logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Özlem Türkeş [1.B.], B. No: 2014/505, 17/7/2014, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ÖZLEM TÜRKEŞ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/505)

 

Karar Tarihi: 17/7/2014

R.G. Tarih-Sayı: 16/10/2014-29147

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

Başkan

:

Serruh KALELİ

Üyeler

:

Zehra Ayla PERKTAŞ

 

 

Burhan ÜSTÜN

 

 

Nuri NECİPOĞLU

 

 

Zühtü ARSLAN

Raportör

:

Bahadır YALÇINÖZ

Başvurucu

:

Özlem TÜRKEŞ

Vekili

:

Av. Fehmi TÜRKEŞ

 

 

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvurucu, fazladan yapılan vergi kesintisinin iadesi talebiyle açtığı davada verilen karar nedeniyle Anayasa’nın 2., 35., 36. ve 141. maddelerinde tanımlanan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüş, tazminat talebinde bulunmuştur.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru, 10/1/2014 tarihinde Aydın 2. Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. Birinci Bölüm Birinci Komisyonunca, 26/2/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

5. Başvurucu, özel bir şirket ile yaptığı 65240, 5664, 74734, 86881, 86882, 90036, 92353 numaralı bireysel emeklilik sözleşmelerini kendi isteği ile sonlandırmıştır.

6. Bunun üzerine başvurucuya yaptığı ödemeler iade edilmiş, ancak yapılan geri ödemenin tamamı üzerinden gelir vergisi kesintisi yapılmıştır.

7. Başvurucu 30/3/2012 tarihli dilekçesi ile elde ettiği gelir üzerinden vergi alınması gerekirken kendisine yapılan tüm geri ödemeler esas alınarak vergi alınmasının hata kapsamında olması nedeniyle düzeltilmesi istemiyle Gelir İdaresi Başkanlığına başvurmuş, Başkanlık 14/5/2012 tarih ve 52274 sayılı işlemi ile talebi reddetmiştir.

8. Başvurucu, her bir sözleşme için kesilen vergilerin yasal faizleri ile birlikte tarafına ödenmesi istemiyle İstanbul 9. Vergi Mahkemesinde dava açmış, Mahkeme 8/10/2012 tarih ve E.2012/1482, K.2012/2634 sayılı kararı ile “… davanın kısmen kabulüne kısmen reddine, kesinti yoluyla fazla alınan verginin 65240,74734,86881,86882,90036,92353 nolu sözleşmeler için davacıya iadesine, 5664 nolu sözleşme için ise davanın reddine” şeklinde karar veriştir.

9. Başvurucu, Aydın 2. İcra Müdürlüğünün 2013/186 sayılı dosyası üzerinden vekâlet ücreti, yargılama giderleri ve asıl alacak için 3.065 TL’nin ve işlemiş faiz için 970,87 TL’nin tahsili için icra takibi başlatmış, buna karşı Gelir İdaresi Başkanlığı da Aydın 2. İcra Hukuk Mahkemesinin E.2013/25 sayılı dosyasında açtığı dava ile İstanbul Vergi Mahkemesi kararında herhangi bir meblağın iadesine yönelik karar verilmediği gerekçesiyle takibin iptalini istemiştir.

10. Başvurucu, 11/2/2013 havale tarihli dilekçesi ile İstanbul 9. Vergi Mahkemesine başvurmuş ve Mahkemenin verdiği kararda faiziyle birlikte iadesi gereken tutarın yazılmadığını belirterek açıklama talebinde bulunmuştur. Mahkeme 20/3/2013 tarih ve E.2012/1482 sayılı kararı ile açıklama talebini reddetmiştir. Karar gerekçesi şöyledir:

“Olayda, Mahkememize hitaben yazılan, 11.02.2013 havale tarihli dilekçe ile Mahkememizin 08.10.2012 tarih ve E:2012/1482, K:2012/2634 sayılı kararında, faiziyle birlikte iade edilmesi gereken tutarın yazılmadığı belirtilerek açıklama istenilmiş ise de, davanın kısmen kabulüne kısmen reddine ilişkin söz konusu kararda, sözleşme numaraları belirtilerek kesinti yoluyla fazla alınan verginin iadesine hükmedilmiş olup, faize hükmedilmediği, sözleşme içeriği iade edilecek vergi, sözleşme numaraları bazında belirli olduğundan ve vergi dairesince hesaplanacağından dolayı, iadesi gereken tutarın ayrıca kararda belirtilmesine yer olmadığı anlaşıldığından, diğer taraftan faiz hükmedilmemesi hususu ise yukarıda yer verilen Kanunun hükmü gereği açıklama kapsamında olmayıp, ancak “itiraz” ve sonrasına süresinde yapılacak “karar düzeltme” taleplerinde ileri sürülebileceğinden, açıklama isteminin reddine…”

11. Aydın 2. İcra Hukuk Mahkemesi 5/4/2013 tarih ve E.2013/25, K.2013/103 sayılı kararı ile İstanbul 9. Vergi Mahkemesi kararında iadesine karar verilen miktarın belirtilmediği gerekçesiyle Aydın 2. İcra Müdürlüğünde başlatılan takibi iptal etmiştir.

12. Başvurucu, İstanbul 9. Vergi Mahkemesinin açıklama talebinin reddi kararında davanın esası hakkında verdiği 8/10/2012 tarihli hükmü değiştirdiğini ileri sürerek itiraz başvurusunda bulunmuştur.

13. İstanbul 9. Vergi Mahkemesi 15/4/2013 tarih ve E.2012/1482, K.2012/2634, T.2012/2411 sayılı kararı ile itirazın süre aşımı nedeniyle reddine karar vermiştir. Karar gerekçesi şöyledir:

“Dava dosyasının incelenmesinden; Mahkememizce verilen 08/10/2012 günlü E: 2012/1482, K: 2012/2634 sayılı kararının, 19/11/2012 tarihinde tebliğ edildiği, davacı tarafından verilen temyiz dilekçesinin ise, 02/04/2013 tarihinde Mahkememiz kayıtlarına girdiği anlaşılmıştır.

Bu durumda, tarihinde tebliğ edilen Mahkememiz kararının karşı, (30) günlük itiraz süresi geçirildikten sonra itiraz edildiği anlaşıldığından yukarıda anılan Kanun'un 48/6.maddesi uyarınca itiraz isteminin süre aşımı yönünden reddi gerekmektedir.”

14. Başvurucu bu karara da itiraz etmiş, İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 12/7/2013 tarih ve E.2013/13375, K.2013/10887 sayılı kararı itirazı reddetmiştir.

15. Bu karara karşı yapılan karar düzeltme talebi de aynı Mahkemenin 13/12/2013 tarih ve E.2013/20782, K.2013/20239 sayılı kararı ile reddedilmiştir.

16. Karar başvurucuya 6/1/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.

B. İlgili Hukuk

17. 6/1/1982 tarih ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 29. maddesi şöyledir:

“1. Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerince verilen kararlar yeterince açık değilse, yahut birbirine aykırı hüküm fıkralarını taşıyorsa, taraflardan her biri kararın açıklanmasını veya aykırılığın giderilmesini isteyebilir.

2. Açıklama dilekçeleri karşı taraf sayısından bir nüsha fazla verilir.

3. Kararı vermiş olan daire veya mahkeme işi inceler ve gerek görürse dilekçenin bir örneğini, belirleyeceği süre içinde cevap vermek üzere, karşı tarafa tebliğ eder, cevap iki nüsha olarak verilir. Bunlardan biri, açıklama veya aykırılığın kaldırılmasını isteyen tarafa gönderilir.

4. Görevli daire veya mahkemenin bu husustaki kararı, taraflara tebliğ olunur.

5. Açıklama veya aykırılığın kaldırılması, kararın yerine getirilmesine kadar istenebilir.”

18. 2577 sayılı Kanun’un 45. maddesinin (2) ve (3) numaralı fıkraları şöyledir:

“2. İdare ve vergi mahkemelerinin yukarıdaki fıkra uyarınca verdikleri nihaî kararlara karşı itiraz süresi, tebliğ tarihini izleyen günden itibaren otuz gündür.

3. İtiraz, temyizin şekil ve usullerine tabidir.”

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

19. Mahkemenin 17/7/2014 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 10/1/2014 tarih ve 2014/505 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

20. Başvurucu, İstanbul 9. Vergi Mahkemesinden açıklama talebinde bulunulması üzerine verilen karar nedeniyle Mahkemenin esasa ilişkin kararında değişiklik yaparak faiz istemini reddettiğini, bu nedenle esas karara ilişkin yeniden itiraz hakkının doğduğunu, yaptığı itirazın ise bu husus göz ardı edilerek süre aşımı nedeniyle reddedildiğini, dava dilekçesinde açıkça faiz talebinde bulunmasına karşın bu konuda gerekçesini belirtmek suretiyle Mahkemenin bir karar vermediğini, faiz talebinin reddedildiği veya kabul edildiği yönünde bir gerekçenin bulunmadığını, karar nedeniyle faiz alacağından mahrum kaldığını belirterek Anayasa’nın 2., 35., 36. ve 141. maddelerinde tanımlanan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüş, manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

B. Değerlendirme

21. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:

“... Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır.”

22. 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Bireysel başvuru hakkı” kenar başlıklı 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

“İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir.”

23. Anılan Anayasa ve Kanun hükümlerine göre bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması gerekir. Temel hak ve özgürlüklere saygı, devletin tüm organlarının anayasal ödevi olup, bu ödevin ihmal edilmesi nedeniyle ortaya çıkan hak ihlallerinin düzeltilmesi idari ve yargısal makamların görevidir. Bu nedenle, temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği iddialarının öncelikle derece mahkemeleri önünde ileri sürülmesi, bu makamlar tarafından değerlendirilmesi ve bir çözüme kavuşturulması esastır (B. No: 2012/403, 26/3/2013, § 16).

24. Bu nedenle Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek ikincil nitelikte bir kanun yoludur. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Bu ilke uyarınca, başvurucunun Anayasa Mahkemesi önüne getirdiği şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve kanıtlarını zamanında bu makamlara sunması ve aynı zamanda bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir (B. No: 2012/403, 26/3/2013, § 17).

25. 2577 sayılı Kanun’un 29. maddesinde, Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerince verilen kararlar yeterince açık değil veya birbirine aykırı hüküm fıkraları taşıyorsa taraflardan her birinin kararın açıklanmasını veya aykırılığın giderilmesini isteyebilecekleri düzenlenmiştir.

26. Kararın açıklanması kurumu ile ulaşılmak istenen amaç, karardaki belirsizliğin, kararın açık olmayan yönlerinin veya birbirine aykırı olan hüküm fıkralarının ortadan kaldırılarak, kararın gerçek anlamını ortaya koymak suretiyle icra aşamasında oluşabilecek sorunların önüne geçmektir. Bu sayede kararın geçek anlamının dışında başka şekilde yorumlanması veya anlaşılması önlenmiş olacaktır.

27. Açıklama talebi üzerine verilen kararlar nitelikleri itibarıyla bir üst yargı merciinde itiraz veya temyize konu olabilecek nihaî kararlar arasında yer almamakla birlikte açıklama veya aykırılığın giderilmesi isteği üzerine idari yargı yerlerince daha önce verilen karardaki hüküm değiştirilmiş veya yeni bir hüküm verilmiş ise bu kararın nihai bir karar niteliğinde olduğu ve söz konusu karara karşı yapılacak itiraz veya temyiz başvurusu üzerine işin esasına girilebileceği de çeşitli Danıştay kararlarında ifade edilmiştir (Benzer yöndeki kararlar için bkz. Danıştay Dördüncü Dairesinin 4/6/1984 tarih ve E.1984/795, K.1984/2372, Danıştay Altıncı Dairesinin 10/10/2006 tarih ve E.2006/3222, K.2006/4637, Danıştay Beşinci Dairesinin 19/9/2008 tarih ve E.2006/7903, K.2008/4574 ).

28. Başvuru konusu olayda, başvurucu tarafından İstanbul 9. Vergi Mahkemesinde açılan davaya ilişkin nihaî karar 19/11/2012 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiş, başvurucu 11/2/2013 havale tarihli dilekçesi ile hüküm altına alınan miktarın gösterilmesi ve bu miktar üzerinde yasal faize hükmedilmesi gerektiği şeklinde hüküm fıkrasının açıklanması talebinde bulunmuş, Mahkeme 20/3/2013 tarihli kararı ile sözleşme numaraları belirtilerek kesinti yoluyla fazla alınan verginin iadesine hükmedildiği ve vergi miktarının vergi dairesince hesaplanacağından dolayı iadesi gereken tutarın kararda belirtilmesine yer olmadığı, faize hükmedilmemiş olmasının ise açıklama kapsamında bulunmadığı ve bu hususun kanun yollarında ileri sürülmesi gerektiği gerekçeleriyle açıklama istemini reddetmiştir. Başvurucu 2/4/2013 havale tarihli dilekçesi ile Mahkemenin nihai kararına itiraz etmiş ise de Mahkeme, nihaî kararın 19/11/2012 tarihinde tebliğ edildiği ve kararın tebliğini izleyen tarihten itibaren 30 gün içinde itirazın yapılmadığı gerekçesiyle süre aşımı nedeniyle başvuruyu reddetmiş, bu karara karşı yapılan kanun yolu başvuruları da İstanbul Bölge İdare Mahkemesi tarafından reddedilmiştir.

29. Somut olayda, İstanbul 9. Vergi Mahkemesi iadesi gereken vergi miktarı ve bu miktar üzerinden yasal faize hükmedilmesi yönündeki başvurucunun açıklama istemini, esas hakkında verdiği karardaki hükmü değiştirmeden veya yeni bir hüküm kurmadan reddetmiş olup, bu nedenle açıklama talebi hakkında verilen karar itiraz süresini durduran veya kesen bir karar niteliğinde değildir.

30. 2577 sayılı Kanun’un 45. maddesine göre ise idare ve vergi mahkemelerinin itiraza tabi nihaî kararlarına karşı itiraz süresi, kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren otuz gündür.

31. Bir kanun yoluna başvurulmuş olması tek başına bu yolun tüketildiği anlamına gelmez. Bir kanun yolunun tüketildiğinden söz edilebilmesi için öncelikle usulüne uygun bir başvuru yapılması, yapılan başvurunun sonucunun beklenmesi ve inceleme süresince öngörülmüş olan yöntem, biçim, süre ve diğer koşullara uygun hareket edilmesi gerekir.

32. Bu durumda, başvurucu tarafından yapılan itiraz başvurusu, İstanbul 9. Vergi Mahkemesinin esas hakkında verdiği kararın tebliğini izleyen günden itibaren 30 gün içinde yapılmadığı gerekçesiyle süre aşımı nedeniyle reddedilmiş olup, başvurucunun olağan kanun yollarını usulüne uygun bir şekilde tüketmeden bireysel başvuruda bulunduğu anlaşılmaktadır.

33. Açıklanan nedenlerle, ihlale neden olduğu ileri sürülen karar için kanunda öngörülmüş yargısal başvuru yollarının tamamı bireysel başvuru yapılmadan önce usulüne uygun şekilde tüketilmeden temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği iddiasının bireysel başvuru konusu yapıldığı anlaşıldığından, başvurunun, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin “başvuru yollarının tüketilmemiş olması” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle başvurunun, “başvuru yollarının tüketilmemesi” nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA, yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına, 17/7/2014 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Özlem Türkeş [1.B.], B. No: 2014/505, 17/7/2014, § …)
   
Başvuru Adı ÖZLEM TÜRKEŞ
Başvuru No 2014/505
Başvuru Tarihi 10/1/2014
Karar Tarihi 17/7/2014
Resmi Gazete Tarihi 16/10/2014 - 29147

II. BAŞVURU KONUSU


Başvurucu, fazladan yapılan vergi kesintisinin iadesi talebiyle açtığı davada verilen karar nedeniyle Anayasa’nın 2. , 35. , 36. ve 14 maddelerinde tanımlanan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüş, tazminat talebinde bulunmuştur.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Mülkiyet hakkı Vergi, kamu alacağı Başvuru Yollarının Tüketilmemesi

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 2577 İdari Yargılama Usulü Kanunu 29
45
  • pdf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi