logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Nihat Durmuş ve Durmuş Ofset Gaz. Bas. Yay. Mat. Kül. ve Spor Etk. ve Tic. Ltd. Şti. [1.B.], B. No: 2014/5761, 10/5/2018, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

NİHAT DURMUŞ VE DURMUŞ OFSET GAZ. BAS. YAY. MAT. KÜL. VE SPOR ETK. VE TİC. LTD. ŞTİ. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/5761)

 

Karar Tarihi: 10/5/2018

R.G. Tarih ve Sayı: 29/5/2018-30435

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

Başkan

:

Burhan ÜSTÜN

Üyeler

:

Serruh KALELİ

 

 

Hicabi DURSUN

 

 

Hasan Tahsin GÖKCAN

 

 

YusufŞevki HAKYEMEZ

Raportör Yrd.

:

Derya ATAKUL

Başvurucular

:

1. Nihat DURMUŞ

 

 

2. Durmuş Ofset Gaz. Bas. Yay. Mat. Kül. ve Spor Etk. ve

 

 

Tic. Ltd. Şti.

Vekili

:

Av. Bülent AKBAY

 

 

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, yerel bir gazetede yayımlanan yazı dizisi nedeniyle aleyhe tazminata hükmedilmesinin ifade ve basın özgürlüklerini ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 25/4/2014 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvurucular tarafından yapılan 2014/5761 ve 2014/13859 numaralı başvurular, aralarında konu yönünden hukuki irtibat bulunduğu anlaşıldığından birleştirilmiş; incelemeye 2014/5761 numaralı bireysel başvuru dosyası üzerinden devam edilmiştir.

6. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

7. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.

8. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmuştur.

III. OLAY VE OLGULAR

9. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

A. Arka Plan Bilgisi

10. Başvuruculardan Nihat Durmuş olayların meydana geldiği tarihte İskenderun’da yayın yapan Olay gazetesinin genel yayın yönetmenidir; Durmuş Ofset Gaz. Bas. Yay. Mat. Kül. ve Spor Etk. ve Tic. Ltd. Şti. ise söz konusu gazetenin sahibidir. Başvurucu Nihat Durmuş aynı zamanda Durmuş Ofset Gaz. Bas. Yay. Mat. Kül. ve Spor Etk. ve Tic. Ltd. Şti.nin iki kurucusundan biridir.

11. Başvurucu Nihat Durmuş, elektronik posta hesabına gönderildiğini iddia ettiği bazı yazıları “Boncuğun Maceraları- 1, 2 ve 3” başlıkları altında gazetenin 10/8/2011, 11/8/2011 ve 12/8/2011 tarihli nüshalarında ve internet sitesinde yayımlamıştır. Söz konusu yazıların içerikleri şöyledir:

 "Boncuğun maceraları -1

 İSKENDERUN belediyesi çok vahim ve bir o kadar da namussuzluklarla dolup taşıyor.

 Şu anda başkan yardımcılığı ve özel kalem müdürlüğünü yürüten E.D. denen şahsın icraatlarını yazmak ve anlatmakla bitiremem. Fakat dilimin döndüğü ve aklımın yettiği kadarıyla anlatmaya çalışayım. Aslında yaptıkları akla, mantığa ve ahlaka aykırıda neyse... Bu aşağılık adam ilk geldiği andan itibaren İskenderun Belediyesi kimliğini tamamen değiştirdi ve şu anda İskenderun belediyesinde İskenderun doğumlu olan personel sayısı parmakla dahi sayılamayacak kadar az. Maalesef ki belediyemiz Altınözü, doğu kökenli kardeşlerimizle dolu. Haa onları da yadırgamış veya hor görmüş değiliz, yanlış anlaşılmasın! Ama bu kadar ihtiyacı olan memleket insanı var iken bu Allah’tan revamı? Ve üzülerek söylüyorum ki bu adamın yaptığı bütün bu işlerden başkan beyin haberi dahi yok... Mesela örneklendirelim, havada kalmasın iddialarımız; E.D. beyin halazade oğlu olan ve Sakarya spor tesislerinde görev yapan şahıs, değil memleket evladı olmak, İskenderun içine bir kez dahi gelmiş değil iken bu adamcağızı “Antalya’dan gel sana süper bir iş ayarladım halaoğlu, ne işin varsa bırak, arkanda ben varım” deyip çağırmadı mı? Aslen Trabzonlu olan ve kokası K... fotoğrafçılığın sahibi gayet maddi durumları iyi bir bayanı hangi ahlak kuralları içinde işe aldı... Size ve tüm kamuoyunun vicdanına soruyorum, gelin ve belediyenin iş çıkışını Allah rızası için izleyin zannedersiniz ki defile gelmiş... Bunların hangisi ihtiyaç sahibi Allah için biri bana açıklasın... Ayakkabısı ve çantası 500 TL olan her gün kuaföre gidip saç yaptırıp işe gelenler mi? Yoksa asgari ücretle güvenlik görevlisi olarak çalışan aslında dükkânları olan ve sadece sigortam burada gözüksün, zaten işlerin başında ailem var diyip sıfır kilometre araçlarla işe gelen personeller mi? Bunlar vicdan meselesi kardeşim vicdan... Hani nerde kaldı doğmamış çocuğun hakkı??? Gelelim bu herifin ahlak dışı hareketlerine; belediyede geldiği ilk günden beri damızlık aygır gibi ortalarda dolaştı ve kendine aciz bayanlar baktı... Ve nitekim de buldu... Öncelikle kendine sekreter yaptığı ve şu anda halkla ilişkilerde çalışan E... hanımla ilişki yaşadı. Sonra eski halkla ilişkiler personeli ve şimdi başkan yardımcısı sekreteri S... hanımla ilişkisine devam etti... Ve bu ahlaksız bayanların da bir birbirlerinden haberleri olduğu ve bu adamın evli olduğunu ve kendilerinden büyük kızları olduğunu bildikleri halde ilişkilerine devam etmiş olmaları da cabası... Bu iğrençlik Ankara’daki Hatay Günlerinde hat safhaya ulaştı... Malum yerdeki otel odasında bu iki bayan E.D. bey ve şu andaki mezarlık müdürü, alkol alıp şişe çevirmece oynadılar... İ. beyle E. Hanım, E. Beyle de S. hanım çıktı... Sabahın ilk saatlerine kadar sürdükten sonra tekrar ayrı odalara girdiler ve bu günlerce sürdü... Sonrasında işte o Ankara dönüşü malum kaza oldu... E.D. beyin şahsi aracı olan mavi renk araçla Konya yolunda ilerlerken S. hanım uygunsuz bir harekette bulundu ve E.D. bey şehvete gelmiş olacak ki aracın hâkimiyetini kaybedip şarampole uçtu... Ve bu olay herkesten saklandı... Sonra belediyede S. hanımın odasına sadece E.D. beyin odasından aranabilen ve numarasını kimsenin bilmediği direkt hat çekildi... Ve bu hatla ne yaptıkları malum... Başkan makamdan çıktıktan hemen sonraları bu hattan S. hanım çağırıldı ve elinde dosya ile kapılar kilitlenip güvenlik görevlisi koyuldu kapının önüne ve kim sorarsa sorsun E.D. bey özel görüşmede içeri girmek yasak denildi... Sonrasında belediye imar müdürlüğünde görevli T. hanım belediye personel müdürü tarafından taciz iddialarına konu olduğu için dış birime sürüldü... Ve E.D. beyle sıkı pazarlıklar yapıldıktan sonra E.D. beyin üstün gayretleri doğrultusunda aynı birime göreve geldi... Buraya kadar her şey normal değil mi?... Fakat bu geliş öyle bir geliş ki bu T. hanımın erkek arkadaşının belediyemiz yükseltme istasyonlarının birinin karşısında bir evi var... Bir de ne görelim E.D. bey ve S. hanım orada buluşuyor ve hasret gideriyormuş... Öyle akıllı olduğunu sanıyor ki bu adam siyah renk makam aracı ile hallediyor bu işlerini... Önce makam aracı bayanları alıyor kuaföre götürüyor, sonrada malum mekâna, sonrasında E.D. bey geliyor astsolis olarak... Bu bayanların kılık kıyafetlerini başkanlık özel kalem giderlerinden karşılamakta ve yerine muhtelif faturalar ayarlamaktadır... Bütün bunlarda yetmezmiş gibi emrinde bulunan ve canının çektiği bayanlara ve özellikle dul olanlar tercih edilir bu arada... Ahlaksız teklifler size kadro vericem ev açıcam hayatınız kurtulacak deyip cezbetme çalışmaları yapmakta... Ve hatta bir bayana sen iste eşimden boşanır seni alırım, yeter ki he de bana demektedir... Bu bayanlar karşı geldiklerinde ise ayağını denk al, benim olmazsan sana burada ekmek yok demekte... Velhasıl kelam daha anlatmakla bitmez demiştim ya bitmiyor işte... Ağzımı daha fazla bu iğrenç adamla kirletmek istemiyorum. Not: boncuğun serüvenleri 14 bölümden oluşuyor”

"Boncuğun Maceraları (2)

Belediyede Cinsel Taciz Yaygın Ama Dile Getirilmiyor!

Doğru, tacizin çok değişik, dar ve geniş tanımları var. Çok basite indirgeyebiliriz aslında. Tacizde önemli olan unsur rızanın varlığıdır. Eğer kadın açısından istenen bir davranışsa, yani kadının rızası varsa taciz oluşturmuyor zaten. Gerçi bana göre hiyerarşik ilişkilerde rıza aranmamalı diyorum. Çünkü iş yerindeki hiyerarşik ilişkilerde kadın hayır diyebilecek konumda değil. Cinsel taciz amirden geliyorsa, kadın dışarıdaki ilişkilerinde olduğu kadar kolay hayır diyemiyor. Çoğumuz, büyük bir arenada dövüşen gladyatörleri kendilerinden geçerek izleyen eski Romalılar gibi seyrediyoruz bu olayları. Bir süre önce üç bayanın çırpınış sesleri de o arenanın tribünlerinden yükselen vahşi bağırışlar içinde kaybolup gitti neticede. Herkes boncuğun sapıklıklarını ve tacizcilerinin çoğaldığından bahsediyorlar.Gazetelerde köşe yazarları da Tacizci boncuk ve müdavimlerinin haberlerini köşelerinde büyük bir hınçla veriyor..ama düşünmeden edemiyorum,bütün kabahat ve suç tacizcilerin midir.!Boncuğu saptıranların ve onun tacizine maruz kalanların hiç mi suçu yok diye de düşünmüyor değiliz hani..! Kadın için istediği gibi giyinmek serbest.İstediği gibi soyunmakta serbest.İstediği gibi açmakta özgür.Onlar istediği gibi edep yerlerini açsa da hakkı yok ki boncuğun ve boncuk gibilerin sapıtmaya.Sapıtırsa Türk Ceza kanunu ve yerel medya onu en ağır şekilde cezalandıracaktır.Yedi yıla kadar hapis cezası alacaktır.Çünkü kadının bedenine koruma kanunları var.Çünkü kadının soyunma ve hayasızlaşma hakkı var.Ama erkeğin sapıtma şehvetlenme ve bakma ve dokunma hakkı yok.Bunları yaparsa tacizci olur,sapık olur, manyak olur.Kadın istediği gibi açacak saçacak ve dağıtacak ama boncuklar,uçkuruna şehvetine ve eline hakim olacak.Yani boncuk ya gidip hadım olacak,boncukluğunu kaldıracak. Hormonlarını bozacak ve kadınlara karşı şehvet durmayacak.Yada cezasını çekecek.alışkanlık yapan boncuk, kadınları taciz etmesin diye hadım edilse o zaman belediye boncuksuz ne yapar...? Boncuğun sapıtması evet hem kusur ve hem hata ama acaba kadının zafiyeti ile soyunmasını ve boncuğun ve yandaşlarının iştahlarını açmasını neden normal görüyorlar. Sadece kadının hakkını gözetip boncuk gibi boncukları itham edip hapse mahkum ediyorlar. Neden açık açık kadınlara yapılan taciz ve tecavüzler örtülü bayanlara karşı icra edilmiyor. Neden örtülü bayanlara karşı böyle şeylere cesaret edilmiyor. Neden sadece çıplak ve hayasız kadınlar tacize uğruyor.Hiç mi bu çıplakların suçu yok.Bütün kabahat boncuk ve dostlarının mı? Saptıranların hiç mi suçu yok. Yok öyle yağma.Rüzgar varsa yaprak kımıldayacak.bataklık varsa sinek olacak.çıplaklık varsa şehvet olacak ve arzular kabaracak.Çünkü kadın ile erkek arasındaki en mühim şeylerden birisi cinselliktir. Boncuk ve muridleri kadınların hallerinden etkilenirler. Onların giyim tavır hareketleri ve edaları etkiler. Etkilemesin diyenler o zaman bütün milleti hadım etsinler kadınlarda istediği gibi anadan üryan gezsinler. Hayalarını yırtsınlar. Bakın, bizde çıplaklara ve hayasız kadınlara saldırıp ve tecavüz edenlere sapık diyorlar ve hapislerde süründürüyorlarken, başka ülkelerde ise çıplaklık yasaklanıyor. Düşük beller yasaklanıyor. Bizde ise teşvik edilmeye milleti sapıttırmaya çalışılıyor. Şu gerçek unutulmamalıdır ki ; Kendisini çıplaklıkla ucuza satmak kadına kar getirmez.İnsanların uçkurlarına hizmet edecek bir tarz giyim ve davranış kendine saygısı olan bir kadını alçaltır.. ÇIPLAK BİR KADIN YA DA FOTOĞRAFINI GÖREN BONCUĞUN AKLI TAVAN YAPIYOR, hemen il dışı iş gezisi proğramı yapıyor.. Hooop otel odasına.... Kadınları haklı bulup boncuğu suçlamak ve hapse mahkum etmek zulümdür. Adaletsizliktir. Boncuğu mahkum ettiğiniz gibi saptıranları da mahkum edin. Siz kadınları haklı görürken o kadınları o taciz günü giydikleri elbiselere göre yargılayın bakalım suçun ne kadarı onlarda olacaktır.Bu adaleti İtalya da icra etmişler.Tacize uğrayan bayana demişler.Tacize uğradığın gün nasıl elbise giymişsen o elbiselerle gel mahkemeye.. Kadın mahkeme günü geldiği zaman giydiği elbiseler yüksek oranda tahrik unsuru taşıdığı için erkeğin cezası hafifletilmiştir. Onlar görmüşler ki, sadece kusur ve kabahat boncuğun değildir. Kadının da suçu vardır. Kadın öyle istediği gibi giyemez. Düşünün erkekler anadan üryan sokaklarda gezseler sapık olurlar. Ama kadınlar ise anadan üryan gezince çağdaş oluyorlar. Böyle bir çarpık anlayış var işte dünyada. Erkeğe haram ama kadına helal çıplak gezmek! Unutmayalım ki, evet bu hatunlar, unsuru kendileri yaratmış olabilir ancak biz, boncuğun tacizlerine ve tecavüzlerine sessiz kalmakta haksız taraf olmaktır...diyoruz. Bir Padişah sahneye çıkıp soytarılık yapsa, yarım dakika beceremez, foyası ortaya çıkar. Ama bir soytarı, kimseye hissettirmeden yıllarca padişahlık koltuğunda oturabilir... Not: boncuğun maceraları 14 bölümden oluşuyor"

