
nöbetçi mahkemeye veya kararı veren hâkimin katılmadığı nöbetçi mahkemeye,
kararın tebliğini izleyen günden itibaren yedi gün
içinde bir defaya mahsus olmak üzere itiraz
edilebilir. İtiraz edilen merciler, dosyanın kendisine gelişinden itibaren yedi
gün içinde karar vermek zorundadır. İtiraz üzerine verilen kararlar kesindir.”
17. 2577 sayılı İdari Yargılama
Usulü Kanunu’nun “Kararların sonuçları” başlıklı 28. maddesinin birinci
fıkrasının birinci cümlesi şöyledir:
“Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve
vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının
icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya
mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz
günü geçemez.”
18. 4/5/2007 tarih ve 5651
sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar
Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun’un 9. maddesinin (4) numaralı fıkrası şöyledir:
“Hâkim, bu madde
kapsamında vereceği erişimin engellenmesi kararlarını esas olarak, yalnızca
kişilik hakkının ihlalinin gerçekleştiği yayın, kısım, bölüm ile ilgili olarak
(URL, vb. şeklinde) içeriğe erişimin engellenmesi yöntemiyle verir. Zorunlu
olmadıkça internet sitesinde yapılan yayının tümüne yönelik erişimin
engellenmesine karar verilemez. Ancak, hâkim URL adresi belirtilerek içeriğe
erişimin engellenmesi yöntemiyle ihlalin engellenemeyeceğine kanaat getirmesi
hâlinde, gerekçesini de belirtmek kaydıyla, internet sitesindeki tüm yayına
yönelik olarak erişimin engellenmesine de karar verebilir.”
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
19. Mahkemenin 2/4/2014
tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru dosyası incelenerek gereği
düşünüldü.
A. Başvurucuların
İddiaları
20. Başvurucular, TİB tarafından
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ve bazı mahkemelerce verilen kararlara
istinaden koruma tedbiri uygulanarak twitter.com adresine erişimin
engellendiğini, TİB’in bu işlemine dayanak olarak
gösterdiği mahkeme kararlarının twitter.com isimli siteye erişimin tamamen
engellenmesine yönelik olmadığını, bu uygulamanın hukuka aykırı olduğu ve keyfi
nitelik taşıdığı, bilgiye ulaşma imkânının yanında bilgiyi yayma hakkını da
ciddi şekilde sınırladığını, uygulamanın sadece anılan sitede mevcut olan değil
bu sosyal ağda ileride paylaşılacak bilgilere de erişimi engellediğini ve bu
haliyle Anayasa’da mutlak olarak yasaklanmış olan sansürü mümkün kıldığını, söz
konusu işlemin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) Sözleşmenin (AİHS) 10.
maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğüne ilişkin benimsediği ilkelere
aykırı olduğunu ileri sürmüşlerdir.
21. Başvurucular ayrıca 5651
sayılı Kanun’un 9. maddesinin (4) numaralı fıkrası uyarınca kişilik haklarının
ihlali iddiasının söz konusu olduğu hallerde erişimin sadece hâkim kararı ile
ve ihlalin gerçekleştiği kısma ilişkin olarak engellenebileceğini, tüm sitenin
erişime engellenmesinin de ancak gerekçesini belirtmek kaydı ile hâkim kararı
ile verilebileceğini, hâkim tarafından URL bazında kısmi engelleme kararı
verilmesi halinde TİB’in sitenin tamamen erişime
kapatılmasına karar vermesinin fonksiyon gaspı niteliğinde olduğunu, TİB’in engelleme kararına dayanak gösterdiği yargı
kararlarının belli URL adreslerine erişimin engellenmesine yönelik olmasına
rağmen TİB tarafından twitter.com adlı internet sitesine erişimin tamamen
engellenmesinin kanuni dayanağı olmadığını iddia etmektedirler. Başvurucular
erişimin engellenmesi yönündeki sınırlamanın temel hak ve özgürlüklerin
sınırlandırılmasına ilişkin kriterlere aykırılık oluşturduğu, özel hayatın
korunması ile ifade özgürlüğü arasındaki dengeyi sağlamadığı, twitter. com isimli siteye 30 Mart
2014 tarihinde yapılacak yerel seçimlerin hemen öncesinde erişimin engellenmesi
ile dolaylı bir sansür etkisi yaratıldığı gerekçesiyle Anayasa’nın 26., 27.,
40. ve 67. maddelerinde tanımlanan haklarını ihlal ettiğini ileri sürerek
ihlalin tespiti talebinde bulunulmuşlardır.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
22. Başvurucular anılan işleme
karşı idari yargı merciine başvurulmasının etkili bir başvuru yolu olmadığını,
dolayısıyla bu yolun tüketilmesinin gerekmediğini ileri sürmüşlerdir.
23. Telekomünikasyon İletişim
Başkanlığının twitter.com isimli siteye erişimi engellemesine ilişkin
başvuruların değerlendirilmesi sürecinde aynı işleme karşı Türkiye Barolar
Birliğince yürütmeyi durdurma istemli olarak açılan iptal davasında Ankara 15.
İdare Mahkemesince 25/3/2014 tarihinde anılan işlemin yürütmesinin
durdurulmasına karar verilmiştir.
24. Yukarıda (§14, §17) yer verilen mevzuat
hükümleri uyarınca yargı kararının icaplarına göre gecikmeksizin işlem tesis
etmeye veya eylemde bulunmaya mecbur olan idarece anılan internet sitesinin bu
konudaki mahkeme kararına rağmen erişime açılmadığı, her ne kadar kanunda yargı
kararının yerine getirilmesine ilişkin sürenin otuz günü geçemeyeceği
belirtilmiş ise de bu sürenin azami bir süreye işaret ettiği anlaşılmaktadır.
Hukuk devletinde yargı kararının uygulanması, yalnızca şeklen bir yerine
getirmeyi değil, objektif koşullar altında, olabilecek en kısa süre içinde,
tespit edilen hukuka aykırılığın giderilmesini gerektirir. Bu konuda verilen
yürütmeyi durdurma kararının, işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya
imkânsız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması
şartlarının birlikte gerçekleştiği tespitine dayandığı ve yürütmesinin
durdurulmasına karar verilen işlemin doğurduğu olumsuz etkinin idarece
giderilmesi zorunluluğu da dikkate alındığında, TİB tarafından anılan sitenin
derhal erişime açılmaması nedeniyle bu yükümlülüğün yerine getirilmediği
anlaşılmaktadır.
25. İfade özgürlüğü, demokratik
toplumun temellerinden biri olup toplumun gelişmesi ve bireyin kendini
gerçekleştirmesi için vazgeçilmez koşullar arasında yer alır. Toplumsal
çoğulculuğa ancak her türlü fikrin serbestçe ifade edilebildiği özgür tartışma
ortamında ulaşılabilir. Bu bağlamda toplumsal ve siyasal çoğulculuğu sağlamak,
her türlü düşüncenin barışçıl bir şekilde ve serbestçe ifadesine bağlıdır. Aynı
şekilde birey özgün kişiliğini düşüncelerini serbestçe ifade edebildiği ve
tartışabildiği bir ortamda gerçekleştirebilir (B.No:2013/2602,23/1/2014,
§41).
26. Ülkemizde milyonlarca kullanıcısı olan bir sosyal paylaşım
sitesine erişimin engellenmesinin bu kişilerin demokratik toplumun
temellerinden olan ifade özgürlüğünü sınırlayıcı etkisi dikkate alındığında, bu
tür sınırlamaların hukuka uygunluğunun acilen denetlenmesi ve hukuka aykırılık
tespiti halinde sınırlamanın hemen kaldırılması demokratik hukuk devleti
ilkesinden kaynaklanan bir zorunluluktur. Söz konusu idari uygulamaya ilişkin
yukarıda belirtilen yürütmeyi durdurma kararına rağmen başvurucuların ihlal
iddiasına konu olan twitter.com isimli siteye erişimin halen mümkün olmadığı
görülmektedir. Sosyal medyada belli olay ve olgulara ilişkin olarak paylaşılan
haber ve düşüncelerin zamanın geçmesiyle güncelliğini yitirip etki ve değerini
kaybedebileceği açıktır. Bu durumda yargı kararının yerine getirilerek siteye
erişimin ne zaman sağlanacağı konusundaki belirsizliğin sürmesi karşısında
ihlali ve olumsuz sonuçlarını ortadan kaldırmak bakımından etkili ve
erişilebilir nitelikte bir koruma sağladığının söylenemeyeceği ve böylece
başvurucuların idare mahkemesine başvurmalarının etkili bir yol olmadığı
sonucuna ulaşılmıştır.
27. Başvurucuların Anayasa’nın
26. maddesine ilişkin şikâyetlerinin açıkça dayanaktan yoksun olmadığı
görüldüğünden başvuruların kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
28. Başvurucular, TİB’in engellemeye dayanak olarak gösterdiği mahkeme
kararlarının twitter.com isimli siteye erişimin tamamen engellenmesine yönelik
olmadığını, TİB’in keyfi engelleme yöntemleri
deneyerek twitter.com isimli siteye erişimi kesmesinin hukuki bir dayanağının
bulunmadığını, bu işlemin bilgiye ulaşma imkânının yanında bilgiyi yayma
hakkını da ciddi şekilde sınırladığını, engellemenin sadece anılan sitede
mevcut olan değil ileride paylaşılacak bilgilere de erişimi engellediğini ve bu
haliyle Anayasa’da mutlak olarak yasaklanmış olan sansürü mümkün kıldığını
belirtmişlerdir.
29. Başvurucular, internet
ortamında erişimin sadece hâkim kararı ile engellenmesinin mümkün olduğunu, bu
engellemenin ihlalin gerçekleştiği kısma ilişkin olarak içeriğe erişimin
engellenmesi yöntemiyle yapılabileceğini, tüm sitenin erişime kapatılmasının da
ancak gerekçesini belirtmek kaydı ile hâkim kararı ile mümkün olacağını, hâkim
tarafından URL bazında kısmi engelleme kararı verilmesi halinde TİB’in sitenin tamamen kapatılmasına karar vermesinin
fonksiyon gaspı niteliğinde olduğunu, TİB’in
engelleme kararına dayanak teşkil eden yargı kararlarında belli URL adreslerine
erişimin engellendiği halde TİB tarafından twitter.com adlı internet sitesine
ulaşımın tamamen engellenmesinin hukuken mümkün olmadığını belirtmişlerdir.
30. Başvurucular, anılan
internet sitesine erişimin engellenmesinin temel hak ve özgürlüklerin
sınırlandırılmasına ilişkin anayasal kriterlere uygun olmadığını, özel hayatın
korunması ile ifade özgürlüğü arasındaki dengenin sağlanamadığını, twitter. com isimli siteye 30 Mart
2014 tarihinde yapılacak yerel seçimlerin hemen öncesinde erişimin engellenmesi
ile dolaylı bir sansür etkisi yaratıldığını ifade etmişlerdir.
31. Anayasa’nın “Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması”
kenar başlıklı 13. maddesi şöyledir:
“Temel hak ve hürriyetler, özlerine
dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere
bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın
sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine
ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.”
32. Anayasa’nın “Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti”
kenar başlıklı 26. maddesi şöyledir:
“Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı,
resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma
hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya
fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. …
Bu hürriyetlerin kullanılması, milli güvenlik,
kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin ülkesi
ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi, suçluların
cezalandırılması, Devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin
açıklanmaması, başkalarının şöhret veya haklarının, özel ve aile hayatlarının
yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin
gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir.
Haber ve düşünceleri yayma araçlarının
kullanılmasına ilişkin düzenleyici hükümler, bunların yayımını engellememek
kaydıyla, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin sınırlanması sayılmaz.
Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin
kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunla düzenlenir.”
33. Anılan düzenlemeler uyarınca
ifade özgürlüğü, sadece “düşünce ve kanaate sahip olma” özgürlüğünü değil aynı
zamanda sahip olunan “düşünce ve kanaati (görüşü) açıklama ve yayma”, buna
bağlı olarak “haber veya görüş alma ve verme” özgürlüklerini de kapsamaktadır.
Bu çerçevede ifade özgürlüğü bireylerin serbestçe haber ve bilgilere,
başkalarının fikirlerine ulaşabilmesi, edindiği düşünce ve kanaatlerden dolayı
kınanamaması ve bunları tek başına veya başkalarıyla birlikte çeşitli yollarla
serbestçe ifade edebilmesi, anlatabilmesi, savunabilmesi, başkalarına
aktarabilmesi ve yayabilmesi anlamına gelir (B.No:2013/2602,23/1/2014,
§40).
34. İfade özgürlüğü, demokratik
toplumun temellerinden biri olup toplumun gelişmesi ve bireyin kendini
geliştirmesi ve gerçekleştirmesi için vazgeçilmez koşullar arasında yer alır.
Hakikat ışığı fikirlerin çarpışmasından doğar. Bu bağlamda toplumsal ve siyasal
çoğulculuğu sağlamak, her türlü düşüncenin barışçıl bir şekilde ve serbestçe
ifadesine bağlıdır. Aynı şekilde birey özgün kişiliğini düşüncelerini serbestçe
ifade edebildiği ve tartışabildiği bir ortamda gerçekleştirebilir. İfade
özgürlüğü, kendimizi ve başkalarını tanımlamada, anlamada ve algılamada, bu
çerçevede başkalarıyla ilişkilerimizi belirlemede ihtiyaç duyduğumuz bir
değerdir (B.No:2013/2602,23/1/2014, §41).
35. İfade özgürlüğünün,
toplumsal ve bireysel işlevini yerine getirebilmesi için AİHM’nin de ifade
özgürlüğüne ilişkin kararlarında sıkça belirttiği gibi, sadece toplumun ve
devletin olumlu, doğru ya da zararsız gördüğü “haber”
ve “düşüncelerin” değil, devletin
veya halkın bir bölümünün olumsuz ya da yanlış bulduğu, onları rahatsız eden
haber ve düşüncelerin de serbestçe ifade edilebilmesi ve bireylerin bu ifadeler
nedeniyle herhangi bir yaptırıma tabi tutulmayacağından emin olmaları gerekir.
İfade özgürlüğü, çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin temeli olup bu
özgürlük olmaksızın “demokratik toplumdan”
bahsedilemez (Handyside/Birleşik Krallık,B.No:
5493/72, 7/12/1976, §49).
36. Anayasa’da sadece düşünce ve
kanaatler değil, ifadenin tarzları, biçimleri ve araçları da güvence altına
alınmıştır. Anayasa’nın 26. maddesinde düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğünün
kullanımında başvurulabilecek araçlar “söz,
yazı, resim veya başka yollar” olarak ifade edilmiş ve “başka yollar” ifadesiyle her türlü ifade
aracının anayasal koruma altında olduğu gösterilmiştir (B.No:2013/2602,23/1/2014,
§43).
37. Bu bağlamda ifade özgürlüğü,
Anayasa’da güvence altına alınan diğer hak ve özgürlüklerin önemli bir kısmı
ile doğrudan ilişkilidir. Görsel ve yazılı medya araçları yoluyla fikir,
düşünce ve haberlerin yayılmasını güvence altına alan basın özgürlüğü de
düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğünün kullanılma araçlarından biridir. Basın
özgürlüğü, AİHS’de ifade özgürlüğüne ilişkin 10. Madde kapsamında koruma altına
alınmışken, Anayasa’nın 28 ilâ 32. maddelerinde özel olarak düzenlenmiştir (B.No:2013/2602, 23/1/2014, §44).
38. Demokratik bir sistemde, kamu
gücünü elinde bulunduranların yetkilerini hukuki sınırlar içinde kullanmalarını
sağlamak açısından basın ve kamuoyu denetimi en az idari ve yargısal denetim
kadar etkili bir rol oynamakta ve önem taşımaktadır. Halk adına kamunun
gözcülüğü işlevini gören basının işlevini yerine getirebilmesi özgür olmasına
bağlı olduğundan basın özgürlüğü, herkes için geçerli ve yaşamsal bir
özgürlüktür. (bkz. AYM, E.1997/19, K.1997/66, K.T.
23/10/1997),(benzer yöndeki AİHM kararları için bkz. Lingens/Avusturya, B. No: 9815/82, 8/7/1986, § 41; Özgür radyo-Ses Radyo Televizyon Yapım ve Tanıtım
AŞ/Türkiye, B. No: 64178/00, 64179/00, 64181/00, 64183/00, 64184/00,
30/3/2006 § 78; Erdoğdu ve İnce/Türkiye,
B. No: 25067/94, 25068/94, 8/7/1999, § 48; Jersild/Danimarka, B.No: 15890/89,
23/9/1994, §31).
39. İnternet modern
demokrasilerde başta ifade özgürlüğü olmak üzere temel hak ve özgürlüklerin
kullanılması bakımından önemli bir araçsal değere
sahip bulunmaktadır. İnternetin sağladığı sosyal medya zemini kişilerin bilgi
ve düşüncelerini açıklama, karşılıklı paylaşma ve yaymaları için vazgeçilmez
niteliktedir. Bu nedenle düşünceyi açıklamanın günümüzde en etkili ve yaygın
yöntemlerinden biri haline gelen internet ve sosyal medya araçları konusunda
yapılacak düzenleme ve uygulamalarda devletin ve idari makamların çok hassas
davranmaları gerektiği açıktır.
40. Düşünceyi açıklama ve yayma
özgürlüğü mutlak ve sınırsız değildir. Bu bağlamda düşünceyi açıklama ve yayma
özgürlüğü kullanılırken bireylerin hak ve özgürlüklerini ihlal edecek tutum ve
davranışlardan kaçınılması gerekir. Nitekim Anayasa’nın 26. ve 28. maddelerinin
koruma altına aldığı düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti Anayasa’nın 13.
maddesindeki koşullara uygun olarak, bu maddelerde belirtilen sebeplerle
sınırlandırılabilir. Anayasa’nın 13. maddesine göre temel hak ve özgürlüklere
yönelik sınırlamalar ancak kanunla yapılabilir ve demokratik toplum düzeninin
gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı gibi hak ve özgürlüklerin
özlerine de dokunamaz.
41. İfade özgürlüğüne yönelik
sınırlamalar konusunda devletin ve kamu makamlarının takdir yetkisine sahip
olduğu belirtilmelidir. Ancak bu takdir alanı da Anayasa Mahkemesinin
denetimine tabidir. Demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk, ölçülülük
ve öze dokunmama kriterleri çerçevesinde yapılacak denetimde genel ya da soyut
bir değerlendirme yerine, ifadenin türü, şekli, içeriği, açıklandığı zaman,
sınırlama sebeplerinin niteliği gibi çeşitli unsurlara göre farklılaşan
ayrıntılı bir değerlendirme yapılmasına ihtiyaç bulunmaktadır. Öze dokunmama ya
da demokratik toplum gereklerine uygunluk kriterleri, öncelikle ifade hürriyeti
üzerindeki sınırlamaların zorunlu ya da istisnai tedbir niteliğinde olmalarını,
başvurulabilecek en son çare ya da alınabilecek en son önlem olarak kendilerini
göstermelerini gerektirmektedir. Nitekim AİHM de demokratik toplumda gerekli
olmayı, “zorlayıcı sosyal ihtiyaç”
şeklinde somutlaştırmaktadır. Buna göre, sınırlayıcı tedbir, zorlayıcı bir
sosyal ihtiyacın karşılanması ya da gidilebilecek en son çare niteliğinde
değilse, demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun bir tedbir olarak
değerlendirilmemektedir. Aynı şekilde zorlayıcı sosyal ihtiyacın varlığı
araştırılırken de soyut bir değerlendirme yapılmayıp, ifade ortamına dahil olan
ifade edenin sıfatı, hedef alınan kişinin kimliği, tanınmışlık düzeyi, ifadenin
içeriği, ifadelerin kamuoyunu ilgilendiren genel yarara ilişkin bir tartışmaya
sağladığı katkı gibi çeşitli hususlar göz önünde bulundurulmalıdır. (Bu
konudaki AİHM kararları için bkz. Axel Springer AG / Almaya, [BD],
B.No: 39954/08, 7/2/2012; Von Hannover/Almanya (no.2) [BD], 40660/08 ve
60641/08, 7/2/2012)
42. Kamu otoritesince yapılan
müdahalenin haklı sebeplere dayanması, hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması
sırasında hakların özüne dokunulmaması ve ölçülü olunması gerekmektedir. Hakkın
amacına uygun şekilde kullanımını son derece zorlaştıran, ciddi suretle
güçleştiren, örtülü bir şekilde kullanılamaz hale koyan ve etkisini ortadan
kaldıran sınırlamalar öze dokunur niteliktedir (bkz. AYM, E.2006/121,
K.2009/90, K.T. 18/6/2009). Sınırlama amacı ile aracı arasında adil bir
dengenin gözetilmesi şeklinde tarif edilen ölçülülük ilkesi ile daha az
sınırlayıcı ya da daha hafif tedbirlerle sınırlama amacına ulaşılması mümkün
olduğu halde hak ve hürriyetleri daha çok sınırlayan, haklardan yararlanacak
kişilere daha ağır yükümlülükler getiren düzenlemelerin önlenmesi
amaçlanmaktadır. Dolayısıyla belli bir amaca ulaşmak için alınan sınırlayıcı
tedbir, gereğinden ağır ve katı ise o sınırlama ölçülü olmayacağı gibi
demokratik toplum düzenine de uygun bir sınırlama olmayacaktır (B.No:2013/2602,23/1/2014, §51).
43. İfade özgürlüğü konusunda
devletin pozitif ve negatif yükümlülükleri bulunmaktadır. Kamu makamları
negatif yükümlülük kapsamında Anayasa’nın 13. ve 26. maddeleri kapsamında
zorunlu olmadıkça ifadenin açıklanmasını ve yayılmasını yasaklamamalı ve
yaptırımlara tabi tutmamalı; pozitif yükümlülük kapsamında ise ifade
özgürlüğünün gerçek ve etkili korunması için gereken tedbirleri almalıdır (benzer
yöndeki AİHM görüşü için bkz. Özgür
Gündem/Türkiye, B.No:23144/93, 16/3/2000,
§43). Bu denge kurulurken Anayasanın 13. ve 26. maddeleri kapsamında kanunen
öngörülen sınırlı sebeplerle ve meşru amaçlarla, demokratik toplum düzeninin
gerekleri gözetilerek, sınırlama amacı ile aracı arasında ölçülü bir dengenin
gözetilmesi ve hakkın özüne dokunulmaması gereklidir (B.No:2013/2602,23/1/2014,
§56).
44. Anayasa Mahkemesi,
müdahalenin demokratik bir toplumda gerekli olup olmadığını, müdahalede
bulunulurken hakkın özüne dokunulup dokunulmadığını, ölçülü davranılıp
davranılmadığını her olayın kendine has özelliklerine göre takdir edecektir (B.No:2013/2602,23/1/2014, §61).
45. Somut olayda başvurucular,
kullanıcısı oldukları twitter. com
isimli internet adresine erişimin engellenmesi nedeniyle ifade hürriyetinin
ihlal edildiğini ileri sürmektedirler. Genel ilkelerin açıklanmasından sonra bu
genel ilkelerin somut olaya uygulanması sırasında ifade özgürlüğüne “müdahale olup olmadığı”, müdahale varsa
"müdahalenin haklı sebeplere dayanıp
dayanmadığı”, haklı sebep varsa
“müdahalenin demokratik toplum düzeni için gerekli olup olmadığı ve ölçülü olup
olmadığı" hususları değerlendirilecektir.
