TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
NUR-AK İNŞAAT TİC. LTD. ŞTİ. BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/5826)
|
|
Karar Tarihi: 7/2/2019
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Serruh KALELİ
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
Raportör
|
:
|
Yakup MACİT
|
Başvurucu
|
:
|
Nur- Ak
İnşaat Tic. Ltd. Şti.
|
Vekili
|
:
|
Av. Zehra
Nur BAŞKAYA
|
|
|
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; il özel idaresine karşı açılan alacak davasında
keşif yapılmaması, kararın usul ve kanuna aykırı olması, yargılamanın uzun
sürmesi nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına
ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 29/04/2014 tarihinde yapılmıştır.
3.Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4.Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş sunulmayacağını bildirmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
8.Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü (13/1/2005 tarihli ve 5286
sayılı Kanun hükümleri gereği kapatılmıştır.) Şırnak sınırları dâhilinde Kuzey
Irak sınırında acil ve öncelikli olarak terörist sızmalarını önlemek için sınır
güvenlik ve kontrol sistemi yol inşaatı yapımı amacı ile 17/9/1998 tarihinde
ihale düzenlemiştir.
9.Söz konusu ihaleyi Nur-Ak Ltd. Şti. (Şirket) kazanmış ve
taraflar arasında 6/11/1998 tarihinde sözleşme imzalanmıştır. Başvurucu
18/11/1998 tarihinde işe başlamıştır.
10. Devam etmekte olan iş idare tarafından 2004 yılı programına
alınmayarak durdurulmuş, bitmiş iş gibi işlem yapılarak 21/7/2004 tarihinde
geçici kabul yapılmış, kesin hak ediş başvurucu tarafından 7/6/2004 tarihinde
idareye gönderilmiştir.
11. İdare tarafından 8/7/2004 tarihli yazı ile projede yer
almayan birtakım masrafların kesin hesaba dâhil edildiği belirtilerek
düzeltilmesi için başvurucuya iade edilmiş, daha sonra idare tarafından tanzim
ve tasdik olunan kesin hak ediş başvurucunun 9/3/2005 tarihli yazısında
belirttiği ihtirazi kayıtla imzalanmıştır.
12.Başvurucu, idare tarafından kesin hak edişten çıkarılan proje
kapsamında yaptığı işlerin bedelinin tahsili talebiyle 26/4/2005 tarihinde
Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesinde alacak davası açmıştır.
13. Başvurucu, keşif deliline dayanmış; Mahkeme 6/12/2005
tarihli celsede aldığı keşif kararı gereği Uludere Asliye Hukuk Mahkemesine
talimat yazmış, güvenlik gerekçesi nedeniyle keşfin yapılamaması üzerine
7/3/2007 tarihli celsede dosyanın bilirkişilere tevdi ile rapor aldırılmasına
karar verilmiştir.
14. Mahkeme 6/5/2009 tarihli kararında taraflar arasındaki
sözleşmenin eki olan Bayındırlık İşleri Genel Şartnamesi'nin
48. maddesi ve davacının davalı tarafından bitmiş iş gibi işlem yapılmasına ses
çıkarmaması karşısında davacının ihzarat bedeli
isteyemeyeceğini, projede öngörülmeyen kazı imalatının davacının davalı idareye
başvurarak bu işi kapsama aldırmadığını, bu nedenle işinek
iş olarak değerlendirmesinin mümkün olmadığını belirterek davayı reddetmiştir.
15.Başvurucunun temyizi üzerine Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin
9/12/2010 tarihli kararında, Mahkemenin başvurucunun yaptığı işin kesin
hesabından kalan miktarı dava ettiğini belirttiği ancak dosya içeriğine göre başvurucunun
dava konusu yaptığı miktarın sözleşme dışı fazla iş bedeli olduğu, dolayısıyla
sözleşme dışı iş olarak kabul edilebilecek bu bedeli karar altına alması
gerekirken davayı reddetmesinin doğru olmadığı belirtilerek hüküm bozulmuştur.
16. Davalı idare tarafından yapılan karar düzeltme talebi aynı
Dairenin 8/3/2012 tarihli kararı ile reddedilmiştir.
17. Bu arada başvurucu 21/5/2012 tarihli temlikname ile başvuru
konusu dava dosyasındaki alacağın 865.000 TL'lik kısmı ile yargılama sonucu bu
orana hükmedilecek faiz bedelleri ile birlikte toplamını M.D. isimli şahsa
gayrikabili rücu ile devir ve temlik etmiştir.
18. Bozma kararına uyan Mahkeme 26/6/2012 tarihli kararı ile
Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin bozma ilamında belirtilen hususları dikkate
alarak keşif yapılmaksızın dosya üzerinden alınan bilirkişi raporu
doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
19. Karar davalı tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 15. Hukuk
Dairesi 10/6/2013 tarihli kararı ile hükmü onamıştır.
20. Davalının karar düzeltme talebi aynı Dairenin 3/2/2014
tarihli kararı ile reddedilmiş ve hüküm bu tarih itibarıyla kesinleşmiştir.
21. Ret kararı başvurucuya 1/4/2014 tarihinde tebliğ edilmiş,
29/4/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunulmuştur.
IV.İNCELEME VE GEREKÇE
22. Mahkemenin 7/2/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
23. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder(Tahir
Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucu, dava konusu
proje tamamlanmadan işin idarenin zorlamasıyla sonlandırılması nedeniyle
yaptırılmayan işten dolayı elde edeceği kârdan mahrum kaldığını belirterek
mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüşse de somut olayda başvurucunun
iddia ettiği dava konusu olacak bir alacak iddiası söz konusu olup Mahkeme
tarafından hükme bağlanmak suretiyle icra edilebilir vasfı kazanan bir alacak
bulunmadığından bu iddialar adil yargılanma hakkı kapsamında incelenmiş, yine
dava konusu alacağın uzun süren yargılama sonucunda ödenmesine karar verilmesi
ve bu sürede alacağın değer kaybına uğraması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal
edildiğine ilişkin iddianın da makul sürede yargılanma hakkı kapsamında değerlendirilmesi
gerektiği anlaşılmıştır.
A. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal
Edildiğine İlişkin İddia
24. Başvurucu 26/4/2005 tarihinde açtığı davanın icra aşamasını
da kapsayacak şekilde makul sürede sonuçlanmadığını, dava süresince (icrai süre hariç) alacağın değer kaybına uğradığını
belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
25. Ferat Yüksel (B. No: 2014/13828, 12/9/2018, §§
26-36)) kararında Anayasa Mahkemesi yargılamaların makul sürede
sonuçlandırılmadığı ya da yargı kararlarının geç veya eksik icra edildiği ya da
hiç icra edilmediği iddiasıyla 31/7/2018 tarihinden önce gerçekleştirilen
bireysel başvurulara ilişkin olarak Tazminat Komisyonuna başvuru imkânının
getirilmesine ilişkin yolu ulaşılabilir olma, başarı şansı sunma ve yeterli
giderim sağlama kapasitesinin bulunup bulunmadığı yönlerinden inceleyerek bu
yolun etkililiğini tartışmıştır.
26. Ferat Yüksel kararında özetle anılan başvuru
yolunun kişileri mali külfet altına sokmaması ve başvuruda kolaylık sağlaması
nedenleriyle ulaşılabilir olduğu, düzenleniş şekli itibarıyla ihlal iddialarına
makul bir başarı şansı sunma kapasitesinden mahrum olmadığı ve tazminat
ödenmesine imkân tanıması ve/veya bu mümkün olmadığında başka türlü telafi
olanakları sunması nedenleriyle potansiyel olarak yeterli giderim sağlama
imkânına sahip olduğu hususunda değerlendirmelerde bulunulmuştur (Ferat Yüksel, §§ 33-36). Bu gerekçeler
doğrultusunda Anayasa Mahkemesi, ilk bakışta ulaşılabilir olan ve ihlal iddialarıyla
ilgili başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesi olduğu görülen
Tazminat Komisyonuna başvuru yolu tüketilmeden yapılan başvurunun
incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmayacağı sonucuna
vararak başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemezlik
kararı vermiştir (Ferat Yüksel, §§ 35, 36).
27. Somut başvuru yönünden de söz konusu karardan ayrılmayı
gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
28. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez
olduklarına karar verilmesi gerekir.
B. Diğer İhlal İddiaları
29.Başvurucu; yargılama süresince keşif talebinde bulunduğunu
ancak bu talebinin gerekçesiz olarak yerine getirilmediğini, yetersiz bilirkişi
raporlarına dayanılarak hüküm tesis edildiğini, delillerin hakkaniyete aykırı
ve keyfî olarak değerlendirildiğini belirterek Anayasa'nın2., 10. ve 36.
maddelerinde güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
30.30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un geçici 1. maddesinin (8)
numaralı fıkrası uyarınca Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin
başlangıcı 23/9/2012 tarihi olup bu tarihten sonra kesinleşen nihai işlem ve
kararlar aleyhine yapılan bireysel başvurular incelenebilir (Zafer Öztürk, B. No: 2012/51, 25/12/2012,
§ 17).
31. Somut olayda başvurucu tarafından açılan davada Mahkemenin
6/5/2009 tarihinde davanın reddine karar verdiği, başvurucunun temyizi üzerine
kararın Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 9/12/2010 tarihli kararı ile alacağın
865.125 TL'lik kısmı yönünden kabulüne karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle
bozulduğu, diğer temyiz itirazlarının reddine karar verildiği, davalı tarafın
karar düzeltme isteminin de aynı Dairenin 8/3/2012 tarihli kararıyla
reddedildiği, Mahkemece 26/6/2012 tarihinde bozma ilamına uyularak aynı tarihte
bu miktar üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verildiği, davalı tarafın
temyizi üzerine hükmün yine aynı Dairenin 10/6/2013 tarihli kararıile
onandığı, karar düzeltme talebinin ise 3/2/2014 tarihli kararla reddedildiği
anlaşılmıştır.
32. Başvurucunun somut dava ile ilgili bireysel başvuruya konu
ettiği şikâyetler yönünden davanın kabul edilen kısmı dışındaki alacağa yönelik
ret kararının Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin karar düzeltme talebini reddettiği
8/3/2012 tarihli itibarıyla kesinleştiği anlaşılmıştır.
33. Açıklanan gerekçelerle bireysel başvuruya konu edilen
alacağın bu kısmıyla ilgili şikâyetler yönünden yargılama sürecinin 23/9/2012
tarihinden önce kesinleşmiş olduğu anlaşıldığından başvurunun bu kısmının diğer
kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin zaman bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna
karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Diğer ihlal iddialarının zaman
bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
7/2/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.