"Boncuğun maceraları (3)

Belediyede Taciz Manzaraları...

 İskenderun’un namusunu temizledik.”Şşşt başkan, sen önce belediyenin namusunu temizle tacizler, odalara tek hat özel telefon çekmeler, saatler süren özel oda görüşmeleri (üstelikte kapıya garibimin birini kimse girmesin özel görüşme var diye verilen bir emirle kapıya dikip) kapalı kapılar ardında belediyenin namusunu temizlediğinizden hiç şüphemiz yok. Belediyede rezalet diz boyu, kimin eli kimin cebinde belli değil... Birde gururla göğsünüzü şişirerek belediyenin borcunu temizledik diye açıklama yapıyorsunuz.. İyi ya borcunuz namus borcu, namusunuzu da AKLINIZIN YETTİĞİNCE temizlemişsiniz, borç yokmuş aman ne güzel...Ahh ne alaa mualla...laleler, laleler.... TEHDİT KORKUSU... Belediyedeki cinsel taciz olaylarını araştırmak için aylarımızı verdik ve de başardık belediyede kapalı kapılar arkasında dönen olaylar bu güne kadar rüyamda dahi görsem inanamayacağım tarzdan olaylardır, gördüklerimiz ve duyduklarımız karşısında şaşkına döndüğümüzü de itiraf edelim. E.D.nin yaptıkları yetmezmiş gibi birde başkanın özel koruması ve E. hanım özel kalem müdürü E.D.nin odasında basılıyorlar ama personel korktuğu için kimseye bir şey diyemiyor ve sus-pus oluyorlar ve yine bu zorba takımın yaptıkları yanlarına kar kalıyor. E. hanım dul bir çocuk annesi ve mütevazi, fakir tek odalı bir evde ailesi (anne ve babası) ile güçlükler içerisinde yaşamını idame ettiren kendi ekmeği peşinde mücadelesini sürdüren bir bayandır. karşı çıksa işinden olacak çıkmasa namus elden gidiyor anlayacağınız iki ucu b...klu değnek.. Ne tarafından tutarsa tutsun eli illaki kirlenecek... Benzeri daha bir çok E.hanım gibi çaresiz ve yalnız hayat mücadelesi veren insanlar var ama seslerini çıkartamıyorlar çünkü işsizlik almış başını gidiyor... Marabaların tek korkusu kalem efendileri tarafından ya işten atılırlarsa..!!!! (Ki bizlerde çoğu kereler sözelde olsa şahit olduk..) Bakın arkadaşlar, yalnız değilsiniz... Bizler sizlerin yaşadığı birçok olayların yakinen takipçisiyiz.. ‘ARTIK BAL TUTAN PARMAĞINI YALAYAMAYACAK.....!!!’ Belediyede bu devir bitmeli ve bitecek.. Aloo Yanmayan Bilmez..mişş diyorlar... Üç tane köstebek bir gün bir ateş görmüşler. Bunun nasıl bir şey olduğunu öğrenmek istemişler. Birinci köstebek ateşe biraz yaklaşmış ve üzerinin aydınlandığını görmüş. Arkadaşlarının yanına gelmiş ve: -Bu ateş aydınlatıcı bir şey!, demiş.. İkinci köstebek bununla yetinmeyerek daha fazla şey öğrenmek istemiş. Biraz daha yaklaşmış ve ısındığını hissetmiş; Demiş ki: -Aynı zamanda bu ateş ısıtıcı bir şey! Sonuncu köstebek(E.D.)daha da çok şey öğrenmek, arkadaşlarının yaşadıklarına rağmen hiç gözü doymamış daha da çok şey yaşamak istiyormuş. Biraz yaklaşmış, aydınlandığını görmüş. Biraz yaklaşmış, ısındığını hissetmiş. Biraz daha yaklaşmış, ateş kanatlarını kavurmuş ve biraz daha yaklaştıktan sonra tamamen yanan köstebek "poff !" diye ortadan kayboluvermiş. Ateşin gerçekten ne olduğunu belki bir tek o öğrenmiş ama geriye dönüp öğrendiklerini kimselere söyleyememiş;Çünkü, “O” ateşin içinde kaybolmuş ve bir şeyi, ancak içinde kaybolan bilebilirmiş!... "

B. Birinci Dava

12. Olayların meydana geldiği tarihte İskenderun Belediye Başkan Yardımcısı M.E.D.; başvuruya konu yazılarda geçen E.D. isimli şahsın kendisi olduğu, kendisine gerçek dışı beyanlara dayanılarak ve tahkir içeren sözlerle hakaret edildiği iddiasıyla başvurucular aleyhine tazminat davası açmıştır.

13. İskenderun 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde yapılan yargılamada Mahkeme 21/9/2012 tarihli 3. celsede davanın geldiği aşama ve delilleri gözönünde bulundurarak davalı tarafın tanık dinlenmesine ilişkin talebinin reddine karar vermiştir.

14. Mahkeme 21/9/2012 tarihinde davanın kısmen kabulüne karar vermiştir. Mahkeme, tarafların sosyal ve ekonomik durumu ile manevi tazminatın zenginleşmeye neden olmayacak şekilde belirlenmesi kriterini de gözönünde bulundurarak başvurucular aleyhine müştereken 10.000 TL manevi tazminata hükmetmiştir. Mahkeme kararının gerekçesinde "Boncuğun Maceraları" yazı dizisi içeriğinde "Şu anda başkan yardımcılığı ve özel kalem müdürlüğünü yürüten E.D." sözü ile hakkında haber yapılan kişinin haberin yayımlandığı tarihte İskenderun belediye başkan yardımcılığı görevinde bulunan davacı olduğunun anlaşıldığı ifade edilmiştir. Mahkeme kararında; yayımlanan haberlerdeki "damızlık aygır", "ahlaksız", "iğrenç adam" gibi ifadelerin ölçüsüz şekilde karalayıcı, kışkırtıcı ve suçlayıcı olduğu, ağır eleştiri sınırını aştığı, kişiyi halk arasında küçük düşürdüğü ve bu ifadelerin kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu belirtilmiştir.

15. Karar, başvurucular tarafından temyiz edilmiştir. Başvurucular temyiz dilekçesinde; haberlerin güncel, görünür gerçekliğe uygun ve toplumsal meselelere ilişkin olduğunu savunmuşlardır. Dilekçe ile eki belgelerin incelenmesinden haberlerde yer alan isnatların doğruluğu ile ilgili bir kanıt sunulmadığı gibi ilk derece mahkemesi tarafından tanık dinletme taleplerinin reddine ilişkin bir şikâyette de bulunulmadığı tespit edilmiştir. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 5/6/2014 tarihli ilamıyla hükmün onanmasına karar vermiştir.

16. Yargıtay ilamı başvuruculara 25/7/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.

17. Başvurucular 19/8/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuşlardır.

C. İkinci Dava

18. Diğer taraftan "Boncuğun Maceraları (3)" başlıklı yazıda "başkanın özel koruması" sıfatıyla kendisinden bahsedildiğini iddia eden İ.B., hakkında kullanılan ifadeler nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiğini ileri sürerek başvuruculardan Nihat Durmuş aleyhine manevi tazminat davası açmıştır.

19. İskenderun 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 18/1/2013 tarihinde davanın kısmen kabulü ile başvurucu Nihat Durmuş aleyhine 6.000 TL manevi tazminata hükmetmiştir. Mahkeme kararının gerekçesinde; davacının Belediye Başkanı'nın özel koruması olarak görev yaptığının, Başkan'ın başkaca bir korumasının bulunmadığının, dolayısıyla yazıda Başkan'ın özel koruması olarak bahsedilen kişinin davacı olduğunun tespit edildiği ifade edilmiştir. Kararda; davacı hakkında kullanılan ifadelerin ölçüsüz şekilde karalayıcı, kışkırtıcı ve suçlayıcı olduğu, ağır eleştiri sınırını aştığı ve kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu belirtilmiştir.

20. Kararın temyizi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 20/2/2014 tarihli ilamıyla hükmün onanmasına karar vermiştir.

21. Yargıtay ilamı başvurucuya 27/3/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.

22. Başvurucu 25/4/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

A. Ulusal Hukuk

23. 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “Sorumluluk” kenar başlıklı 49. maddesi şöyledir:

“Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.

 Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiillebaşkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.”

B. Uluslararası Hukuk

1. İfade Özgürlüğünün Demokratik Toplumdaki Önemi

24. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) göre ifade özgürlüğü, demokratik toplumun temelini oluşturan ana unsurlardandır. AİHM ifade özgürlüğüne ilişkin kararlarında, ifade özgürlüğünün toplumun ilerlemesi ve bireyin gelişmesi için gerekli temel şartlardan birini teşkil ettiğini yinelemektedir. AİHM'e göre 10. maddenin ikinci paragrafı saklı tutulmak üzere ifade özgürlüğü sadece toplum tarafından kabul gören, zararsız veya ilgisiz kabul edilen "bilgi" ve "fikirler" için değil incitici, şoke edici ya da endişelendirici bilgi ve düşünceler için de geçerlidir. Bu, yokluğu hâlinde "demokratik bir toplum"dan söz edemeyeceğimiz çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin bir gereğidir. AİHM, 10. maddede güvence altına alınan bu hakkın bazı istisnalara tabi olduğunu ancak bu istisnaların dar yorumlanması ve bu hakkın sınırlandırılmasının ikna edici olması gerektiğini vurgulamıştır (Handyside/Birleşik Krallık, B. No: 5493/72, 7/12/1976, § 49; Von Hannover/Almanya (No. 2) [BD], B. No: 40660/08 ve 60641/08, 7/2/2012, § 101).

25. AİHM, demokratik bir toplumda basının oynadığı temel rolün altını birçok kez çizmiştir. AİHM'e göre basının görev ve sorumluluklarının bilincinde olarak kamu yararını ilgilendiren her konuyu iletme görevi vardır. AİHM, basının böyle konularda bilgi ve fikir yaymadan ibaret olan görevine kamunun bu fikir ve bilgileri alma hakkı eklendiğini hatırlatmıştır. AİHM’e göre bu görevi olmasa basın, vazgeçilmez kamusal “gözetleyici” (watchdog) rolünü oynayamaz (Bladet Tromsø ve Stensaas/Norveç [BD], B. No: 21980/93, 20/5/1999, §§ 59, 62;Pedersen ve Baadsgaard/Danimarka [BD], B. No: 49017/99, 17/12/2004, § 71; Von Hannover/Almanya (No. 2), § 102).

 26. AİHM, Radio France/Fransa (B. No: 53984/00, 30/3/2004, § 37) kararında basın özgürlüğünün kapsamının demokrasi ile yakın ilişkisinin doğal sonucu olarak bir dereceye kadar abartıya ve hatta kışkırtmaya izin verecek şekilde geniş yorumlanması gerektiğini belirtmiştir:

"Mahkeme "görev ve sorumluluklar"ın, ifade özgürlüğünün doğasından kaynaklandığını yineler. 10. madde tarafından kamusal yararlara ilişkin meselelerin aktarılması içingazetecilere sağlanan güvencenin şartı, gazetecilik etiğine uygun olarakonların kesin ve güvenilir bilgi sağlamak konusunda iyi niyet sahibi olmalarıdır (örneğin bkz.Bladet Tromsø and Stensaas/Norveç, § 65;Colombani ve diğerleri/FransaB. No: 51279/99,25/06/2002, §65). Ne var ki basın özgürlüğü belli dereceye kadar abartmaya hatta kışkırtmaya (provocation) izin verir (bkz. özellikle, Bladet Tromsø and Stensaas/Norveç, § 59)..."

2. İfade Özgürlüğü ve İtibarın Korunmasını İsteme Hakkı Arasındaki İlişki

27. AİHM, kamuya mal olmuş kişilerin şöhret ve itibarı ile ifade özgürlüğünün çatışması hâlinde 10. maddenin (2) numaralı fıkrasında yer alan "başkalarının... haklarının korunması" ifadesine müracaat etmektedir. AİHM Büyük Dairesi 7/2/2012 tarihinde verdiği iki kararda -Von Hannover/Almanya (2) ve Axel Springer AG/Almanya [BD], B. No:39954/08, 7/2/2012- ifade hürriyeti ve özel hayata saygı hakkının dengelenmesinde kullanılan ilkeleri sistematik olarak açıklamış ve uygulamıştır. Bunlar ifade özgürlüğüne konu açıklamanın kamu yararına ilişkin bir tartışmaya sağladığı katkı (Von Hannover/Almanya (2), § 109) ilgili kişinin tanınırlığı, toplumdaki rolü ve işlevi ile yazıya konu olan faaliyetin niteliği, haber veya makalenin konusu (Von Hannover/Almanya (2), § 110; Von Hannover/Almanya, B. No:59320/00, 24/9/2004, §§ 63-66; kamu tarafından tanınan kişiler için korumanın daha esnek olacağına ilişkin bir karar için bkz. Minelli/İsviçre (k.k.), B. No: 14991/02, 24/6/2005), ilgili kişinin daha önceki davranışları (Von Hannover/Almanya (2), § 111), yayının içeriği, şekli ve etkileri (Von Hannover/Almanya (2), § 112), bilgilerin elde edilme koşulları ve gerçekliği (Axel Springer AG/Almanya, § 93; Von Hannover/Almanya (2), § 113) ve uygulanan yaptırımın niteliğidir (Axel Springer AG/Almanya, § 95).

3. Kamu Görevlilerinin İtibar Hakkının Korunması

28. AİHM yakın tarihli Jalbă/Romanya (B. No: 43912/10, 18/2/2014) kararında bir kamu görevlisinin itibarının yeterince korunmamış olması nedeniyle ihlal kararı vermiştir.

i. Başvurucu, Galati Belediye Başkanlığında teknik birimin başkanı olarak görev yapmaktadır. 11/4/2008 tarihinde yerel online bir gazete olan Antidotul’da gazeteci I.G. “Belediye Başkanlığında iki kurnaz Galati’deki maxi-taxi mafyasını koruyor” başlıklı bir makale yayımlamıştır. Bu başlığın altında başvurucunun fotoğrafına şu ifadelerle birlikte yer verilmiştir: “Enayiler Jalba’yı boşuna şikâyet ediyorlar.” Makale, başvurucunun daha önce Belediyede ulaştırma müdürü olduğu bilgisinin verilmesiyle başlamıştır. Daha sonra gazeteci, gerçek olduğunu iddia ederek bir dizi olay aktarmıştır. Gazeteciye göre başvurucunun halefinin oğlu bölgede bulunan maxi-taxi ulaşım sağlayıcılarının en büyük şirketlerinden biri olan S. Şirketinde müdür olarak istihdam edilmiştir ve bu, tesadüf değildir. Bunun amacı Şirketin yoldaki güvenliğini ve kârlılığını garanti altına almaktır. Ayrıca başvurucunun bu tür sinsi işlerde yer alan eski bir tilki olduğu ve maxi-taxi güzergâhında faaliyet yapan birçok aracın sahibi olduğu belirtilmiştir. Son olarak başvurucunun ulaşım hizmetlerinin gelişimiyle değil banka hesaplarını doldurmakla meşgul olduğu gibi kimi iddialarda bulunulmuştur.

ii. Başvurucunun açtığı tazminat davası ilk derece mahkemesince kabul edilmesine rağmen Bölge Mahkemesi tarafından bu karar, gazetede yer alan ifadelerin ifade özgürlüğü kapsamında yer aldığı gerekçesiyle bozulmuştur. Ayrıca başvurucunun iftira dolayısıyla ceza davası açılması gerektiği yönündeki şikâyeti de iftiranın ceza hukuku kapsamında suç olmaktan çıkarıldığı gerekçesiyle yerel Savcılık tarafından kabul edilmemiştir.

iii. AİHM, olgu isnadı ve değer yargılarının ifade edilmesi arasında ayrım yapılması gerektiğini ifade etmiştir. AİHM, Galati Bölge Mahkemesinden farklı olarak bu davadaki iddiaları değer yargısı olarak görmemiştir. AİHM, kamu görevlilerinin katlanmaları gereken eleştiri marjının sıradan vatandaşlara göre daha geniş olduğunu ancak bu olayda başvurucuya yönelik yolsuzluk ve hukuksuzluk iddialarının onun performansını etkileyebileceğini belirtmiştir. Yargılamalar esnasında iddiaların doğruluğuna ilişkin bir kanıt sunulmamış, mahkemelerin de bu yönde bir tespiti olmamıştır. AİHM'e göre makaledeki ifadeler kabul edilebilir sınırları aşmıştır. AİHM,gazetecinin ifade özgürlüğünün başvurucunun itibarının korunmasına nazaran ağır bastığıyla ilgili olarak Bölge Mahkemesinin ileri sürdüğü gerekçelerin yetersiz olduğuna ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) 8. maddesinin ihlal edildiğine karar vermiştir.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

29. Mahkemenin 10/5/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucuların İddiaları ve Bakanlık Görüşü

30. Başvurucular; güncel, kamu yararını ilgilendiren, belirli bir şahsa yönelik olarak kaleme alınmayan, isim ve makam bildirilmeksizin yayımlamış oldukları haberlerden dolayı tazminata mahkûm edilmelerinin Anayasa’nın 26., 27. ve 28. maddelerinde korunan basın özgürlüğünü ihlal ettiğini ileri sürmüşlerdir. Başvurucular, Belediye Başkan Yardımcısı tarafından aleyhlerine açılan davada ayrıca yerel mahkemece deliller toplanmadan, husumet itirazları dikkate alınmadan, tarafların sosyal ve ekonomik durum araştırmasının sonucu beklenmeden ve olaya ilişkin tanıklar dinlenilmeden esasa yönelik karar verilmesinin ise Anayasa’nın 36. maddesinde koruma altına alınan adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini iddia etmişlerdir.

31. Bakanlık görüşünde, başvurucuların basın özgürlüğünün ihlal edildiği iddialarına ilişkin olarak Anayasa Mahkemesi ile AİHM'in ifade ve basın özgürlükleri ile itibar hakkının dengelendiği bir dizi kararı zikredilmiştir. Bakanlık; başvurucuların diğer şikâyetlerinin delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının uygulanması ve derece mahkemelerinin uyuşmazlığa getirdiği çözümün adil olmamasına yönelik olduğunu, bu şikâyetlerle ilgili görüş sunulmayacağını bildirmiştir.

32. Başvurucular, Bakanlık görüşüne karşı beyanlarında esas itibarıyla başvuru dilekçelerindeki iddialarını yinelemişlerdir.

B. Değerlendirme

33. İddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak Anayasa’nın “Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti” kenar başlıklı 26. maddesinin ve “Basın hürriyeti” kenar başlıklı 28. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:

“(26) Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar...

Bu hürriyetlerin kullanılması, ... başkalarının şöhret veya haklarının, ... korunması ... amaçlarıyla sınırlanabilir.

Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunla düzenlenir.

(28) “Basın hürdür, sansür edilemez…

Devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır.

Basın hürriyetinin sınırlanmasında, Anayasanın 26 ve 27 nci maddeleri hükümleri uygulanır…”

34. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucuların iddialarının Anayasa'nın 26. ve 28 maddeleri kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

35. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

a. Müdahalenin Varlığı

36. Gazetede yayımlanan yazı dizisi nedeniyle Belediye Başkan Yardımcısı tarafından açılan davada başvurucuların müştereken 10.000 TL manevi tazminat ödemelerine karar verilmiştir. Yine Belediye Başkanı'nın özel koruması tarafından açılan davada başvurucu Nihat Durmuş'un 6.000 TL manevi tazminat ödemesine karar verilmiştir. Söz konusu mahkeme kararları ile başvurucuların ifade ve basın özgürlüklerine yönelik bir müdahalede bulunulduğu belirlenmiştir.

b. Müdahalenin İhlal Oluşturup Oluşturmadığı

37. Anayasa’nın 13. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Temel hak ve hürriyetler, ... yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, ... demokratik toplum düzeninin ... gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.”

38. Yukarıda anılan müdahale Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşulları yerine getirmediği müddetçe Anayasa’nın 26. maddesinin ihlalini teşkil edecektir. Bu sebeple sınırlamanın Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen ve somut başvuruya uygun düşen, kanun tarafından öngörülme, Anayasa’nın 26. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen haklı sebeplerden bir veya daha fazlasına dayanma, demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir.

i. Kanunilik

39. Yapılan değerlendirmeler neticesinde 6098 sayılı Kanun’un 49. maddesinin “kanunla sınırlama” ölçütünü karşıladığı sonucuna varılmıştır.

ii. Meşru Amaç

40. Başvurucuların davacılara manevi tazminat ödemelerine karar verilmesinin "başkalarının şöhret veya haklarının korunması"na yönelik önlemlerin bir parçası olduğu ve meşru bir amaç taşıdığı sonucuna varılmıştır.

iii. Demokratik Toplum Düzeninin Gereklerine Uygunluk ve Ölçülülük

(1) Genel İlkeler

(a) Demokratik Toplum Düzeninin Gerekleri Kavramı

41. Anayasa Mahkemesi daha önce pek çok kez "demokratik toplum düzeninin gerekleri" ifadesinden ne anlaşılması gerektiğini açıklamıştır. Buna göre temel hak ve özgürlükleri sınırlayan tedbir, bir toplumsal ihtiyacı karşılamalı ve başvurulabilecek en son çare niteliğinde olmalıdır (Bekir Coşkun [GK], B. No: 2014/12151, 4/6/2015, § 51; Mehmet Ali Aydın [GK], B. No: 2013/9343, 4/6/2015, § 68; Tansel Çölaşan, B. No: 2014/6128, 7/7/2015, § 51). Derece mahkemelerinin böyle bir ihtiyacın bulunup bulunmadığını değerlendirmede belirli bir takdir yetkisi bulunmaktadır. Ancak bu takdir payı, Anayasa Mahkemesinin denetimindedir.

(b) Ölçülülük

42. Öte yandan temel hak ve özgürlüklere yönelik herhangi bir sınırlamanın -demokratik toplum düzeni için gerekli nitelikte olmakla birlikte- temel haklara en az müdahaleye olanak veren ölçülü bir sınırlama niteliğinde olup olmadığının da incelenmesi gerekir (AYM, E.2007/4, K.2007/81, 18/10/2007; Kamuran Reşit Bekir [GK], B. No: 2013/3614, 8/4/2015, § 63; Bekir Coşkun §§ 53, 54; ölçülülük ilkesine ilişkin açıklamalar için ayrıca bkz. Tansel Çölaşan, §§ 54, 55;Mehmet Ali Aydın, §§ 70-72).

(c) İfade Özgürlüğünün Demokratik Toplumdaki Önemi

43. Anayasa Mahkemesi; daha önce pek çok kez Anayasa'nın 26. maddesinde yer alan ifade özgürlüğü ile Anayasa'nın 28. maddesinde yer alan basın özgürlüğünün demokratik bir toplumun zorunlu temellerinden olduğunu, toplumun ilerlemesi ve her bireyin gelişmesi için gerekli temel şartlardan birini oluşturduğunu ifade etmiştir (Mehmet Ali Aydın, § 69; Bekir Coşkun, §§ 34-36).

44. Anayasa’nın “Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti” kenar başlıklı 26. maddesine göre herkes düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Anılan maddede ifade özgürlüğünün kullanımında başvurulabilecek araçlar “söz, yazı, resim veya başka yollar” olarak ifade edilmiş ve “başka yollar” ifadesiyle her türlü ifade aracının anayasal koruma altında olduğu gösterilmiştir (Emin Aydın, B. No: 2013/2602, 23/1/2014, § 43).

45. İfade özgürlüğü ile basın özgürlüğü herkes için geçerli ve demokrasinin işleyişi için yaşamsal önemdedir (Bekir Coşkun, §§ 34-36). Basın özgürlüğünün kamuoyuna çeşitli fikir ve tutumların iletilmesi ve bunlara ilişkin bir kanaat oluşturması için en iyi araçlardan birini sağladığı açıktır (İlhan Cihaner (2), B. No: 2013/5574, 30/6/2014, § 63).

(d) Başkalarının Şöhret veya Haklarının Korunması

46. Anayasa’nın 26. maddesinin ikinci fıkrasına göre ifade özgürlüğünün sınırlandırılma nedenlerinden ve bu bağlamda ifade özgürlüğünü kullananların uyması gereken görev ve sorumluluklardan biri de başkalarının şöhret veya haklarının korunmasıdır. Bireyin şeref ve itibarı, kişisel kimliğinin ve manevi bütünlüğünün bir parçasını oluşturur ve Anayasa’nın 17. maddesinin birinci fıkrasının korumasından faydalanır (İlhan Cihaner (2), § 44). Devlet, bireyin şeref ve itibarına keyfî olarak müdahale etmemek ve üçüncü kişilerin saldırılarını önlemekle yükümlüdür (Nilgün Halloran, B. No: 2012/1184, 16/7/2014, § 41; Adnan Oktar (3), B. No: 2013/1123, 2/10/2013, § 33; Bekir Coşkun, § 45; Önder Balıkçı, B. No: 2014/6009, 15/2/2017, § 44).

47. Buna ilave olarak Anayasa Mahkemesi; siyasetçilerin, kamuoyunca tanınan kişilerin ve kamusal yetki kullanan görevlilerin gördükleri işlev nedeniyle daha fazla eleştiriye katlanmak durumunda olduklarını ve bunlara yönelik eleştirinin sınırlarının çok daha geniş olduğunu her zaman vurgulamıştır(Siyasetçilerle ilgili bir karar için bkz. Ergün Poyraz (2) [GK], B. No: 2013/8503, 27/10/2015, § 58; kamusal yetki kullanan görevlilerle ilgili bir karar için bkz. Nilgün Halloran, § 45; tanınan bir Cumhuriyet başsavcısı ile ilgili bir karar için bkz. İlhan Cihaner (2), § 82; tanınan ve siyasete hazırlanan bir kamu görevlisi ile ilgili bir karar için bkz. Önder Balıkçı, § 42).

(e) Basının Ödev ve Sorumlulukları

48. Demokratik bir toplumda basına, siyasetçileri ve kamu görevlilerini eleştirme ve onlar hakkında yorum yapma hakkı tanınmış olmakla birlikte Anayasa'nın 26. ve 28. maddeleri tamamen sınırsız bir ifade özgürlüğünü garanti etmemiştir. Anayasa'nın 12. maddesinin "Temel hak ve hürriyetler, kişinin topluma, ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını da ihtiva eder." biçimindeki ikinci fıkrası, kişilerin sahip oldukları temel hak ve hürriyetleri kullanırken ödev ve sorumluluklarına da gönderme yapmaktadır. 26. maddenin ikinci fıkrasında yer alan sınırlamalara uyma yükümlülüğü, ifade özgürlüğünün kullanımına basın için de geçerli olan bazı "görev ve sorumluluklar" getirmektedir (Basının görev ve sorumluluklarına ilişkin bir karar için bkz. Orhan Pala, B. No: 2014/2983, 15/2/2017, § 46; Erdem Gül ve Can Dündar [GK], B. No: 2015/18567, 25/2/2016, § 89; R.V.Y. A.Ş., B. No: 2013/1429, 14/10/2015, § 35; Fatih Taş [GK], B. No: 2013/1461, 12/11/2014, § 67; Önder Balıkçı, § 43).

49. Bu görev ve sorumluluklar "başkalarının şöhret ve haklarına" zarar gelme ihtimalinin bulunduğu ve özellikle adı verilen bir şahsın itibarının söz konusu olduğu durumlarda özel önem arz eder. Medyanın özel şahıslar hakkında hakaret nitelikli olgusal beyanların doğruluğunu soruşturma yükümlülüğünün derecesi tespit edilirken gözönüne alınması gereken koşullar şu şekilde sıralanabilir: Söz konusu hakaretin niteliği ve derecesi, haber kaynaklarının söz konusu iddialar bakımından makul olarak güvenilir olup olmadığı ve gazetecilerin doğru ve güvenilir bilgiler sunmak için iyi niyet çerçevesinde hareket edip etmedikleridir (Orhan Pala, § 47).

50. Basın özgürlüğü ilgililerin meslek ahlakına saygı göstermelerini, doğru ve güvenilir bilgi verecek şekilde ve iyi niyetli olarak hareket etmelerini zorunlu kılmaktadır. Kötü niyetli olarak gerçeğin çarpıtılması bazen kabul edilebilir eleştiri sınırlarını aşabilir. Dolayısıyla haber verme görevi zorunlu olarak ödev ve sorumluluklar ile basın kuruluşlarının kendiliğinden uymaları gereken sınırlar içermektedir (Medya Gündem Dijital Yayıncılık Ticaret A.Ş. [GK], B. No: 2013/2623, 11/11/2015, §§ 42, 43; Kadir Sağdıç [GK], B. No: 2013/6617, 8/4/2015, §§ 53, 54; İlhan Cihaner (2), §§ 60, 61). Bu itibarla özel kişilere kara çalma niteliğindeki olgusal iddialar araştırılmamışsa ifade hürriyetinin izin verilen sınırlarının aşılmış olduğundan bahsedilebilir (Orhan Pala, § 48).

(2) İlkelerin Olaya Uygulanması

51. Eldeki başvurunun çözümlenmesinde gözönünde tutulması gereken ilk hususdavacıların toplumsal konumlarıdır. Kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu gerekçesiyle başvurucular aleyhine tazminat davası açanlar, yazı dizisinde hakkında oldukça fazla sayıda itham bulunan Belediye Başkan Yardımcısı ile Belediye Başkanı'nın özel korumasıdır. Belediye Başkan Yardımcısı kamusal yetki kullanan üst düzey kamu görevlisi iken Belediye Başkanı'nın özel koruması bir polis memurudur. Her iki davacı için de kabul edilebilir eleştiri sınırları, sıradan bir kimse ile karşılaştırıldığında daha geniş olmakla birlikte üst düzey bir kamu görevi icra etmeyen polis memurunun itibara yönelik daha geniş bir korumadan yararlanacağı ortadadır.

52. Gözönüne alınması gereken ikinci husus ise yazı dizisinin konusudur. Yazı dizisi, başta Belediye Başkan Yardımcısı olmak üzere İskenderun Belediyesinde çalışan bazı personel arasında ve bir kısmı Belediye çatısı altında yaşandığı iddia edilen mahrem ilişkilere yönelik ayrıntılı anlatımlardan oluşmaktadır. Yazılarda cinsel tacizin Belediyede yaygın olduğu ileri sürülerek olaylara karıştığı iddia edilen kişiler, kimlikleri tespit edilebilecek şekilde anlatılmaktadır. Bundan başka Belediye Başkan Yardımcısı'nın Belediyede işe alımlarda taraflı tutum sergilediği ve tanıdıklarına öncelik verdiği ileri sürülmektedir. Gerek dile getirilen iddialar gerek gerçekleştiği iddia edilen olayların meydana geldiği yerin çoğunlukla kamusal alan olması dikkate alındığında şikâyet konusu yazıların bir ölçüde genel yarar nitelikli bir tartışmaya katkı sunduğu kabul edilebilir.

53. Bununla birlikte başvurucuların iddialarının kamusal yetki kullanan görevlilere yönelik olduğu ve iddiaların yoğunluğu ile önem derecesi dikkate alındığında bu iddiaların Belediye yönetimine olan kamu güvenine zarar verme ihtimali oldukça yüksektir. Toplumsal sorunların çözümünde özellikle kamusal yetki kullanan üst düzey görevliler, bulundukları bölgede kamunun güvenine sahip olmalıdırlar. Bu sebeple anılan kişileri ve özel alanlarını asılsız suçlamalardan korumak devletin görevlerindendir (A.H.Ö. ve L.D., B. No: 2013/3496, 6/1/2016, § 43). Basının da özellikle kişilerin mahrem alanını da ilgilendiren konularda sorumluluk bilinci ile hareket etmesi şarttır. Bu bağlamda geniş halk kitlelerinin düşünce ve kanaatleri üzerinde etki yapan ve onları harekete geçirebilen basının basın etik kurallarına uyması, bireylerin hak ve özgürlüklerini ihlal edecek tutum ve davranışlardan kaçınması gerekir (Emin Aydın, § 47).

54. Somut başvuruda yazı dizisinde yer alan iddiaların bir kısmının değer yargısı içerdiği görülmekle birlikte yazıların bütünü incelendiğinde şeref ve itibara yönelik saldırı bakımından esaslı sorunu olgusal ve kanıta duyarlı iddiaların oluşturduğu görülmektedir. Değer yargısı ifade eden görüş ve yorumlar kanıtlanmaya elverişli değilken kişilik haklarına saldırı niteliği taşıyan olgulara dayanan iddiaların desteklenmesi için güvenilir delil sunulması gerekir.

55. Başvurucular, kendilerine elektronik posta ile gönderildiğini ileri sürdükleri ve İskenderun Belediyesinin bazı çalışanları hakkında ciddi ithamlar içeren iddiaları yazı dizisi olarak üç gün boyunca gazetede yayımlamışlardır. Yazı dizisi ile ilgili olarak aleyhlerine açılan davalarda başvurucuların Mahkemeye sundukları cevap ve delil dilekçelerinin incelenmesinden yazı dizisinde yer alan ithamların dayanağı olarak bu iddiaların ilçede konuşuluyor olması ile başka bazı yayın organlarında da yer almasının gösterildiği tespit edilmiştir. Bununla birlikte başvurucular, derece mahkemeleri önündeki yargılamalarda yazı dizisinin yayımlandığı tarihten önce benzer iddiaların haber yapıldığı başka bir yayın organı gösteremedikleri gibi iddiaların ilçede konuşulduğuna ilişkin bir somutlaştırma da yapamamışlardır. Başvurucular, yazı dizisini yayımlamadan önce iddiaların doğruluğunu araştırdıklarını ileri sürmüşlerse de bu konudaki çabalarına yönelik de somut bir delil ortaya koyamamışlardır.

56. Elbette başvurucuların ispat yükünü yerine getirirken kendilerinden bir beyanın doğruluğunu kanıtlayan savcı gibi hareket etmeleri beklenmemektedir. Başvurucuların haber kaynaklarının söz konusu iddialar bakımından makul olarak güvenilir olup olmadığı ile doğru ve güvenilir bilgiler sunmak için iyi niyet çerçevesinde hareket edip etmediklerini ortaya koymaları yeterlidir.

57. Başvurucular, ilk derece mahkemesi tarafından tanıklarının dinlenmediğinden şikâyet etmişlerdir. Bununla birlikte ne tanık ifadelerinin davanın esasına yapacağı katkı hakkında Mahkemeyi ikna edebilecek bir veri sunmuşlar ne de temyiz yolunda tanıklarının dinlenmemesi ile ilgili bir şikâyet dile getirmişlerdir. Dolayısıyla derece mahkemeleri önündeki yargılamalarda başvurucuların ileri sürdükleri olgusal iddialar hususunda gerçeği ispat etmelerine ve iyi niyetlerini ortaya koymalarına izin verilmediği de söylenemez.

58. Diğer taraftan yazı dizisini gazetede yayımlamaları nedeniyle başvurucular hakkında ceza yargılaması yapılmamış, yalnızca tazminat davaları açılmıştır. İlk derece mahkemesi, tarafların ekonomik ve sosyal durumunu araştırarak manevi tazminatı zenginleşmeye neden olmayacak şekilde takdir ettiğini belirtmiştir. Anayasa Mahkemesince de her bir dava için hükmedilen tazminat miktarının -bu tür davalarda genellikle verilen tutarlar ve söz konusu yazıların ağırlığıyla karşılaştırıldığında- ulaşılmak istenen amaç ile orantısız olduğu değerlendirilmemiştir.

59. Derece mahkemeleri, başvurucuların ifade özgürlüğünü kullanırlarken görev ve sorumluluklara uygun davranmadıkları sonucuna varmışlardır. Yukarıda anlatılanlar ile birlikte ilk elden davaya bakan derece mahkemelerinin taktir payı da dikkate alındığında başvurucular aleyhine tazminata hükmedilmesinin toplumsal ihtiyacı karşıladığı ve dolayısıyla "demokratik bir toplumda gerekli" ve "ölçülü" olduğu sonucuna varılmıştır.

60. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 26. ve 28. maddelerinde güvence altına alınan ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. İfade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 26. ve 28. maddelerinde güvence altına alınan ifade ve basın özgürlüklerinin İHLAL EDİLMEDİĞİNE,

C. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA,

D. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 10/5/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal Olmadığı)
Künye
(Nihat Durmuş ve Durmuş Ofset Gaz. Bas. Yay. Mat. Kül. ve Spor Etk. ve Tic. Ltd. Şti. [1.B.], B. No: 2014/5761, 10/5/2018, § …)
   
Başvuru Adı NİHAT DURMUŞ VE DURMUŞ OFSET GAZ. BAS. YAY. MAT. KÜL. VE SPOR ETK. VE TİC. LTD. ŞTİ.
Başvuru No 2014/5761
Başvuru Tarihi 25/4/2014
Karar Tarihi 10/5/2018
Birleşen Başvurular 2014/13859
Resmi Gazete Tarihi 29/5/2018 - 30435

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, yerel bir gazetede yayımlanan yazı dizisi nedeniyle aleyhe tazminata hükmedilmesinin ifade ve basın özgürlüklerini ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
İfade özgürlüğü İfade özgürlüğü - şeref ve itibar dengesi İhlal Olmadığı

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 6098 Türk Borçlar Kanunu 49
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi