TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
BELGİN ORAL VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/6437)
|
|
Karar Tarihi: 22/6/2017
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Nuri
NECİPOĞLU
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Halil
İbrahim DURSUN
|
Başvurucular
|
:
|
1. Belgin
ORAL
|
|
|
2. Hasan
Basri ORAL
|
|
|
3. Betül
KUNDURACI
|
|
|
4. Remzi
ÇETİNEL
|
|
|
5. Ufuk
EKREMOĞLU
|
Vekili
|
:
|
Av. Sedat
YORULMAZ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, trafik kazası sonucu bir kişinin ölümüne ve iki
kişinin yaralanmasına neden olan kusurlu sürücü ve ilgili sigorta şirketleri
aleyhine açılan tazminat davasında davanın kısmen reddine karar verilmesi ve
yargılamanın makul sürede sonuçlanmaması nedenleriyle adil yargılanma hakkının
ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 12/5/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, başvuru hakkında görüş sunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
8. İlk iki başvurucunun oğlu ve üçüncü başvurucunun kardeşi olan
Bahadır Oral, 9/9/2007 tarihinde geçirdiği çift taraflı trafik kazası sonucu
yaşamını yitirmiştir. Bu kazada,Bahadır
Oral ile aynı arabada bulunan dördüncü ve beşinci başvurucular ise
yaralanmıştır.
9.Başvurucular 21/4/2008 tarihli dilekçe ile özetle müteveffa
Bahadır Oral ile başvuruculardan Remzi Çetinel ve
Ufuk Ekremoğlu'nun içinde bulunduğu aracın karşı
yönden gelen A.K. kontrolündeki araç ile çarpıştığını, kazanın A.K.nin dikkatsizliği ve aşırı hız yapmasından
kaynaklandığını belirterek A.K., K.K. ve ilgili sigorta şirketleri aleyhine
Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesinde tazminat davası açmıştır.
10.Dava kapsamında tarafların kusur oranlarının tespiti amacıyla
bilirkişi raporu alınmıştır. Söz konusu raporda, davalı A.K.nin
%100 kusurlu olduğu belirtilmiştir. Dava kapsamında ayrıca, trafik kazasında
yaralanan diğer iki kişinin sağlık durumunun tespiti ve başvurucuların maddi
zararlarının hesaplanması amacıyla da bilirkişi raporları alınmıştır.
11. Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesi 7/4/2011 tarihli ve
E.2008/153, K.2011/95 sayılı karar ile dava kapsamında alınan bilirkişi
raporlarını ve elde edilen diğer bilgi ve belgeleri dikkate alarak davanın
kısmen kabulüne karar vermiştir. Mahkeme bu kapsamda ölen kişinin annesine
toplam 25.382,65 TL, babasına toplam 24.652,56 TL maddi tazminat ödenmesine;
ölen kişinin anne ve babasının her birine ayrı ayrı 12.000 TL, kardeşine 3.000
TL manevi tazminat ödenmesine; ölen kişinin kardeşinin destekten yoksun kalma
tazminatı talebinin ise reddine karar vermiştir. Mahkeme ayrıca, kazada yaralananRemzi Çetinel'e 200 TL
tedavi bedeli ve 3.000 TL manevi tazminat ödenmesine; kazada yaralanan Ufuk Ekremoğlu'na ise 250 TL tedavi bedeli ve 5.000 TL manevi
tazminat ödenmesine karar vermiştir.
12.Başvurucular, bu kararı temyiz etmiştir. Temyiz talebini
inceleyen Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 12/12/2012 tarihli ve E.2012/13330,
K.2012/13960 sayılı ilam ile kararın Hasan Basri Oral ile Belgin Oral lehine
takdir edilen manevi tazminat miktarına ilişkin kısmının hak ve nesafet kuralları çerçevesinde daha yüksek manevi tazminata
hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmasına; kararın diğer kısımlarına
yönelik temyiz itirazlarının ise reddine karar vermiştir. Karar düzeltme istemi
aynı Dairenin 18/4/2013 tarihli ve E.2013/4741, K.2013/5709 sayılı ilamıyla
reddedilmiştir.
13. Bu karar üzerine Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesi
31/10/2013 tarihli ve E.2013/374, K.2013/513 sayılı karar ile bozma ilamına
uyarak anne ve baba için takdir edilen manevi tazminat miktarını 12.000 TL
yerine 20.000 TL olarak takdir etmiş; anne ve babanın her birine ayrı ayrı
20.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar vermiştir. Mahkeme ayrıca, kararın
maddi tazminata ilişkin kısmı kesinleşmiş olduğundan bu talepler yönünden
yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar vermiştir.
14.Anılan karar, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 20/2/2014 tarihli
ve E.2014/710, K.2014/2214 sayılı ilamıylaonanmıştır.
15. Karar, başvurucular vekiline 11/4/2014 tarihinde tebliğ
edilmiştir.
16. Başvurucular 12/5/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuşlardır.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
17. Mahkemenin 22/6/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Betül Oral, Ufuk Ekremoğlu ve Remzi Çetinel
Yönünden
18.Başvurucular (Betül Oral, Ufuk Ekremoğlu,
Remzi Çetinel) Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesinde
görülen dava sonucunda verilen karar nedeniyle hakkaniyete uygun yargılanma
hakkının, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının
ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
19. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 47. maddesinin (5) numaralı
fıkrası ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün (İçtüzük)
64. maddesinin (1) numaralı fıkrası gereği başvuru yollarının tüketildiği, başvuru
yolu öngörülmemiş ise ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde
bireysel başvuru yapılması gerekir.
20.Başvuru formu ve eklerinin incelenmesi neticesinde Ankara 23.
Asliye Hukuk Mahkemesinin 7/4/2011 tarihli kararının başvurucular tarafından
temyiz edildiği, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 12/12/2012 tarihli ilamıyla İlk
Derece Mahkemesi kararının Hasan Basri Oral ile Belgin Oral lehine takdir
edilen manevi tazminat miktarına ilişkin kısmının bozulmasına, kararın diğer
kısımlarına yönelik temyiz itirazlarının ise reddine karar verildiği;
başvurucuların karar düzeltme talebinin aynı Dairenin 18/4/2013 tarihli ilamı
ile reddedildiği (bkz. §§ 10, 11), bunun üzerine Ankara 23. Asliye Hukuk
Mahkemesince bozma kararında belirtilen hususlarla sınırlı bir inceleme
yapılarak 31/10/2013 tarihli kararın verildiği (bkz. § 12) ve bu kararın
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 20/2/2014 tarihli ilamı ile onanması üzerine
mevcut başvurunun yapıldığı belirlenmiştir.
21.Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 12/12/2012 tarihli bozmailamı sadece Hasan Basri Oral ile Belgin Oral lehine
takdir edilen manevi tazminat miktarına ilişkin olduğundan, başka bir anlatımla
İlk Derece Mahkemesi kararının diğer yönleri Yargıtay tarafından uygun
bulunduğundan ve bozma ilamı sonrasındaki yargılamada kararın uygun bulunan
yönleri tekrardan incelenmeyeceğinden Hasan Basri Oral ile Belgin Oral
dışındaki başvurucuların Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 18/4/2013 tarihli karar
düzeltme talebinin reddine ilişkin ilamını öğrenmelerinden itibaren en geç otuz
gün içinde bireysel başvuruda bulunmaları gerekir. Dosya kapsamından Yargıtay
17. Hukuk Dairesinin 18/4/2013 tarihli ilamının başvurucular vekiline tebliğ
tarihi anlaşılamamakla birlikte başvurucuların bozma ilamından sonra Ankara 23.
Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan ilk celsede yani somut olayda en
geç31/10/2013 tarihinde nihai karardan haberdar olduklarının kabul edilmesi
gerektiği açıktır. Bu durumda söz konusu karara karşı Anayasa Mahkemesine
bireysel başvurunun en son 30/11/2013 tarihine kadar yapılmış olması gerekirken
12/5/2014 tarihinde yapılmış olması nedeniyle başvuruda süre aşımı bulunduğu
sonucuna varılmıştır.
22. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekir.
B.Belgin Oral ve Hasan Basri Oral Yönünden
1. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
23. Başvurucular, makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
a. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
24. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul
sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas Yönünden
25.Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin
yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak davanın
ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra aşamasını
da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği, yargılaması devam eden davalar
yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13,
2/7/2013, §§ 50, 52).
26. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin
yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın
karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama
sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki
menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Güher Ergun ve diğerleri, §§ 41-45).
27. Anılan ilkeler doğrultusunda Anayasa Mahkemesinin benzer
başvurularda verdiği kararlar dikkate alındığında somut başvurudaki 5 yıl 10
aylık yargılama süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.
28. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence
altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi
gerekir.
2. Diğer İhlal İddiaları
29.Başvurucular; 24 yaşındaki oğullarının geçirdiği trafik
kazası sonucu yaşamını yitirdiğini, bu durumun kendilerini derinden
yaraladığını, maddi ve manevi tazminat miktarının düşük belirlendiğini,
yargılama sonucunda hakkaniyete uygun karar verilmediğini belirterek adil
yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
30.Yukarıda da belirtildiği üzere Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin
12/12/2012 tarihli bozma ilamı yalnızca Belgin Oral ve Hasan Basri Oral lehine
takdir edilen manevi tazminata ilişkin olduğundan, başka bir anlatımla İlk
Derece Mahkemesi kararının Belgin Oral ve Hasan Basri Oral lehine hükmedilen
destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin kısmı karar düzeltme isteminin
reddine ilişkin Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 18/4/2013 tarihli ilamı ile
kesinleştiğinden bu başlık altındaki inceleme sadece manevi tazminata ilişkin
iddialarla sınırlı olarak yapılmıştır.
31.Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun
yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda
incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava
konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin
değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ileuyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması
bireysel başvurukonusu olamaz. Ancak bireysel başvuru
kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya
açık keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda
değildir (Ahmet Sağlam, B. No:
2013/3351, 18/9/2013, § 42).
32. Başvurucular tarafından ileri sürülen iddialar, Derece
Mahkemesince delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanmasına
ilişkin olup Mahkeme kararında bariz takdir hatası veya açık keyfîlik oluşturan bir durumun da bulunmadığı dikkate
alındığında ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu
anlaşılmaktadır.
33. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
34. 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (1) numaralı fıkrası
şöyledir:
“Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının
ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi
hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere
hükmedilir…”
35. Başvurucular, manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
36. Somut olayda, başvuruculardan Belgin Oral ve Hasan Basri
Oral yönünden makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna
varılmıştır.
37. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları
karşılığında başvuruculardan Belgin Oral ve Hasan Basri Oral'a net 7.800 TL
manevi tazminatın müştereken ödenmesine karar verilmesi gerekir.
38. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.800
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin
başvuruculardan Belgin Oral ve Hasan Basri Oral'a müştereken ödenmesine karar
verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Betül Oral, Ufuk Ekremoğlu ve
Remzi Çetinel'in ihlal iddialarının süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Belgin Oral ve Hasan
Basri Oral'ın makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddialarının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
3. Belgin Oral ve Hasan
Basri Oral'ın diğer ihlal iddialarının açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvuruculardan Belgin Oral ve Hasan Basri Oral'a net 7.800
TL manevi tazminatın müştereken ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin
REDDİNE,
D. 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
2.006,10 TL yargılama giderinin başvuruculardan Belgin Oral ve Hasan Basri
Oral'a MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
22/6/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.