TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
YILMAZ SÜREKLİ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2014/431)
Karar Tarihi: 17/11/2014
Başkan
:
Alparslan ALTAN
Üyeler
Serdar ÖZGÜLDÜR
Celal Mümtaz AKINCI
Muammer TOPAL
M. Emin KUZ
Raportör Yrd.
Derya ATAKUL
Başvurucu
Yılmaz SÜREKLİ
Vekili
Av. Fevzi KAYACAN
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvurucu, "Vergi Usul Kanunu’na muhalefet" suçunu işlediği iddiasıyla yargılandığı davanın makul sürede sonuçlanmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru, 10/1/2014 tarihinde Konya 4. Ağır Ceza Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. İdari yönden yapılan ön incelemede başvurunun Komisyona sunulmasına engel bir durumun bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Birinci Komisyonunca, 27/3/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik incelemesi Bölüm tarafından yapılmak üzere, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından 12/6/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru konusu olay ve olgular ile başvurunun bir örneği, görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir. Adalet Bakanlığının 14/7/2014 tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve ekleri ile başvuruya konu yargılama dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucu hakkında, Konya Cumhuriyet Başsavcılığının 13/12/2006 tarih ve E.2006/12678 sayılı iddianamesi ile "213 sayılı Vergi Usul Kanunu’na Muhalefet (Vergi Kaçakçılığı)" suçunu işlediği iddiası ile kamu davası açılmıştır.
8. Konya Cumhuriyet Başsavcılığınca 8/7/2009 tarihli ek iddianame ile başvurucu dışındaki üç şüpheli hakkında da "213 sayılı Vergi Usul Kanunu’na Muhalefet (Vergi Kaçakçılığı)" suçunu işledikleri iddiası ile kamu davası açılmıştır.
9. Konya 1. Asliye Ceza Mahkemesince, başvurucu ve diğer sanıklar hakkında yapılan yargılama sonunda, 26/12/2013 tarih ve E.2006/918, K.2013/978 sayılı kararla başvurucunun "213 sayılı Vergi Usul Kanunu’na Muhalefet (Vergi Kaçakçılığı)" suçundan 18 ay 22 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir.
10. Katılan Maliye Hazinesinin itirazı üzerine Konya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 14/2/2014 tarih ve 2014/85 Değişik İş sayılı kararıyla itirazın kesin olarak reddine karar verilmiş, anılan tarihte hüküm kesinleşmiştir.
11. Başvurucu, 10/1/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
B. İlgili Hukuk
12. 4/1/1961 tarih ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 359. maddesi.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
13. Mahkemenin 17/11/2014 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 10/1/2014 tarih ve 2014/431 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
14. Başvurucu, Konya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından "Vergi Usul Kanunu’na muhalefet" suçunu işlediği iddiasıyla 13/12/2006 tarihinde hakkında açılan kamu davasının makul sürede sonuçlanmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
15. Başvuru formu ile eklerinin incelenmesi sonucunda, açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
16. Başvurucu, Konya Cumhuriyet Başsavcılığınca hakkında açılan kamu davasının makul sürede sonuçlanmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
17. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18), Sözleşme metni ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından ortaya çıkan ve adil yargılanma hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36. maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle, Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan ve AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara, Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun dayanağını oluşturan makul sürede yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil olup, ayrıca davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten Anayasa’nın 141. maddesinin de Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği, makul sürede yargılanma hakkının değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 38–39).
18. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması gereken kriterlerdir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 41–45).
19. Anayasa’nın 36. ve Sözleşme’nin 6. maddesi uyarınca kişilere, cezai alanda yöneltilen suçlamaların da (suç isnadı) makul sürede karara bağlanmasını isteme hakkı tanınmıştır. İsnat olunan fiil, ceza kanunlarında suç olarak nitelendirilmiş ve yargılama aşamasında ceza hukukunun kuralları uygulanmış ise ayrıca bir uygulanabilirlik incelemesi yapılmaksızın kendiliğinden adil yargılanma hakkının kapsamına girer (B. No: 2013/625, 9/1/2014, § 31). Başvuru konusu olayda, başvurucu hakkında, Konya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından "213 sayılı Vergi Usul Kanunu’na Muhalefet (Vergi Kaçakçılığı)" suçunu işlediği iddiasıyla soruşturma başlatılmıştır. Başvurucu hakkında isnat olunan suç 213 sayılı Kanun’un 359. maddesinde hapis cezasını gerektirir şekilde tanımlanmıştır. Bu çerçevede başvurucu hakkındaki suç isnadına dayalı yargılamanın Anayasa’nın 36. maddesinin güvence kapsamına girdiği konusunda kuşku bulunmamaktadır (B. No: 2012/625, 9/1/2014, § 32).
20. Ceza muhakemesinde yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken sürenin başlangıcı, bir kişiye suç işlediği iddiasının yetkili makamlar tarafından bildirilmesi veya isnattan ilk olarak etkilendiği arama ve gözaltı gibi bir takım tedbirlerin uygulanması anıdır. Somut başvuru açısından bu tarih, başvurucu hakkında Konya Cumhuriyet Başsavcılığınca kamu davasının açıldığı 13/12/2006 tarihidir. Ceza yargılamasında sürenin sona erdiği tarih, suç isnadının nihai olarak karara bağlandığı tarih olup, somut başvuru açısından bu tarih başvurucu hakkında verilen karara yapılan itirazın Konya 3. Ağır Ceza Mahkemesince reddedildiği 14/2/2014 tarihidir (B. No: 2013/695, 9/1/2014, § 35).
21. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde, 13/12/2006 tarihinde başvurucu hakkında Konya Cumhuriyet Başsavcılığınca "213 sayılı Vergi Usul Kanunu’na Muhalefet (Vergi Kaçakçılığı)" suçunu işlediği iddiasıyla kamu davası açıldığı, Başsavcılıkça 8/7/2009 tarihli ek iddianame ile başvurucu dışındaki üç şüpheli hakkında da "213 sayılı Vergi Usul Kanunu’na Muhalefet (Vergi Kaçakçılığı)" suçunu işledikleri iddiası ile kamu davası açıldığı ve yargılamaya Konya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin E.2006/918 sayılı dosyasında başlandığı tespit edilmiştir. Mahkemece, başvurucu ile diğer sanıkların savunmalarının alındığı, tanıkların dinlendiği, vergi kaçakçılığı raporlarının incelendiği belirlenmiştir. Mahkemece, vergi kaçakçılığına ilişkin bilirkişi raporu alınarak 26/12/2013 tarihinde başvurucunun, "213 sayılı Vergi Usul Kanunu’na Muhalefet (Vergi Kaçakçılığı)" suçundan 18 ay 22 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, katılan Maliye Hazinesinin itirazı üzerine Konya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 14/2/2014 tarihli kararıyla itirazın kesin olarak reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
22. 4/12/2004 tarih ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun öngördüğü yargılama usullerine tabi mahkemeler nezdindeki yargılamaların makul sürede tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve Anayasa Mahkemesi tarafından makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde kararlar verilmiştir (B. No: 2012/625, 9/1/2014, §§ 23-41; B. No: 2013/695, 9/1/2014, §§ 24-40).
23. Başvurunun değerlendirilmesi neticesinde, başvuruya konu ceza davası; hukuki meselenin çözümündeki güçlük, maddi olayların karmaşıklığı, delillerin toplanmasında karşılaşılan engeller, taraf sayısı gibi kriterler dikkate alındığında karmaşık olmaktan uzaktır. Başvurucunun tutum ve davranışlarıyla ve usuli haklarını kullanırken özensiz davranmasıyla yargılamanın uzamasına önemli ölçüde sebep olduğu da söylenemez. Anılan davaya bütün olarak bakıldığında, somut başvuru açısından farklı bir karar verilmesini gerektirecek bir yön bulunmadığı ve söz konusu yedi yıl iki ayı aşkın yargılama sürecinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.
24. Açıklanan nedenlerle, başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
25. Başvurucu, 10.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
26. 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un “Kararlar” kenar başlıklı 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
27. Başvurucunun tarafı olduğu uyuşmazlığa ilişkin yedi yıl iki ayı aşkın yargılama süresi nazara alındığında, yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya net 6.650,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
28. Başvurucu tarafından yapılan ve dosyadaki belgeler uyarınca tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurucunun;
1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki iddiasının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
B. Başvurucuya net 6.650,00 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE, başvurucunun tazminata ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,
C. Başvurucu tarafından yapılan 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
D. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,
17/11/2014 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.