logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Çetin Arkaş (2) [1.B.], B. No: 2014/4033, 11/10/2018, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ÇETİN ARKAŞ BAŞVURUSU (2)

(Başvuru Numarası: 2014/4033)

 

Karar Tarihi: 11/10/2018

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan y.

:

Serdar ÖZGÜLDÜR

Üyeler

:

Serruh KALELİ

 

 

Hicabi DURSUN

 

 

Hasan Tahsin GÖKCAN

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

Raportör Yrd.

:

Ceren Sedef EREN

Başvurucu

:

Çetin ARKAŞ

Vekili

:

Av. Mazlum DİNÇ

 

 

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru; hükümlü olan başvurucu tarafından hazırlanan kitap taslağının, talebi doğrultusunda avukatına gönderilmeyerek ceza infaz kurumu idaresince el konulması nedeniyle ifade özgürlüğünün, bilirkişinin tarafsız olmaması ve bilirkişi raporuna karşı itirazlarını sunma imkânının tanınmaması nedeniyle ise adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 7/3/2014 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.

6. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

8. Başvurucu, başvuru tarihinde devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya çalışmak suçundan hükümlü olarak Nazilli E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (İnfaz Kurumu) bulunmaktadır.

9. Başvurucu kurumda yazdığı, Demokratik Uygarlık Perspektifinde Bir İslam Sentezi ve 21. Yüzyıl Kadrolaşması Olarak Apocu Akademik Kadro isimli kitap taslaklarını kapalı zarf içerisinde avukatına gönderilmesi talebiyle İnfaz Kurumu idaresine teslim etmiştir. İnfaz Kurumu idaresi söz konusu kapalı zarfın alıcısına gönderilip gönderilemeyeceği hususunda Nazilli İnfaz Hâkimliğinden (İnfaz Hâkimliği) görüş istemiştir. İnfaz Hâkimliği 12/9/2013 tarihinde söz konusu talebin Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılması gerektiğinden bahisle karar verilmesine yer olmadığına karar vermiştir.

10. Nazilli Cumhuriyet Başsavcılığı, Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük'ün (Tüzük) 84. maddesi uyarınca başvurucuya ait kapalı zarf içerisinde örgütsel doküman veya konusu suç teşkil edebilecek belgeler bulunup bulunmadığı yönünden İnfaz Hâkimliği tarafından inceleme yapılmasını talep etmiştir.

11. İnfaz Hâkimliği, Nazilli İlçe Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne yazdığı müzekkere ile zarftaki belgelerin içeriği hakkında bilirkişi incelemesi talep etmiştir. İnfaz Hâkimliği kararına göre hazırlanan bilirkişi raporunda kapalı zarf içerisindeki belgenin, A4 ve A5 ebatında pelur kâğıt üzerine gözle okunamayacak derecede küçük yazı karakterleriyle ve tükenmez kalemle yazıldığı belirtilmiştir. Raporda ayrıca söz konusu taslaklarda, PKK terör örgütünün nasıl kurulduğu ve gelinen sürecin anlatıldığı, politik ve örgütsel olarak KCK modelinin inşa edilmesinin gerekliliği ile örgütsel eğitime ilişkin bildirilere yer verildiği ifade edilmiştir. İnfaz Hâkimliği, bu itibarla örgüt propagandası niteliği taşıyan evrakın, Tüzük'ün 84. maddesi uyarınca alıcısına gönderilmemesine ve Cumhuriyet Başsavcılığına teslim edilmesine karar vermiştir.

12. Başvurucu, İnfaz Hâkimliği kararına itiraz etmiştir. İtirazı inceleyen Nazilli 2. Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme) Demokratik Uygarlık Perspektifinde Bir İslam Sentezi başlıklı taslak yönünden itirazı kabul etmiştir. Mahkeme anılan taslağın, başvurucunun başka bir ceza infaz kurumundan Nazilli İnfaz Kurumuna nakli esnasında okunarak üzerine görüldü kaşesi vurulduğunu, dolayısıyla bu taslak yönünden Tüzük'ün 84. maddesindeki şartların oluşmadığını belirtmiştir. 21. Yüzyıl Kadrolaşması Olarak Apocu Akademik Kadro başlıklı taslak yönünden ise Mahkeme, İnfaz Hâkimliği kararının usul ve yasaya uygun olduğundan bahisle itirazı reddetmiştir. Ret kararı başvurucuya 5/2/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.

13. Başvurucu 7/3/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

14. Başvuru konusu olayın meydana geldiği tarihte 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un "Avukat ve noterle görüşme hakkı" kenar başlıklı 59. maddesinin (4) numaralı fıkrası şu şekildedir:

"(4) Avukatların savunmaya ilişkin belgeleri, dosyaları ve müvekkilleri ile yaptıkları konuşmaların kayıtları incelemeye tâbi tutulamaz. Ancak, 5237 sayılı Kanunun 220 nci, İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü ve Beşinci Bölümlerinde yer alan suçlardan mahkûm olan hükümlülerin avukatları ile ilişkisi; konusu suç teşkil eden fiilleri işlediğine, infaz kurumunun güvenliğini tehlikeye düşürdüğüne, terör örgütü veya diğer suç örgütleri mensuplarının örgütsel amaçlı haberleşmelerine aracılık ettiğine ilişkin bulgu veya belge elde edilmesi halinde, Cumhuriyet Başsavcılığının istemi ve infaz hâkiminin kararıyla, bir görevli görüşmede hazır bulundurulabileceği gibi bu kişilerin avukatlarına verdiği veya avukatlarınca bu kişilere verilen belgeler infaz hâkimince incelenebilir. İnfaz hâkimi belgenin kısmen veya tamamen verilmesine veya verilmemesine karar verir. Bu karara karşı ilgililer, 4675 sayılı Kanuna göre itiraz edebilirler."

15. Yukarıda yer verilen fıkranın 3/10/2016 tarihli ve 676 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin (Olağanüstü Hal Kararnamesi), 1/2/2018 tarihli ve 7070 sayılı Olağanüstü Hal Kararnamesi'nin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun'un 6. maddesiyle aynen kabul edilerek kanunlaşan 6. maddesiyle değiştirilen hâli şu şekildedir:

"Görüşme sırasında; hükümlünün avukatına veya avukatın hükümlüye verdiği belge veya belge örnekleri, dosyalar ve aralarındaki konuşmaya ilişkin olarak kendilerinin tuttukları kayıtlar incelenemez; hükümlünün avukatı ile yaptığı görüşme dinlenemez ve kayda alınamaz."

16. Tüzük'ün 84. maddesinin ilgili bölümleri şu şekildedir:

" ...

 (2) Hükümlülerin avukat ile görüşmesinde aşağıdaki kurallar uygulanır:

 ...

 c) Avukatların savunmaya ilişkin belgeleri, dosyaları ve müvekkilleri ile yaptıkları konuşmaların kayıtları incelemeye tâbi tutulamaz.

1. Hükümlü ile görüşmek üzere kuruma gelen avukatların, yanlarında bulundurdukları belge ve dosyaların savunmaya ilişkin olup olmadıkları konusunda kendilerinden yazılı beyanları alınır. Savunmaya ilişkin olduğu beyan edilen belge ve dosyalar, her ne suretle olursa olsun incelenemez. Hükümlü ile doğrudan ilişkisi olmak koşulu ile avukatın yanında getirmiş olduğu ve bir hukuki uyuşmazlık konusunu oluşturan belge ve dosyalar hakkında da aynı hükümler uygulanır.

2. 5237 sayılı Kanunun 220 nci maddesinde, İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü ve Beşinci Bölümlerinde yer alan suçlardan mahkûm olan hükümlülerin avukatları ile ilişkisinde avukatın savunmaya ilişkin olduğunu beyan ettiği belge ve dosyalar fiziki olarak aranabilir. Konusu suç teşkil eden fiilleri işlediğine, infaz kurumunun güvenliğini tehlikeye düşürdüğüne, terör örgütü veya diğer suç örgütleri mensuplarının örgütsel amaçlı haberleşmelerine aracılık ettiğine ilişkin bulgu veya belge elde edilmesi halinde, Cumhuriyet başsavcılığının istemi ve infaz hâkiminin kararıyla, bir görevli görüşmede hazır bulundurulabileceği gibi bu kişilerin avukatlarına verdiği veya avukatlarınca bu kişilere verilen belgeler infaz hâkimince incelenebilir. İnfaz hâkimi belgenin kısmen veya tamamen verilmesine veya verilmemesine karar verir. Bu karara karşı ilgililer, 4675 sayılı Kanuna göre itiraz edebilirler."

17. 5275 sayılı Kanun'un 68. maddesinin (4) numaralı fıkrası şu şekildedir:

"Hükümlü tarafından resmî makamlara veya savunması için avukatına gönderilen mektup, faks ve telgraflar denetime tâbi değildir."

V. İNCELEME VE GEREKÇE

18. Mahkemenin 11/10/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. İfade Özgürlüğünün İhlal Edildiğine İlişkin İddia

19. Başvurucu, kitabı bastırmadan önce hukuki görüş almak amacıyla avukatına göndermek istediği zarf içindeki 21. Yüzyıl Kadrolaşması Olarak Apocu Akademik Kadro başlıklı kitap taslağına 5275 sayılı Kanun'un 59. maddesinin (4) numaralı fıkrasının başvuru tarihindeki hâline aykırı olarak el konulduğunu ileri sürmüştür. Başvurucuya göre söz konusu kitap taslağı ile konusu suç teşkil eden fiilleri işlediğine, İnfaz Kurumunun güvenliğini tehlikeye düşürdüğüne ya da terör örgütü veya diğer suç örgütleri mensuplarının örgütsel amaçlı haberleşmelerine aracılık ettiğine ilişkin bulgu veya belge bulunmamaktadır. Bu nedenle başvurucu, anılan hükme aykırı şekilde avukatına gönderdiği kitap taslağına el konulması nedenleriyle ifade özgürlüğü ile maddi ve manevi varlığını geliştirme hakkınınihlal edildiğini iddia etmiştir.

20. Bakanlık görüşünde Avukatına gönderdiği kitap taslağının gönderilmemesi ile başvurucunun haberleşme hakkına müdahale edildiği ifade edilmiştir. Bakanlık görüşünde mahpusların mektuplarına el konulmasına ilişkin içtihatlar hatırlatılmıştır.

21. Anayasa Mahkemesi başvuruya konu dokümanı incelemiş ve başvurucunun, avukatına göndermek istediği zarf içindeki dokümanın, başvurucunun mahkûmiyetine dair bir konuda savunmaya ilişkin bilgi ya da belge olmadığı donucuna varmıştır. Aksine başvurucu bireysel başvuru formunda, hazırladığı kitap taslaklarını hukuki görüş almak amacıyla avukatına göndermek istediğini ifade etmiştir.

22. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder. Başvurucunun bu başlık altındaki şikayetlerininifadeözgürlüğü kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

23. İfade özgürlüğü; kişinin haber ve bilgilere, başkalarının fikirlerine serbestçe ulaşabilmesi, düşünce ve kanaatlerinden dolayı kınanamaması ve bunları tek başına veya başkalarıyla birlikte çeşitli yollarla serbestçe ifade edebilmesi, anlatabilmesi, savunabilmesi, başkalarına aktarabilmesi ve yayabilmesi anlamına gelir. Çoğunluğa muhalif olanlar da dâhil olmak üzere düşüncelerin her türlü araçla açıklanması, açıklanan düşünceye paydaş sağlanması, düşünceyi gerçekleştirme ve gerçekleştirme konusunda başkalarını ikna etme çabaları ve bu çabaların hoş görüyle karşılanması çoğulcu demokratik düzenin gereklerindendir. Dolayısıyla toplumsal ve siyasal çoğulculuğu sağlamak, her türlü düşüncenin barışçıl bir şekilde ve serbestçe ifadesine bağlıdır. Bu itibarla düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü demokrasinin işleyişi için yaşamsal önemdedir (Bekir Coşkun [GK], B. No: 2014/12151, 4/6/2015, §§ 33-35; Abdullah Öcalan [GK], B. No: 2013/409, 25/6/2014, § 74; Mehmet Ali Aydın [GK], B. No: 2013/9343, 4/6/2015, §§ 42-43; Tansel Çölaşan, B. No: 2014/6128, 7/7/2015, §§ 35-38).

24. Anayasa’nın 26. maddesinin birinci fıkrası, ifade özgürlüğüne içerik bakımından bir sınırlama getirmemiştir. İfade özgürlüğü; siyasi, sanatsal, akademik veya ticari düşünce ve kanaat açıklamaları gibi her türlü ifadeyi kapsamına almaktadır. Bu itibarla bireylerin kamuoyuna aktardığı görüşleri başkaları açısından değersiz veya yararsız görülse bile kişilerin subjektif değerlendirmelerinden bağımsız olarak ifade özgürlüğünün korumasındadır (Ergün Poyraz (2) [GK], B. No: 2013/8503, 27/10/2015, § 37; Önder Balıkçı, B. No: 2014/6009, 15/2/2017, § 40; Kemal Kılıçdaroğlu, B. No: 2014/1577, 25/10/2017, § 52). Bu bağlamda hazırladığı kitap taslağına el konulması, başvurucunun düşüncelerini yayması hakkına ve dolayısıyla ifade özgürlüğüne müdahale teşkil eder.

25. Hükümlü ve tutuklular, Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) ortak alanı kapsamında kalan temel hak ve hürriyetlerin tamamına kural olarak sahiptirler (Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri, B. No: 2013/583, 10/12/2014, § 65). Bu bağlamda hükümlü ve tutukluların ifade özgürlüğü de Anayasa ve Sözleşme kapsamında koruma altındadır (Murat Karayel (5), B. No: 2013/6223, 7/1/2016, § 27).

26. Somut olaya dönüldüğünde başvuruya konu belgelerin gönderilmeden önceİnfaz Kurumunun düzeni ve güvenliği ile suç işlenmesinin önlenmesi amaçlarıyla idarece kontrol edilmesi, İnfaz Kurumunun görevlerindedir. Başvuru konusu dokümanın Anayasa Mahkemesince kabul edilen ilkeler uyarınca bir inceleme yapılması gerekir (cezaevi idarelerince dokümanların incelenmesi sırasında gözetilmesi gereken ilkeler için bkz. Halil Bayık [GK], B. No: 2014/20002, 30/11/2017, §§ 28-47).

27. İdarece el konulan başvuru konusu doküman incelenmek üzere Anayasa Mahkemesine gönderilmiştir. Dokümanın, fiziksel olarak sağlıklı bir inceleme yapılabilmesine imkân vermeyecek şekilde hazırlandığı gözlemlenmiştir. Başvuru konusu doküman, pelur kâğıt üzerine tükenmez kalemle, çıplak gözle okunamayacak ve ancak özel bazı tekniklerle veya araçlarla okunabilecek derecede küçük harflerle,sıkışık bir düzende ve anlaşılmaz bir el yazısıyla hazırlanmıştır.

28. Anayasa Mahkemesinin asli görevi Anayasa'yı yorumlamak, böylece Anayasa'da yer alan temel hak ve özgürlüklerin kapsam ve sınırlarını belirlemektir. Bu bağlamda Anayasa Mahkemesi asli görevini yerine getirmesi önünde engel teşkil edecek ve böylelikle kendisini temel işlevinden uzaklaştırabilecek olması nedeniyle bireysel başvurunun niteliğine uygun düşmeyen yükümlülükleri üstlenmeyi kabul etmemektedir (İskender Kaya ve diğerleri, B. No: 2014/7674, 23/3/2017, § 19).

29. Somut olayın koşullarında başvurucunun, başvuru konusu dokümanı anılan şekilde hazırlamasını zorunlu kılacak makul herhangi bir sebep ileri sürülmediği gibi Anayasa Mahkemesince de tespit edilmemiştir. Ceza infaz kurumlarında kalan mahpusların yazılarını bu tür kâğıtlara, benzer yöntemle yazmaları ile güdülen amacın -çoğunlukla- yapılan aramalarda belgelerin saklanmasını, ceza infaz kurumu dışına çıkartılmasını veya gerektiğinde imhasını kolaylaştırmak veya ceza infaz kurumu görevlilerinin okumasını zorlaştırarak denetimden kaçırmak olduğu değerlendirilmiştir. Dolayısıyla somut olayda pelur kâğıtlara anılan yöntemle bir yazı yazmanın geçerli bir mazereti de olmadığı, Mahkemece metin üzerinde yapılanyüzeysel bir incelenmede büyük oranda terör örgütünün hedefleri, ideolojisi, yöntemleri, eğitim metodları ile KCK terör örgütü modelinin kurulması ve yaygınlaştırılması gerekliliğine ilişkin meselelerin ele alındığı gözetildiğinde söz konusu metin üzerinde daha fazla bir inceleme ve denetleme yapılması gerektiğine karar vermek idare, derece mahkemeleri ve Anayasa Mahkemesi üzerinde aşırı bir külfet oluşturacaktır.

30. Bundan başka başvurucunun yönteminin kabul edilmesi, okunması oldukça zor ve özel çaba gerektiren bu yazım stilinin yaygınlaştırılmasına, ceza infaz kurumu idarelerinin denetim yetkisi üzerinde caydırıcılık yaratarak yazılı materyallerin denetimden kaçırılmasına ve bu yöntemin suç örgütünün haberleşme aracı olarak kullanmasına zemin hazırlayacaktır.

31. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Anayasa Mahkemesince kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda başvurucunun ihlal iddialarını kanıtlayamadığı, temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet Balabanoğlu, B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).

32. Başvuru konusu olaydaifade özgürlüğüne yönelik bir ihlal olmadığının açık olduğu anlaşılmıştır.

33. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

34. Başvurucu, İnfaz Hâkimliği tarafından görevlendirilen ve terör şubesinde çalışan bir polis memuru olan bilirkişinin mevzuata uygun biçimde seçilmediğini ve tarafsız olamayacağını iddia etmiştir. Başvurucu ayrıca yargılama esnasında kendisine bilirkişi raporunu inceleme ve buna göre savunma yapma imkânının da verilmediğini, bu nedenlerle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

35. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Başvurucunun, bireysel başvuru konusu şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu makamlara sunması ve bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir(İsmail Buğra İşlek, B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17).

36. Somut olayda başvurucu söz konusu iddialarını, imkânı bulunmasına rağmen Ağır Ceza Mahkemesine itiraz yolunda ileri sürmemiştir. Dolayısıyla başvurucunun, hukuk sisteminde mevcut idari ve yargısal yolları tüketmeksizin bireysel başvuruda bulunduğu anlaşılmaktadır.

37. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianınaçıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 11/10/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Çetin Arkaş (2) [1.B.], B. No: 2014/4033, 11/10/2018, § …)
   
Başvuru Adı ÇETİN ARKAŞ (2)
Başvuru No 2014/4033
Başvuru Tarihi 7/3/2014
Karar Tarihi 11/10/2018

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, hükümlü olan başvurucu tarafından hazırlanan kitap taslağının, talebi doğrultusunda avukatına gönderilmeyerek ceza infaz kurumu idaresince el konulması nedeniyle ifade özgürlüğünün, bilirkişinin tarafsız olmaması ve bilirkişi raporuna karşı itirazlarını sunma imkânının tanınmaması nedeniyle ise adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
İfade özgürlüğü Ceza infaz kurumunda ifade Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Adil yargılanma hakkı (Suç İsnadı) Hakkaniyete uygun yargılanma hakkı (hukuka aykırı deliller, bariz takdir hatası vs.) Başvuru Yollarının Tüketilmemesi

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5275 Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun 59
68
7070 Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun 6
KHK 676 Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname 6
Tüzük 6/4/2006 Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük 84
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi