TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
M. T. K. BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/6574)
|
|
Karar Tarihi: 25/2/2015
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
|
|
GİZLİLİK TALEBİ KABUL
|
Başkan
|
:
|
Alparslan ALTAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Recep KÖMÜRCÜ
|
|
|
Engin YILDIRIM
|
Raportör
|
:
|
Şükrü DURMUŞ
|
Başvurucu
|
:
|
M. T. K.
|
Vekili
|
:
|
Av. Selim KARAKOYUN
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu, tutukluluğunun
makul süreyi aştığını ve tutukluluğun devamına ilişkin kararların ilgili ve
yeterli olmadığını ileri sürerek Anayasa’nın 19. maddesinde düzenlenen kişi
hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini iddia etmiş ve tazminat
talebinde bulunmuştur.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 14/5/2014 tarihinde
Anayasa Mahkemesine doğrudan yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesi neticesinde Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin
bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Birinci
Komisyonunca 27/6/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından
12/09/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin
birlikte yapılmasına ve bir örneğinin görüş için Adalet Bakanlığına
gönderilmesine karar verilmiştir.
5. Başvuru konusu olay ve
olgular 12/9/2014 tarihinde Adalet Bakanlığına bildirilmiştir.
6. Adalet Bakanlığının
16/10/2014 tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu
kapsamda sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş sunulmayacağı
bildirilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
7. Başvuru formu ve ekleri ile
UYAP aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle
şöyledir:
8. Başvurucu, Ceyhan Cumhuriyet
Başsavcılığınca yürütülen bir soruşturma kapsamında 1/7/2010 tarihinde
gözaltına alınmış, 4/7/2010 tarihinde "Uyuşturucu
veya Uyarıcı Madde İthal Etme" suçundan dolayı Ceyhan 1. Sulh
Ceza Mahkemesince tutuklanmıştır.
9. Adana Cumhuriyet
Başsavcılığınca 29/3/2011 tarih ve E.2011/217 sayılı iddianame ile başvurucu
hakkında "Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde
İthal Etme ve Suç İşlemek Amacıyla Kurulan Örgüte Üye Olma"
suçlarından dolayı kamu davası açılmıştır. İddianamede şu değerlendirme
yapılmıştır: “… 28/04/2010 ile 01/07/2010
tarihleri arasında yapılan teknik takip, sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi,
ara yakalamalar, alınan ifadeler ve ele geçirilen suç unsuru maddelerden bahsi
geçen örgütün planlı bir şekilde yakalandığı, oluşturulan yapı içerisinde Irak
ülkesinden getirilen uyuşturucu maddenin ticaretinin yapıldığı, örgüt içerisinde
bulunan şahısların tamamının birbiri ile bağlantısının bulunduğu ve
birbirlerinin faaliyetlerinden haberdar oldukları, organizasyon içerisinde
hiyerarşik bir yapılanmanın olduğu, uyuşturucu ithali ve ticaretini devamlı
olarak yaptıkları ve bunu meslek haline getirdikleri, suç organizasyonu
üyelerinin kendi aralarında yaptıkları görüşmelerde eroin maddesi yerine
"yük" ve benzeri şifreli kelimeler kullandıklarının tespit edildiği
…”.
10. Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesi
(CMK. 250. maddesi ile görevli) 2/6/2011 tarih ve E.2011/109, K.2011/184 sayılı
kararla “Mahkememizce Yargıtay Ceza Genel
Kurulu’nun 23.2.2010 gün ve 2009/9-11 esas, 2010/38 karar sayılı ilamında
açıkça belirtildiği üzere, suç örgütü kurmak, üye olmak suçundan beraat kararı
verildiğinden, araç suç niteliğinde olan örgütsüz uyuşturucu ticareti (ithal)
suçundan dolayı yargılama yapma görevi de mahkememize ait olmadığından 5271
sayılı CMK 3-4-5 ve 252/1-g maddeleri gereğince görevsizlik kararı verilerek
dosyanın görevli ve yetkili Gaziantep Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesi”
ne karar vermiştir.
11. Gaziantep 2. Ağır Ceza
Mahkemesi 6/3/2012 tarih ve E.2011/222, K.2012/94 sayılı karar ile başvurucunun
uyuşturucu maddeyi ithal etme suçunu işlediği sabit görüldüğünden 17 yıl 6 ay
hapis ve 300.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve tutukluluk
halinin devamına karar verilmiştir.
12. Kararın temyizi üzerine
Yargıtay 10. Ceza Dairesi 27/6/2013 tarih ve E.2012/23156, K.2013/6574 sayılı
ilamıyla " ...delillerin değerlendirilmesi
ve sanıkların hukukî durumunun belirlenmesi görevinin özel yetkili Adana 7.
Ağır Ceza Mahkemesi'ne ait olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesi
gerekirken, yargılama sürdürülerek hüküm kurulması, ..."
gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar vermiştir.
13. Gaziantep 2. Ağır Ceza
Mahkemesince 31/7/2013 tarih ve E.2013/325, K.2013/336 sayılı karar ile
Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda görevsizlik kararı verilerek dosyanın Adana
7. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.
14. Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesi
11/3/2014 tarih ve E.2013/155, K.2014/37 sayılı kararla, özel yetkili
mahkemelerin kaldırılması nedeniyle dosyanın Gaziantep Ağır Ceza Mahkemesine
gönderilmesine karar vermiştir.
15. Gaziantep 2. Ağır Ceza
Mahkemesi, E.2014/170 sayılı dosya kapsamında 21/3/2014 tarihinde tensip
zaptını düzenlemiş, 10/4/2014 tarihinde yaptığı ilk duruşmada sanık
savunmalarını almış, talep üzerine esas hakkındaki savunmalarını hazırlamaları
için sanık müdafilerine süre verilmesine ve "...isnat
olunan suçun vasıf ve mahiyeti, adli kontrol tedbirlerinin yetersiz kalması,
dosya içinde bulunan somut deliller, tutuklu kaldığı süre ve suçun CMK.nun 100/3-a-8 maddesinde belirtilen suçlardan oluşu ..."
gerekçesiyle başvurucu ve diğer tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin
devamına karar vermiştir.
16. Bu karara itiraz edilmesi
üzerine Gaziantep 3. Ağır Ceza Mahkemesi yaptığı değerlendirme sonucunda
21/4/2014 tarih ve 2014/462 D. İş No'lu kararında,"Sanıkların müsnet suçu işledikleri
hususunda kuvvetli suç şüphesini gösteren iletişim tespit tutanakları, fiziki
talep tutanakları, olay tutanağı ve ekspertiz raporu gibi somut delillerin
bulunması, suçun vasıf ve mahiyeti CMK 100/3 maddesinde sayılan katalog
suçlardan olması, adli kontrol tedbirlerinin yetersiz kalması, mevcut delil
durumunun kuvvetli suç şüphesini oluşturduğu gerekçesiyle verilen tutuklama
kararı usul ve yasaya uygun olmakla ..." gerekçesine dayanarak
itirazın reddine karar vermiştir.
17. Başvurucu 14/5/2014
tarihinde Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur.
18. Gaziantep 2. Ağır Ceza
Mahkemesi, 15/5/2014 tarih ve E.2014/170, K.2014/190 sayılı karar ile
başvurucunun, uyuşturucu maddeyi ithal etme suçundan 17 yıl 6 ay hapis ve
300.000, 00 TL. adli para cezası ile cezalandırılmasına ve tutukluluk halinin
devamına karar vermiştir.
19. UYAP sisteminden yapılan
sorgulamada başvuru ile ilgili kararın temyizi üzerine Yargıtay'da derdest
olduğu tespit edilmiştir.
B. İlgili
Hukuk
20. 4/12/2004 tarih ve 5271
sayılı Ceza Muhakemesi Kanun’un 100. maddesi şöyledir:
“(1) Kuvvetli suç şüphesinin
varlığını gösteren olguların ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde,
şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir. İşin önemi, verilmesi
beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama
kararı verilemez.
(2)
Aşağıdaki hallerde bir tutuklama nedeni var sayılabilir:
a) Şüpheli
veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut
olgular varsa.
b) Şüpheli
veya sanığın davranışları;
1.
Delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme,
2. Tanık,
mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma,
Hususlarında
kuvvetli şüphe oluşturuyorsa.
(3)
Aşağıdaki suçların işlendiği hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı
halinde, tutuklama nedeni var sayılabilir:
a)
26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda
yer alan;
…
8. Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal
ve ticareti (Madde 188), …”
21. Aynı Kanun’un 101.
maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“(Değişik fıkra: 02/07/2012-6352 S.K./97.md.) Tutuklamaya,
tutuklamanın devamına veya bu husustaki
bir tahliye isteminin reddine ilişkin kararlarda;
a) Kuvvetli suç şüphesini,
b) Tutuklama nedenlerinin
varlığını,
c) Tutuklama tedbirinin
ölçülü olduğunu,
gösteren deliller somut olgularla gerekçelendirilerek açıkça gösterilir. ...”
22. 26/9/2004 tarih ve 5237
sayılı Türk Ceza Kanun’un 188. maddenin (1) ve (4) numaralı fıkraları şöyledir:
“(1) Uyuşturucu
veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı
olarak imal, ithal veya ihraç
eden kişi, yirmi yıldan otuz
yıla kadar hapis ve yirmibin
güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(4) Uyuşturucu veya
uyarıcı maddenin eroin, kokain, morfin veya bazmorfin
olması hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında
artırılır.”
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
23. Mahkemenin 25/2/2015
tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 14/5/2014 tarih ve 2014/6574
numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları
24. Başvurucu, gerekçeleri
yetersiz kararlarla uzatılan tutukluluk süresinin makul olmadığını, başvurucu
ile ağabeyinin kardeş olduklarına dair nüfus kaydının dosyaya ibraz edildiğini,
buna rağmen bozma kararından önceki yerel mahkeme kararında ve itirazın reddi
kararında hiçbir suç unsuru ihtiva etmemekle birlikte hükme esas alındığını,
uygulamanın hukuka aykırı olduğunu, Anayasa’nın 38. maddesinin altıncı
fıkrasında belirtilen hakların korunmasıyla ilgili kişi hürriyetinin ihlal
edildiğini belirterek Anayasa’nın 19. maddesinin yedinci fıkrası ve 38.
maddesinin ihlal edildiğini ileri sürmüş ve tazminat talebinde bulunmuştur.
B. Değerlendirme
25. Anayasa Mahkemesi, olayların
başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp, olay ve
olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder. Bu nedenle başvurucunun
şikâyetinin özünün tutukluluk süresinin makul olmadığı ve tutukluluğun devamına
ilişkin kararların gerekçelerinin yetersiz olduğu iddiasına ilişkin olması
nedeniyle başvuru Anayasa'nın 19. maddesinin yedinci fıkrasının sağladığı
haklar kapsamında değerlendirilmiştir.
1. Kabul
Edilebilirlik Yönünden
26. Başvurucunun iddiaları
dayanaktan yoksun olmadığı, ayrıca başka bir kabul edilemezlik nedeni de
bulunmadığı için başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas
İnceleme
27. Anayasa’nın 19. maddesinin
yedinci fıkrası şöyledir şöyledir:
“Tutuklanan kişilerin, makul süre içinde yargılanmayı ve
soruşturma veya kovuşturma sırasında serbest bırakılmayı isteme hakları vardır.
Serbest bırakılma ilgilinin yargılama süresince duruşmada hazır bulunmasını
veya hükmün yerine getirilmesini sağlamak için bir güvenceye bağlanabilir.”
28. Anayasa’nın 19. maddesinin
yedinci fıkrasında bir ceza soruşturması kapsamında tutuklanan kişilerin,
yargılamanın makul sürede bitirilmesini ve soruşturma veya kovuşturma sırasında
serbest bırakılmayı isteme haklarına sahip olduğu güvence altına alınmıştır.
29. Tutukluluk süresinin makul
olup olmadığı konusunun, genel bir ilke çerçevesinde değerlendirilmesi mümkün
değildir. Bir sanığın tutuklu olarak bulundurulduğu sürenin makul olup
olmadığı, her davanın kendi özelliklerine göre değerlendirilmelidir.
Tutukluluğun devamı ancak masumiyet karinesine rağmen Anayasa’nın 19.
maddesinde güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkından daha
ağır basan gerçek bir kamu yararının mevcut olması durumunda haklı bulunabilir
(B. No: 2012/239, 2//7/2013, § 61).
30. Bir davada tutukluluğun
belli bir süreyi aşmamasını sağlamak, öncelikle derece mahkemelerinin
görevidir. Bu amaçla, yukarıda belirtilen kamu yararı gereğini etkileyen tüm
olayların derece mahkemeleri tarafından incelenmesi ve serbest bırakılma
taleplerine ilişkin kararlarında bu olgu ve olayların ortaya konulması gerekir
(B. No: 2012/239, 2//7/2013, § 62).
31. Tutuklama tedbirine
kişilerin suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunmasının yanı sıra bu
kişilerin kaçmalarını, delillerin yok edilmesini veya değiştirilmesini önlemek
maksadıyla başvurulabilir. Başlangıçtaki bu tutuklama nedenleri
belli bir süreye kadar tutukluluğun devamı için yeterli görülebilirse de
bu süre geçtikten sonra, uzatmaya ilişkin kararlarda
tutuklama nedenlerinin hâlâ devam ettiğinin gerekçeleriyle birlikte
gösterilmesi gerekir. Bu gerekçeler “ilgili”
ve “yeterli” görüldüğü takdirde,
yargılama sürecinin özenli yürütülüp yürütülmediği de incelenmelidir. Davanın
karmaşıklığı, organize suçlara dair olup olmadığı veya sanık sayısı gibi
faktörler sürecin işleyişinde gösterilen özenin değerlendirilmesinde dikkate
alınır. Tüm bu unsurların birlikte değerlendirilmesiyle sürenin makul olup olmadığı
konusunda bir sonuca ulaşılabilir (B. No: 2012/239, 2//7/2013, § 63).
32. Dolayısıyla Anayasa’nın 19.
maddesinin yedinci fıkrasının ihlal edilip edilmediğinin değerlendirmesinde
esas olarak, serbest bırakılma taleplerine ilişkin kararların gerekçelerine
bakılmalı ve tutuklu bulunan kişiler tarafından yapılan tutukluluğa itiraz
başvurularında sunulan belgeler çerçevesinde kararların yeterince
gerekçelendirilmiş olup olmadığı göz önüne alınmalıdır (B. No: 2012/239,
2//7/2013, § 64).
33. Öte yandan hukuka uygun
olarak tutuklanan bir kişinin, suç işlediği yönünde kuvvetli belirti ve
tutuklama nedeninin varlığı devam ettiği sürece ilke olarak belli bir süreye
kadar tutukluluk halinin makul kabul edilmesi gerekir (B. No: 2012/239,
2//7/2013, § 65).
34. Makul sürenin
hesaplanmasında sürenin başlangıcı, başvurucunun ilk kez yakalanıp gözaltına
alındığı durumlarda bu tarih, doğrudan tutuklandığı durumlarda ise tutuklama
tarihidir. Sürenin sonu ise kural olarak kişinin serbest bırakıldığı tarihtir (B.
No: 2012/239, 2//7/2013, § 66).
35. Tutukluluk süresinin
hesabında ilk derece mahkemesi önünde yargılama aşamasında geçen sürelerin
dikkate alınması gerekir. Zira kişi yargılanmakta olduğu davada ilk derece
mahkemesi kararıyla mahkûm edilmişse, bu kişinin hukuki durumu “bir suç isnadına bağlı olarak tutuklu” olma
kapsamından çıkmakta ve tutmanın nedeni ilk derece mahkemesince verilen “hükme bağlı olarak tutma” haline
dönüşmektedir. Bu bakımdan temyiz aşamasında geçen süreler tutukluluk süresinin
değerlendirmesinde göz önünde bulundurulamaz (B. No: 2012/338, 2/7/2013, § 41).
36. Somut olayda başvurucu,
1/7/2010 tarihinde gözaltına alınmış ve 4/7/2010 tarihinde tutuklanmıştır.
Yapılan yargılama sonucu Gaziantep 2. Ağır Ceza Mahkemesi 6/3/2012 tarih ve
E.2011/222, K.2012/94 sayılı kararla başvurucunun isnat edilen suçtan mahkûmiyetine
ve tutukluluk halinin devamına karar vermiştir. Anılan kararın Yargıtay 10.
Ceza Dairesinin 27/6/2013 tarihli kararı ile bozulması üzerine yeniden başlayan
yargılama sonucu Gaziantep 2. Ağır Ceza Mahkemesi 15/5/2014 tarih ve
E.2014/170, K.2014/290 sayılı kararla başvurucunun isnat edilen suçtan 17 yıl 6
ay hapis ve 300.000,00 TL. adli para cezası ile cezalandırılmasına ve
tutukluluk halinin devamına karar vermiştir. Söz konusu karar halen temyiz
aşamasında derdesttir.
37. Başvurucu, gözaltında
kaldığı 1/7/2010-4/7/2010 ve tutuklu kaldığı 4/7/2010 -
6/3/2012, 27/6/2013 - 15/5/2014 tarihleri arasında bir “suç isnadına bağlı olarak”, 6/3/2012 –
27/6/2013 ve 15/5/2014 tarihi sonrasındaki sürede ise “hükme bağlı olarak tutma” anlamında
özgürlüğünden mahrum bırakılmıştır. Buna göre, başvurucunun başvuru konusu
yargılama kapsamında “suç isnadına bağlı
olarak” toplam tutulma süresi 2 yıl 6 ay 23 gündür.
38. Dava toplam onsekiz sanık hakkında uyuşturucu veya uyarıcı madde ithal
etme suçundan görülmüştür. İddianamenin incelenmesinde şüpheliler hakkında
soruşturma aşamasında iletişimin tespiti, teknik ve fiziki takip işlemlerinin
yapıldığı ve 1/7/2010 tarihinde Gaziantep ilinde 158 kg. eroin
maddesi ele geçirildiği, başvurucu M.T.K.nın Kilis
ilinde yakalandığı tespit edilmiştir.
39. Başvurucu ile ilgili
yargılamayı yapan Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesi E. 2011/71 sayılı dosyada
3/5/2011 tarihli kararla “Tutuklu sanıklar …
üzerlerine atılı suçun niteliği, sanıklara atılı suçun CMK nun
100/3-a maddesi kapsamındaki suç olması, dosya kapsamından kuvvetli suç
şüphesini gösteren olgular bulunması ve tutuklu kaldıkları süreler dikkate
alınarak haklarındaki tutuklama sebeplerinin devam ettiği sonucuna varılmakla …”
gerekçesiyle, 27/5/2011 tarihli kararla ise
“Tutuklu sanıklar … üzerlerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti mevcut delil
durumu, haklarında kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların dosya
kapsamında bulunması ve tutuklu kaldıkları süre dikkate alınarak, haklarındaki
CMK 100/1 maddesindeki tutuklama sebeplerinin devam ettiği sonucuna varılmakla
…” gerekçesiyle tutukluluk halinin devamına karar vermiştir.
40. Gaziantep 2. Ağır Ceza
Mahkemesi ise E. 2011/222 sayılı dosyada 19/8/2011, 16/9/2011, 30/9/2011,
27/10/2011, 22/11/2011, 20/12/2011, 19/1/2012 tarihli kararlarında “isnat olunan suçun vasıf ve mahiyetine, mevcut delil
durumu, tutuklu kaldığı süre ve suçun CMK’nun
100/3-a-8 maddesinde belirtilen suçlardan oluşu, …” gerekçesiyle, E.2014/170
sayılı dosyada ise 10/4/2014 ve 8/5/2014 tarihli kararlarla “…isnat olunan suçun vasıf ve mahiyeti, adli kontrol
tedbirlerinin yetersiz kalması, dosya içinde bulunan somut deliller, tutuklu
kaldığı süre ve suçun CMK.nun 100/3-a-8 maddesinde
belirtilen suçlardan oluşu” gerekçesiyle tutukluluk halinin devamına
karar vermiştir.
41. Başvurucu, 10/4/2014 tarihli
tutukluluk halinin devamına ilişkin yapmış olduğu itiraz talebinde delil
karartma şüphesinin kalmadığını, sabit ikametgah ve iş sahibi olması nedeniyle
bihakkın veya adli kontrol uygulanarak tahliyesine karar verilmesini talep
etmiş, itiraz talebini inceleyen Gaziantep 3. Ağır Ceza Mahkemesi 21/4/2014
tarihli kararla “Sanıkların müsnet suçu işledikleri hususunda kuvvetli suç şüphesini
gösteren iletişim tespit tutanakları, fiziki talep tutanakları, olay tutanağı
ve ekspertiz raporu gibi somut delillerin bulunması, suçun vasıf ve mahiyeti
CMK 100/3 maddesinde sayılan katalog suçlardan olması, adli kontrol
tedbirlerinin yetersiz kalması, mevcut delil durumunun kuvvetli suç şüphesini
oluşturduğu gerekçesiyle verilen tutuklama kararı usul ve yasaya uygun
olmakla,” gerekçesiyle itirazın reddine karar vermiştir.
42. Başvurucu hakkında isnat
olunan suçun ağırlığı, dosya kapsamında yargılanan on sekiz sanık olması, isnat
olunan suç için Kanun’da belirlenen ceza miktarının fazla oluşu, derece
mahkemesince 17 yıl 6 ay hapis ve 300.000,00 TL. adli para cezasına
hükmolunması, davanın nispeten karmaşık nitelikte olması hususları birlikte
değerlendirildiğinde, başvurucunun 2 yıl 6 ay 23 günlük tutukluluk süresi
Anayasa’nın 19. maddesinin yedinci fıkrası yönünden makuldür. Derece mahkemelerince verilen tutukluluğun devamı ve
itirazın reddine dair kararların gerekçeleri, 2 yıl 6 ay 23 günlük
toplam tutukluluk süresi de göz önünde bulundurulduğunda, tutukluluğun
devamının hukuka uygunluğunu ve tutulmanın meşruluğunu haklı gösterecek özen ve
içeriktedir. Somut olaydaki tutukluluk halinin
devamına ilişkin bu gerekçeler ilgili ve yeterlidir.
43. Açıklanan
nedenlerle, Anayasa’nın 19. maddesinin yedinci fıkrasının ihlal edilmediğine karar verilmesi
gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurunun KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. “Tutukluluğun
makul süreyi aşmış olması ve tutukluluğun devamına ilişkin kararların
gerekçelerinin yetersiz olduğu” iddiası ile ilgili olarak
Anayasa'nın 19. maddesinin yedinci fıkrasının İHLAL EDİLMEDİĞİNE,
C. Yargılama giderinin başvurucu
üzerinde bırakılmasına,
25/2/2015
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar
verildi.