46. Başvuru konusu olayda TİB’in bazı
mahkeme kararlarını gerekçe göstererek twitter.com internet sitesine erişimi
engellediği anlaşılmakta ise de dayanak gösterilen kararların incelenmesinden
söz konusu kararların sadece belli URL adreslerine erişimin engellenmesine
yönelik olduğu, derece mahkemelerince doğrudan twitter.com internet adresine
erişimi engellemeye yönelik bir karar alınmadığı anlaşılmaktadır.
47. Telekomünikasyon İletişim Başkanlığının ilgili mevzuat hükümleri
gereğince erişimin engellenmesine ilişkin kararının kural olarak bir yargı
kararını gerektirdiği, bu konuda görevli mahkemelerin sulh ceza mahkemeleri
olduğu ve mahkemelerce verilen kararın niteliği itibariyle bir ceza muhakemesi
koruma tedbiri olduğu açıktır. Buna göre TİB ancak mahkemece bu konuda alınmış
bir karara dayalı olarak ve bu kararda öngörülen tarzda engelleme kararının
icrasını gerçekleştirebilecektir.
48. Bir kamu idaresi olan TİB’in bir
internet sitesine erişimi engellenmesine yönelik yaptığı müdahalenin demokratik
bir toplumda gerekli olup olmadığı ve müdahalede bulunulurken ölçülü davranılıp
davranılmadığı konusunda hangi genel ilkelerden hareket edileceği yukarıda
belirtilmişti (§§ 37- 40). Anayasa’nın 13. maddesine göre temel hak ve
özgürlüklere ilişkin sınırlandırmalar kanunla öngörülmeli ve sınırlamalar
kanuna uygun olmalıdır. Somut olayda, erişimin engellenmesinin URL bazında
değil de tüm bir siteye yönelik erişimin engellenmesi şeklinde uygulandığı
görülmektedir. 5651 sayılı Kanun’da yer alan düzenlemeler dikkate alındığında TİB’in kararına dayanak gösterdiği mahkeme kararlarını aşan
ve milyonlarca kullanıcısı bulunan bir sosyal medya ağı olan twitter.com
sitesine erişimin tamamen engellenmesini öngören işlemin kanuni dayanağının
bulunmadığı ve bu sosyal paylaşım sitesine erişimin kanuni dayanağı olmaksızın
ve sınırları belirsiz bir yasaklama kararı ile engellenmesinin demokratik
toplumların en temel değerlerinden biri olan ifade özgürlüğüne ağır bir
müdahale oluşturduğu açıktır.
49. Bu durumda, bireysel başvuruya konu edilen ihlal iddiasının
konusunu oluşturan ifade özgürlüğünün demokratik hukuk devletindeki önemi
dikkate alındığında TİB tarafından twitter.com isimli internet sitesine
erişimin engellenmesi yalnızca bu engellemeye dayanak gösterilen ve URL bazlı
verilen kararların muhataplarını değil, twitter.com ağından yararlanan tüm
kullanıcıların ifade özgürlüğüne yönelik ağır müdahale niteliğinde olduğu ve
hukuki dayanağının olmaması nedeniyle başvurucuların Anayasa’nın 26. maddesinde
korunan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
nedenlerle;
A. Başvurunun KABUL EDİLEBİLİR
OLDUĞUNA,
B. Başvurucuların Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan
ifade özgürlüğünün İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvuruculardan Yaman Akdeniz’e 206,10 TL bireysel başvuru
harcı ve 1.500,00 TL vekalet ücreti toplamı olan 1.706,10 TL’nin, Mustafa
Sezgin Tanrıkulu’na 206,10 TL bireysel başvuru harcı ve 1.500,00 TL vekalet
ücreti toplamı olan 1.706,10 TL’nin, Kerem Altıparmak’a 206,10 TL bireysel
başvuru harcından oluşan yargılama giderlerinin ÖDENMESİNE,
D. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Maliye
Hazinesine başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede
gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,
E. Kararın birer örneğinin 6216
sayılı Kanun’un 50. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları uyarınca, İHLALİN VE SONUÇLARININ ortadan kaldırılmak
üzere Bilgi ve İletişim Teknolojileri Kurumu, Telekomünikasyon İletişim
Başkanlığı ve Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığına gönderilmesine,
2/4/2014
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar
verildi.