TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
İSMAİL DOĞRU BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/5406)
|
|
Karar Tarihi: 5/4/2017
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Muammer
TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
Raportör
|
:
|
Özgür DUMAN
|
Başvurucu
|
:
|
İsmail DOĞRU
|
Vekili
|
:
|
Av. Fatma
GÜNEŞ
|
|
|
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, taşınmazın imar planında kentsel rekreasyon alanı
olarak belirlenmesi üzerine açılan kamulaştırmasız el atmaya dayalı tazminat
davasının yargı yolu yönünden reddedilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının;
yargılamanın devamı sırasında yapılan kanun değişikliğiyle görevli yargı
yolunun değiştirilmesi ve buna rağmen yapılan yargılama giderlerinin karşı
taraftan alınmak üzere başvurucu yararına hükmedilmesi nedeniyle de adil
yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 21/4/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda
bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
A. Başvuru Tarihine Kadar Yaşanan Olaylar
9. Başvurucu Ankara ili Yenimahalle ilçesine bağlı Aşağı
Yahyalar Mahallesi'nde bulunan 60441 ada 1 parsel sayılı taşınmazın
paydaşlarındandır.
10. Söz konusu taşınmaz, 2005 yılından önce kesinleştiği
belirtilen 1/1000 ölçekli imar planı ve bu planın uygulanmasına ilişkin 84220
numaralı parselasyon planı kapsamında "kentsel rekreasyon" alanında
bırakılmıştır.
11. Başvurucu 21/1/2011 tarihli dilekçesiyle Yenimahalle
Belediyesinden (Belediye) taşınmazı yönünden kamulaştırma veya imar planı
değişikliği yapılıp yapılmayacağını sormuştur. Belediye ise başvurucuya
kamulaştırma veya plan değişikliğinin düşünülmediğini bildirmiştir. Başvurucu
bu defa 16/2/2011 tarihinde yeniden Belediyeye başvuruda bulunarak mülkiyet
hakkından doğan haklarını kullanamadığı gerekçesiyle taşınmazın rayiç değeri
üzerinden kamulaştırılmasını veya imar planında değişiklik yapılmasını talep
etmiştir. Belediyenin 28/3/2011 tarihli cevap yazısında ise taşınmazın rayiç
değeri üzerinden alınıp satılabileceği, kamulaştırma işlemlerinin ise ilgili
kurumlarca belirli bir program dâhilinde yapılabileceği belirtilmiştir.
12. Başvurucu bu bildirimler üzerine taşınmazına kamulaştırmasız
el atıldığı gerekçesiyle Ankara Büyükşehir Belediyesi ve Yenimahalle Belediyesi
aleyhine 13/6/2011 tarihinde Ankara 18. Asliye Hukuk Mahkemesinde tazminat
davası açmıştır. Dava dilekçesiyle, yapılan imar uygulaması neticesinde kentsel
rekreasyon alanı olarak belirlenen taşınmazın, aradan beş yıl geçmesine rağmen
kamulaştırılmaması nedeniyle uğranılan maddi zararların tazminitalep
edilmiştir.
13. Mahkeme 2/10/2012 tarihinde Ankara Büyükşehir Belediyesi
yönünden açılan davanın husumet yönünden reddine, Yenimahalle Belediyesi
yönünden açılan davanın ise kabulüne karar vermiştir. Bu karar ile 179.040 TL
tutarındaki alacağın dava tarihi olan 13/6/2011 tarihinden itibaren işleyecek
yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar
verilmiştir.
14. Karar temyiz edilmiş, Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 18/3/2013
tarihli ilamıyla hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Daire, taşınmazın imar
planında kentsel rekreasyon alanı olarak ayrıldığı, bu alanlarda ise yetkinin
Büyükşehir Belediyesine ait olduğunu belirtmiştir. Bozma ilamında bu nedenle
Yenimahalle Belediyesi aleyhine açılan davanın husumet yönünden reddiyle Ankara
Büyükşehir Belediyesi aleyhine hüküm kurulması gerektiği açıklanmıştır.
15. Büyükşehir Belediyesinin karar düzeltme talebinde bulunması
üzerine aynı Dairenin 18/11/2013 tarihli ilamıyla bozma ilamı kaldırılmıştır.
Daire bu defa 11/6/2013 tarihinde yürürlüğe giren 24/5/2013 tarihli ve 6487
sayılı Kanun'un 21. maddesiyle 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma
Kanunu'nun geçici 6. maddesinde yapılan değişiklik nedeniyle davanın idari
yargı yerinde görülmesi gerektiğini belirterek hükmün yargı yolu yönünden
bozulmasına karar vermiştir.
16. Bozma ilamına uyan Mahkeme, uyuşmazlığın idari yargı yerinin
görevine girdiği gerekçesiyle 3/4/2014 tarihinde davanın reddine karar
vermiştir. Mahkeme, dava tarihinden sonraki yasal değişiklik nedeniyle
görevsizlik kararı verilmekle davalılar yararına vekâlet ücretine
hükmedilmesine yer olmadığına ve başvurucunun yaptığı yargılama giderlerinin
kendisi üzerinde bırakılmasına karar vermiştir.
17. Başvurucu 21/4/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
B. Başvuru Tarihinden
Sonra Yaşanan Olaylar
18. Uyuşmazlık konusu taşınmazın imar planındaki durumunun
"kentsel rekreasyon alanı" kullanımından "ticari rekreasyon
alanı" kullanımına dönüştürülmesine ilişkin 1/1000 ölçekli uygulama imar
planı değişikliği Yenimahalle Belediye Meclisince 7/11/2013tarihinde uygun
görülmüştür. Bu imar planı değişikliği, Ankara Büyükşehir Belediyesi Meclisi
tarafından da 14/1/2014 ve 11/3/2014 tarihlerinde onaylanmıştır.
19. Ankara 18. Hukuk Asliye Hukuk Mahkemesinin 3/4/2014 tarihli
kararı ise taraflara en son 22/4/2014 tarihinde tebliğ edilmiş, temyiz
edilmeyen bu karar 8/5/2014 tarihi itibarıyla kesinleşmiştir.
20. Başvurucu 21/4/2014 tarihinde Ankara Büyükşehir Belediyesi
aleyhine Ankara 9. İdare Mahkemesinde tam yargı davası açmıştır.
21. Mahkeme 23/10/2015 tarihinde oyçokluğuyla davanın reddine
karar vermiştir. Kararda, başvurucunun hissedarı olduğu taşınmazın imar
planında "ticari rekreasyon alanı" olarak ayrılması nedeniyle bundan
böyle taşınmazın sadece kamu eliyle yapılaşması zorunluluğunun ortadan
kalktığına dikkat çekilmiştir. Mahkeme, imar planıyla belirlenen koşullar
dâhilinde mülk sahipleri tarafından yapılaşma hakkının kullanılabilmesinin
mümkün olduğunu belirterek başvurucunun taşınmaz üzerinde tasarrufta bulunma
imkânına kavuşması nedeniyle mülkiyet hakkının belirsiz bir süre ile
kısıtlandığından söz edilemeyeceği sonucuna varmıştır.
22. Karara karşıoy yazısında ise kamu
hizmeti niteliğinde olan sağlık, eğitim, spor, rekreasyon gibi hizmet
alanlarına yönelik tesislerin kurulması için büyük yatırımlar gerektiği ve
birtakım izin, ruhsat prosedürlerinin bulunduğu belirtilerek imar planındaki
değişikliğin taşınmazın kamu hizmetine ayrılmış olma vasfını değiştirmediği
ifade edilmiştir.
23. Karar başvurucu vekiline 3/2/2016 tarihinde tebliğ edilmiş
olup Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden yapılan sorgulama
sonucuna göre başvurucunun kararı temyiz etmediği anlaşılmıştır.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
24. Mahkemenin 5/4/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
ve Bakanlık Görüşü
25. Başvurucu paydaşı olduğu taşınmazın yapılan imar planı
değişikliğiyle "kentsel rekreasyon alanı" olarak belirlenmesi
nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmektedir. Başvurucu
ayrıca, açtığı tazminat davasının, yargılama sırasında yapılan kanun
değişikliği nedeniyle yargı yolu yönünden reddine karar verildiğini
belirtmektedir. Başvurucuya göre yargılama devam ederken davanın esasını
etkileyecek şekilde yargı yolunun bu şekilde değiştirilmiş olması nedeniyle
adil yargılanma hakkı ve kanunî hakim ilkesi ihlal
edilmiştir.
26. Başvurucu her ne kadar idari yargı yerinde dava açabilmesi
mümkün ise de bu davada hükmedilecek tazminat yönünden faizin, açılacak dava
tarihinden itibaren işletilmeye başlanacağını ifade etmiştir. Başvurucu bu
nedenle açacağı dava öncesi dönem bakımından eksik işletilen faiz tutarı olan
45.207,60 TL'nin ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Başvurucu ayrıca,
yargı yolu yönünden reddedilen davada yaptığı 1.054,35 TL tutarındaki
masrafların ve avukatlık sözleşmesi çerçevesinde ödediği 15.000 TL tutarındaki
avukatlık ücretinin kendisi üzerinde bırakılması nedeniyle bu zararlarının
giderilmesini talep etmiştir. Başvurucu son olarak yargılama sürecinin uzaması
yanında imar planı değişikliğinin yapıldığı 30/12/2005 tarihten itibaren
taşınmazını kullanamaması nedeniyle uğradığı manevi zararların giderilmesi
talebinde bulunmuştur.
27. Bakanlığın görüş yazısında, başvuruya konu dava ile ilgili
olarak adli yargıda verilen görevsizlik kararının maddî anlamda kesin hüküm
teşkil etmediği, başvurucunun aynı sebeple idari yargıda dava açma hakkının
mevcut olduğu ifade edilmiştir. Bakanlık ayrıca, 6/1/1982 tarihli ve 2577
sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 9. maddesinin (1) numaralı fıkrasına
göre, görevli yargı yerinde açılan davanın açılma tarihinin belirlenmesinde,
görevsiz mahkemede açılan dava tarihinin esas alınacağını vurgulamıştır.
Bakanlık bu nedenlerle, başvurucunun uğradığını iddia ettiği maddi ve manevi
zararlara yönelik olarak yeni bir dava ikame etmediği gibi görevsizlik kararı
üzerine bu hususta olağan kanun yollarını da tüketmeden bireysel başvuruda
bulunduğunu bildirmiştir.
28. Başvurucu cevap dilekçesinde, başvuru formundaki beyan ve
taleplerini yinelemiştir.
B. Değerlendirme
29. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ile 30/3/2011
tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri
Hakkında Kanun'un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrasında bireysel başvuruda
bulunulmadan önce ihlal iddiasının dayanağı olan işlem, eylem ya da ihmal için kanunda
öngörülmüş olan idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının tüketilmiş
olması gerektiği belirtilmiştir. Temel hak ihlallerini öncelikle derece
mahkemelerinin gidermekle yükümlü olması, kanun yollarının tüketilmesi koşulunu
zorunlu kılar (Necati Gündüz ve Recep
Gündüz, B. No: 2012/1027, 12/2/2013, §§ 19, 20; Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13,
2/7/2013, § 26).
30. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, ikincil nitelikte bir
hukuk yoludur. Temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği iddialarının öncelikle
derece mahkemelerinde, olağan kanun yolları ile çözüme kavuşturulması esastır.
Bireysel başvuru yoluna, iddia edilen hak ihlallerinin bu olağan denetim
mekanizması çerçevesinde giderilememesi durumunda başvurulabilir (Bayram Gök, B. No: 2012/946, 26/3/2013, §§
16-20).
31. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa
Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle hukuk sisteminde
düzenlenen başvuru yollarının tüketilmesi zorunludur. Bu ilke uyarınca
başvurucunun Anayasa Mahkemesi önüne getirdiği şikâyetini öncelikle ve
süresinde yetkili idari ve adli mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu
konuda sahip olduğu bilgi ve kanıtlarını zamanında bu makamlara sunması, aynı
zamanda bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş
olması gerekir (Bayram Gök, §
19).
32. Somut olayda başvurucu, yargılama devam ederken davanın
esasını etkileyecek şekilde yargı yolunun değiştirilmiş olması nedeniyle adil
yargılanma hakkı ve kanuni hâkim ilkesinin ihlal edildiğini belirtmektedir.
Başvurucu bu ihlal iddialarına bağlı olarak Ankara 18. Hukuk Asliye Hukuk
Mahkemesinin 3/4/2014 tarihli kararıyla yargılama masraflarının ve ödediği
avukatlık ücretinin kendisi üzerinde bırakıldığından yakınmaktadır. Ancak
başvurucunun bu şikâyetine konu Ankara 18. Hukuk Asliye Hukuk Mahkemesinin
3/4/2014 tarihli kararını temyiz etmediği anlaşılmaktadır.
33. Çeşitli Yargıtay içtihatlarında yargılama sırasında yapılan
kanun değişikliklerinin yargılama giderlerine etkisi değerlendirilmiş ve
davanın açıldığı tarihteki düzenlemelere göre usulüne uygun olarak dava açan
davacı aleyhine sonradan yapılan kanun değişiklikleri nedeniyle yargılama
giderlerine hükmedilemeyeceği belirtilmiştir (Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin
22/1/2014 tarihli ve E.2014/68, K.2014/1008 sayı ile Yargıtay 2. Hukuk
Dairesinin 22/6/2011 tarihli ve E.2010/21432, K.2011/11150 sayılı kararları).
Dolayısıyla vekalet ücretinin temyizine ilişkin yolun etkisiz olduğu da
söylenemez.
34. Öte yandan başvurucu, paydaşı olduğu taşınmazın imar planı
değişikliğiyle "kentsel rekreasyon alanı" olarak belirlendiğini ve bu
nedenle taşınmazını mülkiyet hakkının verdiği yetkiler çerçevesinde
kullanamadığını ifade etmektedir. Başvurucu bu nedenleuğradığı
zararların ise idari yargı yerinde açacağı davada hükmedilecek faizin muhtemel
başlangıç tarihi nedeniyle bütünüyle karşılanmayacağından yakınmaktadır.
Bununla birlikte başvurucu 21/4/2014 tarihinde kamulaştırmasız el atma
nedeniyle uğradığı zararların el atma tarihinden itibaren faiziyle birlikte
ödenmesi istemiyle Ankara 9. İdare Mahkemesinde tam yargı davası açmıştır.
Ancak Mahkeme 23/10/2015 tarihinde davanın reddine karar vermiş olup
başvurucunun bu kararı temyiz etmediği anlaşılmıştır.
35. Hâlbuki yukarıda yer verilen ilkeler kapsamında başvurucunun
belirtilen şikâyetlerinin bireysel başvuruda incelenebilmesi için öncelikle
somut yargılama süreçlerindeki olağan yargı yollarını tüketmesi gerektiği
açıktır. Somut olayda ise sonuç olarak başvurucunun olağan başvuru yolu olan
temyiz yoluna gitmeden bireysel başvuruda bulunduğu anlaşılmaktadır.
36. Açıklanan gerekçelerle başvurunun başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun başvuru
yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
5/4/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.