TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
CEVDET BAYIR BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/6190)
|
|
Karar Tarihi: 6/7/2017
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serruh KALELİ
|
|
|
Nuri
NECİPOĞLU
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
Raportör
|
:
|
Ayhan KILIÇ
|
Başvurucu
|
:
|
Cevdet BAYIR
|
|
|
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan hükümlüye posta
yoluyla gönderilen kol saatinin teslim edilmemesi nedeniyle mülkiyet hakkının
ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 25/4/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi
neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir
eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
4. Komisyonunca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin
Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu 1970 doğumlu olup başvuru tarihinde Kocaeli 1 No.lu
F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olarak
bulunmaktadır.
9. Kardeşi tarafından başvurucuya posta yoluyla bir adet kol
saati gönderilmiştir. Ancak Cezaevi idaresince güvenlik açısından kontrolünün
yapılması amacıyla saat başvurucuya teslim edilmemiştir.
10. Başvurucu, saatin teslim edilmesi istemiyle 19/11/2013
tarihinde idareye başvurmuştur. Cezaevi idaresince, saatin dışarıda bir saatçi
tarafından kontrol edilmesini (aranmasını) talep eden bir dilekçe yazması
koşuluyla saatin başvurucuyateslim edileceği sözlü
olarak bildirilmiştir.
11. Başvurucu, bunun üzerine 19/11/2013 tarihinde Kocaeli İnfaz
Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) şikâyet başvurusunda bulunmuştur. Cezaevi idaresi
tarafından İnfaz Hâkimliğine sunulan savunmada, ses ve video kaydedici,
fotoğraf çekimi yapabilen ve cep telefonu özelliği bulunan cihaz ile hafıza
kartı ve Mp3 çalar yerleştirilen kol saatlerinin cezaevlerine sokulduğuna dair
vakıalara rastlandığı ifade edilmiş; X-Ray cihazlarında uyarı vermeyen bu
parçaların monte edilip edilmediğinin tespiti açısından saatin konrolü gerektiği açıklanmıştır.
12. İnfaz Hâkimliği 14/1/2014 tarihli kararla talebin reddine
ancak saatin aranmasının kabul edilmesi hâlinde ve arama gerçekleştikten sonra
hükümlüye verilmesine karar vermiştir. Kararın gerekçesinde, eşyasının aranması
yolunda başvurucunun dilekçe vermeye zorlanamayacağı ve idarenin bu yöndeki
uygulamasının doğru olmadığı belirtilmiş ancak başvurucudan, oluşacak zarardan
dolayı bir talebinin olmayacağı biçiminde bir beyan alınabileceği ifade
edilmiştir. Kararda, Cezaevi idaresince güvenlik gerekçesiyle saatin
aranmasının hukuka aykırı olmadığı vurgulanmış ve başvurucunun saatin
aranmasını kabul etmemesi durumunda kendisine iade edilmesinin mümkün
olmayacağı ifade edilmiştir.
13. Başvurucu 5/2/2014 tarihli dilekçe ile Kocaeli 2. Ağır Ceza
Mahkemesinde (Ağır Ceza Mahkemesi) bu karara itiraz etmiştir. Ağır Ceza
Mahkemesince 13/3/2014 tarihli kararla itiraz istemi reddedilmiştir.
14.Bu karar 26/3/2014 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.
15.Başvurucu 25/4/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
16. 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 35. maddesi şöyledir:
“(1) Kapalı ceza infaz kurumlarında bulunan
hükümlülerin oda ve eklentilerinde bulundurabilecekleri veya
bulunduramayacakları kişisel eşya, gıda, tıbbî malzeme ve diğer ihtiyaç
maddeleri yönetmelikle düzenlenir.”
17. 5275 sayılı Kanun'un 69. maddesi şöyledir:
"(1) Kapalı ceza infaz kurumlarındaki hükümlü, dinî bayram,
yılbaşı veya kendi doğum günlerinde, dışarıdan gönderilen ve kurum güvenliği
için tehlikeli olmayan bir hediyeyi kabul etme hakkına sahiptir. Bunun esas ve usûlleri tüzükte gösterilir."
18. 6/4/2006 tarihli ve
26131 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe
giren Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ve Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı
Hakkında Tüzük'ün (Tüzük) 92. maddesinin ilgili
bölümü şöyledir:
"(1) Kapalı kurumlardaki hükümlü, mensup
olduğu dinin bayram günlerinde, yılbaşında ve nüfus kaydında belirtilen doğum
günlerinde dışardan gönderilen ve kurum güvenliği için tehlikeli olmayan
hediyeyi, aşağıda belirtilen esaslar dahilinde kabul etme hakkına sahiptir:
a) Hükümlü hediye olarak ancak kitap veya
giyim eşyası kabul edebilir,
b) Hediye, ziyaretçi tarafından verilebileceği
gibi posta veya kargo yolu ile de gönderilebilir,
c) Gönderilen eşya, güvenlik kontrolünden
geçirilir,
..."
19. 17/6/2005 tarihli ve
25848 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe
giren Ceza İnfaz Kurumlarında Bulundurulabilecek Eşya ve Maddeler Hakkında
Yönetmelik'in (Yönetmelik) 15. maddesinin ilgili bölümü şöyledir:
" ...
Hükümlüler ... kol saati ... bulundurabilir.
..."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
20. Mahkemenin 6/7/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım Talebi
Yönünden
21. Anayasa Mahkemesinin Mehmet
Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate
alınarak, geçimini önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme
gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan
adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
B. Mülkiyet Hakkının
İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
22. Başvurucu; cezaevi idaresinin, kardeşi tarafından posta
yoluyla hediye olarak gönderilen saatin aranmasını istediği biçiminde bir
dilekçe vermesi koşuluyla saatin teslim edilebileceğini sözlü olarak ifade ettiğini
belirtmiştir. Bu içerikte bir dilekçe vermeye icbar edilmesinin aleyhine
beyanda bulunmaya zorlanma mahiyeti taşıdığı görüşüyle Cezaevi idaresinin bu
uygulamasına karşı itirazdabulunduğunu ifade eden
başvurucu, bu görüşünün yetkili İnfaz Hâkimliğince de kabul gördüğünü ancak bu
sefer de arama sırasında saate gelebilecek zararlardan Cezaevi idaresinin
sorumlu tutulmayacağını bildiren bir beyanda bulunulması koşuluyla saatinteslim edilebileceği yolunda karar verildiğini
vurgulamıştır. Başvurucu, tazminat isteminden vazgeçmesi şeklinde beyanda
bulunmakla yükümlü tutulmasının da aleyhine beyanda bulunmaya zorlanmak
anlamına geldiğini savunmuştur. Aleyhine dilekçe vermeye zorlanmanın bir temel
insan hakkı ihlali olduğu görüşünü beyan eden başvurucu, saatinin
kullanılmasının engellenmesinin mülkiyet hakkını ihlal ettiğini ileri
sürmüştür.
23. Başvurucu ayrıca, Ağır Ceza Mahkemesi kararının gerekçesiz
ve yeterli bir incelemeye dayanmadan verildiğinden şikâyet etmiştir.
2. Değerlendirme
24.30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Mahkemece kabul edilemezliğine
karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda başvurucunun ihlal iddialarını
kanıtlayamadığı, temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı veya
müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya zorlama
şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet Balabanoğlu,
B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).
25. Anayasa'nın "Mülkiyet
hakkı" kenar başlıklı 35. maddesi şöyledir:
"Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.
Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.
Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz."
26. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Kararın gerekçesiz ve yeterli bir incelemeye
dayanmadan verildiğine yönelik şikâyet, mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin
ölçülülüğünün bir unsuru olan usul yükümlülüklerinin ifa edilip edilmediğine
ilişkin olarak yapılacak denetim sırasında ele alınacağından bu şikâyetin
mülkiyet hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
27. Başvurucu, arama sırasında saate gelebilecek zararlardan
Cezaevi idaresinin sorumlu tutulmayacağını bildiren bir dilekçe vermeye icbar
edilmesinin aleyhine beyanda bulunmaya zorlanma mahiyetinde olduğunu ileri
sürmüştür. Anayasa'nın 38. maddesinin beşinci fıkrasında düzenlenen "Hiç kimse kendisini ve kanunda gösterilen
yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye
zorlanamaz." biçimindeki kural, "suç isnadı"
bağlamında adil yargılanma hakkının bir unsuru olan masumiyet karinesinin
görünümlerinden birini oluşturmaktadır. Saate
gelebilecek zararlardan Cezaevi idaresinin sorumlu tutulmayacağını bildiren bir
dilekçe vermesinin başvurucudan istenmesi, başvurucuya bir suç isnadında
bulunulduğu anlamına gelmeyeceği gibi aleyhine delil göstermeye zorlandığı
şeklinde de yorumlanamaz. Bununla birlikte başvurucudan bu yönde dilekçe
vermesinin istenmesi, saatin kendisine teslim edilmesinin bir koşulu olarak öne
sürüldüğünden mülkiyet hakkını etkilediği anlaşılmaktadır. Bu nedenle bu
iddianın da mülkiyet hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği sonucuna
ulaşılmaktadır.
28. Anayasa'nın 35. maddesinin birinci fıkrasında "Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir."
denilmek suretiyle mülkiyet hakkı güvenceye bağlanmıştır. Anayasa'nın anılan
maddesiyle güvenceye bağlanan mülkiyet hakkı, ekonomik değer ifade eden ve
parayla değerlendirilebilen her türlü mal varlığı hakkını kapsamaktadır (AYM,
E.2015/39, K.2015/62, 1/7/2015, § 20). Başvurucuya hediye edilen kol saati
menkul bir mal olarak Anayasa'nın 35. maddesiyle güvenceye bağlanan mülkiyet
hakkı kapsamına girmektedir.
29. Anayasa’nın 35. maddesinde bir temel hak olarak güvence
altına alınmış olan mülkiyet hakkı kişiye -başkasının hakkına zarar vermemek ve
yasaların koyduğu sınırlamalara uymak koşuluyla- sahibi olduğu şeyi dilediği
gibi kullanma, semerelerinden yararlanma ve tasarruf etme olanağı verir.(Mehmet Akdoğan ve diğerleri,
B. No: 2013/817, 19/12/2013, § 32). Dolayısıyla malikin mülkünü
kullanma, semerelerinden yararlanma ve mülkü üzerinde tasarruf etme
yetkilerinden herhangi birinin sınırlanması, mülkiyet hakkına müdahale teşkil
eder (Recep Tarhan ve Afife Tarhan,
B. No: 2014/1546, 2/2/2017, § 53).
30. Somut olayda başvurcunun kardeşi
tarafından hediye olarak gönderilen kol saatinin başvurucuya tesliminden
Cezaevi idaresince imtina edilmiştir. Saatin teslim edilmemesi, mülkiyetini
idareye geçirmek amacıyla yapılan bir tasarruf değildir. Bu tasarruf,
başvurucunun saati kullanamamasından öte hiçbir sonuç doğurmamıştır.
Başvurucunun mülkiyet hakkına ilişkin, saati kullanmak dışındaki diğer
yetkileri -örneğin saatin mülkiyetini devretme, saatini Cezaevi dışındaki bir yakınına
teslim edilmesini isteme gibi yetkileri- icra etme imkânı devam etmektedir.
Bununla birlikte tek başına saatin kullanılması imkânından mahrum kalınması
sonucu dahi mülkiyet hakkına müdahale edildiği yargısına ulaşılabilmesi
bakımından yeterlidir.
31. Saatin teslim edilmemesi, cezaevi güvenliğini tehlikeye
düşürecek bir nitelik taşıyıp taşımadığı yönünden kontrolünün sağlanması
amacına yöneliktir. Cezaevinin güvenliğinin sağlanması amacıyla geçici bir
süreliğine saatin kullanılma imkânından mahrumiyet sonucunu doğuran bu tedbirin
mülkiyetin kontrolü kapsamında ele alınması gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır.
32. Anayasa’nın 35. maddesinde mülkiyet hakkı, sınırsız bir hak
olarak düzenlenmemiş; bu hakkın kamu yararı amacıyla ve kanunla
sınırlandırılabileceği öngörülmüştür.
33. Olayda, başvurucuya hediye olarak gönderilen saatin teslim
edilmemesinde 5275 sayılı Kanun'un 69. maddesine dayanıldığı anlaşılmaktadır.
Anılan madde uyarınca kapalı ceza infaz kurumlarındaki hükümlü; dinî bayram,
yılbaşı veya kendi doğum günlerinde dışarıdan gönderilen ve kurum güvenliği
için tehlikeli olmayan bir hediyeyi kabul etme hakkına sahiptir. Bu hükmün aksi
ile yorumuna göre kurum güvenliği açısından tehlikeli olan hediyelerin
hükümlüye tesliminin cezaevi yönetimi tarafından engellenmesi mümkündür.
Dolayısıyla hediye olarak gönderilen saatin başvurucuya teslim edilmemesinin
kanuni dayanağının bulunduğu sonucuna ulaşılmaktadır.
34. Ayrıca söz konusu önlemin cezaevi güvenliğinin tehlikeye
düşürülmemesi amacına dayandığı görülmektedir. Cezaevinin güvenliğinin
tehlikeye düşürülmemesinde kamu yararı bulunduğu açıktır. Dolayısıyla bu
kapsamda bir önlem olduğu değerlendirilen, hediye olarak gönderilen saatin
başvurucuya teslim edilmemesinin anayasal açıdan meşru bir amaca dayandığı
kanaatine varılmaktadır.
35. Kol saati belli bir ekonomik değere sahip, kimi durumlarda
manevi değeri de bulunan bir eşya olup zamandan haberdar olunması işlevi
görmektedir. Hediye olarak gönderilen saatin başvurucuya teslim edilmemesi
nedeniyle başvurucu saatin mülkiyetini kaybetmemiş, sadece saati kullanmaktan
mahrum kalmıştır. Dolayısıyla saatin teslim edilmemesi nedeniyle başvurucunun
ekonomik bir kaybı söz konusu olmamıştır. Öte yandan başvurucunun saatin manevi
değerinin var olduğuna yönelik bir iddiası ve şikâyeti de bulunmamaktadır. Şu
hâlde başvurucunun menfaatini etkileyen tek husus, saatin kullanılmasından elde
edeceği yarardan mahrum kalmış olmasıdır.
36. Kol saati zamanı bildirme işlevi gördüğüne göre başvurucunun
etkilenen menfaatinin zamanı öğrenememe ihtimalinden ibaret olduğu
anlaşılmaktadır. Buna karşılık Cezaevi idaresinin kol saatlerine Cezaevi
güvenliği açısından sorun teşkil edebilen cihazların yerleştirileceğine yönelik
kaygılarının ciddi bir nitelik taşıdığının belirtilmesi gerekmektedir. Anılan
cihazların monte edilme ihtimali bulunan bir saatin başvurucuya teslim
edilmesinin sebep olabileceği ciddi güvenlik riski, başvurucunun saatini
kullanmaktan elde edeceği yararın göz ardı edilmesini haklılaştıracak
düzeydedir.
37. Cezaevi idaresince, başvurucudan "saatin usulüne uygun olarak aranması halinde oluşacak zarardan
dolayı bir talebinin olmayacağı" yönünde bir yazı yazmasının
istenmiş olması sorun teşkil edebilecek niteliktedir. Bununla beraber Cezaevi
idaresinin kontrol esnasında saatin hasar görmesi ihtimaline yönelik kaygıları
da makul ve anlaşılabilir mahiyettedir. Saatin başvurucuya teslim edilmemesinin
saatin kullanılamamasıyla sınırlı bir etki yarattığı gözetildiğinde başvurucuya
aşırı ve katlanılamaz bir külfet yüklemediği sonucuna ulaşılmaktadır. Kaldı ki
başvurucunun, tesliminden imtina edilen saat dışında başka saat veya diğer
yollarla zamandan haberdar olma imkânının bulunmadığına yönelik bir iddiası da
bulunmamaktadır. Dolayısıyla başvurucunun mülkiyet hakkına yönelik açık bir
ihlalin söz konusu olmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
38. Açıklanan nedenlerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. Yargılama giderlerinin başvurucu/başvurucular üzerinde
BIRAKILMASINA 6/7/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.