TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
RECEP SEYMEN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/4723)
|
|
Karar Tarihi: 22/11/2017
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
Raportör
|
:
|
Gülbin AYNUR
|
Başvurucu
|
:
|
Recep SEYMEN
|
|
|
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, yargı kararının uygulanmaması nedeniyle mahkemeye
erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 7/4/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Birinci Bölüm İkinci Komisyonunca başvurunun kabul
edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
6. Başvurucu, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesinde
profesör olarak görev yapmaktadır.
7. Başvurucu, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğünün 31/8/2012
tarihli ve 55537, 55538, 55539 ve 55540; 17/5/2013 tarihli ve 30826 sayılıişlemleri ile farklı fiillerden dolayı beş ayrı
göreve son verme cezası ile cezalandırılmıştır.
8. 31/8/2012 tarihli ve 55537, 55538, 55540 sayılı işlemler ile
17/5/2013 tarihli ve 30826 sayılı işlemlere dayanak disiplin kurulu
kararlarında, soruşturma konusu fiiller 21/8/1982 tarihli ve 17789 sayılı Resmî
Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Yükseköğretim
Kurumları Yönetici Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği'nin
(Yönetmelik) 9. maddesi kapsamında; 31/8/2012 tarihli ve 55539 sayılı işleme
dayanak disiplin kurulu kararında ise soruşturma konusu fiil, Yönetmelik'in 12.
maddesi uyarınca kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını gerektiren fiil ve
hâller kapsamında değerlendirilmiştir. Ancak başvurucunun 1. derecenin 4.
kademesinde olması nedeniyle söz konusu ceza uygulanamayacağından aynı
Yönetmelik'in 13. maddesi gereğince 1/4 oranında aylıktan kesme cezası ile cezalandırılması
fakat bu uygulamanın daha önce bir kez yapıldığı (tekerrür) gözetilerek aynı
madde uyarınca görevine son verilmesi yönünde mezkur
işlemler tesis edilmiştir.
A. İhlal İddialarına Konu
Mahkeme Kararları:
1. İstanbul 8. İdare
Mahkemesinin E.2012/1665 Sayılı Dava Dosyası
9. Başvurucu, göreve son verme cezası ile cezalandırılmasına
ilişkin 31/8/2012 tarihli ve 55537 sayılı işlemin iptali ve yürütmenin
durdurulması istemiyle İstanbul 8. İdare Mahkemesinde dava açmıştır.
10. Mahkeme 28/11/2012 tarihli ara kararıyla yürütmenin
durdurulması istemini reddetmiştir.
11. Mahkeme 12/7/2013 tarihli kararıyla dava konusu işlemi iptal
etmiştir. İptal kararının gerekçesinde özetle; Yönetmelik'in 33. maddesinde
göreve son verme cezasının disiplin amirlerinin bu yoldaki isteği üzerine
Yüksek Disiplin Kurulu kararı ile verileceğinin düzenlendiği belirtilmiştir.
Dava konusu göreve son verme işleminin ise Disiplin Kurulu kararı ile tesis
edilmesi nedeniyle hukuka uygun olmadığı tespit edilmiştir. Kararın
gerekçesinde ayrıca, tekerrüre esas alınan 9/12/2011 tarihli işlem ile verilen
cezanın İstanbul 4. İdare Mahkemesinin 21/3/2013 tarihli kararıyla iptal
edilmiş olması karşısında dava konusu işlemin bu yönüyle de hukuka uygun
olmadığı belirtilmiştir.
12. KararDanıştay Sekizinci Dairesince
4/2/2014 tarihinde onanmış, aynı Dairenin karar düzeltme isteminin reddine dair
25/12/2014 tarihli kararıyla kesinleşmiştir.
2. İstanbul 3. İdare
Mahkemesinin E.2012/1683 Sayılı Dava Dosyası
13. Başvurucu, göreve son verme cezası ile cezalandırılmasına
ilişkin 31/8/2012 tarihli ve 55538 sayılı işlemin iptali ve yürütmenin
durdurulması istemiyle İstanbul 3. İdare Mahkemesinde dava açmıştır.
14. Mahkemenin 29/3/2013 tarihli kararıyla dava konusu işlemin
yürütmesinin durdurulması istemi kabul edilmiştir. Kararın gerekçesinde,
Yönetmelik'in 33. maddesi uyarınca yetkisiz makamtarafından
tesis edilmesi (bkz. § 11) nedeniyle dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğu
belirtilmiştir.
15. Mahkeme 30/9/2013 tarihli kararıylaaynı
gerekçeyle dava konusu işlemi iptal etmiştir.
16. Karar Danıştay Sekizinci Dairesince 6/5/2014 tarihinde
onanmış, aynı Dairenin karar düzeltme isteminin reddine dair 25/12/2014 tarihli
kararıyla kesinleşmiştir.
3. İstanbul 1. İdare
Mahkemesinin E.2012/1677 Sayılı Dava Dosyası
17. Başvurucu, göreve son verme cezası ile cezalandırılmasına
ilişkin 31/8/2012 tarihli ve 55539 sayılı işlemin iptali ve yürütmenin
durdurulması istemiyle İstanbul 1. İdare Mahkemesinde dava açmıştır.
18. Mahkemenin 26/11/2012 tarihli kararıyla dava konusu işlemin
yürütmesinin durdurulması istemi kabul edilmiştir. Kararın gerekçesinde özetle;
bir gazeteye kişisel görüş belirtmekten ibaret olan fiilinkademe
ilerlemesinin durdurulması cezasını gerektiren fiillerle aynı ağırlık ve nitelikte
olmadığı, başka bir ifadeyle isnat edilen fiil ile verilen ceza arasında
orantılılık bulunmadığı, bu nedenle tesis edilen işlemin hukuka aykırı olduğu
belirtilmiştir.
19. Mahkeme 18/4/2013 tarihli kararıylaaynı
gerekçeyle dava konusu işlemi iptal etmiştir.
20. Karar, Danıştay Sekizinci Dairesince4/2/2014 tarihinde
onanmış; aynı Dairenin karar düzeltme isteminin reddine dair 25/12/2014 tarihli
kararıyla kesinleşmiştir.
4. İstanbul 6. İdare
Mahkemesinin E.2012/1657 sayılı Dava Dosyası
21. Başvurucu, göreve son verme cezası ile cezalandırılmasına
ilişkin 31/8/2012 tarihli ve 55540 sayılı işlemin iptali ve yürütmenin
durdurulması istemiyle İstanbul 6. İdare Mahkemesinde dava açmıştır.
22. Mahkemenin 27/12/2012 tarihli kararıyla dava konusu işlemin
yürütmesinin durdurulması istemi kabul edilmiştir. Kararın gerekçesinde,
Yönetmelik'in 33. maddesi uyarınca yetkisiz makamtarafından
tesis edilmesi (bkz. § 11) nedeniyle dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğu
belirtilmiştir.
23. Mahkeme 7/5/2013 tarihli kararıylaaynı
gerekçeyle dava konusu işlemi iptal etmiştir.
24. Karar, Danıştay Sekizinci Dairesince 4/2/2014 tarihinde
onanmış; aynı Dairenin karar düzeltme isteminin reddine dair 27/6/2014 tarihli
kararıyla kesinleşmiştir. Nihai karar 21/8/2014 tarihinde idareye tebliğ
edilmiştir.
5. İstanbul 9. İdare
Mahkemesinin E.2013/1413 sayılı Dava Dosyası
25. Başvurucu, göreve son verme cezası ile cezalandırılmasına
ilişkin 17/5/2013 tarihli ve 30826 sayılı işlemin iptali ve yürütmenin
durdurulması istemiyle İstanbul 9. İdare Mahkemesinde dava açmıştır.
26. Mahkemenin 11/10/2013 tarihli kararıyla dava konusu işlemin
yürütmesinin durdurulması istemi kabul edilmiştir. Kararın gerekçesinde özetle;
daha önce bir kez daha uygulandığı belirtilen tekerrüre esas alınan cezanın
(9/12/2011 tarihli, 38763 sayılı işleme konu ceza) İstanbul 4. İdare
Mahkemesinin 21/3/2013 tarihli kararıyla iptal edildiği belirtilmiştir. Buna
göre daha önceki cezanın yargı kararıyla iptal edilmiş olması ve dolayısıyla
davanın konusunu teşkil eden, cezanın aynı Yönetmelik'in 13. maddesi gereğince
göreve son verme olarak uygulanmasına yönelik işleminmaddi
ve hukuki dayanağının ortadan kalkması sebebiyle hukuka uygun olmadığı tespit
edilmiştir.
27. Mahkeme 30/12/2013 tarihli kararıyla aynı gerekçeyle dava
konusu işlemi iptal etmiştir.
28. Karar, Danıştay Sekizinci Dairesince 18/2/2015 tarihinde
onanmış; aynı Dairenin karar düzeltme isteminin reddine dair 16/3/2017 tarihli
kararıyla kesinleşmiştir.
B. İhlal İddialarına Konu Mahkeme Kararları
Sonrasında İdarece Tesis Edilen İşlemler
29. İstanbul 3. İdare Mahkemesinin 29/3/2013 tarihli kararı ile
31/8/2012 tarihli ve 55538 sayılı işlemin yürütmesinin durdurulması üzerine
aynı soruşturma dosyası Yüksek Disiplin Kurulunda görüşülmüş ve 30/5/2013
tarihli ve 2013/72 sayılı kararla isnat edilen disiplin suçunun oluşmadığı
gerekçesiyle göreveson verilmesine ilişkin teklif
reddedilmiştir.
30. İstanbul 6. İdare Mahkemesinin7/5/2013 tarihli kararı ile
31/8/2012 tarihli ve 55540 sayılı işleme konu göreve son verme cezasının iptal
edilmesi üzerine aynı soruşturma dosyası Yüksek Disiplin Kurulunda görüşülmüş
ve 30/5/2013 tarihli ve 2013/71 sayılı kararla isnat edilen disiplin suçunun
oluşmadığı gerekçesiyle göreveson verilmesine ilişkin
teklif reddedilmiştir.
31. İstanbul 8. İdare Mahkemesinin 2/7/2013 tarihli kararı ile
31/8/2012 tarihli ve 55537 sayılı işleme konu göreve son verme cezasının iptal
edilmesi üzerine aynı soruşturma dosyası Disiplin Kurulunun 28/11/2013 tarihli
toplantısında yeniden incelenmiştir. Disiplin Kurulunca, belirtilen fiilden
dolayı başvurucunun Yönetmelik'in 9. maddesinin (l) bendi uyarınca kademe
ilerlemesinin durdurulması cezası ile cezalandırılması gerektiği
değerlendirilmiştir. Ancak başvurucunun 1. derecenin 4. kademesinde olması
nedeniyle söz konusu ceza uygulanamayacağından aynı Yönetmelik'in 13. maddesi
gereğince 1/4 oranında aylıktan kesme cezası olarak uygulanmasına karar
verilmiştir. Belirtilen işlem tesis edilirken İstanbul 8. İdare Mahkemesinin
2/7/2013 tarihli iptal kararındaki gerekçe doğrultusunda tekerrüre ilişkin
hükümler uygulanmamıştır. Söz konusu disiplin cezasının da daha sonra İstanbul
3. İdare Mahkemesinin 26/12/2014 tarihli kararıyla iptal edildiği ve kararın
Danıştay tarafından onanarak kesinleştiği tespit edilmiştir.
32. İstanbul 9. İdare Mahkemesinin 11/10/2013 tarihli kararı ile
17/5/2013 tarihli ve 30826 sayılı işleme konu göreve son verme cezasının
yürütmesinin durdurulması üzerine aynı soruşturma dosyası Disiplin Kurulunun
3/12/2013 tarihli toplantısında yeniden incelenmiştir. Disiplin Kurulunca,
belirtilen fiilden dolayı başvurucunun kademe ilerlemesinin durdurulması cezası
ile cezalandırılması gerektiği değerlendirilmiştir. Ancak başvurucunun 1.
derecenin 4. kademesinde olması nedeniyle söz konusu ceza uygulanamayacağından
aynı Yönetmelik'in 13. maddesi gereğince 1/4 oranında aylıktan kesme cezası
olarak uygulanmasına karar vermiştir. Fakat Rektörlük makamının 13/12/2013
tarihli ve 75070 sayılı işlemi ile bu kez Disiplin Kurulunun 28/11/2013 tarihli
kararına konu cezaya atfen (bkz. § 31)bu uygulamanın
daha önce yapıldığı (tekerrür) belirtilerek cezanın yine Yönetmelik'in
13.maddesi gereğince göreve son verilmesi şeklinde uygulanması uygun
görülmüştür. Başvurucunun söz konusu cezaya karşı yaptığı itiraz Üniversite Disiplin
Kurulunun 9/1/2014 tarihli kararıyla reddedilmiştir.
33. Bu süreçte başvurucunun, yukarıda belirtilen cezalara konu
fiillerinin dışında ayrıca, 13/7/2012 tarihinde Rektörlük Sekreterliğine
giderek ve sekretere silahla geldiğini de belirterek hakaret ve tehdit içeren
konuşmalarda bulunduğu iddiasıyla hakkında yapılan soruşturma neticesinde
Disiplin Kurulunun 6/2/2014 tarihli ve 3 sayılı kararıyla Yönetmelik'in 9.
maddesi uyarınca kademe ilerlemesinin durdurulması cezası ile cezalandırılması
gerektiği değerlendirilmiştir. Ancak başvurucunun 1. derecenin 4. kademesinde
olması nedeniyle söz konusu ceza uygulanamayacağından aynı Yönetmelik'in 13.
maddesi gereğince 1/4 oranında aylıktan kesme cezası olarak uygulanmasına karar
verilmiştir. Fakat Rektörlük makamının 13/2/2014 tarihli ve 2534 sayılı işlemi
ile bu uygulamanın daha önce iki kez yapıldığı (tekerrür) gözetilerek cezanın
Yönetmelik'in 13. maddesi uyarınca göreve son verilmesi şeklinde uygulanması
uygun görülmüştür.
34. Aynı süreçte başvurucu, İstanbul 1., 3., 6., 8. ve 9. İdare
Mahkemelerinin göreve son verme cezalarının iptaline ilişkin kararlarının
uygulanarak görevine başlatılması talebiyle 23/1/2014 tarihinde İstanbul
Üniversitesi Rektörlüğüne başvurmuştur.
35. İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü 12/3/2014 tarihli ve 4967
sayılı işlemi ile başvurucunun göreve başlatılma talebini reddetmiştir. İşlemin
gerekçesinde, söz konusu mahkeme kararlarının gereklerinin yerine getirilerek
uygulandığı, ancak Disiplin Kurulunun 3/12/2013 ve 6/2/2014 tarihlerinde almış
olduğu kararlar ile (bkz. §§32, 33) görevine son verilmiş olması ve bu
kararların yürürlükte bulunması sebebiyle göreve başlatılması yönünde işlem
tesis edilmesinin mümkün olmadığı belirtilmiştir.
36. Söz konusu işlem 19/3/2014 tarihinde başvurucuya tebliğ
edilmiştir.
37. Başvurucu 7/4/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
C. Olayla İlgili Diğer
Yargısal ve İdari Süreçler
1. İstanbul 6. İdare
Mahkemesinin 2014/930 Sayılı Dava Dosyası
38. Başvurucu, göreve son verme cezası ile cezalandırılmasına
ilişkin 13/2/2014 tarihli ve 2534 sayılı işlemin (bkz. § 33) iptali ve
yürütmenin durdurulması istemiyle 25/4/2014 tarihinde İstanbul 6. İdare
Mahkemesinde dava açmıştır.
39. Mahkemenin 30/4/2014 tarihli ara kararıyla davanın durumu ve
uyuşmazlığın niteliği gereği, yürütmenin durdurulması hakkında yeni bir karar
alınıncaya kadar dava konusu işlemin yürütmesi durdurulmuştur.
40. Yürütmenin durdurulması isteminin kabulüne dair 30/4/2014
tarihli karar 16/5/2014 tarihinde idareye tebliğ edilmiştir.
41. İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü müzekkereye cevap olarak
Anayasa Mahkemesine sunduğu 18/7/2016 tarihli yazıda, başvurucunun görevine son
verilmesine ilişkin işlemlerin dava konusu edildiği İstanbul 5. İdare
Mahkemesinin E.2014/944 ve İstanbul 7. İdare Mahkemesinin E.2014/291 sayılı
dosyalarının devam etmesi nedeniyle İstanbul 6. İdare Mahkemesinin 30/4/2014
tarihli ve E.2014/930 sayılı yürütmenin durdurulması kararından sonra
başvurucunun göreve başlatılmadığını belirtmektedir.
42. Mahkemenin 3/7/2014 tarihli kararıyla dava konusu işlemin
yürütmesinin durdurulması istemi kabul edilmiştir. Kararın gerekçesinde,
Yönetmelik'in 33. maddesi uyarınca dava konusu işlemin yetkisiz makam (rektör)
tarafından tesis edildiği, ayrıca fiil ile verilen ceza arasında açık orantısızlık
bulunduğu, bu sebeple dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğu belirtilmiştir.
43. Mahkeme 22/9/2014 tarihli kararıylaaynı
gerekçeyle dava konusu işlemi iptal etmiştir.
44. Karar Danıştay Sekizinci Dairesinin 16/3/2017 tarihli
kararıyla onanmıştır.
45. Davalı idare tarafından karar düzeltme yoluna gidilmiş olup
karar henüz kesinleşmemiştir.
46. Diğer taraftan bu süreçte,İstanbul
6. İdare Mahkemesinin 22/9/2014 tarihli kararıyla 13/2/2014 tarihli ve 2534
sayılı işleme konu göreve son verme cezasının iptal edilmesi üzerine aynı
soruşturma dosyası Yüksek Disiplin Kurulunda görüşülmüş ve 22/1/2015 tarihli ve
2015/1 sayılı kararla göreveson verilmesine ilişkin
teklif reddedilmiştir.
2. İstanbul 7. İdare
Mahkemesinin 2014/291 Sayılı Dava Dosyası
47. Başvurucu, göreve son verme cezası ile cezalandırılmasına
ilişkin 13/12/2013 tarihli ve 75070 sayılı işlemin (bkz. § 32) iptali ve
yürütmenin durdurulması istemiyle 7/2/2014 tarihinde İstanbul 7. İdare
Mahkemesinde dava açmıştır.
48. Mahkemenin 9/5/2014 tarihli kararıyla dava konusu işlemin
yürütmesinin durdurulması istemi kabul edilmiştir. Kararın gerekçesinde,
Yönetmelik'in 33. maddesi uyarınca dava konusu işlemin yetkisiz makam (rektör)
tarafından tesis edilmesi nedeniyle hukuka aykırı olduğu belirtilmiştir.
49. Yürütmenin durdurulması isteminin kabulüne dair 9/5/2014
tarihli karar 11/7/2014 tarihinde idareye tebliğ edilmiştir.
50. Söz konusu karar üzerine başvurucu 19/8/2014 tarihinde
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesinde profesör kadrosuna atanmıştır.
51. Mahkeme 27/10/2014 tarihli kararıyla yürütmenin
durdurulmasına ilişkin 9/5/2014 tarihli kararındaki aynı gerekçeyle dava konusu
işlemi iptal etmiştir.
52. Karar Danıştay Sekizinci Dairesinin 16/3/2017 tarihli
kararıyla onanarak kesinleşmiştir.
53. Diğer taraftan bu süreçte İstanbul 7. İdare
Mahkemesinin27/10/2014 tarihli kararıyla13/12/2013 tarihli ve 75070 sayılı
işleme konu göreve son verme cezasının iptal edilmesi üzerine aynı soruşturma
dosyası Yüksek Disiplin Kurulunda görüşülmüş ve 25/9/2014 tarihli ve 2014/133
sayılı kararlagöreveson verilmesine ilişkin teklif
reddedilmiştir. Bununla birlikte başvurucu aynı fiilden dolayı disiplin
amirinin 24/12/2014 tarihli ve 28784 sayılı işlemi ile aylıktan kesme cezası
ile cezalandırılmıştır. Başvurucunun söz konusu işlemin iptali istemiyle açtığı
dava neticesinde İstanbul 5. İdare Mahkemesinin27/5/2015 tarihli kararıyla
isnat edilen disiplin suçunun oluşmadığı gerekçesiyle dava konusu işlem iptal
edilmiştir. Karar Danıştay Sekizinci Dairesi tarafından 13/5/2016 tarihinde
onanmıştır. Karar düzeltme incelemesi Danıştayda
devam etmektedir.
3. İstanbul 5. İdare
Mahkemesinin 2014/944 Sayılı Dava Dosyası
54. Başvurucu, hakkındaki yargı kararlarının uygulanarak göreve
başlatılması talebiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin 12/3/2014 tarihli
ve4967 sayılı işlemin (bkz. § 35) iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle
22/4/2014 tarihinde İstanbul 5. İdare Mahkemesinde dava açmıştır.
55. Mahkemenin 4/7/2014 tarihli kararıyla dava konusu işlemin
yürütmesinin durdurulması istemi kabul edilmiştir. Kararın gerekçesinde özetle;
Anayasa'nın 138. ve 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Kanunu'nun 28. maddesinin (1) numaralı fıkrası gereğince idarenin yargı
kararlarına uymak zorunda olduğu belirtilmiştir. Buna göre İstanbul 1. İdare
Mahkemesinin E.2012/1677, İstanbul 6. İdare Mahkemesinin E.2012/1657, İstanbul
3. İdare Mahkemesinin E.2012/1683 ve İstanbul 9. İdare Mahkemesinin E.2013/1413
sayılı dosyalarında verilen yürütmenin durdurulması isteminin kabulü ve iptal
kararları gereğince başvurucunun görevine başlatılması gerekirken aksi yönde
tesis edilen işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı ifade edilmiştir.
56. Yürütmenin durdurulması isteminin kabulüne ilişkin 4/7/2014
tarihli karar 31/7/2014 tarihinde idareye tebliğ edilmiştir.
57. İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü müzekkereye cevap olarak
Anayasa Mahkemesine sunduğu 18/7/2016 tarihli yazıda, İstanbul 7. İdare
Mahkemesinin 9/5/2014 tarihli ve E.2014/291 sayılı yürütmenin durdurulması
kararı gereği işlem tesis edilerek başvurucunun atamasının yapılmış olması
(bkz. §50) nedeniyle İstanbul 5. İdare Mahkemesinin mezkur
kararına yönelik ayrıca bir işlem tesis edilmediğini belirtmektedir.
58. Mahkeme 20/10/2014 tarihli kararıyla yürütmenin
durdurulmasına ilişkin 4/7/2014 tarihli kararındaki aynı gerekçeyle dava konusu
işlemi iptal etmiştir.
59. Karar Danıştay Sekizinci Dairesinin 16/3/2017 tarihli
kararıyla onanmıştır.
4. İstanbul 1. İdare
Mahkemesinin E.2013/871 (Bozma Sonrası E.2017/423) Sayılı Dava Dosyası
60. Başvurucu, İstanbul 1., 3. ve 6. İdare Mahkemelerinde açtığı
davalar neticesinde anılan mahkemelerce verilen yürütmenin durdurulması
kararlarının uygulanmadığını ve soruşturma sürecinde şahsının ve ailesinin
temel hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiğini belirterek bu sebeple uğradığı
maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle İstanbul 1. İdare Mahkemesinde
19/4/2013 tarihinde dava açmıştır.
61. Mahkemenin Danıştayın bozma kararı
uyarınca verdiği 18/5/2017 tarihli kararında, başvurucunun göreve başlatılmamasına
sebep olan 31/8/2012 tarihli ve 55537 sayılı göreve son verme işleminin
İstanbul 8. İdare Mahkemesinin 12/7/2013 tarihli kararı ile iptal edildiği ve
temyiz incelemesi sonucu onanarak kesinleştiği, ayrıca başvurucunun göreve iade
edildiğinin tespit edildiği belirtildikten sonra;
- Uyuşmazlıktaki mahkeme kararlarına konu işlemlerin tesis
edildiği 31/8/2012 tarihi ile tazminat davasının açıldığı 19/4/2013 tarihleri
arasındaki sekiz aylık döneme ilişkin ücret tutarı olarak idarenin 5/9/2014
tarihinde başvurucuya 38.244,04 TL ödediği, dolayısıyla maddi tazminat
talebinin bu kısmı hakkında karar verilmesine yer olmadığı; fiilî çalışmaya
bağlı parasal hak unsurları yönünden maddi tazminat talebinin reddi gerektiği,
- Söz konusu ücret alacağının faizsiz olarak ödendiği
anlaşıldığından dava tarihinden ödeme tarihine kadar geçen süre için faiz
ödemesi yapılması gerektiği,
- Manevi tazminat talebinin ise yürütmeyi durdurma kararları
verilen göreve son verme işlemlerinin başvurucunun davalı idareye başvuru tarihi
itibarıyla hukuka aykırılıklarının mahkeme kararıyla sabit olmadığı ve esasen
yürürlükte olan bir başka işlem nedeniyle mahkeme kararlarının yerine
getirilemediğinin anlaşıldığı, bu sebeple başvurucunun manevi zararından söz
edilemeyeceği gerekçesiyle reddi gerektiği yönünde hüküm kurulmuştur.
62. Karar, temyiz incelemesi için Danıştayda
olup henüz kesinleşmemiştir.
5. İstanbul 1. İdare
Mahkemesinin E.2013/2339 (Bozma Sonrası E.2017/421) Sayılı Dava Dosyası
63. Başvurucu, İstanbul 1.ve 6. İdare Mahkemelerinde açtığı
davalarda verilen iptal kararlarının uygulanmaması nedeniyle uğradığı maddi vemanevi zararın tazmini istemiyle İstanbul 1. İdare
Mahkemesinde 29/7/2013 tarihinde dava açmıştır.
64. Mahkemenin Danıştayın bozma kararı
uyarınca verdiği 18/5/2017 tarihli kararında, başvurucunun göreve
başlatılmamasına sebep olan 17/5/2013 tarihli ve 30826 sayılı göreve son verme
işleminin İstanbul 9. İdare Mahkemesinin 30/12/2013 tarihli kararı ile iptal
edildiği ve temyiz incelemesi sonucu onanarak kesinleştiği, ayrıca başvurucunun
görev iade edildiğinin ve uyuşmazlıktaki mahkeme kararlarına konu işlemlerin
tesis edildiği 31/8/2012 ile tazminat davasının açıldığı 29/7/2013 tarihleri
arasındaki on bir aylık döneme ilişkin ücret alacağı tutarının 52.886,69 TL
olduğunun tespit edildiği belirtildikten sonra;
- Söz konusu ücret alacağının sekiz aylık döneme tekabül eden
38.244,04 TL kısmının E.2017/423 sayılı dosyada dava konusu edildiği ve davanın
hâlen derdest olduğu, dolayısıyla maddi tazminat talebinin bu kısmının derdestlik nedeniyle incelenmeksizin reddi gerektiği,
- Söz konusu ücret alacağının, üç aylık döneme tekabül eden
14.642,65 TL kısmının 5/9/2014 tarihinde idarece başvurucuya ödendiği, bu
sebeple maddi tazminat talebinin bu kısmı hakkında karar verilmesine yer
olmadığı ancak söz konusu ücret alacağının faizsiz olarak ödendiği
anlaşıldığından dava tarihinden ödeme tarihine kadar geçen süre için faiz
ödemesi yapılması gerektiği,
-Fiilî çalışmaya bağlı parasal hak unsurları yönünden maddi
tazminat talebinin reddi gerektiği,
- Profesör olarak görev yapan başvurucunun hukuka aykırılığı
sabit olan işlemler zinciri ve mahkeme kararlarının uygulanmaması nedeniyle
mesleki kariyeri ile sosyal çevresindeki saygınlık ve itibarının zarar gördüğü
ve bu nedenle ızdırap ve eleme maruz kaldığı sonucuna
varıldığı gerekçesiyle 10.000 TL manevi tazminat ödenmesi gerektiği yönünde
hüküm kurulmuştur.
65. Karar temyiz incelemesi için Danıştayda
olup henüz kesinleşmemiştir.
6. İstanbul 7. İdare
Mahkemesinin E.2014/1070 Sayılı Dava Dosyası
66. Başvurucu, lehine verilen mahkeme kararlarının uygulanmaması
nedeniyle 31/5/2013-31/5/2014 tarihleri arasında uğradığı maddi ve manevi
zararın tazmini istemiyle İstanbul 7. İdare Mahkemesinde 2/6/2014 tarihinde
dava açmıştır.
67. Mahkemenin 31/3/2016 tarihli kararında, başvurucu hakkında
tesis edilen göreve son verme işlemlerinin hukuka aykırılığının mahkeme
kararları ile tespit edildiği, başvurucunun ancak Ağustos 2014 tarihinde göreve
başlatıldığı, hukuka aykırı işlemleri nedeniyle idarenin hizmet kusurunun
oluştuğu tespit edilmiştir. Bu tespitten hareketle kararda;
- 31/5/2013-31/5/2014 tarihleri arasında yoksun kaldığı ücret
tutarlarının mahkeme kararları gereğince zaten başvurucuya ödendiğinin tespit
edildiği belirtilerek ve ayrıca, fiilî çalışmaya bağlı parasal hak unsurları
yönünden maddi tazminat talebinin reddi gerektiği,
- Başvurucunun hukuka aykırı bir şekilde ve süregelen birden
fazla işlemle görevine son verilmesi nedeniyle sıkıntı ve üzüntü duyduğu kabul
edilerek dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte 50.000 TL
manevi tazminat ödenmesi gerektiği yönünde hüküm kurulmuştur.
68. Karar temyiz incelemesi için Danıştayda
olup henüz kesinleşmemiştir.
IV. İLGİLİ HUKUK
69. 2577 sayılı Kanun'un "Kararların
sonuçları" kenar başlıklı 28. maddesinin (1) numaralı fıkrası
şöyledir:
"Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare
ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının
icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya
mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz
günü geçemez."
70. Yönetmelik'in "Süre
Durdurma Cezasının Uygulanamaması" başlıklı 13. maddesi
şöyledir:
"Yönetici, öğretim elemanı, memur veya
diğer personelin bulunduğu maaş derece ve kademesi itibariyle hakkında kademe
ilerlemesinin durdurulması cezasının uygulanmasının mümkün olmadığı hallerde,
fiilin ağırlık derecesine göre brüt aylıklarının ¼'ü -
½'si kesilir ve tekerrüründe görevlerine son verilir."
71. Anılan Yönetmelik'in "Disiplin
Cezası Vermeye Yetkili Amir ve Kurullar" başlıklı 33.
maddesinin (d) bendi şöyledir:
"Üniversite öğretim mesleğinden veya kamu
görevinden çıkarma cezası disiplin amirlerinin bu yoldaki isteği üzerine,
Yüksek Disiplin Kurulu kararı ile verilir."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
72. Mahkemenin 22/11/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
73. Başvurucu 31/8/2012 ve 17/5/2013 tarihlerinde hakkında tesis
edilen göreve son verme cezalarının iptali istemiyle İstanbul İdare
Mahkemelerinde açtığı davalarda verilen iptal kararlarının gereğinin yerine
getirilmediğinden ve göreve iade edilmediğinden şikâyet etmektedir. Göreve iade
edilmemesi nedeniyle eğitim-öğretim ve çalışma haklarından yoksun
bırakıldığını, aile hayatının olumsuz etkilendiğini belirten başvurucu;
Anayasa'nın 36., 41., 42. ve 48. maddelerinde güvence altına alınan haklarının
ihlal edildiğini ileri sürmektedir.
B. Değerlendirme
74. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan, B.
No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Bu çerçevede başvurucunun yukarıda yer verilen
şikâyetlerinin özünün, hakkındaki göreve son verme cezalarının iptali istemiyle
açtığı davalarda lehine verilen kararların uygulanmadığına ilişkin olduğu
görüldüğünden belirtilen ihlal iddiaları niteliği gereği mahkemeye erişim hakkı
kapsamında incelenmiştir.
75. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Anayasa Mahkemesince kabul
edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda başvurucunun
ihlal iddialarını kanıtlayamadığı, temel haklara yönelik bir müdahalenin
olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya
zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul
edilebilir (Hikmet Balabanoğlu,
B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).
76. Anayasa'nın "Hak
arama hürriyeti" kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası
şöyledir:
"Herkes, meşru vasıta ve yollardan
faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve
savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."
77. Anayasa’nın 138. maddesinin son fıkrası şöyledir:
"Yasama ve yürütme organları ile idare,
mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını
hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini
geciktiremez."
78. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin
yargı organlarına davacı veya davalı olarak başvurabilme ve bunun doğal sonucu
olarak da iddia, savunma ve adil yargılanma hakkı güvence altına alınmıştır.
Anılan maddeyle güvence altına alınan adil yargılanma hakkı, kendisi bir temel
hak niteliği taşımasının ötesinde diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken
şekilde yararlanılmasını ve bunların korunmasını sağlayan en etkili
güvencelerden biridir. Bu bağlamda Anayasa'nın, yasama ve yürütme organları ile
idarenin mahkeme kararlarına uyma zorunluluğunu ve mahkeme kararlarının
değiştirilemeyeceği ile uygulanmasının geciktirilemeyeceğini ifade eden 138.
maddesinin de adil yargılanma hakkının kapsamının belirlenmesinde gözetilmesi
gerektiği açıktır (Arman Mazman,
B. No: 2013/1752, 26/6/2014, § 57).
79. Anayasa’nın 36. maddesinde ifade edilen hak arama özgürlüğü
ve adil yargılanma hakkı, sadece yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak
iddia ve savunmada bulunma hakkını değil yargılama sonunda hakkı olanı elde
etmeyi de kapsayan bir haktır (AYM, E.2009/27, K.2010/9, 14/1/2010).
80. Adil yargılanma hakkının unsurlarından biri de mahkemeye
erişim hakkıdır. Mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne götürme
ve aynı zamanda mahkemece verilen kararın uygulanmasını isteme haklarını da
kapsar. Mahkeme kararlarının uygulanması yargılamanın dışında olmakla birlikte
onu tamamlayan ve yargılamanın sonuç doğurmasını sağlayan bir unsurdur. Karar
uygulanmazsa yargılamanın da bir anlamı olmayacaktır. Bu nedenle yargı
kararlarının uygulanması "mahkemeye erişim hakkı" kapsamında
değerlendirilmektedir. Buna göre yargılama sonucunda mahkemenin bir karar
vermiş olması yeterli değildir, ayrıca bu kararın etkili bir şekilde
uygulanması da gerekir. Hukuk sisteminde, nihai mahkeme kararlarını taraflardan
birinin aleyhine sonuç doğuracak şekilde uygulanamaz hâle getiren düzenlemeler
bulunması veya mahkeme kararlarının icrasının herhangi bir şekilde engellenmesi
hâllerinde "mahkemeye erişim hakkı" da anlamını yitirecektir (Ahmet Yıldırım, B. No:2012/144, 2/10/2013,
§ 28).
81. Kural olarak mahkeme kararlarının uygulanması, ilam
zamanaşımı dolmadığı sürece her zaman talep edilebilir. Bu yöndeki bir talebe rağmen
mahkeme kararı uygulanmamışsa olumsuz kamu gücü işleminden kaynaklanan bir
süregelen ihlalden söz edilebilir. Bu durumda başvurucu mahkeme kararının
uygulanması talebini müteakiben makul bir süre bekledikten sonra Anayasa
Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilir. Başvurucunun talebinden vazgeçtiği
ya da takipsiz bıraktığı anlaşılmadıkça bu tür başvuruların süresinde
yapıldığını kabul etmek gerekir. Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkili
olup olmadığının ve başvurunun süresinde yapılıp yapılmadığının da bu çerçevede
belirlenmesi gerekir (Ahmet Yıldırım,
§ 29).
82. Buna göre başvurucunun yargı kararlarının uygulanmadığı
iddialarını, İstanbul 1., 3., 6., 8. ve 9. İdare Mahkemelerinin göreve son
verme cezalarının iptaline ilişkin kararları gereğince görevine başlatılması
talebiyle 23/1/2014 tarihinde idareye yaptığı başvurunun 12/3/2014 tarihli ve
4967 sayılı işlem ile reddedilmesi üzerine göreve başlatılmaması yönündeki
iradenin açıklanmış olması hususuna dayandırdığı dikkate alındığında başvurunun
süresinde yapıldığı açıktır.
83. Yargı kararının uygulanmaması nedeniyle mahkemeye erişim
hakkının ihlal edildiği iddiası daha önce Anayasa Mahkemesince incelenmiştir. (Barış Yaslan, B. No: 2014/14830,
23/3/2017; Bülent Türk, [GK], B.No: 2014/7002, 1/12/2016).
84. Anayasa Mahkemesinin anılan başvurularda ortaya koyduğu
içtihada göre bireysel başvuruda yargılamanın tümü bakımından kesinlik
taşımayan kararların icra edilmemesine ilişkin şikâyetlerde adil yargılanma
hakkı yönünden Anayasa Mahkemesi tarafından bakılacak husus, bu kararın
uygulanmamasının ileride başvurucu lehine verilecek muhtemel nihai kararın icra
edilmesini imkânsız hâle getirecek veya aşırı derecede zorlaştıracak nitelikte
olup olmadığıdır. Bu hususun ise her somut olayda olayın koşulları dikkate
alınarak incelenmesi gerekir.
85. Adil yargılanma hakkına ilişkin ilke bu şekilde olmakla
birlikte diğer temel haklar yönünden kesin ve nihai nitelikte olmayan
kararların icra edilmemesi şikâyetinin somut olayın koşulları dikkate alınarak
yargılamanın bütününden bağımsız olarak incelenmesi mümkündür. Nitekim Anayasa
Mahkemesi Yaman Akdeniz ve diğerleri
(B. No: 2014/3986, 2/4/2014) başvurusunda yürütmenin durdurulması kararının
uygulanmadığına ilişkin başvuruyu ifade özgürlüğü yönünden incelemiştir. Benzer
şekilde Mahkeme, Kristal-İş Sendikası ([GK],
B. No: 2014/12166, 2/7/2015) başvurusunda yürütmenin durdurulması isteminin
reddi üzerine yapılan bireysel başvuruyu sendika hakkı yönünden incelemiştir.
86. Somut olayda başvurucunun, ihlal iddialarına konu İstanbul
1., 3., 6., 8. ve 9. İdare Mahkemelerinin göreve son verme cezalarının iptaline
ilişkin kararlarının uygulanarak görevine başlatılması için 23/1/2014 tarihinde
idareye başvurduğu ancak Disiplin Kurulunun 3/12/2013 ve 6/2/2014 tarihli
kararları ile de görevine son verilmiş olduğu ve söz konusu kararların
yürürlükte olduğu gerekçesiyle görevine başlatılmadığı anlaşılmaktadır.
87. Başvurucu hakkında daha önce tesis edilmiş göreve son verme
işlemlerine karşı İstanbul 8. İdare Mahkemesinin E.2012/1665, 3. İdare
Mahkemesinin E.2012/1683,6. İdare Mahkemesinin E.2012/1657 sayılı dosyalarında
açılan davalarda anılan mahkemeler tarafından verilen gerek yürütmenin
durdurulması gerekse iptal kararlarının gerekçelerinde, göreve son verme
cezasının disiplin amirlerinin bu yoldaki isteği üzerine Yüksek Disiplin Kurulu
kararı ile verileceğinin defaatle belirtildiği
görülmektedir. Dolayısıyla idarenin, başvurucunun yargı kararı üzerine göreve
iade edilmemesine dayanak olarak gösterdiği Disiplin Kurulu kararlarının
alındığı tarihlerde (3/12/2013 ve 6/2/2014) göreve son verme cezasının
tayininde disiplin kurulunun yetkisiz makam olduğuna dair kararlardan haberdar
olduğu açıktır. Nitekim ilerleyen süreçte belirtilen disiplin kurulu
kararlarına konu göreve son verme cezası işlemlerinin de aynı gerekçeyle idari
yargı mercilerince iptal edildiği görülmektedir (bkz. §§ 38-43;47-51).
88. Bu tespitlere göre idarenin, ihlal iddialarına konu mahkeme
kararlarının verilmesinden sonraki süreçte de söz konusu kararların gerekçesini
açıkça görmezden gelerek aynı hukuka aykırılık unsurunu içeren başka işlemler
tesis etmeye devam ettiği, tesis ettiği bu yeni işlemlerin zincirleme olarak
yeni uyuşmazlıklar doğmasına neden olduğu gibi başvurucunun daha önceki mahkeme
kararları uyarınca göreve başlatılmasına da engel olarak ortaya konulduğu
görülmektedir. Bu itibarla yetkili makam konusundaki sarih yargı kararlarına
rağmen takındığı bu tutumu dikkate alındığında işlem ve eylemlerinde hukuka
uygun davranmakla yükümlü olan idarenin söz konusu yükümlülüğü yerine getirmeye
yönelik gerekli özeni gösterdiğinden söz edilemez. İdarenin bu özensiz
tutumunun etki ve sonuçlarının, ihlal iddialarına konu yargı kararlarının
uygulanması sürecine de sirayet ettiğigörülmekle
birlikte somut olayın özel koşullarında bu durumun, yargı kararının
uygulanmaması suretiyle mahkemeye erişim hakkı yönünden bir ihlal oluşturup
oluşturmadığının Anayasa Mahkemesinin yukarıda yer verilen içtihadı dikkate alınarak
ayrıca değerlendirilmesi gerekmektedir.
89. Bu bağlamda başvurucunun, İstanbul 7. İdare
MahkemesininE.2014/291 sayılı dosyasında verilen 9/5/2014 tarihli yürütmenin
durdurulması isteminin kabulüne dair karar gereğince ve ayrıca, ihlal
iddialarına konu mahkeme kararlarının uygulanarak göreve başlatılması talebinin
reddine ilişkin 12/3/2014 tarihli işlemin iptali istemiyle İstanbul 5. İdare
Mahkemesinde açtığı davada verilen 4/7/2014 tarihli, yürütmenin durdurulması
isteminin kabulüne dair karar gereğince 19/8/2014 tarihinde yeniden profesör
kadrosuna atandığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla bu kapsamda, ihlal iddialarına
konu İstanbul 1., 3., 6., 8. ve 9. İdare Mahkemeleri kararlarının da 19/8/2014
tarihinde uygulandığı kabul edilmelidir. Bu noktada ise 19/8/2014 tarihi
itibarıyla İstanbul 1., 3., 8. ve 9. İdare Mahkemelerinin mezkur
kararlarının henüz kesinleşmemiş olduğu, İstanbul 6. İdare Mahkemesinin
E.2012/1657 sayılı dosyasındaki 7/5/2013 tarihli iptal kararının ise 27/6/2014
tarihinde kesinleşmekle birlikte nihai kararın 21/8/2014 tarihinde idareye
tebliğ edildiği görülmektedir. Bir başka ifadeyle söz konusu iptal kararları,
belirtilen yargılamalara ilişkin nihai kararlar olan karar düzeltme
istemlerinin reddine dair kararların verildiği ve/veya idareye tebliğ edildiği
tarihlerden (bkz. §§ 12, 16, 20, 24, 28) önce icra edilmiştir. Öte yandan
göreve son verme cezalarının iptali istemiyle açılan davalarda verilen esasa
ilişkin kararlar olmakla birlikte icra edildikleri tarih itibarıyla henüz
kesinleşmediği -ya da nihai kararının idareye tebliğ edilmediği-tespit edilen
söz konusu kararların, 19/8/2014 tarihine kadar icra edilmemiş olmasının
yargılama sonundaki nihai kararın icra edilmesini imkânsız hâle getirecek veya
aşırı derecede zorlaştıracak bir nitelik arz etmediği anlaşılmaktadır. Ayrıca
başvurunun başka bir hakla bağlantısı da tespit edilmemiştir. Bu durumda
mahkemeye erişim hakkına yönelik açık ve görünür bir ihlal bulunmadığı sonucuna
varılmıştır.
90. Açıklanan nedenlerle başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 22/11/2017
tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.