TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
ZEKİ DOĞAN VE AYŞE ADALI BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2014/5215)
Karar Tarihi: 17/11/2014
Başkan
:
Serruh KALELİ
Üyeler
Nuri NECİPOĞLU
Hicabi DURSUN
Erdal TERCAN
Hasan Tahsin GÖKCAN
Raportör Yrd.
Gökçe GÜLTEKİN
Başvurucular
Zeki DOĞAN
Ayşe ADALI
Vekilleri
Av. İsmail KAVAK
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvurucular, 18/7/1997 tarihinde İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinde aleyhlerine açılan tazminat davasında yargılamanın makul sürede sonuçlanmadığını belirterek, adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşler ve tazminat talep etmişlerdir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru, 16/4/2014 tarihinde İzmir 2. Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde Komisyona sunulmasına engel bir durumun bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm Birinci Komisyonunca, kabul edilebilirlik incelemesi Bölüm tarafından yapılmak üzere, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından 18/7/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru konusu olay ve olgular ile başvurunun bir örneği, görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir. Adalet Bakanlığının 13/8/2014 tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve ekleri ile başvuruya konu yargılama dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. S.S. Kaynak Konut Yapı Kooperatifi, kooperatifin eski yöneticileri olan başvurucular aleyhine, 18/7/1997 tarihinde İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin E.1997/754 sayılı dosyasında üyelik ve başkanlık görevlerini yerine getirdikleri konut yapı kooperatifinin alt yapı, kanalizasyon ve elektrik tesisatlarının imali için dava dışı yüklenici firma ile imzaladıkları sözleşmede, işi yapacak firmanın seçiminde basiretli bir yönetici gibi davranmayarak kooperatifi zarara uğrattıkları gerekçesiyle alacak davası açmıştır.
8. Mahkemece, 15/6/1999 tarihli kararla aralarında hukuki ve fiili bağlantı olduğu gerekçesiyle İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinde yüklenici firma aleyhine açılan E.1998/2592 sayılı dosyada davanın birleştirilmesine karar verilmiştir.
9. İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin, 18/7/2003 tarih ve E.1998/2592, K.2003/518 sayılı kararıyla asıl dava yönünden davanın kabulüne ve birleştirilen İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin E.1997/754 sayılı dava dosyasının ayrılarak yargılamasına devam edilmesine karar verilmiştir.
10. Ayrılan davada; İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesince, 21/9/2007 tarih ve E.2003/640, K.2007/534 sayılı kararla başvurucuların kooperatifi zarara sokma kasıtlarının mevcut olmadığı, ayrıca kusur ve ihmallerinin de bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
11. Temyiz incelemesi sonucunda ise Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 11/2/2010 tarih ve E.2009/14150, K.2010/1540 sayılı ilamıyla; başvurucuların yönetici olarak göstermeleri gereken dikkat, özen ve sorumluluk gereği olarak dava dışı yüklenici firmanın yaptığı işleri yerinde denetlemeleri, kontrol etmeleri, gerektiğinde bu konuda uzman ve deneyimli teknik bir eleman görevlendirerek yapılan işlerin yeterlilik ve kalitesini tespit etmeleri gerekirken bu hususlara aykırı hareket ettikleri, bir yöneticiden beklenen basireti göstermedikleri ayrıca kooperatifin uğradığı zararın dava dışı yüklenici firmadan halen tahsil edilemediği, başvurucuların meydana gelen zarardan sorumlu oldukları gerekçesiyle ilk derece Mahkemesinin kararını bozmuştur.
12. Başvuruculardan Ayşe Adalı tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmuş, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 30/9/2010 tarih ve E.2010/7965, K.2010/9455 sayılı ilamıyla; davanın miktar itibarıyla karar düzeltme parasal sınırının altında kaldığı gerekçesiyle karar düzeltme dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
13. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, 2/4/2013 tarih ve E.2010/569, K.2013/118 sayılı kararla davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
14. Temyiz üzerine Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 30/1/2014 tarih ve E.2013/7056, K.2014/584 sayılı ilamıyla hüküm onanmıştır.
15. Karar, başvuruculara 27/3/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.
16. Başvurucular, 16/4/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuşlardır.
B. İlgili Hukuk
17. 12/1/2011 tarih ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Usul ekonomisi ilkesi” kenar başlıklı 30. maddesi, 24/4/1969 tarih ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 98. maddesi, 29/6/1956 tarih ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu’nun 308 ve devamı maddeleri.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
18. Mahkemenin 17/11/2014 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucuların 16/4/2014 tarih ve 2014/5215 numaralı bireysel başvuruları incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiaları
19. Başvurucular, 8/7/1997 tarihinde İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinde aleyhlerine açılan tazminat davasında, yargılamanın uzun sürdüğünü ve makul sürede sonuçlanmadığını, uzun yıllar gerginlik ve huzursuzluk içinde yaşadıklarını belirterek, adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
20. Başvuru formu ile eklerinin incelenmesi sonucunda, açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
21. Başvurucular, 1997 yılında aleyhlerine açılan tazminat davasında yargılamanın makul sürede tamamlanmayarak Anayasa’nın 36. maddesinde tanımlanan adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini iddia etmişlerdir.
22. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18), Sözleşme metni ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından ortaya çıkan ve adil yargılanma hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36. maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle, Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara, Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir Somut başvurunun dayanağını oluşturan makul sürede yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil olup, ayrıca davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten Anayasa’nın 141. maddesinin de Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği, makul sürede yargılanma hakkının değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 38–39).
23. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması gereken kriterlerdir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 41–45).
24. Anayasa’nın 36. maddesi ve Sözleşme’nin 6. maddesi uyarınca, medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkların makul sürede karara bağlanması gerekmektedir. Başvuru konusu tazminat davasında, 1086 sayılı mülga Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ve 6100 sayılı Kanun’da yer alan usul hükümlerine göre yürütülen somut yargılama faaliyetinin, medeni hak ve yükümlülükleri konu alan bir yargılama olduğunda kuşku yoktur (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 49).
25. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin makul süre değerlendirmesinde, sürenin başlangıcı kural olarak, uyuşmazlığı karara bağlayacak yargılama sürecinin işletilmeye başlandığı, başka bir deyişle davanın ikame edildiği tarih olup, somut başvuru açısından bu tarih 18/7/1997 tarihidir.
26. Sürenin bitiş tarihi ise, çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde yargılamanın sona erme tarihidir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 52). Somut başvuru açısından bu tarih, Yargıtay tarafından onama kararının verildiği 30/1/2014 tarihidir.
27. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde, yargılamanın konusunun kooperatif yöneticilerinin sorumluluğuna ilişkin tazminat davası olduğu, 18/7/1997 tarihinde açılan davanın yargılama sürecinde aralarında hukuki ve fiili bağlantı olduğu gerekçesiyle 15/6/1999 tarihinde Mahkemenin bir başka dava dosyası ile birleştirildiği, daha sonra 18/7/2003 tarihinde Mahkemece davaların ayrılmasına karar verilerek yargılamaya devam edildiği, davalılardan birinin vefat etmesi üzerine davaya mirasçılarının katıldığı anlaşılmıştır. Mahkemece 21/9/2007 tarihinde verilen ilk kararın temyiz incelemesi neticesinde 11/2/2010 tarihinde bozulduğu, karar düzeltme istemi üzerine dava konusunun karar düzeltme parasal sınırının altında kaldığı gerekçesiyle Yargıtay tarafından 30/9/2010 tarihinde karar düzeltme dilekçesinin reddine karar verildiği, bozma kararını takiben Mahkemenin E.2010/569 sırasına kaydı yapılan davada 2/4/2013 tarihinde davanın kısmen kabulüne karar verildiği, temyiz üzerine Yargıtay tarafından 30/1/2014 tarihinde hükmün onandığı belirlenmiştir.
28. 6100 sayılı Kanun’un öngördüğü yargılama usullerine tabi mahkemeler nezdindeki yargılamaların makul sürede tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve Anayasa Mahkemesi tarafından, özellikle yargılamada sürati temin etmeye hizmet eden özel usul hükümlerinin nazara alınmadığı göz önünde bulundurularak makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde karar verilmiştir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 34-64).
29. Başvuruya konu kooperatif yöneticilerinin sorumluluğuna dayalı tazminat davasının incelenmesinde; hukuki meselenin çözümündeki güçlük, maddi olayların karmaşıklığı, delillerin toplanmasında karşılaşılan engeller, taraf sayısı gibi kriterler dikkate alındığında, somut başvuru açısından farklı bir karar verilmesini gerektirecek bir yön bulunmadığı, yargılamanın uzun sürmesinde, Mahkemece verilen birleştirme ve ayırma kararları ile temyiz süreçlerinin etkili olduğu, yargılama sürecinin uzamasında başvurucuya atfedilecek bir kusurun bulunmadığı anlaşılmakta olup, yaklaşık on yedi yıllık yargılama sürecinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.
30. Açıklanan nedenlerle, başvurucuların Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
31. Başvurucular, yargılamanın makul sürede sonuçlanmaması nedeniyle toplam 5.000,00 TL maddi, 25.000,00 TL ayrı ayrı manevi tazminata hükmedilmesini talep etmişlerdir.
32. 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un “Kararlar” kenar başlıklı 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
33. Başvurucuların tarafı oldukları uyuşmazlığa ilişkin yaklaşık on yedi yıllık yargılama süresi nazara alındığında, yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuların her birine net 19.950,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
34. Başvurucular tarafından maddi tazminat talebinde bulunulmuş olmakla beraber, tespit edilen ihlal ile iddia edilen maddi zarar arasında illiyet bağı bulunmadığı anlaşıldığından, başvurucuların maddi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.
35. Başvurucular tarafından yapılan ve dosyadaki belgeler uyarınca tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin başvuruculara müştereken ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurucuların,
1. Makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiği yönündeki iddialarının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma haklarının İHLAL EDİLDİĞİNE,
B. Başvurucuların her birine net 19.950,00 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE, başvurucuların tazminata ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,
C. Başvurucular tarafından yapılan 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCULARA MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
D. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,
17/11/2014 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.