logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Mehmet Zeki Babat ve Servet Babat [1.B.], B. No: 2014/4830, 13/9/2018, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

MEHMET ZEKİ BABAT VE SERVET BABAT BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/4830)

 

Karar Tarihi:13/9/2018

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Burhan ÜSTÜN

Üyeler

:

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

Serruh KALELİ

 

 

Hicabi DURSUN

 

 

Kadir ÖZKAYA

Raportör

:

Yücel ARSLAN

Başvurucular

:

1. Mehmet Zeki BABAT

 

 

2. Servet BABAT

Vekili

:

Av. Mehmet Nurullah UNAN

 

 

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, bir polis operasyonu sırasında kaydedilen görüntülerin medyaya servis edilmesi nedeniyle maddi ve manevi varlığı koruma ve geliştirme hakkının; yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 2/4/2014 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.

7. Başvurucular, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

III. OLAY VE OLGULAR

8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

9. 1959 ve 1986 doğumlu olan başvurucular, olay tarihinde İstanbul'un Esenler ilçesinde büfe işletmektedir. Narkotik polisleri bir ihbar üzerine 15/1/2007 tarihinde başvurucuların işlettikleri büfeye bir operasyon düzenlemiştir.

10. Başvurucuların işyerinde yapılan aramada bir miktar esrar, işyerinde çalıştığı belirtilen M.K. isimli şahıs üzerinde de bir miktar esrar, hap ve maddeler bulunmuştur. Başvurucular uyuşturucu ticareti yaptıkları suçlamasıyla gözaltına alınmıştır. İlgili mülki amirliğin 17/1/2007 tarihli kararıyla başvuruculara ait işyeri otuz gün süreyle kapatılmıştır.

11. Başvurucular hakkında uyuşturucu madde bulundurmak suçundan kamu davası açılmıştır. Dava (Kapatılan) Bakırköy 2. Sulh Ceza Mahkemesinde görülmüştür. Mahkeme 25/7/2007 tarihli kararı ile başvurucuların delil yetersizliğinden beraatine hükmetmiştir.

12. Başvurucular makul bir şüphe bulunmaksızın işlettikleri büfeye operasyon düzenlendiği, operasyon ve gözaltına alma süresince kayıt altına alınan görüntülerin medyaya servis edildiği ve bu nedenle zarara uğradıkları iddiasıyla maddi ve manevi tazminat talebiyle 15/11/2007 tarihinde tam yargı davası açmıştır. Başvurucular dava dilekçesi ekinde 17/1/2007 ve 19/1/2007 tarihli gazete küpürlerini sunmuşlardır.

13. Dava İstanbul 7. İdare Mahkemesinde görülmüştür. Mahkeme 30/12/2008 tarihinde davayı reddetmiştir. Mahkeme gerekçesinde; tam yargı davalarında idarenin sorumluluğunun doğabilmesi için öncelikle idari nitelikte bir eylem ve işlem bulunması, bu eylemve işlemden dolayı zararın doğması ve bunlarla kişilerin uğradığını iddia ettikleri zarar arasında illiyet bağı bulunması ve son olarak da idarenin kusurlu olması gerektiği belirtilmiştir. Mahkeme; uyuşmazlık konusu olayda idarenin sorumluluğunu gerektirecek idari bir eylem veya işlemin varlığından söz edilemeyeceğini, idareye atfedilecek bir kusura rastlanmadığını belirterek tazminata hükmedilmesine olanak bulunmadığını ifade etmiştir.

14. Mahkeme; dosya içine sunulan bilgi ve belgelerden medya organlarında çıkan yayınlardaki hususların emniyet görevlilerince servis edildiğine dair herhangi bir belgeye rastlanmadığını, başvurucular hakkında yapılan ihbar üzerine polis memurlarının görevlerini yaptıklarını ifade etmiştir. Mahkeme, başvurucuların işyerinde uyuşturucu niteliğinde madde ele geçirildiğine de dikkat çekmiştir. Ayrıca Mahkeme, dava dilekçesinde belirtilen işyerinin geçici olarak kapatılması nedeniyle başvurucuların zarar ettiği iddiasıyla ilgili olarak -başvurucular işyerinin otuz gün süreyle geçici olarak kapatılmasına ilişkin dava açmışlar ise de- idareye tazminat istemiyle tekrar başvuruda bulunulabileceğinin açık olduğunu belirtmiştir.

15. Temyiz üzerine Danıştay 7/11/2013 tarihinde kararı onamıştır. Onama kararı başvuruculara 3/3/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.

16. Başvurucular 2/4/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

17. Anayasa Mahkemesi tarafından başvuruculara gönderilen 16/11/2017 tarihli yazıda, başvuruculara ait büfeye yapılan operasyona ilişkin görüntülerin medyaya servis edildiği ve operasyonun yazılı basında ve televizyon kanallarında haber konusu olduğu ileri sürülmesine rağmen başvuru formunda söz konusu görüntülerin yayımlanmasına dair yeterli açıklamada bulunulmadığı belirtilmiştir. Söz konusu yazıyla medyaya servis edildiği belirtilen görüntülerin yayımlanıp yayımlanmadığının, yayımlanmışsa söz konusu operasyona ilişkin görüntülerin hangi tarihte ve hangi yayın organlarında yayımlandığının açık bir şekilde belirtilmesi ve ellerinde varsa söz konusu görüntü kayıtlarının gönderilmesi başvuruculardan talep edilmiştir. Başvurucular vekiline 22/11/2017 tarihinde tebliğ edilen yazıyaherhangi bir cevap verilmemiştir.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

18. Mahkemenin 13/9/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Maddi ve Manevi Varlığı Koruma ve Geliştirme Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucuların İddiaları ve Bakanlık Görüşü

19. Başvurucular; işlettikleri büfeye ilgileri olmadığı hâlde uyuşturucu ticareti yaptıkları iddiasıyla polis tarafından operasyon düzenlendiğini, operasyon görüntülerinin medyaya servis edildiğini öne sürmüşlerdir. Başvurucular, operasyon görüntülerinin medyada yer alması ve kendilerinin haber konusu olmaları nedeniyle zarara uğradıklarını iddia etmiş; ceza yargılaması sonucunda beraat ettiklerini ancak halk nezdinde uyusturucu satıcısı olarak damgalanmaları nedeniyle eski iş potansiyellerine dönemediklerini, yapılan yayınlar nedeniyle çalışma hürriyetlerinin engellendiğini, masumiyet karinesinin ihlal edildiğini, şeref ve itibarlarının zedelendiğini ileri sürmüşlerdir.

20. Bakanlık görüşünde; adil yargılanma ve masumiyet karinesine ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Anayasa Mahkemesi içtihatlarına yer verilerek başvurucuların iddialarının özünün delillerin değerlendirilmesine ve hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkin olduğu, Anayasa Mahkemesinin dördüncü derece yargı yeri olmadığı ve bu nedenle derece mahkemelerinin uyuşmazlıkla ilgili vardıkları sonucun esas yönünden adil olup olmadığının bireysel başvuru incelemesine konu edilemeyeceği belirtilmiştir.

2. Değerlendirme

21. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucuların şikâyet ettiği koşullar ve şikâyetlerini dile getirme biçimi dikkate alındığında çalışma hürriyetlerinin ve masumiyet karinesinin ihlal edildiğine ilişkin iddialarının da diğer iddialarla birlikte Anayasa'nın 17. maddesinde koruma altına alınmış olan maddi ve manevi varlığı koruma ve geliştirme hakkı bağlamında incelenmesi uygun görülmüştür.

22. İddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak Anayasa'nın 17. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"Herkes, ... maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir."

23. Kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı, Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınmıştır. Anılan maddenin birinci fıkrasında insan onurunun korunması amaçlanmıştır (Cezmi Demir ve diğerleri, B. No: 2013/293, 17/7/2014, § 80).

24. Somut olayda başvurucular hakkında makul şüpheye dayalı olarak bir operasyon yürütülmüş ve operasyon görüntüleri polis tarafından kayda alınmıştır. Başvurucular, tazminat talebiyle açtıkları idari davaya ilişkin dava dilekçesi ekinde söz konusu operasyonla ilgili olarak basında çıkan haberlere ilişkin gazete küpürlerini eklemişlerdir. Bununla birlikte başvurucuların asıl iddiası operasyon görüntülerinin emniyet birimleri tarafından medyaya sızdırıldığına, bu şekilde şeref ve itibarlarının korunması hakkının ihlal edildiğine ilişkindir. Dosyada yer alan bilgi ve belgeler kapsamında yapılan araştırmada, söz konusu operasyonlarla ilgili başvurucular tarafından belirtilen tarihlerde -dava dilekçesi ekinde başvurucuların idare mahkemesine sunduğu haber metinleriyle aynı içerikte- yayınlara rastlanmış ve fakat televizyon kanallarında yayımlandığı belirtilen ve polis tarafından çekilen görüntüler tespit edilememiştir. Bu nedenle başvuruculardan söz konusu iddialarını temellendirmeleri amacıyla görüntülerin hangi tarihlerde ve mecralarda yayımlandığının bildirilmesi ve görüntülerin bir örneğinin gönderilmesi talep edilmiştir. Ancak başvuruculardan herhangi bir açıklama veya aydınlatıcı bilgi elde edilememiştir.

25. Dolayısıyla başvurucular, devletin negatif yükümlülüğüne aykırı davrandığına dair iddialarının incelenebilmesi için gerekli olan bilgileri Anayasa Mahkemesine sunmamıştır. Bu nedenle başvurucuların polisin görüntüleri servis ettiği ve bu görüntülerin medyada yayımlandığı şeklindeki iddialarını temellendiremedikleri sonucuna ulaşılmıştır.

26. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre Anayasa Mahkemesi başvurucunun ihlal iddialarını temellendiremediği başvuruları açıkça dayanaktan yoksun kabul edebilir (Kürşat Eyol, B. No: 2012/665, 13/6/2013, § 20).

27. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

28. Başvurucular bireysel başvuru konusu yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.

29. Anayasa Mahkemesi; Ferat Yüksel (B. No: 2014/13828, 12/9/2018) kararında, yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı ya da yargı kararlarının geç veya eksik icra edildiği ya da hiç icra edilmediği iddiasıyla 31/7/2018 tarihinden önce gerçekleştirilen bireysel başvurulara ilişkin olarak Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Tazminat Komisyonu Başkanlığına başvuru imkânının getirilmesine ilişkin yolu ulaşılabilir olma, başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesinin bulunup bulunmadığı yönlerinden inceleyerek bu yolun etkililiğini tartışmıştır.

30. Anılan kararda özetle anılan başvuru yolunun kişileri mali külfet altına sokmaması ve başvuruda kolaylık sağlaması nedenleriyle ulaşılabilir olduğu, düzenleniş şekli itibarıyla ihlal iddialarına makul bir başarı şansı sunma kapasitesinden mahrum olmadığı vetazminat ödenmesine imkân tanıması ve/veya bu mümkün olmadığında başka türlü telafi olanakları sunması nedenleriyle potansiyel olarak yeterli giderim sağlama imkânına sahip olduğu hususunda değerlendirmelerde bulunulmuştur (Ferat Yüksel, §§ 27-34). Bu gerekçeler doğrultusunda Anayasa Mahkemesi, ilk bakışta ulaşılabilir olan ve ihlal iddialarıyla ilgilibaşarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesi olduğu görülen Tazminat Komisyonuna başvuru yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmayacağı sonucuna vararak başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemezlik kararı vermiştir (Ferat Yüksel, §§ 35, 36).

31. Mevcut başvuruda söz konusu karardan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.

32. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Maddi ve manevi varlığı koruma ve geliştirme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA 13/9/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Mehmet Zeki Babat ve Servet Babat [1.B.], B. No: 2014/4830, 13/9/2018, § …)
   
Başvuru Adı MEHMET ZEKİ BABAT VE SERVET BABAT
Başvuru No 2014/4830
Başvuru Tarihi 2/4/2014
Karar Tarihi 13/9/2018

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, bir polis operasyonu sırasında kaydedilen görüntülerin medyaya servis edilmesi nedeniyle maddi ve manevi varlığı koruma ve geliştirme hakkının; yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Maddi ve manevi varlığın korunması hakkı Şeref ve İtibarın Korunması (İfade Özgürlüğü Hariç) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Makul sürede yargılanma hakkı (idare) Başvuru Yollarının Tüketilmemesi
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi