TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
NURETTİN MUTLU VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/7030)
|
|
Karar Tarihi: 17/3/2016
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Recep KÖMÜRCÜ
|
|
|
M. Emin KUZ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Yusuf Enes KAYA
|
Başvurucular
|
:
|
Nurettin MUTLU
|
|
|
Hüseyin MUTLU
|
|
|
Veysi MUTLU
|
Vekilleri
|
:
|
Av. Atik YÜKSEL
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu, 2/9/1993 tarihinde açılan kadastro tespitine
itiraz davasının makul sürede sonuçlandırılamaması nedeniyle adil yargılanma
hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 6/5/2014 tarihinde Güroymak Asliye Hukuk
Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil
edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca, 30/9/2014 tarihinde,
kabul edilebilirlik incelemesi Bölüm tarafından yapılmak üzere, dosyanın Bölüme
gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından 21/7/2014
tarihinde, kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar
verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına gönderilmiştir. Adalet Bakanlığının 29/5/2015 tarihli yazısında,
Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine
atfen, başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve ekleri ile başvuruya konu yargılama
dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. Bitlis ili Güroymak ilçesi Kuştaşı
köyü Duap mezrasında yapılan kadastro tespit
çalışmaları sonrasında, Pafta: 3 Parsel: 22, 23, 24, 30, 34; Pafta: 3-6 Parsel:
35, 36, 37, 38, 39, 43; Pafta: 6 Parsel: 40, 41, 42, 45, 46; Pafta: 2 Parsel:
47, 48, 49; Pafta: 3 Parsel: 52, 26, 27 sayılı taşınmazların bir kısmı mera ve
mezarlık olarak, bir kısmı da Maliye Hazinesi adına tespit edilmiştir. Bu
tespit üzerine başvurucular 2/9/1993 tarihinde Bitlis Kadastro Mahkemesinde
kadastro tespitine itiraz davası açmışlardır.
8. Yapılan yargılama sonucunda, Bitlis Kadastro Mahkemesince
14/11/1996 tarihinde uyuşmazlık konusu parsellerin bulunduğu Güroymak ilçesinde
adliyenin açılması üzerine yetkisizlik kararı verilmiş, dava dosyası Güroymak
Kadastro Mahkemesine gönderilmiştir.
9. Güroymak Kadastro Mahkemesinin E.1997/43 sayılı dosyasına
kaydedilen dava, aynı Mahkemenin tarafları ve konusu aynı olan E.1997/41 sayılı
dosyası ile birleştirilmiş, yargılamaya E.1997/41 sayılı dosya üzerinden devam
edilmesi kararlaştırılmıştır.
10. Güroymak Kadastro Mahkemesinin 20/12/2004 tarihli ve
E.1997/41, K.2004/8 sayılı kararıyla uyuşmazlık konusu taşınmazlar mera olarak
değerlendirilerek dava başvurucular aleyhine sonuçlandırılmıştır.
11. Temyiz üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 16/5/2006
tarihli ve E.2006/136, K.2006/1572 sayılı ilamıyla İlk Derece Mahkemesi kararı
bozularak dosya Güroymak Kadastro Mahkemesine gönderilmiş ve Mahkemenin
E.2007/1 sayılı dosyasına kaydedilmiştir.
12. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun 4/6/2013 tarih ve
1074 sayılı kararıyla Güroymak ilçesinde görülen kadastro davalarının Tatvan
Kadastro Mahkemesine devrinin kararlaştırıldığı gerekçesiyle dava dosyası
Tatvan Kadastro Mahkemesine gönderilerek Mahkemenin E.2013/39 sayılı dosyasına
kaydedilmiştir.
13. Tatvan Kadastro Mahkemesi 20/8/2014 tarihli ve E.2013/39,
K.2014/81 sayılı kararıyla davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar
vermiştir.
14. Anılan karar temyiz edilmiş olup temyiz incelemesi devam
etmektedir.
15. Başvurucular, 6/5/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuşlardır.
B. İlgili Hukuk
16. 12/1/2011 tarih ve 6100
sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 30. maddesi ile 21/6/1987 tarih ve 3402
sayılı Kadastro Kanunu’nun 25. maddesinin birinci fıkrası, 28. maddesinin
birinci fıkrası, 29. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları, 30.
maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 32. maddesinin birinci fıkrası ve 36.
maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi (Bkz. Güher Ergun ve Tosun Tayfun Ergun, B. No: 2012/12,
17/9/2013, §§ 16-22).
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
17. Mahkemenin 17/3/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda,
başvurucuların 6/5/2014 tarih ve 2014/7030 numaralı bireysel başvuruları
incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiaları
18. Başvurucular, 2/9/1993 tarihinde açmış oldukları kadastro
tespitine itiraz davasının makul sürede sonuçlandırılamadığını belirterek, adil
yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
19. Başvuru formu ve eklerinin incelenmesi sonucunda açıkça
dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini
gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul
edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
20. Başvurucular, 2/9/1993 tarihinde açmış oldukları kadastro
tespitine itiraz davasının makul sürede sonuçlandırılamadığını belirterek adil
yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
21. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme)
ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, §
18), Sözleşme metni ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından
ortaya çıkan ve adil yargılanma hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve
haklar, Anayasa’nın 36. maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının da
unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca
inceleme yaptığı birçok kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM
içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle, Sözleşme’nin lâfzî içeriğinde yer alan
ve AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve
haklara, Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun dayanağını oluşturan makul sürede
yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca adil yargılanma
hakkının kapsamına dâhil olup, ayrıca davaların en az giderle ve mümkün olan
süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten Anayasa’nın 141.
maddesinin de Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği, makul sürede yargılanma
hakkının değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır ( Güher Ergun ve Diğerleri, B. No: 2012/13,
2/7/2013, §§ 38–39).
22. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu,
tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun
davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir
davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması
gereken kriterlerdir (Güher
Ergun ve Diğerleri, §§ 41–45).
23. Anayasa’nın 36. maddesi ve Sözleşme’nin
6. maddesi uyarınca, medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkların makul
sürede karara bağlanması gerekmektedir. Başvuru konusu olayda taşınmaz
mülkiyeti hakkında Bitlis Kadastro Mahkemesinde açılan ve Tatvan Kadastro
Mahkemesine devredilen kadastro tespitine itiraz davasında, 3402 sayılı Kanun
ve 6100 sayılı Kanun’da yer alan usul hükümlerine göre yürütülen somut
yargılama faaliyetinin, medeni hak ve yükümlülükleri konu alan bir yargılama
olduğunda kuşku yoktur (Güher Ergun ve
Diğerleri, § 49).
24. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara
ilişkin makul süre değerlendirmesinde, sürenin başlangıcı kural olarak,
uyuşmazlığı karara bağlayacak yargılama sürecinin işletilmeye başlandığı, başka
bir deyişle davanın ikame edildiği tarih olup, somut başvuru açısından bu tarih 2/9/1993 tarihidir.
25. Sürenin bitiş tarihi ise, çoğu zaman icra aşamasını da
kapsayacak şekilde yargılamanın sona erme tarihidir. Ancak devam eden
yargılamalara ilişkin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasını
içeren başvuruların yargılama faaliyetinin devamı sırasında da yapılabilmesi
olanağı bulunduğundan, değerlendirmeye esas alınacak sürenin bitiş anı
başvurunun karara bağlandığı tarihtir (Güher Ergun ve Diğerleri, § 52).
26. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinden,
Bitlis ili Güroymak ilçesi Kuştaşı köyü Duap mezrasında yapılan kadastro tespit çalışmaları
sonrasında bir kısım taşınmazların mera ve mezarlık olarak, bir kısmının da
Maliye Hazinesi adına tespit edilmesi üzerine başvurucular tarafından Bitlis
Kadastro Mahkemesinde kadastro tespitine itiraz davası açıldığı, dava
dosyasının görevsizlikle Güroymak Kadastro Mahkemesine gönderildiği, yapılan
yargılama sonucunda davanın başvurucular aleyhine sonuçlandırıldığı, temyiz
incelemesi sonucunda İlk Derece Mahkemesi kararının bozulduğu, Güroymak
Kadastro Mahkemesinde görülen kadastro davalarının Tatvan Kadastro Mahkemesine
devredilmesi nedeniyle davanın Tatvan Kadastro Mahkemesine gönderilmesine karar
verildiği anlaşılmaktadır. Tatvan Kadastro Mahkemesince yapılan yargılama
sonucunda davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verildiği, hükmün temyiz
incelemesinin halen devam ettiği belirlenmiştir.
27. İlgili yargılama evrakının incelenmesinden, başvuruya
konu yargılamanın Kadastro Mahkemesi önünde sürdüğü görülmekle, 3402 sayılı
Kanun’da yer alan özel usul hükümleri ile medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin
uyuşmazlıkları konu alan yargılama faaliyetleri için geçerli genel usuli hükümler içeren 6100 sayılı Kanun’a tabi bir
yargılama faaliyetinin söz konusu olduğu ve 3402 sayılı Kanun’da yer alan özel
usul hükümleri ile 6100 sayılı Kanun’un 30. maddesinin, uyuşmazlıkların makul
sürede çözümlenmesi gerekliliğini ortaya koyduğu anlaşılmaktadır (bkz.§ 16).
28. Kadastro mahkemesi nezdindeki yargılamaların makul sürede
tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve
Anayasa Mahkemesi tarafından, özellikle 3402 sayılı Kanun’da yer alan ve
yargılamada sürati temin etmeye hizmet eden özel usul hükümlerinin nazara
alınmadığı göz önünde bulundurularak makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiği yönünde kararlar verilmiştir (Güher
Ergun ve Diğerleri, §§ 54-64; Güher
Ergun ve Tosun Tayfun Ergun, §§ 53-62; Gülseren Gürdal ve Diğerleri, B. No: 2013/1115, 5/12/2013,
§§ 60-67; Haydar İzgi, B.No: 2012/673, 19/12/2013, §§ 37-43).
29. Başvuruya konu davanın taraf sayısı ve mahiyeti nedeniyle
icrası gereken usul işlemlerinin niteliği başvuruya konu yargılamanın karmaşık
nitelikte olduğunu ortaya koymakla birlikte davaya bütün olarak bakıldığında,
3402 sayılı Kanun’da yer alan usul hükümlerine tabi bir yargılama sürecine
ilişkin somut başvuru açısından farklı bir karar verilmesini gerektirecek bir
yön bulunmadığı ve yaklaşık yirmi üç yıldır devam eden yargılama sürecinde
makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.
30. Açıklanan nedenlerle, başvurucuların Anayasa’nın 36.
maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma haklarının ihlal
edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
31. Başvurucular, maruz kaldıkları zarar karşılığı olarak
ayrı ayrı 15.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmişlerdir.
32. 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama
Usulleri Hakkında Kanun'un “Kararlar”
kenar başlıklı 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa,
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere
dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar
bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel
mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla
yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve
sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
33. Başvurucuların tarafı oldukları uyuşmazlığa ilişkin
yaklaşık yirmi üç yıldır devam eden yargılama süresi nazara alındığında,
yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal tespitiyle
giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuların her birine
talepleri doğrultusunda net 15.000,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar
verilmesi gerekir.
34. Başvurucular tarafından yapılan ve dosyadaki belgeler
uyarınca tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.800,00 TL vekâlet ücretinden oluşan
toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin başvuruculara müştereken ödenmesine
karar verilmesi gerekir.
35. Başvuruya konu yargılamanın yaklaşık yirmi üç yıldır
devam ettiği ve bu hususun makul sürede yargılanma hakkını ihlal ettiği
gözetilerek, anayasal bir hakkın ihlal edildiği açık olan bir yargılama
dosyasında, hukuka, adalete ve mahkemeye güven ilkesinin gördüğü zararın devam
etmesinin önlenmesi amacıyla, yargılamanın mümkün olan en kısa sürede
sonuçlandırılmasını teminen, kararın bir örneğinin
ilgili Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurucuların,
1.
Makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiği yönündeki iddialarının KABUL
EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Anayasa’nın
36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma haklarının İHLAL
EDİLDİĞİNE,
B. Başvurucuların
her birine net 15.000,00 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE, başvurucuların
tazminata ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,
C. Başvurucular tarafından yapılan 206,10 TL
harç ve 1.800,00 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama
giderinin BAŞVURUCULARA MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
D. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben
başvurucuların Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde
yapılmasına; ödemede gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten
ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,
E. Kararın
bir örneğinin Yargıtaya gönderilmesine,
17/3/2016
tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.