TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MUSTAFA DEMİROK VE HATİCE DEMİROK BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/4802)
|
|
Karar Tarihi: 12/4/2017
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Derya ATAKUL
|
Başvurucular
|
:
|
1. Mustafa
DEMİROK
|
|
|
2. Hatice
DEMİROK
|
|
|
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, tapu iptali ve tescil talebiyle açılan davanın uzun
sürmesi ile dava konusu taşınmazların davalılara devir işleminin sahte belge
ile yapıldığının tespiti talebiyle açılan davada tapu iptali ve tescil
davasında verilen kararın kesinleşmesinin bekletici mesele yapılması nedeniyle
adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 7/4/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvurucu Safiye Polat'ın 9/9/2014 tarihinde vefat ettiği
tespit edilmiştir. 1/4/2016 tarihli yazı ile mirasçısı Hatice Demirok'a,
başvurucu tarafından yapılan bireysel başvuruya mirasçı sıfatı ile devam edip
etmeyeceği sorulmuş; devam edecek
olması hâlinde buna ilişkin belgelerin Anayasa Mahkemesi Bölümler Başraportörlüğüne gönderilmesi gerektiği bildirilmiştir.
Başvurucunun mirasçısı 11/4/2016 tarihli dilekçe ile bireysel başvuruya mirasçı
sıfatı ile devam edeceğini belirterek mirasçılık belgesinin onaylı suretini
göndermiştir.
7. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
gönderilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
9. Başvurucu Hatice Demirok'un murisi Safiye Polat; Torbalı
ilçesi Pancar köyü 580 ve 581 parsel numaralı taşınmazların kendisine ait
olduğunu, üçüncü kişiler tarafından sahte belge ile anılan taşınmazların devir
işlemlerinin davalılara yapıldığını ileri sürerek 23/6/2008 tarihinde tapu
iptali ve tescil davası açmıştır. Dava Torbalı 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin
E.2008/243 sayılı dosyasına kaydedilmiştir.
10. Safiye Polat; Torbalı ilçesi Pancar köyü 582 parsel numaralı
taşınmazın eşi, müteveffa Hüseyin Polat'a ait olduğunu, üçüncü kişiler
tarafından sahte belge ile anılan taşınmazın devir işlemlerinin davalılara
yapıldığını ileri sürerek tapu iptali ve tescil davası açmıştır. Torbalı 2.
Asliye Hukuk Mahkemesinin E.2009/200 sayılı dosyasına kaydedilen dava,
15/6/2009 tarihli karar ile Torbalı 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin E.2008/243
sayılı dava dosyası ile birleştirilmiş, yargılamaya E.2008/243 sayılı dosya
üzerinden devam edilmiştir.
11. Safiye Polat; Torbalı ilçesi Pancar köyü 580 parsel numaralı
taşınmazın tapu kaydında yüzölçüm hatası bulunduğunu
ileri sürerek tapu kaydının düzeltilmesi talebiyle dava açmıştır. Torbalı Sulh
Hukuk Mahkemesinin E.2009/268 sayılı dosyasına kaydedilen dava, 21/12/2010
tarihli karar ile Torbalı 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin E.2008/243 sayılı
dosyası ile birleştirilmiş, yargılamaya E.2008/243 sayılı dosya üzerinden devam
edilmiştir.
12. Torbalı 1. Asliye Hukuk Mahkemesi, 20/4/2011 tarihli
duruşmada birleşen E.2009/200 sayılı dosyada mirasçı Hatice Demirok'un davaya
dâhil edilmesine karar vermiştir. Mahkeme 25/4/2012 tarihli kararı ile asıl
dava ve birleşen E.2009/200 sayılı davanın sübut bulmaması nedeniyle birleşen
E.2009/268 sayılı davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar vermiştir.
Mahkeme, asıl ve birleşen davalarda davalı taraf kendisini vekille temsil
ettirdiğinden vekâlet ücretinin davacıdan alınıp davalılara verilmesine
hükmetmiştir. Mahkeme kararının gerekçesi şöyledir:
"Dava konusu taşınmazların tapu kayıtları celp edilmiş, Pancar
köyü, 581 ve 582 parsel sayılı taşınmazın davalılar adına kayıtlı olduğu, 581
parsel sayılı taşınmazın 1822 ve 1823 parsel olarak ifraz görerek davalılar
adına kayıtlı olduğu görülmüş, mahallinde keşif icra edilmiş, taraf tanıkları
dinlenmiştir.
Dosya kapsamından 580, 581 ve 582 parsellerin davalıların murisine 1969
tarihinde kayden temlik edildiği, keşif esnasında
dinlenen tanık anlatımlarına göre de, taşınmazların
aynı tarihte davalı M. K.’ya zilyetliğinin de teslim
edildiği o tarihten bu yana davalı tarafça kullanıldığı anlaşılmaktadır. Her ne
kadar yolsuz tescil talebi açısından zamanaşımı veya hak düşürücü süre
öngörülmemiş ise de, aktin 40 yıl önce yapıldığı,
taşınmazın da fiilen teslim edildiği, taşınmaz devri için bir kısım ödemeler
yapıldığı hususunun da tarafların beyanlarından anlaşıldığı, buna göre 40
yıllık bir zaman geçtikten sonra davalıların zilyetliğindeki taşınmaz için
şekil eksikliğinden bahisle dava açılmasının Türk Medeni Kanununun 2.maddesinde
öngörülen dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı kanaatine varıldığından sübut
bulmayan eldeki ve birleşen E.2009/200 sayılı davanın reddine karar
verilmiştir.
Birleşen E.2009/268 sayılı dosya açısından
yapılan incelemede ise, davaya konu 580 parsel sayılı taşınmazın kadastrosunun
16.02.1968 tarihinde kesinleştiği, kadastro tutanağında yüzölçümünün 11.300
metrekare olarak yazılı bulunduğu görülmüş, bu parselin 17.09.1969 tarihli akit
tablosunda, satıcı malik Safiye Polat’ın 580 parselde kayıtlı 8850 m2
tarlasının tamamını 65.000-TL bedelle M. K.’ya
sattığı görülmüş, buna göre yüzölçümüne ilişkin iddialar ile ilgili davacının
sıfatı kalmadığı, bu taşınmazın tamamının M. K.'nın
mülkiyetine geçmesi ile tüm dava haklarının da bu kişiye ait olacağı
anlaşılmakla, davacı Safiye Polat yönünden davanın aktif husumet yokluğundan
reddine karar verilmiş aşağıdaki hüküm kurulmuştur."
13. Başvurucular; Mahkeme kararının taraf teşkili bakımından
açık olmadığını, dava konusunun devir talebinin karara bağlanmadığını, kısıtlı
Safiye Polat dışında diğer davacının Hatice Demirok mu, Mustafa Demirok mu
olduğu hususunun belirsiz kaldığını, bu nedenle yargılamanın 15. celsesinde
3/4/2012 tarihinde dava konusunun devrine ilişkin yapılan ve ibraz edilen
sözleşmeye istinaden taraf teşkilinin tamamlanması ve davacı taraf değişikliği
hakkında karar verilmesini talep etmişlerdir.
14. Mahkemece 15/6/2012 tarihli ek karar ile Mahkemenin
E.2008/243 K.2012/191 sayılı kararının başlık kısmında, Torbalı 2. Asliye Hukuk
Mahkemesinin birleştirilen E.2009/200 sayılı dosyasında dahili davacı Mustafa DEMİROK'un isminin karar başlığına eklenmesine karar
verilerek 25/4/2012 tarihli karar başvurucuya tebliğ edilmiştir. Mahkeme ek
kararının gerekçesi şöyledir:
"6100 sayılı HMK'nın
125/2 maddesi "Davanın açılmasından sonra, dava konusu davacı tarafından
devir edilecek olursa, devir almış olan kişi, görülmekte olan davada davacı
yerine geçer ve dava kaldığı yerden itibaren devam eder." hükmünü
getirmektedir.
Dosyanın incelenmesinde, 25/04/2012 tarihinde
karara çıktığı, kararın başlık kısmında 2008/243 esas sayılı dosya, 2009/200
esas sayılı dosya ve 2009/268 esas sayılı dosyada davacı Safiye Polat vasisi
Hatice Demirok olarak yer aldığı, dosya içinde yapılan incelemede, 2009/200
esas sayılı dosyada terekeye iade talep edildiğinden davada yer almayan mirasçı
Hatice Demirok'un olurunu sağlamak üzere 20/04/2011 tarihli celsede davacı
vekili Av.İbrahim İbişoğlu'na
süre verildiği, 21/06/2011 tarihli celsede, aynı vekilin Hatice Demirok'a ait
vekaletname ibraz ettiği hususunun tutanağa geçirildiği, buna göre Av. İbrahim İbişoğlu'nun Safiye Polat, 2009/200 esas sayılı dosyada
dahili davacı Hatice Demirok ve Safiye Polat vasisi Hatice Demirok vekili
olarak dosyada yer aldığı, 2009/200 esas sayılı birleşen dosya açısından dahili
davacı Hatice Demirok'un 03/04/2012 tarihinde dava konusunun devrine ilişkin
dilekçeyi dosyaya ibraz ettiği halde bu dosya dahili davacısı olarak Mustafa
Demirok'un isminin gerekçeli kararda sehven yazılmamış olup maddi hata olan bu
hususu düzeltmenin Mahkememizce ek karar ile mümkün görülmesi nedeniyle
gerekçeli karara maddi hata olarak yazılmayan ismin aşağıdaki şekilde yazılmasına
karar verilmiştir."
15. Karar davacı kısıtlı Safiye Polat ile dâhili davacı Mustafa
Demirok tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 16/12/2013
tarihli ilamı ile Mustafa Demirok'un temyiz dilekçesinin reddine karar vermiş,
Safiye Polat'ın temyiz itirazları reddedilerek karar onanmıştır. Temyiz
dilekçesinin reddine ilişkin Dairenin gerekçesi şöyledir:
"Her ne kadar karar, Mustafa Demirok
tarafından temyiz edilmiş ise de; birleşen dosyada
Hatice Demirok'un Mustafa Demirok ile yapmış olduğu 27.11.2012 tarihli “Dava
Konusu Devir Sözleşmesi”6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nun 183. (818 sayılı
Borçlar Kanunu'nun (162.) ve devam eden maddelerinde öngörülen “alacağın
temliki” niteliğinde kabul edilemez. Anılan yasal düzenlemelerde öngörülen ve devri
mümkün olan hak biralacağa ilişkindir. Oysa, eldeki
davada yapılan temlikin koşulların gerçekleşmesi halinde mülkiyetin nakline
ilişkin olduğu açıktır. Böylesine taşınmazların mülkiyetinin devrini öngörecek
nitelikte yapılan temliknamenin yasal olduğunu da söyleyebilme olanağı yoktur.
Bu nedenle temlik alan Mustafa Demirok'un davada yasal açıdan sıfatının varlığı
da kabul edilemeyeceğinden Mustafa Demirok'un açıklanan bu gerekçelerle temyiz
dilekçesinin reddine karar verilmiştir..."
16. Başvurucuların karar düzeltme talebi Yargıtay 8. Hukuk
Dairesinin 17/12/2015 tarihli ilamı ile reddedilmiş ve anılan ilam
başvuruculara tebliğ edilmiştir. Ret kararının gerekçesi şöyledir:
"Dosya muhtevasına, dava evrakı ile
tutanaklar münderecatına ve Yargıtay ilamında açıklanan gerektirici sebeplere,
Torbalı Asliye Hukuk Mahkemesinin 17.09.1969 tarihli ve 1968/196 E. 1969/315 K.
sayılı miras bırakan Hüseyin Polat tarafından 582 nolu
parsel ile ilgili olarak açılan tapu iptal ve tescile ilişkin dava dosyasındaHüseyin Polat'ın 17.09.1969 tarihli oturumda
bizzat imzalı beyanı ile 582 nolu parselin tapuda
yapılan temlik işlemlerinin iradesine uygun olduğunu kabul ederek davadan
feragat ettiğini bildirdiği, bu durumda 582 nolu
parsel ile ilgili olarak tapuda yapılan resmi işlemin miras bırakanın iradesine
uygun olduğu ve resmi senedin sahteliği iddialarının HMK'nin
208/4.maddesi uyarınca bu aşamada dinlenilmesinin mümkün olmadığına; 580 ve 581
nolu parsellerin tapusunun iptal ve tescili istemiyle
açılan davanın da ayrıca 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 2. maddesinde
öngörülen dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı nedenleriyle asıl ve birleşen
Torbalı 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2009/200-155 E. K. sayılı davalarının
reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığına, Öte yandan,
birleşen Torbalı Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2009/268 E. 2010/1151 K. sayılı 580 nolu parselin yüz ölçümünün düzeltilmesi istemiyle açılan
dava dosyasında; davacı Safiye'nin 580 nolu parseli
17.09.1969 tarihinde davalı M. K.'ya satmış olup, aslolanTMK'nin 719. maddesine göre taşınmazın krokisi
olduğundan, taşınmazın miktarının az veya çok olmasının sonuca etkili
olmayacağına, bu nedenle davacı Safiye'nin taşınmazı 17.09.1969 tarihinde
tapudan satmış olması sebebiyle mahkemece davanın sıfat yokluğundan reddine
karar verilmiş olmasının da doğru olduğuna, 27.11.2012 tarihli “Dava Konusu
Devir Sözleşmesi” nin taşınmazların mülkiyetinin
devrini öngörecek nitelikte bir temlikname olmadığından, Mustafa Demirok'un
davada yasal açıdan sıfatının varlığı da kabul edilemeyeceğine, göre yerinde
olmayan ve HUMK'nun 440. maddesinde yazılı hallerden
hiçbirisine uymayan karar düzeltme isteminin reddine karar verildi."
17. Diğer taraftan başvurucular, dava konusu 580, 581 ve 582
parsel numaralı taşınmazların davalılara devir işleminin sahte belge ile
yapıldığını ileri sürerek 30/5/2012 tarihinde Torbalı 1. Asliye Hukuk
Mahkemesinde tespit davası açmışlardır. Torbalı 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin
E.2012/262 sayılı dosyasına kaydedilen davada Mahkemece, 4/4/2014 tarihli ara
karar ile Torbalı 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin E.2008/243 sayılı dosyasının
kesinleşmesinin beklenmesine karar verilmiş olup yargılama devam etmektedir.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
18. Mahkemenin 12/4/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia Yönünden
19. Başvurucular 23/6/2008 tarihinde tapu iptali ve tescil
talebiyle açılan davanın uzun sürdüğünü belirterek makul sürede yargılanma
haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
20. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul
sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
21. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin
yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak davanın
ikame edildiği tarih esas alınır (Güher
Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 50).
22. Başvuruya konu dava, başvurucu Hatice Demirok'un miras
bırakanından intikalle takip etmekte olduğu bir uyuşmazlık olup bu yönüyle
makul süre değerlendirmesi bakımından dikkate alınacak sürenin başlangıç anı,
mirasçının yargılamaya katıldığı an değil somut olayda muris açısından
değerlendirmeye esas alınan sürenin başlangıç anıdır (Gülseren Gürdal ve diğerleri, B. No:
2013/1115, 5/12/2013, § 51).
23. Sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra aşamasını
da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği, yargılaması devam eden davalar
yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (Güher Ergun ve diğerleri, § 52).
24. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin
yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın
karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama
sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki
menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Güher Ergun ve diğerleri, §§ 41-45).
25. Anılan ilkeler doğrultusunda Anayasa Mahkemesinin benzer
başvurularda verdiği kararlar dikkate alındığında somut olayda 7 yıl 5 aylık
yargılama süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.
26. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence
altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi
gerekir.
B. Diğer Şikâyetler
Yönünden
27. Başvurucular, dava konusu 580, 581 ve 582 parsel numaralı
taşınmazların davalılara devir işleminin sahte belge ile yapıldığını ileri
sürerek 30/5/2012 tarihinde Torbalı 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde tespit davası
açtıklarını, Mahkemece 4/4/2014 tarihli ara karar ile Mahkemenin E.2008/243
sayılı dosyasının kesinleşmesinin bekletici mesele yapıldığını, anılan dosya
kesinleştiği taktirde sahteciliğin tespitinin imkânsız hâle geleceğini
belirterek adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
28. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa
Mahkemesine başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının
tüketilmesi zorunludur. Başvurucunun, bireysel başvuru konusu şikâyetini öncelikle
ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi,
bu konuda sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu makamlara sunması ve bu
süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir(İsmail Buğra
İşlek, B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17).
29. Başvuru konusu olayda başvurucular, dava konusu 580, 581 ve
582 parsel numaralı taşınmazların davalılara devir işleminin sahte belge ile
yapıldığını ileri sürerek 30/5/2012 tarihinde Torbalı 1. Asliye Hukuk
Mahkemesinde tespit davası açmışlardır. Torbalı 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin
E.2012/262 sayılı dosyasına kaydedilen davada Mahkemece, 4/4/2014 tarihli ara
karar ile Torbalı 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin E.2008/243 sayılı dosyasının
kesinleşmesinin beklenmesine karar verildiği ve yargılama devam ettiği tespit
edilmiştir. E.2008/243 sayılı dosyanın kesinleşmesinin bekletici mesele
yapılmasına ilişkin Mahkemece 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk
Muhakemeleri Kanunu'nun 165. maddesine göre verilen karar ara karar niteliğinde
olup bu kararların hükümle birlikte temyiz kanun yolunda incelenmesi mümkündür.
30. Açıklanan nedenlerle, başvuru konusu yargılamanın devam
ettiği dikkate alındığında hukuk sisteminde düzenlenen başvuru yolları usulüne
uygun olarak tüketilmeden temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği iddiasının
bireysel başvuru konusu yapıldığı anlaşıldığından başvurunun bu kısmının, diğer
kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
31. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (1) numaralı
fıkrası şöyledir:
“Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının
ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi
hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere
hükmedilir …”
32. Başvurucular, maddi tazminat talebinde bulunmuş, manevi
tazminat talebinde bulunmamışlardır.
33. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği
sonucuna varılmıştır.
34. Başvurucular tarafından maddi tazminat talebinde bulunulmuş
olmakla beraber, tespit edilen ihlal ile iddia edilen maddi zarar arasında
illiyet bağı bulunmadığı anlaşıldığından başvurucuların maddi tazminat
taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.
35. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harçtan oluşan
yargılama giderinin başvuruculara müştereken ödenmesine karar verilmesi
gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin diğer
şikâyetlerin başvuru yollarının
tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Maddi tazminata ilişkin taleplerin REDDİNE,
D. 206,10 TL harçtan oluşan yargılama giderinin başvuruculara
MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Torbalı 1. Asliye Hukuk Mahkemesine
(E.2008/243, K.2012/191) GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
12/4/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.