TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
EMİNE GÜLÜM ILGAZ VE NİMET IŞIL ARIPEK BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/4541)
|
|
Karar Tarihi: 17/11/2014
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Serruh
KALELİ
|
Üyeler
|
:
|
Nuri NECİPOĞLU
|
|
|
Hicabi
DURSUN
|
|
|
Erdal TERCAN
|
|
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Yusuf Enes KAYA
|
Başvurucular
|
:
|
Emine Gülüm ILGAZ
|
|
|
Nimet Işıl ARIPEK
|
Vekilleri
|
:
|
Av. İlhan DURMUŞ
|
|
|
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucular, murislerinin Ovacık köyü tüzel kişiliği
aleyhine, 25/5/1952 tarihinde açtığı meni müdahale davasının makul sürede
sonuçlandırılamadığını belirterek, adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini
ileri sürmüşler ve tazminat talep etmişlerdir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 28/3/2014 tarihinde Lüleburgaz 1. Asliye Hukuk
Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesi neticesinde Komisyona sunulmasına engel eksiklik bulunmadığı tespit
edilmiştir.
3. Komisyon tarafından, kabul edilebilirlik
incelemesi Bölüm tarafından yapılmak üzere, dosyaların Bölüme gönderilmesine
karar verilmiştir.
4. Başvurucu Emine Gülüm Ilgaz tarafından yapılan 2014/4541
sayılı bireysel başvuru dosyası ile Nimet Işıl Arıpek
tarafından yapılan 2014/4544 sayılı bireysel başvuru dosyası, aralarındaki
hukuki ve fiili irtibat nedeniyle birleştirilmiş, incelemeye 2014/4541 sayılı
bireysel başvuru dosyası üzerinden devam edilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından 18/7/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik
ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir
6. Başvuru konusu olay ve olgular ile başvurunun bir örneği
görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir. Adalet Bakanlığının 11/8/2014
tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda
sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
7. Başvuru formu ve ekleri ile başvuruya konu yargılama
dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Kırklareli ili, Lüleburgaz ilçesi, Kumsayık
(Ovacık) köyünde, kadastro çalışmaları başlamadan önce başvurucuların murisinin
de aralarında bulunduğu kişiler tarafından 25/5/1952 tarihli dilekçeyle Çatalmerası mevkiinde bulunan taşınmazların işgal edildiğinden
bahisle Kumsayık (Ovacık) köyü tüzel kişiliği
aleyhine Lüleburgaz Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açılmıştır.
9. Lüleburgaz Asliye Hukuk Mahkemesi, 2/3/1954 tarih ve
E.1952/326, K.1954/81 sayılı kararıyla uyuşmazlık konusu gayrimenkule davalı
köy tüzel kişiliğinin yapmış olduğu müdahalenin menine ve taşınmazın davacılara
teslimine karar vermiştir.
10. Davalı köy tüzel kişiliğinin temyizi üzerine Yargıtay 1.
Hukuk Dairesi, 7/10/1954 tarih ve E.1954/4239, K.1954/7156 sayılı ilamıyla İlk
Derece Mahkemesinin kararını bozmuştur.
11. Lüleburgaz Asliye Hukuk Mahkemesi, 5/5/1955 tarih ve
E.1952/326, K.1955/212 sayılı kararıyla ilk verdiği kararda direnmiştir.
12. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 12/10/1955 tarih ve E.1/181,
K.179 sayılı kararıyla usul ve kanuna uygun bulunan ısrar kararının onanmasına
karar vermiştir.
13. Davalı köy tüzel kişiliğinin bu karara karşı karar
düzeltme yoluna gitmesi üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 24/6/1964 tarihli
ilamıyla karar düzeltme isteminin kabulüne, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu
kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar
vermiştir.
14. Lüleburgaz Asliye Hukuk Mahkemesi, 13/7/1965 tarih ve
E.1965/256, K.1965/353 sayılı kararıyla meni müdahaleye konu taşınmazların
bulunduğu alanda kadastro çalışmaları yapıldığından bahisle görevsizlik kararı
vererek dosyanın Lüleburgaz Kadastro Mahkemesine gönderilmesine karar
vermiştir. Bu karar üzerine dava, Lüleburgaz Kadastro Mahkemesinin E.1966/1
sayılı dosyasına kaydedilmiştir.
15. Lüleburgaz Kadastro Mahkemesi, 13/9/1973 tarih ve 1966/1,K.1973/724 sayılı kararıyla dava konusu taşınmazda
davacıların dayandığı tapu kaydının E.1966/128 sayılı dava dosyasında bulunan
davacılara ait tapu kaydı ile aynı olması nedeniyle E.1966/128 sayılı dava
dosyası ile bu davanın birleştirilmesine, davanın E.1966/128 sayılı dosya
üzerinden yürütülmesine karar vermiştir.
16. Lüleburgaz ilçesinde iki kadastro mahkemesinin
kurulmasından sonra Lüleburgaz 2. Kadastro Mahkemesi, 10/9/1991 tarih ve E.1966/128,
K.1991/190 sayılı kararıyla aynı parsellere ilişkin meni müdahale davası ile
kadastro tespitine itiraz davasının, E.1975/15 sayılı dosya ile
birleştirilmesine karar vermiştir. Bundan sonra yargılamaya Lüleburgaz 1.
Kadastro Mahkemesinin E.1975/15 sayılı dosya üzerinden devam edilmiştir.
17. Yargılamaya Lüleburgaz 1. Kadastro Mahkemesinin E.1975/15
sayılı dava dosyasında devam edilmektedir.
B. İlgili Hukuk
18. 12/1/2011 tarih ve 6100
sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 30. maddesi ile 21/6/1987 tarih ve 3402
sayılı Kadastro Kanunu’nun 25. maddesinin birinci fıkrası, 28. maddesinin
birinci fıkrası, 29. maddesinin birinci, üçüncü, dördüncü fıkraları, 30.
maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 32. maddesinin birinci fıkrası ve 36.
maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
19. Mahkemenin 17/11/2014 tarihinde yapmış olduğu toplantıda,
başvurucuların 28/3/2014 tarih ve 2014/4541 numaralı bireysel başvuruları
incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiaları
20. Başvurucular, murislerinin Ovacık köyü tüzel kişiliği
aleyhine, 25/5/1952 tarihinde açtığı meni müdahale davasının makul sürede
sonuçlanmadığını belirterek, adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri
sürmüşlerdir.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
21. Başvuru formu ve eklerinin incelenmesi sonucunda açıkça
dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini
gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul
edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
22. Başvurucular, murislerinin Ovacık köyü tüzel kişiliği
aleyhine, 25/5/1952 tarihinde açtığı meni müdahale davasının makul sürede
sonuçlanmadığını belirterek, adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri
sürmüşlerdir.
23. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme)
ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18), Sözleşme metni
ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından ortaya çıkan ve adil
yargılanma hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36.
maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa
Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok
kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında
yorumlamak suretiyle, Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan AİHM içtihadıyla
adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara, Anayasa’nın 36.
maddesi kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun dayanağını oluşturan makul
sürede yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca adil yargılanma
hakkının kapsamına dâhil olup, ayrıca davaların en az giderle ve mümkün olan
süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten Anayasa’nın 141.
maddesinin de Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği, makul sürede yargılanma
hakkının değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır (B.
No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 38–39).
24. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu,
tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun
davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir
davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması
gereken kriterlerdir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 41–45).
25. Anayasa’nın 36. maddesi ve Sözleşme’nin
6. maddesi uyarınca, medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkların makul
sürede karara bağlanması gerekmektedir. Başvuru konusu olayda taşınmaz
mülkiyeti hakkında Lüleburgaz Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan ve Kadastro
Mahkemesinde devam eden meni müdahale davasında, 3402 ve 6100 sayılı Kanun’larda yer alan usul hükümlerine göre yürütülen somut
yargılama faaliyetinin, medeni hak ve yükümlülükleri konu alan bir yargılama
olduğunda kuşku yoktur (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 49).
26. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara
ilişkin makul süre değerlendirmesinde, sürenin başlangıcı kural olarak,
uyuşmazlığı karara bağlayacak yargılama sürecinin işletilmeye başlandığı, başka
bir deyişle davanın ikame edildiği tarih olup, somut başvuru açısından bu tarih 25/5/1952 tarihidir.
27. Başvuruya konu dava, başvurucuların miras bırakanlarından
intikalle takip etmekte oldukları bir uyuşmazlık olup, bu yönüyle makul süre
değerlendirmesi bakımından dikkate alınacak sürenin başlangıç anı, mirasçıların
yargılamaya katıldıkları an değil, somut olayda muris açısından değerlendirmeye
esas alınan sürenin başlangıç anıdır (B. No: 2013/1115, 5/12/2013, § 51).
28. Sürenin bitiş tarihi ise, çoğu zaman icra aşamasını da
kapsayacak şekilde yargılamanın sona erme tarihidir. Ancak devam eden
yargılamalara ilişkin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasını
içeren başvuruların yargılama faaliyetinin devamı sırasında da yapılabilmesi
olanağı bulunduğundan, değerlendirmeye esas alınacak sürenin bitiş anı
başvurunun karara bağlandığı tarihtir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 52).
29. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde,
başvurucuların murisi ve arkadaşları tarafından 25/5/1952 tarihinde Lüleburgaz
Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan meni müdahale davasında, Mahkemece davanın kabulüne karar verildiği, bu
kararın temyiz incelemesi neticesinde bozulduğu, bozma sonrasında İlk Derece
Mahkemesinin kararında direndiği, söz konusu direnme kararının Yargıtay Hukuk
Genel Kurulu tarafından onandığı, bu karara karşı karar düzeltme talebinde
bulunulması üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurul tarafından onama kararının
kaldırıldığı ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulduğu, bu şekilde dosyanın
Asliye Hukuk Mahkemesine gönderildiği, anılan Mahkemece 13/7/1965 tarihli
duruşmada görevsizlik kararı verilerek dosyanın Lüleburgaz Kadastro Mahkemesine
gönderildiği anlaşılmıştır. Lüleburgaz Kadastro Mahkemesinin E.1966/1 sayılı
dosyasına kaydedilen davanın 6/11/1973 tarihli duruşmasında davanın, Mahkemenin
1966/128 sayılı dosyası ile birleştirilmesine ve davanın bu esas üzerinden
yürütülmesine karar verildiği, son olarak Lüleburgaz Kadastro Mahkemesinin
10/9/1991 tarih ve E.1966/128, K.1991/190 sayılı kararıyla aynı parsellere
ilişkin meni müdahale ile kadastro tespitine itiraz davalarının E.1975/15
sayılı dosya ile birleştirilmesine karar verildiği ve bundan sonra yargılamaya
E.1975/15 sayılı dava dosyası üzerinden devam edildiği belirlenmiştir.
Yargılamanın halen Lüleburgaz 1. Kadastro Mahkemesinin E.1975/15 sayılı dava
dosyasında devam ettiği anlaşılmaktadır.
30. İlgili yargılama evrakının incelenmesinden, başvuruya
konu yargılamanın asliye hukuk mahkemesi ile kadastro mahkemesi önünde sürdüğü
görülmekle, 3402 sayılı Kanun’da yer alan özel usul hükümleri ile medeni hak ve
yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkları konu alan yargılama faaliyetleri için
geçerli genel usuli hükümler içeren 6100 sayılı
Kanun’a tabi bir yargılama faaliyetinin söz konusu olduğu ve 3402 sayılı
Kanun’da yer alan özel usul hükümleri ile 6100 sayılı Kanun’un 30. maddesinin,
uyuşmazlıkların makul sürede çözümlenmesi gerekliliğini ortaya koyduğu
anlaşılmaktadır (§ 18).
31. Kadastro mahkemesi ve 6100 sayılı Kanun’un öngördüğü
yargılama usullerine tabi mahkemeler nezdindeki yargılamaların makul sürede
tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve
Anayasa Mahkemesi tarafından, özellikle 3402 sayılı Kanun’da yer alan ve
yargılamada sürati temin etmeye hizmet eden özel usul hükümlerinin nazara
alınmadığı göz önünde bulundurularak makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiği yönünde kararlar verilmiştir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 54-64; B.
No: 2012/12, 17/9/2013, §§ 53-62; B. No: 2013/1115, 5/12/2013, §§ 60-67;
2012/673, 19/12/2013, §§ 37-43).
32. Başvuruya konu davanın taraf sayısı ve mahiyeti nedeniyle
icrası gereken usul işlemlerinin niteliği başvuruya konu yargılamanın karmaşık
olduğunu ortaya koymakla birlikte, davaya bütün olarak bakıldığında, 3402
sayılı Kanun’da yer alan usul hükümlerine tabi bir yargılama sürecine ilişkin
somut başvuru açısından farklı bir karar verilmesini gerektirecek bir yön
bulunmadığı ve altmış iki yılı aşkın bir süredir devam eden yargılama sürecinde
makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.
33. Açıklanan nedenlerle, başvurucuların Anayasa’nın 36.
maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma haklarının ihlal
edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
34. Başvurucular, maruz kaldıkları zarar karşılığı olarak
ayrı ayrı 19.500,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmişlerdir.
35. 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama
Usulleri Hakkında Kanun'un “Kararlar”
kenar başlıklı 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa,
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere
dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar
bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel
mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla
yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve
sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
36. Başvurucuların tarafı oldukları
uyuşmazlığa ilişkin altmış iki yılı aşkın bir süredir devam eden yargılama
süresi nazara alındığında, yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca
ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında
başvurucuların her birine net 4.400,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar
verilmesi gerekir.
37. Başvurucular tarafından ayrı ayrı yapılan ve dosyadaki
belgeler uyarınca tespit edilen 206,10 TL harçtan oluşan yargılama giderinin
başvuruculara ayrı ayrı ödenmesine ve belirtilen başvuruculara 1.500,00 TL
vekâlet ücretinin müştereken ödenmesine karar verilmesi gerekir.
38. Başvuruya konu yargılamanın altmış iki yılı aşkın bir
süredir devam ettiği ve bu hususun makul sürede yargılanma hakkını ihlal ettiği
gözetilerek, anayasal bir hakkın ihlal edildiği açık olan bir yargılama
dosyasında, hukuka, adalete ve mahkemeye güven ilkesinin gördüğü zararın devam
etmesinin önlenmesi amacıyla, yargılamanın mümkün olan en kısa sürede
sonuçlandırılmasını teminen, kararın bir örneğinin
ilgili Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurucuların,
1.
Makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiği yönündeki iddialarının KABUL
EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2.
Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma
haklarının İHLAL EDİLDİĞİNE,
B. Başvurucuların her birine net 4.400,00 TL manevi TAZMİNAT
ÖDENMESİNE, başvurucuların tazminata ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,
C. Başvurucular tarafından ayrı ayrı yapılan 206,10 TL harçtan
oluşan yargılama giderinin ayrı ayrı BAŞVURUCULARA ÖDENMESİNE ve belirtilen
başvuruculara 1.500,00 TL vekâlet ücretinin MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
D. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede
gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,
E. Kararın bir örneğinin Lüleburgaz 1. Kadastro Mahkemesine
gönderilmesine,
17/11/2014
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar
verildi.