logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Yılmaz Bakaç [2.B.], B. No: 2014/4052, 10/5/2017, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

YILMAZ BAKAÇ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/4052)

 

Karar Tarihi: 10/5/2017

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Engin YILDIRIM

Üyeler

:

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

Osman Alifeyyaz PAKSÜT

 

 

Recep KÖMÜRCÜ

 

 

M. Emin KUZ

Raportör

:

Nahit GEZGİN

Başvurucu

:

Yılmaz BAKAÇ

Vekili

:

Av. Aytaç SARI

 

 

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, tıbbî hata sonucu meydana geldiği ileri sürülen ölüm olayı ile ilgili olarak etkili ceza soruşturması yürütülmemesi nedeniyle yaşama hakkının ihlal edildiğine ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 20/3/2014 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:

7. Başvurucunun kızı M.B. öksürük ve hırıltılı solunum şikâyetiyle Adana Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesine (Devlet Hastanesi) götürülmüş ve burada pnömoni-immün yetmezlik tanısıyla yatışı yapılmıştır. M.B. bu hastanede bir süre kaldıktan sonra 25/6/2013 tarihinde genel durumunun iyiye gittiği gerekçesiyle taburcu olmuştur.

8. M.B., taburcu olduktan sonra durumunun kötüleşmesi üzerine bu kez 29/6/2013 tarihinde Adana'da bulunan bir özel hastaneye götürülmüş ve burada yapılan muayenesi sonucunda hastane yetkilileri tarafından tedavisi için yatışının yapılması gerektiği yakınlarına bildirilmiştir.

9.Yakınları, M.B.yi evine götürmüşler ancak durumunun kötüleşmesi üzerine aynı özel hastaneye yeniden getirmişlerdir. M.B. burada yapılan tüm müdahalelere rağmen yaşamını yitirmiştir.

A. Ceza Soruşturması Süreci

10. Başvurucu, kızı hakkında düzenlenen Devlet Hastanesi raporunda İmmünoloji Polikliniği olan bir üst merkeze sevkinin planlandığı belirtilmesine rağmen akciğer dinleme bulgularının gerilediği ve genel durumunun iyiye gittiği gerekçesiyle taburcu edilmesinin ardından yaşamını yitirdiğini ileri sürerek kızının teşhis ve tedavi sürecinde görev alan doktorlar hakkında Adana Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunmuştur.

11. Başvurucunun bu şikâyeti üzerine olaya ilişkin soruşturma başlatan Cumhuriyet Başsavcılığı, söz konusu doktorlar hakkında 2/12/1999 tarihli ve 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri çerçevesinde Adana Valiliğinden soruşturma izni istemiştir.

12. Valilik 8/10/2013 tarihli kararıyla soruşturma izni vermemiş, başvurucunun bu karara itirazı Adana Bölge İdare Mahkemesinin 15/1/2014 tarihli kararıyla reddedilmiştir.

B. Tazminat Davası Süreci

13.UYAP üzerinden yapılan incelemede başvurucu ve eşinin, kızlarının ölümünde idarenin hizmet kusuru bulunduğunu ve ölüm nedeniyle maddi ve manevi zarara uğradıklarını ileri sürerek Sağlık Bakanlığı aleyhine Adana 2. İdare Mahkemesinde (Mahkeme) tazminat davası açtıkları görülmüştür.

14.Bu davada Adli Tıp Kurumu Birinci İhtisas Kurulundan alınan raporda, M.B.nin tetkik ve tedavi işlemlerinin tıp kurallarına uygun olduğu ve Devlet Hastanesi ile özel hastanede görev yapan doktorların kusurlarının bulunmadığı belirtilmiştir.

15.Mahkeme 30/1/2015 tarihinde davayı oyçokluğuyla reddetmiş, başvurucu ve eşi bu kararı temyiz etmiştir. Bu karara muhalif olan Mahkeme Üyesi, kamu hizmeti ile zarar arasında illiyet bağı olduğunu ve bu nedenle kusursuz sorumluluğa gidilmesinin hak ve nasafet kurallarına daha uygun olacağını belirtmiştir.

16. Söz konusu karar, Danıştay incelemesi aşamasında olup henüz kesinleşmemiştir.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

17. Mahkemenin 10/5/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

18.Başvurucu, kızının öksürük ve hırıltılı solunum şikâyetiyle götürüldüğü Devlet Hastanesinde yapılan teşhis ve tedavi sürecindeki ihmaller sonucu ölümüne neden olduklarını ileri sürdüğü kamu görevlileri hakkında soruşturma izni verilmemesi nedeniyle Anayasa’nın36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş; yeniden yargılama yapılmasını talep etmiştir.

B. Değerlendirme

19. Anayasa Mahkemesi olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16).

20.Başvuru formu ve ekleri bir bütün olarak incelendiğinde başvurucunun temel olarak yaşam hakkı kapsamında etkili bir ceza soruşturması yürütülmemesinden şikâyet ettiği anlaşılmıştır. Bu nedenle başvurucu tarafından adil yargılanma hakkı ile bağlantı kurularak ileri sürülen iddiaların Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

21. Anayasa’nın"Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı" kenar başlıklı 17. maddesinin birinci ve ikinci fıkraları şöyledir:

“Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.

Tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kimsenin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbi deneylere tabi tutulamaz.”

 22. Anayasa’nın "Devletin temel amaç ve ödevleri" 5. maddesinin ilgili bölümü şöyledir:

“Devletin temel amaç ve görevleri, … Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.”

23. Anayasa'nın 17. maddesinde düzenlenen yaşama hakkı, Anayasa'nın 5. maddesiyle birlikte değerlendirildiğinde devlete pozitif ve negatif ödevler yükler (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, B. No: 2012/752, 17/9/2013, § 50).

24. Yaşama hakkının veya bedensel bütünlüğün ihlaline kasten sebebiyet verilmemiş ise "etkili bir yargısal sistem kurma" yönündeki pozitif yükümlülük her olayda mutlaka ceza davası açılmasını gerektirmez. Başvurucunun kızı M.B.ye zarar verilmek kastıyla hareket edildiği yönünde bir iddiasının bulunmadığı ve olayın istisna kapsamında olmadığı değerlendirildiğinde Anayasa'nın 17. maddesi kapsamında etkili bir yargısal sistem kurma yönündeki pozitif yükümlülük mağdura adli ya da idari yargı mercileri önünde açabileceği bir tazminat ya da tam yargı davası yolunun sağlanması ile yerine getirilmiş sayılabilir (Yaprak Yüksek, B. No:2013/9116, 14/10/2015, §§ 32, 33, 35).

25. Bu yaklaşım, tıbbî hata sonucu meydana geldiği ileri sürülen ölüm olayları için de geçerlidir. Diğer taraftan bu şekildeki bir kabul, bu tür olaylarda yürütülen ceza soruşturmalarının Anayasa Mahkemesi tarafından değerlendirilmeyeceği anlamına da gelmemektedir. Ancak ilke olarak tıbbi hatalara ilişkin şikâyetler konusunda temel başvuru yolu, hukuki sorumluluğu tespit adına takip edilecek olan hukuk veya idari tazminat davası yoludur (Zeki Kartal, B. No: 2013/2803, 21/1/2016, § 78; Nail Artuç, B. No: 2013/2839, § 38; Kenan Sayın, B. No: 2013/5376, 14/10/2015, § 50; Coşkun Gömüç ve Taşkın Gömüç, B. No: 2013/9597, 21/4/2016, § 64).

26.Başvurucunun olayla ilgili olarak idari yargı merciinde tazminat davası açtığı ve bu davanın henüz sonuçlanmadığı görülmektedir. Somut olayda, Anayasa Mahkemesinin yukarıda belirtilen ilke kararından ayrılmasını gerektirir bir durum tespit edilmemiştir. Dolayısıyla idari yargı mercii önünde devam eden davanın başvuruda ileri sürülen iddia bakımından etkili bir başvuru yolu olmadığı söylenemez.

27. Açıklanan nedenlerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurunun başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 10/5/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Yılmaz Bakaç [2.B.], B. No: 2014/4052, 10/5/2017, § …)
   
Başvuru Adı YILMAZ BAKAÇ
Başvuru No 2014/4052
Başvuru Tarihi 20/3/2014
Karar Tarihi 10/5/2017

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, tıbbî hata sonucu meydana geldiği ileri sürülen ölüm olayı ile ilgili olarak etkili ceza soruşturması yürütülmemesi nedeniyle yaşama hakkının ihlal edildiğine ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Yaşam hakkı Tıbbi ihmal veya sağlık hizmetlerine erişememe sonucu ölüm Başvuru Yollarının Tüketilmemesi
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi