TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
GIYASETTİN GÜR VE SELAHATTİN ASLAN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/4841)
|
|
Karar Tarihi: 17/11/2014
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Serruh
KALELİ
|
Üyeler
|
:
|
Nuri NECİPOĞLU
|
|
|
Hicabi
DURSUN
|
|
|
Erdal TERCAN
|
|
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Derya ATAKUL
|
Başvurucular
|
:
|
Gıyasettin GÜR
|
|
|
Selahattin ASLAN
|
Vekilleri
|
:
|
Av. Hüseyin ÇALİŞCİ
|
|
|
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucular, “silahlı
terör örgütüne üye olmak ve resmi belgede sahtecilik”
suçlarını işledikleri iddiasıyla yargılandıkları davada makul sürede yargılama
yapılmadığını belirterek, adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri
sürmüşler, manevi tazminat talebinde bulunmuşlardır.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 7/4/2014 tarihinde İstanbul 20. Asliye Hukuk
Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. İdari yönden yapılan ön incelemede
başvurunun Komisyona sunulmasına engel bir durumun bulunmadığı tespit
edilmiştir.
3. Birinci Bölüm İkinci Komisyonunca, 30/5/2014 tarihinde,
kabul edilebilirlik incelemesi Bölüm tarafından yapılmak üzere, dosyanın Bölüme
gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Başvurucu Gıyasettin Gür tarafından yapılan 2014/4841
numaralı bireysel başvuru dosyası ile başvurucu Selahattin Aslan tarafından yapılan
2014/4844 numaralı bireysel başvuru dosyası, aralarındaki hukuki ve fiili
irtibat nedeniyle birleştirilmiş, incelemeye 2014/4841 numaralı bireysel
başvuru dosyası üzerinden devam edilmiştir.
5. Bölüm tarafından 11/7/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik
ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru konusu olay ve olgular ile başvurunun bir örneği,
görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir. Adalet Bakanlığının 8/8/2014
tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda
sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
7. Başvuru formu ve ekleri ile
başvuruya konu yargılama dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar
özetle şöyledir:
8. Başvurucular, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca (CMK.
250. maddesi ile yetkili) yürütülmekte olan soruşturma kapsamında 9/4/2007
tarihinde gözaltına alınmışlardır.
9. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesince (CMK. 250. maddesi
ile görevli) 12/4/2007 tarih ve 2007/56 Sorgu sayılı karar ile başvurucuların “silahlı terör örgütüne üye olmak ve resmi belgede sahtecilik” suçlarından
tutuklanmalarına karar verilmiştir.
10. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının (CMK. 250. maddesi
ile yetkili) 24/4/2007 tarih ve E.2007/630 sayılı iddianamesi ile başvurucular
hakkında “silahlı terör örgütüne üye olmak
ve resmi belgede sahtecilik” suçlarını
işledikleri iddiasıyla kamu davası açılmıştır.
11. Başvurucular, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin (CMK. 250.
maddesi ile görevli) 17/3/2011 tarihli kararı ile tahliye edilmişlerdir.
12. Anılan Mahkemece, 31/5/2011 tarih ve E.2007/274,
K.2011/110 sayılı karar ile başvuruculardan Gıyasettin Gür’ün “silahlı terör örgütüne üye olmak”
suçundan 7 yıl 6 ay, “resmi
belgede sahtecilik” suçundan 2 yıl 6 ay, Selahattin Aslan’ın “silahlı terör örgütüne üye olmak”
suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına karar verilmiştir.
13. Kararın başvurucular tarafından 17/1/2012 tarihinde
temyizi üzerine, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 10/7/2014 tarih ve E.2013/515,
K.2014/8612 sayılı ilâmı ile hüküm onanmıştır.
14. Başvurucular, 7/4/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuşlardır.
B. İlgili
Hukuk
15. 26/9/2004 tarih ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 314.
maddesinin (2) numaralı fıkrası ile 204. maddesinin (1) numaralı fıkrası.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
16. Mahkemenin 17/10/2014 tarihinde yapmış olduğu toplantıda,
başvurucuların 7/4/2014 tarih ve 2014/4841 numaralı bireysel başvuruları
incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiaları
17. Başvurucular, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca
yürütülen soruşturma kapsamında 9/4/2007 tarihinde gözaltına alındıklarını ve
12/4/2007 tarihinde tutuklandıklarını, “silahlı
terör örgütüne üye olmak ve resmi belgede sahtecilik” suçlarını
işledikleri iddiasıyla haklarında
açılan kamu davasında makul sürede yargılama yapılmadığını belirterek, adil
yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
18. Başvuru formu ile eklerinin incelenmesi sonucunda, açıkça
dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini
gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul
edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
19. Başvurucular, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca
yürütülen soruşturma kapsamında 9/4/2007 tarihinde gözaltına alındıklarını ve
12/4/2007 tarihinde tutuklandıklarını, haklarında açılan kamu davasında makul
sürede yargılama yapılmadığını belirterek, adil yargılanma haklarının ihlal
edildiğini ileri sürmüşlerdir.
20. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme)
ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (B. No: 2012/1049, 26/3/2013,
§ 18), Sözleşme metni ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından
ortaya çıkan ve adil yargılanma hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve
haklar, Anayasa’nın 36. maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının da
unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme
yaptığı birçok kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı
ışığında yorumlamak suretiyle, Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan ve AİHM
içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara,
Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun dayanağını
oluşturan makul sürede yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca
adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil olup, ayrıca davaların en az giderle
ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten
Anayasa’nın 141. maddesinin de Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği, makul
sürede yargılanma hakkının değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği
açıktır (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 38–39).
21. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu,
tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun
davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir
davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması
gereken kriterlerdir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 41–45).
22. Anayasa’nın 36. ve Sözleşme’nin 6. maddesi uyarınca
kişilere, cezai alanda yöneltilen suçlamaların da (suç isnadı) makul sürede
karara bağlanmasını isteme hakkı tanınmıştır. İsnat olunan fiil, ceza
kanunlarında suç olarak nitelendirilmiş ve yargılama aşamasında ceza hukukunun
kuralları uygulanmış ise ayrıca bir uygulanabilirlik incelemesi yapılmaksızın
kendiliğinden adil yargılanma hakkının kapsamına girer (B. No: 2013/625,
9/1/2014, § 31). Başvuru konusu olayda, başvurucular hakkında, “silahlı terör örgütüne üye olmak ve resmi belgede sahtecilik” suçlarını işledikleri
iddiasıyla soruşturma başlatılmıştır. Başvurucular hakkında isnat olunan suçlar
5237 sayılı Kanun’un 314. maddesinin (2) numaralı ve 204. maddesinin (1)
numaralı fıkralarında hapis cezasını gerektirir şekilde tanımlanmıştır. Bu
çerçevede başvurucular hakkındaki suç isnadına dayalı yargılamanın Anayasa’nın
36. maddesinin güvence kapsamına girdiği konusunda kuşku bulunmamaktadır (B.
No: 2012/625, 9/1/2014, § 32).
23. Ceza muhakemesinde yargılama süresinin makul olup
olmadığı değerlendirilirken sürenin başlangıcı, bir kişiye suç işlediği
iddiasının yetkili makamlar tarafından bildirilmesi veya isnattan ilk olarak
etkilendiği arama ve gözaltı gibi bir takım
tedbirlerin uygulanması anıdır. Somut başvuru açısından bu tarih,
başvurucuların gözaltına alındığı 9/4/2007 tarihidir. Ceza yargılamasında
sürenin sona erdiği tarih ise suç isnadının nihai olarak karara bağlandığı
tarih olup, somut başvuru açısından bu tarih, Yargıtay onama kararının
verildiği 10/7/2014 tarihidir (B. No: 2013/695, 9/1/2014, § 35).
24. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde,
9/4/2007 tarihinde gözaltına alınan ve 12/4/2007 tarihinde tutuklanan
başvurucular hakkında, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca “silahlı terör örgütüne üye olmak ve resmi belgede sahtecilik” suçlarını işledikleri
iddiasıyla 24/4/2007 tarihinde kamu davası açılmış, İstanbul 13. Ağır Ceza
Mahkemesince yapılan yargılamada başvurucuların savunması alınmış, delilleri
toplanmıştır. Başvurucu Gıyasettin Gür üzerinde ele geçirilen sahte kimliğe ve
başvurucuya ait fotoğraflara ilişkin Adli Tıp Kurumundan rapor alınmıştır.
Tanıkların yargılandığı davalardaki savcılık sorgu tutanaklarının, mahkemedeki
savunmalarının, teknik bilirkişi raporlarının gönderilmesi için ilgili
mahkemelere ve savcılıklara talimatlar yazıldığı, uzun süre tanık beyanlarının
alınması için ilgili mahkemelere yazılan talimat cevaplarının beklendiği
anlaşılmıştır. Mahkemece, 17/3/2011 tarihinde başvurucuların tahliyesine,
31/5/2011 tarihinde mahkûmiyetlerine karar
verilmiştir. Hükmün başvurucular tarafından temyiz edildiği ve temyiz
incelemesi Yargıtayda devam ederken 7/4/2014
tarihinde bireysel başvuruda bulunulduğu, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 10/7/2014
tarihli ilâmı ile hükmün onandığı belirlenmiştir.
25. 4/12/2004 tarih ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun
öngördüğü yargılama usullerine tabi mahkemeler nezdindeki yargılamaların makul
sürede tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu
yapılmış ve Anayasa Mahkemesi tarafından makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiği yönünde kararlar verilmiştir (B. No: 2012/625, 9/1/2014, §§ 23-41; B.
No: 2013/695, 9/1/2014, §§ 24-40).
26. Başvuruya konu davanın mahiyeti nedeniyle icrası gereken
usul işlemlerinin niteliği başvuruya konu yargılamanın karmaşık olduğunu ortaya
koymakla birlikte, davaya bütün olarak bakıldığında, somut başvuru açısından
farklı bir karar verilmesini gerektirecek bir yön bulunmadığı ve söz konusu
yedi yılı aşkın yargılama sürecinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu
sonucuna varılmıştır.
27. Açıklanan nedenlerle,
başvurucuların Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma haklarının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
28. Başvurucular, makul sürede
yargılama yapılmadığı için ayrı ayrı 20.000,00 TL manevi tazminata
hükmedilmesini talep etmişlerdir.
29. 6216 sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un “Kararlar” kenar başlıklı 50. maddesinin
(2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Tespit edilen ihlal
bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak
için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden
yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine
tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu
gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa
Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan
kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
30. Başvurucuların tarafı olduğu
uyuşmazlığa ilişkin yedi yılı aşkın yargılama süresi nazara alındığında,
yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal tespitiyle
giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuların her birine
net 5.000,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
31. Başvurucular Gıyasettin Gür
ve Selahattin Aslan tarafından ayrı ayrı yapılan 206,10 TL harçtan oluşan
yargılama giderinin ayrı ayrı başvuruculara ödenmesine ve belirtilen
başvuruculara 1.500,00 TL vekâlet ücretinin müştereken ödenmesine karar
verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurucuların,
1. Makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiği
iddialarının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına
alınan makul sürede yargılanma haklarının İHLAL EDİLDİĞİNE,
B. Başvurucuların her birine net 5.000,00 TL manevi TAZMİNAT
ÖDENMESİNE, başvurucuların
tazminata ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,
C. Başvurucular Gıyasettin Gür ve Selahattin Aslan tarafından ayrı
ayrı yapılan 206,10 TL harçtan oluşan yargılama giderinin ayrı ayrı
BAŞVURUCULARA ÖDENMESİNE ve belirtilen başvuruculara 1.500,00 TL vekâlet
ücretinin müştereken ödenmesine,
D. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede
gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,
17/11/2014
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar
verildi.